• Sonuç bulunamadı

Unutulmaz şarkıların unutulmaz sesi Berkant 28 Ocak'ta yeniden sahnede:zaman bizi biraz aştı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Unutulmaz şarkıların unutulmaz sesi Berkant 28 Ocak'ta yeniden sahnede:zaman bizi biraz aştı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Unutulmaz şarkıların unutulmaz sesi

Berkant

28 Ocak’ta yeniden sahnede

Zam an bizi biraz aştı

I

‘■f a

: * l

"„A

M

“ Bizde karşı gelen türküler vardır,

şarkılarda pek olmaz da türkülerde

genellikle. Çünkü bu toplumun

içinden çıkan türkülerdir. Ozanlar

geleneğinden gelir. Dünyanın her

yanında olduğu gibi bizde de

başladı. Benim görevim ise Türkçe

sözlü hafif batı müziği söylemekti.

Yani dans ettirebilen, eğlendirebilen.

toplumu o an için daha değişik

güzelliklere siirükleyebilen parçalar

söylemekti.”

HATİCE TUNCER____________

Eski günler de eski şar kılar da güzeldi ama “eski”ydi işte. Za­ m anında “güzel”di. Unutulmaz da olsalar “dönem lerini” tamam­ lamış güzellikler onlar. Unutulmaz şarkıların unutulmaz sesi Berkant

söyleşimiz sırasında “Zam an bi­ zi biraz aşü” diyordu.

60’lı yıllardı... Dünya gençliği sokaklara dökülmüş yeni bir dün­ ya istiyordu. Gençliğin başkaldı­ rı rüzgârı, Türkiye’de de esmeye başlamıştı. ABD, Vietnam’da bal­ tayı taşa vurm ak üzereydi. De- mirbank, radyodan her gün, tari­ hi anımsatır, “hayırlı günler” di­ lerdi. Job tıraş bıçağı kullanılır, En­ der zeytin ezmesi yenirdi. Spon­ sor firm alar o zaman da vardı, tpana’nın sunduğu yarışma prog­ ram lan reklamların araşma sıkış- tınlırdı. Çevrelerinde bilen yok­ sa R uhi Su’yu, N âzım H ikm et’i

duymadan büyürdü çocuklar. Sü­ leyman Demirci başbakandı, ABD 6. Filosu Dolmabahçe’den kara­ ya çıkamamış, “G o hom e yan- kee” diye kovulmuştu. Kimi genç­ ler Italyan Partizan Marşı’m “Bek la Çav” diye söylerdi, kimileri de

M ehm etTaneri’den “Sen sen sen”

diye dinlerdi.

M artin Luther K ing vurulmuş­ tu . Sezen C um hur Ö nal, radyoda, günler günleri, aylar aylan kova- larken Erenköy’den Hale, Jale, ,’nin istediği çukulata renkli şarkıcıla­ rın söylediği şarkıları çalardı. Yur-

daer D oğulu, Vasfi Uçaroğlu or- kestralan vardı, bir de kadife ses­ li solistleri: Berkant.

Hayranı genç kızlar, Tarkan fa­ natiklerine taş çıkartacak kadar çoktu. Genç kızlar, Saklambaç gazetesinden Beıkant’ı takip eder­ ler, konserlerine anne-babalany- la giderlerdi.

28 Ocak Pazartesi günü Ata­ türk Kültür M erkezi’nde “Ber­ kant Sanat G ecesi” gerçekleştiri­ leceğini öğrenince Berkant’la bir söyleşi yapmak istedik. Berkant’ın evine gitmeden önce gazetedeki 20’lik stajyerlere “Berkant kim­ dir” diye sorduk. “Sam anyolu’nu söyleyen değil m i” dediler.

Berkant, b izi“Zahm et ettiniz, işim vardı ben gelem edim ” diye

karşıladı. Altmış yaşlarında, şar­ kılarım söylediği gibi sakin, hu­ zurlu görünüyor. Konumuz eski günler, eski şarkılar: “O zam an aranjm an deniyordu. Şim di artık

‘pop’ oldu. Dış kaynakh m üziğin üzerine Türkçe sözler yazıklıve onu h afif batı m üziği enstrüm anlarıy­ la söyledik. Sezen Cumhur Önal,

lerin sözlerim de değişik aktrisler okuyordu. Türkçe olarak yalnız­ ca tangolar söylenirdi Türkçe söz­ lü parçalan Uk söyleyenlerden bi­ risi b en dim . S ezen C um hur Ö ııal’ın sözlerini yazdığı şarkılar­ la Türkiye beni tanıdı.”

Ah Kızlar______________

Berkant’ın söylediği 1965’ten sonra “A h kızlar, kum ral, sarışın, esm er”, “B ir içim su durm a söy­ le senin adın m ıdır”, “Bilm em İd

bÜemem ki kim insin neredesin”

şarkıları gençlerin, özellikle de

genç kızların dilindedir.

Berkant “o günleri” şöyle an­ latıyor: “B iz sadece gece kulüple­ rinde çalışabiliyorduk. İngilizce, İtalyanca da söyledik. Çünkü dans m üziği yapıyorduk. Ben bunu ga­ zinolara da taşıdım . Ç ünkü gazi­ noda artık Türkçe söylüyorduk.

‘D oğum G ünün K utlu O lsun’, ‘Sana Gönül Verdim Diye’. Yani Türk pop m üziğinin doğuşu ol­ m u şta”

Görevim dans ettirmekti

Dünyada olduğu gibi Türki­ ye’de de çalkantılı yıllardı. Türkü­ leri batı enstrümanlarıyla söyle­ yerek yeni bir çizgi arayanlar da çok tutulmaya başlamıştı: “Bizde karşı gelen türküler vardır, şarkı­ larda pek olm az da türkülerde ge­ nellikle. Çünkü bu toplum un için­ den çıkan türkülerdir. O zanlar ge­ leneğinden gelir. Dünyanın her ya­ randa olduğu gibi bizde de başla­ d ı Diğer ekipler, Cem Karaca, Ba­

rış Manço kendi yönleriyle kendi şekilleriyle görüş açılarıyla şarkı­ lar söylem eye başladılar. Folklor­ dan aldıklar parçalan kendileri­ ne uyarladılar. B enim görevim Türkçe sözlü hafifbaü m üziği söy­ lem ekti. Yani dans ettirebilen, eğ- lendirebflen, toplum u o an için da­ ha değişik güzelliklere sürükleye- bilen parçalar söylem ekti.”

‘Bir şarkısın sen’_________

1967 ’de M etin Bükey, Teoman Alpay’ın sözleriyle “Sam anyolu”

şarkısını yapar. Bugünlerde bes­ teye Teoman Alpay’m da katkısı­ nın olduğu konuşulur oldu ama bu tartışmayı anımsatmaktan öteye gi­ demeyiz. Samanyolu, “B ir şarla­ sın sen öm ür boyu sürecek, du­ daklarım dan yıllarca düşm eye­ cek” sözlerinde olduğu gibi unu­ tulmadı. Berkant da söylediği yüz­ lerce şarkıya karşın hep “Sam an-

yohı”yla birlikte anıldı. Berkant’a gençleri anlatıyoruz: “Beni tara­

m aları Sam anyohı’ndan kaynak­ lanıyor. Bugüne kadar Samanyo­ lu ’nu aktarabildiysek dem ek ki b iz o senelerde de bir şeyler yap­ m ışız. Şim di çalıştığım yerde o se­ nelerde söylediğim ‘Biriçim su’yu

istiyorlar.”

Magazin basını__________

Magazin o zaman da vardı ta­ bii: “Hey dergisi m üzikali yazar­ dı. Saklam baç işin m atrak yarara ya da bugün paparazzüik denilen şeyi yapardı. Bu kadar abartih de­ ğ ild i Benim hakkım da yazdıkla­ rı en fazla ‘Berkant sarhoş sahne­ ye çıktı’ id i”

70’lere doğru

“O zam anlar daha m ı rom an­ tikti toplum bilem iyorum k i” de­ diği 60’h yıllardan sonra 1970’ler- de Türkiye’de pek romantizmin tutmayacağı günler yaşanıyordu. Berkant, popülaritesini yitirmeye başlar: “70’li senelerde başka bir

m üzik türü piyasaya çık tı 45’lik plakların yerini kasetler alm aya b aşlad ı K asette 12 parça gerekliy­ d i Türkçe söz yazanlar zorlan­ maya başladL Tabn m ateryal azal­ dıkça benim de o gücüm kalm a­ d ı O arada bugün arabesk deni­ len tür ortaya çıkti. Ben en son plağım ı 1975’te yaptım .”

“Nisan Yağmuru”, “Bülbül Yu­ vası”, “H ayat Sevince G üzel” gi­ bi film müzikleri yaptı. Saman­ yolu 4 5 ’liği 1.5 milyon satmış, platin plak kazanmıştı.

Y ıllard a M ersin’de bir barda çıkıyor, işini seviyor, mutlu görü­ nüyor: “Bugün benim söylem iş olduğum parçalarla 1-1.5 saatlik bir program yapabilirim . Ayrıca o günün seçm e Türkçe sözlü gü­ zel parçalan var. O açıdan rahat­ sız değilim . Zaten bugünkü pop şarkılarım söyleyen b ir sürü in­ san var. B en B erkant olduğum p arçalan söylüyorum .” 1995’te eski parçalarını toplayarak kaset çalışması yaptı.

Gençler________________

Berkant’m iki oğlu var. Ö ykü

bir yandan üniversitede okurken, Beyoğlu’nda bir barda çıkıyor. Gençlerin kararlı olduklarında ba­ şaracaklarına emin: “ Para için, ün için değil, otururken bile şarkı söylem ekten m utlu oluyorsan o zam an güzel şeyler yapacaksın de­ mektir. Paranın ne işe yaradığını hâlâ anlam ış değilim zaten.”

Berkant Gecesi__________

Berkant bugünlerde 28 Ocak’ta- ki gece için çalışıyor.

60’lann ünlüleri de ona eşlik edecek: “Bu gecenin de am acı se­ nelerdir ayn kaldığım ız seyirci­ m izle buluşm ak. Berkant ve onun dönem indeki kişilerin ne yaptık­ larını sergileyebilm ek, bütün olay bu.” Hazırlıklar sırasındaki dü­ şünceler Berkant’ı biraz sıkmış:

“Frapan şeyler bekliyorlar. Fişek fırlatılsın, barkovizyon olsun fa­ lara Bir sahne olsun, koltukta se­ y ir ci B ir piyano, ben şarkılarım ı söyleyeyim . Bunu güllerle beze­ mece ne gerek var İd.” Bir şeye daha şaşırmış Berkant: “Zam an biraz bizi a ştı Büetleri bir firm aya ver­ m işler, o satıyor”

Fecn Ebcıoğlu, Ülkü Aker, Fik­ ret Şenes yazıyordu. D eğişik kişi­

I\^ ia g a z in o zaman da vardı tabii. Hey dergisi müzikali

yazardı. Saklambaç işin matrak yanını ya da bugün

papam zzilik denilen şeyi yapardı.

Bu kadar abartılı değildi. Benim hakkımda yazdıkları en fazla

‘Berkant sarhoş sahneye çıktı ’ idi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Selim devrindeki haliyle Müverrih Cevdet Paşa kaleminden okuyoruz; (Zürafa ve şuara meydan aldı ve fenni musiki pek ziyade revaç buldu. Kâğıthane, Boğaziçi,

Merasimde Vali ve Bele- smdan sonra Vali, Selim ifliye Reisi Profesör Gökay, Sırrı’nın elini öperek kendi- B.. Müdürü Cemal Alp- sine

Geçmişte yapılan araştırmalarda, çekirdeğin kütlesi Chandrasekhar limitine (kararlı bir beyaz cücenin sahip olabileceği en büyük kütle) yaklaştığında, magnezyum

Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı O lacak/ Se­ lim İleri/ Doğan K itap/185 s. Türk Romanından Altın Sayfalar/ Se­ lim İleri/ Doğan Kitap/ 797

Dr Rintala yaşadığımız kapalı ortamlardaki yararlı ve zararlı mikroplarla ilgili çalışmanın niçin önemli olduğunu da şöyle açıklıyor: “Zamanımızın % 90’ını

Bunlardan başka da İtalyan operaları, operetleri, Fransız operaları, varyeteleri, Mösyö Kaznöv gibi beynelmilel hokkabazları Fürsi gi­ bi meddahları yine; bugün

Daha sonra da ilk ve orta dereceli okullarda okutulan Din ve Ahlak derslerinin statüsü ve ders programları ile öğretim yöntemleri açıklanacaktır.. Bu yapılırken önce genel bilgi

varlığında DAİ olan hastalar MRSA açısından değerlendiril- melidir: [1] Şiddetli infeksiyon, [2] altı haftanın üzerinde yara varlığı, [3] son bir yıl içerisinde