• Sonuç bulunamadı

Öğün Bakır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Öğün Bakır"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

V

Birlikte (Balıkçılar), 1 9 8 /tuval üzerine yağlıboya, 80 x 110 cm

GARANTİ SANAT GALERİSİ

(2)

Anadolu, 1984 tuval üzerine aklilik, 96 x 110 cm Korkuluk, 1983 pastel, 21 x 30 cm Balıkçı ailesi ve Öğün, 1985 tuval üzerine yağlıboya, 100 x llO cm Pancar. 1984 pastel. 21 x 30 cm

Öğün Bakır' ın tablolarında yazınsal dilin zenginliğini imrendirircesine fırçasından doğan simgesel bir zenginlik var. Bu simgesel yapı bakışımızı tuvale çiviliyor, duyum dünyamızda titreşimler yaratıyor. Daha doğrusu bakışımızı resimsel düzlemde devingenleştiriyor, maddesel göstergelerin ötesinde anlam arayışına sürüklüyor. Bir aynanın öte yakasında kendini arayış duygusu gibi bir şey bu. Ya da bakışımızı göstergesel alanın uç boyutunda dolaştırma eylemi. O 'n u n tablolarıyla göz göze gelme, gözün plastik düzlemde kendini geziniyor görmesi gibi bir eylem aslında.

Acaba, diye düşlüyor insan, Öğün'ün tabloları henüz keşfedilmemiş bir ‘ ‘yazı' ’ ya da ‘ 'dil” ile mi yüklü?

Gerçekten de Ö ğün'ün tablolarında görme eyleminin öte yakasında, simgelerin içinden bakışımıza konuşan bir yığın görüntüsel gösterge var. Sayısız sarıların, kahverengilerin, maviliklerin içinden

bakışımıza konuşan göstergeler.

Suskunluk denen bir kavramın olmadığını kanıtlamasına. Suskunluk içinde de düşünülebileceğini kanıtlayan göstergeler. İnsanın yansıları bunlar.

Susm uş sanılırken konuşan bin insanın. Deformasyonlarıyla, oylumlarıyla, kısacası bir nesne olarak değil,

bir resimsel eylem olarak konuşan insanın yansılan...

Sanıyorum O gün'ün düşlemesi çok önemli böylesine bir eylemin resimiendirilmesinde. O, bir

mükemmellik, bir düzenlilik ilkesine bağlı kalmıyor. İnsan gövdesini eğrilerle bozarak yeni bir anlam arayışına yöneliyor. Belki de düşlemekten bile korktuğumuz, Roland Barthes'ın "b ir başka gövdem dediği' ’ boyutu yakalıyor. Duruk, apaçık bir gerçeği olmayan, bir atılım, bir hamle eşiğinde olan, belki de öylesine bir fantazmayla dolu insan gövdesi. Biyolojik yapıya ait

olan her şey, kanın dolaşımı, nabzın atışı gibi yaşamsal öğelerle resimlendirilmiş duygusunu veriyor yine de. Çünkü Öğün, bir başka boyutta İN SAN İ resimlemeyi seviyor. O ’nun bu amaçla, biçimin, rengin engellerini nasıl aştığını düşlemek bize engin bir seyir zevki veriyor. Hem de titreşimlerle dolu bir seyir zevki. Bu titreşim, duyguların da

somutlaşabileceği duygusunu veriyor insana. Ya da duygularımızın fırça darbeleriyle biçimlendirilebileceğini. İşte o zaman bakışımız plastik yüzeyde bir şeyleri ayıklama sürecinde yaşıyor, kurmaca bir evrenin anlamlanması sürecinde yaşıyor. Tbbloyla yan yana yaşam a bu aslında. Simgesel çağrışımlarla, görsel çağrışımların dinamikliğini yan yana var kılışı gibi Ogün'ün.

O 'nun fırçası, bir imgelemin ütopik yapısını ortaya döküyor böylece. Bir başka deyişle, gözün görmediklerini

yakalamaya çalışıyor. Böylesine bir arayış da, elbette ıssız yerlerde fırçasıyla yaşamayı gerektiriyor. Zaman sınırlarını düşünsel olarak, o halde somut olarak, aşmayı gerektiriyor. Acaba diye düşlüyorum, sözcüksüz bir dil yaratmak ve buna bir anlam vermek böylesine yalnız bir yolculuk mu? Kaos bu mu acaba? Ya da uzlaşmalı bir dünyanın bozulması?

Örneğin insan uzuvları anlatıyor bunu Ogün'ün tablolarında. Her biri dolaşım alanı oldukça karmaşık nıhsal duyguların anlamını gündeme getiriyor. Eller çok şeyler söylüyor gibi. Düz anlamlarının dışında yan anlam zenginlikleriyle. Kullanıla kullanıla bozulmuş eller sanki bozulduklarını anlatmak istiyorlar. Ya da niçin yabancılaştıklarını. Öğün’ün tablolarında bakışlar öylesine canlı bir ortam yaratmış ki, gözlerin yalnızca, görmek için yaratılmadıklarını anlatıyorlar. Işığı gösteriyorlar,

boşlukları gösteriyorlar. Zaten, derin boyutta anlam, Ö ğün'ün bizde uyandırdığı boşluk duygusunda oluşuyor, çünkü derin boyutta İNSAN var O 'nun tablolarında.

Günümüzde bir konu henüz güncelliğini yitirmedi. O da sanatta eylemsel etkinliğin kökeninde yatan "niyet''. Ben, Öğün’ün yapıtlarında bu "niyetin” itkisei bir güçle resimlendiğini gördüm. Sanatta itkisei yapının derecelerinin ne denli kestirilemediği söylense de, Öğün'ün tablolarında bunun somutça yansıtıldığını duymak, sanıyorum çağdaş Türk resmi açısından çok önemli adımlardan biri. Hem de öte boyuta doğru atılan adımlardan biri.

(3)

OGÜN BAKIR

Manisa'da doğdu.

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (MSÜ) Yüksek Resim Bölümü, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Neşet Günal Atölyeleri'nden mezun oldu.

Manisa ortaöğretim kurumlarında resim öğretmenliği yaptı. İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Resim-İş Öğretmenliği Bölümti'nde resim öğretmeni olarak görev aldı.

1942

1969 1970-77

1977-79

Aralıklı olarak Almanya ve Fransa' da resim çalışmalan ve

bu konuda araştırmalar yaptı. 1971

Dil öğrenimini Almanya. Heidelberg Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde yaptı.

Türkiye ve Almanya'da arkeolojik kazılarda ressam olarak çalıştı. Aralıklı olarak Devlet Resim Heykel Yanşmalan sergilerine katıldı. DYO Resim Yanşması'nda Onur Belgesi aldı.

Ankara-İzmir olmak üzere 3 kişisel sergi açü. Yurtiçi ve yurtdışı karma sergilere katıldı.

Resim yarışmaları seçici kurul üyeliklerinde bulundu.

Birçok çalışması yurtiçi ve yurtdışmda özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Halen Anadolu Üniversitesi Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır.

Sergiler

İstanbul-Taksim Belediye Sanat Galerisi açılışı, karma resim sergisi.

İzmir, görsel sanatçılar karma sergisi. 1977

Anadolu Üniversitesi UGSYO öğretim elemanlan Bodrum karma sergisi. 1986

Almanya-Münih, pastel çalışmalar karma resim sergisi. 1986

Ankara-Kavaklıdere Emlak Kredi Bankası Sanat Galerisi

kişisel resim sergisi. (Şubat) 1987

Eskişehir Palet Sanat Galerisi karma resim sergisi. (Mayıs) 1987 İzmir Fransız Kültür Merkezi kişisel resim sergisi. (Haziran) 1987 Malatya Devlet Sanat Galerisi karma resim sergisi. (Haziran) 1987 Ankara Kavaklıdere Siyah-Beyaz Sanat Galerisi

kişisel resim sergisi (Nisan) 1988

Eskişehir Palet Sanat Galerisi karma resim sergisi. (Mayıs) 1988

AÇIİIŞ:

3 Şubat 1989, saat 17.00 3-24 Şubat 1989, 11.00-18.00 (Pazargünleri dışında)

GARANTİ SANAT GALERİSİ

Halaskârgazi Caddesi 36, Harbiye-İstanbul Tfel: 132 4 7 17

Galerimizde sergilenen eserlerin satışından bankamızın herhangi bir geliri yoktur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nuruosmaniye kapısından, Kalpakçılar Caddesi’ne girmeden önce, başınızı kaldırın ve 1894 depreminden sonra kapının üstü­ ne, tuğrakeş İsmail Hakkı Efendi

Grote (1990) 120 vakada arka duvar, 170 vakada kemikçik protezlerini kullanıp ortalama 5 yıl takip et- miştir. Kemikçik protezlerinin malleus ile ilişkide olan platform

The development of epilepsy in patients with neonatal seizures are an im- portant risk factor for neuromotor developmental retar- dation. Because this is a single-center

(38) 129 meme materyali üzerinde yaptık- ları çalışmada yaş, tümör çapı, histolojik derece ve lenf nodu metastazı ile VEGF ekspresyonu arasında anlamlı ilişki

Burada 24 yaşında depresyon tanısı ile sertralin tedavisi başlanan ve akneiform dö- küntü gelişen kadın hasta sunuldu.. OLGU

Bizim çalışmamızda vitamin E düzeyi vitiligolu hastalarda istatiksel olarak anlamlı şekilde düşük bulunmuşken, vitamin A düzeyinde hasta ve kontrol grupları

Porsolt yüzme testinde, belirtilen her deney grubunun PYT I ve PYT II'den elde edilen toplam çabalama sürelerinin gruplar içindeki deðiþiminin istatistiksel olarak incelenmesi..

Zira her zaman yapıtlarının tümü seslendirilmiş tek bestecimiz olarak andığımız Erkin’i uma­ rız yakında “yapıtlarının tümü CD üzeri­ ne kaydedilmiş”