• Sonuç bulunamadı

Kayseri ili vitray sanatı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kayseri ili vitray sanatı"

Copied!
224
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

DEKORATİF SANATLAR ANABİLİM DALI

KAYSERİ İLİ VİTRAY SANATI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Hatice BÜYÜKBAŞ

Ankara

Mart, 2013

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

DEKORATİF SANATLAR ANABİLİM DALI

KAYSERİ İLİ VİTRAY SANATI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hatice BÜYÜKBAŞ

Danışman: Prof. Dr. Mediha GÜLER

Ankara

Mart, 2013

(3)
(4)

ii ÖZET

KAYSERİ İLİ VİTRAY SANATI BÜYÜKBAŞ, Hatice

Yüksek Lisans, El sanatları Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mediha GÜLER

Mart-2013, 219 sayfa

Araştırmanın amacı, Kayseri ilinde bulunan otellerde, okullarda, özel mülklerde, iş yerlerinde pastanelerde, sinemalarda ve sanatçıların özel koleksiyonlarında bulunan vitrayların yerinde incelenerek, çeşitlerinin, yapım aşamalarının, kullanıldığı alanların, kullanıldığı tekniklerin, renk ve desen özelliklerinin ortaya konulmasıdır.

Araştırmanın içinde veri toplamak amacıyla uzman görüşleri yardımıyla bir anket düzenlenmiş ve bu anket öğrenciler, vitray sanatçıları ve eğitmenlerden oluşan toplam 50 kişiye uygulanmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini 2011–2012 yılında Kayseri ilinde seçilen vitray yapan atölyeler, yüksek okullar ve üretilen 50 ürün çeşidi oluşturmuştur. Araştırma sonuçlarının analiz ve yorumlanmasında frekans ve yüzde dağılımları dikkate alınmıştır.

Vitray sanatı ile ilgilenen kişilerin eğitimlerinin çoğunlukla önlisans düzeyinde olduğu, vitray sanatını yüksek öğretim kurumlarından öğrendikleri ve en çok villa-konak alanında uyguladıkları belirlenmiştir. Vitraylarda geometrik desenlerin ön planda olduğu, en çok kullanılan tekniğin boyama tekniği olduğu belirlenmiştir.

Meslek liselerinde ve yüksek öğretim kurumlarında verilen eğitimin, vitray sanatını öğrenmekte yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Piyasadaki vitrayların en çok kurumlara ait olan atölyelerde tasarlanıp yapıldığı belirlenmiştir.

Araştırma bulgularına dayalı olarak; vitray üreten ve satış yapan atölyelerde karşılaşılan güçlüklerde kalifiye eleman azlığı, buralarda kullanılan araç ve gerecin teknolojinin gerisinde kaldığı, vitray sanatıyla ilgilenen kişilerin iş ve sosyal güvenliklerinin sağlanmaması sebebiyle sanata eskisi gibi rağbet olmadığı ve bu sanatı

(5)

iii

araştırıp belgelemek isteyen araştırmacıların kaynak bulmada güçlüklerle karşılaştıkları belirlenmiştir. Bu gibi sorunlara sahip özellikle üretim yapan atölyelerin sayısının oldukça azalmakta olduğu gözlemlenmiştir.

(6)

iv ABSTRACT

THE EXAMINATION OF ARCHITECTURES, ORNAMENTS, STAINED GLASS IN USE FOUND IN THE CITIES, İSTANBUL AND ANTALYA

BÜYÜKBAŞ, Hatice

Master Program, Hand Craft Major Field of Study Thesis Advisors: Prof. Dr. Mediha GÜLER,

March-2013, 219 Page

The aim of this study is to report, by analyzing the stained (leaded) glass found in hotels, schools, private properties, workshops, cinemas, pastry shops and special collections of artists in Kayseri, to certify their kinds, construction phase, the areas they are used, used techniques, colour and pattern features.

In the case of this study in order to collect data, a survey was carried out with the help of some specialists and this survey was applied to a group of 50 people composed of stained glass artists and instructors. The workshops producing stained glass in Kayseri in 2011-2012, high schools (universities / colleges) and 50 products constitute the nature of this study. Frequency and percentage distribution are taken into account while analyzing and interpreting the results of this study.

It is identified that most of the people who are interested in the art of stained glass are of undergraduate (associate degree) education and learn it in univercity and apply the most of it in the area of villa-halting place. It is also found out that geometrical designs are at the forefront and the most widely used technique is the technique of stained.

The stained glass education that is given in vocational high schools and univercities is not enough to learn the art of stained glass. It is also decided that the stained glasses on the market are mostly designed and produced in workshops belonging to the soot.

Considering the findings of the survey we can say that the art of stained glass is not as popular as it used to be because of the fact that stained glass artists face a number of difficulties in their workshops, and the number of qualified staff is inadequate, the equipment used in these workshops are far behind the technology and the labour and social security of people who are interested in the art of stained glass are not ensured. Moreover, it is specified that the researchers who investigate and certificate this art face

(7)

v

difficulties getting data for their studies. It is observed that the number of workshops struggling with such problems is decreasing considerably.

(8)

vi ÖNSÖZ

Sanatsal yaratının gücü, her nesneyi bir sanat malzemesine dönüştürebileceği gibi elbette camın da bir sanat nesnesi olarak kullanılmasını sağladı. Sanatın belli bir dönem sonra hızla ve çeşitlenerek ilerlemesi şüphesiz camı da etkiledi. Cam, sanatın bu güne kadar süren serüveninde belki çok etkin bir rol oynayamadı ama sanatın her türlü nesneyi kabul etmedeki sınır tanımazlığı camında bu serüven içinde saygın bir yer edinmesini sağlamıştır.

Günümüzde ise teknolojinin ilerlemesi, beğenilerin değişmesi ve farklılık anlayışı, ham maddesi cam olan vitrayın tasarımında çağdaş form ve çizgilerin hızla devreye girmesini sağlamıştır. Vitray sanatında malzemelerin farklı teknik ve yorumlarla değerlendirebilme olanaklarının gelişmesi, yeni arayışlara gidilmesini arttırmıştır. Bununla beraber vitray sanatının eğitimi yaygın eğitimin yanı sıra örgün eğitimde de verilmeye başlanmıştır. Birçok yüksek okul ve fakülte profesyonel kadrosu ve uygulama atölyeleriyle bunu kanıtlamıştır.

Kayseri ilinde bulunan mimari mekanların incelenmesi sonucunda elde edilen vitray resimlerinin bu araştırmada kullanılarak, vitray sanatını, bu sanatla ilgilenen kişilere görsel malzeme oluşturması açısından iyi bir fırsat yaratılmıştır.

Araştırmanın planlanıp yürütülmesinde, ilgi ve desteği ile daima yön veren, araştırma süresince kaynak, bilgi ve deneyimleriyle beni destekleyen danışmanım sayın Prof. Dr. Mediha GÜLER’e ve araştırma boyunca her konuda destek veren sevgili aileme, araştırmanın literatür taraması, eserlerin resimlenmesi ve birçok bölümde benden yardımlarını esirgemeyen sayın okul müdürüm Uzm.Mevlüt GELEN'e, ustam Selehattin KILIÇ'a, İstanbul Cam ve Özdeş Kristal çalışanlarına, sevgili yakınlarım ve kardeşim Betül BÜYÜKBAŞ'a ankete katılan tüm ustalara, öğretmenlere ve atölye çalışanlarına saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

(9)

vii

İÇİNDEKİLER

Jüri Üyelerinin İmza Sayfası ... i

Özet ... ii

Abstract ... iv

Önsöz ... vi

İçindekiler ... vii

Tablolar Listesi ... xii

Şekiller Listesi ... xiv

1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 2 1.3. Araştırmanın Önemi ... 3 1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 4 1.5. Araştırmanın Sayıltıları ... 4 1.6. Tanımlar / Terimler ... 4

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 6

2.1. Kavramsal Çerçeve ... 6

2.1.1 Kayseri'nin Tarihçesi ... 6

2.1.2 Tarihsel Yapıları ... 7

2.2. El Sanatları İle İlgili Genel Bilgiler ... 8

2.2.1. El Sanatlarının Tanımı ... 8

2.2.2. El Sanatlarının Tarihçesi ... 9

2.2.3. El Sanatlarında Kullanılan Hammaddeye Göre Sınıflandırılması ... 10

2.3. Cam Sanatı ... 11

2.3.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 11

2.3.2. Materyal Olarak Cam ... 16

2.3.3. Kimyasal Bileşimlerine Göre Cam Çeşitleri ... 17

2.3.3.1. Soda- Lime Glas/ Soda –kireç cam ... 17

2.3.3.2. Lead Glass/ kurşun cam ... 17

2.3.3.3. Brosilicate Glass /Bor Silisli cam ... 18

2.3.3.4. Aluminosilicate Glass/ alüminyum silisli cam ... 19

(10)

viii

2.3.3.6. Fused silica Glass/ erimiş silis cam ... 19

2.3.4. Camın Kullanım Alanları ve Çeşitleri ... 20

2.3.4.1. Cam Boncukları ... 21

2.3.4.2. Apothecary / Tıbbi cam ... 22

2.3.4.3. Şişeler ... 23

2.3.4.4. Kristal cam ... 23

2.3.4.5. Mimaride cam ... 24

2.3.4.6. Optik alanda cam ... 25

2.3.4.7. Katedral Camlar ... 26

2.3.4.8. Plaka Camlar ... 26

2.3.4.9. Opal Camlar (süt camı) ... 27

2.3.4.10. Emprime Camlar ... 27

2.3.4.11. Kalın Camlar ... 28

2.3.5. Vitray Sanatının Tanımı ... 28

2.3.6. Vitray Sanatının Tarihi ... 29

2.3.7. Vitray Sanatının Kullanım Alanları ... 32

2.3.8. Vitrayda Işığın ve Rengin Önemi ... 33

2.3.9. Vitray Uygulamalarında Tasarımın Önemi ... 34

2.3.10. Vitray sanatında Kullanılan Camları Boyama Teknikleri ... 36

2.3.10.1. Eleme Yöntemi İle Boyama ... 36

2.3.10.2. Fırça- Spatül İle Boyama ... 36

2.3.10.3. Püskürtme Yöntemi İle Boyama ... 37

2.3.11. Vitray Sanatında Kullanılan Motif ve Desenler ... 37

2.3.11.1. Geometrik Motifler ... 38

2.3.11.2. Bitkisel Motifler ... 39

2.3.11.3. Hayvansal Motifler ... 40

2.3.11.4. Doğadan Stilize Edilen Motifler ... 41

2.3.12. Uygulama Mekanları ve Bu Mekanların Doğru Seçimi ... 42

2.4. Vitray Yapımında Kullanılan Araç Gereçler ... 42

2.4.1. Makas ... 42

2.4.2. Lehim Makinesi ... 43

2.4.3. Bakır Folyo ... 43

2.4.4 Yağ Kabı ... 44

(11)

ix

2.4.6. Mikron ... 45

2.4.7. Pense ... 45

2.4.8. Lehim Çubukları ... 46

2.4.9. Kalın Kağıt Bant ... 46

2.4.10. Elmaslar ... 47

2.4.11. Damlalık ... 47

2.4.12. Vitray Camları ... 48

2.4.13. Bağlayıcı Gereçler Ve Kullanım Yöntemleri ... 48

2.4.13.1. Kurşun, Bakır, Lehim ... 48

2.4.13.2. Alçı, Yapıştırıcı, Beton Harcı, Derz Dolgu Harcı ... 49

2.5. Vitray Teknikleri ... 49

2.5.1. Kurşunlu Vitray Tekniği ... 49

2.5.1.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 49

2.5.1. 2. Uygulama Aşamaları ... 50

2.5.2. Alçı Vitray Tekniği ... 52

2.5.2.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 52

2.5.2.2. Uygulama Aşamaları ... 53

2.5.3. Betonlu Vitray Tekniği ... 54

2.5.3.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 54

2.5.3.2. Uygulama Aşamaları ... 54

2.5.4.Yapıştırma (Mozaik) Vitray ... 55

2.5.4.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 55

2.5.4.2. Uygulama Aşaması ... 55

2.5.5. Kumlama ve Asitle Aşındırma Tekniği ... 56

2.5.5.1. Tanım ve Tarihçesi ... 56

2.5.5.2. Uygulama Aşamaları ... 57

2.5.6. Füzyon Vitray Tekniği ... 57

2.5.6.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 57

2.5.6.2. Uygulama Aşamaları ... 57

2.5.7. Boyama Vitray ... 58

2.5.7.1. Tanımı ve Tarihçesi ... 58

2.5.7.2. Uygulama Aşamaları ... 58

2.5.8. Tiffany Vitray Tekniği ... 59

(12)

x

2.5.8.2. Uygulama Aşamaları ... 60

2.5.8.2.1. Tasarımın Oluşturulması ... 60

2.5.8.2.2. Tasarımın Ölçülendirilerek Kartona Geçirilmesi İşlemi ... 60

2.5.8.2.3. Kalıbın Çizilmesi ... 61

2.5.8.2.4. Camın Kesilmesi ... 61

2.5.8.2.5. Kalıba Yerleştirme ... 61

2.5.8.2.6. Parçaların Uygun Yerleştirilmesi ... 62

2.5.8.2.7.Rodajlama İşlemi ... 62

2.5.8.2.8. Folyonun Sarılması ... 62

2.5.8.2.9. Folyonun Sabitlenmesi ... 63

2.5.8.2.10. Flaks Sürülmesi ... 63

2.5.8.2.11. Lehimleme İşlemi ... 63

2.5.8.2.12. Parçaların Kalıba Yerleştirilmesi ... 64

2.5.8.2.13. Kalıpta Lehimleme ... 64

2.5.8.2.14. Kalıptan Çıkarılması ... 64

2.5.8.2.15. Aparatının Tutturulması ... 65

2.5.8.2.16. Avizenin Bitmiş Hali ... 65

2.5.8.2.17. Işıklandırılmış Hali ... 65

2.6. Türkiye’de Vitray Adına Yapılan Araştırmalar ... 66

3. YÖNTEM ... 68 3.1. Araştırmanın Yöntemi ... 68 3.2. Evren ve Örneklem ... 68 3.3. Verilerin Toplanması ... 69 3.4. Verilerin Analizi... 69 4. BULGULAR VE YORUMLAR ... 70

4.1. Ankete Katılan Kişilerin Demografik Özelliklerine İlişkin Bilgiler ... 70

4.2. Ankete Katılan Kişilerin Vitray Sanatı İle İlgilenen Kişilerin Mesleki Özelikleri ... 72

4.3. Ankete Katılan Kişilerin Vitray Üretiminde Kullandıkları Araç Gereçleri Nasıl Temin Ettiklerine İlişkin Bilgiler ... 74

4.4. Ankete Katılan Kişilerin En Çok Kullandıkları Motif, Teknik, Renklere Ve Üretim Yerlerine İlişkin Bilgileri ... 75

(13)

xi

4.5. Ankete Katılan Kişilerin Vitray Sanatının Eski Değerine, Meslek Liselerinde ve Yüksek Öğrenim Kurumlarında Verilen Eğitimlerin Yeterliliğine İlişkin

Bilgileri ... 79

4.6. Ankete Katılan Vitray Sanatçılarının İş ve Sosyal Güvenliklerine ve En Çok Yaşadıkları Kazalara İlişkin Bilgileri ... 82

4.7. Ankete Katılan Vitray Sanatçılarının Ürettikleri Vitrayların Kullanım Alanlarına İlişkin Bilgileri ... 83

4.8. Ankete Katılan Vitray Sanatçılarının Ürünlerinin Tasarlanması Hangi Etkenlere Göre Yaptıklarına İlişkin Bilgileri ... 85

4.9. Ankete Katılan Sanatçıların Kayseri de ki Çeşitli Mekanlarda Yer Alan Vitrayların Ürün Türü, Kullanılan Renkler, Motif Ve Teknik Açılardan Özelliklerine İlişkin Bilgileri ... 87

5. SONUÇ VE ÖNERİLER... 92

5.1. Sonuç ... 92

5.2. Öneriler ... 93

KAYNAKÇA ... 95

EKLER ... 103

EK-1A ANKET SORULARI ... 103

(14)

xii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Kişilerin Cinsiyet Durumunu Gösteren Dağılım ... 70

Tablo 2: Kişilerin Yaş Durumunu Gösteren Dağılım ... 70

Tablo 3: Kişilerin Öğrenim Durumunu Gösteren Dağılım ... 71

Tablo 4: Kişilerin Medeni Durumunu Gösteren Dağılım ... 71

Tablo 5: Kişilerin Vitray Sanatını Kimden Öğrendiklerini Gösteren Dağılım ... 72

Tablo 6: Kişilerin Vitray Sanatını Kaç Yıldır Yaptıklarını Gösteren Dağılım ... 73

Tablo 7: Kişilerin Uğraştıkları Diğer Sanatlarla İlgili Dağılımı ... 73

Tablo 8: Kişilerin Araç-Gereçleri Kolay Bulup Bulamadıklarını Gösteren Dağılım ... 74

Tablo 9: Kişilerin Araç-Gereçleri Nerelerden Temin Ettiklerini Gösteren Dağılım ... 75

Tablo 10: Sanatçıların En Çok Kullandıkları Motifleri Gösteren Dağılım ... 75

Tablo 11: Vitray Sanatçılarının Hangi Teknikleri Daha Çok Kullandıklarını Gösteren Dağılım ... 76

Tablo 12: Vitray Yaptırmak İsteyen Kişilerin Mimari Mekanlarda En Çok Tercih Ettikleri Teknikleri Gösteren Dağılım ... 77

Tablo 13: Kişilerin Hangi Renkleri Daha Çok Tekrar Ettiğini Gösteren Dağılım ... 77

Tablo 14: Kişilerin Camda Kalan Çapakları Nasıl Temizlediğine İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 78

Tablo 15: Kişilerin Çalışmalarını Sürdürdükleri Yerlere İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 79

Tablo 16: Kişilerin Geçmişten Günümüze Kadar Gelen Vitrayların Şimdiki Vitraylarla Aralarında Görülen Farkları Gösteren Dağılım ... 79

Tablo 17: Kişilerin Vitray Sanatının Eski Değerini Koruyup Korumadığına İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 81

Tablo 18: Kişilerin Meslek Liselerinde Verilen Vitray Derslerinin Yeterli Olup Olmadığına İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 81

Tablo 19: Kişilerin Yüksek öğretim kurumlarında Verilen Vitray Derslerinin Yeterli Olup Olmadığına İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 82

Tablo 20: Kişilerin İş ve Sosyal Güvenliğine İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 82

Tablo 21: Kişilerin En Çok Tekrarlanabilecek Kazalara İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 83

Tablo 22: Kişilerin Vitray Sanatını Hangi Mekânlarda Uyguladıklarını Gösteren Dağılım ... 83

(15)

xiii

Tablo 23: Kişilerin Vitray Sanatını Günlük Kullanılan Eşyalar Üzerinde En Çok

Ne Şekilde Görüldüğüne İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 84 Tablo 24: Kişilerin Tasarımda Yapılacakları Değişikliklerin Neye Bağlı Olduğuna

İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 86 Tablo 25: Kişilerin Bitmiş Olan Vitrayların Değerlendirmesini Yaparken Nelere

Dikkat Ettiklerine İlişkin Fikirlerini Gösteren Dağılım ... 86 Tablo 26: Gözlem Formunda Bulunan Vitrayların Türünü Gösteren Dağılım ... 87 Tablo 27: Gözlem Formunda Bulunan Vitraylarda Kullanılan Tekniklere İlişkin

Bilgiler ... 89 Tablo 28: Gözlem Formunda Bulunan Vitraylarda Kullanılan Renklere İlişkin

Bilgiler ... 89 Tablo 29: Gözlem Formunda Bulunan Vitraylarda Kullanılan Motiflere İlişkin

(16)

xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Cam örneği ... 12

Şekil 2: Soda- Lime Glas/ Soda –kireç cam ... 17

Şekil 3: Lead Glass/ kurşun cam ... 18

Şekil 4: Brosilicate Glass /Bor Silisli cam ... 18

Şekil 5: Aluminosilicate Glass/ alüminyum silisli cam ... 19

Şekil 6: Fused silica Glass/ erimiş silis cam ... 20

Şekil 7: Cam Boncukları ... 21

Şekil 8: Apothecary / Tıbbi cam ... 22

Şekil 9: Kristal Cam ... 23

Şekil 10: Optik Alanda Cam ... 25

Şekil 11: Katedral Camlar ... 26

Şekil 12: Plaka Camlar ... 26

Şekil 13: Opal Camlar (süt camı) ... 27

Şekil 14: Emprime Camlar ... 27

Şekil 15: Eleme Yöntemi İle Boyama ... 36

Şekil 16: Fırça- Spatül ile Boyama ... 36

Şekil 17: Püskürtme Yöntemi İle Boyama ... 37

Şekil 18: Geometrik Motif ... 39

Şekil 19: Bitkisel Motifler ... 40

Şekil 20: Hayvansal Motifler ... 41

Şekil 21: Makas ... 43

Şekil 22: Lehim makinesi ... 43

Şekil 23: Bakır folyo ... 44

Şekil 24: Yağ kabı ... 44

Şekil 25: Lehim Asiti ... 45

Şekil 26: Mikron ... 45

Şekil 27: Pense ... 46

Şekil 28: Lehim çubukları ... 46

Şekil 29: Kağıt bant ... 47

Şekil 30: Elmaslar ... 47

Şekil 31: Damlalık ... 48

(17)

xv

Şekil 33: Tasarımın Oluşturulması ... 60

Şekil 34: Tasarımın Ölçülendirilerek Kartona Geçirilmesi İşlemi ... 60

Şekil 35: Kalıbın Çizilmesi ... 61

Şekil 36: Camın Kesilmesi ... 61

Şekil 37: Kalıba Yerleştirme ... 61

Şekil 38: Parçaların Uygun Yerleştirilmesi ... 62

Şekil 39: Rodajlama İşlemi ... 62

Şekil 40: Folyonun Sarılması ... 62

Şekil 41: Folyonun Sabitlenmesi ... 63

Şekil 42: Flaks Sürülmesi ... 63

Şekil 43: Lehimleme İşlemi ... 63

Şekil 44: Parçaların Kalıba Yerleştirilmesi ... 64

Şekil 45: Kalıpta Lehimleme ... 64

Şekil 46: Kalıptan Çıkarılması ... 64

Şekil 47: Aparatının Tutturulması ... 65

Şekil 48: Ürünün Bitmiş Hali ... 65

(18)

1. GİRİŞ

Bu bölümde araştırmaya konu olan problem durumu açıklanmış, araştırmanın amacı, önemi verilmiş, varsayımlar, sınırlılıklar belirtilmiş, araştırmayla ilişkili temel kavramların anlamları açıklanmıştır.

1.1. Problem

İnsan, doğasında olan yaratıcılık gücü ile çeşitli malzemeleri, çeşitli sanatsal ürünlerine dönüştürebilmektedir. Cam sanatı da günümüze kadar olan gelişiminde çok farklı şekillerde ve mekanlarda kullanılmıştır. Ham maddesi cam olan vitray sanatının sanat tarihi içerisinde özel ve saygın bir yeri vardır.

Mısırlıların cam üfleme aletini bulmasıyla başlayan cam sanatı Romalılarda vitraya dönüşmüştür. Vitray tekniğinin ilk defa Romalılar tarafından uygulamaya dökülmesi, vitray sanatında merkez kabul edilir. Bütün bu ilkler camın işlenilirliğini arttırıp, sadece örtücü değil, dekoratif bağlamda da mekândaki zenginliği korumuştur (Esmer, 1996, s:1,2).

Camın bulunması ve iç mekânda ışığın etkisiyle birlikte kullanılması, cam haricinde kullanılan deri, kumaş, maden ve taşı malzeme olarak geri plana itmiştir. Camın mekâna kazandırdığı görüntü, tarih boyunca çeşitli aşamalardan geçirilmiş ve dönem dönem beğeniler doğrultusunda değişik tekniklere tanık olmuştur. İnsanoğlu devamlı yeniliğe açık bir yapıya sahiptir monotonluktan uzak, beğeni yetisinin güçlü olduğunu uygulamış oldukları işlerde göstermiştir. Farklı zamanlarda yeni buluşlarla, malzeme, olanakların değişmesiyle farklı uygulamalar yapmışlardır. Mimarinin iç ve dış mekânında tek tip malzeme kullanıldığı bilinmektedir. Bu tek tip malzeme ile yapılan mekânlar ise katı ve geometrik bir karakter göstermektedir. Hakim olan beton ve ahşap malzemelerin yapıda yarattığı tek düze görüntü, artık yerini cama bırakıp yüzeyde değişimlere olanak sağlamıştır (Maral, 1970, s:7).

(19)

Çağımızda teknolojinin hızla gelişmesi estetik anlayışta ki kaygılar ve farklılıklar, vitray sanatında çağdaş tasarımların hızla devreye girmesini sağlamıştır. Vitray, İnsanların bulundukları mekanı süsleme ve duygularını ifade etme ihtiyacından doğan çok farklı ve özgün bir sanattır. Işıklı cam resmi sanatı, her şeyden önce renkli ya da renksiz cam parçalarından resim yapmak ve onları ışığın önüne yerleştirmekten ibarettir. Bu yerleştirme mimariye uygunluk, dolayısıyla ışı düzeni iyi çözümlenmelidir (Maral,1970, s:9).

Vitray sanatı, geçmişten günümüze kadar olan gelişiminde sadece kullanılan teknikler ve malzemelerdeki değişiklikler dışında, uygulandığı alanlarda da değişikliklere uğraşmıştır. Bu değişiklikler Kayseri de çeşitli alanlarda bulunan vitraylar incelendiğinde görülmektedir. Oteller, özel konutlar, iş yerleri, okullar ve alışveriş merkezlerindeki pastane ve sinemalarda vitrayların çok çeşitli örneklerini görmek mümkündür.

Vitray sanatı başta mesleki eğitim veren kurumlar olmak üzere, çeşitli kurumlar ve kişilerce ele alınarak geliştirilip yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmada; El sanatlarının içerisinde çok önemli bir yere sahip olan vitray sanatının, Kayseri ilinde bulunan otellerin, özel mülklerin, sanatçıların özel koleksiyonlarının, iş yerlerinin, alışveriş merkezlerindeki pastane ve sinemalarda bulunan vitrayların çeşitleri, kullanım alanları, uygulanan teknikleri, en çok tekrarlanan renkleri, kullanılan araç ve gereçleri, meslekte yaşanılan sorunları ve vitray sanatının eğitime katkısı incelenmiştir. Vitray sanatının günlük yaşantımızda giderek yaygınlaşması bu konuda çalışma yapılmasına olan ihtiyacı arttırmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın amacı, Kayseri ilinde bulunan otellerde, okullarda, özel mülklerde, iş yerlerinde pastanelerde, sinemalarda ve sanatçıların özel koleksiyonlarında bulunan vitrayların yerinde incelenerek, çeşitlerinin, yapım aşamalarının, kullanıldığı alanların, kullanıldığı tekniklerin, renk ve desen özelliklerinin ortaya konulmasıdır.

Bu amaç çerçevesinde araştırma kapsamında aşağıdaki alt problemlere cevap aranmıştır:

(20)

2. Vitray sanatı ile ilgilenen kişilerin mesleki özelikleri nelerdir?

3. Vitray sanatı ile ilgilenen kişiler vitray üretiminde kullandıkları araç-gereçleri nasıl temin etmektedirler?

4. Vitray sanatı ile ilgilenen kişilerin en çok kullandıkları motif, teknik ve renkler hangisidir ve üretim yerleri nerelerdir?

5. Vitray sanatı eski değerini koruyor mu, bu sanatla ilgili meslek liselerinde ve yüksek öğrenim kurumlarında verilen eğitimler yeterli midir?

6. Vitray sanatçılarının iş ve sosyal güvenlikleri var mıdır ve en çok yaşadıkları kazalar nelerdir?

7. Vitray sanatçılarının ürettikleri vitrayların kullanım alanları nerelerdir? 8. Vitray ürünlerinin tasarlanması hangi etkenlere göre yapılmaktadır?

9. Kayseri de ki çeşitli mekanlarda yer alan vitrayların ürün türü, araç gereç çeşitliliği, kullanılan renkler, motif ve teknik açılardan özellikleri nelerdir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Vitray bezemeleri her yönü ile mekân süsleme sanatının vazgeçilmez unsurudur. Kültür ve sanayi şehri olan Kayseri ilinde bulunan ve turistlik mimarilerin iç süslemesinde bu vazgeçilmez tavır göze çarpmaktadır. Tarihi binalarda bulunan motifler, kullanılan tekniklerle geçmişin süslemelerini günümüze taşımış ve geleceğe de ışık tutmaktadır. Bu bölgeler incelendiğinde, mimarilerin iç mekanlarında kullanılan vitray örneklerinin önemi giderek artmaktadır. Bunları tespit etmek bu araştırma için önemlidir.

Araştırma daha sonraki araştırmalara kaynak olma özelliği taşıyacağı ve ortaya çıkan öğretmen, öğrenci ve usta görüşleri ve bu görüşlere getirilen öneriler açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle bu araştırma, Kayseri de bulunan mimarilerin iç süslemelerinde ve dış mekan süslemelerinde kullanılan vitraylar ele alınarak, inceleme sonucunda sorunların tespit edilmesi ve çözüm yolları aranması ile bu sanatın gelişimine ve eğitimine daha verimli olarak devam edilmesi bakımından önem taşımaktadır.

(21)

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma Kayseri ilinde bulunan camiler, kiliseler, pastaneler, ustaların atölyeleri, özel mülkler ve otellerle sınırlıdır.

2. Araştırmadan elde edilen bilgiler uygulanılan anket ve gözlem formlarıyla sınırlıdır.

3. Araştırma Kayseri ve Ankara illerinde ulaşılabilecek Türkçe ve yabancı kaynaklarla sınırlıdır.

4. Araştırma araştırmacının teknik bilgi, beceri ve maddi olanaklarıyla sınırlıdır. 5. Araştırma araştırmacıya verilen süre ile sınırlıdır.

1.5. Araştırmanın Sayıltıları

Bu araştırma aşağıda belirtilen varsayımlara dayalı olarak yürütülmüştür.

1. Araştırma için belirlenen yöntem ve teknikler ile hazırlanan anket araştırmanın amacında belirlenen özellikleri ölçecek yeterliliktedir.

2. Araştırmanın yöntem ve tekniklerini belirlemede başvurulan uzman görüşleri yeterlidir.

3. Araştırma için seçilen örneklem evreni temsil eder niteliktedir. 4. Anket uygulanan kişilerin görüşleri objektiftir.

1.6. Tanımlar / Terimler

Alçı Vitray Tekniği: Alçılı vitray tekniği, camların bir biriyle bağlantısının alçı ile sağlandığı, iş bittikten sonra tekrar bir müdahalenin zor olacağı, genelde cami

süslemesinde yer alan ve Türklere özgü bir tekniktir (Köklü, 1995, s.34).

Art-Nouveau Akımı: Sembolizmin akımı ile hem zaman ve yakın anlayışlarda olan Art-Nouveau (yeni- üslupçular yada yeni sanat) özellikle dekoratif (süslemeci) yanı ağır basan bir anlayıştır (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi,1998, s:1).

Cam: Isıtıldıkça akıcılık kazanan, soğudukça da sertleşen ve kırılabilen bir malzemedir. Aşırı soğutulmuş alkali ve toprak alkali metal oksitleriyle, diğer bazı metal oksitlerin çözülmesinden oluşan bir sıvı olup ana maddesi (SiO2) silisyumdur. Cam,

(22)

tanımlanabilir. Üretim sırasında hızlı soğuma nedeniyle kristal yapı yerine amorf yapı oluşur. Bu yapı cama sağlamlık ve saydamlık özelliğini kazandırır ( Küçükerman, 1985, s:45 ).

Desen: Bir yüzeyin üstünde, nesnelerin renklerini değil de biçimlerini canlandıran resimdir (Eronç, 1984, s. 9).

Kurşunlu Vitray Tekniği: Kurşunlu vitray, cam parçalarının işleniş bakımından çok el verişli bir maden olan kurşunla, birbirine bağlanarak meydana getirilen tekniğin adıdır (Maral,1970,s:30).

Mikron : Kalınlık ölçü birimi.1mm =1000 mikrondur (Meydan larausse,1996, s.659).

Tiffany Vitray Tekniği: Tiffany Tekniği adını Amerikalı sanatçı Louis Confort Tiffany den alır. Kesilen cam parçalarının etrafının bakır folyolarla sarılıp kurşun lehimlerle birleştirilmesinden oluşan tekniğin adıdır (Büyük Larousse, 1986, s:11530).

Vitray: ismi Fransızca “vitrail” olan birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş renkli cam parçalarından oluşan, saydam pencere süslemesi veya resim (TDK, 2008).

Yapıştırma Vitray : Yapıştırma vitray cam parçalarının desenin şekline göre bütün bir camın üzerine yapıştırılarak yapılan çalışmadır (Tuncer, 1994, s:10).

(23)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde; Kayseri ili hakkında genel bilgiler, hammadde olan camın tanımı, tarihçesi, çeşitleri, kullanıldığı alanlar ve boyama teknikleri ile ilgili genel bilgiler, vitray sanatının tanımı, tarihsel gelişimi, el sanatlarımızın içindeki yeri, teknikleri yapım malzemeleri ve uygulama aşamaları ile ilgili kuramsal çerçeve ve ilgili araştırma özetlerine yer verilmiştir.

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.1 Kayseri'nin Tarihçesi

Mazaka, Kaisareia, Kayseri... 6000 yıllık bir şehir...

İç Anadolu’nun Kızılırmak bölümünde, kuzeyde Yozgat ve Sivas, batıda Niğde ve Nevşehir, güneyde Adana, güneydoğusunda Kahramanmaraş ve doğuda Malatya illeri arasında yer alır. Denizden yüksekliği 1050 m.dir. İlde, İç Anadolu Bölgesi’nin tamamında olduğu gibi, bozkır iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışın ise soğuk ve yağışlı geçer.

M.Ö. 2000 yıllarında Anadoluya gelen Hititler, Kayseri yakınlarında Kültepeyi (Kaniş) kurmuş. M.Ö. de Mazaka adıyla Bağımsız Kapadokya Krallığının başkenti olan şehirde inanmayacaksınız belki ama 400 bin kişi yaşıyordu. M.S. 1782 de Roma eyaleti olan bölgenin başkenti olan şehrin adı artık Kaisareiadır. Bizans, 691 ve 721 yılları arasında Arap akınlarına uğrayan kent 1071 de Selçukluların egemenliğine geçer. Şehir daha sonra sırasıyla Danişmentliler, Moğollar, Eretna Beyliği ve 1398 yılında da Osmanlıların yönetimine geçer.

Nihayet 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet şehri Karamanoğulları''ndan alarak Osmanlılara bağlamıştır. Osmanlılar zamanında Kayseri, 1511''de Şahkulu ve Celali

(24)

isyanları, 16. yy. sonrası Karayazıcı isyanı, 1624''te de Abaza Mehmet Paşa isyanı gibi önemli siyasi olaylara sahne olmuştur. 18. yüzyılda ise, devletin sıkıntılarından faydalanarak hanedan ailelerinin ortaya çıkması, eşkiyanın artması şehrin sosyal ve ticart hayatını etkileyen en önemli olaylardır. Bu arada, şehir 1717 ve 1835 yıllarında iki büyük zelzele geçirmiş, harap olmuştur. Kayseri, XIX. yüzyıl sonlarında Ankara vilayetine bağlı Kayseri Sancağı''nın merkezi olmuştur.

Kurtuluş Savaşı sırasında Develi''nin Bakırdağ bucağı bir süre Fransız işgali altında kalmıştır. Yunanlıların Haymana''ya kadar ilerlemesi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 24 Temmuz 1921'de hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınmasına ve Ankara halkının da Kayseri'ye göç etmesine karar vermiştir. Kayseri'deki lise binası TBMM toplantıları için hazır duruma getirilmiştir.

Kayseri bağımsız sancak merkezi iken; 1924 Anayasası ile vilâyet yapılmış, Cumhuriyet''in ilk yıllarında 39.500 nüfuslu, harap, küçülmüş, fakirleşmiş bir şehir halini almıştır. 1927 yılında demiryolu hattının şehre ulaşması ile ulaşımda büyük bir gelişme olmuştur. Kayseri Tayyare Fabrikası ile 1935'te Sümerbank Bez Fabrikası'nın kuruluşu, Kayseri'yi bir sanayi şehri yapmıştır. Daha sonra 1950''li yıllarda şehirde büyük bir imar faaliyeti yapılmış, Türkiye''de ilk defa "Sanayi Sitesi" kurulmuş, birçok özel fabrika ve Kayseri Şeker Fabrikası açılmıştır. Kayseri bugün Orta Anadolu'nun sanayi ve ticaret merkezi olma gururunu taşırken, kültür ve turizm yönünden de büyük atılımlar içindedir. (Wikipedia, 2012)

2.1.2 Tarihsel Yapıları

Kent ve çevresi tarihsel yapılar bakımından zengindir. Kültepede ele geçen buluntular, hem Kayseri'nin hem de Anadolu'nun yerleşim ve uygarlık tarihini aydınlatması bakımından büyük önem taşır. Kuzey surlarını altıncı yüzyılda 1. İustinianos'un yaptırdığı ve Selçuklular, karamanlılar ile Osmanlıların onardığı Kayseri Kalesinin dış surları günümüzde yıkıktır. Dörtgen planlı 3 kapılı ve 195 burçlu ve yakın dönemde onarılan iç kalede sarraflar çarşısı kurulmuştur (1988). Kentin ve yakın çevresinin başlıca tarihsel yapıları Kayseri Ulu Camisi, Hunat Hatun Külliyesi, Çifte Kümbet, Döner kümbet, Sırçalı Kümbet, Ali Cafer Kümbeti, Hacı Kılıç Camisi ve Medresesi, Sahabiye Medresesi, Çifte Medrese, 3 köşkten oluşan Keykubadiye sarayı,

(25)

Hızır İlyas Köşkü, Haydar Bey Köşkü, Molla Oğulları Konağı, Kölük Camisi ve Medresesi (13. yy), Avgunlu Medresesi (13. yy), Köşk Medrese (13. yy) Hatuniye Medresesi (1432), Kurşunlu Cami (1585) ile Kayseri Ankara yolundaki Tekgöz Köprüsü (1203) ve Kayseri Yozgat yolundaki Çokgöz Köprüsüdür (13.yy). Kültepede yapılan kazılarda ele geçen buluntulardan bir bölümü 1969 da açılan Kültepe müzesinde sergilenmektedir. İlin Çeşitli yörelerinde bulunan ve Kayseri Lisesinde depolanan Tarihsel ve arkeolojik yapılar daha sonra müze olarak düzenlenen Hunat Hatun Külliyesine taşınarak 1938 de ziyarete açıldı. Arkeolojik yapıtlar 1969 da açılan Kayseri arkeoloji müzesinde sergilenmeye başlayınca, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait etnolojik yapıtların bulunduğu Hunat Hatun Külliyesindeki bölüm, Kayseri etnografya müzesi olarak düzenlendi. Erciyes Üniversitesine bağlı olan Tıp Tarihi Enstitüsü ve Müzesi ise Çifte Medresededir.(Wikipedia, 2012)

2.2. El Sanatları İle İlgili Genel Bilgiler

2.2.1. El Sanatlarının Tanımı

Sanat karışıklıktan ahenk yaratma faaliyetidir. Bir adım daha ileriye giderek diyebiliriz ki, sanat kolayca anlaşılamayan niceliği, çokluğu kolayca anlaşılabilecek bir bilgiye dönüştürür. (Boydaş, 2005, s:3).

Eğitim, kültür ve sanat alanlarındaki sosyal etkinlikler, belki sonuçları çabuk alınamayacak çabalardır. Fakat unutulmamalı ki, sanat bir toplumun en olumlu tomurcuklarının filizlerini belirleyen bir alandır. “Eğitim, insanın yeniden üretilmesidir. Kültür ise, bütün bunların birikimidir” (Kongar, 1994, s:41,42).

Platon, sanatı, zihni bilgisizlikten ve aşırı duyarlılıktan kurtaran, insan düşüncesini entelektüelliğe ve tinselliğe yüceltici bir etmen olarak görürdü. İyilik gerçeklik ve güzellik bu ideal dünyanın sanatla yetkinleşen öğeleri olarak belirtir.(Kırışlıoğlu, 1991, s.18).

Toplumların kültürel nitelikleriyle yaşayış biçimlerini dışa vuran en önemli unsurlardan biri de el sanatlarıdır. (Sümerkan, 2008, s:9).

İnsanlar var oldukları andan itibaren gerek giyimlerinde ve gerekse barındıkları alanlarda bazı ihtiyaçlar duymaya başlamışlardır. Bu ihtiyaçlarını kendi yaptıkları eşyalarla çalışmışlar zamanla göze hitap etmesini öğrenmişlerdir. O zamanlardan

(26)

şimdiki zamanlara kadar yapılan ve günümüzde orijinalliği nedeni ile sanat çerçevesine giren, el emeği ile en küçük ayrıntısı bile özenle yapılan ürünlere el sanatları denir. Henry Glassie “Günümüzde ve Geleneksel Türk Sanatı” isimli kitabında “El Sanatı, kişinin sözle ifade edeceğinden daha geniş, daha derin daha zengin bir insan tanıtır bize.” Diye en güzel bir ifade kullanılmıştır (Çalız, 1987,s.6).

Anadolu coğrafi konumu ile mimaride, süslemede, plastik sanatlarda ve el sanatlarında son derece dinamik bir kültür beşiği olmuştur. Geçmişte yaşatılmış olan bu değerler, insanlığın ortak malı sayılsa da; toplumlar kendi tarihi gelişimleri içinde yarattıkları sanata milli sanat gözüyle bakmışlardır (Kuban,1970,s:33).

“El sanatlarının genel karakteri içinde şu olgular yer alır: 1. El sanatları kişisel bilgi ve beceriye dayanır.

2. Bu bilgi ve beceri ustadan çırağa iletilir.

3. Bilgi üretimi ve üretim süreklidir. Böylece geleneksel özellik taşır. 4. Kırsal üretimlerde hammadde yöreseldir.

5. Üretim kişiseldir, ya da küçük işletmelerde gerçekleştirilir.

6. Ürünler o toplumun üretim ve yaşayış biçimiyle ekonomik düzeyinin aynasıdır” (Sümerkan, 2008, s:9).

2.2.2. El Sanatlarının Tarihçesi

Orta Asya’dan göç ederek medeniyet ve kültürünü beraberinde Anadolu’ya taşıyan Türklerin yüzyıllar boyunca yapa geldikleri halı, kilim, heybe, kese, çorap, kumaş, işleme, tahta, maden, deri, cam işleri ve folklorik giysiler ile gündelik kullanma eşyalarında; renk, zevk ve duygu ile yoğrulmuş Türk insanının zevkini ve yaratıcılığını buluruz (Başlangıç, 1984, s:27).

Bu yaratıcılık Seramik tabak, çanak ve vazoları süslemek amacıyla uygulanmış olan ayna kabartma tekniklerinin yanı sıra, sır altı boyama ve altın yıldızın devreye girdiği lüster teknikleri bu konuda da tanıklık etmektedir. Ayrıca gümüş, turunç, tütsü kapları mineve kaplama teknikleri dikkat çekmektedir (Diyarbekirli, 1972, s:111) Harbiye ve Askeri İdadi Mektebi’ndeki ilk sanat dersleri, daha çok mesleki gaye ile programda yer almış olsalar bile, bugün ulaşılan seviyenin ilk hareketleri olması bakımından önemlidir (Tepecik, 2002, s.56).

(27)

Cumhuriyet öncesi ilk sanat eğitimi, bugünkü akademik seviyede kurulmuş olan Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi/bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi)’ dir. 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından kurulan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğüne, 2 Aralık 1883 yılında, hükümetin kararıyla yine kendisi atanmış, 24 Şubat 1910’da ölene kadar bu görevde kalmıştır. 1911 yılında, kız öğrencilerinin de sanat öğrenmelerine imkan sağlayan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Sami Bey’in müdürlüğünde açıldı. Kısa bir süre sonra ise müdürlüğe Mihri Müşfik getirilmiştir. Kısa süreler içerisinde birkaç müdür değişikliği yaşayarak öğrenim hayatını devam ettiren okuldan, birçok sanatçı yetişmiştir (Turani ve Berk, 1981,s.84).

Türkiye Cumhuriyeti Dönemi sanatı seksen yılı aşan geçmişiyle Türk sanatında bir dönem oluşturmaktadır. Anadolu ve çevresinde Selçuklu dönemi, Beylikler Dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nden süzülerek gelen engin bir kültürden beslenen bu dönem Türk sanatına kattığı yeni ürünlerle gelişmektedir. Hem geleneksel hem yeni arayışları bünyesinde toplayarak serpilen bu dönem aynı zamanda Türk sanatını 21.yüzyıla taşıyan bir dönem olarak Türk kültüründe önemli bir yer tutmaktadır (Barışta, 2005, s: 353, 354).

2.2.3. El Sanatlarında Kullanılan Hammaddeye Göre Sınıflandırılması

1. Hammaddesi Lif Olan El Sanatları: Halı, kilim vb. yaygılar (yastık, heybe, çuval, çanta), örgü işleri ( çorap, elbise, bere, atkı, eldiven, kese vb.), oya işleri, kolan dokuma (yük, kemer, koşum, çuval vb.), dantel işleri, keçe işleri.

2. Hammaddesi Ağaç Olan El Sanatları: Müzik aletleri yapımı (zurna, davul, def, kemençe, tar vb.), mutfak araçları yapımı (tekneler, oklavalar vb.), mimari eleman yapımı ( mimber, mihrap, kapı kanatları, pencere kilitleri vb.), kullanım eşyası ve aksesuar yapımı (tavla, biblo, vazo, tespih, takunya, çerçeve, sandık vb.).

3. Hammaddesi Taş Olan El Sanatları: Mermer taşı işlemeciliği, lüle taşı işlemeciliği, alçı taşı işlemeciliği, oltu taşı işlemeliği.

4. Hammaddesi Toprak Olan El Sanatları: Çini işleri, seramik işleri, kerpiç yapımı, çanak- çömlek işleri (çanak, çömlek, kase, vazo vb.).

5. Hammaddesi Maden Olan El Sanatları: Altın işlemeciliği, gümüş işlemeciliği, bakır işlemeciliği, pirinç işlemeciliği, demircilik, boncuk işlemeciliği, süs eşyaları.

(28)

6. Hammaddesi Cam Olan El Sanatları: Nazar boncuğu, çeşni bülbüller, vitray türleri, takı ve aksesuarlar, ayna yapımı, pencere camı yapımı, günlük kullanım eşyası ve yapımı.

7. Hammaddesi Deri ve Hayvansal Atıklar Olan El Sanatları: Çantacılık, kemercilik, ciltçilik, koşum takımları mamulleri, sedef işleri.

8. Hammaddesi Kabuk, Saz, İnce Dal ve Sap Olan El Sanatları: Sepet örücülüğü, mobilya yapımı ( sandalye, sehpa, koltuk, masa, salıncak vb.). yaygı yapımı, günlük kullanım eşyası ve aksesuarlar (beşik, dikiş kutuları, alışveriş sepetleri vb.)

9. Hammaddesi Kağıt Olan El Sanatları: Minyatür, ebru, tezhip, hat. (Ergenekon, 2000, s:7).

2.3. Cam Sanatı

2.3.1. Tanımı ve Tarihçesi

“Cam ısıtıldıkça akıcılık kazanan, soğudukça da sertleşen ve kırılabilen bir malzemedir” (Küçükerman, 1995, s.14). Cam, geçmişi M.Ö 3000-2500’lere kadar uzanan Akdeniz çevresinde ortaya çıkıp gelişerek yaygınlaşan bir malzemedir. Tarih boyunca pek çok farklı yöntem geliştirilerek şekillendirilmiş, insanın günlük hayatının vazgeçilmez parçası olarak yerini korumuştur. Cam tarihi üzerinde yapılan değerlendirmeler camcılığın temel malzeme olan kum ve odunun bulunduğu her yerde, genel ilke olarak camcılık yayılmıştır. (Küçükerman, 1991, s.78–83).

Geçmişten günümüze kadar, gerek bulunuş öyküsü gerekse ilk yapım aşaması ile merak uyandıran cam; hammaddeleri arasında silis, potas, soda ve kirecin bulunduğu dolayısıyla yapısının çok yalın olduğu bilinen, yüksek ısıda ergitilerek, şekillendirilip soğuduğunda aldığı biçimi koruyan tesadüfî atom sıralamasının olduğu kristal dizilişli bir malzemedir (Küçükerman, 1995, s.21).

(29)

Şekil 1: Cam örneği

Erken Roma İmparatorluk Çağı, M.S 1. yüzyıl. Buluntu yeri: Bodrum ( Özet, 1998, s.92) .

Fenike kıyılarına çıkan bazı tacirlerin yemek pişirirken tencerelerini oturttukları güherçile toprakları, yerdeki kumlarla karışmış ve ateşin etkisiyle ilk camın meydana gelmesine yol açmıştır. Aslında, MÖ.4000 yılından beri doğuda cam biliniyordu. Cam üfleme tekniği ise ilk olarak, Suriye de uygulandı. Mısırlılar beyaz veya renkli cam yapmayı ve cama biçim vermeyi biliyorlardı. Ölüleri cam tabutlar içine koymanın, mısırın güney ucunda yaşayan halklarla Asurluların ve İskender devri Yunanlılarının ortak bir adeti olduğu anlaşılıyor. Herodotos’a göre, surdaki Herakles tapınağı renkli camdan sütunlarla süslüydü. Pliniusa göre, Sayda camcıları camdan aynalar (tahminen arkalarına madenden sır çekilmiş) yapıyorlardı. Kutsal Kitabın çeşitli bölümlerinde de sözü edilen camı İbranilerde biliyordu. Theodosius devrinde İstanbul da, Firavun Sesostris tarafından yaptırılmış zümrüt yeşili camdan bir heykel vardı. Üstü papirüsle örülmüş şişeler veya ak nilüfer biçiminde sürahiler, o devir Mısır cam sanatını teknik yönden üstünlüğünü ve süsleme alanındaki yetkinliğini ortaya koyar (Meydan larausse,1992 s.563).

Bizans döneminde, altıncı yüzyıldan başlayarak, özellikle İstanbul da ve büyük olasılıkla Tekfur Sarayı ve Eğrikapı semtlerindeki imalathanelerde sürdürülen, gelişmiş bir cam üretiminin varlığına işaret etmiştir (Bayramoğlu, 1974,s.10-11). Dokuzuncu yüzyılda ise, İstanbul da evlerin pencerelerinde taş ve alçı kayıtlar içine yerleştirilmiş renkli camlar bulunduğu ve bunların 8 ve 9. yüzyıllarda Emevi saraylarında kullanılan

(30)

dikdörtgen ve üst kenarları kemerli ya da dairesel biçimli pencerelere benzer oldukları belirtilmiştir (Akt. Aslan, 2007, s:18).

Yukarıdakilere ekleyebileceğimiz diğer üç örnek iyi tanınan Saraçhane, Zeyrek Camii ve Kariye Camii buluntuları, Bizans döneminde İstanbul da ki pencere camı üretiminin miktarı ve kalitesi hakkındaki bilgileri çoğaltmaktadır. Saraçhane kazılarından, Fil gözü ve Levha camlarına ait parçalar yanı sıra, çok sayıda taştan pencere çerçevesi de bulunmuştur (Akt. Bakırer, 1990, s:140,142,204,206). Bu iki malzemenin yayana oluşları, taş kayıtları da anımsatan bu çerçevelere cam yerleştirildiğini düşündürebilir. Amerika’da ilk cam 1609 yılında yapılmıştır. 19. yüzyılda cam üretimi, İngiltere’de en çok teşvik edilen konu olmuştur. Cam fırınlarında yakıt olarak odun yerine kömür kullanılması ilk olarak 1635 yılında Almanya’da başlamıştır. İlk levha cam üretimi 1688 yılında Fransa’da gerçekleşmiştir. İstanbul dışı örnekler Sart buluntularla kısıtlıdır. Ancak, başka merkezlerde de cam üretimini kanıtlayacak örnekler olabileceği, fakat bunlar sistemli belgelenmedikleri için varlıklarının bilinmediği düşünülebilir. Hatta belki de, yukarıda örneklere dayanarak verilen altıncı yüzyıl tarihinin daha geriye götürülmesine olanak verecek buluntular henüz saptanmamıştır (Akt. Aslan, 2007,s.101).

Yerleşmiş medeniyetlerde gelişen cam sanatı ve endüstrisi, Anadolu Türklerine bakıldığında, Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu’ya yerleşen Selçuklu Türkleriyle başladığı görülmektedir. Malazgirt zaferinden sonra Türkler, Anadolu’da cam eşyayı çeşitlendirerek bu sanayiyi geliştirmişlerdir. Anadolu camcılığının M.Ö XVI. yy sonlarından M.S XIX yüzyılın sonuna kadar uzanan yaklaşık 3500 yıllık gelişimine bakıldığı zaman Artuklular ve Selçuklular dönemine ait cami ve medrese gibi binalarda kullanılan ve şemsiye denilen cam çeşidinin oldukça meşhur olduğu görülmektedir. Selçuklularda fil gözü desen “rovzen” denilen cam işçiliğinin, günümüze kadar ulaşan eserlerden çok gelişmiş olduğu anlaşılmaktadır (Özet, 1998, s.14).

Anadolu’da yapılan en erken dönemdeki kazı çalışmaları ve buluntuları arasında en erken yapıtlar “ Texas Üniversitesi” adına Sualtı Arkeoloji Enstitüsü tarafından Prof. Dr. George F. Bass ve daha sonra Dr. Cemal Pulak başkanlığında yapılan, “Kaş-Uluburun Batığı” kazısında bulunmuş cam külçelerdir. Bu külçeler bilinen en eski hammadde kaynaklarıdır. 1984 yılında başlayıp 1995 yılında biten kazılarda bulunmuş ve Geç Bronz Çağı’na M.Ö. 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen ve sayıları 150’yi aşan, kobalt mavisi, turkuvaz ve lavanta renklerindeki yuvarlak, yassı ham cam külçeler o çağda Suriye’den Ege’ye cam ticareti yapıldığını ispatlamıştır” (Özet, 1998, s.16).

(31)

Bursa, İznik ve Amasya gibi merkezlerde ki diğer erken Osmanlı çağı yapılarında bugün var olan nakışlı camların özgün olup olmadıkları konusundaki görüşler çelişkilidir. Osmanlı hamamlarında ışıklıkların ne zamandan beri cam fanuslarla örtüldükleri kesin olarak bilinmemekle beraber, bu konuda bazı görüşlerde belirtilmişti. İstanbul da, 15. yüzyılın ortalarında inşa edilen Mahmut Paşa Külliyesinin, 1466 yılında tamamlanan hamamının ve aynı tarihlerde Fatih külliyesindeki çifte hamamların sıcaklık kubbelerine, ilk inşaat dönemlerinde cam fanus yerleştirildi (Akt. Bakırer, 1990 s:113).

Osmanlı cam işleri ise, başlarda Selçukluların etkisi altında gelişmiş ve sonra kendi özgün tarzını meydana getirmiştir. Fetihten sonra; İstanbul, camcılığın önemli merkezi haline gelmiş ve cam sanayinde büyük gelişmeler olmuştur. 17. ve 18. yüzyılda İstanbul’da, Eğrikapı ve Tekfur Sarayı arasında ve de Bakırköy’de cam imalathanelerinin bulunduğu bu konuda yapılan araştırmalarla belirlenmiştir.

Günümüzde cam elde etmede genellikle aşağıda gösterilen karışımlar kullanılmaktadır (Riedel ve Küçükerman, 1985,s.24).

Normal cam: Kristal cam:

%72 Silis %48 Silis

%15 Soda %24 Potas+ Soda

%13 Kalker %28 Kurşun Oksit

Osmanlılarda cam sanatının gelişimi çeşitli kaynaklardan ve minyatürlerden izlenebilmektedir. Ancak ele geçen örneklerin yerli olup olmadığı kesinlikle bilinmemektedir. III Murat’ın oğlu Mehmet’in 1582 de yapılan sünnet anlatan Sur name-i Hümayun’da (Topkapı Sarayı müzesi kütüphanesi)çeşitli sanat dallarının yanında camgeran, cam fırınları başında çalışırken ve hazırladıkları eşyaları sergilerken gösterilmektedir. Yapısı günümüzdekilere benzerdir (Büyük Larousse, 1986, s.2135).

Cam sanatının Geleneksel Türk El Sanatları içinde önemli bir yerinin olduğu muhakkaktır. Yaklaşık 5000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan cam sanatı yüzyılla boyunca gerek günlük kullanımlarda gerekse süs eşyası olarak geniş bir yelpazede varlığını sürdürmektedir. Cam sanatının diğer sanatlar gibi çeşitli toplumların veya kültürlerin yapısını yansıtan kendine has özellikleri bulunmaktadır. Bu bağlamda camlar, kültür özelliklerini yansıtmaları nedeni ile önemli ifadelerden oluşan sembol olma niteliği taşımaktadırlar (Barışta, 1998,s.11).

(32)

Beyşehir Kubadabad sarayı ve Konya Alaeddin sarayında yapılan kazılarda Selçuklu Dönemi’ne ait cam örnekleri bulunmuştur. “Kubadabad kazılarında çeşitli eşyaya ait bol parçalar ele geçirilmiştir. Renksiz, kobalt mavisi, yeşil, bordo, sarı ince cam parçalarının tabak, vazo, kadeh, şişe gibi eşyaya ait olduğu anlaşılmaktadır. Kubadabad 1966 kazısında bulunan emaye tekniğiyle işlenmiş, Konya Müzesi 2162envanter numaralı cam tabak, bu dönemden Anadolu topraklarından ele geçen tek örnek olarak büyük önem taşır. Kitabeli olan tabakta Alâeddin Keykubat’ın oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in adı geçmektedir. Beyaz zemin üzerine altın yaldızla işlenmiştir (Barışta, 1998,s.19).

Camcılığımız, Ankara Halkevinin 1947’de ilk defa açtığı bir “ Türk Camcılığı Sergisi”nde topluca sergilenmiş, tarihçesi de küçük bir broşürde derli toplu bir şekilde anlatılmıştır. Kaynak gösterilmeden bu kılavuzda verilen bilgiler, daha sonra yayımlanmış genel ansiklopedilerde, Türk ve Meydan Larousse Ansiklopedilerinde de hemen hemen aynısı görülmektedir (Bayramoğlu, 1974, s.9).

19. yüzyılın 2. yarısında sanayi alanında birçok gelişme kaydedilir. ABD endüstriyel gücünün arışıyla bu alanda tanınmaya başlar. İngiltere ve Bohemya’nın yüzyıl ortalarındaki önderliğini yüzyıl sonuna doğru Fransa ele geçirir. Yaldızlama, kesme, traşlama, kopya-baskı ve yakma çok kullanılan tekniklerdir. “Burmese” , “Satin”, “Amberina” ve “Peach blow” gibi yeni cam tipleri görülmeye başlar, kalıba basma doruk noktasına ulaşır. Fransa da ki sanatsal çalışmalar 1870’lerde Eugene Rousseau ile Emile Galle’nin öncülüğünde gerçekleşir. 1890 da doğan Art Nouveau akımının tanınmış firmaları Fransa da Gale ve Daum, ABD’nde Louis Comford Tiffany, Avusturya’da Loetz’dür. Art Nouveau’dan sonra Art Deco Stili popüler olur. Bu akımın gelişiminde Rene Lalique ve Maurice Marinot’nun rolü büyüktür (Özgümüş, 2000, s.15).

Ayrıca mimaride duvarları tezyin etmek üzere tasvirlerde kullanılan küçük renkli camlardan yapılan cam mozaikler vardır. Cam mozaiklerin en eskisi İtalya “Revana” da kullanılmıştır. Bizde ise, Ayasofya içindeki duvarlar en güzel örneklerdendir. Türkler çini mozaik ve çini kaplama kullanıldığından bu stil pek benimsenmemiş, fakat bir nevi şeffaf cam mozaik demek olan nakışlı “Revzen”ler, daha önce belirttiğimiz gibi çok kullanılmıştır (Güney ve Güney, s.159).

19. yüzyılın sonlarına kadar hemen her çeşit cam eşya el işçiliği ile üretilirdi. Oysa bugün, bazı özel parçalar dışında, bütün cam işleri çok hızlı makinelerde seri üretimle yapılır. Ama her iki yöntemde de model tasarımı çok önemlidir. El işçiliğinde

(33)

cam ustası modeli önceden tasarlamış olsa bile yapım sırasında değiştirebilir. Makine üretiminde ise model tasarımı mutlaka önceden yapılır ve üretim sırasında değiştirme şansı yoktur (Temel Britannica, s.115,116).

2.3.2. Materyal Olarak Cam

Yüzlerce yıl önce cam yapımında kullanılan temel hammaddeler neyse bugünde hemen hemen aynıdır. Yalnız bugün, eklenen bir maddenin cama ne gibi bir özellikler kazandıracağı biliniyor ve ham maddelerin türünde yada oranında küçük değişiklikler yapılarak çok değişik nitelikte camlar üretilebiliyor. Camın değişmeyen temel maddesi Silisli, yani silisyum dioksitli kumdur. Bu kuma katılan öbür maddelerin niteliğine göre soda camı, potas camı, yada kurşun camı diye adlandırılan değişik cam türleri yapılabilir. Günümüzde üretilen camların çoğu kum, soda (sodyum karbonat) ve kireç taşından (kalsiyum karbonat) oluşan soda camıdır. El yapımı zarif kristal eşya ve sofra takımlarının, mercek ve prizma gibi optik camların yapımında ise kum, kurşun oksit ve potastan (optasyum karbonat) oluşan kurşun camı kullanılır. Mutfak ve laboratuarlarda kullanılan, payreks adı ile tanıdığımız ateşe dayanıklı borosilikat camları da kum, soda ve boraks dan üretilir (Çatkın, 2001, s.5).

Cam yapımında ilk adım, hammadde karışımını içindeki bütün maddeler eriyip birbirleriyle kaynaşıncaya kadar ısıtmaktı. Eski çağlarda bu eritme işi, odun ocaklarının üzerinde oturtulan kil kaplarda yapılırdı. Oysa bugün genellikle mazot,gaz yada elektrikle ısıtılan özel eritme fırınları kullanılır. Hammaddelerin oranına göre 1300 derce ile 1500 derece arasında ısıtılan karışım, eridiği zaman macun kıvamında bir cam hamuruna dönüşür. Bu sıcak hamura istenen biçim verildikten sonra, camın soğurken gerilerek kopmasını yada kırılmasını önlemek için yavaş yavaş soğutulması, yani tavlanması gerekir. Tavlama fırını uzun bir tünel biçimindedir; cam eşya bu tünelden geçirilirken sıcaklık derece derece, öylesine yavaş düşürülür ki camın soğuması açık havada kendi kendine soğumasından çok

(34)

2.3.3. Kimyasal Bileşimlerine Göre Cam Çeşitleri

Genellikle ticari alanda kullanılan camların hepsi 6 çeşit kategoride toplanır. Bu cam çeşitleri kimyasal bileşimlere dayanır. Her bir çeşidin eriyik silis hariç, pek çok bileşimleri vardır.

2.3.3.1. Soda- Lime Glas/ Soda –kireç cam

En yaygın ( genel cam yapımını %90) ve en ucuz cam biçimidir. Genellikle %60- 75 Silis, %12-18 Soda ve % 5-12 kireç içerir. Yüksek ısıya ve ani değişikliklere karşı dayanıklılığı

yoktur ve aşındırıcı kimyasal maddelere karşı olan direncide fena değildir.

Şekil 2: Soda- Lime Glas/ Soda –kireç cam Grind Media Depot, 2008

2.3.3.2. Lead Glass/ kurşun cam

Diğer çeşitlere göre daha yumuşaktır ve refraksiyon (ışık kırılması) özelliği cama belli bir parlaklık verir, özellikle kesme işleminde bu parlama özelliği daha etkisel olarak ortaya çıkar. Soda- kireç camına nazaran oldukça pahalıdır ve elektriği mükemmel yalıtma özelliğinden dolayı elektrik montajları için tercih edilir. Termometre cam boruları ve dekoratif işlerde kullanılan camlar genellikle kurşun- alkali camlardır, ve yaygın olarak kurşun cam diye adlandırılır. Bu cam yüksek ısı derecelerine ve ani ısı değişimlerine dayanmaz.

(35)

Şekil 3: Lead Glass/ kurşun cam Mar shield, 2008

2.3.3.3. Brosilicate Glass /Bor Silisli cam

Bileşiminde en az %5 Borik oksit bulunan silisten yapılır. Isı değişimlerine ve kimyasal aşınmaya karşı yüksek bir direnci vardır. Diğer kireç ve kurşun bazlı camlar gibi üretilmesi pek kolay değildir ve kireç bazlı cam gibi de ucuz değildir. Kullanılışlığı anlamında ölçülecek olursak bor silisli camın maliyeti daha ılımlıdır. Fotogrom camlar, elektrik ampulleri, far camları, laboratuar gereçleri, fırın eşyaları(cam tepsiler vs.) bor silisli camın kullanıldığı alanlara örnektirler.

Şekil 4: Brosilicate Glass /Bor Silisli cam Benjamin Parkinson, 2007

(36)

2.3.3.4. Aluminosilicate Glass/ alüminyum silisli cam

Bileşiğinde alüminyum oksit bulunmaktadır. Bor silisli cama benzer ama bu camın daha çok kimyasal dayanıklılığı vardır ve daha yüksek çalışma ısı derecelerine dayanır. Bor silisli cama kıyasla, alüminyum silisli camların üretimi daha zordur. Elektrik geçirgenliği olan bir filmle kaplandığında, alüminyum silisli cam elektronik devrelerde direnç olarak kullanılır.

Şekil 5: Aluminosilicate Glass/ alüminyum silisli cam Hoya Corporatıon, 2008

2.3.3.5. Ninety-siks percent silica Glass/ %96 silis cam

Geleneksel araçlarla eritilmiş ve biçimlendirilmiş ve neredeyse tüm silis dışı elementlerin ayrıştırıldığı bir bor silisli camdır. 1200 dereceye kadar ısıtılarak gözenekler pekiştirilir. Bu cam 900 dereceye kadar olan ısı artırımlarına ve şoklara karşı dirençlidir (Çatkın, 2001, s.8 ).

2.3.3.6. Fused silica Glass/ erimiş silis cam

Parlaklığı olmayan saf silikon dioksittir. İmal edilmesi oldukça güçtür ve bundan dolayı da diğer camlar arasında maliyeti en yüksek olan camdır. Kısa dönemler için 1200 dereceye kadar olan ısılarda çalışmaya karşı yüksek bir dayanıklılığı vardır (Çatkın, 2001, s.9)

(37)

Şekil 6: Fused silica Glass/ erimiş silis cam Henry Louis, 2004

2.3.4. Camın Kullanım Alanları ve Çeşitleri

Cam günlük yaşamda genellikle yapıların pencere, kapı vb… yerlerinde kullanılır. Cam sanayisinin günden güne gelişmesi sonucunda yapıların cephelerinde kullanılan renksiz cam, yerini ışınımların sızmasını engelleyici renkli yada yarı yansıtıcı camlara bırakmaktadır. Gelen ışınım arttıkça daha çok ışık savuran (ve daha koyulaşan) camların üretimine çalışmaktadır (Çatkın, 2001,s.10).

Taşıma araçlarından, kırıldığında az kesici birlerce küçük parçaya ayrılan, soğutma yoluyla sertleştirilmiş cam, kırıldığında parçalanmayan cam, yaprak halinde cam yada katmerli cam (iki cam tabakası arasına yerleştirilmiş plastik bir yapraktan oluşur) kullanılır. Yapılarda, kaplama amacıyla camlı maddelerden ( sırlı cam , mozaik, çok gözenekli cam) ve ısı yalıtımı için cam yününden yararlanılır. Camda yapılmış mutfak gereçleri, borosilikatlardan üretilir. Isı ve mekanik darbelere dirençli olmaları içinde, soğutma yoluyla sertleştirilirler (Gelişim Hachette, s. 656).

Camdan ayrıca, elektrik (yalıtım) ve elektronik sanayilerinde ilaç ve kimyasal madde laboratuarlarında ve bunun gibi yerlerde büyük ölçüde yararlanılır. Optikte,kullanım alanı oldukça geniştir. Mor ve kızıl ötesi alanlar için kullanılan çok sayıda aygıtın donanımında da katışıksız silis camından yararlanılır. Cam, kuşkusuz bir çok alanda farklı amaçlara hizmet etmesi için yıllardır kullanılmaktadır. Ama bu araştırmanın içeriği gereği asıl üzerinde yoğunlaşılan konu camın estetik kaygılarla

(38)

üretilen alanı, yani sanatsal alanıdır. Silikat kökenli saydam bir madde olan cam, yaklaşık 4000 yıldır sanatsal amaçlarla kullanılmaktadır. Aşağıda sıralanan camın kullanım alanları ile ilgili bilgiler, camın estetik kaygılarla üretilen alanlarının tarihsel bir bakışla seçilmiş belli başlı olanlarıdır (Çatkın, 2001,s.11).

2.3.4.1. Cam Boncukları

Cam boncuklar bundan yaklaşık 4000 yıl önce Mısırda üretildi. Önceden üretilmiş bir cam çubuk tepesinde bir delik bırakılarak küçük bir fırının üzerinde eritilir ve erimiş cam ince bir metal çubuğun etrafında çevresine çamur ve saman karışımı kaplanarak gezdirilir. Bu çamur ve saman veya balçık karışımı, boncukların sonra birbirinden rahat ayrılmaları içindir. Mısır boncukları genelde maviydi ve çoğunlukla sarı benek ve çizgilerle süslenirdi. Romalılarda boncuk ürettiler ve bu gelenek Venedikliler ve sonraları Bohemyalılar tarafından devam ettirildi. Bugün dünyanın her yerinde boncuklar sıcak cam tekniği ile üretilmektedir, bu teknik bundan 4000 yıl önce Mısırlıların yaptığı teknikle hemen hemen aynıdır. Cam boncuk üretimi hala Çek Cumhuriyetinde, Venedik’te ve Japonya da devam etmektedir. Tarihsel olarak cam boncuklar para yerine kullanılan bir ticari alışveriş aracı olarak insanların üzerlerine taktıkları bir süs eşyası olarak, değerli bir mevduat olarak (mesela bir Eski Mısır mezarında bu anlamda örnekler bulunmuştur) ve kendi değerlerine göre güzel objeler olarak kullanıldı (Çatkın,2001,s.11).

Şekil 7: Cam Boncukları Ferhat Topal, 2007

(39)

2.3.4.2. Apothecary / Tıbbi cam

Apothecary, kullanım amaçlı bir zücaciye camı olup ilacın ve ilaçların karışım maddelerinin saklanmasında ve taşınmasında kullanılır. Küçük, tıbbi amaçlı kullanılan cam şişeler yaklaşık 2000 yıldır kullanılmaktadır. Tarihte kullanılan en erken tıbbi cam şişe, Romalıların kullandığı “ unguentaria” merhem şişesidir. Bunlar bazen de “ teard rop bott les” gözyaşı şişesi diye adlandırılır. Bunlar, üfleme camın ilk İlk yüzyılın sonundan MS. 500 yıllara kadar bir çok kişi tarafından yapılmıştır.

Şekil 8: Apothecary / Tıbbi cam Atl Tasarım Fotoğraf Ajansı, 2008

İşini iyi yapan bir cam ustası camın ince bir parçasını elektrik ampul biçimindeki bir bulb’un içine üfler, onu uzatmak için aletleriyle boynunu çeker ve sonra şişeyi, üst kısmında alevli bir parça bırakarak, üfürme borusundan keserdi. Biçimler daha sonraki yüzyıllarda daha karmaşık hale gelmiştir. Orta çağ zamanındaki karanlık çağlarda çok az Apotheracy camı üretilmiştir. Bu cam yapım tekniği Rönesans dönemi esnasında yeniden görüldü ve 15. yy dan 18.yy’a kadar, 8 ila 10 cm boylarında ayaklı küresel tıbbi şişeler yapıldı. Bundan sonra görünen bir başka şişe şekliyse küçük silindir biçimli tıbbi şişelerdir.15.yy ve ileriki dönemlerde çok popüler olmuştur (Çatkın,2001,s.12).

(40)

2.3.4.3. Şişeler

Cam şişeler erken Roma döneminden beri kullanılmaktadır. Çamur saman ve diğer maddelerden yapılmış iç kalıbın etrafına erimiş cam kaplanır. Ve cam soğuduktan sonra bu madde şişenin içinden çıkarılırdı. İlk zamanlarda kullanılan bu teknikle yapılan şişeler çok pahalıydı ve çoğunlukla parfüm ve diğer değerli yağlar için kullanılırdı. Romalılar sonraları sıcak üfleme camı keşfettiler ve eski tekniğe nazaran daha kısa sürede daha çok sayıda cam şişe üretme olanağı buldular. Geçen 2000 yılda cam şişeler her türlü sıvının korunmasında kullanıldı. Cam şişelerin farklı tipleri farklı sebeplerle tasarlandı; daha kolay taşınması için, daha güzel görünmeleri için, içindeki havayı tutmak için yada içindekileri daha fazla göstermek için (Tubitak, 2007).

2.3.4. 4. Kristal cam

Flint camı olarak da bilinir. Parlak, saydam ve ışığı kırma gücü yüksek ağır ve dayanıklı cam türüne kristal cam veya kurşunlu kristal denir. 1675 de George Ravensecroft tarafından geliştirilen Filint camı, cam işçiliğinde yeni bir üslup yaratmış ve böylece İngiltere dünyanın önde gelen cam üreticisi durumuna gelmiştir. Ravensecroft’un bu alandaki deneylerini, Venedikteki murano adasından gelen camın niteliğinden şikayetçi olan cam satıcıların kurduğu” Worshipful cam satıcıları şirketi “ de desteklemişti (Çatkın, 2001,s.15).

Şekil 9: Kristal Cam Gündoğdu kristal, 2008

(41)

İlk saydam kristali kavrulmuş çakmak taşından ( İngilizce filint: çakmak taşı) elde eden Ravensecroft, kristalin bir süre sonra bozulması üzerine malzemeye kurşun oksit ekleyerek kurşunlu cam üretti. Bunun üzerine Worshipful cam satıcıları şirketi ürün için belli tasarımlar saptadı ve ayrıntılı standartlar belirledi. İlk cam örneklerinde bir kuzgun başı damgası vardı. Zamanla geleneksel Avrupa üslubunun bu yeni cam türüne uyarlanmasıyla gerçek bir İngiliz cam işçiliği üslubu gelişti. Filint camı, mercek ve prizma yapımında da kullanılır. Görünen ışığı az, mor ötesi ışığı çok soğurduğundan teleskop merceği yapımında da Filint camından yararlanılır. Filint camının ışığı ayırma gücü, Crown camınınkinden (soda-kireç bileşimi) iki kat daha fazladır (Ana Biritanica, s.4).

2.3.4.5. Mimaride cam

Camın bulunuşu Fenikelilere kadar uzanmakla beraber vitray şeklinde kullanılışı Orta Çağda başlar. Maden oksitleri yaparak renkli cam yapma fikri ise çok daha sonraları belirmiştir. İlk renk vericilerde bitkilerden elde edilmiştir. Renkli cam yapımı ilerledikçe renk vericiler atölye sırları haline gelmiştir. Renkli camın yapılışı, yapıya bir renk unsuru getirmesi bakımından mimarlıkta yeni olanaklara yol açtı. Mimari, insanlara barınacakları, birlikte yaşayacakları mekanlar sağlarken ,bu mekanların iç yüzeylerini, iç boşluklarını yapı karakterlerine uygun sanat elemanlarıyla zenginleştirmeyi de düşünür. Yapıya, vitrayın girmesiyle, yapı elemanı haline gelen polikromide girmiş oldu. Öyle bir polikromi ki güneşin değişik durumlarına göre değişik armoniler gösterir ve renkli ışıklı bir iç dekorasyon olanağını getirir. Değişik renklerle sağlanabilen bir takım etkiler elde edilebilmesi mimarlara yapılarında çeşitli anlatımları olanaklı kılar (Eren,1965,s. 24).

Vitraycılar modern resim ustalarının resimlerini kopya ederek veya vitray için hazırlanan kartonları örnek alarak yeni vitraylar yaptılar. Klasik vitrayın düz camların yanında kalın, kitle halinde camlar beton birleştirici sayesinde vitraya girdi. 20 yy. da vitray çok geniş uygulama alanları buldu. Orta Çağda olduğu gibi daha çok dinsel yapılarda kullanılmayıp bütün yapılarda, büyük salonların pencereleri de veya ışık alan açıklıklarında vitray önemli bir örtücü ve ışıklandırıcı oldu (Eren,1965,s. 26).

(42)

Orta Avrupa, Sicilya, İspanya da daha çok kullanılan ve güzel sanatlarında bir dalı olan boyama vitraya çok benzeyen Cam altı resim sanatı, bir cam levha üstüne tersinden bakılacak biçimde çizilen yada yüzü cama yapıştırılan bir tuval üstüne yapılan resimdir (Büyük Larousse, 1986, s: 2132).

2.3.4.6. Optik alanda cam

Optik camda, istenen kırma indisi değerlerini ve ışığı renklerine ayıran özelliklerini elde etmek için , çok değişik bileşimlerden yararlanılır. Optik camların başlıca iki türünden biri olan Crown camı bir soda camıdır. Merceklerde kullanılan bu iki temel cam türüne 1930’lar dan bu yana geliştirilen yeni türler eklenmiştir. Bunlar arasında borosilikatlı crown camları, baryumlu crown camları, baryumlu flint camları ile borat ve fosfat camları sayılabilir. Ayrıca azrak toprak elementleri ve florür içeren optik camlarda üretilmektedir. Günümüzde kırma indisi 1,4 ile 2 arasında değişen ve ışığı ayırma özellikleri birbirinden çok farklı olan optik camlar elde edilebilmektedir (Ana Britannica, s.2).

Optik alanda kullanılan diğer cam ise; buzlu cam, yüzeyi, gittikçe irileşen parlatıcı maddelerden geçirilmiş (msl.1mikronda 10 mikrona kadar) cam. (buzlu camların yüzeyi ışığı yayar; buda, üzerinde oluşan görüntülerin gözlenmesini sağlar.) Beriskopik cam, bir yanı iç bükey, öbür yanı dış bükey olan gözlük camıdır (Meydan Larousse,1996, s. 561).

Şekil 10: Optik Alanda Cam UQG optics, 2006

Şekil

Şekil 1: Cam örneği
Şekil 2: Soda- Lime Glas/ Soda –kireç cam  Grind Media Depot, 2008
Şekil 4: Brosilicate Glass /Bor Silisli cam   Benjamin Parkinson, 2007
Şekil 5: Aluminosilicate Glass/ alüminyum silisli cam   Hoya Corporatıon, 2008
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bedia Ştatzer’in Darülbedayi’nin İzmir turnesi sıra­ sında orada bulunması, sadece eşi Ferdi Ştatzer’i yalnız bı­ rakm am ak içindir.. Ama o gece

maddeleri deriye emdirildiğinde, protein ve tabaklama maddeleri arasında reaksiyon sırasında oluşan ve geriye dönüşü olmayan madde miktarıdır. Derinin kalınlığına ve

Genellikle ana giriş kapısının üzerinde bulunan bu pencereler, vitray sanatının en renkli çalışmalarının uygulandığı ve katedrallerin en etki bırakan motiflerinden

Pense ve kargaburnu,Silindir Makinesi,Tel ve astar Şideleri,Şalümo,Mengene ve haddeler,Freze Ekipmanları, Tel. Çekme Makinesi,Antep Makası ve keskiler,Testere Kolu,Çelik Cetvel

Cevdet bu müna­ sebetle notlarında şunları yaz­ maktadır: (Bebekte Mısırlı Zey­ nep hanımefendinin yalısının yanında meşhur Ermeni zen­ ginlerinden

Önümüzdeki süreçte hakem inceleme raporlarımız, yazıların hakem önerileri doğrultusunda revize şekilleri, düzenli yayın, zamanında baskı, araştırma ağırlıklı

Mineral camların yüzeyi zaten sert olduğundan sertlik kaplaması (sertleştirici kaplama) yapılması gerekmez. Ancak özel olarak istenirse mineral camlara da sertlik

Bu çalışmada tarihsel süreç içerisinde Azerbaycanʼın jeoekonomik önemini, Azerbaycanʼın sovyetler döneminde sosyalist ekonomik değişim sürecine geçişi ve