• Sonuç bulunamadı

[Kanlıca]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Kanlıca]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Boğazın en güzel bir köyüne neden (Kanlıca) demişleri ç i ­ zim Kırtasiyeci Mihran efendinin bir dostu bana bunu sormuştu. Boğazın cennet bahçelerini yazarken okuyucumun bu müşkülü­ nü de halletmiş olayım: "T" T — *> o f 5" ' ^

Kanlıca bütün Boğaz gibi fetihten evvel Bizans zenginlerinin sayfiyesi idi. Fetihten sonra boşaldı, eski ehalisinden kimse kal­ madı. Bir zaman sonra Anadoludan (K ağnı) denilen arabalarla bâzı zenaat erbabı geldiler, burada yerleştiler ve bu arabalardan yaparak civar köylere sattılar. Buranm adı (Kağmcılar köyü) ol­ du, sonra sonra (Kağnıcı), (Kanlıcı) ve (Kanlıca) oldu.

Köyün içinde (Kabartay İskender Paşa) camii İle iki Nakşi­ bendî tekkesi vardır. Cami ve hamam Sinanm eseridir. Hamamın bir kurnasındaki kabartma fil heykeli Evkaf Müzesine nakledil­ miştir.

Kanlıca civan büyük bir ormandı. Koydan dik bir yokuşla | (Kavacık) çiftliğine çıkılırdı. Burası Hidlv İsmail Paşanın keri­

mesi ve Mahmut Sun Paşanın haremi Prenses Fatma hanımefen­ dinin malikânesi idi. Muazzam köşklerin önünde içi çeşitli su kuşlan ile dolu büyük mermer bir havuz vardı. Şimdi ne halde- • dir? Öğrenmek dahi istemem.

i Buraya Sultan Üçüncü Ahmet devrinde (Mlhr âbâd) denl- ! lirmiş.

Kanlıcanm en büyük şöhreti (k oy) dur. Boğaziçi mehtabiye- Ierinin en civcivli yeri olan bu koyun şimdi ağzı dili olsa da söy­ lese...

O zamanlar gramofon, teyp gibi İcatlar olmadığı İçin İstan- bulun sayılı ses hârikaları altı defa akis yapan koyda kendi ses­ lerini işitmek için giderler ve orada bülbüllerle yarış ederlerdi. Ah! O zaman İstanbul bir zevk ü sefa beldesi idi. Mehtap de­ nizi gümüş menevişlerle işler, birbirlerine kenetlenen kayıklar, sandallar, kürek kullanmadan akıntıya uyarak ilerler, bu sefn mevkibinin ortasında saz, fasıl yapar, bütün yalılardan kafesler, pencereler fora... Hafız Samlı

Âşıka ta’n etmek olmaz mübtelâdır neylesin Âdeme derd-i-mahabbet bir belâdır neylesin

gazelinde tiz Nevadan meyan bastığı zaman, her taraftan bir tak­ dir gulgulesi yükselirdi.

Meşhur Nedim bey bir mehtaplı gecede koyda bir gazel oku­ muş, lcb-1-deryadaki yalılardan birinin penceresinden — kimbilir nasıl bir hicran ile yanan— bir kadın kaldırıp kendini denize atmıştı.

Kanlıcanm bir şöhreti de Kanlıcalı şair Nihat beydir. Istan- bulun en sevilmiş nüktedanlarından o İşın Nihat bey o derece meclis ârâ bir zat imiş ki bir gün Sadrâzam Fuat Paşanın babası Keçecizâde İzzet Mollayı ziyarete gider.

İzzet Mollaya haber verilince Mollanın kürkünü bile giyme­ den selâmlığa koştuğunu gören hareminin:

— Aman efendi... Ne oluyorsun? Çorapsız çıkıyorsun. Sözüne İzzet Molla:

— Ah hanım, der, sen onu tanımış olsan donsuz koşardın. V M i n t l I l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l i n H I l l l l l l l l l l t l I l l l l l l l l l l l l l I l l U H U l l l t l I l l l l l l l t l l M I I M m i l i m i l l l t t l I t l f

(i

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hızlı gece Efe yle Pelin'in hastaneden Cumhurbaşkanlığı Özel Müşaviri Hüseyin Aksoy’ la sabah 0 4 .0 0 ’ teayrılmalarıyla (üstte) duruldu.. öcal, DeBakey

Kahvesi, Haliç, İstanbulini belki en karakteristik semti olan Eyüp sırtların­ daki eski -Pierre Loti kahvesinin- havasını, bir bakıma da köh­ neliğini bozmadan

1931’de Amerika'ya ikinci kez gidişinde, Columbia Üniversitesi Barnard College’ta bir sömestre süreyle Türk Tarihi dersleri verdi.. “Turkey Faces West”

Üç yıl önce yaşamını yitiren babasının en büyük mesleki rakibi olan Madam’ın Dibek Kahvesi'nde Madam Maria Kadara, bize Patriğin ne kadar akıllı, çalışkan ve uslu

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olan organ nakli için gerekli, ancak yeter- siz sayıdaki organ bağışını arttırmak için halkın

ortamı, çalışma ilişkileri, iş kazaları ve meslek hastalıkları, kayıt dışılık vb. çalışma hayatını ilgilendiren konularda denetim, öncelik

The researcher realised from the early interactions with the local commu- nity that the process of gentrification that was rapidly taking place was hav- ing a profound impact on

Kendini genç yaşta Paris'te bulan ve “ orienta- liste” lerin dünyasından gelen, bu dünyanm tüm nesnelerini, tüm havasını bilen bir Osman Hamdi’ ­ nin