y y \J /\r
8
SİY A SE T 8 5
- TT- ? t'- * < \û l.
SELlM DERİNGİL
İ
k inci D ünya S a v a şı, S u m a tra ’dan Sibirya’ya, N ije ry a ’dan N o rv eç’e uzanan evrensel bir afetti. Dünya tarihi nin gördüğü bu en büyük ve en korkunç savaştan Türkiye Cumhuriyeti yara almadan kurtuldu. Ül kenin coğrafi konumunun duyarlılığı 1941 yılının bölge haritasına bakıldığında en çarpıcı biçimde ortaya çıkmaktadır. W inston Churchill’in sözle riyle bu dönemin Türkiyesi Nazi egemenliği altın daki Avrupa’nın içine uzanan, “ büyük, uzun ve az gelişmiş bir kara kitlesiydi.” Türkiye, çevresi ni sarmış bulunan yıkım ağının dışında kalmayı nasıl başardı? Bu başarı İsmet İnönü’nün ve onun yakın çevresini oluşturan kadronun eseri olarak hatırlanacaktır ve Cumhuriyet’in Kurtuluş Sava şımdan sonra geçirdiği en kritik evredir.İnönü’den sonra bu dönemin dış politikasında en etkin isim Numan M enem encioğlu’dur. 1939-1944 yıllarında Dışişleri Genel Sekreterliği ve Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Menemencioğlu, genç Cumhuriyetin en yetenekli diplomatıdır. O layların gelişm esini konu alan bu kısa “ kuşbakışı” çalışmaya girerken sorulması gere ken soru şudur: İnönü ve kadrosu ikinci Dünya Savaşı’nı nasıl görüyorlardı? Bu sorunun kesin ya nıtı ise şudur: Savaş AvrupalIların kendi iç çeliş kilerinden kaynaklanan sorunların sonucu patlak vermiştir ve Türkiye’nin bu savaşa her ne pahası na olursa olsun bulaştırılmaması gerekmektedir. Cumhuriyetin ilanından savaşın patladığı 1939 yı lm a kadar ancak 16 yıllık çok kısa bir süre geç miştir. Türkiye, ucu Balkan Savaşları’na kadar uzanan bir kıyım ve yıkım süreci yaşamıştır. Ül ke, ancak yeni yeni ve çok cılız toparlanma belir tileri göstermektedir. Savaş en büyük tehlike ve en son istenilecek şeydir, Türkiye bu “ dünya yangınından” hiçbir menfaat ummamak ve hiç bir maceraya girişmemelidir. Ancak meselenin bir diğer boyutu vardır. Türkiye’nin coğrafi konumu bu “ dünya yangım” karşısında tarafsızlığım ilan ederek edilgen bir tutumla yetinmesini ola naksız kılmaktadır. Türkiye her türlü siyasi önle mi almak, her türlü askeri hazırlığı da yapmalıdır.
1930’ların Avrupası ve Türkiye: 1930’ların or
talarına doğru M ussolini’nin saldırgan politikası Türkiye’yi Sovyetler’in yanı sıra İngiltere’nin de dostluğunu aramaya sevketmiştir. Böylelikle
Tür-•
_
*9
- - -
...
— ; '---
--ikinci Dünya Savaşı’na girmeme, İsmet İnönü’nün olduğu kadar Numan Menemencioğlu’nun da eseri
kiye’nin batısına yönelecek bir tehlikeye karşı sa vunmak için güçlü bir donanması olan İngiltere ile yakınlaşma süreci başlamış oidu. Ancak bu rada anlaşılması gereken önemii nokta şudur: Bü tün askeri anlaşm alar, aslında hiç makbul olmayan, fakat en son kertede ve en zorunlu hal lerde başvurulacak “ sigorta poliçeleri” olarak al gılanıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın yaklaştığı günlerde (Haziran 1939) İngiltere ile girişilen ant laşma müzakereleri de bu bağlam içinde görü lüyordu.
İngiltere, Türkiye’den ne bekliyordu? Her şey den önce İngiltere ve özellikle Başbakan Winston Churchill, Türk ordusunu zengin bir asker kay nağı olarak görüyordu. Türkiye’nin bu potansi yeli doğrudan doğruya devreye sokulm ak isteniyordu. A ncak, 1943’ten sonra bu görüş da ha ziyade Türkiye’nin hava üsleri vermesi doğrul tusunda değişecekti. Türk tarafı ise ülkenin ve ordunun modern savaşın gerçekleriyle karşı kar şıya kalındığında neredeyse savunmasız olduğu nu görüyorlardı. Hava huvvetleri yok denecek kadar az, uçaksavar bataryaları yetersiz, bütün can alıcı sanayi bölgeleri kolayca vurulabilecek yerler de olan ülkenin yöneticileri savaşın dışında kal mak için ne gerekirse yapmayı birinci amaçları haline getirdiler. Ingiliz kurmayları, Batıdan ge lecek bir saldırıda Trakya'nın ve İstanbul’un bir iki gün içinde yitirileceğini kendi aralarında ka bul ediyorlar, Boğazlar’da Türkiye’nin “ süresiz” bir direniş gösterebileceğinden söz ediyorlardı. An cak Türk tarafına doğal olarak bunlar söylenmi yor, .Almanya için hem İngiltere ve hem de Fransa ile çarpışmanın büyük bir “ moral yük” olacağı savunuluyordu. Ayrıca Fransa ünlü “ Maginot
1941 yılında Türkiye ve çevresinin haritasına bakıldığında, ülkenin çoğrafi konumunun duyarlılığı çarpıcı bir biçimde görülür. W. Churchill’in sözleriyle bu dönemin Türkiyesi, Nazi egemenliği altındaki Avrupa’nın içine uzanan, “Büyük, uzun ve az gelişmiş bir kara kitlesi” idi.
“ Mihveri’e katıldı. Yugoslavya ve Yunanistan, ni san ayında Alman kuvvetlerince işgal olundu. Böy- lece Naziler, Türkiye’nin bütün batı hudutlarına dayandılar. Güneydoğuda ise Suriye, Almanya yanlısı Fransız Vichy hükümetinin elindeydi. Irak’- ta Alman yanlısı subaylar yönetimi ele geçirdiler.
İran ise İngiltere ve Sovyetler’in işgaline maruz ka lıyordu.
Türkiye’nin ayakta kalan son müttefiki İngiltere, ölüm kalım mücadelesi veriyordu. Kı sacası Türkiye’nin kendini tehlikede hissetmesi için tüm koşullar mevcuttu. Bu ortamda Türkiye, ken dini “ yeniden sigortalam ak” ihtiyacını hissetmiş ve 18 Haziran 1941 ’de Türk-Alm an Dostluk ve Saldırmazlık Paktı imza edilmiştir. Bundan bir kaç gün sonra da Almanya, Sovyetler Birliği’ne saldırmıştır. Her ne kadar bu saldırı Türkiye’de bazı çevrelerce olumlu karşılanmışsa da İnönü, uzun vadede bir Alman zaferinin Türkiye’nin le hine olmayacağını biliyordu. Türk-Alman antlaş m asını o zam anın k oşulları göz önünde bulundurularak değerlendirmek gerekir.
Türkiye’ye yapılan toprak önerileri: Tüm savaş
boyunca savaşan her iki taraf da Türkiye’ye top rak teklif etmekten geri kalmamıştır. Buna karşı lık İnönü, Türkiye’nin hiçbir devletten toprak talebi olmadığım her fırsatta yinelemiştir. 1941 ya zında Almanya, Sovyetler Birliği topraklarında Türk soylu halkların yaşadığı yerlerden Türkiye’ye bağlı bir devlet oluşturulmasını A nkara’ya öner miştir. Türkiye’de sağ-Turancı çevreleri hedef alan bu önerinin, İnönü ve yakın çevrelerinde ilgi gör mediği kesindir. İlginçtir ki buna benzer öneriler İngiltere’den de gelmiştir. 1941 ’de
Yunanistan’-lardır. Her ne pahasına olursa olsun direnilmeli, bu kritik birkaç ay kazanılmalıydı. Özellikle Churchill, Türk ordusunu Balkanlar’da öngördü ğü bir “ temizlik harekâtı” na sokmak istiyordu. Ancak Churchill’in bu “ favori projesi” giderek yerini Amerika ve Sovyetler’in istekleri doğrultu sunda Türkiye’nin hava ve deniz üsleri vermesi şekline dönüştürüldü. Her iki şekliyle de durum Türkiye için ölümcül tehlike demekti.
30-31 Ocak 1943’te Winston Churchill, Adana’- da İnönü ile buluştu ve Türkiye ile İngiltere ara sındaki “ sağırlar diyalogu” en belirgin şeklini aldı. Türk tarafı, İngiltere’den savaşa girmenin önko şulu olarak yüklü miktarda savaş malzemesi isti yordu. İngiltere’nin ise bu miktarda malzemeyi vermesi olanaksızdı. Bunu bilen İnönü ve Mene mencioğlu, ünlü “ Adana Listeleri” ni savaşa gir meden zaman kazanmanın en geçerli yöntemi olarak kullandılar. Bu toplantıda Churchill ve çev resinde Numan M enemencioğlu’na karşı olduk ça yoğun bir muhalefet oluştu. H atta birkaç ay sonra onun ve İnönü’nün uyguladığı yöntemlere “ Gandivari” (Ghandiesque) sıfatı yakıştırıldı. Bu rada Hindistan bağımsızlığının önderinin adının bir kınama olarak kullanılması anlamlıdır.
İtalya, 8 Eylül 1943’te teslim oldu ve derhal Al man kuvvetlerince işgal olundu. Bu kargaşa ve boşluktan yararlanmaya çalışan Churchill, Rodos ve birkaç Ege adasını ele geçirip bunları Türkiye üzerinde baskı unsuru olarak kullanmak istedi. Rodos’taki İtalyan birliklerinin işbirliğine güve nen harekât tam bir fiyaskoydu. İngiltere’nin Türkiye’nin burnunun dibinde yenilgiye uğraması ve Almanya’nın hâlâ ne denli güçlü olduğunun
or-Dünya yanarken Türkiye kendini nasıl kurlardı?
H attı” na sahipti ve “ Fransa’ya doğrudan saldırı çok düşük bir olasılıktı.”
Buna ek olarak onlara göre Polonya, Alman ya’nın arkasından büyük bir taarruz başlatacak tı. Yani, Türkiye’yi yanlarına çekmeye çabalayan
İngiliz müzakerecileri tehlikeleri küçümsüyor, kü çümsemedikleri yerde de anlamıyorlardı.
Nazi-Sovyet Paktı ve Fransa’nın çöküşü: Mü
zakerelerde tahmin edilenlerle gerçekte yaşanan lar arasındaki uçurum İnönü ve kadrosunun tem kinli olmakta ne denli haklı olduklarını bütün çar pıcılığıyla ortaya koydu. 23 Ağustos 1939 tarihinde imzalanan Nazi-Sovyet Paktı, Türkiye’de şok.ya- ratırken, Avrupa’nın en güçlü ordusuna sahip ol duğu sanılan Fransa’nın birkaç hafta zarfında çöküşü, (Haziran 1940) “ Maginot Hattı” hakkın da söylenenlerin boş laf olduğunu kanıtlamıştı. 18 Ekim 1939’da Türkiye, İngiltere ve Fransa ara sında akt olunan anlaşma, Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi zayıf tarafa katılarak mah vına sebep olabilecek bir “ ayak bağı” mı olacak tı? 11 Haziran 1940’ta İtalya, resmen savaşa katılmış ve böylece yukarıda sözü edilen antlaş ma yürürlüğe girmişti. İngiltere ve Fransa, bunun üzerine Türkiye’ye savaşa girmesi yolunda yoğun baskı uyguladılar. Yani yıkılmakta olan bir ülke tarafından bir diğerine savaşa girmesi için telkin de bulunuluyordu. Türkiye, bu aşamada savaşa girmeyi reddetti ve “ savaş dışı” konumunu res men beyan etti. Her ne kadar İngiliz ve Türk “ resmi” tarih tezlerinde bugünlerde İngiltere’de
Türkiye’nin savaşa girmemesine “ göz yumulmuş” olduğu görüşü yaygın ise de bu görüş yanlıştır. İn giltere, Türkiye’nin davranışını en sert dille kına mış fakat kendisi de savunmada olduğu için pek bir şey yapamamıştır.
Yunanistan’ın işgali: Türkiye’yi çok etkileyen
bir diğer gelişme de 28 Ekim 1940’ta İtalya'nın Yu nanistan’a saldırısı ve bunu izleyen Italyan boz gununun sonucu, Alm anya’nın 6 Nisan 1941 ’de o ülkeye girmesidir. Türkiye’nin çok yakınında ce reyan eden bu trajediden önemii dersler çıkarıl mıştır.
Mayıs 1940’ta İngiltere Dışişleri, Yunanistan’ı koruma “ görevinin” Türkiye’ye verilmesini dü şünüyor ve bunu Türkiye’nin çok sayıda askeri ol duğu için üstlenebileceğini öne sürüyordu. Ancak, İnönü böyle bir işe bulaşmakta hiçbir menfaat gör müyordu. İnönü’nün bu görüşünün ne denli isa betli olduğu Alman ordularının Yunanistan’ı işgali sırasında meydana çıktı. Ingiliz desteğinin yeter sizliği ve Alman kuvvetlerinin üstünlüğü kısa za manda Yunanistan’ın kaderini tayin etti.
Almanya ile anlaşma, Almanya’nın SovyetJer’t saldırısı ve İran’ın işgali: 1941 yılına gelindiğin
de, Avrupa’nın büyük kısmı Nazi hegemonyası al
tın a g irm işti. B u lgaristan , M art 1941 ’de Numan Menemencioğlu.
da İngiliz direnişinin sonu yaklaştığı sıralarda Türkiye’ye İngiliz kuvvetlerinin çekilmesinden sonra Sakız, Midilli ve Sisam Adalarını işgal et mesi önerilmiştir. Ancak İnönü böyle bir girişi min Alm anya ile savaşa yol açabileceğini savunarak öneriyi geri çevirmiştir. 1941 mayıs ha ziranında İngiliz genelkurmayı Suriye’de Alman yanlısı Vichy Fransa’sına karşı tasarladığı hare kâtta Türk kuvvetlerinin Halep’i işgal etmesini önermiştir. Ayrıca savaşın muhtelif aşamaların da İngilizlerce, İran sınırı ve Musul üzerine öne riler yapılmıştır. İnönü ve Menemencioğlu, bu önerileri değerlendirirken her zaman ülkenin ha reket özgürlüğünü ön planda tutmaya çaba har cam ışlar ve bu ö n erilerin teh lik elerin i görmüşlerdir.
En kritik yıl 1943: 1943 yılı İkinci Dünya Sa-
vaşı’nın Türkiye için en kritik yılıdır. Bir yandan savaşı kazanmaya başlayan müttefikler Türkiye üzerindeki baskılarım arttırmışlardır. Diğer yan dan Alman kuvvetleri halen Türk topraklarına ko laylıkla darbe indirebilecek m esafede ve güçteydiler. İnönü ve Menemencioğlu bir şeyden emindiler: Türkiye’nin müttefiklere en çok yarar1 sağlayabileceği ve baskının doruğa ulaştığı bu evre atlatılabilirse muhtemelen düzlüğe çıkmış
olacak-taya çıkması İnönü ve Menemencioğlu’nun her za manki tezlerini doğruluyordu.
Kahire Zirvesi: Aralık 1943’te İsmet İnönü,
Franklin Roosevelt ve Winston Churchill’i bir ara ya getiren Kahire Konferansı, Türkiye üzerinde ki yoğun baskının son demleridir. İnönü ve Menemencioğlu, Churchill ile Roosevelt’in kar şısında en büyük direnişlerini sergilediler. Roose- elt’in Churchill’den ayrılmasına ve Türk görüşüne yakınlaştırılmasına çaba harcadılar. Churchill, Türkiye’de havaalanı inşaatına ivme kazandırıl ması ve 15 Şubat 1944 tarihine kadar İngiliz hava kuvvetlerinin Batı Anadolu’da üslendirilmiş olma sı üzerinde duruyordu. İnönü, “ Adana Listeleri” nde öngörülen silah miktarının yansının bile teslim edilmediğini, ayrıca verilen silahların kali telerinin düşük olduğunu vurguladı. Türkiye’ye verilen uçakların neden teslim alınmadığı sorusuna ise İnönü, bu uçakların “ eski model” oldukları yanıtını verdi. Bu müzakerelerden edinilen izlenim İnönü ve Menemencioğlu’nun zaman kazanmak için her dala tutunduklarıdır.
“Genel Plan Taktiği” ve Menemencioglu’nun istifası: Kahire’de verilen önemli ödün Türkiye’
nin “ ilke olarak” savaşa girmeyi kabul etmesiy di. Bu aşamada yeni bir taktik uygulandı. Türkiye her fırsatta çarpışmaya hazır olduğunu belirtecek
t
L
ilip
\
T
*Í
M İnönü ve Von Papen.ve bunun Balkanlar’da gerçekleşecek bir “ genel plan” çerçevesinde olmasını isteyecekti. A ncak, gerek İnönü ve gerek Menemencioğlu Balkanlar’ da Churchill’in “ favori projesinin” gerçekleşmesi olasılığının çok düşük olduğunu biliyorlardı. ABD ve Sovyetler kesinlikle böyle bir tasarıyı destekle miyorlardı ve onların desteği olmadan İngiltere tek başına böyle bir işe soyunamazdı. Genel politika bu çizgiye uydurulurken, İngiltere ve A B D ’yi tü müyle yabancılaştırmamak için bazı kritik konu larda ödünler verildi. Almanya’ya stratejik bir cevher olan kromun ihracatı durduruldu. Boğaz lardan geçiş yapan sivil görünümlü Alman savaş gemilerine o zamana kadar pek de titizlikle uygu lanmayan Montreux Antlaşması hükümleri uygu landı ve bunlar geçişten men edildi. Bu son konu Numan Menemencioğlu’nun istifasıyla sonuçlan dı. Menemencioğlu, uzun zamandır İngilizlerce “ Alm an yanlısı” olarak damgalanmış« ve istifa sı İngiltere’ye yapılan bir “ je s t” ti. 2 Ağustos 1944’te Türkiye, Almanya ile diplomatik ilişkile rini kesti.
“Dünya Yangını” ve Türkiye: 1939-1945 yılları
Türk dış politikasının basit bir “ denge oyunu” ol madığı açıktır. İnönü, her türlü saldırıya karşı ko yacağını her fırsatta belirtmiştir. “ Denge oyunu” oynayıp direnme azimleri konusunda zayıf dav ranan ülkeler (Belçika veya Hollanda gibi) yutul- muşlardır.
İngiliz bakış açısından İnönü’nün dış politika sı “ ahlak dışı” olarak tanımlanmıştır. Menemen cioğlu’nun yöntemleri “ Gandivari” bulunup, “ Kapalıçarşı içgüdüleri” türünden yakıştırmalar yapılmıştır. Hatta bu yetenekli diplomata kendi insanları haksız olarak “ Alman yanlısı” etiketi ni yapıştırmışlardır.
A ncak, İnönü ve kadrosunun bu dünya yangı nındaki “ etik” veya “ m oral” anlayışlarını sava şan taraflara olan tavırlarında değil, bu tavırları takınma nedenlerinde aramak gerekmektedir. Av rupalI “ etik” veya “ moral” hocalarının yakın ta rihte nasıl davrandıklarını çok iyi hatırlayan ve Avrupa’nın kendi çelişkileri sonucu çıkan bir hen gameyi bir iki ay kısaltmak için ateşe atılmaları istenen kadro, kendi değerlendirmesini yapmıştır.
Dr. Selim Deringil Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölüm ü öğretim üyesi
16 şubat— Alman savaş gemileri Ingiliz
tehdidini aşıyor. Calais açıklarının ilerisin de de denizler Almanların.
27 mart— İngiltere, St. Nazaire’e çıkar ma denemesinde bulunuyor. Başarısız lıkla sonuçlanıyor.
5-11 nisan— Japonlar Seylan’a deniz ve
hava hücumları yapıyor. İngiliz uçak ge misi Hermes Hint Okyanusu’nda torpil leniyor. Filipinler’deki Amerikan birlikleri teslim oluyor.
18 nisan— Amerikalılar Tokyo’ya karşı
ilk hava akınlarını düzenliyor.
20 nisan— Yeniden Fransa Başbakanı
olan Laval’in nutku: “ Almanya'nın zafe rini duyuyorum...”
5 mayıs— Hollanda ve Fransa’daki Ya-
hudiler, sarı bir yıldızla işaretleniyorlar. İşaretsiz Yahudiler sorgusuz kurşuna di ziliyor. İşaretliler toplama kamplarına gi diyor, orada öldürülüyor.
8 mayıs— Kırım’da General Manstein
saldırıya geçiyor. Sivastopol düşüyor. Kı zıl Ordu’nun Harkov’a saldırısı başarısız lığa uğruyor.
27 mayıs— Nazilerin en acımasız ve kan
lılarından Heydrich, Prag'da öldürülüyor. SS’lerin intikamı iki köyü tüm halkıyla yok etmek oluyor.
28 mayıs— Rommel yeniden saldırıda. 1-30 mayıs— ingilizler ilk kez
Almanya’-ya hava hücumlarına başlıyor. 30 mayısta Köln'ü 1000 uçak bombalıyor.
3 haziran— Midway adaları yakınında Ja
ponlar bozguna uğruyor.
24 haziran— Rommel Mısır sınırını ge
çiyor, İskenderiye’ye yürüyor.
7 ağustos— Uzakdoğu’da müttefik sal
dırısı başlıyor. Amerikalılar Guadalca n a l^ çıkıyorlar.
20-27 ağustos— Almanlar, Volga’ya ve
Stalingrad savunma hatlarına ulaşıyor. Kafkasya’da Elbruz dağını fethediyor, Mosdok ve Terek ırmaklarına ulaşıyorlar.
12 eylül— Stalingrad savaşları başlıyor.
Bir gün sonra Kafkas cephesinde Elista düşüyor.
19 eylül— Fransız direniş hareketine kar
şı Alman misillemesi: 113 kişi kurşuna di ziliyor.
11 ekim— Japonya Uzakdoğu’da güç durumda. Gudalcanal çarpışmaları sürüyor.
23 ekim— El-Alameyn önlerinde durdu rulan Rommel kuvvetlerine karşı İngiliz Generali Montgomery saldırıya geçiyor.
8 kasım— Müttefik kuvvetleri Fas ve Ce
zayir’e çıkarma yapıyor.
11 kasım— Türkiye’de Meclis Varlık Ver-
gisi'ni kabul ediyor.
13 kasım— Rommel geriliyor. Montgo
mery Tobruk’u geri alıyor.
19 kasım— Doğu cephesinde Kızıl Or
du’nun büyük kış harekâtı başlıyor. Bu arada Afrika Ordusu da Almanlara karşı yeniden harekete geçiyor.
20 kasım— Almanlar Bingazi’yi de bırak
mak zorunda kalıyorlar.
24 kasım— Roosevelt ile Churchill ara
sında Türkiye ile ilgili yazışmalar başlıyor.
25 kasım— Rommel, El-Ageyla’da karşı
saldırıya başlıyor.
26 kasım— Stalingrad’da Sovyet karşı
saldırısı. Paulus komutasındaki 6. Alman Ordusu kuşatılıyor.
27 kasım— Toulon’daki Fransız donan
ması intihar ediyor.
5 aralık— Numan Menemencioğlu,
Ka-hire'de İngiliz Dışişleri Bakanı Eden ile görüşüyor.
10 aralık— Alman Genel Kurmayı’nda
karışıklık. Hitler, Halder’i Kara Orduları Kurmay Başkanlığından alıyor, yerine Ze- itzler’i getiriyor.
12 aralık— Stalingrad’da kuşatılan Pa-
ulus’u kurtarmak isteyen Manstein’in kar şı saldırısı başarısızlıkla sonuçlanıyor.
30 aralık— Almanlar, Kafkasya’da Terek
hattını boşaltıyor.
31 aralık— Türkiye, Almanya ile 100 mil yon marklık bir kredi antlaşması im zalıyor.
1943
12 ocak— Kızıl Ordu, Leningrad’ı kuşat
madan kurtarıyor.
14-24 ocak- Roosevelt ve Cuhrchill ara sında Casablanca Konferansı.
17 ocak— Rostov yakınlarında Sovyet saldırısı. Voronej de kurtarılıyor.
23 ocak— Montgomery, Trablusgarp’ı da
alıyor. Burada Hür Fransız Ordusu’nun komutanı Leclerc ile buluşuyor.
29 ocak— Libya’daki Rommel kuvvetle
riyle Tunus’taki von Arnim kuvvetleri bu luşuyor.
30-31 ocak— İsmet İnönü, Adana’da İn
giltere Başbakanı Churchill ile buluşuyor. Aynı gün Almanya’da Hitler, Amiral Re- ader’i Deniz Kuvvetleri Komutanlığından alıyor, yerine Denizaltılar Komutanı
Dö-nitz’i getiriyor.
2 şubat— Stalingrad’da kuşatılan ve kur-
tarılamayan Paulus, ordusunun yüzde doksanını yitirdikten sonra, Hitler'in kar şı çıkmasına rağmen teslim oluyor.
4 şubat— Montgomery, Tunus’u da alı
yor ve Eisenhover’in emrine giriyor.
5-8 şubat— Kızıl Ordu Azak’a ulaşıyor.
Doneç’i geçiyor, Kursk’u alıyor, Rostov ve Harkov’a giriyor.
20 şubat— Hitler, ünlü panzer Komuta
nı Guderian’ı görevinden alıyor.
28 şubat— Rommel başarısızlığa uğru
yor. İngilizler yeniden Kaserin’de. Aynı gün Manstein’e bağlı ordular Harkov'a karşı saldırıya geçiyor.