• Sonuç bulunamadı

Yapı ve Kredi Bankası'nın Bağlarbaşı'ndaki Mecit Efendi Köşkü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapı ve Kredi Bankası'nın Bağlarbaşı'ndaki Mecit Efendi Köşkü"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mecid Efendi Köşkü. The Mejid Efendi Mansion.

YAPI ve KREDİ BANKASI'NIN

BAĞLARBASI' NDAKİ

M e cit Efendi Köşkü

G

ün geçtikçe sayıları azalan İstan­bul’un eski köşklerinden, en İh­ tişamlısı (MECİT EFENDİ KÖŞ­ KÜ) adı ile bilinen, Bağlarbaşı’n- daki binadır.

Mimarîsinin göz kamaştırıcı özelliği yanın­ da, tarih, sanat ve edebiyat toplantılarına sahne olması açısından da bu köşkün çok renkli ve zengin bir mazisi vardır. İkiyüz dönüme yakın insana huzur veren bir koruluk içersindeki bina, Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından «AV KÖŞKÜ» ola­ rak yaptırılmıştır.

Değişik mimarîsi ile süslemesinde, karı­ şık olarak, Osmanlı ve Mısır uslûbu ha­ kimdir.

Eski kayıtlara göre bu köşk için 20.000, mefruşatı için de 8.000 Mısır altını sarfe- dilm iştir.

İlk sahibi, İsmail Paşa’mn kimliği:

Hidiv İsmail Paşa, Tanzimatın ilânından önceki yıllarda, Osmanlı yönetimine baş kaldırarak M ısır’ın imtiyazlı valiliğini alan Kavalalı Mehmet A li Paşa’nın torunudur. Babası İbrahim Paşa’dır.

Yazan : Taha TOROS Renkli Fotoğraflar: Sami GÜNER

İsmail Paşa, 1830-1895 yılları arasında yaşamış, M ısır’da ve Paris’de değişik ko­ nularda eğitim görmüş, batı kültürü ile yoğrulmuş bir kişi olarak tanınır.

İsmail Paşa, 1863 yılında -Sayit Paşanın yerine- M ısır’ın valisi oldu. Aynı yıl İstan­ bul'a geldi. Sultan Abdülazlz'i Mısır’a da­ vet etti. Padişahın Mısır'ı ziyaretinde, gözüne girerek, ondan Mısır Hidivliğini kopardı. Bu suretle M ısır’ın yönetimi, ve­ raset şekli ile, babadan oğula geçmek üzere Hidivlere bırakıldı. İsmail Paşa, Hi­ div ünvanım alan ilk validir.

(2)

Köşkün salonundan odalara geçiş bölümü (İstanbul'da eşine rastlanmayan bir sanat üslubüyle yapılmıştır.) The passageway from the salon to the bedrooms (dene in a style unmatched in Istanbul).

İsmail Paşa Mısır'a batı görünümlü zengin eserler kazandırdı. Kahire'de tiyatrolar, operalar, okullar, büyük parklar, bahçeler ve geniş yollar yaptırdı. Ne var ki, bu imar hareketleri yüzünden Mısır hâzinesi bü­ yük açık verdi. İsmail Paşa'nın adı savur­ gana çıktı. İngilizlerle Fransızların iş­ birliği ile, Hidivlikten ayrılmak zorunda kaldı. 1879 Yılında İstanbul'a yerleşti. 1895 Yılında, Emirgan’daki yalısında öldü. Aile mezarlığına konulmak üzere, cenazesi Mı­ sır'a götürüldü.

Hidiv İsmail Paşa'nın en büyük hizmeti Süveyş Kanalı’nın açılmasına yardım et­ mesi ve bu maksatla kendi varlığından bir milyon altın vermesidir.

Bağlarbaşı’ndaki Köşkün Abdülmecit Efen- di’ye İntikali:

İsmail Paşa'nın ölümü üzerine Bağlarbaşı’- ndaki avköşkü oğullarından Mahmut Ham- di Paşa’ya intikal etti. Sultan Abdülhamit II bedelini «Hazine-i Hassa» dan yâni sa­ ray bütçesinden ödetmek sureti ile köşkü satın aldırdı ve amcazadesi şehzade Ab­ dülmecit Efendi’ye tahsis etti.

Büyük bir av evi olarak yapılan bina, bu suretle şehzade Abdülmecit Efendi'nin hem yazlığı, hem ressamlığını sürdürdüğü doğal görünüşü ve havası güzel bir sanat yuvası oldu.

Aslında yetenekli bir ressam olan Abdül­ mecit Efendi, 1900 yılında, köşkün eskimiş olan dış kapısında değişiklik yaptı. Türk Mısır üslûbundan esinlenerek burada bir süsleme şaheseri yarattı.

Küçük bir yazlık saray niteliğinde olan bu köşkte Abdülmecit Efendi resim yapar­ ken, en zevkli bir ömür sürdürmekte, ya­ kınında yine küçük bir yazlık saray niteli­ ğinde olan binada oturan, nağmeler üsta­ dı şehzade Seyfettin Efendi'de besteler yapmaktaydı.

Köşkte Anıları Unutulmayan Sanat ve Ede­ biyat Toplantıları :

Abdülmecit Efendi’nin şehzadeliği, Veli­ ahtlığı ve Halifeliği döneminden bu yana ayakta kalabilen köşkün ve emsalsiz ko­ ruluğunun sık sık sanat ve edebiyat top­ lantılarına sahne olduğu bilinmektedir.

Bu toplantıların en önemlisi, Meşrutiyet­ ten sonra, Türkiye'nin kaderinde büyük rol oynayan siyaset adamlarının ve eski sad­ razamların biraraya gelmeleri ile anımsa­ nır. Köşkün değişik çeşitli ağaçlarla do­ nanmış, huzur dolu koruluğunda, Abdülme­ cit Efendi'nin arasıra ünlü kalem sahiple­ rini de biraraya getirdiği olurdu.

O dönemin görüşüne göre sıfatı (Şair-i Âzam,) hattâ ( Dahi-i Âzam) yâni en bü­ yük şair ya da en büyük dahi olan ABDÜL- HAK HAMİT’in bir eseri, bu bahçede oy­ natılmış ve bu vesile ile davetlilerin ya­ kalarına -kızı Dürrüşehvar- tarafından (FİNTEN) yazılı gümüş iğneler takılmıştı. Daha sonra, Haydarabat Nizamının gelini olan ve İngiltere Kralınca kendisine pren­ seslik nişanı verilen DÜRRÜŞEHVAR’ın da bu köşkte doğduğu söylenir.

Köşkün El Değiştirmesi :

1924 Martında Halifeliğin kaldırılması ve Hanedanın yurt dışına çıkartılması hak- kındaki hükme göre bunların gayrimenkul- lerinin tasfiyesi zorunlu bulunuyordu. Bu­ nun için de bir müddet tanınıyordu. Köş­ kün satılması için Abdülmecit Efendi, yur­ du tetkederken Cevat Paşayı vekil tayin etti. Cevat Paşa ilk iş olarak, köşkün için­ deki tabloları -damadı Nurullah Eset Beyin umum müdür olduğu- Sümerbank'ta teşhir ettirmek süretiyle, sattırdı. Köşk antika niteliğindeki avizelerden ve güzel tablo­ lardan mahrum kalarak, büyük bir suskun­ luk içersinde kaderini bekledi. Sonunda İstanbul Defterdarlığı bu köşkü armatör­ lükle ve mütaahhitlikle uğraşan -sanırım,

(3)

Mecid Efendi Köşkü. The Mejid Efendi Mansion.

Kalkavan ailesinden- Mehmet ve Selahat- tin adlarındaki kardeşlere sattı, (bunlar İnönü Stadının müteahhitleri idi.)

Son olarak Yapı ve Kredi Bankası’nın ku­ rucusu Kâzım Taşkent, bu büyük sanat eserini korumak amacı ile, Bankası için satın aldı. Köşkün harem kısmı bozduru­ lup bir dinlenme yeri haline dönüştürüldü.

Ne var ki, bu yeni bölüm hâlen kullanılma­ maktadır. Senede bir iki gün Yapı ve Kredi mensupları çocuklarının sünnetlerinde açı­ lan köşk tâmire muhtaç bir pırlanta gibi, antik hüviyeti ile, kapalı tutulmaktadır. Dış kapısı olduğu kadar, tavanları, duvar­ ları ve tüm süslemeleriyle çağımızın de­ koratif ölçülerden apayrı bir kıymeti

olan köşkün, İstanbul’da bir benzeri daha bulunmamaktadır.

Köşkün İç Dünyası:

Köşk, Bağlarbaşı'nın İcadiye Tepesinde bir sanat abidesi olarak varlığını sürdürmek­ tedir.

(Kuş Bakışı) sokağında, 18 Nolu sokak ka­ pısı 1900’lerde, Abdülmecit Efendi’nin çizdiği bir plâna göre yeniden yapılmıştır. Süsleme sanatını doruğuna vardıran bu muhteşem kapının üstünde, Arapça, Kûfî tipindeki yazı «ÜSTÜN OLAN ALLAHTIR». Yahut «ALLAHTAN BAŞKA GALİP YOK­ TUR» anlamına gelmektedir. Dış kapıdan avluya girilince, asıl binanın selâmlık ka­ pısı ile karşılaşılır ki bu görünüm de süs­ leme sanatının bambaşka bir örneğini sim­ geler. Bu ahşap kapının üstünde de Kûfî harflerle Tanrının adilliğini ve ihsanının bol olduğunu belirten, Arapça bir cümle vardır.

Binaya girilince salonun güzelliği duvar­ ları kaplayan rengârenk çinilerin sihirli havası, sizi parıltılı bir sanat dünyasına götürür. Duvarları ile, tavanları ile, levla- rı ile, şöminesi ve çeşmesi ile doyum ol­ maz bir güzelliğin, adeta bir hayâl alemi­ nin içine gömülürsünüz. Çinilerinin uyum­ lu desenleri arasında renklerin kucaklaş­ tığı bir dünyada yaşarsınız. Çünkü çinile­ rin en renklisi ve renklerin de en sihirlisi bu köşkün içinde bulunmaktadır.

Çinili Şömine:

İçerisinde odun yakmak için değil de san­ ki hayranlıkla bakmak için yapılmış olan çini şömine binanın iç donatımının bir şa­ heseridir. insanoğlu, çinilerdeki renklerin birbirine kenetlendiği bu şömünede ateş yakmaya kıyamaz. Öylesine gözalıcı ve gönül doldurucu bir sanat eseridir ki, onu görenler dumandan bile kıskanırlar!

Köşkün üst katındaki oturma odası (Halife Abdül Mecit efendi tarafından yapılan bu tabloda eşi Mihişti kadın gözükmekte.

The sitting room on the upper floor (Abdul Mejid Efendi’s wife Mihişti appears in the painting done by him).

Köşkün penceresinden bahçesine ve boğaza bakış (Halife Mecid efendi tarafından yapılmıştır.)

A view of the garden and the Bosporus from a window (painted by Mejid Efendi).

(4)

görmek için, Abdülmecit Efendi gönder­ miştir. Yurda dönüşünde kendisini hima­ ye eden ve aynı zamanda ressam olan Ab­ dülmecit Efendi’nin takdirlerini kazanmış ve dostluğunu devam ettirm iş, her zaman onun yanında bir sanat arkadaşı olmuştur. Bu sıcak dostluğun tablolara yansıdığı da bilinmektedir. Nitekim, köşkün içerisinde­ ki «AŞK ÇEŞMESİ» denilen tablo da bu derin dostluğun unutulmaz eserlerinden biridir.

Köşkün alt katından üst kata otuzdört ba­ samaklı, insana huzur veren bir merdi­ venle çıkılır. Üst kattaki renkli odalar ve bu odalardaki süslü yazılar görülmeye de­ ğer, ilginç sanat eserleridir.

Levhalar, Levhalar...

Sokak kapısında, bina kapısında, büyük salonda, çeşmede, odalarda Arapça ve es­ ki Türkçe güzel sözlerin yeraldığı çiniler­ le renklendirilmiş, hat sanatının nefis ör­ nekleri bulunmaktadır.

Bunların bir kısmı eski hattatlara ait ol­ makla beraber bazıları da bozulmalarından dolayı ünlü hattatımız Hamit Beye tamir e ttirilm iştir.

Binanın giriş kapısının üst süslemesi.

Decorations on the upper part of the door to the mansion.

Sanata Susayan Gönülleri Serinleten Bir Çeşme :

Köşkün içerisindeki köşelerin en güzelle­ rinden biri de çeşmesidir. Çinili duvarla­ ra arkasını yaslamış bu zarif mermer çeş­ me köşkün Abdülmecit Efendi'ye geçme­ sinden sonra yaptırılmıştır. Çeşmenin üs­ tünde Kuran’dan alınmış bir âyet vardır Türkçesi: (HERŞEYE HAYAT VEREN SU­ DUR.) Bu güzel yazı, Kütahyalı Mehmet H ilm i’nin talebesi olmakla iftahar eden, Hattat Mehmet Emin’e aittir. Çeşmenin altında ise (Padişahım çok yaşa) yazısı yer almaktadır.

Eşsiz Bir Fresk:

A lt salondan üst kata çıkılırken sağda ne­ fis bir tablo ile karşılaşırsınız. Bunu, 38 yaşında ölen ünlü ressamımız Hüseyin Avni Lifij «1889-1927» yapmıştır. Büyük bir sanat üstadı iken genç yaşta ölen Avni Lifij, Abdülmecit Efendi’nin Köş­ küne en fazla girip çıkan sanatkârlardan biridir. Küçük yaşta beliren sanat kabili­

yeti üzerine onu, Paris’e bu konuda eğitim Ressam Hüseyin Avni Lifij tarafından yapılan A şk Çeşm esi panosu. Fountain of Love pcnel painted by Hüseyin Avni Lifij.

(5)

■i.-- i

Köşkün sckak kapısının yukarıdaki fotoğrafı, 1900 yılında çekilmiştir. O yıl, köşkün bu kapısı, Abduimecid Efendinin çizgileri ve desenleri doğrultusunda yeniden yapılmıştır.

The above photograph of the street door of the köşk was taken in 1900, the year in which this door was redone in line with Abdulmejid Efendi's own sketches and designs.

Hamit'in ölmez adı bu köşkün duvarların­ da da yaşamaktadır.

Arapça yazılı olan levhaların anlamları özetle şö yle d ir:

Allah'tan niyaz dileyen levhadaki bir ya­ zının anlamı :

«Bizleri ateşten kurtar, doğrularla birlikte Cennete gönder.»

«Dinlemek için kalbini kullan; çünkü kulak aldatıcı olabilir.

Bir şeyi aklınla gör; çünkü göz yanıltıcı olabilir.»

«Herkes kendi vatanını ve yuvasını sever. Baykuş ise bir viraneyi bin gül bahçesine değişmez.»

«İlim rütbesi, tüm rütbelerin üstündedir.» Köşkün göz kamaştırıcı yerlerinden bir köşe vitraylı balkon.

«Milletin efendisi, millete hizmet eden- The balcony with stained glass, one of the most dazzling parts of the mansion,

(6)

MECİT EFENDİ KÖŞKÜNÜN MUHTEŞEM KORULUĞUNDA, MUHTEŞEM BİR TOPLANTI

191« y ılın d a . Şehzade Abdulm ecit E fendi'nin, Baglarba»ındakl k«)künde Ş air Abdulhak H îm ld 'ln (Finlen) adlı eserinin tem sili vesilesiyle verdiği ziyafette hazır bulunan, dönemin önlü k iş ile r i.

İSKEMLEDE OTURANLAR : Â yin Meclisi Reisi Menemenli Zade Rifat, Şair Abdulhak H im it, M aarif Nazırı Şükrü.

AYAKTA, İLK SIRADAKİLER (Sağdan itibaren) : Şair Faik  li,..., Hüseyin Suat (Bastonlu), Şahabeddin Süleyman, Münür Nigar, Yunus Nâdi, Feylesof Rıza T e vfik,..., Süleyman Nesip, İsmail H im i, Celal N u ri, Übeydullah Efendi, İbnülem in Mahmut Kemal, Abdulm ecit, Yusuf Râzi, Süleyman Nazif, Ahmet Refik, Reşat Fuat, Hüseyin D in iş , Ahmet İhsan, Falıh R ıfk ı,.... ARKA SIRADAKİLER : A li Ekrem ,..., ... ... ... , Ömer Rıza (Übeydullah Efendi ile Celal N u ri'n in arkasında başı gözüken)... , ... , ... . Süleyman N a zif'in arkasındaki Zeki (Mecid E fendi'nin ka yınbiraderi) onun sağında, arkada b ıy ık lı k iş i, Mecid Efendinin esvabcıbaşısı İsmail, onun yanında ve ta rih çi Ahmet R efik'in arkasındaki zaif genç Abdulhak Şinasi,..., Teşrifat Nazırı İsmail Cenanı, Müze Müdürü H a lil Ethem, Necip Asım ,...

A FESTIVE GATHERING IN THE LOVELY GROVE THE MEJID EFENDİ MANSION

Celebrated personalities of the day attending a banquet given on the occasion of a performance of the poet Abdulhak Hamid's play «Finten» at the mansion o f Crown Prince Abdulm ejid Efendi in Bağlarbaşı in 1916.

SEATED IN CHATRS : President of the Assembly of Notables Menemenli Zade Rifat, the poet Abdulhak Hamid, M inister of Education Şükrü.

STANDING — FRONT ROW (fro m rig h t to le ft) : The poet Faik  li,... , Hüseyin Suat (w ith cane), Şahabeddin Süleyman, Münür Nigar, Yunus N id i, philosopher Rıza Tevfik, Süleyman Nesip, İsmail Hami, Celal N u ri, Übeydullah Efendi, İbnülem in Mahmut Kemal, Abdulm ejid, Yusuf Râzi, Süleyman Nazif, Ahmet Refik, Reşat Fuat, Hüseyin Dâniş, Ahmet İhsan, Falih R ıfk ı,...

STANDING — BACK ROW: A li E krem ,..., ..., ..., ..., Ömer Rıza (h is head is visible behind Übeydullah Efendi and Celal N u ri), ..., Zeki (M ejid Efendi's b rother-in-law ) behind Süleyman Nzzif, to biz rig h t M ejid Elendi'» ta ilo r Ismail (the moustachioed man in back), next to him and behind historian Ahmet Refik the slim young Abdulhak Şinasi,... , M inister of Protocol Ismail Cenanı, Museum Director H alil Ethem, Necip Asım, ...

Eski Türkçe yazılar arasından seçtiğimiz bazı levhalar da Atasözü niteliğindedir.

«İnsanın vücudu fânidir; yok olur. Ne var ki, bir eser bırakmışsa o kalıcıdır. Ebedi­ yen yaşar.»

«Tanrı ilkbâl sahiplerinin evlerini, bazen yorgun ve tedirgin bir serçe kuşuna yuva olarak saklar.»

«Sıhhat, Tanrının bahşettiği bir nimet gi­ bidir. Vücut, bundan başka bir elbise ile övünemez.»

«Yeteneksize mızrap verilirse, çok tel kı­ rılır.»

«Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.»

Bütün bunlar arasında Kanuni Sultan Sü­ leyman’a ait olduğu sanılan bir şiirden parçalar da ünlü Hattatımız Hamit’in eliy­ le çinilerde s e sle n d irilm iştir:

HALK İÇİNDE MUTEBER BİR NESNE YOK, DEVLET GİBİ.

OLMAYA DEVLET CİHANDA, BİR NEFES SIHHAT GİBİ.

Kısaca, muhteşem bir tepeye oturtulmuş olan, kapılarıyla, tavanlarıyla, duvarlarıy­ la, odalarıyla, çeşmesi ve şöminesiyle ve bir çini deryasıyla, emsalsiz koruluğuyla Abdülmecit Efendi Köşkü bugün, sanat değeri yüksek, mimarî üslûbu değişik an­ tik nitelikte bir şaheser kompozisyonu­

(7)

THE M A N S IO N O F

M EJID EFENDI

By Taha Toros Photographs by Sami Giiner

T

he most splendid of Istanbul's rapidly disappearing stately wooden homes Is the mansion of Mejid Efendi In Baglarba$i on the Asian side of the Bosphorus. In addition to its striking architecture, it also has a rich and colorful past as the scene of historical, literary and artistic gatherings.

Located within a spacious grove, the building was originally constructed as a hunting lodge for the Khedive of Egypt, Ismail Pasha, and exhibits both Ottoman and Egyptian style. According to old records, 20,000 Egyptian gold pieces were spent on the building itself and a further 8,000 on the furnishings.

The firs t owner of the house was Ismail Pasha, grandson of Mehmet Ali Pasha of Kavala, who seized the governorship of Egypt in a rebellion against Ottoman rule In the years preceding the Tanzimat reforms. Educated in Egypt and Paris, Ismail Pasha (1830-95) was steeped in western culture.

He was made governor of Egypt in 1863 and came to Istanbul the same year. Inviting the then Sultan, Abdulaziz, to Egypt, he curried favor and managed to capture the office of Khedive, becoming the firs t governor to assume this title, which was then passed on from father to son.

Ismail Pasha had many western - style buildings erected in Cairo, including theaters, operas, schools, parks, gardens and wide roads. But all this construction activity led to a huge deficit in the Egyptian budget, and Ismail Pasha became known as a spendthrift. Forced to abandon the Khediveship In 1879, he settled In Istanbul where he died in his seaside villa at Emirgan in 1895. His greatest ser­ vice to Egypt was in assisting in the opening of the Suez Canal.

When Ismail Pasha died, his hunting lodge went to his son Mahmut Hamdi Pasha and was bought by Sultan Abdul- hamid II from the palace budget and allocated to his nephew prince

Abdulme-Tho tiled chamber.

jid Efendi. A skilled artist himself, Abdul- mejid made the mansion a home for the arts and in 1900 changed the main gate adding a masterpiece of decoration of his own creation. While Abdulmejid painted in the main building, the composer prince Seyfettin Efendi composed melodies in a nearby summer palace.

The mansion itself and its surrounding grove are known to have been the scene

_ : - » v,, ana artists ne of the most important of these gathering8 took place when the statesmen and former grand viziers who played such a arge role in determining Turkey’s fate followmg the Constitution came together here. Abdulmejid also convened the prominent artists and writers of his time and a play Finten, by the greatest poet of the day, Abdulhak Hamid, was performed in the garden.

(8)

Köşkün renkli odasına giriş kapısı ve üzerinde ünlü Hattat Hamid levhası. The entrance to the mansion, with calligraphic inscription over it.

When the caliphate was abolished in 1924 and the surviving members of the dynasty sent abroad, their properties were liquidated by law. A t that time, the many paintings in the mansion were auctioned off by Siimerbank, and the house itself,

sans chandeliers and works of art, was

abandoned to its fate. Eventually, the Istanbul Finance Department sold the house to two contractor brothers who had built the İnönü Stadium.

Finally, Kazım Taşkent, the founder of Yapi-Kredi Bank, bought the home for the Bank in an effort to preserve it, and had the women’s quarters converted into a rest area. Unfortunately, however, this new section is not open to the public at present.

Today the mansion continues to stand as an architectural monument on icadiye Hill of Bağlarbaşı. When one enters the courtyard through the gate at no. 18 Kuş Bakışı Street, which was replaced in 1900 with one of Abdulmejid's own design, one immediately meets the main door of the men’s quarters--a wooden door also constituting a rare example of the art of decoration. Both doors bear Arabic inscriptions in the Kufic script.

As one enters the salon, one is directly transported into a magical world by the

Köşkün en enteresan bir bölümü mozaik süsleme. The mosaic decoration, one of the most fascinating parts of the mansion.

harmoniously colored tiles on the walls, ceilings and hearth. This fireplace especially is the masterpiece of the mansion’s interior. Another lovely corner of the house is the elegant marble fountain set against a tiled wall.

Then, climbing the restful 34-step staircase to the second floor, one encounters a glorious fresco on the right painted by the renowned Turkish painter Avni Lifij. This great master, who died an untimely death at 38, was a frequent visitor at the mansion of Abdulmejid, who had sent the young artist to Paris for study upon realizing his immense talent and continued to be his patron after his return. Entitled «Fountain of Love,» the fresco is an expression of the deep bond of friendship between these two men and fellow-artists.

The many tile tablets which ornament the gate, front door, fountain, hearth, salon and other rooms of the house bear Arabic and old Turkish inscriptions which are outstanding specimens of the art of calligraphy. While some of these were done by calligraphers of the time, others have been repaired by the contemporary master, Hamid Bey, whose immortal name lives on on the walls of the stately mansion.

9

Referanslar

Benzer Belgeler

Ruminant plasentalarında, binuklear trophoblast hücreleri ile uterus epitel hücrelerinin füzyonu ile fötomaternal sinsityumun şekillenmesi nedeniyle sinepiteliokoryal

İhraç edilecek borçlanma araçları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’ye tabi bir ürün olmayıp TMSF’nin herhangi bir ödeme garantisi yoktur. finansman sağlamak

Varlıkların nakit akışlarının yalnızca anapara ve faiz ödemelerini temsil ettiği ve gerçeğe uygun değer farkı kâr veya zarara yansıtılan finansal varlık

Vadeye kadar elde tutulacak finansal varlıklar, vadesine kadar saklama niyetiyle elde tutulan ve fonlama kabiliyeti dahil olmak üzere vade sonuna kadar elde tutulabilmesi için

Finansal tablolar, rayiç bedelleri ile değerlenen gerçeğe uygun değer farkları kâr zarara yansıtılan finansal varlıklar ve yükümlülükler, satılmaya

Bu değişiklikler sonucunda, kurumlardan elde edilen karpaylarının vergi yükü, ödenen kurumlar vergisi içinde yer aları ve ödenecek ,gelir vergisine tekabül eden paydan

Malumat, Kadın, Kadınlar dünyası, Menekşe gibi dergilerde pek çok şiiri yayımlanmış, 1924 yılında.. Feryatlarım adıyla bir şiir kitabı basılmış Yaşar

Türkiye Yazarlar Sendikası Oktay Rifat Açılış Konuşması Demirtaş Ceyhun Katılanlar Cevat Çapan Güven Turan Tuğrul Tanyol Faruk Şüyün Sabiha Rifat Oktay Rıfat’ın