İşte ancak bu yılların ertesinde, 1946’da yayımlanabildi ilk iki öykü ki tabı. Altmış üç yaşındayken. O yılda bile “M .Ş.E.” adıyla!
“M.Ş., M.Ş.E., Mustafa Yalınkat, Mustafa Memduh, M. Oğulcuk, İste- menoğlu” adlarını kendine yakıştırıp bir türlü “M emduh Şevket Esendal ”ı güvenle kullanamayışı yüzünden, son radan kazandığı değeri yaşadığı yıllar içinde göremedi.
Oysa ki sözgelimi aynı kuşağın bir başka önemli öykücüsü olan Ömer Seyfettin’in Milli Edebiyat akımına tu tunan “dava adamı” kimliğinden güç alışına karşın, M.Ş.E. yalnız bir yazın adamı, ama öykücülüğümüzün yeni likçi döneminin de gerçek öncüsüydü. Mustafa Şerif Onaran bu belirlemeyi şu sözlerle tamamlıyor: “Ciddi bir araştırıcı “Esendal’ın daha önce ya yımladığı ilk öykü denemelerini de bu labilir. Böylece Ömer Seyfettin’den önce temiz Türkçeyle yazılmış yalın Esendal öykülerinin yazınımızdaki önemli yeri belirtilmiş olacaktır. ”
Esendal’ın sonunda bugün, öykücü lüğümüzün en kalıcı, neredeyse kla sikleşmiş öykülerin yazarı olarak be nimsenmesinin nedenleri pek çoktur. Popülizmi aşan halkçılığı içinde, bazı sert gerçekleri sert biçimde anlam ayı şıyla dikkat çeker ilkin. Anadolu ger çekliğini bir büyük kent aydınının gözlemciliğiyle öyküye getirmiş; bü rokrasinin sıkıcılığını yermiş; kent in sanının günlük yaşantısı içindeki kü çük sorunları işlemiş; kadın ve erkek arasındaki ilişkileri özellikle,
kadınla-lümsetmeyi, sevecenlik ve yumuşaklık aşılamayı, insana iyi duygular taşımayı belli ki amaçlamıştır. Öykülerini oku ruyla paylaşabilirle yeteneği onun ka dar gelişmiş bir başka öykücü bulmak sanırım kolay değildir.
Tipik bir kısa öykücüdür Esendal. Ayrıntıları gözeten, bir tek ayrıntıdan çıkan öykünün içinde patlayan birçok ayrıntının gizlerini ayrıştıran bir tu tum içindedir. Ansızın başlayıp biten bir yaşantı kesiti, bir kişilik durumu, bir karşılıklı ilişki içinde oluşan yaşan tılar ve çoğu kez hızlı bir iç devinime uygun kurgusuyla, şiirsel bir dille olu şur öyküleri. Sonra bir yerde, bu öykü içi yaşantıyı besleyen bir öğe olarak ironikatılır...
Ayaşlı ve Kiracıları gibi çok tanın mış birinin de aralarında bulunduğu üç romanı olmakla birlikte, hiç kuşku suz, bir öykücüdür Esendal. Hem de öykü yazınımızın Sait Faik’ten sonraki en önemli öykücüsü. Cevdet Kudret de onun bir başka yanını öne çıkarı yor: “Batı’dan sadece hikâye tekniği almakla yetinen M .E.Ş.’nin eserlerin de hiçbir yabancı koku yokttır;bunlar kendi çevremizi kendi insanlarımızı kendi dilimizle anlatan, çeviri havası taşımayan, yüzde yüz yerli bir edebi yatın ürünleridir.”
Gene de üzücü. Doğumundan yüz on yıl sonra hâlâ ne denli önemli bir öykücü olduğunu anlatmaya çalıştığı mız Esendal, aslında öykü yazınımızın çağcıl bir yönseme evrilmesinin başlı ca yaratıcılarından biridir. Gerçek edebiyat, sopunda nasılsa kazanır. ■
Memduh Şevket Esendal 110 yıl önce doğmuştu ve...
Değeri sonra anlaşıldı
Doğumundan yüz on yıl
sonra hâlâ ne denli önemli bir
öykücü olduğunu anlatmaya
çalıştığımız Esendal, aslında
öykü yazınımızın çağcıl bir
yöne doğru evrilmesinin
başlıca yâratıcılarından
biridir
SEMİH GÜMÜŞ■■ m e değerlerimizi, ne değerbilirli-
H|
ği yeterince umursadığımız 1 1 1 söylenebilir. Memduh Şevket " ™ Esendal, yaşadığı yıllarda üs tünde durulmamış, gerçek değeri on yıllar sonra anlaşılabilmiş, üstelik hâlâ da tam anlamıyla değerlendirilememiş bir yazar. Kimin umurunda? Önceleri pek kimselerin umursamadığı besbel li. Neden sonra, öykücülüğümüzün yapıtaşlarından olduğu görülünce, Türk yazmini ciddiye alan herkesçe önemsenmeye başladı.İlginç bir yaşam sürmüştü Esendal.
Mütareke döneminde hükümetin ko vuşturmasına uğramış, iki yıl kaçak ya şadıktan sonra İtalya’ya kaçıp iki yıl da bu ülkede kalmıştı. Daha yirmi üç ya şındayken İttihat ve Terakkiye katıl ması da gösterir onun bu serüvenci ki şiliğini. Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen ertesinde görevli olarak gönde rildiği Bakü’de ise, bu kez adı “Bolşe- vik”e çıktı. Bu yüzden İstiklal Mahke- meleri’nde yargılanmaktan, son anda Mustafa Kemal’in ona güvenini belirt mesiyle kurtuldu. Siyasal yaşamla, Halk Partisi Genel Sekreterliği’ne uza nan bir içlidışlılık içindeydi. Gerçek bir halkçıydı da üstelik. Partiyi kendi görüşlerine göre yenilemeye çalıştı, ama yenik düştü. Adı da o sıralarda “Bolşevik”likten “G andi’ye dönüşü- vermişti. Dayanamadı, 1945’te genel sekreterlikten ayrıldı.
rın yanını tutarak almış; olumsuzlukla rı yumuşak bir dille eleştirmiştir.
Esendal’ın, yaşadığı dönemin yazın ortamını etkileyememiş olmasının öy kücülüğümüz için başlı başına bir ek siklik olduğu pekâlâ söylenebilir. G e rek sıcak bir öykü dünyası oluştur makta, gerek sıradan ve denebilir ki çok olağan durumlardan sıradışı öy küler kotarmakta, gerek yazınsal dile getirdiği yepyeni olanaklar ve yalınlık ta, kendi döneminin önünde duran bir öykücüydü Esendal.
Sindirilmiş bir yaşam deneyimi ol duğu biliniyor ama, bunu öyküye yan sıtmakta ne denli başarılı olduğu son radan anlaşılabildi. Olağanüstü bir dinginlikle kurulmuştur öyküleri: Kı sacık ruhsal çözümlemelerden anlık durumları yakalama biçiminden bu tutumu hemen sezilebilir. Okuru
gü-Esendal’ın Yapıtları
Memduh Şevket EsendaHın eser leri toplu olarak Bilgi Yayınevi tara fından yayımlanmaktadır. Bu dizide şimdiye kadar çıkan kitaplar şunlar:
1. Ayaşlı ve Kiracıları, 223 s. 2. VassafBey,251 s. 3. Otlakçı, 244 s. 4. Mendil Altında, 230 s. 5. Sahan Külbastı, 213 s. 6. Veysel Çavuş, 222 s. 7. Bir Kucak Çiçek, 206 s. 8. İhtiyar Çilingir, 206 s. 9. Hava Parası, 206 s. 10. Bizim Nesibe, 206 s. 11. Kelepir, 206 s. 12. Gödeli Mehmet, 198 s. 13. Miras,246s.
14. Güllüce Bağları Yolunda, 198 s.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 6 4 S A Y F A 11
Taha Toros Arşivi