• Sonuç bulunamadı

Birsel'e saygı yazısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Birsel'e saygı yazısı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

29 AĞUSTOS 1995 SALI

YAZI O D ASI

SELİM İLERİ

Birssl'e Saygı Yazısı

“Artık papağannamelere burada b ir son çekmek gerekiyor,"

Ama okurları Salâh Bireel’den daha nice papa- ğannameler bekliyor. Yukarıdaki cümleyi kaleme ge­ tirmiş Salâh Bey'e İtiraz ediyorum.

Adam Yayınları'nın okura armağan ettiği Papa-

ğanname, Salâh Birsel'in öteki yapıtları gibi soluk so­

luğa okunan, elden bırakılamayan, sonra bir kez da­ ha okunan bir kitap. Yazarın 1993 ve 1994 yıllarının günlerinde yazıp çizdiği eşsiz satırları devşiriyor.

Necatigil, Birsel'in şiirinden şöyle söz açar: "Ko­

nularını alaya alır göründü, duyarlığı öldürür görü­ nerek ona düşündürücü yanı çoğalmış b ir tazelik kattı. ” Aynı incelik ve yazınsal kaygı denemelerde,

günlüklerde sürüp gitmez mi? Sonra Necatigil'in o

‘görünmek’ deyişinde ne kadar keskin bir saptayım söz konusudur. Çünkü Salâh Birsel, bence, yalnız­ ca acıyı, sevecenliği, hüzünleri yazdı. Onlara zaman zaman taşlamadan, kara yergiden çok renkli giysi­ ler biçti.

Cemal Süreya, Kendimle Konuşmalar'daki (1969)

denemelerin edebiyatımızda apayrı bir sayfa, bölüm oluşturacağını söylerdi. O zamanlar Salâh Bey’le ta­ nışmamıştım. Kendimle Konuşmaların yazarı An­ kara’da yaşıyor, gözlerden ırak durmayı yeğliyordu. Cemal Süreya, Birsel’in şiirinden de söz açmış, ede­ biyat tutkunu gençlerin bu şiiri defalarca okumaları, özümsemeleri gerektiğini söylemişti. Bu konuşma Papirüs dergisinin Cağaloğlu’ndaki küçücük yöne­ tim odasında geçmiştir.

Yeditepe Yayınları arasında çıkmış Günlük (1955) ve Sen Beni Sev’i (1957) yeniden ve dikkatle oku­ muştum. İtiraf edeyim ki, Birsel’in şiirindeki derin bu­ rukluğu, demin andığım kitapların uyandırdığı haz- zın gerisinde sanıyordum. Düşüncenin duyarlıktan sıyrılır göründüğü bu şiir için, besbelli, zamana, yıl­ lara ihtiyacım vardı.

Sonra Salâh Birsel'i tanıdım. Ankara'daki evinde İstanbul'a göç hazırlığı içindeydi. Jale Birsel bize meyvalı pastalar ikram etmişti. Unutulmaz bir akşa- müzeriydi. Orada genç edebiyatçılara bütün kalbini açmaya hazır o alçakgönüllü Salâh Bey'le mutlu sa­ atler geçirmiştik.

Dostluğunu benden de esirgemedi. İstanbul'da birçok kez birlikte olduk. Jale Hanım’ın harlkulâde çerkestavuğunu yedik. Edebiyattan, estetikten, gü­ zelliklerden söz açtık. Böyle günler, böyle geceler be­ nim hayatımda sayılı.

Kuşlan örtünm ek (1976) yayımlandığında Salâh

Bey'in Pastırma Yazı İçin -hak etmediğim- övgü do­ lu sözlerini okudum. O, genç edebiyatçılara her za­ man yol açtı, her zaman onlara destek verdi, sevgi duydu; güçlü sanatının sezdlrlslyle genç edebiyat­ çıya kılavuzluk etti.

Salâh Bey'in tutumuna gündeş edebiyatımızda ar­ tık rastlayamıyoruz. Aynı sevglcll tutumu, ben birde,

Attllâ Ilhan’la Edip C ansever’de doya doya tattım.

Şiir ve Cinayet’i (1975) Moda’da çay bahçesinde

okumaya başladığımı hatırlıyorum. Annem ölümcül hastaydı. Onu, çay bahçesine götürmüştüm, ö lü ­ mün usul usul çıkageldiği bif..hastalık; sonu hasta­ nın yakınları biliyor, ama hasta gitgide çocuklaşıyor, öylesine üzgün bir dönemde Birsel'in denemeleri, içimdeki karmaşaya sular serpiyor, Şiir ve Cinayet’i okudukça huzura kavuşuyordum. Salâh Birsel'in bü­ tün kitapları en işlek yaralara en ondurucu merhem­ lerdir.

Her dizesinden, her cümlesinden anlam edindiği­ miz, tat aldığımız Salâh Bey, bana öyle geliyor ki, özellikle 1970 sonrasında, edebiyatımızda bir dö­ nem oluşturuyor. Şiirinin billûrlaşması Haydar Hay­

dar (1972). Varduman (1993) şiirini seyrek yayımla­

yan bu ustanın şiire duyduğu büyük saygıyı, verdiği önemi yeniden kanıtladı. Düzyazıları gelince, ger­ çekten mutlu kıldılar okuru.

Öylesine mutlu kıldılar ki, okur yetiştirdiler, dene­ me türüne edebiyatımızda ufuk açtılar. Halley Kimi

Kurtanr’ı (1981), Yapıştırma Bıyık’ı (1985) baş köşe­

ye oturtuyorum. Sonra aklım Amerikalı Tolstoy’da (1983) kalıyor. Salâh Birsel'in kaleminden Boğazi­ çi’ni, Beyoğlu’nu bir uçtan bir uca gezinip durduk; artık bir daha gün ışığına çıkmaz sanılmış olaylar, ki­ şiler, semtler yeniden dirim kazandı. Bunca emeğe nasıl teşekkür edilir?

Teşekkürün, gönül borcunun yordamını kestire­ mediğimiz gibi, kırgınlık duyduğumuzu da saklama­ yacağım. Salâh Bey şimdi Papağanname’de diyor ki: “B ir kenarda dur. Dudaklanna da b ir gülücük kon­

dur. ” Ama biz okurları onu ille yazı masası başında

görmek istiyoruz. “ Yaşlanıyorum, yaşlanıyorum" di­ yor, biz okurlarına yalan söylüyor: Yazısı şimdi her zamankinden genç, dipdiri!

Referanslar

Benzer Belgeler

Jinekolojik kanser hastaları klinik denemelere katılmak için gönüllü olmaktan çekinmemeli çünkü bu klinik denemeler sayısız faydaya yol açarak tüm dünyadaki hastalar

kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. Örneğin: Karşı tarafın görmesini istemediğimiz ticari defterler. Eğer bir vakıaya ilişkin

Hastalardaki (Hasta Sahiplerindeki) Dört Ana Sosyal Tarz.. Analitik Hasta

Hastalardaki (Hasta Sahiplerindeki) Dört Ana Sosyal Tarz.. Analitik Hasta

a) Bir devlet i.iniversitesi veya yiiksek teknoloji enstittisiinde rektoriin gd,rev sihesi sona erdilinde veya rell6rltik makamrnda herhangi bir nedenle boqalma

Ayrıca tanık olunan ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin tipi öncelikle sözlü olarak tanımlanmış, daha çok erkek hastalar tarafından kadın ve hemşire

CEVAP 9) E-reçetelerin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine kaydedilmesi sonrası MEDULA sistemi tarafından her bir e-reçete için

Oldukça yoğun bir metropol olan ve her geçen gün artış gösteren nüfusu ve de akılalmaz trafik sorunları ile dikkat çeken İstanbul'da tahmin edersiniz