24 OCAK 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET —*-*--- • »
KÜLTÜR
ALLEGRO
EVİN İLYASOĞLU
Erkin, piyano yapıtlanyla C D ’lerde
Dışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi bir za manlar çoksesli Türk müziğini destekle yen CD ’ler üretimine başlamıştı.
Büyükelçi İsmet Birsel’in girişimiyle başlayan bu üretim, nice çağdaş bestecimi zin kayda alınmasını, Hungaroton gibi bir plak firması tarafından basılmasını ve dün yaya yayılmasını sağlamıştı, ismet Bir sel’in Strasbourg’a atanmasından sonra bu projeler ağır da olsa yürütülmüş. Sanırım bu kez basılan CD ’ler yurtiçindeki radyo lara, üniversitelere, müzik okullarına ya da basmın müzikle ilgili sütunlanna gönderil mekten çok. yalnız Dışişleri Bakanlığı’nın bünyesinde korunuyor.
Bunlardan Ulvi Cemal Erkin’in yapıtla rına ait üç CD, bestecinin ailesi tarafından geçen hafta elimize ulaştı. Verda Erman, tüm solo piyano yapıtlarım bir CD’de top lamış. tkincisinde yine Verda Erman’ın so listliğinde piyano ve orkestra için Konçer- tant Senfoni, 2. Senfoni ve Köçekçe yer alı yor. Budapeşte Filarmoni’yi H. Şimşek yö netmiş. Üçüncü CD ise piyanist Deniz Ar- Iman Gelenbe’nin solistliğinde bir oda mü ziği demeti: Gelenbe, bestecinin piyano ve yaylı çalgılar dörtlüsü için yazdığı kente- |ti, Haydn Kuvarteti ile seslendiriyor.
CD’de ayrıca Erkin’in 11 piyano parça sı ile ¡Nevit Kodallı’nın piyanolu beşlisi de -yer alıyor. Gerek Erman gerekse Gelen b e’nin kendilerine özgü yorumları ile ses lendirdikleri parçaların kimi örtüşüyor. Bu da ayrı bir mutluluk getirmekte. Bugüne dek y urtdışmda nice yapıtın birkaç değişik yorumcu tarafından seslendirilmiş olduğu nu görerek özenirdik...
Şimdilerde Erkin’in yapıtlarıyla ülke mizde de CD’ler üstünde ayrı yorumlar, ayrı icracılar görmek olası artık. Bu du rum gerçekten mutluluk verici. Zira her zaman yapıtlarının tümü seslendirilmiş tek bestecimiz olarak andığımız Erkin’i uma rız yakında “yapıtlarının tümü CD üzeri ne kaydedilmiş” olarak anacağız. Besteci nin diskografisine göz atınca Hungaroton tarafından basılmış 7 CD’si; UPR, Carril- Ion, O rf M-Studios; Kültür Bakanlı ğından, Koch- Schwann’dan ve Belçika Müzesi Prodüksiyonumdan basılmış birer CD’si olduğunu kıvançla görüyoruz.
CD’lerin üstündeki yapıtları dinlediği nizde bugün hiçbir çağdaş bestecinin yaz dıklarından farklı olmayan, üstelik bize öz gü bir makamsal gizemsellikle aksak ritim öğesini de canlı olarak barındıran özellik ler çıkıyor karşımıza. Ancak CD kitapçık larındaki yapıt başlıklarının İngilizcelerin deki farklılık yarın öbür gün sorunlara yol açabilir. Ailesi ile bir anlaşmaya vanpözel- likle piyano için yazdığı minyatür parçala rın ortak İngilizce karşılığı sağlanmalı. Her bir CD’deki ayrı çeviriler dinleyicileri ol duğu kadar yayın hakkı sahiplerini de kar maşaya götürebilir,
¡5 .Oüpıüyonlak lstanİMiVrtn konser
sa-Verda Erman Hikmet Şimşek
ugüne dek yurtdışında nice yapıtın
ğ 3
birkaç değişik yorumcu tarafından
t
seslendirilmiş olduğunu görerek
J L J
özenirdik... Şimdilerde Erkin’in
yapıtlanyla ülkemizde de CD ’ler üstünde ayrı
yorumlar, ayrı icracılar görmek olası artık. Bu
durum gerçekten mutluluk verici. Zira her
zaman yapıtlarının tümü seslendirilmiş tek
bestecimiz olarak andığımız Erkin’i umanz
yakında “yapıtlarının tümü CD üzerine
kaydedilmiş” olarak anacağız.
Deniz Gelenbe Zeynep Yamantürk
lonu nasıl yeter? Doğal ki yetmez. Hâlâ Kadıköy yakasındakilerin bir konser salo nu yok. Elde var olanlar da bakanlığın ya da belediyenin boyundurukları altında çe şitli sorunlarla iş görüyorlar. Yeni ve özerk konser ortamlarının filizlenmesi, İstanbul lu sanatseverlere mutluluk veriyor. Milli Reasürans’m Auditorium’u da bu yeni konser merkezlerinden biri oldu.____
Milli Kcasüraııs’ta müzik
Bundan böyle Maçka’daki bu merkezde belli aralıklarla, düzenli konserler dinleye bileceğiz. İyi bir piyanosu, güzel bir dona nımı ve oldukça iyi bir akustiği olan salon da müzik danışmanlığını iki genç müzik- çimiz üstlenmiş: Hakan Şensoy vç Zeynep
Yanaaaiüi'k.'Bir Oda
Orkestrası kurulmakta. Orkestra üyeleri nin başında Hakan Şensoy, Cihat Aşkın, Özcan Ulucan gibi yeni kuşağın parlak ad ları var. Topluluğun yaş ortalaması otuzun altındaki yetenekli yorumculardan oluşu yor. Yeni bir coşku, yeni bir özen ile sanat çıların bu çabalarını destekliyoruz. Böyle- si yeni başlanan konser dizilerinde tek amaç nitelik düzeyini üstün tutabilmektir. Dileriz başarırlar.
Salonun geçen hafta dinlediğimiz piya nisti Zeynep Yamantük idi. Son derece id dialı bir programla dinleyici önüne çıkan Yamantürk, teknik becerisini sergilemeye çalıştı.
Resitalin ilk yarısında Beethoven’in son döneminde yazdığı op.l 11 serisinden 32. s.Şfcüı yer alii'dîdıi.'Besteci iyice sağırlaş
tığı, dış dünya ile ilişkisini kopardığı ve ar tık herkesten paranoid bir şekilde kuşku landığı sıralarda yazmış bu yapıtı. Derin bir düşünce, filozof bir yaklaşım her şeyin üs tesinden geliyor. Beethoven’a özgü “Con brio” (ateşli) nitelikli “Con appasionata” (acılı, yaslı ve tutkulu) niteliklerin iç içe iş lendiği bir sonat.
Zeynep Yamantürk yalnız bu sonatta de ğil, Chopin, Darmar ve Rachmaninof un yapıtlarında da con biro’yu con appasiona- ta’nın üstünde tuttu. İlk bölümdeki bir di ğer yapıt Chopin’in Fa minör fantezisi de bestecinin en mutsuz döneminde, Mayor- ka adasında George Sand ile kavgalı gün lerinde, bunalım içindeyken yazılmış bir yapıtı. Böylece ilk yan bunalımların dün yasını duyuran parçalardan seçilmişti. Yo
rumcu için bilemeyiz ama dinleyici buna lım yansıtan parçalan üst üste dinlemekte oldukça zorlanıyor. Neyse ki ikinci yan Ali Damar’ın kendine özgü bir folklor anlayı şı ve bireşim oluşturduğu ışıl ışıl piyano so natı ile başladı; Rachmaninof’un yine tek nik beceri gerektiren O p .l6 Müzik Anlar başlıklı parçalan ve bis olarak Gerswin’in coşkulu bir prelüdü ile tamamlandı.
Fuaye söyleşimizin konuğu, bu hafta ressam Balkan Naci İslimyeli idi. islimye- li ile müzik sanatının resme yaklaşmasını, sanat dallan arasında çağ sonunda oluşan tümelliği ve resimde kullanılan müzik öğe lerini konuştuk. Performing arts ya da “Happening” olayında sanatçının bir kez için yarattığı yapıttan söz ederken Matis se’in bir sözünü andı İslimyeli: “Nasıl da çabucak iki dakikada bir martı çiziverdi niz” demişler. O da şöyle yanıtlamış: “Yal nız iki dakika değil, otuz yıl artı iki dakika da çizdim onu.” Gerçekten sanatın her da lında birikim sahibi olmak çok önemli bir etken. Yetenek artı birikim ve bunları bir arada bir süzgeçten geçirebilmek.
Hüseyin Sermet İDSO’da
Günümüzde bu niteliklerle bir yorumcu tanımı yapmak istersek en yakınımızda pi yanist Hüseyin Sermet’i bulabiliriz. Biriki mi ile bilgeliğe ulaşma yolunda. Konser anında yaydığı dalgalar dinleyiciye yılla rın derinliklerinden ulaşıyor. Sermet, Men delssohn’un birinci piyano konçertosunu bu hafta İstanbul Devlet Senfoni Orkestra sı eşliğinde, şef Ramiz Melik Aslanov yö netiminde seslendirdi. Uçaktan akşam üs tü inmişti ve orkestra ile ancak bir kez ça- labilmişlerdi konser öncesinde. Birikimi, deneyimi ile bir çırpıda Mendelssohn’un tüm özelliklerini sergileyiverdi: Biraz Bach, biraz Mozart, biraz Beethoven... Klasikten romantiğe bir Mendelssohn, kristal gibi tuşların derininde yankılandı.
Konserin diğer solistleri Max Bruch’un viyola ve klarnet için konçertosunu ses lendiren iki orkestra sanatçımızdı: Çimen Karaömcroğullan ve Ayşegül Kirmanog- lu. Her iki yorumcunun da uyumlu tonları ve kendi çalgılarındaki virtüöziteleri, top luluk ile olduğu kadar birbirleri ile denge li söyleşileri son derece başarılıydı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın önümüzdeki hafta sonu konserleri ve fuaye söyleşisi Mozart’a ayrıldı. 27 Ocak (1756) Mozart’ın doğum günü olarak tüm dünya da kutlanıyor, biz de bu törene katılıyoruz. Şef Christof Escher yönetiminde besteci nin 34. ve 39. senfonileri ve kemancımız Ayla Erduran solistliğinde yedi numaralı keman konçertosu çalınacak. Fuayemizin konuğu ise Prof. Metin And. AKM Büyük Fuayesi’nde cuma akşamı konser öncesi saat 18.00’de “Mozart’ın Modernleştirilen O peralan” üstüne video ömekli bir konfe-
.tans verecek. .
İstanbul Şehir üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi