• Sonuç bulunamadı

Başlık: PROCEEDINGS OF THE 14th CONGRESS OF THE UNION EUROPEENNE DES ARABISANTS ET ISLAMISANTS: -PART ONE- BUDAPEST, 29th AUGUST-3rdSEPTEMBER 1988.Yazar(lar):TAŞTAN, OsmanCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000880 Yayın Tarihi: 1997 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: PROCEEDINGS OF THE 14th CONGRESS OF THE UNION EUROPEENNE DES ARABISANTS ET ISLAMISANTS: -PART ONE- BUDAPEST, 29th AUGUST-3rdSEPTEMBER 1988.Yazar(lar):TAŞTAN, OsmanCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000880 Yayın Tarihi: 1997 PDF"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PROCEEDINGS OF THE 14th CONGRESS OF THE

UNION EUROPEENNE DES ARABISANTS ET

ISLAMISANTS: -PART ONE- BUDAPEST, 29th

AUGUST-3rdSEPTEMBER

1988.

Edited by Alexander Fodor. Budapest: Eötvös Lorand University Chair for Arabic Studies and Csoma de Korös Socjety Section of Islamic Studies, (The Arabist: Budapest Studies İn Arabic 13-14),1995. XX+341+1-2 pages. ISSN

0239-1619

$

45 Hardback.

Tanıtım ve Değerlendirme: Dr. Osman TAŞTAN

Alexand~r Fodor tarafından hazırlanan bu eser birç.oğu İngilizce, bir ~smı da Fransızca ve' Almanca olmak üzere üç dilden, Avrupa Arap ve

Islam Bilimciler Birliğinin 29 Ağustos~3 Eylül 1988 tarihleri arasında

Bu-dapeşte'de yapılan 14. Kongresine sunillan, giriş metni de dahil toplam 26 ayn tebliğ metninden oluşmaktadır. Bu tebliğ metinleri,Georges Hazai'nin giriş metnini müteakiben, editör Fodor tarafından iki bölüm ha-linde düzenlenmiştir. i. Bölüm: "Felsefe' ve Teoloji", II. Bölüm: "İsıam'da PopülerKültür" adını taşımaktadır..' .

Macaristan Bilimler Akademisi mensubu Georges Hazai'nin, Csoma de Körös Derneği'nin başkanı sıfatıyla sunduğu giriş konuşması metni "Hungary and the Orient" (Macaristan ve Şark) adını taşımaktadır. Hazai, .Macaristan hakkında tarihi bilgi vermekle konuya başlayıp, 18. yüzyılın . ilk dönemlerinden 19. yüzyılın ortalanna kadar Macaristan'dagittikçe ön

plana çıkan bir çok milli uğraş konulan arasında kimlik arama sorununun çok önemlibir yer tuttuğunu söyler. 18. yüzyılın ilk on yıllarından itiba~ ren özellikle Alexander Csoma da Körös'un gerek Transylvania'daki Nagyenyed Enstitüsünde ve gereksedaha sonra Göttingen'deki tahsili sı-rasında Macarların. Şark kökenleri konusunu merak ettiğini ve bu yolda bir uğraşa koyulduğunu belirtir. Hazai'ye göre, Macarlann, Şark kökenle-1. Fransızca metinlerin okunmasında yardımcı olan hocam Prof. Dr. Mehmet Bay-raktar'a ve Almanca metinlerin okunmasında yardımcı olan arkadaşım Dr. Ali Dere'ye teşekkür ederim.

(2)

494 OSMAN TAŞTAN

rini merak edip araştırmalan bir yandan bir milli kimlik arayışıkonusu olsa bile, bu aslında Oryantalismin ortaya çıkmasına sebeb olmuştur. Csoma de Körös'tan başlayarak Goldhizer'e kadar birçok ünlü Oryanta-' list'in ismini, zikrederek ve konusunu çok başanlı b~r panorama çizerek işleyen Hazai, son olarak günümüzde de Macaristan Islam Araştırmaları-nın Profesör Karoly Czegledy'nin yönetiminde çok aktif bir seyir içinde devam etmekte olduğunu söyler. .

I. Bölüm: "Felsefe ve Teoloji", Tefsir'den Kelama, Felsefe'den sosyo-politik konillara kadar farklı bir çok temayı kapsar; Bu bölümde bu çeşitliliğin getirdiği bir sonuç olarak, işlenen konular arasında tam bir ho-mojenliğe rastlamak 'kolay değildir. Mesela Johannes lG. Jansen'nin "Şeyh Şa'rawi'nin dini vaazlannın siyasi ehemmiyeti", ve AlfonsoCar-mona Gonzaleı'in "Endülüs Ulemasının Oyun ve Eğlenceye K~şı Tu-tumları" gibi bazı konuların II. bölüm olarak organize edilen "Islamda Popüler. Kültür". muhtevasına dahil edilmesi daha uygun .olabilirdi. Ancak, Ikinci bölümün kapsamında. yer alan yazılar arasında bir uyumdan söz etmek çok daha kolaydır.

n.

bölümün her makalesinde bölüm başlığı-nı oluşturan "popüler kültür" ve "İslam" denklemine raslamak mümkün-dür. Ancak, buna rağmen, kitabın muhtevasını 'oluşturan makaleler ara-sında temel bii" ayınmın yapIlış biçimi genel anlamda oldukça başarılıdır, ve Alexander Fodor'un edisyon kabiliyetini burada takdir etmek gerekir.

i. Bölümde yer alan yazarlardan John Burton "The Inpterpretations \ of Q43,81 and the techniques of the exegetes" adlı makalesinde, tefsir

il-mindeki birikimin müfessirleri Kur' am açıkla.rken kolaydeğil de karma~ şık yöntemlere sevkettiğini ve müfessirlerin çoğu kez kolayı zorlaştırma eğilimi gösterdiklerini, aynca sözkonusu Zuhruf/43,81 ayetiyle ilgili ola-. rak Kur' an' da linguistik hata olabileceğini hiç 'düşünmediklerini kapsamlı

bir anlatım veömekler çerçevesinde ileri sürer. Alfred L. Ivry "Philosop-hical Commentaries and Popular Culture in Islam" adlı makalesinde, İslam felsefe literatürünün. daha çok halk kültürünün egemen olduğu bir ortamda nasıl şekilalıp ortaya çıktığınıkapsamlı bir şekilde anlatır ve ko-nuyla ilgili olarak Kindi, Farabi ve İbn Rüşd arasında sistemli bir muka-yese yapar. Mübahat Türker-Küyel, "Le Philosophie d'Ibn Sina et son et-hique" adlı makalesinde İbn Sina'nın kısaca hayatına yer ,verdikten sonra, onun etik anlayışını değerlendirir. Johannes J.G. Jansen, "The' Preaching of Shaykh al-Sha'rawi: lts Political Significance" adlı makalesinde, Mısır' daki "militan İslam"i akımlarla ilgili olarak, aslında Dr. Farag Foda, tarafından yapılan üçlü aynm üzerine kapsamlı yorumlar yapar: 1. Gele-neksel Akım,. 2. Devrimci Akım, 3. Zengin (müreffeh) akım. Jansen, Şeyh Şa'rawi'nin bu üç akım çerçevesinde nerede yer aldığını tesbit " etmek için farklı analizler yapar. Jansen'in yazısı günümüz Mısır'ında din-siyaset ilişkisini anlamak için önemli bazı ipuçlannı ele verir mahi-yettedir. Alfonso Carmona Gonzales "La actİtud de los ulemas andalıısies anteel juego y la diversion" adlı yazısında, Endü1üs'te yetİşen ve genelde

(3)

Zahiri ve Maliki olan fakihlere referans ta bulunarak, müzik, oyun ve eğ-lence, ve bunlarla ilgili ayetler hakkında bilgi verir ve 'ulema'nın bu tür şeylere genelde cevaz vermediğini belirtir. Joaqtiim Chorao Lavajo, "So-urces du dialogue islamo-chretien hispanique" adlı makalesinde, sözko.,. nusu Endülüs İslam ve Hıristiyan diyaloğunun kaynaklarını teolojik, siya-si-coğrafi, sosyo-ekonomik, ve oryantal kaynaklar olarak dört grupa ayırarak ele alır. Teolojik kaynaklar olarak Kur'an ve Kitab-ı Mukaddes'i göstererek, herbirinin dini~hürriyete ve toleransa yer verdiğini ve İsa ve Muhammed'in diyalog taraftarları olduğunu belirtiı:. Ancak,diğer kay-naklara ref~ransla diy'alog olarak işlediğişeyler diyalogdan çok polemiği andmyor. üzellikle, Ispanya'nın Reconquest'inden (Hıristiyanlar tarafın-danyeniden fethinden) önceki polemiklere yer verip, bu polemiğin İsla-mın doğuşuyla başladığını ve St. John Damascus'un (Yahya al-Dımışki'nin) bugünkü diyaloğun kaynağı olduğunu söylüyor. Ancak, di-yaloğu polemikte arayan Lavaj o' nun aslında diyalog ile polemiği gereği gibi ayırd edip edemediği tartışma ve kuşkuya konu olabilir, çünkü St. John Damascus diyalogtan çok tam aksine çatışmaya ışık tutmasıyla bili-nen bir şahsiyettir. Tilman Nagel "Inwieweit ist das Theorem der Sakula-risierung auf die islamische. Geschichte anwendbar? adlı makalesinde, Avrupa' da sekülarizmin nasıl başarılı bir şekilde oluştuğunun geniş bir analizini yapar ve İslam dünyasında sekülerleşme sorununu Avrupa ile .mukayese ederek işler. Şafi'i'de"n Cuveyni'ye,'Maverdi'den'İbn Haldun'a • • kadar geniş bir perspektiften konuyu inceleyen Nagel, islam

düşüncesin-de sekülerleşme eğilimine veya izlenimine zaman zaman rastlansa bile~ Avrupa' da olduğu anlamıyla bir sekülerleşmenin İslam dünyası için muh-temelen hayal olduğu sonucunu çıkanro Bununla da yetinmeyen Nagel, sekülerleşmenin tarihte bir kez 'vaki olduğunu ve bunun da: sadece Avru-pa'ya mahsus olarakkalabileceğini söyler. Nagel' in çıkardığı bu sonucun çok keskin ve belki de gereğinden fazla cesur olduğu göze çarpmaktadır. Wilfred Madelung, "A treatise on the Imamate dedicated to sultan Bay-bars" adlı yazısında, Bodleian kütüphanesinde bulunan MS ür 579 nolu elyazma. bir eserin tanıtım ve değerlendirmesini yapar. Madeıung, eserin kapak sayfasının mevcut olmadığını, ancak iç sayfalardan birinden anla-şıldığı kadarıyla eserinMisbalı al-Hidaya

fi

Tariq al-Imama adını

taşıdı-ğını, ve mevcut olan ipuçlarına göre Bahri2 Mamluk sultan Baybars

as-Salihi (658-676/1260-1277) için kaleme alındığını belirtir. Madelung, eserin yazarıhakkında kesinbir bilgi. olmamakla beraber, onun sultan Baybars'ınkahini Şeyh Hadir ıbn Abi Bakr Ibn Musaal-'Adawi al-Mihrani tarafından yazıldığını tahmin edenlerin olduğunu belirtir.

Made-2. Yazar Madelung'un Rukn al-Islam wa'l-Muslimin al-Sultan al-Malik al-Zahir, Baybars al-Salihi, için kullandığı "Bahri" ünvam ile ilgili .olarak bir açıklama yapmayı faydalı buluyorum: Memluk'lanniki buçuk asırlık hükümranlıklan döneminde sultanlar arasında Bahıi ve Burci şeklinde bir ayırım yapılmıştır. Muhafızlanmn karargahım Nil'deki Rawza adasında kuranlar Bahri sultanlar, Kahire şehıinin kalesinde kuranlar ise Burci sultanlar olarak amlmışlardır. Bkz. C.E. Bosworth The lslamic Dynasties: A Chron-ological and genealogicalhandbook, Edinburgh University Press, Edinburgh, 1980. s. 65.

(4)

496 OSMANTAŞTAN

lung, eserin içeriği itibariyle Kelami açıdan İmamet'in zaruretinden bah-settiğinive geleneksel bir muhtevaya sahip olduğunu söyler. Madelung, eserin yazıldığı dönemde, Moğol akınını müteakibenzayıflamış olan Ab-basi hilafetinin desteğe muhtaç olmasıdurumu ile eserin içeriğinin ima-met konusuna atfettiği zaruret veya önem arasında b~r ilişki arar.

II. Bölümden, I.M.S. Ba1jon "Indi an ulama'~ views on popular cuİtu-re" adlımaka1esinde,. ha1k' kültürüçerçevesinde Barelwi ve Deobandi Müslüman cemaatleri arasındaki ihtilaflardan uzun uzun bahseder ve bu ihtilafların sözkonusu cemaatlerin a1imleri arasıhdaki görüş farklılıklarıy-la yakından a1aka1ı olduğunuvurgufarklılıklarıy-lar. Ancak, Baljan'un yazİsının asıl önemi onun Müslüman ve Hindil kültürleri arasın,da ilginç örnekler vere-rek yaptığı mukayesede yatar. Maribel Fierro"The celebration of 'asura in' sunni Islaın" adlı maka1esinde, temelde 'aşure ile Yahudilikteki Yom Kippur'u mukayese eder ve Ramazan farz kılınıncaya kadı;ır Müslümanla-rın Yahudilerin Yom Kippur'u ile aynı güne tekabül eden 'aşure gününde oruç tuttuklarını' ileri sürer. Fierro, Ramazan'ın farz oluşundan. sonra 'aşure'nin nafile bir oruç haline geldiğini söyler. Bir aşamada da 'aşure'nin Sünni cemaatte, cömertçe harcama, yapılmasını veya birşeyle-rin, tasadduk edilmesi öngörülen, ve ayrıca Allah'tan özellikle rahmet ve mağfıret beklenen bir gün, ve ,gittikçe bir mutlu, gün şeklinde a1gılandığı-,nı ileri süren Fierro, 'aşure:nin Şi'i cemaat tarafından da Hüseyin'in Ker-,bela' da öldürüldüğü güne tekabül ettiği gerekçesiyle bir matem ve hüzün _

günü olarak a1gılandığına' da temas eder. Gerek Baljan'un ve gerekse Fi-erra'nunsözkonusu makaleleri, hem Mukayeseli Diriler ve hem de Muka-yeseli Mezhepler açısından zengin, ve önemli bir içeriğe sahiptir. Expira~ Cİon Garcia, "Normas dieteticas a traves de los calandarios andalusies" adlı maka1esinde, Endülüs'lü Müslüman "Kutubu'l-Anwa" yazarlarının takvimlerini inceler, içerikleri hakkında kısaca bilgi verir ve onlarda be-lirtilen diyetik normlarıçizelge ha1inde sunar. Beslenme ve cinselhayatla ilgili bilgi vereniGarcia, Endülüs'teki kültür hayatınınbir yönünü böylece takdim eder. David A. King, "Applications of folk astronomy and Mathe-matical,astronomy to aspects of Muslim ritual"adlı mçıkalesinde, Müslü-mariların özellikle "Takvim", Namaz Vakitleri", ve "Kıble" tayini konu-larında' bilimsel astronoinik hesaplardan yararlandıkları kadar halk arasında mevcut olan geleneksel astronomi bilgisinden de yararlandıkları-nı geniş bir şekilde açıklar ve bu a1anda daha çok araştırmaya ihtiyaç ol-duğunu belirtir. O.B. Frolova "Koran Quotations in the 'Dictionary of Comman People' by Yusuf al~Magribi" adlı yazısında St. Petersburg Uni-versitesinin İlmi Kütüphanesinin (Scientific Library) Oryantal bölümün-deki Şeyh Tantawi kolleksiyonunda yer alan Yusuf el-Mağribi'nin "Dieti- . . onary of Comman People" (Ha1k Sözlüğü) adlı e1yazma eserinde, ha1k

kültürü olan masal ve hikayelerde kullanılan çok sayıda kelimenin karşılı-ğı için Kur'an dilinin referans verildiğini söyler, ve Arapça diyalektleri ile standart Arapça arasındabüyük fark olduğunu' savunanların dikkatini çekmeye çalışır. Değerlendirmesini yaptığımız eserin editörü Alexander

(5)

Fodor ise, "Popular Religion and Politics in the Middle East (Miracles in Muslim and Coptic Egypt)" edlı makıilesinde son ,derece akıcı bir uslupla. Mısır örneğinde din ile halk kültürü arasındaki ilişkiyi kapsamlı bir şekil-de takdim eşekil-der. Fodor, olağanüstü siyasi olaylar, savaş, ve kriz gibi hal-lerde mucize türünden ve esrarengiz haberlerin halk arasında tedavüle nasıl girdiğini ve normal. dışı hallerde olağanüstü haberlerin p.alk tarafın-. dan nasıl kabul edildiğini hem Hristiyan ve hem de Müslüman cemaatten

zengin -örnekler vererek anlatır .. Fodor'un bahsettiği bu konu tabii ki Mısır'a mahsus olmayıp, Ortadoğu?nun diğer ülkeleri için de söz konusu-dur. Kitlesel kriz anlarında, halk kitlelerinin bu tür gizemli ve aklen anla-tılamayan bir psikoloji içine girme eğilimi, tabii ki halkın duygulmnı ma-nipule etmek isteyen politikacılar veya yöneticiler için de önemli bir pratik fırsat şeklini' alır. JacquesWaardenburg "Popular and official Islam: Contemporary developnients with special reference to Iran" adlı yazısında "halk İslam'ının "resmi" veya "devlet destekli" İslam'a karşı ne kadar güçlü ve dinamik olduğunu inceler. Waar~enbu~g, konusuyla il-gili genel bilgi verdikten sonra, yirminci yüzyılda "Halk Islam"ının duru-munu özellikle Türkiye örneği üzerinde durarak anlatır. Son olarak Waar-denburg, '.'resmi İslam"a karşı "halk İslam"ını İran örneğinde aynritıl.ı bir

şekilde ele alır. .

Sözkonusu ettiğimiz eser, aynca şu metinleri de içermektedir:

Michael G. Caner, "Predication. tests, copula, and a possible link with 'Asharism";

Nana V. Kiladze, "On the Termiiıology of the Liber de Causis"; Miklos Maroth, "The Ten Iİıtellects Cosm9logy and its origin"; U1rich Rudolph, "Kalam im antiken Gewand: das Theologische Kon-. zept des Kitab sirr al-haliqa"; , .

Gösta Vitestam, "at- Tabari and the seeing of God";

Giovanni Canova, "Remarques sur l'histoire de 'Aziz ben Haleh du cycle epique hihılien"; i

Ulrich Marzolph, "Popular narratives in Ga1aloddin Rumi' s Masna-vi";

.. Y ordan Peev, "Vision populaire de la femme en Syrie aux

Vne/xııe

et

xıııe

siecles";' .

Urbain Vermeulen, "Unayınta, lafılle de 'Antar".

Netice. olarak, sözkonusu ~serin, İslam hakkında veya Müslüman halklar ve kültürleri gibi sahalarda çalışma yapan öğrencilere ve araştır-macılara yararlı bir kaynak olacağı kanaatindeyim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yargıtay başkan ve üyelerinin hukukî sorumluluğu hakkında bir hükmün bulunmaması bu kimseler aleyhine tazminat dâvası açıla­ mayacağı sonucunu doğuramaz. Bu gibi

27 veya HUMK m. 429, IV gereğince uymak zorunda olan.. Yeni bilirkişi aylık kiranın 436 lira olduğunu bildirmiş, mah­ keme de aylık kiranın 436 lira olarak tesbitine karar

îdrar miktarı idrarda çıkan alkol ve idrarla atılan alkol (Derobert ve arkadaşları). lık bir şahsa, birbuçuk saatta, 10 derecelik 120Ö cc.. ADLÎ VAKALARDA ALKOL TAYİNİ 503

Hatta tamamlayıcı olarak anonim şirketler yerine, bazı bakım­ lardan daha basit olan kollektif şirketlere ilişkin tasfiye hükümle­ rine (TK. 211-242) atıfta bulunulması

Eğer, aksi kabul edilirse, (yani hacze katılma süresi, ikinci ihalenin sonucunda paranın vezneye girme­ sine kadar uzar denilirse) bu ilk haczi yaptıran alacaklının veya

Merkez Bankası (kaynaklarından vazgeçil­ mesi kolay değildir. 1970 den sonra mevduat ve ticaret bankalarını selektif kredi vermeğe yöneltme yolunda alman tedbirler bankaya ve

33 Şu halde, ananın velayet hakkı, çocuğun ikametgâhı, ismi, 34 ana tarafından ödenecek nafa­ ka ve ananın vazifeleri (ve kural olarak çocuk ile ana arasındaki

Ortaçağ şehri veya daha yerinde bir deyimle, bu şehirler için­ deki vatandaş birlikleri böylece, bir bölümü piskopos şehir ege­ menlerine karşı savaşarak, bir bölümü