• Sonuç bulunamadı

Yakup Kadri'siz de kaldık...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yakup Kadri'siz de kaldık..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAFTANIN YAZISI

Yazan: VEDAT NEDİM TÖR

YAKUP KADRI'SİZ DE

KALDIK...

1915 yılında, Galatasaray Sultani'sin- de, Edebiyat öğretmenimiz F a zıl Ahm et, Yakup K adri'yi bize "F e c r -i A ti" okulu­ nun öncülerinden mistik ve sembolist bir yazar olarak tanıtmıştı. O zaman bir ya- rı-koloni durumunda olan Osmanlı İmpa- ratorluğu'nun aydın kişileri gibi sanatçı­ ları da Fransız kültür ve edebiyatının bir çeşit uydularıydı. Bakın, Yakup Kadri bu hazin gerçeği, y ılla r sonra, ne güzel dile g e tir iy o r :

"Türk şairi, Türk sanatkarı Batıkül- türü ile temasa gelir gelmez kendi ru ­ hundan utanmıştır. B ilm em , onu nereye kapatmıştır? Zavallı ruh,hangi mahzen­ de, hangi kovukta, hangi deliğin içinde t ı ­ kılmış duruyor? Biz, onun nerede oldu - ğunu unuttuk b ile ... Zira, yarım asırdan beri, pek ala onun bunun ruhu ile de ya - şıyabiliyoruz. Hatta öyle ki, bir adam , bazı kendi ömrü süresince çeşitli ruh - larla haşır-neşlr olabiliyor .Onun içindir ki, Türk edebiyatında hiç kimseyi beş yıl sonra bıraktığınız noktada , bıraktığınız gibi bulamazsınız. Çünkü o,bu zaman için­ de, bir garp müellifinin derisinden çıkıp başka bir garp müellifinin derisi içine girm iştir. Ve bunlar Türk edebiyatının en canlılarıdır. Ya bir tek kalıp içinde mumyalaşıp gidenlere ne d em eli?"

Kadro, sayı 16-1933 Yalnız Yakup Kadri, "Nur Baba " sı ilşıR efik Halit ve Ömer Seyfettin m em ­ leket hikayeleri ile b ir "kendini arama " tutkusu içindeydiler. "Yaban",Yakup Kad- ri'nin yurt gerçekleri içinde kendi kişi - liğini bulma çabasının en tipik mola-ta - şıdır.

Birinci Dünya Savaşı bozgunundan sonra, emperyalist devlet orduları tara­ fından işgal edilen İstanbul'un " Sodom Gomore"sini yaşayan Yakup K a d ri, par - çalanmış, tükenmiş, bütün umudunu yi - tirm iş olan Anadolu'dan yükselen ve bir yoktan varolma mucizesini müjdeleyen erkek sese doğru, bir uyur-gezer cezbe­ si içinde koştu. Türk milletine tanrının ve tarihin büyük armağanı olan eşsiz a - dam Atatürk de Yakup'daki sıcak, idea - list,yaratıcı ruhu derhal sezai ve onu bağ­ rına bastı. Ve Yakup Kadri,yüzyıllar bo­ yunca bütün Türk tarihini dolduran sa - vaşlar zincirinin bir yeni halkası olmak­ tan apayrı bir anlam taşıyan"UlusalKur­ tuluş Savaşı"nın baş-sözcülerinden biri oldu.

B ir yarı-koloninin"egemen ulus" o - luşunun tarihte ilk örneğini gerçek leşti­

ren ve böylelikle yepyeni bir çağın müj - decisi olan Atatürk, yalnız " Tek Adam " değil, aynı zamanda "Yalmz"adamdıl En yakın arkadaşlarının büyük çoğunluğu o - nun devrim lerine açıkça veya gizlice kar­ şıydılar. Bu bakımdan, Atatürk, tarihi m a­ teryalizmin diyalektiği ile ve çevre teo - r is i ile izahı mümkün olmayan apayrı do­ ğal ve sosyal bir fenomen'dir.

KADRO HAREKETİ :

İşte, Birinci Dünya Savaşı 'ndan son­ ra ortaya çıkan Komünizm,Faşizm, Na - zizm gibi ideolojik hareketler içinde "K em alizm "! kendisine özgü, apayrı ve yepyeni bir sosyo-ekonomlk düşün sis - temi halinde değerlendirip işlemek ge - rekliliğini duyan beş arkadaş, Yakup Kad- ri'nin etrafında toplanarak "K adro" adlı aylık dergiyi, o imtiyaz sahibi, ben, yazı iş le ri müdürü olarak yayınlamaya başla­ dık; Ocak, 1932.

Aradan 43 yâl geçtiği halde,Yakup'un evindeki Kadro toplantılarının coşkusu - nu halâ içimde dipdiri ve taptaze duyu - yorum.

Şevket Süreyya Aydemir,Burhan Bel­ ge, İsmail Husrev ve ben, Osmanlı İmpa- ratorluğu'nun çöküş ve parçalanış y ılla ­ rında marksist dünya görüşüne inanmış gençler olarak böyle yepyeni ve apayrı bir ideolojik sistem halinde işlenmesi - nin gerealiliğini duyduğumuz " Kema - lizm "e bel bağlamanın yapıcı , yaratıcı canlılığı ve coşkusu ile 33 sayı yayınla - yabildiğimiz Kadro dergisinin hazırlık - ları için, her ay birkaç gece Yakup'un e - vinde toplanır, saatlerce yazılarım ızı o - kur ve tartışırdık.

Benim 75. yaş günüm münasebetiyle arkadaşların yayınladıkları broşürde Ya­ kup Kadri'nın mesajı, yaşamımın en de - ğ e rli anıları arasında yer a lır . Ondan "K adro" ile ilg ili parçayı buraya koyu - yorum :

"Çıkardığım "Kadro"dergisinde , o yönetici, ben de imtiyaz sahibi olarak iş ­ b irliği etmeyi kendime zevk saymıştım . Bu dergide - ben de dahil olmakla - beş yazar arkadaştık.Fakat,yaptığımız iş her ay yazılarım ızı hazırlayıp Vedat Nedim'e vermekten ibaretti. Baskı, tashih , yayın' iş leri, mali gailelerin halli hep ona ka - lirdi. Hattâ bazen bizlere düşen vazife­ lerde tenbellik ettiğimizde bizi çalıştır­ mak üzüntüleri ve yorgunlukları gene o - nun omuzlarındaydı. Vedat Nedim "Kad - r o " ile bu yorucu ilgisini Matbuat Umum

Müdürü olduğu zaman da terketmemiştır. Orada da, büyük bir organizatör hüviyeti g ö sterm iştir."

B ir bilim sel plân disiplini içinde,ile­ r i teknoloji ve şevki idare gücü ile, sos - yal, ekonomik ve kültürel alanlarda az - gelişmişlikten en kısa zamanda kurtul - mak yollarını araştıran (Kadro), ilk sayı­ sında kendisini okurlarına şöyle takdim etmişti :

"Türkiye b ir inkılâp içindedir. Bu in­ kılâp kendine prensip ve onu yaşatacak - lara şuur olabilecek bütün nazari ve fik - r l unsurlara maliktir. Ancak hu nazari ve fik ri unsurlar inkılâba ideoloji olabile - cek bir fikriyat sistemi içinde terkip ve tedvin edilmiş değildir .Gerek m illi ma - hiyeti, gerek beynelmilel şümul ve tesir­ le r i itibariyle tarihin en manâlı hareket­ lerinden b iri olan inkılâbımızın zatinde mündemiç bu ile r i fik ir ve prensip un­ surlarını, şimdi inkılâbın seyri içinde ve onun icaplarına uygun bir şekilde izâh işi, bugünkü Türk inkılâp münevverliği - ne düşen vazifelerin en âcil ve en şeref­ lisid ir. İnkılâbımızın, her b iri ayrı ayrı kıymettar ve orijinal olan bu fik ir ve na­ zariye unsurları b irer b irer izah e d il­ dikçe, bu esaslar inkılâp nesli için kri - teryumlar olacak, yeni ve standartlaşmış inkılâpçı tüp' böyle doğacaktır. Bu tip her nerede, her ne şerait altında olursa ol - sun, karşılaştığı her inkılâp sahasında , aynı hadiseyi aynı kriteryumlara vura - cak, aynı ölçülerle düşünecek, aynı neti - çelere varacak, ve inkılâbın kendisine hâs "Cihanı Telâkki T a rz ı" böyle vücut bulacaktır. "

"Kadro", ye rli yabancı birçok çıkar zümrelerini tedirgin etti .Aleyhimize sin­ si bir kampanya açıldı ve en sonunda im - tiyaz Sahibimiz Yakup Kadri'yi bir " Z o ­ raki Diplomat" yaptırarak aramızdan a- y ır d ıla r . Biz de üçüncü yılını dolduran Kadro'yu kapattık.

"Kadro"nun yapmak istediğini en iy i sezen de yine Atatürk olmuştu ;

Cumhuriyetin 10. yıldönümünde yayın­ ladığımız Özel sayımız için Yakup Kad - ri'nin ricası üzerine,Atatürk, şu mesajı lütfetm işlerdi:

"Hatırlıyorum ki, "Kadro" intişar e - derken maksadının Türk milletine hâs meslek ve metodun m illet ve m em leket­ te teessüs ve inkişafına hizmet olduğunu yazmıştı. Kadro'ya bu maksadında geniş muvaffakiyet dilerim .-G azi Mustafa Ke - m a l."

Atatürk için "Ölüsü bile bizden ile ri " diyerek ölen Yakup Kadri, şimdi,ne yazık ki,"Türkm illetine hâs meslek ve metod" m illet ve memlekette b ir türlü teessüs edemediği, içinde bocaladığımız büyük bu­ nalımın ezikliği, burukluğu ve az geliş - m işlik utancından hâlâ kurtulamamış ol­ manın suçluluğu ile Atatürk'ün huzuruna hesap vermeye g it t i: Tanrı , yardımcısı olsun!..

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İki ayrı dönemde inşa edilen Galata Ticaret Han, hem Ceneviz Kolonisi sınırları içindeki oluşumu hem de 19. yüzyılın ikinci yarısında Galata‟daki mimari

Holştayn ineklerde işletmenin, doğum-ilk tohumlama aralığı, ilk tohumlama-gebelik aralığı, servis periyodu, buzağılama aralığı ve laktasyon süresine etkisi (P<0.05)

Pek çok kuramcıya göre atar- caların hem böylesine büyük kütleye sahip olmaları, hem de böylesine ufak olmaları, ancak nötron yıldızı ol- malarıyla mümkün..

200 metre kadar yüksekliği varsa da, denize Çamlıca gibi uzak olmadığından, göze daha yüksek gibi görünür.. Ağaçları, suyu, manzarası ve ziyaret- gâhı

Bu çalışmada, genel anestezi altında sol taraf endoskopik sinüs cerrahisi yapılırken, hastanın sağ gözünde pro- pitozis gelişen ve anesteziden uyandırılma sonrası göz

Yahya Kemal gibi bir türlü kitap haline getiremediği şiir­ lerini sonunda bu yakınlarda Yeditepe yayınları arasında bas­ tırmıştı.. Huzur adlı romanından

İçtimaî Araştırmalar Semineri is­ minin ifade ettiği gibi yalnızca tat­ biki ve tecrübî mevzular üzerinde durmuyor, tçtimaî ilimlerin nazarî sahalarına,

Konunun yanındaki rakamlar, makalenin ilk sayfa numarasını göstermektedir.. Türkçe / Turkish English