• Sonuç bulunamadı

İyi insan Nazım Hikmet

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İyi insan Nazım Hikmet"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 EKİM 1997 ÇARŞAMBA

DEFNE GÖLGESİ

TURGAY FİŞEKÇİ__________

İyi İnsan Nâzım Hikmet

Deneyenler bilir, şiir yazmak zor iştir. Mutlak bir yal­ nızlık ve yoğunlaşma ister. Çoğu şairin bu nedenle ai­ le bireyleriyle, işyeri çevreleriyle nasıl çekişmeler ya­ şadıktan anlatılagelir. İstediği çalışma ortamını bula­ mayan şairlerin nasıl bir huzursuzluk içine girdikleri de bilinir.

Şiir yazan biri olmamdan belki, şairlerin hayatlanna yakından ilgi duyanm. Nasıl yazdıklanndan nerede ça­ lıştıklarına, sevdikleri yemeklerden oturdukları evlere dek hayatlannın her alanını kapsar ba ilgi.

Bütün genellemeler gibi içindeki yanılma paylarını bir yana bırakıp şairlerin birlikte yaşanması zor insan­ lar oldukları söylenebilir.

Bu konuda beni en çok şaşırtan ise Nâzım Hikmet

olmuştur. Belki büyük bir aile çevresinde yetiştiğinden, ne kadar bildiği gibi yaşasa da ailesinin öteki bireyle­ rine çok bağlıdır Nâzım. Annesini, babasını, kardeş­ lerini, arkadaşlannı, uzak yakın tanıdıklarını çok sev­ miştir.

Daha yirmili yaşlarının başında, Sovyetler’de yaşa­ dığı devrim heyecanı içinde bile, kız kardeşine yazdı­ ğı mektuplarda nasıl bir evlilik yapması gerektiği üs­ tüne öğütler verir.

İstanbul’a döndüğünde -artık yirmi altı yaşında ün­ lü bir şairdir, babası annesinden aynlmış, yeni bir ev- > lilik yapmış, bu evlilikten de bir ikizleri olmuştur- y in e ' babasının kalabalık evinde, ailesiyle yaşar. Babasının ani ölümüyle de ailenin sorumluluğu üzerinde kalır.

Piraye ile evlenmeye karar verdiklerinde kiraladık­

ları MithatpaşaKöşkü’nde birlikte oturduklarını bir sa­ yalım: Piraye, oğlu, annesi, iki kız kardeşi ve bunlar­ dan birinin kocası. Nâzım, kız kardeşi ve kocası. Top­ lam dokuz kişi. Aynı salonda oturup, aynı mutfakta pi­ şirip yiyorlar.

Nişantaşı’na, bir apartman dairesine taşındığında da \ bü “çokluk” sürer: Nâzım, Piraye, iki çocuğu, Nâzım’ın babasının dul katan ikinci eşi Cavide Hanım ve ikiz

çocuktan. Hatta bu beraberlik Nâzım’ın hayatındaki dö- nüm noktalanndan birine de neden olur: Sonradan “or- ’

duyu isyana teşvik" suçundan askeri mahkemede on

beş yıla hüküm giymesine gerekçe gösterilen Harp Oku­ lu öğrencisi Ömer D eniz’in bu evde kendisini ziyare­

te gelmesinde Nâzım ve Piraye evde yoktur. Kapıyı Ca- ' vide Hanım açar. Ömer Deniz’in, “Nâzım Hikmet’le ran­

devum var” demesi üzerine de onu içeri alır.

Memet Fuat’ın yeni yayımlanan Gölgede Kalan Yıl­

lar (Adam Yayınları) adlı anılar kitabını okurken de Nâ- ■

zım’ın bu yanıyla ilgili bilgilere rastladım. Özellikle de siyasal düşüncelerini paylaşmayan insanlann onu na­ sıl da sevdiklerine.

Nâzım’ın evdeki daktilosuyla bildiriler yazıp, bunla­ rı işçilere postalaması nedeniyle bir gece evleri basıl­ mış. Polis suç delili daktiloyu arıyor. Piraye’nin, “et

kokan kasap İbrahim Efendi’y/e” yan yana oturama-

yacağı için, komünizme kesinlikle karşı otan annesi, aranan daktiloyu eteğinin altına gizleyip üzerine otur­ muş. Sonra da gözlüğünü takıp pirinç ayıklamaya baş- , lamış. Polisler aradıklarını bulamadan evden ayrılmış­ lar.

Yine Piraye’nin ilk kocasının babası otan Mehmet Ali Paşa’nın, oğlunun eski karısıyla evlenmiş otan Nâ-

zım’ı, kendine oğlu denli yakın duyması, sürekli öğüt- _ ler vererek onu komünizmden vazgeçirmeye uğraş­ ması da onun çevresine yaydığı sevgi halkalarının e t; kişinden başka nedir?

Nâzım’ı bu denli sevilen kılan bir neden de komü­ nizmin yasalarla yasaklandığı bir ülkede, düşüncesi­ ni cesurca savunması olmalı. Yaıgıçlann karşısında, “Ben

komünistim ”, diyebilmesi. Bir milletvekili eşinin Nâzım’ı

savunmak için, “Bırakın b ir tane de namuslu insan ol­

sun m em lekette”, deyişi de buna örnek.

Nâzım’ın yetenekli gençleri sanatçı yapabilmek için nasıl çaba harcadığı da bilinir. Kemal Tahir, Orhan Ke­ mal, A. Kadir, ressam Balaban onun cezaevlerinde

yetişmelerine katkıda bulunduğu sanatçılardır. Yalnız onlara değil, cezaevinden çıkışta tüccar olmak, bazı yabancı firmalann Türkiye temsilciliğini almak isteyen mahkûm Vehbi'ye de yardım ediyor. “Vehbi’nin firma­

sı yok, ama varmış gibi, dünyanın d ö rt b ir yanındaki firmalarla yazışıyor. Uygun öneriler arıyor." Cezaevin­

de dokumacılık yapanlara karaborsa nedeniyle bulu­ namayan iplikleri bulması, dokunan kumaşların satı­ şının sağlanması da gene onun geniş çevresi içinde çözümlenen işlerden.

Bu denli bir yürek genişliğine şaşmamak elde mi?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın "Uluslararası Terör ve Gençlik" adlı yayınında, Agop Di- laçar, adı anılmadan "Özel olarak

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

BEN DE FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM — Sami Güner’e göre Yunus Emre’den Tlırgut Uyar’a şairler, insanın ve doğanın şiirini yazıyor, kendisi de fotoğrafını

birlerini pencereden, kapıdan göre göre birbirlerine gönül verdikten son ra mektuplaşmağa girişmiş, bundan bir müddet sonra daha ötelere gittik leri halde

Tablo 8: "Türk iĢletmeleri yabancı sözcük içeren marka adını dıĢ pazara açılırken tercih etmemelidir." Fikrine Katılma Düzeyi Türk işletmeleri yabancı sözcük içeren

Kassing ve Avtgis [11], içsel kontrol odağına sahip çalışanların orta derece ya da dışsal kontrol odağına sahip çalışanlardan daha fazla açık muhalefet

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal