Kitap Tan~tma :
MARIA WANICS :
A K~-h~~i Ka"l~s4- a tizenöt e'ves hibor~~ba~~~ : Akademiai
Kiadö, Budapest, 1994. Körösi Csoma Kiskönyvtâr 22. 235 sf. [=~VAN~Ç,
Mâria : O~~~ be~~ y~ll~k sava~ta K~r~m Ha~ll~~~: Akademi Yay~n~, Budapest, 1994.
Köörö~lü Çoma Cep Kitapl~~~~ 22. 235 sf.]
Meryem [=Maria] ~VAN~ CS bundan önce de K~ r~ m konusundaki yay~ nlar~yla tan~ nmakta ve halen Seged [=Szeged]'cleki Jözsef Attila Tudomanyegyetem Altaisztikai Tanszek [=Attila YÖJEF Üniversitesi Altay Dilleri Anabilim Dal~, k~saltmas~: JATE]'cle çal~~maktad~r. Ba~l~ca yay~ n-lar~~ tarih s~ras~yla ~unlard~r:
"Format and Linguistic Peculiarities of 17th Century Crimean Tatar Letters Adressed to Princes of Transylvania [=Erdel beylerine gönderilen 17'nci yüzy~l K~r~m Tatar yarl~klarm~ n yap~~ ve dil özellikleri], Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae [=Macar Bilimler Akademisi Do~u Ara~t~rmalar~ ]: Budapest, 1975, Tomus XXIX (2), 213-224. sf.
"Ket krimi-tatar oklevel BETHLEN Gâborhoz (=Gabor BETHLEN'e ~ ki K~r~ m-Tatar Yarl~~~", Neprajz rs Nyelvtudomany / Nyelveszeti dolgozatok [=Etnografya ve Dilbilimi / Dilcilik Çal~~malar~] : Szeged, 1975-1976, 19-20. sy. 254-276. sf.
"Macaristan'daki K~r~ m Tatarlar~na Ait Vesikalar", VIII. Türk Tarih Kongresi: Ankara, 1981, II. c. 1049-1503+423-426. sf.
"A földtulajdon a Krimi Kansagban", Nomad tarsadalmak es allamalakulatok: (Tanulmânyok) Szerkesztette: TÖKEI Ferenc Akademiai Kiadö, Budapest, 1983, 237-253. sf. Körösi Csoma Kiskönyvtar 18. (="K~r~ m Hanl~~~'nda toprak mülkiyeti", Göçebe Topluluklar ve Devlet Yap~lar~: (Makaleler) Düzenleyen: Ferents TÖKEL Akademi Yay~n~, Budapest, 1983. Köörö~lü Çoma Cep Kitapl~~~~ 18. 237-253. sf.]
"Gazi Girâj kan s BATHORI Zsigmond szövetsegenek terve 1598-böl (=Gazi Giray Han ve Jigmond BATHORI ~ttifak~n~ n Plan~~ 1598-den", Keletkutatas [=Do~u Ara~urmalar~]: Budapest,
1989 ösz [=Gilz], 27-59. sf.
"A csaszari felmentö sereg ntja Kanizsara egykorn abrazolasok tükreben (1600 szeptember 16 - oktâber 13)", Nagykanizsa török aloli felszbadulasanak 300. e~ fordulöjan tartott nemzetközi tudomanyos konferencia eloadasai (Na~ykanizsa) 1990. 11. 30 - 12. 01. Zalai Mûzeum 4. 1992. 45-53. sf. (=Dönemin tasvir aynas~nda çar~ n Kanije seferine ç~kan ordusunun yolu (1600 Eylül 16 - Ekim 13). Büyükkanije'nin Türk hakimiyetinden kurtulu~un 300. y~ldönümü çerçevesinde mil-letleraras~~ bilim kurultay~~ bildirileri (Büyükkanije) 1990. 11. 30 - 12. 01. Zala Müzesi 4. 1992. 45-53. sf.]
"A tan~~a töl a tugra ig. Gondolatok a krimi tatar oklevelek hitelesitö jegyeröl [=Tara~a da~~~ tugra ya. K~ r~ m Tatar Yarl~ klar~~ Onay Belgesinden]". Keletkuta tas [=Do~u Ara~ t~ rmalar~ ]: Budapest, 1992 ösz, 92-100. sf.
"Die Beglaubigunsmittel der Krimtatarischen Urkunden [=K~r~ m Tatar Yarl~klar~~~~~~~ Onay Bilgisi]", Proceedings of the 35nd Meeting of tha Permanent International Altaistic Conference [=Uluslararas~~ Sürekli Altaycac~lar Kurultay~ n~n 35'inci Çal~~mas~]: Taipei, September [=Eylül] 12-17, 1992. 175-182. sf.
936 KITAP TAN1TMA
"Friedensangebot oder kriegerische Erpressung? (Briefwechsel des kaisers Rudolfs II. mit dem Pasche von Ofen im Jahre 1595.) [Bar~~~ elçisi mi sava~~ tehditçisi mi? (Il. Rudolf Kayzer'in 1595'te Buda Pa~as~yla mektupla~mas~.))", Wiener Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes [=Wien Do~u Bilimleri Dergisi] : Wien, 1992, 82. c. 183-199. sf.
Török 4s tatM- höditök. A vilagtörtenelem nagy alakjai. Budapest 1993. KOSSUTH Könyvkiadö. 80 sf. (Dzsingisz kan, Timur Lenk, Gazi Giraj) HEGYI 1{..laraval es FODOR Pallal közösen. [= Türk ve Tatar flakimiyetleri. Dünya tarihinin ana çizgileri. Budape~t 1993. KO~~UT Kitabevi. 80 sf. (Çinggis Han, Aksak Timür, Gazi Giray) Klarâ HEGY1 ve Pal FODOR ile birlikte.] "A zsitvatoroki be'kehez vezetö nt. Az 1599. evi beketargyalasok", [=Jitva bo~az~~ -Zitvatorok-bar~~~ na götüren yol. 1599. y~l~~ -Zitvatorok-bar~~~ görü~meleri)", TörtC".nel~ni Szemle [=Tarih Gözlemi] : Budapest, 1993, 35. sy. 3-4. say~~ 297-311. sf.
"Entstehung und Quellenwert der krimtatarischen tiyi~~ defte~s [=K~r~ m Tatar tiyi~~ defteri-nin ortaya ç~ k~~~~ ve kaynak de~eri)", Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae: Budapest, 1994, Tomus XLV11 (1-2), 105-112. sf.
"Hitharc vagy hadivallalkozas? "Nem bücsüzom", [=Din sava~~~ m~~ savunma ittifak~~ m~? "Helal etmiyorum": E~nk•kkönyv BENDA Kal~nan tisztelet6-e JUHASZ Gyula Tanarkepzö Föiskola [=Kalman BENDA'n~ n Sayg~s~ na Anma Kitab~ . Gyula YUHAS Yüksek Ö~retmen Okulu]: Szeged, 1994, 29-23. sf.
"Hajdû Haydn1", Acta Orientalia Academie Scientu~-a~n Humgaricae: Budapest, 1995, XLV111. c. 3. fasikül, 391-403. sf.
"K~ r~ m tarihine ait kaynaklar: Mülknameler", Lucarile Si~npozionului International Originea TatM-~lor Locul lo~- in România ~i in lu~nea tu~-ca (Constanta, 17-20 noie~nb~-ie 1994): Bucure~ti, 1997, 155-161. sf.
~imdi elimizde genç ara~unc~ n~ n yeni On be~~ y~ll~ k sava~ta K~~-~~n Hanl~~~~ adl~~ bir yay~ n~~ var. Türk tarihçileri bu ad~~ Osmanl~-Avusturya Sava~~~ (1593-1606) olarak kullan~yorlar. Buna göre kitab~ n ad~~ "Osmanl~-Avusturya Sava~~ nda K~ r~ m Hanl~~~~ (1593-1606)" ya da K~ r~ m Hanl~~~'mn Kaulmas~~ diye çevrilebilir.
Kendileriyle ilgili olsun olmas~ n Macarlar [=Mag-yarlarl öteden beri Türk tarihiyle u~ra~a-gelmi~lerdir. Eserine, "K~r~m Hanl~~~'m anlatan Macarca yaz~lm~~~ kitap yoktu." yak~ nmas~yla ba~-layan tarihçi Maria IVANICS, kitab~ n~ n kapak içindeki sunu~~ yaz~s~ nda ~unlar~~ söylüyor.
"Bugün dahi bir i~i yapmaya zaman~ m~z var da acele etmek gerekmez demek istiyorsak "Tatar kovalam~yor ya!" deriz. Gerçekten bir zamanlar Tatar ad~~ ürküntü ve kaç~~la e~le~mi~ti. Atalar~ m~z Tatar ak~nlar~~ tehlikesinden az korkmann~lard~ r. Çünkü onlar, Osmanl~~ Türklerinin 16-17. yüzy~llardaki Macaristan ak~ nlar~ nda, müttefik olarak bulundular ve Erdel kErdelyl'in yazg~s~~~~~~~ belirlenmesinde pek çok kez i~e kan~ular...
Yazar~~ kitab~ n~ n, "Macaristan ve özellikle de Erdel'in yazg~s~ n~~ de~i~tiren 1593-1606 ara-s~ nda on be~~ y~ l süren Osmanh-Avusturya sava~lar~ nda Tatarlar'~ n üstlendikleri görevleri ele al~-yor." vurgulamas~yla ana konusunu belirttikten sonra, sözünde de üç ana konuya aç~ kl~ k getir-meye çabalad~~~ m yaz~yor.
K~TAP TANITMA 937 - Osmanl~~ Türklerinin Macaristan ak~nlar~~ s~ras~nda Tatarlar'~n görevi, yeri ve ödevi, daha çok da askerlik bak~m~ndan de~eri neydi?
- Sava~lar s~ras~nda, Osmanl~~ Devletine ba~l~~ devletlerden K~r~m Hanl~~~, Erdel, Eflak [=Havasalföld] ve Bu~dan Moldovarn~n birbirleri ve Osmanl~~ hükümeti E=Kap~ryla ili~kileri nas~ld~?
Sondann kar~~l~~~~ do~rudan verilmeyip, önsöz de kat~l~rsa otuz iki ba~hk alt~nda yap~lan k~sa k~sa incelemelerde aç~klanmaya çal~~~lmaktad~r ki bunlar~n ilki K~r~m Hanl~~~~ Tarihiyle Ilgili Çal~~malar ad~~ alt~nda yaz~lm~~t~r. Halka yönelik ilk eseri Frans~z krahmn elçisiyken Baron da TOTT yazm~~°, bunu ünlü HAMMER'in 1856'daki bilim a~~rl~kl~~ eseri izlemi~tir.
Avrupa K~y~s~nda Göçebe Devlet ana ba~l~~~n~n alt~nda, 15-16. yüzy~lda Do~u-Avrupa'n~n siyaset ve iktisat yap~s~~ özedeniyor. Alt~n Orda'n~n en zengin kültür bölgesi K~r~m yanmadasm~n zenginli~i, büyük devletin güçsüzle~me~e yüz tuttu~u anda, yar~madadaki ba~lams~zla~ma e~i-limleri, Karadeniz k~y~s~ndaki çok uluslu, Cenevizlilere ait gemilik, sömürge kentleri, Türklerin Istanbul'u almas~yla sahiplerinin buraya ula~malar~ndan ortaya ç~kan yeni durum ve sorunlar ele al~n~yor.
GIRAY Hanedan~~ için aç~lan bast~ktan sonra, ilk han HACI G~RAY~ n CENGIZ E=Ç~NGGIS1 soyundan gelme oldu~u belirtilip bunun babas~~ Lehistan'a s~~~nm~~ken maiyetin-deki DEVLET GELD~'nin tam da hac dönii~iine rastlayan süreçte do~an çocu~a ilk ad olarak HACI denildi~ini2, yine bu sayg~n ki~inin soyu olan Kereit sözünf~n o zamana de~in de~i~en bi-çimi olan (kereit > kirey > kerey > keray > giray) de~i~iminden kaynaklanan Giray, Türkbilimci Gyula NbvIETH [1890-1976]'e göre eski bir Mo~ol ulus ad~ndan türemi~~ ve hanedan~n ad~n~~ olu~turmu~tur". [15. sf.]
I Baron De TOTT [1733-1793] : Türkler ve Tatarlara Dâir Ilât~ralar: Çeviren: Mehmet
R[e~at] UZMEN, [Istanbul] [1976 A~ustos 15], 323+[2] sf. Terciiman - 1001 Temel Eser Dizisi 89. -Kapakta : Türkler 18. y.y~lda, Asl~: 1Wmoires sur les Turcs Et les Tartares: Amsterdam 1784-.
2 Adlann~~ hadiselere göre verildi~i pek yabanc~~ olmad~~~m~z bir gelenektir. "Tiirklerde umumiyetle ad verme âdederi ~öyle idi: Çocuk do~du~unu babas~~ haber ald~~~~ vakit ne i~le me~gul ise veya neden bahsediyorlarsa onun ismi çocu~a konurdu". ORKUN, Hüseyin Nam~k [Ö. 19561: "Eski Türklerde isim Verme", Varl~k: ~stanbul 1940 (Temmuz 15) 11. c. 169. sy. 8-10. sf.
TEMÜÇ~N [Ç~NGG~S KA~AN 1167-1227] Kereit ham TO'OR~L HAN'a [ONG HAN Ö. 1203] giderken Kerülen'in kayna~~~ Bürgi k~y~s~nda kar~s~~ BÖRTE-ÜC~N'i Merkit'ler tutsak etmi~~ ve büyük o~lu COÇ~~ [0. 1227] Merkider aras~nda do~mu~tu. COÇ~, be~i~i ile birlikte Merkider aras~nda bulununca, bu da bir olca 'ganirnet' kabul edilmi~~ ve COÇ~~ 'konuk' ad~~ verilmi~ti.
T~MÜR 1336'da TARAGAY~n o~lu olarak dünyaya geldi~inde babas~~ onu ~eyh ZAHIDÜDD~N'e gösterdi. ~eyh bu s~rada Kur'ân okuyordu ve tamurru 'geçerler' (27. Nami 88) sözü üzerinde idi ve hemen durdu. Bu sözü hay~rl~~ bir fal sayarak yeni do~an çocu~a TIMÜR 'demir' ad~n~~ verdi.
T~MÜR [Ö. 1405re 1377 y~l~n~n A~ustos 21'inde bir o~lu dünyaya geldi~i haberi verildi~inde satranç oynamaktayd~~ ve ço~unun ad~n~~ ~AH-RUX '~âh-kale' ad~n~~ koydu.
Ay~n birinci günü do~an k~z çocuklar~na da AYB~KE 'ay han~m' ad~~ konulmas~~ görenektendi.
3 Son olarak MEMEDEM~N, Ya~ar: "Ker" Sözünün Anlam~. (Sensul cuvântuli "ker").",
938 KITAP TANITMA
K~r~m Hanhginda Osmanl~~ Nüfuzu incelemesinde, bölgedeki Osmanl~~ nüfuzu Istanbul'un aluu~~ndan hemen sonra, ~ehrin güvenli~i için, donanmay~~ Karadeniz'e ç~kar~p Ceneviz sömür-gesi olan Kefe'yi ku~atmca Tatarlar da buray~~ arkadan s~lu~urd~lar. ~ki yana da vergi vermesi
kar-~~h~~~ Kefe bir süre kurtulur; ama kar~~l~kl~~ yarar esas~nda Osmanh K~r~m ili~kileri de ba~lam~~~
olur. Hanhktaki taht kavgalannda Sultamn MENGL~~ G~RAYa yard~m etmesi, 1475le GEDIK AHMED PA~A.= Kefe'yi fethi iki ülke aras~nda bir iç içelik do~urdu. Tatarlar, Osmanl~~ Devleti'nin kuzey güvenli~ini sa~lad~lar. K~r~m Hanlan Osmanl~~ Devleti'nin Ruslarla olan ili~ki-lerinin arac~s~~ olduklar~~ gibi, iç-Asya Türk devlederiyle olan siyasederini de yürütmeye yard~mc~~ oldular. Böylece Orta-Asya'dan Hint Okyanusu'na de~in gidip gelen ticaret ve hac kerranlann~n güvenli~inin sa~lanmas~nda dahi etkili olan K~nmhlar, yine de Osmanl~lar~n Büyük Alt~n Orda'n~n miras~na sahip akabilece~i ve yard~m bahanesiyle kendi ülkelerinin de sultan~n top-raklar~na eklenebilece~inden korktular [24. sf.]
K~r~m Hanhgin~n De~let Düzeni incelenirken, üç yüz y~ll~k Osmanl~~ etkisine ra~men han- plul~~~na dek Alt~n Orda gelene~ine ba~l~~ kald~~~, Tahta hep Ç~NGG1S HAN'~n büyük o~-lundan gelen ki~ilerin oturabildikleri, Han~n seçiminde ve yerini korumas~nda ~irin ulusu beyi-nin etkisibeyi-nin büyük oldu~u belirtilmi~tir. Ayr~ca ~irin beyibeyi-nin toplad~~~~ kurultayda seçilen yeni han, bir keçe hahya4 oturtulup, uçlann~~ ileri gelen dört ulusun beyi tutarak divanda kurulu tahta eller üstünde ta~~nd~~~, ~slam inanana göre, cuma hutbesinde ad~~ okundu~u ve sikke kes-tirildi~i, hani& Osmanl~~ nüfusuna girince, sultan seçimi yerinde buldu~unu Istanbul'dan gön-derilen tezhipli bir fermanla g~lçIendirdi~i söylenmi~tir. 16. yüzy~l~n üçüncü dördünf~ne 'çeyre~ine' de~in Istanbul. K~r~m ulus beylainin seçimini tasvip ettiyse de yeni han~n o~ullann-dan birini rehin olarak Osmanl~~ Hilkiimeti'ne göndermesi de gelenelde~ti. Sultan~n ba~kentinde e~itilen hanzadeler yurtta kalan karde~lerine göre, seçilmede öncelik ald~larsa da bu yasal bir hak de~ildi. 17. ylizy~hn ortalar~na dek, K~r~m han~~ olacak ki~ilerin belirlenmesi hep, sultan ve K~r~m ulus beyleri aras~ndaki bir tür ur~~ma temelinde gerçekle~ti. Ancak, Osmanl~~ sultanlan-n~n, devlet yap~s~n~~ olu~turan devlet çarlum denedeyerek elde tuttuklar~~ s~n~rs~z hakimiyet gü-cüne, K~r~m Hanlan asla sahip olamad~lar. Hakimiyetin Alt~n Orda'daki uygulamas~na benzeyen bölü~ümüne, ka~an ailesinin öteki üyeleri de kat~ld~lar. Seçimden sonra, Han karde~leri ya da bunlar~n o~ullanndan en ya~l~~ birini "yönetim orta~~" olarak yan~na ald~. Kalgay, Kalga denen bu ki~i, sava~ta ordunun sa~~ kanad~n~~ han sava~a gitmemi~se tümünü yönetirdi. ~~ncekinin ölü-münden sonra, han~n stradaki ya~l~~ karde~ini de~il, kendi o~lunu Kalgay almas~~ görenek olmu~-tur. 1584'ten sonra, han~n en ya~h o~luna da hakindyetten pay ç~kar~p Nureddin s~fat~yla ordu-nun sol kanad~n~n yönetimini verdiler. Ayn~~ biçimde, Kalgay ve Nureddin için de sultan onayla-y~c~~ ferman gönderirdi. Han yabanc~~ ülkelere elçi gönderdi~inde yan~nda Kalga ve Nureddin'in temsilcileri de bulunurdu [28. sf.].
(=Tatarlar'~n Kökeni, Romanya ve Türk Dünyas~ndaki Yerleri] : Constanta 17-20 Kas~m 1994. Uniunea Democrata a Tatarilor. Tura-Musulmani Din Domania - Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokratik Birli~i'nin Köstence'de düzenlemi~~ oldu~u uluslararas~~ sempozyumun Muzeul de Istorie Nationala ~i Arheologie [=Tarih ve Milli Eskibilimi Müzesi] binas~nda yap~lan 19 Kas~m günkü ö~leden önceki oturumunda sunulan bildiri.
Metindeki manda derisi ifadesi bir yan~lma eseridir.
Çin'e 385-556 aras~nda hakim bulunan ve ço~u boylann~n Türk oldu~u bilinen Tabgaç Devletrnde ve Kök-Türkler'de de katan seçilince, hah üzerinde havaya kald~r~ld~. Böylece, hal~, Do~u Asya'da Çinlileree "yabanc~" soylarda ald~~~~ tören unsuru görünümünü, Kök-T~lrkler'de de korumu~tu. ESIN, Emel [ö. 1987): "M. V-VII nci As~rlardan Tarihi ve Arkeolojik Malzeme
KITAP TANITMA 939 K~r~m uluslar~~ aras~nda ~irin, Bar~n, Arg~n ve K~pçaklar önemliydiler. Ba~lar~ndaki beylere karaç~~ denirdi. Bu dört ulusun baskaraçis~~ ~irinlerin beyi han seçme kurultay~n' toplar, hana kar~~~ kararlarda K~nm uluslann~~ sultan kat~nda temsil ederdi. Yanmadamn Karasupazar ve Kerç aras~ndaki bölgelerinde yerle~mi~~ olan $irinler, ka~an ailesi üyeleriyle evlenebilme ayr~cahlk~m da ellerinde bulundurduklar~na göre, bu onlar~n öbürlerine üstünlii~iiniin kan~t~d~r. Yan~naday~~ ~irinlerle payla~an Bannlar, 16. yüzy~lda Arg~nlar gibi say~~ bak~m~ndan azal~naktay-d~lar. Bannlar K~r~m'~n merkezi alanlar~nda ya~arken, Arg~nlar Eski K~r~m'~n bat~s~nda göçebey-diler. Y~ne 15. yüzy~l sonunda, K~r~m Tatarlar~'yla Ruslar aras~ndaki bar~~ç~~ süreçte, yanmadan~n kuzey kesiminde ya~amakta olan K~pçaklar. Tatarlar'~n öne ç~kmas~na yard~m etmi~~ olduklar~~ gibi, bir bak~ma önemlerini oturduklar~~ bölgenin uygunlu~una borçlu olarak, hanl~k ile Moskova'n~n ba~~ beyli~i aras~ndaki siyaset ili~kilerinde etkili oldular. 15. yüzy~l biterken K~nm'a yeni uluslar göç etti. Bunlann en önemlisi "Siciudar" olup ba~kanlar~~ be~inci "ka~raç~" olarak, ön-ceki ulus beylerinin aras~na al~nd~. Topraklar~~ büyük hayvan varh~~na ba~h göçebe ya~am sür-dürmeye elveri~li olmad~~~ndan K~r~m uluslar~~ tah~l tan~m, sebze ve meyve iiretimiyle ilgilendi-ler. Kazan ve Astrahan'~n dü~mesinden sonra Kafkas önlerindeki göçebe Nogaylar da K~r~m'a yakla~~p biraz yukarlardaki odu bozlurlan ~ss~zl~ktan ç~kard~lar. 18. yüzy~la eri~ildi~inde dahi gö-çebe ya~amlar~n~~ sC~rdtirmekteydiler. Yerle~im yerlerinden sonra, kaynaklar onlar~~ Kuban, Yedi~kul, Cambulak, Yedican ve Bucakl~~ Nogaylar'~~ adlar~yla arumsaur [29. sf.].
Ba~lang~çta Mang~dar, sonradan Mansurlar denilen K~r~m ulusu, hanl~k tarihinin 17-18. yüzy~ldaki sürecinde yöneticilik görevini üstlendi. K~r~m üst düzeyine kan~mayan Nogay yöneti-cileri, bu tutumlar~n~~ sonuna dek sürdürdü. Bunlar Ka~raç~~ beylere ald~r~~~ etmeyince s~k s~k hanla ters dü~tüler. Hanlar, Nogaylar'a devlet etkisini o~ullanndan belirledikleri serasker arac~-h~~yla iletti.
Karaç~~ beyler, uluslar~n~n elindeki topraklar~n gelirleriyle hüküm sf~rerlerdi. Bunlar~n ha-n~~~~ki gibi rnaiyederi vard~. Kalgay belirlemek yaln~z ~irin ve Mang~tlar.da görülür. Ulus. beyi yö-netiminde kendi bayra~~~ alt~nda sava~a kaul~rd~. Beyliklerin iktisat, savunma gibi hukuk birimi de vard~~ ve heyetler yarg~lama i~lerini de ye~riltürlerdi. Bu durumun istisnas~~ yaln~z ~irinlerde görülür; çünkü onlar bu i~~ için kad~askergörevlendirirlerdi. K~r~m uluslar~n~n ba~lar~~ hanl~ktaki iktisadi yilkümlf~liiklerine uygun olarak yönetimde söz sahibi idiler. Sürekli üyesi bulunduklar~~ hanhk divan~ndan uygun görmedikleri bir karar ç~kamazd~. Bir yarhkta ~irinlerin damga ve ba-san yoksa o belge onayh say~lmazd~. Yabanc~~ h~lkümdarlarla yap~lan bar~~~ anda~malann~n
ya-~ama geçmesi, handan ba~ka dört Karaça.n~n birer ant içmi~~ olmas~na ba~hyd~.
Buraya de~in s~ralanan bilgilerle K~r~m Hanl~~n'a~n geli~imini, 16. yüzy~la de~inki Osmanl~~ Devletrninken ayr~~ tutmak gerekti~ini söyleyebiliriz. Hanl~kta hükmünü yürüten dört ulusun olu~turdu~u kurum, Alt~n Orda ça~u~dakinden daha çok eski zamanlara uzand~~~~ halde, toplum yap~s~~ buna göre biçimlendi. Böyle s~n~rl~~ bir hakimiyede yap~lan~n hanl~k, sultanli~~n s~n~rs~z hakimiyetinde gerçekle~en geli~melere eri~emedi [31. sf.].
K~r~m Hanl~~i n~n Gelirleri bölümünde üç kaynaktan söz edilmektedir ki bunlar~n en önemlisi kom~u devletlerin ödedikleri cizyedir. önce Alt~n Orda'ya vergi veren Rus beylikleri ve Lehistan MENGL~~ GIRAY zaman~nda K~r~m Hanh~~'na ödeme yapmaya ba~lad~lar. Ancak bu-nun düzenli duruma gelmesi 1521'de MEHMED GiRAYa zaman~nda gerçekle~mi~tir. Leh krah bu vergiyi "K~r~m askerleri Litvan topraklar~na sald~rmazsa" ~aruna ba~lam~~u. Y~lda 15 000 ile 30.000 alt~n de~erinde nakit para, iyi nitelikli kuma~, kürk ve alt~n Lehistan'dan gelirdi. 1594'te I~~~~nda Taspar Ka~an'~n (M. 572-81) Kültür Çevresi", Türk Kültürü Ara~t~rmalar~~ Prof. Dr. Ibrahim KAFESO4LU'nun Ha-ol-asma Arma~an XXIII/1-2: Ankara 1985, 236. sf.
940 K~TAP TANITMA
GAZ~~ G~RAYa kürk ve alt~n Lehistan'dan gelirdi. 1594'te GAZ~~ G~RAY, Rus çanyla bar~~~ n yeni-lenmesi kar~~l~~~~ 17 000 alt~ na uyu~tu. 1636'da Rusya'dan gönderilen vergi 10 000 rubleydi. Ayr~ca, Eflak ve Bu~dan da hana önemli ölçüde cizye ödemekteydi. Hanlar~n sultana ba~l~~ bu ülkelerden vergi alabilmeleri de ilgi çekicidir. 1699'dan sonra hem Lehistan kral~~ hem de Rus çar~~ K~r~m han~ na vergi vermediler [34-35. sf.I.
Hanl~~m önemli bir gelir kayna~~~ da tutsak ticaretiydi. 16. yüzy~lda Kefe çok canl~~ bir tut-sak pazarlyd~. Sava~ta ele geçirilen tuttut-saklar ya hemen saul~r ya da tar~m alanlar~nda çal~~ur~l~rd~. Sonralar~~ Leh ve Ruslarla tutsaklar~ n soyluluk derecelerine göre ödenen bir fidyede anla~~lm~~t~. Ticarette geçerli paran~n bir bölümü öteden beri K~r~m'da kesilen sikke olmu~tur.
Osmanl~~ paras~yla ayn~~ ad~~ ta~~yan K~r~m akças~~~~~~~ de~eri asl~n~n üçte biri de~erindeydi. Osmanl~~ maddi deste~i 1484'te Kefe gemili~i 'liman~' gelirinden y~ldan y~la yap~lan bir ödemeyle ba~lam~~t~r. 1588'de tahta ç~kan GAZ~~ G~RAYa gönderilen para 178 571 akçayken 1595'teki ba-~ar~l~~ bir sava~tan sonra 500.000 akça verilmi~tir. Osmanl~~ Hükümetinden K~ r~ m'~ n öbür iki önemli yöneticisi Kalgay ve Nureddin için de y~ldan y~la para gönderilmi~tir... [38. sf.J.
K~r~m Hanl~~~ 'n~n askeri gücü, içindeki uluslar~ n~ n hafif atl~~ birlikleriyle benzer nitelik-teydi. Bozk~rlardaki sava~larda etkili vurucu güçleri vard~~ ve engelsiz arazilerde kolay geri çekile-biliyorlard~. Kazan ve Astrahan dü~tükten sonra, Tatar ordusunun da sald~r~~ yönü de~i~ti. Rusya içlerine yapt~ klar~~ ak~nlarda oldu~u gibi, Osmanl~lar~ n bat~~ ve güney yönlerine yapt~klar~~ sava~-larda da büyük yank~~ uyand~rd~lar; ama art~ k kar~~lar~nda etkili tüfek ate~i kusan yayalar vard~r ve Osmanl~~ a~~rl~~~~ da art~yordu. Bundan dolay~~ Tatar ordusunun olu~umu de~i~ti, yayalar da olu~turuldu. Bu s~n~f~~ fethedilen yerlerde itaat alt~na al~nm~~~ Çerkesler olu~turdu. Nogaylar sa-y~ca üstün olduklar~ ndan bunlar~~ divanda han~n belirledi~i kazasker temsil ederdi [42. sf.J.
K~r~ m ordusu han ailesi ve yak~ nlar~, Karaç~lar yönetiminde uluslar~n donatt~~~~ birlikler, han~ n kendi çevresinde toplanan askerlerden [sekban] olu~maktay& Ham destekleyip korumak üzere Osmanl~~ Hükümeti taraf~ ndan belirlenen sekbanlar Türk't~l. Ücretlerini Osmanl~~ Hükümeti'nin ödedi~i bu askerler, han~n güvenli~ini sa~laman~n d~~~ nda, siyaset ve yönetim gö-revlerinde de bulunurlard~. ~lkin 1532'de SAH~B G~ RAYa destek için KANUN~'nin gönderdi~i bu askerler 60 topçu 300 tüfekçi, 40 müteferrika, 30 çavu~, 60 ~arhlu (?), 1000 sekbanken za-manla ihtiyaca göre de~i~en say~larda tutuldular [42. sf.J.
On be~~ y~ll~k Osmanl~-Avusturya sava~~ na, Çerkes ve Tatarlar'dan seçilen tüfekçi say~s~~ 500 ki~i olup ücretlerini han öderdi. Han kulu da denen yedi ile on bin ki~i aras~ ndaki hafif atl~lar hükfundar ailesinden ki~ilerle bunlar~n maiyetlerindeki atl~lardan olu~urdu. Bu sava~~ öncesinde Istanbul'dan gönderilen mektupta handan 50-60 000 asker istenmi~tir [42. sf.l. Fakat gerçekte en çok 20-25.000 asker gönderildi. Sava~~ n sonlar~na do~ru 3-5.000 Tatar askeri daha sava~a ka-t~lm~~ur [176-177. sf.I.
Sultamn buyru~u ula~~ nca han ak~ lla gidilece~i duyurusunu yapt~r~r, gerekirse her on be~~ ya~~ n~~ bitirmi~~ erkek, asker olmaya mecbur tutulurdu. Bir asker için en önemli donan~m at olup, az~k ve sava~~ gereçleri üç dört haftada haz~rlan~ rd~. Sava~tan önce arpayla (!) ~i~manlaulan atlar-dan her asker, sald~ r~rken, kaçarken gerektikçe de~i~tirebilmek içi~~, 2-4 hayvanla sava~a gitti-~inden, Tatar ordusu oldu~undan daha çok ve korkutucu görünürdii. Y~yeceklerini karlar~ n al-t~ nda bile e~eleyip bulabilen dayan~kl~~ Tatar atlar~~~~~~~ nala ve örtilye ihtiyaçlar~~ yoktu. Sava~a gi-derken düzeni bozmadan ilerlerler, ~rmaklar~~ yüzerek güvenle geçerlerdi. Su geçi~lerinde e~ya-lar~n' deri bir torbaya yerle~tirilen sava~ç~, at~~~~~~~ kuyru~una yap~~arak kar~~~ k~y~ya kolayca ula-~~ r& Zenginler, dört ucu, dört ata ba~lanmula-~~~ manda derisinden bir gerecin üstünde karula-~~ya ge-
K~TAP TANITMA 941 çirilirdi. Amaca uygun, yal~n, rahat, eyer ve ko~um tak~mlar~~ Tatar yap~m~~ olup zenginlerinki süs-lenirdi de [49. sf.].
Ok ve yayla silâhh askerin mara~~n~n ucunda dil~mamm az~ndan dü~ürmek için çengel de bulundururdu. Varl~kl~lar kösele ya da hafif metal tulga ve z~rh da ku~an~rlard~. Yiyecekleri en ba~ta güne~te kurutulmu~~ et, kavrulmu~~ dar~~ idi. Dany~~ el de~irmeniyle(!) çekip suland~rarak [boza yaparak] da içerlerdi. K~m~z ise üst tabakamn ve varhkl~~ kesimin içece~iydi [51. af.].
Tatar ordusunun yönü genellikle Lehistan ve Rusya içlerine yönelikti. Bozk~rda yaya asker-leri için, be~~ tilfekçi oturttuklan arabalardan da yararlanarak yapuldan ak~nlarda, yedek güç ala-caldarsa, Akkirman'daki Osmanl~~ gemilerinden yararlanarak ()zil [=Borysthennes, Dnyeper] Ir-ma~~~ boyunca ta~~t~rlard~. Macaristan yönüne gidilecekse, Eflak ve Bu~dan s~n~r~ndan geçip Belgrad'da Osmanl~~ ordusuyla birle~tirildi [51. sf.).
On be~~ y~lhk Osmanl~-Avusturya sava~~~ öncesinde Osmanl~-Tatar ili~kileri daha s~kla~maya yüz tutmu~tur. Çünkü, devlette gerilemenin ilk belirtileri ba~lam~~, art~k sava~larda eskisi gibi çabuk sonuç al~nama~na ba~~ göstermi~tir. On iki y~l süren Iran sava~lar~~ kazançtan çok kayba yol açm~~t~r. Daha önceleri yabanc~~ asker gücüne pek ba~l~~ olmad~klar~~ halde, on be~~ y~ll~k Osmanl~-Avusturya sava~~nda K~r~m ordusu vazgeçilmez bir yedek güç derecesine yükseldi [57. sf.].
16. yüzy~l~n son dördilne dek, G~RAY hanedan~n~n özel gayreti Türk harbiyesinin istekle-rini kar~~lamaya yetti. 1578'deki ~ran alun~nda ise Osmanl~~ Hükümeti, hanl~~~n bozlurlardaki görev ve sorumluluklar~n~~ göz önünde bulundurmadan, Tatar askeri varl~~~n~~ yaln~z kendi istek-leri do~rultusunda kullanmak istedi. Sava~~ uzarnca Türk askeri yetkiliistek-leri, K~r~m ordusunu ya-banc~~ topraklarda k~~latmar denediler. K~r~m hani Il. MEHMED G~RAY (~I~MAN MEHMED G~RAY) 1579 lu~~n~~ ~imn'da geçirdi; ama 1583'te yurduna izinsiz dönünce, OZMEM~RO~LU OSMAN PA~A ak~mn ba~ans~zl~~~n~~ Tatarlar'a yükledi. Bunun üzerine III. MURAD HAN, MEHMED G~RAY~n azli~~i ve yerine karde~i ALP G~RAY'~n oturtulmas~n~~ istedi. Durumu erken ö~renen MEHMED G~RAY, "Ad~na hutbe okunan, sikke kesilen müstakil hilkilmdan kim azle-debilir?" diyerek ba~~ kald~r~p Kefe'yi ku~atuysa da Tatarlar'~n kale fethindeki geleneksizlilderi, içerdekilerin direnmesi, OSMAN PA~A'mn yeti~mesi sonucu kaçmak zorunda kald~, sonra da öldürüldü [54. sf.).
II. MEHMED G~FtAYdan sonra, ~stanbul han ad~na cuma hutbesi okunmas~m kald~rd~, yaln~z sikke kesmesine dokunulmad~. Bundan sonra hanlar Osmanl~~ isteklerine uymaya daha çok özen gösterdiler. Söz geli~i GAZ~~ G~RAY bir ay aksama d~~~nda, (1588-1608) aras~nda on be~~ y~ll~k Osmanl~-Avusturya sava~lar~nda hep bulunmu~tur. Kazan'~n kaybedildi~i y~llarda do~an DEVLET G~RAY~n o~lu GAZ~~ G~RAYTürkçe, Arapça, Farsça bilen, ~iir yazan, bilim adamlar~yla (ulema) tart~~an Çerkesler'den Seslen oyma~~nda askerlik e~itimi görmü~, ~ran sava~lar~nda bu-lunmu~, 1571'de ~ranl~lara tutsak dü~üp be~~ y~l Kahkaha kalesine kapat~lm~~, buradan bin bir güçlükle de olsa Erzurum'a kaçm~~, K~r~m hanl~k ailesinin oturdu~u Yanbolu'ya vard~~~nda da K~nm'da olaylar çabuk geli~mi~, hanl~k s~ras~~ kendisine gelmi~tir. Küçük karde~i FETH G~RAY' Kalgay, ~ran sava~lar~~ s~ras~nda ~ehit olan karde~inin o~lu BAHT G~RAY! Nureddin seçen GAZ~~ G~RAY, 1571'de ba~ar~s~z bir Moskova'y~~ alma denemesine dahi giri~mi~tir. De~erini yaln~z Türk ve Tatar kaynaklar~~ de~il, Macarlar da do~rular [55. af.].
16. yüzy~l~n sonunda K~r~m'~n H~ristiyan kom~ular~~ yeni savunma hatlar~~ kurdular. Ruslar Tatarlar'~n ak~n yoluna Ten E=Don) Kozaklar~'m yerle~tirdiler. 1590'daki Rusya alun~ndan bizzat han~n kendisi dahi yaral~~ döndü. 1592'de Lehlilerle bar~~~ imzaland~. Bir y~l sonra da Ruslarla anla~arak ülkenin kuzeyi gilvene al~nd~. Y~ne bu s~rada ~sveç'le ittifak edildi. Art~k sultan~n des-te~ine gidilebilir ve yeni doyumluklar 'ganimeder' elde edilebilirdi [57-58. af.].
942 KITAP TANITMA Var GIRAY gaziyan din-i kazaya
Seni ~smarlad~m h~fz-~~ Hudâ'ya
beytinin Macarca çevirisinin de yap~ld~~~, Tatarlar Osmanl~~ Yay~l~nac~ht~n~n Hizmetinde ad~~ alt~nda, Osmanl~-Avusturya ili~kilerinin 1574, 1583, 1591 anda~malanyla ula~t~~~~ boyut ince-lenmektedir. Art~k sava~~ teknikleri geli~mi~, silahlar~~ daha iyi olan Hristiyan ordular~~ kar~~s~nda Türklerin zafer kazanmalan g~kle~mi~se de Osmanl~~ uç kalelerindeki deneyimli pa~alar biraz da merkezden gönderilen yard~mlarla ku~atmalara direnebilmektedirler; ama K~r~m Hanl~~~'mn yedek asker gücüne daha çok gereksinme vard~r ve 1594 y~l~ndaki Macaristan ak~n~na sultan mektubuyla GAZ~~ GIRAY HAN ça~r~hr [59-62. sf.].
K~r~m ordusunun Macaristan'a gidece~i ö~renilen Hristiyan topraklar~nda onla-r~n geçi~ini ölemek için da~lardan yollara kayalar yuvarlamak, ormanlar dolusu a~aç-lar kesip dö~emek gibi önlemler al~n~rsa da Türk yan~~ Lehlilerle anla~arak, han ordu-sunun gecikmesiz olarak o s~rada Yan~k [=Györ] kalesini ku~aun~~~ olan S~NAN PA~A'yla bulu~mas~n~~ sa~lar. Daha önceki Macaristan alunlarm~n hiçbirinde han~n bulunmas~~ görenek olmad~~~ndan GAZ~~ GIRAY Macaristan'a giden ilk K~r~m ham olarak özel törenle kar~~lan~r. Kendisine sunulan pek çok arma~an aras~nda sultan~n gönderdi~i be~~ bin alt~n dahi vard~r 175. sf.].
SINAN PA~A Yan~k fethinin ~erefi kendisinin olsun diye, GAZ~~ GIRAY' askerinin bir kesi-miyle Papa kalesinin ku~atmasma gönderir. Han kaledeki savunmac~lara MALKOÇO~LU'nu gönderip Yan~k'~n dü~tü~ünü bildirince, korumalar korkudan bir gecede Papa kalesi~~i b~rak~p kaçarlar. Papa'n~n fethi Tatarlar'~n kendi sava~~ güçleriyle elde ettikleri bu tür ba~anlarm seyrek örneklerinden biridir. Daha sonra GAZ~~ GIRAY bu kaleyi Rumeli beylerbeyi HASAN PA~A'ya teslim etmi~tir [80. sf.].
1594 k~~~n' Macaristan'da geçirmesi için GAZ~~ G~RAYa sultandan buyruk ula~t~nhrsa da o, bunu tehlikeli buldu~undan askerinin büyük bölümüyle yurduna döner. K~r~m ordusunun geli~i gibi dünkü de geçti~i topraklar~n ya~ma ve talan~~ demek oldu~undan yine yollar~n~~ de~i~tirmek için engeller ç~kar~l~r. Onlardan yaln~z Hristiyanlar de~il, ba~l~~ beyliklerdeki Türkler de korkar, bulunduklar~~ yerin uza~~ndan geçmeleri için rü~vet dahi verirlerdi [82. sf.).
Bu s~rada Habsburglar, Osmanblara ba~l~~ beyliklerden Erdel, Eflak ve Bu~dan't Türklere kar~~~ ba~larns~zl~k ayaklanmalanna yöneltme denemesine giri~ti. Istanbul'da III. MURAD ölmü~, III. MEHMED han olmu~tur. Yeni han SINAN PA~A'n~n yerine sava~~ kar~~t~~ FERHAD PA~A'y~~ gelirim de bir süre sonra mühril yine ona geri verir. SINAN PA~A hemen yola ç~kar. Erdel beyi
~ahsen uyar~l~r. Eflak üzerine Osmanl~~ ordusu, Bu~dan'a Tatarlar gönderildi ise de GAZ~~ GIRAY
Yan~k dolay~s~yla SINAN PA~A'ya k~rg~n oldu~undan intikali gecikti ve sultandan Eflak ve Bu~dan tahdamu karde~lerine istedi. 1596'da SINAN PA~A öldü~ünden, bu s~rada geçici de olsa Estergon [=Esztergom] ve Vi~egrad [=V~segrad] kaleleri de yitirildi~i için, 1566'dan beri gö-rülmeyen bir olay gerçekle~ti ve III. MEHMED HAN ordusunun ba~~nda aluna ç~kt~. 1596 Ekim'inde Mezöökereste~~ [=Mezökeresztes] sava~~~ giderek ~iddedendi ve Ekim 25-26'daki çar-p~~malar Av~~staryahlara büyük kay~p Türklere kesin zaferi getirdi. Türkler bu zaferi Çald~ran ve Mohâç [=Mohacs] zaferi gibi önemli bulurlar [91. sf.].
K~nm Hanhp'nda Taht Kavgalar~~ ba~l~~~n' yine bir beyit izlemektedir: "Kan ile kanun eyleme
KITAP TANITMA 943
ayan ilehun eyleme"
(Nuruosmaniye Ktp. 4292. sy. 131) yr.) Seyit
"Kan eyle kanun eyleme ayin ile hun eyleme"
[=Kan dök töre koyma. Tören ile kan ak~ tma.] biçiminde okunmallyd~.
Mevlanac~l~ kta tarikat töresine yeni bir töre eklemenin aleyhine söylenmi~~ bir sözdür. Öldüren bile ba~~~lamr, ancak töreye ayk~ r~~ bir davran~~ta bulunan, üstelik bir töre koymaya kalk~~an, öldürenden daha suçludur, ba~~~lanmaz anlam~ na gelir5. Nitekim bunu destekler ma-hiyette beyitler bulundu~u gibi,
Sonralar~~ 'k~ l~ ç zoruyla yasay~~ korumak' anlam~ na da gelmi~, Hatta kanunu 'çalg~~ aleti' olarak anlay~ p söz oyunu da yapm~~lard~ r. Her üç anlam~~ da içeren kullam~lar tarih s~ras~yla ~imdilik ~unlard~r: Kanum~~ dök itme nalan hecr ile kanün gibi
Çün meseldür didiler kan eyle kantin eyleme
[=Kanun~~ dök, kanun gibi ayr~ l~ kla inleme. Atasözüdür derler, kan dök kanun koyma.]
Karamanl~~ N~ ZAM~6 Didüm iy dil-her çü kanün eyledüfi kan eyleme
Didi kim 'adet durur kan ide kanün eyleyen
[=A güzel, madem yasay~~ uygulad~ n bari kan dökme, dedim. Görenektir, yasay~~ uygulayan kan döker, dedi.]
SULTAN CEM7
5 GÖLPINARLI, Abdülbâki ro. 19821: Mevlana'dan Sonra Mevlevilik: 3. bs. ~stanbul 1983, 438. sf.
(' Karamanl~~ NIZAM~~ [ö. 1473 (?)]: [Haz~ rlayan:] Halûk ~ PEKTEN [ö. 19921, Karamanl~~ Nizamf Hayati, Edebi Ki~ili~i ve Divan~, Ankara 1974, 256. sf. D.~.X.
7 CEM SULTAN [Ö. 1495]: Dinin: Haz~rlayan: ~~ [brahim] Halil ERSOYLU, Cem SultanM Türkçe Divan'i, Ankara 1989, 175. sf. G. CCXXXV1I/2.
944 K~TAP TANITMA
Can ise ~~naksüdufi al cânâ cefa resmin götür Nev-cuvâns~ n döstu~n kan ile kanun eyleme
[Ey sevgili, maksad~ n can ise al da cefa töresini kald~ r. Yeni yetmesin, dostum, kan dökerek kanun uygulama.]
AHMED P .A.~A8 Niçe AMR~~ niçe anufi gibiler ma~bün olur
Hay efnedim hay begüm kan eyle kân-un eyleme
~ =Pek çok AMR~~ ve onun gibileri ~a~k~ na dönerler, ah beyim kan eyle kanun eyleme]
AMR~9 Çeng-i ~~k~nia dü~en cân~~ halâs eyleyemez
Ne iki kendin-le kan itmegi kanün itdüö
),-A~k sava~~ na dü~en can~~ kurtaramaz. Niye ki kendine kan dökme~i kanun ettin.]
HAYRET~~ '4" Kâmetüm çeng old~~ tap yak 'nd-ve~~ ey Zöhre-ruh
Çal öldür k~l kerem ka~~~ eyle kânün eyleme
kEy Çolpan y~ld~z~~ gibi parlak yanakh, boyum çeng gibi iki büklüm oldu, öd gibi iyice yak. Vur öldür, kerem et, kan dök kanun koyma.]
Alma âlum ralun k~l yazukdur ey ~âtun~~ benim Nev-cuvâns~ n döstum kan ile kânin~~ eyleme
8 .kHMED PA~A [Ö. 1497]: [Haz~rlayan:] Ali Nihad TARLAN [ö. 1978] „Ahmed Pasa Dilan], ~stanbul 1966, 302. sf. G. 276/4.
AMRI ~ö 15231: Div.in: Haz~ rlayan: Mehmed ÇAVU~O~LU [Ö. 1987], 31. sf. KAS. VE MUS. 6. V/2.
1" HAYRET~~ Iö. 1534): Dinin: Haz~ rlayanlar: Mehmed ÇAVU
~O~LU [i. 1987]-M ~ ehmet) Ali TANYERI, Havreti Dilw~~ Tenkidli Bas~m, ~stanbul 1981, 272. sf. G. 223/4.
ZAT~~ 1546]: Dil-an: Il!. c. [Haz~ rlaya~dar:] Mehmet ÇAVU~O~LU [6. 1987]- M[ehmet] Ali TANYER~ , ~stanbul 1987, 219. sf. G. 1346/2.
Öbür örnekler ~u eserdendir: EYÜBO~LU, E. Kemal: On üçüncü yüzy~l~-laf ~~ günümüze kadar ~iirde ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler Birinci Kitap: Istanbul 1973, 146-147. sf.
K~TAP TANITMA 945 [=Ey ~ah~m, benim ah~ m~~ alma, ac~, yaz~kur.
Yeni yetmesin, dostum, kan dökerek kanun uygulama.]
~AH! [ö. 1559] Tek raklbe virme yüz 'idiyye kurban it belli
Ey ~eh-i mülk-i vefâ kan eyle kanün eyleme [=Beni bayram kurban~~ et yaln~z rakibe yüz verme. Ey vefa mülkünün ~ah', kan dök yeni töre getirme.]
G1YAS Firkat adet olmas~ n kan eyle kanün eyleme.
~EYH GAL~ BI2 Eyü itdün ser-i küyufida öldürdün beni
Kan dökmek resmini ey ~ah kani~ n eyledüii [=Sizin yolun ba~~nda beni öldürdün ne iyi ettin. Ey ~ah, kan dökmek görene~ini törele~tirdin.]
DAN~~~ [ö. 1829] Hakk-~~ insaf ile kan itmeden itdin kânC~ n
Old~~ bat~l i~i cellad-1 le~miii battal Öyle kanün-~~ miieyyed ki virür ez-ser-i nev Devlet ü milke bekâ saltanata istiklal
[=~ nsaf ölçüsü ile kan dökrneden kanunu uygulad~ n alçak cellad~ n se‘imsiz i~ine gerek kalmad~. Öylesine sa~lam kanun ki yeni ba~tan devlete ve ülkeye beka, saltanata istiklal verir.]
~~ NAS~~ [Ö. 1871] Macarca çevirisi ba~a yaz~ lan bu ~iirin HOCA SADEDD~N'in GAZ~~ G~ RAY HAN'a gönder-di~i mektupta bulundu~una de~iniliyor. III. MEHMED HAN sava~a kendisi gelmeyip Kalga kar-de~ini gönderen GAZ~~ G~RAY~ n yerine FETH GIRAY' han olarak belirledi. K~ r~m tahmini mi-ras~~ gelene~inde, ham ister uluslar~~ belirlesi~~~ isterse sultan önersin ölene dek yerini korumas~~ al~~kanl~~~~ yerle~mi~ti. Bunun tek istisnas~~ Il. MEHMED G~ RAY~n sulta~~~~~~ buyru~un~~~ dinleme-
12 ~EYH GALIB [Ö. 1799]: Dinin: Haz~ rlayan: Abdidbaki GÖLPINARLI [ö. 1982]
Seçmenler, ~stanbul 1971, 42. sf. X/2.
946 KITAP TANITMA
mesinden ba~ka bir de Kefe'yi ku~atm~~~ olmas~~ dolay~s~yla öldürülmesi olmu~tu. GAZ~~ G~RAY~n ise böyle bir suçu yoktu. O sultan ça~r~s~na karde~ini gönderirken kendisi de Silistre'de Bu~dan
voyvodas~m itaate ikna etmekle u~ra~~yordu. Buna ra~men Osmanh Hükümeti kendisini gözden ç~karmak istiyordu. GAZ~~ GIRAY halk~~ ve ordusu nezdinde duruma hâkim olarak karde~ine
ye-rini b~ralunaz. ~stanbul'dan gönderilen buyrultular~n biri kendisini, öbürü karde~ini han olarak belirlerken ç~kan anla~mazl~klardan sonra duruma hâkim olarak karde~i FETH GIRAY ve yak~n-lar~n~~ öldiirtür. Yukar~daki beyit böyle kanl~~ olaylar~n olmamas~~ temennisiyle yaz~lm~~t~r. [92-100. sf.].
Anadolu'da Celâli Ayaklanmalanyla da u~ra~an Türk ordusunun K~r~m askerleriyle takviye-sini önlemek isteyen Avusturya çe~itli oyunlar çevirir. Buna K~r~m tah~l üzerinde oynanan yanl~~~ oyunlar da eklenince bizzat GAZ~~ GIRAY, Erdel-Tatar ittifak~~ için giri~imde bulunur. Ancak, Orta Avrupa'da çok çabuk de~i~en siyaset dengeleri dolay~s~yla hem bu giri~im hem de Avusturyal~lann çabalar~~ istenen sonucu vermez. Ancak, ço~u kez Osmanhlar~n K~r~m han~ndan bekledikleri yard~m geciktirilir. Bunda dü~man taraf~n~n hana ödedi~i gizli rü~vederin etkisi bü-yüktür [115. sf.].
Özellikle 1603'ten sonra gücünü ~ran cephesinde harcayan Osmanl~~ Hükümeti, yeterince para ve asker gönderemeyince on be~~ y~ll~k Osmanl~-Avusturya sava~~n~n bütün giri~imi Teme~vâr [=Temesvâr] pa~as~yla sava~ma gücü dü~ük K~r~m askerinin eline geçti. Bu süreçte Macaristan'da iki kez k~~lam~~~ olan GAZ~~ GIRAY HAN, hem asker hem de devlet adam~~ olarak
~artlar~~ kendi lehine kullanmay~~ iyi bildi. Ba~lang~ çta arma~an olarak yararlanmaya ba~lad~~~~
Eflak ve Bu~dan gibi Osma~d~lara ba~h beylikleri, sonradan düzenli vergiye ba~lad~. K~r~m han-lar~~ bu vergiyi 18. yüzy~lda bile alm~~lard~r [202. sf.).
Sonuç olarak, K~r~m Hanl~~~'mn on be~~ y~ll~k Osmanl~-Avusturya sava~~ndaki yeri ve öne-minden söz etmek gerekirse: Yazara göre Tatarlar için bu sava~~ yaln~z sava~mak, Türklere yard~m etmek, doyum almak için de~il, daha çok "Avrupa'ya giri~"le sonuçland~. Sava~~ boyunca Osmanh-Habsburg bar~~~ görü~meleri aras~nda Macaristan'da lu~layan Tatar Ham arac~l~k yapar-ken Habsburglarla diplomatik ili~kiler kurdu. Bu ili~kiler 1682'ye de~in sürdü. Tatar elçileri 17. yüzy~lda Isveç, Danya, Avusturya, Lehistan yoluyla gidip gelirken Avrupa ülkeleriyle sürekli ili~-kide bulunurlard~. Böylece, K~r~m Hanlann~n de~eri artt~, gerekti~i zaman onlarla ittifak ettiler (sözü!' geli~i 1657'de Lehistad~~ basan Isveç kral~~ ile Erdel hakimi aleyhine Avusturya ve Danya ile ittifak eden Tatarlar Lehlerin yan~nda sava~ular). K~r~m Hanl~~~'mn Avrupa ülkeleriyle kur-du~u diplomatik ili~kiler ayn~~ zamanda Osmanl~~ Hükümetine kar~~~ büsbütün de~ilse de K~r~m'~n bir mertebe ba~msul~~~n~~ gösteriyor. 16. yüzy~l sonunda bozlurlardaki rolü, Karlofça Anla~mas~'yla (1699) Orta ve Do~u Avrupa'daki önemini yitirip tecrit edilmi~~ duruma gelen K~r~m Hanl~~~~ 18. yüzy~lda kendisi de hasta olan Osmanl~~ Devletinden ba~ka hiç kimseden yar-d~m bekleyemedi~i için ister istemez Ruslar~n eline dü~tü.
Eserin sonunda Belgrad Anda~masma De~in Tatar Hanlan [207-211. sf.], Onbe~~ y~ll~k
sa-va~ta Osmanl~~ sadr-~~ aran~lan [212. sfl, Onbe~~ y~ll~k sava~~ boyunca Buda'daki Osmanl~~ pa~alar,
[213. sf.), Tatar elçileri [214-215. sf.], Tatar tarihleri [216-217. sf.] listeleri bu el kitab~n~n belki en önemli sayfaland~r.
Macarca böyle bir kitap yaz~lm~~~ oldu~unu bilmek biz Türkleri sevindirse de içeri~inden aktar~lan bölümlerden anla~~laca~~~ gibi bunu Türkçe'ye kazand~rmanm da yararl~~ olaca~~~ inan-c~nday~z. Resimli, harital~~ kitap, alan~nda önemli bir bo~lu~u dolduracak nitelikte titiz ve yansu bir çal~~man~n ün-müdür.