• Sonuç bulunamadı

Başlık: ARKADAŞIM ve ÖĞRETMENİM ZİYA GÜNERİYazar(lar):GÖKSEL, Fuat AzizCilt: 48 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Tipfak_0000000345 Yayın Tarihi: 1995 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: ARKADAŞIM ve ÖĞRETMENİM ZİYA GÜNERİYazar(lar):GÖKSEL, Fuat AzizCilt: 48 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Tipfak_0000000345 Yayın Tarihi: 1995 PDF"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA TİP MECMUASI (THE JOURNAI. OF THE FACULTY OF MEDICINE) Vol. 48 : 13-20, 1995

A R K A D A Ş I M ve ÖĞRETMENİM ZİYA G Ü N E R f )

Fuat Aziz Göksel**

Değerli meslektaşlarım, saygıdeğer dostlarımız,

Yıllarca emeği ile değerine katkıda bulunduğu Fakültesi'nden, Profesör Doktor Ziya Güner'i son yolculuğuna uğurlarken, hepimiz onun tertemiz ve yalın kişiliğini, yumuşak ve çocuksu dürüstlüğünü, o kişiliğin özünü oluşturan bilim adamı kimliğini sevgi ile anıyoruz. Çok iyi hatırlarsınız ki, onun en önemli saydığı şey bilim, ömrünü vak-fettiği uğraş bilim, güncel ilişkilerinde yaşamına anlam veren en tatlı sohbet konusu yine bilimdi.

Onun dostluğunun bağışladığı en verimli etkileşimlerden, en tatlı söyleşilerden, en uzun süre yararlananlardan biri de benim. O, yaşça benim akranım, ruhça ve ilgice yakınım, akıl ve bilgice öğretmenimdi. Bilimsel katkı ve desteğini, isteyen herkese, sebil ettiğini hepimiz bi-liriz. Onun çok verimli işbirliğinden yararlanmış o kadar meslekda-şımız vardır ki... Bilim düşünen, bilim üreten, bilim konuşan bu in-sanın yakınlığından en çok yararlanan biri de ben oldum. Bu fakülte-de en uzun süre ve en yakın ilişki ikimiz arasında oldu. Evet, fiziksel olarak, yakınlığımız fiilen sürekli olmuştur. Çünkü, Fakültemize ka-tıldığı 1968'den beri, bütün kurullarda dirsek dirseğe oturduk ve sü-rekli «bilim» konuştuk; 1980'den beri de aynı çatı altında, aynı koridor üstünde, aynı çevrede bulunduk; sürekli etkileşim içinde olduk.

O çok kalabalık Fakülte kurullarında, yıllar yılı, hararetli tartış-malar, gergin oylamalar yapılır; hatta bir ara kapı dışında Molotof kokteylleri patlarken, biz masanın bir ucunda «sistem kuramı» tartış-maları yapar, yeni geliştirdiğimiz «modelleme»leri birbirimize açıklar-, o yeni formüllerini bana, ben yeni eskislerimi ona aktarırdım. O za-man farketmiştik ki, «sistem yaklaşımı» yoluna yönelmiş birçok dü-* 23 Eylül 1994 günü, Ankara Ünversitesi Tıp Fakültesinde Prof. Dr. Ziya Güner'in

cenaze töreninde yapılan konuşma.

(2)

14 Fuat Aziz Göksel

şünenler gibi, her ikimiz de konverjan yollar üzerinde birşeyler ge-liştirmek istiyorduk, fakat henüz ortak bir dilimiz yoktu. Canlı sistem-lerle çalışmağa alışmış olan benim diagramlarım dairesel idi, etki gö-çü okları ve geri besleme halkaları eğrilerle gösteriliyordu. Ziya Bey, fizikçi olarak, blok desenler kullanırdı. Zaman içinde birbirimizin di-lini daha iyi anlar olduk. Ziya Bey'in bazı derslerine de girdim. Yaldızlı bir üslûbu, parıltılı bir konuşması yoktu. Sesini yükseltmez; düz, hatta biteviye konuşurdu. Onun ifadesinin değerini anlamak için, iletişimin içeriğine eğilmek hatta yazdığını okumak gerekirdi. İşte o vakit me-sajının lakonik karakteri pırıl pırıl parlar, öğretici değeri ön plana çıkardı. Profesör Ziya Güner'in Fakültemizde yazdığı kitapların bütün baskılarını okudum. Son baskıyı hâlâ her yıl bir kere okurum, O be-nim öğretmebe-nim olmağa devam ediyor.

Aziz meslekdaşlarım, saygıdeğer dostlarımız. Ülkemizde ilk fizik laboratuvarı Ahırkapı'daki Tıbbiye-i Şâhâne'nin bahçesinde, «Fizik-name» adlı bir pavyonda kurulmuş ve Tıp öğrencisi Fizik dersini de-neyler yaparak öğrenmişti. Bu uygulama bir zaman sonra ortadan kalkmış ve yine «ezber» yöntemine dönülmüştür. Yüz yıla yakın bir süre bu medrese anlayışı devam ettikten sonra, ilk defa Ziya Bey'in kurduğu öğrenci laboratuvarmda hekim adayları Medikal Fiziği uy-gulayarak öğrenmişlerdir. Ne öğrenci iken, ne de daha sonra anlamayı başaramadığım «Einthoven» üçgenini Ziya Bey'in yaptığı basit bir model sayesinde kavramıştım. Bir küvet içinde tuzlu su, üç çubuk v e bir osiloskopla yapılan modelleme yarım asırlık anlayışsızlığımı aşıp geçmişti.

Ülkemizin geçirdiği siyasi çalkantılar ve darbelerden Üniversite-ler de nasibini almış ve Ziya Bey'in öğrenci laboratuvarı da savrulup gitmiştir. Bir sabah Ziya Bey masasının üstünde bir zarf buldu. «Bil-mem ne uyarınca görevinize son verilmiştir. Bilgilerinizi...» Bu, «so-ğuk» olmaktan öte, kaba, zarafet yoksunu, hatta galiz denebilecek bir tutumdu. Bu emri infaz edenler, ömrünü bilime ve millete adamış bir öğretmenin emeğine bir teşekkürü çok görmeği kendilerine hak say-mışlardı. Bana hep öyle gelir ki, Ziya Güner'in eski fakültesindeki ba-zı meslekdaşları ile ilişkisinin bir geç tepkisi idi bu gadir...

Ama, kahır yüzünden lütuf oldu. Ziya Bey o günki koşullarda al-dığı emekli ikramiyesi ile bir konut edinebildi Eğer yaş haddine kalsa idi o ikramiye ile belki birkaç kat elbise alabilirdi.

(3)

Arkadaşım ve Öğretmenim Ziya Güner 15 «Adalet ihmal etmez, imhal eder» diye bir söz vardır. Ankara'da hakimler vardı. Profesör Ziya Güner de bir gün Mahkeme karan ile ve bütün haklan teslim edilmiş olarak, şerefle ve itibarla fakültesine döndü; yine sessiz sedasız, yine alçakgönüllü, yine iyimser, görevine devam etti. Bu kez yaş haddinden ikinci emekliliğinedek işini sürdür-dü. Onun bu son ve kesin yokluğu ile bizim kuşağın saf lan daha da seyreldi.

Toplumların yapısını oluşturan bütün kurumlar gibi, Üniversite-lerin de Bilim'in de işlevi süreklidir. Nice kuşaklar gelir, geçer. Onla-rın iyi niyeti ve alın teridir ki toplumlaOnla-rın kültürünü ve insanlığın geleceğini yoğurmada kalıcı izler bırakır. Profesör Ziya Güner işte bu insanlardan biridir; yaşamından ve emeğinden ders almacak alçakgö-nüllü bir bilim işçisi ve tertemiz kişilikli bir eğiticidir. Henüz ders yılının başlamadığı bu gün öğrencilerimizin de burada olmalarını ve bu tablodan ders almalarını ne kadar isterdim... Ayrıca, insanlara za-rar verirken bile, soylu bir zarafeti elden bırakmamak gerektiğini öğ-renmelerini arzu ederdim.

A m a yine de iyimser olalım.

İyi niyet ve temiz emek, noksanlıklan, çirkinlikleri er-geç aşar. Profesör Ziya Güner geride kalanlara örnek olsun. O ödevini hu-lûsla ve başarı ile yerine getirdi; ardında saygı ve sevgi duygulan bı-rakarak aramızdan ayrılıyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Diese (engere) Deutung des gesetzlichen Begriffs «Schvvangere» kann sich darauf stützen, dass die Umstellung der weiblichen Funk- tionsablâufe bei einer Schwangerschaft nach

Eğer, Fransız karı-koca İngiltere'de yaşarlar ve Fransız hukukunun «communaute des biens» (mal ortaklığı) re­ jimine, bütün hüküm ve sonuçları bakımından tâbi

En geniş anlamıyla aldığımız Metafizik, "varlığı varlık olmak bakı- mından" anlamak, tüm bilgi eylemlerini devreye sokmakla gerçek bir var- lık felsefesi olarak,

96/715 yılında Velid'in vefat etmesiyle yerine Süleyman b. Abdül- me lik geçti. Fakat onun devlet başkanı olması kolayolmadı.. tında kardeşi Süleyma~ı'ı veliahdlıktan

alt-alem.in bütün mekanlarımaydınlattı. Allah'ın meleklerden istediği've sadece ıblis'in karşı koyduğu Adem:in önündeki secdenin nedeni,işte onun bedenine. konulmuş olan

Buaraştınnamızsırasında aşağıda görüleceği gibi, sözkonusu kitaptan aldığımız örneklerle günümüz fasih Arapça'sı arasında cümle kuruluşlan (sentaks)

Csoma de Körös'tan başlayarak Goldhizer'e kadar birçok ünlü Oryanta-' list'in ismini, zikrederek ve konusunu çok başanlı b~r panorama çizerek işleyen Hazai, son olarak

önce İslam dünyasında ç,.• k seslilik, fikir, düşünce ve ilim yapma hürriyeti alabildiğine geni l ve sınırsız idi. Kimse kimseye .fikir be- yan etmede, ilim yapmada