• Sonuç bulunamadı

Camın Kullanım Alanları ve Çeşitleri

Belgede Kayseri ili vitray sanatı (sayfa 37-45)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.3. Cam Sanatı

2.3.4. Camın Kullanım Alanları ve Çeşitleri

Cam günlük yaşamda genellikle yapıların pencere, kapı vb… yerlerinde kullanılır. Cam sanayisinin günden güne gelişmesi sonucunda yapıların cephelerinde kullanılan renksiz cam, yerini ışınımların sızmasını engelleyici renkli yada yarı yansıtıcı camlara bırakmaktadır. Gelen ışınım arttıkça daha çok ışık savuran (ve daha koyulaşan) camların üretimine çalışmaktadır (Çatkın, 2001,s.10).

Taşıma araçlarından, kırıldığında az kesici birlerce küçük parçaya ayrılan, soğutma yoluyla sertleştirilmiş cam, kırıldığında parçalanmayan cam, yaprak halinde cam yada katmerli cam (iki cam tabakası arasına yerleştirilmiş plastik bir yapraktan oluşur) kullanılır. Yapılarda, kaplama amacıyla camlı maddelerden ( sırlı cam , mozaik, çok gözenekli cam) ve ısı yalıtımı için cam yününden yararlanılır. Camda yapılmış mutfak gereçleri, borosilikatlardan üretilir. Isı ve mekanik darbelere dirençli olmaları içinde, soğutma yoluyla sertleştirilirler (Gelişim Hachette, s. 656).

Camdan ayrıca, elektrik (yalıtım) ve elektronik sanayilerinde ilaç ve kimyasal madde laboratuarlarında ve bunun gibi yerlerde büyük ölçüde yararlanılır. Optikte,kullanım alanı oldukça geniştir. Mor ve kızıl ötesi alanlar için kullanılan çok sayıda aygıtın donanımında da katışıksız silis camından yararlanılır. Cam, kuşkusuz bir çok alanda farklı amaçlara hizmet etmesi için yıllardır kullanılmaktadır. Ama bu araştırmanın içeriği gereği asıl üzerinde yoğunlaşılan konu camın estetik kaygılarla

üretilen alanı, yani sanatsal alanıdır. Silikat kökenli saydam bir madde olan cam, yaklaşık 4000 yıldır sanatsal amaçlarla kullanılmaktadır. Aşağıda sıralanan camın kullanım alanları ile ilgili bilgiler, camın estetik kaygılarla üretilen alanlarının tarihsel bir bakışla seçilmiş belli başlı olanlarıdır (Çatkın, 2001,s.11).

2.3.4.1. Cam Boncukları

Cam boncuklar bundan yaklaşık 4000 yıl önce Mısırda üretildi. Önceden üretilmiş bir cam çubuk tepesinde bir delik bırakılarak küçük bir fırının üzerinde eritilir ve erimiş cam ince bir metal çubuğun etrafında çevresine çamur ve saman karışımı kaplanarak gezdirilir. Bu çamur ve saman veya balçık karışımı, boncukların sonra birbirinden rahat ayrılmaları içindir. Mısır boncukları genelde maviydi ve çoğunlukla sarı benek ve çizgilerle süslenirdi. Romalılarda boncuk ürettiler ve bu gelenek Venedikliler ve sonraları Bohemyalılar tarafından devam ettirildi. Bugün dünyanın her yerinde boncuklar sıcak cam tekniği ile üretilmektedir, bu teknik bundan 4000 yıl önce Mısırlıların yaptığı teknikle hemen hemen aynıdır. Cam boncuk üretimi hala Çek Cumhuriyetinde, Venedik’te ve Japonya da devam etmektedir. Tarihsel olarak cam boncuklar para yerine kullanılan bir ticari alışveriş aracı olarak insanların üzerlerine taktıkları bir süs eşyası olarak, değerli bir mevduat olarak (mesela bir Eski Mısır mezarında bu anlamda örnekler bulunmuştur) ve kendi değerlerine göre güzel objeler olarak kullanıldı (Çatkın,2001,s.11).

Şekil 7: Cam Boncukları Ferhat Topal, 2007

2.3.4.2. Apothecary / Tıbbi cam

Apothecary, kullanım amaçlı bir zücaciye camı olup ilacın ve ilaçların karışım maddelerinin saklanmasında ve taşınmasında kullanılır. Küçük, tıbbi amaçlı kullanılan cam şişeler yaklaşık 2000 yıldır kullanılmaktadır. Tarihte kullanılan en erken tıbbi cam şişe, Romalıların kullandığı “ unguentaria” merhem şişesidir. Bunlar bazen de “ teard rop bott les” gözyaşı şişesi diye adlandırılır. Bunlar, üfleme camın ilk İlk yüzyılın sonundan MS. 500 yıllara kadar bir çok kişi tarafından yapılmıştır.

Şekil 8: Apothecary / Tıbbi cam Atl Tasarım Fotoğraf Ajansı, 2008

İşini iyi yapan bir cam ustası camın ince bir parçasını elektrik ampul biçimindeki bir bulb’un içine üfler, onu uzatmak için aletleriyle boynunu çeker ve sonra şişeyi, üst kısmında alevli bir parça bırakarak, üfürme borusundan keserdi. Biçimler daha sonraki yüzyıllarda daha karmaşık hale gelmiştir. Orta çağ zamanındaki karanlık çağlarda çok az Apotheracy camı üretilmiştir. Bu cam yapım tekniği Rönesans dönemi esnasında yeniden görüldü ve 15. yy dan 18.yy’a kadar, 8 ila 10 cm boylarında ayaklı küresel tıbbi şişeler yapıldı. Bundan sonra görünen bir başka şişe şekliyse küçük silindir biçimli tıbbi şişelerdir.15.yy ve ileriki dönemlerde çok popüler olmuştur (Çatkın,2001,s.12).

2.3.4.3. Şişeler

Cam şişeler erken Roma döneminden beri kullanılmaktadır. Çamur saman ve diğer maddelerden yapılmış iç kalıbın etrafına erimiş cam kaplanır. Ve cam soğuduktan sonra bu madde şişenin içinden çıkarılırdı. İlk zamanlarda kullanılan bu teknikle yapılan şişeler çok pahalıydı ve çoğunlukla parfüm ve diğer değerli yağlar için kullanılırdı. Romalılar sonraları sıcak üfleme camı keşfettiler ve eski tekniğe nazaran daha kısa sürede daha çok sayıda cam şişe üretme olanağı buldular. Geçen 2000 yılda cam şişeler her türlü sıvının korunmasında kullanıldı. Cam şişelerin farklı tipleri farklı sebeplerle tasarlandı; daha kolay taşınması için, daha güzel görünmeleri için, içindeki havayı tutmak için yada içindekileri daha fazla göstermek için (Tubitak, 2007).

2.3.4. 4. Kristal cam

Flint camı olarak da bilinir. Parlak, saydam ve ışığı kırma gücü yüksek ağır ve dayanıklı cam türüne kristal cam veya kurşunlu kristal denir. 1675 de George Ravensecroft tarafından geliştirilen Filint camı, cam işçiliğinde yeni bir üslup yaratmış ve böylece İngiltere dünyanın önde gelen cam üreticisi durumuna gelmiştir. Ravensecroft’un bu alandaki deneylerini, Venedikteki murano adasından gelen camın niteliğinden şikayetçi olan cam satıcıların kurduğu” Worshipful cam satıcıları şirketi “ de desteklemişti (Çatkın, 2001,s.15).

Şekil 9: Kristal Cam Gündoğdu kristal, 2008

İlk saydam kristali kavrulmuş çakmak taşından ( İngilizce filint: çakmak taşı) elde eden Ravensecroft, kristalin bir süre sonra bozulması üzerine malzemeye kurşun oksit ekleyerek kurşunlu cam üretti. Bunun üzerine Worshipful cam satıcıları şirketi ürün için belli tasarımlar saptadı ve ayrıntılı standartlar belirledi. İlk cam örneklerinde bir kuzgun başı damgası vardı. Zamanla geleneksel Avrupa üslubunun bu yeni cam türüne uyarlanmasıyla gerçek bir İngiliz cam işçiliği üslubu gelişti. Filint camı, mercek ve prizma yapımında da kullanılır. Görünen ışığı az, mor ötesi ışığı çok soğurduğundan teleskop merceği yapımında da Filint camından yararlanılır. Filint camının ışığı ayırma gücü, Crown camınınkinden (soda-kireç bileşimi) iki kat daha fazladır (Ana Biritanica, s.4).

2.3.4.5. Mimaride cam

Camın bulunuşu Fenikelilere kadar uzanmakla beraber vitray şeklinde kullanılışı Orta Çağda başlar. Maden oksitleri yaparak renkli cam yapma fikri ise çok daha sonraları belirmiştir. İlk renk vericilerde bitkilerden elde edilmiştir. Renkli cam yapımı ilerledikçe renk vericiler atölye sırları haline gelmiştir. Renkli camın yapılışı, yapıya bir renk unsuru getirmesi bakımından mimarlıkta yeni olanaklara yol açtı. Mimari, insanlara barınacakları, birlikte yaşayacakları mekanlar sağlarken ,bu mekanların iç yüzeylerini, iç boşluklarını yapı karakterlerine uygun sanat elemanlarıyla zenginleştirmeyi de düşünür. Yapıya, vitrayın girmesiyle, yapı elemanı haline gelen polikromide girmiş oldu. Öyle bir polikromi ki güneşin değişik durumlarına göre değişik armoniler gösterir ve renkli ışıklı bir iç dekorasyon olanağını getirir. Değişik renklerle sağlanabilen bir takım etkiler elde edilebilmesi mimarlara yapılarında çeşitli anlatımları olanaklı kılar (Eren,1965,s. 24).

Vitraycılar modern resim ustalarının resimlerini kopya ederek veya vitray için hazırlanan kartonları örnek alarak yeni vitraylar yaptılar. Klasik vitrayın düz camların yanında kalın, kitle halinde camlar beton birleştirici sayesinde vitraya girdi. 20 yy. da vitray çok geniş uygulama alanları buldu. Orta Çağda olduğu gibi daha çok dinsel yapılarda kullanılmayıp bütün yapılarda, büyük salonların pencereleri de veya ışık alan açıklıklarında vitray önemli bir örtücü ve ışıklandırıcı oldu (Eren,1965,s. 26).

Orta Avrupa, Sicilya, İspanya da daha çok kullanılan ve güzel sanatlarında bir dalı olan boyama vitraya çok benzeyen Cam altı resim sanatı, bir cam levha üstüne tersinden bakılacak biçimde çizilen yada yüzü cama yapıştırılan bir tuval üstüne yapılan resimdir (Büyük Larousse, 1986, s: 2132).

2.3.4.6. Optik alanda cam

Optik camda, istenen kırma indisi değerlerini ve ışığı renklerine ayıran özelliklerini elde etmek için , çok değişik bileşimlerden yararlanılır. Optik camların başlıca iki türünden biri olan Crown camı bir soda camıdır. Merceklerde kullanılan bu iki temel cam türüne 1930’lar dan bu yana geliştirilen yeni türler eklenmiştir. Bunlar arasında borosilikatlı crown camları, baryumlu crown camları, baryumlu flint camları ile borat ve fosfat camları sayılabilir. Ayrıca azrak toprak elementleri ve florür içeren optik camlarda üretilmektedir. Günümüzde kırma indisi 1,4 ile 2 arasında değişen ve ışığı ayırma özellikleri birbirinden çok farklı olan optik camlar elde edilebilmektedir (Ana Britannica, s.2).

Optik alanda kullanılan diğer cam ise; buzlu cam, yüzeyi, gittikçe irileşen parlatıcı maddelerden geçirilmiş (msl.1mikronda 10 mikrona kadar) cam. (buzlu camların yüzeyi ışığı yayar; buda, üzerinde oluşan görüntülerin gözlenmesini sağlar.) Beriskopik cam, bir yanı iç bükey, öbür yanı dış bükey olan gözlük camıdır (Meydan Larousse,1996, s. 561).

Şekil 10: Optik Alanda Cam UQG optics, 2006

2.3.4.7. Katedral Camlar

Bir yüzü pürüzlü, diğer yüzü düz olan bu cam türleri preslemiş ve parlatılmış olup, büyük tabakalar halindedir.

Şekil 11: Katedral Camlar Esmer, 1996, s:26

Yüzeydeki çeşitli dokuların, çıkarmış olduğu pürüzlükler, gelen ışığın camda birikmesini ve doku farklılıklarına göre ışığın kırılımını sağlar. Pürüzlü, dokulu yüzey, camın diğer tarafını göstermemesine karşın, parlaklığı ve ışığın yüzeydeki dağılımı yerinde olan bir cam türüdür (Esmer, 1996, s.27).

2.3.4.8. Plaka Camlar

Bu camların özelliği iki değişik renk tabakasından oluşmasıdır. Fazla renkliği olmayan bu camlara yapım sırasında ince ve renkli camın geçirilmesinden oluşur. Özellikle kurşunlu vitrayda, durağanlığı sağlamak ve hareketin yoğunluğunu azaltmak için kullanılan bir cam bir cam türüdür (Esmer, 1996, s.28).

Şekil 12: Plaka Camlar Esmer, 1996, s:28

2.3.4.9. Opal Camlar (süt camı)

Beyaz renkte olan bu cam, plaka camlara benzer. Tam saydam değildir. Işığı bütün yüzeye yaydığı gibi, aynı ışığı geçirme özelliği de vardır. Camın hemen arkasında olan nesneleri bulanık gösterir ve görüntüyü ön tarafa tam vermez.

Şekil 13: Opal Camlar (süt camı) Kapash ltd, 2006

2.3.4.10. Emprime Camlar

Bu camların bir yüzü dokulu, diğer yüzü düzdür. Dokulu yüzeye fabrikasyon desen ve motifler işlenir. Düz, renksiz cam üzerine işlenen bu doku ve desenlere göre de adlandırılırlar. Renklileri çok azdır. Işığı geçirmesi camın türüne, kalınlığına ve üstündeki dokuya bağlıdır. Fazla renk taşımayan bu cam çeşidi vitrayda diğer renkli camların yanı sıra daha çok toparlayıcı eleman olarak kullanılır (Esmer, 1996, s:28).

Şekil 14: Emprime Camlar Esmer, 1996, s:28

2.3.4.11. Kalın Camlar

Kalınlıkları 2- 2,5 cm arasında farklılaşan ve yüzey olarak, 20x30 cm boyutlarında plaka halinde camlardır. Bu cam plakalarının üstünde hava kabarcığı ve pürüzler bulunur. Kalınlık farkından dolayı cam üstünde, değişik müdahaleler yapılarak farklı nüanslar yakalanabilir. Betonlu vitrayın ortaya çıkmasını, çeşitlilik kazanmasını, dayanıklılık ve renk zenginliği bakımından etkin kılan ve bu tekniğin doğmasını sağlayan önemli bir cam çeşididir (Esmer, 1996,s.29).

Belgede Kayseri ili vitray sanatı (sayfa 37-45)

Benzer Belgeler