• Sonuç bulunamadı

Orhan Veli için

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orhan Veli için"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Orhan Veli için

Orhan Veli Kamk’ın pek

vakitsiz ve pek biçimsiz ölü­ mü beni hakikaten mütees­ sir etti. Kendisini tesadüfen tanımış ve o zaman sahiple­ rinden bulunduğum bir mec mua sütunlarında ilk şiirle­ rini neşretmesine ben delâ­ let etmiştim. Bu keyfiyet o- nunla arkadaş olmamızı te­ min etmedi:

Mizaçlarımız çok farklıydı

ve Orhan Veli dostluğunu

kendileriyle tamamen anlaşa bileceği kimselere hasreder, onların dışmdakilerle konuş­

mağı da asgariye indirirdi.

Kusursuz, fakat hayli yük - sekte kalmağı iltizam eden, haylicede müstehzi bir neza­ keti vardı. Kendisinin ilk şi­ irleriyle beraber iki arkada­

şının, Oktay Rifatla Melih

Cevdetin şiirlerini de gör­

müş, işaret ettiğim mecmua-

i

nın müdürüne onları da ver­

miştim. O delâletten bugüne kadar geçen zaman arasında Türk şiiri yeni bir şekle gir miş, hududu genişlemiş, eda­ sı tamamen değişmiştir.

Yeni nesil içinde artık hiç kimse Faruk Nafiz gibi yaz­ mıyor. On yılı pek de aşkın

bulunmayan bir zaman Fa­

ruk Nafizi ve arkadaşlarını

hemen hemen Namık Kemal­ le bir hizaya sürdü.

Bu, iyi mi oldu? İyi olup olmadığı müstakil bir konu, fakat böyle olduğu muhak _ kaktır. Yâni, buna ister sevi­ nelim, ister müteessir olalım, Türk şiirinin son yıllarına Or j han Veli hâkim oldu ve bu | şiirin başında o göründü.

(2)

Hemen ilâve edeyim ki, buna rağmen kendisini daima Oktaydan, Melih Cevdetten

ve hattâ daha başka bazı

arkadaşlarından yüksek say

mış değilim. Bu son şairler

arasında meselâ Bedri Rahmi nin birkaç şiiri kalbimde Or­ han Veliye kapalı kalmış yol lar bulmamış değildir. Şu ka dar ki, Orhan Veli dikkat ve

alâkayı üzerine herkesten

çok çekmeği bildi. Ve esasın da pek güzel olmadığını ka­ bul ettiği için tuvaletini ta -

marnlamadan hiç kimseye,

j hattâ en yakınlarına görün -

memeğe şiddetle itina eden

bir kadın gibi, dikkat ve e- meğinin âzamisini harcama­ dan uzun veya kısa hiç bir eser vermedi. Şöylece hazır- lamvermiş zannmı hâsıl eden bütün şiirleri gayetle sabırlı

ç a l ı ş m a l a r ı n m o h e u iü ç H jr . Çoş kun bir şair, ilhamı bol bir şair değildi, fakat zevki ku­ sursuz ve ölçüsü fevkalâde i- di.

Söyliyeceğini o ölçüye gö­

re harikulâde denebilecek

bir isabetle söylemiştir. Tas

virlerinde bir kelimeyi at­

mak, değiştirmek kabil de­

ğildir.

Arûzla Heceye tamamen

hâkim olduğu için şüphesiz

ki, eski şekillere sadık kala­ rak da kendini tanıyabilir ve

o takdirde, uğramış olduğu

hücumlardan ve istihzalardan

masun kalırdı. Ancak, ..ana

mukabil, bu şöhreti de mu­ hakkak ki, elde edemezdi. (Yazık oldu Süleyman efen­

diye!) edebiyatımızın son

meşhur beyti, hayatta müsta­ kil bir varlığa sahip olan son

(3)

hikmetimizdir. Orhan Veli

meşhur oluşunu büyük bir

nisbette garip oluşuna veya

öyle görünüşüne borçludur.

Bununla beraber, bize getir - diği yenilikleri, şekil ve eda­ yı hiç te icat etmiş değildi. Bunlar başka memleketlerde mevcut şeylerdi.

Bu cihet düşünülünce, Or­ han Veliye edebiyat tarihi _ mizde vereceğimiz yer azal­

mıyor değil. Nihayet garp ma tamı bize süren bir korniş - yoncu oluyor ve bir zümrenin

başında görünüşü de biraz

kurnazlıkla öne geçişinden, kendini daha iyi satışından i-

leri geliyor. Fakat şüphesiz

ki, bunlar da birer muvaffa

kiyet. Mensup bulunduğu

zümre arasında mademki ken dişi başta göründü, baş ola - rak onu kabul etmeğe mec­ buruz. Arkadaşlarının verdik leri arasında daha güzel şey­

lere raslasak dahi onların

hiç biri, şöhretini Orhan Ve- lininki derecesinde geniş bir hududa yayamamıştır.

Geniş bir hudut: Ancak bir tarafını Süleyman efendinin nasırlı ayak parmağı, öbür ta raf mı da içinde balık bulunan rakı şişesi tâyin etmekte. Şu kadar ki, dünkü şairler şöh - retlerinin hudutlarına böyle nöbetçiler istemezlerdi. Evet,

Orhan Veli meşhur olmuş,

fakat şöhretinin nev’i bir hay li garip kalmıştır. İlâve ede­

yim ki, bundaki sebeplerin

bir mühimmi de Orhan Ve­ linin bir takım zaif mukallid

lerinin şiir diye sundukları

saçma şeylerdir. Her şeyden bahsedilebileceği ve dilenen şeyin istenen şekilde söylene bileceği hususunda fetva elde eden âcizler ve zevzekler en ehemmiyetsiz şeylerden bah

setmeğe kendilerinde cür’et

bulmuşlar, dün akşam yedik­ leri barbunya plâkisinden mi delerinin bozulduğunu geyiıe geyire bildirebilmişlerdir. Ka

(4)

leminden çıkmış bir kaç man zumeyi Türk şiiri antolojile­ rinden çıkarmağa imkân ol­ mayan Orhan Veli, şiir dün­ yamızda hüküm süren anarşi nin vc kuru gürültünün mes- ~ ullerinden biridir de...

Oıhanın nesri de güzel, can iı ve hareketliydi. Pek az ne­ sir yazmış, fakat bilhassa şi­ ir hakktrıdaki fikir ve düşün çelerini birkaç olgun mâlîSTe- de teşrih ve hülâsa etmiştir. Nihayet, kendisine mütercim sıfatiyle de bir yer vermek

lâzımdır. Fransızcayı bazı

mezunların ancak Koman ta- levu demeği öğrenebildikleri lise imkânları içinde elde et

mişti, herhalde yazamaz ve

belki konuşamazdı. Buna

rağmn bu işte en kıdemli ve salahiyetli sayılanları da hay ıan edecek kadar muvaffakı

yetli tercümeleri vardır ki,

La Fontaine masalları işte

bunlardandır. Şiirinin sesi bir nasırla bir şişe arasındaki â- lemi belki açmıyaeak, şiiriy­ le halkettiği mahlûkatm en mühimmi belki (Vesikalı yar)ı

kalacaktı. Türk şiirindeki

yerini almış ve ihtimal ki, ro lünü de bitirmişti. Fakat pek temiz dili ve şairliğinden ge len çok deıin sezişleriyle bi­ ze birçok klâsik garp eserini kazandıracağında şüphe yok­ tu. Yaşı daha kırkından uzak ken, amiyane tâbiriyle böyle pisipisine, sade rrkı değil fa­ kat bütün alkollü nesnelerin- şişelerinde balık olmak ilıti- rasiyle kendini israf etlikten sonra ölüp gidişi cidden ha - zindir, san’at ve fikir hayatı­ mız için hakikî bir talihsiz­ liktir! Allah rahmet etsin...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Aşık Veysel’in kültür çiçeği dedi­ ği Ruhi Su, başta Pir Sultan, halkın sesini, ezil­ mişliğini, direnişini, özlemini duyuran tüm ozanlarla özleşiyor,

— Kitabın önemli bir kısmını oluşturan Celal’in köşe ya­ zıları yüzünden değil yalnız, yazanla okuyan, anlatanla din­ leyen, yazmakla hatırlamak temalarına sık

Saydam ’ın başbakanlığı bittikten sonra da sık sık hatırlanan ve çoğu zaman geçerliliğini kaybetmeyen bu sözün sahibi Refik Saydam, 19 M ayıs 1919’da

A case of a diabetic patient with unregulated blood glucose level and penetra- ting injury caused by a bony meat and followed by formation of retropharyngeal emphysema, abscess

Olgu Sunumu: Eagle Sendromu (Uzamış Stiloid Çıkıntı Çıkıntı Çıkıntı Çıkıntı)))) Case Report: Eagle’s Syndrome (Elongated Styloid

Serbest kemik greftleri de plağa ek- lenebilir veya plak revaskülarize kemik greftleri için bir temel olarak kullanılabilir (5).. Biz de ol- gumuza titanyum mesh ve kondil

Ve inanıyorum ki, herkes çok iyi nörolog olur, çok büyük cil­ diyeci olur, çok iyi röntgenci olur, çok iyi dahiliyeci olur, çok iyi cerrah olur, ama psikiyatr olmak

Çalışmamızda iki grup ara- sında anlamlı fark olmamakla birlikte, deney grubun- da sigara kullananlarda depresyon puanının daha yüksek olduğu; her iki grupta sigara