• Sonuç bulunamadı

Nazım Hikmet'i anarken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nazım Hikmet'i anarken"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

m

N

âzım Hikmet'tn 75. doğum yıldönümü dolayı- siyle düzenlediği anma törenlerinden ötürü Türkiye Yazarlar Sendikasını övmek isterim. Ayrıca gazetemiz de bu yıldönümüne gerçekten İlginç bir sanat sayfası ile katıldı; dünyanın ta­ nınmış ozan, yazar, bilim adamları büyük ozanı­ mızla ilgili anüannı, onun üstüne duygularını, düşüncelerini anlattılar. Ne iyi oldu! Şunu en başta belirtmek isterim ki, bugün dünyanın ne­ resine giderseniz gidin, «Türk» deyince Atatürk Ue Nâzım Hikmet anımsanıyor. Hem öyle aydın­ lar katında değil, sokakta, sokaktaki adamlar ara­ sında. Tllrkler, adı bunlar gibi belleklere, kitap­ lara geçen daha çok sayıda büyük, ünlü kişiler yetiştirdikçe, insanlık içinde daha saygın bir yer tutacaklardır. Ama yazıklanmamak elde değil­ dir ki, Nâzım Hikmet bugün ancak «Solsun ça­ bası Ue Türk toplumuna maledilebilmektedir. «Resmi» görüş, onu yok saymaktadır. İnanmaz­ sanız bir hükümet adamına sorun.

IsmaU Cem TRT’sl zamanmda, radyoda, haf­ tada bir Türk dili üstüne konuşmalar yapıyor­ dum. TRT’de yönetim değişikliği olduktan son- ra, bir gün hazırladığım konuşmayı İstanbul Radyosuna götürdüm. Bu konuşmamda Nâzım Hikmetin bir şiirine yer vermiştim, öyle gelişi güzel bir yer veriş değildi bu. Modem şiirimizde eski söyleyişlerden nasıl yararlanıldığım anlatır­ ken, bunu en iyi gösteren bir örnek olarak, Nâ- sım Hikmetin «Şeyh Bedreddin Destanından bir parça almıştım.

Sedirde al yeşil, dal dal Bursa İpeklisi. Duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler. Gümüş İbriklerde şarap.

Bakır lengerlerde kızarmış kuzular nâr İdi diye başlayıp, «hünkâr idi», «rüzgâr idi», «ahüzar idi» diye süren o ünlü şiiri. Bunu çıkarmamı İs­ tediler. Böylece benim konuşmalarım da sona erdi. Şu küçük olay da gösterir ki, bizde resmi tutum, Nâzım Hikmet'iı. adının geçmesine kar­ şıdır. Oysa uygar ülkelerde bir ozanın en başta ana diline, ulusal kültürüne olan katkısına de­ ğer biçilir, onun siyasal görüşleri bundan sonra gelir. Siyasal görüşler İse, bir ozanın yoksanma- sırıa hiçbir zaman neden olamaz. Çünkü siyasal görüşler karşısında toplumun duyarlığı değişken­ dir. Bunu bütün toplumlar denemişlerdir. Yal­ nızca faşist yönetimler, bu konuda bağnazlıkla­ rını kesinkes sürdürürler. Faşizmi tanımamız İçin bir ölçüdür bu.

Sürüp Gidemez

Nâzım Hikmet koca yapıtı Ue Türk yazını­ na, Ttlrk kültürüne bir anıt gibi dikilmiştir.

t V

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

Nâzım Hikmet i Anarken

Melih Cevdet ANDAY

«Resmi Görüş» onu yerinden edemez. Üsteük o «resmi görüş» sürüp gidemez de. Sağduyu, değer karşısında saygı, er-geç üstün gelecektir. Genç­ leri Nâzım Hikmet’ten yoksun, habersiz bırak mak isteyenler, onu okul kitabına, radyoya, tele­ vizyona sokmayabilirler; ama kültürümüz bun­ larla sınırlı değildir. Bugün Nâzım Hikmetin ya pıtları, dizi dizi basılıyor, kapışılıyor, ellerde ge ziyor. Bunu hiçbir güç önleyemez. Eski günler, bir daha geri gelmemek üzere tarihe karışmış­ tır. Bir zamanlar, şiirinde «Nâzım ağabey hapis lerde çürür» dedi diye Cahit Sıtkı Tarancı’yı fiş lemişlerdi.

Savsamacı insanlar olduğumuzu bilirim; duy gucu, abartmacı, üstelik unutucuyuz. Ama sevi­ nerek görüyorum ki, Nâzım Hikmet üstüne te­ mel (belgesel) çalışmalar vardır. Bunların sür­ mesini dıuyorum. Bundan yalnızca Nâzını Hik­ met konusunda değil, genel olarak kültürümüz için çok yararlanacağımızı sanıyorum. Önyargı­ lardan uzak, kafa özgürlüğü içinde oluşturulmuş incelemelere büyük gereksememiz vardır yazın, kültür alanında. Nâzım Hikmet’in yaşadığı, yaz­ dığı uzun dönemi kapsayan şiirimiz, yarın mo­ dern ulusal şiirimizin temellerinin atıldığı dö­ nem olarak incelenecektir. Bu hem dilin Türk­ çe, hem de kafanın çağdaş olmasından doğan özelliği belirtir.

Nâzım Hikmet değişik dönemleri olan bir ozanımızdır. Onun şiiri, taklitçilerinin nasıl olup da bağlandıklarına hep şaştığım, belli bir biçim ve söyleyiş anlayışı içine kapanmamıştır. Genel olarak, yüksek sesle okunacak şiirler yazmıştır denebilir. Ama son yazdıkları buna uymaz. Onun için Nâzım Hikmet’in şiirini, bu evrelere uyarak anlamaya çalışmalıdır.

Şiirini okuyuş tarzı da onu öteki ozanlarımız­ dan ayıran bir özelliği idi. Kendine özgü bir bes­ teleme iie okurdu şiirlerini. Bu okuyuş tarzı, din­ leyeni etkilerdi. Getirdiği şiirin yeniliğini bildiği için, onu halka kendi ağzından duyurmak İste- mişti gençliğinde. Plâğa okuduğu şiirlerini, son ra benim çocukluğumda, Kadıköy Hale Sine­ masında Süreyya Opereti temsillerinden önce, perdenin önüne çıkıp okuduğunu da anımsıyo­ rum.

Şiirde yenilik ilk günler yadırganır genellik­ le; ama şunu söylersem yanlış olmayacağını sa myorum ki, Nâzım Hikmet’in başarısı birden ve büyük oldu. Sanki insanlarımız böyle bir ozan bekliyorlardı. Dahası var, onun siyasal anlayışı­ na karşı olanlar da, söz şiirine geldi mi, koru­ yorlardı onu. Hiçbir şiir kendi üstünde bunca birlik toplamamıştır. Hep şaşmışımdır, yenilik bakımından en büyük atılganlığı ve cesareti gös­ terdiği o,

Trıını trak tiki tak

maklnalaşmak İstiyorum.

şiirini bile kimse alaya almaya kalkmadı.

Anılar

1950 seçimlerine doğru, Nâzım Hikmet*! ha­ pisten kurtarmak için Ankara’da bir imza kam­ panyası yürütülürken, imzasını istemek üzere karşılaştığım herkeste Nâzım Hikmet’e karşı sev­ gi, saygı görmüşümdür. Onun bir adli hata yü­ zünden yattığı inancı yaygındı. Biz üç arkadaş (Orhan Veli, Oktay Rifat, ben) Nâzım Hikmet’i hapisten kurtarmak amacına yönelik bir açlık

grevi başlattıktı tam seçim günü. O günler Nâ zım Hikmet da açlık grevindeydi. Yirmi altı yıl ! geçm

iş-Sonra, o yılın yazı, Abidin Dino ile eşi. Çil tehavuzlarda, eski bir konağın bahçe kapısı ya­ nındaki müştemilâtı (eskiden ahçı dairesiymiş aklımda kaldığına göre) yaz için kiraladılar. Ben ve eşim onların konuklan idik. Nâzım Hikmet hapisten çıktığının ertesi günü geldi. Bahçede, ağaçların örttüğü, üstü yapraklarla kaplı, ro­ mantik bir havuz vardı. O havuzun başında otur­ muştuk önce, sonra içeri girdikti, gece yarıları­ na dek konuştuk. Bu buluşmalarımız sürdü git- tiydi yaz boyunca. Ressam Balaban hep aramız- daydı. Sonra Nâzım Hikmet ve eşi, Kadıköy is­ kelesine yakın bir apartmana taşındılar.

B ir de şüre ilişkin küçük bir anım var, onu anlatayım. Nâzım Hikmet, Kurtuluş Savaşı Des- tanı’nı baskıya hazırlıyordu. Bir gün bana, kita­ bının başına 16 Mart Şehitleri üstüne bir giriş koymak istediğini, bunun için de kendisine belge gerektiğini söyledi. Sokağa pek sık çıkmıyordu, haklı olarak. İstanbul’un müttefiklerce işgali günü çıkan gazetelerden bu olayın ayrıntılarını öğrenip kendisine getirmemi benden rica etti. İstanbul Pelediye Kitaplığına gittim, işgal günü­ nün gazetelerini buldum, o korkunç olayı uzun uzun okudum. Sıra not almaya gelince, notlan kime götüreceğimi biliyordum, onun şiirini, tek­ niğini, deyişini biliyordum. Şehzadebaşı Karako­ lunda uyurken süngülenen erlerin adlarım, baba adlarını, memleketlerini yazarken, ozanın elinde bunların nasıl bir biçime gireceğini tasarlıyordum. Nerdeyse onun yazacağı dizeler geçiyordu gözü­ mün önünden. Hele şehitlerden birinin nereli ol­ duğunun anlaşılamadığını defterime yazarken, bunun ozanı nasıl etkileyeceğini düşünmekten kendimi alamadım. O günün anısı bende öyledir ki, onun yerinde başka bir ozan olsaydı, gazete­ leri belki de başka açıdan tarardım. Bunları ge­ tirip Nâzım Hikmet’e verdim, hemen ertesi gü­ nü, şiiri okudu, bildiğiniz şiiri.

Nâzım Hikmet için şiir sadece bir uğraş de­ ğil. hava gibi, su gibi, bir an onsuz olunamaz bir şeydi. Katıldığı kongrelerde söylev yerine şiir okumuştur; yolculuk anılan onun için yeni şiir­ lerin kaynağı olurdu. Yaşamının kimi önemli o- laylannı, kişiliğinin özelliklerini şiirle vermiştir. Olağanüstü bir doğurganlığı vardı. Esinli ozan soyundandı. îleriki kuşaklar onu daha iyi anla­ mak, daha iyi değerlendirmek olanağını bulacak­ lardır sanıyorum.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tablo 8: "Türk iĢletmeleri yabancı sözcük içeren marka adını dıĢ pazara açılırken tercih etmemelidir." Fikrine Katılma Düzeyi Türk işletmeleri yabancı sözcük içeren

Kassing ve Avtgis [11], içsel kontrol odağına sahip çalışanların orta derece ya da dışsal kontrol odağına sahip çalışanlardan daha fazla açık muhalefet

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

BEN DE FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM — Sami Güner’e göre Yunus Emre’den Tlırgut Uyar’a şairler, insanın ve doğanın şiirini yazıyor, kendisi de fotoğrafını

SEVSAY: Türkiye’de, merhum Cemal Reşit Rey ile 9-10 yıl süren çalışmala­ rımdan sonra uzun bir süre Viyana Mü­ zik Akademisi’nde Kompozisyon ve Or­ kestra

sürekli olarak Köln de oturuyor Iş için Münih'e geldiğinde acı kahvemi içmesinde garipsenecek bir taraf görmüyorum" diyor MEHMET AKTAN.. M ÜNIH’ten