• Sonuç bulunamadı

Mücap Ofluoğlu 40. sanat yılında:bugün de sahneye çıkar, ilk günkü gibi coşkuyla oynarım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mücap Ofluoğlu 40. sanat yılında:bugün de sahneye çıkar, ilk günkü gibi coşkuyla oynarım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mücap Ofluoğlu 40. sanat yılında

Bugün de sahneye çıkar, ilk

günkü gibi coşkuyla oynarım

17 YAŞINDA BAŞLAYAN TUTKU — Mücap Ofluoğlu’nun tiyat­ ro tutkusu 17 yaşında başladı. Bu tutkuyu önce sinemayla gi­ derdi, ama sonunda iyi bir tiyatrocu olmayı başardı. Fotoğrafta Ofluoğlu, eski oyunlarından birinde görülüyor.

Kültür Servisi — Tiyatro­ muzun Mücap Ofluoğlu’su, 40. sanat yılını 21 mart pa­ zartesi gecesi saat 21.00'de Şan Tiyatrosu’nda düzenle­ nen bir geceyle kutluyor. Hl sar Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen gecenin özelliği, sağlanan gelirle gösteri sanat lan dalında çalışan genç ya da kıdemli sanatçılara mesle ki açıdan geliştirici burslar verilmesi. Böyle bir girişt- minmin nedenleri üzerine kafa yormak yerine, mes­ lek yaşamında başına gelen leri, tutkuyla tiyatro sanatı­ na bağlı olan Mücap Ofluoğ

lu’nun ağzından dinlemek en iyisi.

ÖNCE SİNEMAYLA İŞE BAŞLADIM

«17 yaşında bir lise öğren çişiyken aktör olmaya karar verdim. Manzum bir oyunda yaşlı adam rolüne çıkmış, çok da beğenilmiştim. Bu o- laydan sonra, edebiyat öğ­ retmenimiz beni ikide bir kaldırır ve şiir okuturdu. Be ğenilmek tiyatrocu olma iste ğimi iyiden iyiye kamçıladı. Liseyi bitirince Ankara Dev­ let Konservatuarı giriş sına­ vına katıldım. Benim gibi 200 hevesli vardı ve konser­ vatuara bir kişi alınacaktı. Son beş kişinin arasına da girdim, ama seçilen Nihat Aybars oldu. Umudumu kır­ madım, kendi kendimi yetiş, tirmeye çalıştım. Ama tiyat ro okumakla yapılmaz, uy­ gulama, yani sahneye çıkma şarttır. 1943 yılında bir film de oynama fırsatı doğdu. Hemen kabul ettim ve tiyat rodan önce sinemaya geç­ tim.

1946 yılıydı, Hayvan Bor- sası’nda muhasebe işlerine bakıyordum. Yüzümü kız­ dırdım, kalktım Muhsin Er- tuğrul’a gittim. Şehir Tiyat- roları’na girebilmemi sağla­ yan bir «figüran kartı» verdi. «Jiil Sezar»la tiyat­ roya geçtim, figüran ola­ rak. Ama ilk gece, sahne amiri Necdet Mahfi, dekor­ da yer alacak heykellerin gelmediğini ve heykel ola­ cak gönüllü aradıklarını söyleyince, sahnede daha faz la kalma umuduyla hemen kabul ettim. Sonuçta bir haf ta her yanım tutuldu ama. öbür iki heykel dayanama­ yıp kaçtığından göze girdim. İkinci oyunum olan Cahit Uçuk’un «Gök Korsan»mda bu kez sözlü role çıktım.

TİYATROMUZUN DÜNÜ. BUGÜNÜ

— Tiyatromuzun dününü de yaşadınız, bugününü de. Ne dersiniz?

— Yukarıda belirttiğim gi

bi, 1950’lere doğru Ertuğrul Muhsin yönetimindeki Şehir Tiyatrolan'nda bu işe başla dım. Tiyatro aşkını ondan al dım. 1950-70 arasında bir dönem var ki ben o dönemi özlüyorum. Gönül, tiyatro­ muzun o günlerdeki kadar canlı olmasını istiyor.

— Genç tiyatroculara söy leyebileceğiniz neler var?

— Tiyatro çok ciddi bir iştir. Tiyatroda ciddiyet, gişe den başlar, sahneye kadar sürer. Ama yalnız tiyatrocu nun ciddi olması yetmez. Se yirci öğesini de unutmamak gerekir. Hiç unutmam, Kü­ çük Sahne’de Agatha Chris- tie’nin «10 Küçük Yaramaz»’ ını oynuyoruz. Gerilimi bü­ yük bir polisiye oyun. Mil­ let birbiri ardına ölüyor. Beş kişi kaldık. İkinci perde başladı, en önde oturan bir adam yanındakine, elinde tuttuğu kesekâğıdını uzattı. «Nuri, biraz daha alsana.» öbürü, «Sağol,» dedikçe a- dam üsteliyor. Sahnede ben den başka, yanılmıyorsam Asuman Korad var, Münir Özkul var. Seyirciyle göz göze geldik. «Al, al,» dedim. Neyse, fazla direnmedi de biz oyunumuzu sürdürebil­ dik. Bir keresinde de. İzmir Fuan'nm içindeki salaş sa­ londa oynuyorduk. Oyunu­

muz «Macbeth», Oyunun so­ nunda ben kral oluyor, hal­ ka hitap ediyorum. Rolü bi­ ten arkasını dönüp sahneye çıkıyor, böylece kalabalık o- luşturuluyor. Tam o sıra yağ mur çinko damı, var gücüy le dövmeye başlamaz mı. Ben, «îskoçyalılar!» diye sö­ ze girdim. Arkadan biri ye­ rinden fmiadı, «Aman abi, traşı kes, otobüsü kaçıra­ cağız!» diye bağırdı. Ne di­ yeceğimi şaşırdım. Rahmetli Salih Tozan dayanamadı ge ri döndü ve «Ayıp, ayıp.» dedi. «Biz burada sanat ya­ pıyoruz. Sonraki otobüsle git, kardeşim.» Sonra başını benden yana çevirdi: «De­ vam!».

Diyeceğim, bu güçlükler­ den çıktık geldik. Ama coş­ kum bugün bile tükenmiş değil.Suzan Uztan arkada­ şımla, «Eski Moda Komed­ ya» için iki ay prova yaptık, iki hafta süreyle de 15 kere oynadık. Bu işi parasız, ama aşkla, şevkle yaptık. Tiyat­ rocu için en önemli şey, işte bu aşkı yitirmemek. Ben şimdi de sahneye çıkıp, ilk günkü heyecanımla oynaya­ bilirim, 40. Sanat Yılım için düzenlenen gösterinin geli­ rini genç sanatçılara bırak­ mamız da buradan kaynak­ lanıyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yıldız Sarayı Bahçelerinde; dinlenme amacıyla, biri Küçük Mabeyn binasının çatısında olmak üzere çeşitli sera ve limonluklar (Resim 2), köşkler (Resim

Sergide linografi ve serigrafi tekniğiyle gerçekleştirdiği baskı resimleri yer alan sanatçı, 1956 yılında İstanbul’da doğdu. Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek O

erkek öğrencilerin puan ortalamaları birbirlerine çok yakın iken, 10. sınıflarda kız öğrencilerin puan ortalamaları erkek öğrencilerin puan ortalamalarından daha

Ebeveynlerin ağız vediş sağlığı konusunda eğitim alma durumuna göre diş çürüğü görülme durumu incele ndiğinde, diş sağlığı konusunda çocuk hekimi ya da

Picardo Calero Marco D el ‘Pc Qerardo PHcrola D u c / 10 Olivier Çagnére Selma Qürbüz ‘Kpmet A ki ‘Kuroda 'François & Jean Lamore. Loïc Madec 'Victor Mira

Bu film nedeniyle düzenlediğimiz ve belirli bir çevreyle sınırlı olarak giz­ li tuttuğumuz bir toplantının “tuta­ nak kaseti”, bugün Emil Galip San­ dalcı,

Yönetimi 70 yıllık tarihinde çok fazla el değiştirmeyen Rejans'ın ilk üç ortağından Tevfik Manars ve Vera Protoppova kısa bir süre sonra ortaklıktan ayrılır,

Cankurtaran altgeçidinden geçtikten sonra sol tarafta tarihi surların üzerinde Eminönü Belediyesi'ne ait sosyal tesisler bulunuyor.. Tesisler yapılalı birkaç yıl oldu ancak