• Sonuç bulunamadı

Boğaziçi'nin masalı:Anadolu ve Rumeli Kavakları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boğaziçi'nin masalı:Anadolu ve Rumeli Kavakları"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AYLIK M E C M U A SAYI 48 İ Ç İ N D E K İ L E R SENE EYLÜ L 4 1968 Haberler Sahife 2

Boğaziçi'nin Masalı: Anadolu ve Rumeli Kavakları

Yazan: İSTAN BULLU Sahife 4 — 5

15 Mayıs'tan 9 Eylûl'e

Yazan: G. A. Sahife 6 — 7

Motorlu Vasıta Sahip ve Şoförleriyle Tapılan Teknik Toplantılar: Bulancak - Giresun Sahife 8

Kamyonlarda Otomatik Vitese Doğru Sahife 9

Marko Polo'nun izinde Sahife 10 — 11

Türk Otomotiv Endüstrileri Röportaj: Tülây İŞBİL Sahife 12 — 13

İzmir'in Kazandığı Büyük Turistik Tesis: Sultan Oteli Yazan: G. A. Sahife 14 — 15

Türk Pirelli Satıcılarını Tanıtıyoruz: Zara-Zile Sahife 16

Teknik Köşe: Lâstiklerde Milletlerarası Standartlaşmaya Doğru

Yazan: Yük. Müh. Fikret ŞEMİN Sahife 17

Tıp İlmi ve Adalet Tarihinde önemli Bir Çığır Açılıyor:

öldüren Kromozom! Yazan: N. A. Sahife 18 — 19

Yurdumuzda Yeni Bir Enerji Üretimi: Tabiî Buhar Yazan: U T K U Sahife 20 — 21 *

Geleceğin Lâstikleri Nakleden: Müjde İYEM Sahife 22 — 23

Lâstik Kaplama Atölye ve Fabrikaları: Diyarbakır-Kayseri Sahife 24

Haftanın Talihli Şoförü Sahife 25

İzmit'te Sergiler Yazan: Cevdet Yakup B A Y K A L Sahife 26

Biraz Gülelim... Derleyen: Engin NUR Sahife 28

Kapak : Sultan Oteli (Gümüldür-İZMİR) Fotoğraf: O TH M AR .

Sahibi: Türk Pirelli Tic. A. Ş. adına Murahhas Aza: EMİL ELAGÖZ — U. Neşriyat Müdürü: MUSTAFA ÖZALAY — Yazı işleri Müdürü ve Kompozisyon: UĞUR CANAL. Teknik Yazılardan Sorumlu Müdür: Y. Müh. FİKRET ŞEMİN — Muhabir: TÜLAY IŞBİL — Müşavirler: TUNCER ERZURUMLUOGLU, SELMA KEŞMİR Merkez: Gayrettepe Büyükdere Caddesi 151 Mecidiyeköy — Ankara Bürosu: Sıhhiye, Terzioğlu Han Kat. 9 — İzmir Bürosu: Fevzipaşa Bulvarı 1362 Sokak No. 18 — İrtibat Büroları: Pirelli Bayileri — Telefonlar: 48 03-62 — 48 37 94 — 48 27 84 — 48 66 60 — 48 73 97 — Ankara: 12 9416 — İzmir: 33 452 — 35 541 — 33 902 — Neşriyat Müdürü: 47 25 39 — Yazı İşleri Müdürü: 47 73 51 — Dizildiği ve Basıldığı Y er: APA OFSET BASIMEVİ Tel: 63 40 56 — 63 40 91 — Kaynaklar: Vado e Tom o, Pivendere, Pirelli — Yayınlanan yazılar imza sahiplerinin fikirleri olup Türk Pirelli Ticaret A. Ş. bunlardan bir sorumluluk kabul etmez — Mecmuamıza ya­ yınlanmak üzere verilen yazı ve resimler neşredilsin veya edilmesin iade edilmezler — Mecmuamızda yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeden iktibas edilemezler.

(2)

BOĞAZİÇİ'NİN

MASALI

KvucJktjcüvL,. .

1830 yılında Anadolu ve Rumeli Kavaklarının genel görünüşü (en üstte), Anadolu Kavağındaki tarihi Ceneviz kalesine 1830 yıl larında, ünlü ressam J.C . Bentley'in fırçası ile Yûşa tepesi üzerinden bir bakış (üstte).

(3)

Her yanı bir tarih hâzinesi ve her karış toprağı bir cen­ net köşesi olan o dillere des­ tan, güzel Boğaziçi’nin ucu KAVAKLAR adını taşır. Bo­ ğaza giriş veya Boğaz’dan çıkış noktası burasıdır. Bu ucun bir yanı ANADOLU KAVAĞI öte yanı ise RU- MELlKAVAĞI adıyla anılır bugün.

Buraların tarihi, Bizans ve Cenevizliler devrine kadar dayanır...

Cenevizliler zamanında Bo­ ğazın ucundaki bu iki yaka­ dan biri YOROS, diğeri ise ÎMROS isimlerini taşırdı. Bi­ rinci Beyazıd, Boğazın Ana- dol uyakasma ANADOLUHÎ- SARI’nı yaptırdığı vakit, bu­ ranın emniyetini sağlamak a- macıyla ayni yakanın uç nok­ tasındaki YOROS kalesini de almıştı. Fatih Sultan Meh­ met de İstanbul’u kuşatırken ayni mülâhaza ile, YOROS kalesine asker koymuştu. Böylelikle Boğaz’ın ağzını da tutmayı uygun görmüştü. Ancak Rumelihisarı’nm in- şaası ve İstanbul’un da fet­ hinden sonra Fatih Sultan Mehmet Boğaz ağzının tah­ kimine lüzum hissetmediğin­ den YOROS kalesini boşalt­ mış ve pek kısa bir zaman sonra burası tamamen göz­ den düşmüştü. Ancak 1624 yılında Don Kazakları’nın hiç beklenmedik bir akına kalkışmalarından sonra Bo­ ğaziçi’nin tahkimi konusu tekrar önem kazanıvermiş ve 17. yüzyılın başlarında bu­ raya kaleler ve müstahkem mevkiler inşa olunmuştu. Evliya Çelebi, ayni yüzyılın içindeki Rumelikavağı hak­ kında kendisine has o tatlı üslûbu içinde şu bilgiyi ver­ mektedir:

«Leb-i deryâda, murabbaa (kare) şeklinde metin bir bi­ na olup kıbleye nazır demir bir kapısı vardır. Çevresi 1000 adımdır. İçinde 60 adet neferat (erat) haneleri, Sul­ tan Murat Han’ın bir camii, iki buğday ambarı, cebehane- si ve 100 adet büyük-küçük toplarıyla, dizdarı ve 300 ne- feratı vardır buranın...»

Çelebi Anadolukavağı’ndan

da şöyle bahseder:

«... Bunu Murat Hân bina et­ miştir. Leb-i deryâda bir düz vâsi zeminde murabbaa şek­ linde metin bir binadır. Du­ varının uzunluğu 100 züra- dır. Kıbleye nâzır demir bir kapısı vardır. Çevresi 800 a- dımdır. İçinde 80 adet nefe­ rat haneleri vardır. Dizdarı ve 300 neferatı ve Sultan Mu­ rat Han’ın bir camii ile iki buğday ambarı ve 100 adet topları vardır. Bu topların cümlesi karşı kıyıdaki Rume­ li kalesine ve Karadeniz bo­ ğazına nazırdır. Her biri 10’

... Rumeli Kavağı köyünden günümüzde bir köşe...

ar mil alır balyemez topları­ dır...»

Yine Evliya Çelebi’nin verdi­ ği izahattan, Cenevizliler dev­ rinde burada YOROS adında bir rahibin manastırı bulun­ duğundan havalinin bu isimle anıldığını öğreniyoruz. Çelebi bu eski kaleden de şöyle bah­ seder :

«... Bir şeddadi köhne, siyah renk bir kaledir. İçinde 200 kadar İslâm haneleri ile Yıl­ dırım Han’ın bir camii var­ dır. Murabbaa şeklinde bir kaledir. Etrafı 2000 adımdır. Dört tarafı kestane ağacı or­ manları ile kaplıdır.»

Anadolu ve Rumeli Kavakla­ rı yalnız birer tahkimat ola­ rak kalmamış, ayni zamanda Boğaz’a girecek ve çıkacak gemilere de yol gösteren bir işaret noktası olmuştur. Ru­ melikavağı’ndaki kalenin ü- zerinde büyük bir fânus için­ de yakılan yunusbalığı yağı ile geceleri gemilere buradan yol gösterildiği bilinmektedir. Ayrıca, Rumelikavağmda, sa­ hilden 1 mil uzaklıkta eski bir fenerin mevcudiyeti de bi­ linmektedir. İçinde o zaman­ lar 8 bekçinin oturduğu bu fenerin iki katlı olduğu ve en üst katına 110 basamak mer­ divenle çıkıldığı, ikinci katın­ da 4’er okka yağ alan iki kandilin bulunduğu ve bunla­ rın her birinde gruptan şafak vaktine kadar 8’er fitilin yan­ dığı, fenerin etrafının da bil- lûrdan yapılmış olduğu bir di­ ğer ünlü gezginimiz olan

Eremya Çelebi’den öğrenil­ mektedir.

OsmanlIlar devrinde kavak­ lar zaman zaman olağanüstü bir önemle ele alınmış ve bu­ rasının tahkimatına İstanbul şehrinin selâmeti bakımından büyük bir değer verilmiştir. Buradaki en büyük tahkimat Birinci Abdülhamit tarafın­ dan yaptırılmış ve bu işle va­ zifeli kılınan Kaptanı Deryâ Cezayirli Haşan Paşa bu böl­ gede kendisine de muhkem bir köşk inşa ettirmişti. Cenevizliler ve 17 nci yüzyıl­ da yapılan Osmanlı kaleleri­ nin izleri günümüze kadar dimdik ayakta kalmış bulun­ maktadır.

Kavakların ucunda Boğaziçi’ nin o eşsiz güzelliği birden biter ve sert rüzgârı ile ha­ şin Karadeniz’in uçsuz bu­ caksız eflginleri başlayıverir. Boğaziçi’nin bu son noktası da Boğaz’m karakteristik gü­ zellik ve özelliklerinin izlerini taşır. Rumelikavağı’nın he­ men başındaki Altmkum, Bo­ ğaziçi kıyılarının en güzel ta­ biî plâjıdır. Ayrıca yine bu­ radaki ünlü 31 suyu da Bo- ğaz’ın en ünlü mesire yerle- rindendir. Rumelikavağınm özellikle incirinin lezzeti dil­ lere destan olacak kadar gü­ zeldir.

Anadolukavağı ise bugün da­ ha ziyade bir balıkçı köyü hüviyetini taşımaktadır. Vak­

tiyle buradaki YAROS kale­ sinde oturan mutaassıp ahali zamanla ortadan tamamen si­

linmiştir. Bura sakinlerinin dışarıdan kız almadıkları gi­ bi kızlarım da dışarıdaki er­ keklere vermedikleri bilin­ mektedir. Kendi çevresi için­ de haşır neşir olan bu top­ lum zamanla ortadan tama­ men silinmiştir.

Anadolu ve Rumeli Kavakla­ rı günümüzde de önemli bir emniyet noktası vasfım mu­ hafaza etmektedir. Buraları askerî bir bölgedir. Ve iki Kavakların arasına telörgü- ler gerilmiş bulunmaktadır. Gerektiği anda bu örgüler derhal uc uca eklenmek su­ retiyle birkaç dakikanın için­ de Boğaz’m gemilere tama­ men kapatılması kabildir. Köprüden Kavaklara kadar uzayan şehir hatları vapur seferleri insanı birkaç saat dünyanın en güzel manzarası arasında rüyada imiş gibi do­ laştırmaktadır.

Eşsiz suları, emsalsiz havası, cennet manzaraları arasında­ ki tarihî kaleleri, sarayları, çeşmeleri, camileri, yalıları, köşkleri, koruları, dalyanları ve iskeleleri ile aylardan beri bu satırlar arasında hep bir­ likte dolaştığımız Boğaziçi’­ nin o tatlı masalı da tıpkı Boğaziçi gibi Kavaklar’da so­ na eriyor artık. Bu binbir ge­ ce masalından geriye sadece bir-iki genel konumuz kalı­ yor. Belecek ay da Boğaziçi’­ mizin tarih boyunca deniz nakliyatından; sandalların­ dan, şirketi Hayriye vapurla­ rından bahsedeceğiz...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hasat edilen bitkilerde verim, sürgün boyu, sürgün çapı, yaprak rengi (hue ve kroma değerleri), değerleri ile oksalik asit ve nitrat içerikleri

Maamafih Türkler yalnız topu Tophanede dökmezlerdi.. Muhare­ be meydanına arabalarla bakır taşıtırlar, kuşattıkları kaleler önünde de top

Bu çalışma ile diyabetin tipi ve cinsiyete bağlı olmadan genelde diyabetlilerin mevcut sağlıklarını orta düzeyde yorumladıkları, diya- beti ciddi olarak algılamaları

bir Alman muallimin de dâhil olduğu yabancı bir heyet hu­ zurunda amelî ve nazari imtihanı icra edilerek Berlin Cim­ nastik Öğretmen Okulunda öğretmenlik

Kökeni Aristo’ya dayanan Kindî’nin yapmış olduğu bu ilimler sınıfla- masından sonra günümüze kadar gelen klasik İslam düşüncesi içerisinde ilimlerin

Berin alâka ye hayrajılığğımı gö­ rünce “ oluyor mu defsin?” diye gülümser, fnzhı metih edecek olursam hemen insafsız bir müstebit gibi keııdl

Hastanede değer akım haritası analizine dayanılarak ulaşılan sonuçlara göre, değer katma- yan faaliyetlerin hizmet sürecinin yavaşlamasına ve uzamasına, katlanılan

Metastaz yeni kan hücresi ya da kan damarı oluşumuna mevcut tümörlere göre daha çok bağlı olduğu için Cherish kansere karşı ilaçlarla yeni kan damarlarının