• Sonuç bulunamadı

Başlık: ANKARA YÖRESİNDE YETİŞEN MELİLOTUS (KOKULU YONCA) TÜRLERİNDEKİ KUMARİNİK VE FLAVONİK GLİKOZİDLERİN ÇIKAN METOD KAĞIT KROMATOGRAFİ İLE İNCELENMESİYazar(lar):AKMAN, M. Şahin;OZAN, KemalCilt: 19 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001975 Yayın Tarihi: 19

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: ANKARA YÖRESİNDE YETİŞEN MELİLOTUS (KOKULU YONCA) TÜRLERİNDEKİ KUMARİNİK VE FLAVONİK GLİKOZİDLERİN ÇIKAN METOD KAĞIT KROMATOGRAFİ İLE İNCELENMESİYazar(lar):AKMAN, M. Şahin;OZAN, KemalCilt: 19 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001975 Yayın Tarihi: 19"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Prof Dr. M. Şahin Akman

ANKARA YÖRESİNDE YETİşEN MELİLOTUS

(KOKULU YONCA) TÜRLERİNDEKİ KUMARİNİK' VE

FLAVoNİK GLİKOZİDLERİN ÇıKAN METOD KAGIT

KROMATOGRAFİ İLE İNCELENMESİ

M. Şahin Akman* Kemal Ozan

* *

Etude des Glucosides Cumarinique et Flavonique de Melilot par la Chromatographie Ascendante sur Papier Resunu?: Dans ce travail, on a fait des essais chromatographiques sur les preparati-ons galeniques de feuilles et de fleurs de melilot (Melilotus officinalis) que I'on rencontre dans la region d' Ankara. On a surtout insiste sur la separation des glucosides cumarinique et flavo-nique de cette plante par la chromatographie ascendante sur papier. eomme solvant on a utilise une solution d'acide aeetique ol% 15. On a revele les taches pulverisant d'une soluti-on de KAH. Puis chromatogramme a ete examine en lumiere ultraviolette. Les substances cumariniques ont donne des taches bleues. Tandis que les substances flavoniques ont montre des taches jaune, jaune rose et verte. De cc fait nous avons tire la conelusion que ces trois taches flavoniques etaient le quercetol; le kaemferol et le robinoside dejol signales dans certa-ines publications'.

Özet: Bu çalışmada Ankara yöresinde yetişen kokulu yonca (MellilotliS officinalis) bitkisinin çiçek ve yaprak karışımlarından hazırlanan maserasyon, infuzyon ve ekstreler üze-rinde kromatografik çalışmalar yapıldı. Özellikle kumarinik ve flavonik glikozitlerin çıkan metod kağıt kromatografi ile ayrılması üzerinde duruIdu. Çözücü olarak % 15 lik asetik asit kullanıldı ve lekeler önce KOH'in alkoldeki % 5 lik çözeltisi püskürtülerek gün ışığında ve sonra da VV altında incelenerek kumarin tipi maddeler mavi ve fiavon tipi maddeler ise sarı, turuncu sarı, yeşil lekeler halinde belirdi. Böylece tesbit edilen üç flavon lekesini litera-türlerde bildirilen kersetol, kemferol ve robinozid olduğu sonucuna varıldı.'

Giriş

Evcil hayvanlarda bitkilerle zehirlenmeler, eskiden beri bilinen ve rastlanılan olaylardandır. Ancak, bu olayların en ilginçlerinden biri,

• Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Kürsüsü Profesörü, Ankara/Türkiye . •• Aynı kürsüde doçent.

(2)

normalolarak zehirli herhangi bir unsur ihtiva etmeyen mera otIarının bazı haIlerde hayvanlar arasında zehirlenmelere yol açmasıdır'. Na-sıloluyor da, hayvan beslenmesinde normalolarak yer alan zararsız bir bitki, bazı haIlerde geniş çapta zehirlenmelere ve hatta ölümlere sebep olabiliyor? Bu soru özeIlikle, söz konusu bitkilerde herhangi ze-hirli bir unsur tesbit edilemediği durumlarda haIledilmesi çok güç bir sorun teşkil etmektedir. Böyle durumlarda, yani toksik bir unsur or-taya çıkarılamadığı haIlerde çok kez, sadece iklim, yetişme bölgesi, toprağın jeolojik yapısı, kullanılan gübre, vejetasyon devri gibi bazı faktörlere bağlı olarak bitkinin sonradan bir toksisite kazanması ihti-malinden başka bir çözüm yolu bulunamamıştır'. İşte bu tip bitkisel zehirlenmelere en tipik bir örneği Melilotus (kokulu yonca) türlerinin sebep olduğu zehirlenmeler teşkil eder6• Melilotus türlerinden özeIlikle Melilotus ofIicanalis, mclilotozid denilen bir glikozid ihtiva eders. Bu glikozid glikoz ve kumarik aside parçalanır. Kumarik asitten de kumarin teşekkül eder.

Melilotus'da bulunan kumarin, yağışlı yıllarda rutubet ve küf-lenme gibi kötü koşullar altında dikumaral (bis-methyU:ne-oxycou-marine) haline dönüşür? (şekil: ı).

c

o u ro a r 1 n e

(Benzo 0(-pyrone )

Şekil I. Kumarin ve dikumarol

Dikumarol antivitamin K gibi etkiyerek, K vitamini karansına sebep olur. Ve kanın koagülasyon zamanını uzatır, protrombin te-şekkülünü engeIler. Bu şekilde dikumaral ihtiva eden yoncaları yiyen hayvanlar hemorajilerle seyreden zehirlenme semptomları gösterir-lerı 8 l0. ÖzeIlikle, sığırlarda tad duygusu daha az duyarlı olduğundan, diğer hayvanlara nazaran bu zehirlenme daha fazla görülür. Bazan aynı zehirlenmeye koyunlarda ve atIarda da rastlanır. Zehirlenme diyetetik tedbirler almak ve hasta hayvanlara vitamin K vermek sure-tiyle önlenebilmektedir 4.

Biz bu çalışmamızda, mera otlarında bulanabilecek ve yukarıda izah ettiğimiz koşullar altında zehirli olabilecek unsurlardan biri olan

(3)

kumarinik glikozitIerin tanınması ve ortaya çıkarılması üzerinde dur-duk. Keza, aynı bitkilerde rastlanılan flavonik glikozitIerinde aynı metodla incelenmesini yapmak suretiyle, ele aldığımız mera odarının etken maddeler yönünden terkibierini tesbit etmeye çalıştık.

Materyal ve Metod

Çalışmamıza başlangıç teşkil eden ön deneyler, Sivrihisar Hü-kümet Veterinerliğinin, 19/2 yılı Haziran ayında, hayvanlarda zehir-Icnmelere sebep olduğu iddiası ile Kaymaz bucağı Çaylık mevkiinden toplayarak gönderdiği kuru Melilotus (kokulu yonca) numuneleri üzerinde yapılmıştır. Daha geniş ölçüdeki araştırmalar ise, Haziran-Temmuz aylarında Ankar civarında toplanan mdilotus officanalis

(kokulu yonca, taş yoncası, sinek tırfılı) üzerinde yapıldı.

Bu maksatla, Melilotus officinalis türleri oda ısısında, gölgede ku-rutulduktan sonra, toprak üstü ksımları (özellikle çiçek ve yapraklar) kaba toz haline getirildi. Kromatografik çalışmalar, bu çiçek ve yap-raklardan ibaret olan karışımlardan hazırlanan

%

5 lik maserasyon, infuzyon veya etanollü hülasa üzerinde yapıldı.

Etanollü hülasanın hazrlanması için 5 gr. bitki numunesi 100 ml

etanol ile, geri çeviren soğutucu altında su banyosunda 3° dakika kay-natıldı. Filtre kağıdından süzülerek, elde edilen hülasa alçak basınç altında 2ml kalana kadar yoğunlaştırıldı. Kalıntıya 3 ml sıcak su ilave

edildi. Süzüldükten sonra eter ve etil asetat ile tüketildi. Anhydre sodi-um sulfat üzerinde kurutulup yoğunlaştırıldı. Genellikle yoğun orga-nik çözeltilerde sarımsı renkli çökeltiler teşekkül etti. Bu çökeltiler alkole alınmak suretiyle kristalleştirildi.

Bu şekilde elde edilen etken maddelerin, önce kumarinik ve fla-vonik tip maddelerin tanınması için litcratürlerde9 bildirilen renk re ak-siyonları yardımı ile teşhisIeri yapıldıktan sonra, kromatografik çalış-malara geçildi.

Kromatografik çalışmalarda Whatman No: i kağıdı kullanılarak çıkan metod kağıt kromatografi tekniği uygulandı. Çözücü olarak

%

IS asetik asid ve

%

85 destile su karışımı kullanıldı. Bitki numu-nderinden hazırlanan maserasyon, infüzyon ve hülasalar mikropi-peder yardımı ilc kromatografi kağıdına damlatılıp kurutulduktan son-ra, kromatografi kağıdı, çözücü sınırı ıo cm'lik bir yüksekliğe ulaşana kadar (ortalama 40 dk.) devalope edildi. Sonra kromatografi kağıdı, kromatografi apareyinden çıkartılarak açık havada kurutuldu. Kuru-tu lmayı müteakip kağıt üzerine KOH'ın alkoldeki

%

5 lik

(4)

çözeltisin-den püskürtüldü. Glikozitler beyaz zemin üzerinde sarı renkli lekeler halinde belirdi. Aynı kromatografi kağıdı VV altında incelenerek kumarin tipi maddelere ait mavi ve flavon tipi maddelere ait sarı, tu-runcu sarı, yeşil lekeler işaretlendi ve Rf değerleri tesbit edildi.

Sonuçlar

Bitkide glikozid halinde bulunan kumarin ve flavon tipi madde-leri tüketmek için su, etanol, eter ve etil asetat kullanılmıştır. Önce çi-çek-yaprak karışımından ekstraksiyon yapılarak flavonoidler alkole alındı. Bu alkollü ckstreIer de eter ve etil asetat ile tüketilerek flavono-idIerin kristal halde elde edilmesi mümkün oldu. Bu şekilde elde edi-len etken maddelerin önce renk reaksiyonları yardımı ile teşhisieri yapıldı ve neticeleri n tamamlanması için çıkan metod kağıt kromatog-rafi ile yapılan 3ı deney neticesinde kumarinlere ait 0.77 Rf değerleri yanında, flavonoidlcre ait 0,24; 0,14; o.IO Rf değerleri tesbit edilmiş-tir (Tablo: i ve II).

TABLO i.

Kumarinik ve flavonik glikozitleri çıkan metod kağıt kromatografi ile ayırma (Scparation des glucosides cumarinique et flavonique par la

chromatographie ascendante sur papier).

1--

Prcparasyon __ .1_~C~~y adcdi

i~~

ade~.I __~ değl:~.~i 1

~~;~on

_..~~:~

111~~=_~==II=_~==I_;;

__

j __

O~_i

Etanol ekstraku rı 2 0.77 i 0.14

i

Eter e~t~ktı __

._.'~-~=

r

-_.~==

=--=~__

.=

_._.0

.7~_:~

!==~~~.

i i Etilasetat ekstraktı i rı 2 0.77

i

O. iO i TABLO ıl. Kromatogramlardaki

i

-1--Kumarin Flavon i Glikozitler

lekelerin renkleri (Les couleurs des taches sur la chromatogramme).

KOH'in alkoldeki ~~~ çözltisin~e

.----1

Gün ışığı i VV . Ssaarrıı

i

Mavi

i

Sarı

--1---

.--._--Flavon LI S_a_r_ı

---1--_._

._.2:..u~~~ Sarı __ I--Fl~-.v-on-I-II----.-'- Sarı i Yeşil

(5)

Kumarinik glikozitlerin ayrılması:

Kumarin tipi maddelerin kromatografik incelenmesi, çiçek ve yap-rak karışımlarından hazırlanan maserasyon, infuzyon ve ekstre gibi pre-parasyonlar üzerinde yapıldı. Bu preparasyonlara ait kromatogramla-rın hepsinde, KOH reaktifi ile kumarinIere ait gün ışığında sarı ve VV altında ise mavi renkli, Rf değerleri ortalama 0,/7 olan lekeler belirdi. Keza kumarin tipi maddelerin yanında uygulanan standart kumarin çöz eltisi de aynı renk ve Rf değerine malik lekeler verdi (Şekil: 2).

Jl' 0,'1 ü,d 0,7 0,6 0,, 0,3 ,/7

(~

! 1 J ") 0,2 "./ "~...•..." '''--.J'

r

{ ır "i 2i

cr;,;

0,1

,.

V

h--.

J

L i ~ ~ 5 6

i

Şekil 2. Kumarinik ve flavonik glikoziıIerin çıkan metod kağıt kromotografisinde ver-diği lekeler (Chromatogramme sur papier de glueosides cumarinique et flavonique). L: ha-reket çizgisi; F: çözüeü sınırı; ı:standart kuma rin çöze! tisi; 2: maserasyon; 3: infuzyon; 4: etanol ekstraktı; 5: etilasetat ekstraktı; 6: eter ekstl'aktı; S: kumarin standardının mavi renkli lekesi; K: kumarin tipi maddelerin mavi renkli lekeleri; Fı: Flavon l'in sarı renkli le-keleri; F,: Flavon lI'nin turuncu-sarı renkli lekesi; F3: Flavon ıII'ün yeşil renkli lekesi.

Flavonoidlerin ayrılması:

Flavonoidler özellikle etanol, eter ve etil asetat ekstraktında tes-pit edildi. Aynı şekilde maserasyon tarzında hazırlanan

(6)

preparasyon-larda tesbit edilebildiyse de, infuzyonpreparasyon-larda hiç bir deneyde tesbit edile-medi. Flavonik glikozitlere ait lekeler KOH reakatifiile gün ı~ığında sarı renkli, VV altında ise sarı, turuncu-sarı ve ye~il renkte belirmekte olup, Rf !ieğerleri sırayla ortalama 0,24; 0,14 ve 0,10 olarak tesbit edildi (Şekil: 2). Bu lekelerden Rf'si 0,24 olan sarı lekeler maserasyon ve eter ekstraktında; Rf'si 0,14 olan turuncu-sarı lekeler ise etanol eks-raktında ve Rf'si o, ı o olan yeşil leke ise sadece etil asetat eksteks-raktında tesbit edildi. Böylece flavonik glikozitlere ait olan üç farklı leke tesbit ediImi~ oldu.

Tartışm.a

MeIiIotus türlerinin çiçek-yaprak karı~ımları üzerinde yaptığı-mız kromatografik incelemeler, bu bitkilerde bulunan kumarinik ve flavonik glikozitlerin ayrılması ve aynı kromatogramda ortaya çıkarıl-masını sağladı. Bu maksatla, bitki kısımlarını maserasyon, infüzyon ve hülasa tarzında hazırlayarak, çözücü olarak

%

15 lik asetik asid kullandık. Ancak, flavon'ların ayrılması için, etanol, eti i asetat ve eter ekstraktlarının kullanılması gerekti. Böylece çe~itli ekstraktlardan hazır-lanan kromatogramlarda ~ekil: 2 de F" Fı ve F3 ile gösterdiğimiz üç çe~it flavon tipi madde tespit ettik. Bu üç çeşit flavon, literatür-lerde9 Melilotus officinalis de bulunduğu zikredilen kersetol, kemferol ve

. robinozid adlı flavonlara tekabül etmekte olup, bu hususu ön deney-lerde yaptığımız renk reaksiyonları da doğrulamaktadır.

Diğer taraftan, aynı kromatogram üzerinde tesbit ettiğimiz kuma-rin tipi maddeler de, gerek renk reaksiyonları gerekse kumarin standar-tı ile birlikte uygulanmak suretiyle teşhis edilmişlerdir. MdiIotus tür-lerinde bulunan kumarinler, kötü toplama ve saklama koşulları altında dikumarol haline dönüşerek\ hayvanlarda zehirIenmelere sebep olması yönünden, mera otlarında araştırılması gereken önemli bir etken mad-dedirl8lO• Bu gibi durumlarda, çalışmamızda kullandığımız metod-ların aydınlatıcı olacağı kanısındayız.

Literatür

ı- Cam.pbell, H. A. and Link, K. P. (1941): Studies on the Hemor-hagic Sweet Clover Disease. LV.

J.

Bio!. ehem., 138, 2I.

2- Collentine, G. C. and Q.uick, A.

J.

(195): The interrelation ships rifvitamin K and dicoumarin. Am.

J.

Med. Sci. 222, 7.

3- Florio, R. (1963): De quelques probtemes de toxicologie vethinaire. Rev. de Med. Vet. 114 (12), 860-875 .

(7)

4- Lınk, K. P. (1959): The discovery of dieoumarol and ıts squels. Cir-culation, 19. 97.

5- Masere, M. (1961): Matiere Medicale Vegeiale. Monograplzie:

Metilats. Centre de documentation Universitaire, Paris. sayfa:

472.

6- Panunel, L. H. (ı923): Alleged sweet daver paisaning: its relation

to hemarrhagie septicemia. Vet. Med., 18, 245.

7- Rosenfeld, I. and Beatlı, O. A. (1945): Tissue changes induced

by senecia riddellii. Am.

J.

Clin. path., 15, 407.

8- Stahınan, M.A., Huebner, C. F., Link, K. P. (1941): Studies

an the hemarrhagic sweet da ver disease. V.

J.

Biol. Chem., 138, 5i3.

9- Torek, M., Bezanger-Bauquesne, L., Pinkas, M. (1971):

Resherehes sur les f'avanaides des Ugumineuses. I. Etude chimique.

Annales Pharmaceutiques Françaises, 29 (3), 20i-2 lO.

i0- White, V. M. (I970): Sweet do ver paisaning in caule. Veter. Med.

Smail Animal Clinician, U. S. A. 65 (8), 804--807.

Ya<1 "Dfrgi Yazı Kuruluna" 29.9. 1972 günü gelmiştir .

Şekil

Şekil I. Kumarin ve dikumarol
Şekil 2. Kumarinik ve flavonik glikoziıIerin çıkan metod kağıt kromotografisinde ver- ver-diği lekeler (Chromatogramme sur papier de glueosides cumarinique et flavonique)

Referanslar

Benzer Belgeler

Günlük protein tüketim değerlerinde gruplar arasında farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmazken (p&gt;0.05); vücut ağırlığı baĢına protein tüketim

Bizim çalışmamızda, yineleme olan ve olmayan gruplar arasında bakılan özellikler olan; yaş, cinsiyet, en büyük tümör çapı, tümör sayısı, nekroz, yağlı

Ekokardiyografi ile optimizasyon yapılan hastaların SlVÇY-ZHİ ve DDZ ve invazif olarak optimizasyon yapılan hastaların sol ventrikül dP/dt max ve sistol sonu basınç

MKİSH izleme, saptama, raporlama, risk faktörlerini azaltma, sağlığın restorasyonu Engellilik sonucu oluşan kayıp zamanı azaltmaya yönelik risk faktörü azaltma,

Özet: Bu çal ış ma, farkl ı kalitedeki sulama sular ı ile farkl ı derinliklerdeki tabansuyu 'düzeylerinin, havuç (Daucus carota) verimine ve topraklarda yeti ş me

Makale, bu gelişmeye paralel bedenin kurgulanan, inşa edilen, hatta üzerinde çalışılan, teoriler üretilen bir alan olduğunu iddia eden, bu yüzden birbirine benzemez olduğu

Bugün geliştirilme aşamasında olan bazı büyük birleşik kuramlar, stan- dart modelden farklı olarak baryon sayısının korunmadığını söylüyor.. Yani bu kuramlara

Canlı a!~ırlık, karkas ağırlığı, karkas randımanı ve kan serumunda total protein ile total lipid değerleri ba- kımından gruplara ait istatistik hesaplamalar ve