• Sonuç bulunamadı

Oktay Rifat'ı anarken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Oktay Rifat'ı anarken"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

________________ C U M H U R İY E T/15

P O LİT İK A VE ÖTESİ

MEHMED KEMAL

Oktay Rıfat’ı Anarken...

Oktay Rifat’la ne zaman oturup yarenlik edebileceğimiz bir yerde buluşsak, “Reis, sana bir şiir okuyayım m ı?” derdi, he­ men okumaya başlardı. Bu şiirler hiç bir zaman kendi şiiri olmazdı, Divan’dan, Muhip ya da Cahit’ten olurdu. Arada ba­ bası Samih Rifat Bey’den de şiirler okurdu. Bu şiirler,

“ Hezaran per açıp reng-i ziyadan/ Güneş ufûl etmiş sahn-ı semâdan/Şebistan-ı elem hâli sedadan...” diye başlar, sonu­ nu belleğimden çıkaramadığım dizeler sıralanırdı. Şiiri biti­ rince, “ Bizim peder de fena şair değilmiş” diye takıl,rdı.

Kendi şiirlerinden pek az okurdu. Daha çok belleğinden okudukları Cahit’ten, Muhip’ten, Orhan Veli ve Melih Cev­ det’ten olurdu. Bunun nedenini hiçbir zaman sormazdım. Bi­ lirdim ki şiirde titiz ve acımasızdı. Zaten kendi şiirini de dur­ madan yenilemiştir. Garip akımı ile girdiği şiirden her şeyi ile tüm kendinin olan şiirler çıkmıştı. İkinci Yeni denilen şii­ rin orta direği kendiydi. Ötekilerin adı anılsa bile ardından gelirlerdi. Cumhuriyet dönemi modern Türk şiirinin en bü­ yük ustalarındandı.

Ankara Sultanisi ya da Taş Mektep denilen lisede okumuş­ tu. Atatürk’ün önünde sınav verenlerdendi. Kendini şöyle anlatır:

“Samih Rifat Bey’le Münevver Hanım’ın küçük oğluyum. Eski tarihle 28 Mayıs 1330, yeni tarihle 10 Haziran 1914’te Trabzon’da doğdum. Babam oranın vahşiydi. Beş altı aylık İstanbul’a getirmişler. Çocukluğum ve ilkgençliğim Ankara- da geçti. Ankara Lisesi’ni ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni bi­ tirdim. 1937 yılında hukuk doktorası yapmak üzere devlet he­ sabına Paris’e gittim. Üç yıl kaldım. Savaş yüzünden hukuk doktoru olamadım. Orhan Veli, Melih Cevdet, Cahit Sıtkı ile arkadaşlık ettim.”

Elimde Yapı Kredi Yayınları arasında Şair ‘Oktay Rifat’ın anısına yayımlanan 135 gram kuşe kâğıda renkli olarak ba­ sılmış 144 sayfalık bir kitap var. Kitap, Oktay Rifat’ın oğlu Sa- mih’in ‘baba anıları’ ile başlıyor. Şairin yaşamından ilginç anektotlar var. Ayrıca Enis Batur’un şair üstüne bir yazısı ile Oktay’ın bir mektubu yer alıyor. Cevat Çapan, Cemal Süre- ya, Ferit Edgü, Ahmet Oktay’ın değerlendirmelerini buluyo­ ruz. ‘Oktay Rifat’ın Kaleminden’ adlı bölümde şairin türlü der­ gilerde, gazetelerde yayımlanmış yazılarından bir bölüm bu­ lunuyor. Aşk ve avarelik şiirleri şairinin günlük yaşamını yan­ sıtan bir çok fotoğrafa yer verilmiş, yaptığı yağlıboya tablolar renkli olarak konmuş. Bunlar şairin şiirleri yanında ressam­ lığını da dile getiriyor. Böylece ressam şairlerimiz arasına Oktay Rifat da katılmış oluyor.

Kitapta, Yahya Kemal’in Oktay Rifat'a yazdığı bir mektup var. Bu edebiyat tarihimiz bakımından ilk kez gün ışığına çı­ kan bir mektup oluyor. Yahya Kemal’in Garip şairlerine hiç yer vermediği söylenir. Oysa üstat bu şiirleri bilinenden de çok dikkate almış görünüyor. Mektupta şöyle deniyor: “Aziz muhabbetim Oktay Rifat, yakası açılmamış bir nazımdan ve hiç işitilmemiş duyguda şiirler aldım. Zaten bazılarını mec­ mualarda çıktıkları günden beri vird’i zeban edinmiştim. Bu şiirler çok yeni bir nağme oldukları için şimdi turfanda zev­ kine sahip olanlarca beğeniliyor.”

Yahya Kemal’i yakından tanıyanlar, üstadın her yeni şiir kar­ şısında kendi şiirlerinin unutulacağı korkusuna düştüğünü söylerler. Böyle bir korku, Hececiler döneminde de içine düş­ müştür. Garip akımı karşısında bu korku oldukça görülüyor. Bundan, iki ölçü kullanıyor. Kapalı mektuplarda övgüler, dı­ şarı vuran dörtlüklerde yergiler görülüyor. Yeni gözüme ili­ şen bir dörtlükte şunları söylüyor.

Yıllarca saltanat nice âsâr-ı sanatı Benzetti sofrasındaki hünkâr beğendiye Orhan Veli kitab-ı rengi mezarını Yıktı, armağan etti Süleyman Efendiye

Oktay’a yazılan mektup üstat Yahya Ktemartn' heryen’ı şiiı karşısındaki izlenimleri için bir yeni belgedir.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1947’de Yıldız resim seminerinde Şeref Akdik ve İlhami Demirci’nin Gazi Eğitim Enstitüsünde Refik Epikman ve Malik Ak- sel’in öğrencisi oldu.. Altı yıl

Burada 24 yaşında depresyon tanısı ile sertralin tedavisi başlanan ve akneiform dö- küntü gelişen kadın hasta sunuldu.. OLGU

Antalya’da bulunduğu müddet içinde, oradaki öğretmen okulunun üçüncü sı­ nılma kadar okuyan Mustafa Fehmi, okulun kaldırılması üzerine İzmir Öğretmen

Roman gerçekliğinden yaşam gerçekliğine dön­ düğümüzde, Yaşar Kemal’in -yani yazann- kendisi ile Derviş ve Küçük Mustafa kahramanları arasında bir

Sivrac Kontu’nun 1790 yılında ortaya çıkardığı bu ilginç yü­ rüyen oyuncağını aradan yir- miyedi yıl geçtikten sonra bir başka Fransız soylusu Baron

1927’de İstanbul Belediye Başkanı (şehremini) Muhiddin Üstündağ’ın girişimiyle İstanbul Belediyesi'ne bağlandıktan sonra, topluluk birkaç yıl daha Dârül

Şerif Gören'in yö­ netmenliğini yaptığı ve Kadir İna­ nırla oynadığı«Dila Hanım» adlı son filminin dış sahnelerinin çekimi için Niğde’ye giden

İşte o sırada, Haldun Sel’in bize çok yardımı dokundu. Hal­ dun’un belki de, güya ortağı ol­ duğu yayınevine tek olumlu kat­ kısı bu. Daha doğrusu babasının