• Sonuç bulunamadı

İstanbul bir yalnızlıktır 8:Kimler geldi kimler geçti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul bir yalnızlıktır 8:Kimler geldi kimler geçti"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PERA PALAS,

ASLINDA ÜNLÜ ŞARK

EKSPRESİ

YOLCULARININ

KONAKLAMA

YERİYDİ...

BUGÜN DE ORİJİNAL

EŞYALARININ

Greta Garbo, sinemanın en efsanevi yaldızıydı. Garbo, şöhretinin doruğunda sinemayı bıraktı ve kayıplara karıştı. Oysa bir zamanlar, çok ençken stanbul’a gelmişti ve » muhakkak ki büyük ümitler besliyordu hayata karşı.

İSTANBUL

i

BİR YALNIZLIKTIR

KİMİLERİNİ

KORUMAKTA...

Khmer

NDOKUZUNCU yüzyıl so­ nunda yetişmiş yazarlarımız İçin Beyoğlu, bir uçtan bir uca o eski Pera,monden

ha-! ya

İstanbul’la Beyoğlu birbirin­ den ayrı İki ülke gibi alımta- nır. Abdülhak Şinasl’nin saptayımına kulak verelim:

“Çamlıca’nın günleri güneşle, geceleri ay ve yıldızlarla ne kadar nurlu ve parlak olsa da, İstanbul’un bütün daüssılalı (sıla özlemi ya­

ratan) semtlerinde oturanların hemen hepsi­

nin âdet edindikleri gibi, biz de, arada sıra­ da, bu sevgili mahallemize İhanet etmeyi ve gidip Beyoğlu gecelerinin içkisini tatmayı se­ verdik. Şüphe yok kİ burada daha hızlı bir ha­ yat neşesine kavuşuyorduk.”

Yeniden yaşamak İstediği günlerin Be- yoğlu’nu şimdi yaşadığı günlerin Beyoğlu’n- dan hayli farklı hatırlar Abdülhak Şlnasi. Ge­ çen, geçip gitm iş zamana bir yas çelengi oturmaktan kendini alamaz.

O zamanın Beyoğlu geceleri Tünel'den Halep Çarşısı’na kadar canlı, eğlencelidir. O zamanın Beyoğlu gecelerinde elektrik yoktur, havagazıyla aydınlanma sağlanır. Barların, si­ nemaların adı bile geçmez; buna karşılık iç­ kili lokantalar, çalgılı gazinolar saltanat sür­ mektedir. Ucuz kira faytonları, kupa arabala­ rı otom obilin görevini yüklenmiştir. Şimdinin yıkık dökük, Abdülhak Şinasl’nin bu satırları kaleme aldığı günlerin pırıltılı Elhamra sine­ ması, geçmiş zamanda Palais de C ristal’dir, bir kafe şantan, yanı çalgılı kahve. Palals de Crlstal’de, üst katta, merdiven başında görün­ tüyü değiştirici, güldürücü aynalar hafızada derin İz bırakır...

O kırmızı Saint-Antoine kilisesinin oldu­ ğu yerde Konkordia Tiyatrosu vardır; neşeli, oynak, hoppa bir mekân, arkada kumarhane­ si bile var. Bununla birlikte Halep Çarşısı gö­ rünür görünmez Beyoğlu adım adım tenha­ laşmakta, Taksim’e kadar karanlık bir mıntı­ ka başlamakta. Taksim’de büyük ağacıyla Ha- midiye Çeşmesi ve artık Şişll’ye kadar, bayağı ıssız bir yol.

SOSYAL TOPOGRAFYA

kimler

ı Rokoko stilinde bir yapısı olan otel saygıya değer bir ayakta kalma

mücadelesi verirken, kapısını aşındıranlar arasında Atatürk'ten İnö­

nü'ye, prenslerden Agatha Christie'ye kadar pek çok ünlü de var...

den hayata ayak uydurmamız öyle kolay de­ ğil...

DuhanTden anlaşılabileceği gibi Pera Pa­ las aslında ünlü Şark Ekspresi yolcularının konaklama yeridir. Rokoko stilinde bir yapı. Bugün de orijinal eşyasının kim ilerini koru­ makta, İstanbul’un en eski otellerinden biri olarak gerçekten saygıya değer bir ayakta kal­ ma mücadelesi vermektedir.

Perâ Palas’ta konaklamış ünlülerden de söz açacağız. Otelin 101 numaralı odası Ata­

türk’ün anısına ayrılmış, m inik bir müze, is­ met Paşa da Pera Palaö’ta kalmış, Celal Ba- yar da. Bir başka Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk de... Adnan Menderes, Refik Say­

dam... Yazarlarımızdan başı çekenler Yakup Kadri’yle Fatih Rıfkı. Ben, Attilâ iihan’ ın da kaldığını anımsıyorum.

Krallar, kraliçeler, hanedan mensupları listesi sayılacak gibi değil: Eski Arnavutluk Kralı Ahmet Zogo, eski Romanya Kraliçesi

Mary, Kralı Carol, eski Sırp Kralı Pierre, Şah Rıza Pehlevi, Hıdiv Abbas, VII. Edward, Pren­

ses Adile Osmanoğlu (II. Abdülhamlt’in toru­ nu)..

Agatha Christie, polis romanlarının eşsiz

kraliçesi de Pera Palas’ın konuklarından. Ote­ lin bugünkü yöneticileri Hercule Poirot ve Ja­ ne Marple yaratıcısı İçin bir iddia ileri sürü­ yorlar: “ Meşhur yazar Agatha Christie’

nln hayatındaki 11 günlük kayıp devreye ışık tutacak esrarlı anahtar, medyum Tamara Rand ve Warner Bros film şirketi gayretleriyle 7.3.1979 tarihinde 411 numaralı odada

bulun-muştur. Bu anahtar halen otelimizde muha­ faza altındadır.”

nedeni, içlerinden birinin, sanıyorum kış ola­ nı, imalat ya da taşıma sırasında veya mon­ te edilirken kazaya uğramış olmasıdır.”

Lebon’a öğle yemeğine davet edilen Sa-

rah Bernhardt, Fransız Sefareti kâtipleriyle

şampanya yuvarlamaktan kendini alamaz. Sa-

rah Bernhardt, Beyoğlu’nu bir uçtan bir uca

kupa arabasıyla dolaşır, Avrupa'da satın ala­ bileceği her şeyin Pera’da da satılıyor olma­ sına önce şaşar, sonra dudak büker, impa­ ratorluk başkentinin özgün, yerli mallarını bunca az sergiliyor olması dikkatini çekmiş­ tir; mihmandarına üzüntülerini bildirir.

Henüz çok gençken İstanbul’u ziyaret eden Greta Garbo, Pera Palas’ın manzarası­ na hayran kalır. Garbo’nun bu kentte büyük bir aşk yaşadığı söylentileri vardır, İstanbul’ da, Haliç’in efsanevi günbatımına dalıp gide­ rek. Garbo’yu Charles Boyer, Josephine Ba­

ker, Julio Iglesias izliyor değişik dönemlerde.

Beyoğlu’ndaki gezimizi Tepebaşı bahçe­ sine kadar uzatalım. Orayı, daha yakın tarih­ te, ellili yıllarda Ziya Osman Saba anar.

Saba’nın Tepebaşı bahçesi, “ Mai ve Siyah” romanının başlangıcında yer almış çalgılı bahçedir.

ÜÇ MEVSİM

Fakat biz şimdi Peyami Safa Bey’in

“ Fatih-Harbiye” romanına “takılıp” Pera Pa-

las’tan uzaklaşarak Lebon ve Markiz pasta­ nelerine yol alacağız. Okuyanların hatırlaya­ bileceği gibi bu romanın kişileri Lebon’la Markiz arasında mekik dokurlar. Peyami Sa­

fa onların felakete sürükleneceği kanısıyla

yürek titremelerine uğrar. Yüzyılımızın başın­ daki Beyoğlu, eski İstanbul tarafında oturan aileler için bir korku ülkesidir. Erkek ve dişi Frankeştayn’lar cadde boyunca semiz av araştırıp dururlar.

Bugünün Beyoğlu dünyası mondenliğin değil, lumpenliğin simgelerini içermektedir. Muhafazakâr yazarlarımızın yuva yıkıcı buldu­ ğu o eski Pera, şimdi belediyenin eline bıra­ kılmış, belediyece verilecek şekle zorunlu kı­ lınmıştır. Tarlabaşı'ndaki yıkıma, ahlaki yıkı­ lışın ortadan kaldırılması gözüyle bakılıyor- sa, bu, yıkımlarla ahlakın onartabileceği dü­ şüncesinden kaynaklanmaktadır. Kendinden menkul bir onarım olsa gerek.

Ne var ki, bugünün Pera’sına bugünün Sa- rah Bemhardt’ları, Greta Gartoo’ları, İsmet Pa- şa’ları, Celal Bayar’ları zaten uğramamakta­ dır ve zaten onlar da birer hayal gibi silinip gitm iş değiller midir?

Oysa Lebon masumiyet dolu bir kuruluş tur. Sonradan ilk Lebon'u Markiz işgal ede cek, ikinci Lebon da karşı sırada yer alacak tır. Duhanı’ye göre, “ Lebon bu eski yerinde

duvarların, lambrilerin üstünde kalan bölüm lerinde kübik oymalarla yapılmış fayans pa nolar hâlâ durmaktadır. Dört mevsimi anlatan bu tablolar yalnızca üç adettir. Bu eksikliğin Abdülhak Şinasi’miz o zamanlar gençliğini

yaşarken, Servet-i FOnun romancıları harıl ha­ rıl monden Beyoğlu'nu anlatmaktadırlar. Fransa’dan gelen tiyatro kumpanyaları, İtal­ ya’dan gelen opera trupları birdenbire Avru­ pai hayatın dekorunu kurmuştur. Kadın-erkek, hanımlarla beyler, Osmanlı-Türk töresini bir yana bırakıp, monden hayatın gereklerine ayak uydurmaya çalışırlar bu roman sayfala­ rında.

Saffeti Ziya’nın yazdığı “Salon Köşe­ lerinde” romanı, Pera Palas salonların­

daki bir baloya geniş yer ayırmıştır. Romanın kahramanı Şekip, baloda pek zarif bir valsin kavalyesidir ve dans arkadaşı, Ingiliz kızı Lid- ya’nın övgüsünü kazanır: “ Fakat siz ne İyi vals

ediyorsunuz... Bir Türk İçin bu harikulade bir şey!”

Mehmed Rauf Bey’in “Son Yıldız” roma­

nı sayfalarını yine Pera Palas’a, ayrıca Tokat­ layan salonlarına açacaktır. Amerika’dan yeni dönmüş Fikret’le kızkardeşi Fehamet, Tokat- lıyan’dakl baloda birlikte dans ederler. Bir Türk kızı dans etsin!... Pera Palas’ın görkemli balosundaysa hanımlar şampanya bile İçe­ cekler. Ne var kİ Fikret, o gecenin danslarını beğenmeyecek, tutumları, çağrıları, jestleri, oyunu fazla seniibenli bulacak. Avrupai,

mon-Beyoğlu'nda bir yalnız ev. Kimbilir kimler yaşadı, dolaştı, güldüve ağladı odalarında. Kimbilir hangi unutulmuş maceraları fısıl­ dıyor duvarları. Şimdi bir yoksulluk simgesi.

Pera Palas İstanbul'da nasılsa korunabllmiş mekânlardan biridir, işin ilginç yanı, tarihi de­ kor aranan filmciler ve televizyoncular İçin ayakta kalabilmiş son mekândır. Tanrı Pera Pa­

las’ı yıkımlardan korusun!

UNUTULMUŞ KUŞ EVLERİ

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Konuşulan İstanbul Türkçesi'yle yazdığı şiir lerle Yahya Kemal Beyatlı, şiir dilinin zen­ ginleşmesini sağladı.. Modern TUrk şiirinin kurucusu sayılan Yahya Kemal

Sinema bizde bir endüstri düzeni içinde kapitalist (hatta .kapitalist bile olamayan) sını-.. fınelindedir.Bunedenle bu sı­ nıfın koyduğu kurallara uymak

Bugün türkleri İslam ailei ictimaiyesi arasında yüksek bir hazzı vicdan ve samîmi bir hissi itminan ile alnı açık yürüyebilmeğe saik olan sebeblerden biri

Joubert sendromu anormal solunum düzeni ve göz hareketleri, hipotoni, ataksi, serebellum ve beyin sapının nöropatolojik anomalileri ile birlikte gelişimsel geriliğin

Aslında yetenekli bir ressam olan Abdül­ mecit Efendi, 1900 yılında, köşkün eskimiş olan dış kapısında değişiklik yaptı.. Türk Mısır üslûbundan

Üretilen malzemelerin birçoğu fiber şeklinde üretildiği için kullanılan fiber miktarına bağlı olarak çok farklı dayanım özellikleri verebilmektedir.. Fiber

Üç gün önce “FIRSA T ” başlıklı yazımızda belirtmeye ça­ lışmıştık: Bununla Meclis’in önüne —38 milletve­ killinin başsorumlusu olduğu — büyük bir

Haşim Bey İstanbul Belediyesine geldiği zaman Meclisin ekseriyetini teşkil eden 54 Adalet Partili üye ve seçimden evvel Belediyeye yerleşmiş olan gene Adalet