• Sonuç bulunamadı

Aydının ölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aydının ölümü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'

1

ini-?-1

Aydının ölümü ,v;.

Ahmet OKTAY

lUMHURIYETTürkiyesi’nln yetiştirdiği sayılı aydınlar­ dan biri, Niyazi Berkes, Ingiltere’de öldü. Eşinin de--- lyişiyle “ yalnızlık İçinde” . Dil alışkanlığıyla hemen kul-lanıverdiğim, “ Türkiye’nin yetiştirdiği” niteminin yanıltıcı ol­ duğunu belirtmeli, bu nitemin, “ Türkiye’ye rağmen yetişen” biçiminde kullanılması gerektiğini söylemeliyim. Gerçekten de “ alamet-i farikası” hâlâ düşünce özgürlüğüne tahammül­

süzlük olan siyasal iktidar da toplum da Berkes’i dıştalamış,

onu başka ülkede bilim yapmak zorunda bırakmıştır. Bir başka “ alamet-l farikası" da belleksizlik olan okur­ yazarlarımıza, bir iki küçük anımsatma yapmakta yarar gö­ rüyorum: Niyazi Berkes, İkinci Dünya Savaşı ve Tek Parti ik­ tidarı yıllarında Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültetei’nde öğretim üyeliği yapmış, faşizme karşı olduğu, demokrasiyi ve düşünce özgürlüğünü savunduğu için, Behice Boran ve Pertev Naili Boratav’la birlikte görevinden uzaklaştırılmıştı. Üniversiteden ayrılmak zorunda bırakılanlardan bir başkası, bugün dünyanın sayılı sosyal-antropologlarından biri olan Muzaffer Ş e rifti. O yılların bu genç bilim adamları, Boran hariç yurt dışına gittiler, yabancı ülkelerin üniversitelerin­ de görev aldılar, kendi alanlarının yetkin uzmanları oldular.

Türkiye’nin vermediğini yabancılar sağladı onlara. Mu­ zaffer Şerif dışında, onlar yine de yurtlarına küskün kalma­ mayı başardılar. Ama, Muzaffer Şerif siyasal iktidara duyduğu öfkeyi dengeleyemedi, Türkiye’yi insanlarıyla birlikte defter­ den düştü. Acıdır ve utandırıcıdır. Hem bu değerli bilim adamı açısından, hem Türkiye açısından.

Niyazi Berkes, 1960’lardan itibaren Türkiye'de yazılarıy­ la yeniden görülmeye başladı ve tarihim izle ilgili resmi yo­ rumu dıştalayan düşünceleriyle dikkati çekti. 200 Yıldır Ne­

den Bocalıyoruz? adlı kitabı, demokratikleşme sürecinde bir

açılma görülen 1960’lı yılların umut verici havasında yaşa­ yan genç aydınlar arasında yeni bir sorgulama başlatılma­ sını sağladı. Hiç kuşkusuz tek değildi Berkes. Ama Resmî

Tarih’ln askıya alınmasında büyük payı olanlardandı.

Berkes, o yıllarda Kemalizmin sol kanadı’nın uzantısı of* duğu söylenebilecek bazı aydınlarca geliştiriler anti-batıcı söylemin yetkin bir sözcüsü oldu. Batıcılığı gericilik saymaya kadar götürdü işi. Berkes dahil o yıllarda aydınlar arasında esen anti-emperyalist ve anti-kapitalist havanın sonraki yıl­ larda ulusçuluk ideolojisini güçlendirdiğini, bunun bazı ku­ ramsal sakıncalara yol açtığını yeri gelmişken vurgulamak gerekir. Hiç kuşkusuz, Berkes batıya karşı çıkarken İslamcı

söyleme bağlanmadı. Yaşamının sonuna kadar, laik ve Cum­

huriyetçi kaldı.

Niyazi Berkes, özellikle Türkiye’de öğretim üyeliği yap­ tığı yıllardam arksist sayılmıştı. Ancak, onun sosyalizan eği­ lim ler taşımakla birlikte kuramsal açıdan tutarlı b ir marksist olduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor bana. Atatürk devrimlerine ve Atatürk’ün kişiliğine bakış açısı, Berkes’i de

Sol Kemalist’ler içinde saymamıza olanak veriyor bana ka­

lırsa.

Yazılarında her zaman açık, yalın ve tutarlı olmaya özen gösteren Niyazi Berkes, Türkiye’de birçok aydının, bilim ada­ mının acılarla dolu yazgısını yaşadı. Başladığı yerle vardığı yer arasında önemli farklar olduğu söylenebilir. Ama dün­ yaya bir anlamda kültürel/düşünsel bir tramvayla gelen ve tarihsel kopuşun ürünü olan Cumhuriyet aydınları için bir başka yazgı söz konusu olabilir miydi? Şu anda bile tüm b il­ diklerim izi yeniden gözden geçirmiyor, silinm iş yazıları oku­ maya çalışmıyor, yaşadığımız zamanı anlamamızı ve açıkla­ mamızı, geleceği ise kurmamızı sağlayacak bireşim ci bir düşünce geliştirm eye uğraşmıyor muyuz?

Niyazi Berkes'in yalnız ölümünü düşünürken, Cum huri­ yet döneminin kültür tarihinin yazılmamış olması karşısın­ da üzülüyorum. Böyle bir çalışma Mustafa Şekip’ten Saba­ hattin Eyüboğlu’na, Hilmi Ziya’dan Niyazi Berkes’e, Hikmet Kıvılcım lıdan Murat Belge’ye, Cemil Meriç’ten İsmet Özel’e Türk aydın ve yazarlarının tümünde görülebilecek olan or­

tak paydaian beilrleyebilirve çoğumuzu çölde tek başına kal­

mışlık duygusundan ve ilk bulan sanısından kurtarabilirdi.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nakkaştepe’deki törene DSP lideri Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit, CHP Genel Başka­ nı ve başbakan vekili Deniz Baykal, ANAP Bur­ sa Milletvekili İlhan

Her kimse, bu şiveyi taklit etmesi için iyi bir Arap hafızından tavır elde etmesi, radyodan onlarm nasıl Kur'an okuduklarım dinleyerek gırtlağına vasıl olması lazım.. ■

Bundan sonra İttihat ve Terakki namına tam bir faaliyet bilmiyorum.. Yalnız bir defa İstanbul heyeti namı­ na bir içtima

Bu çalışmada ıslak zeminde yüksek voltaj elektrik çarpmasına maruz kalmış ve elektrik çarpmasının uzun süre devam ettiği, göğüs ve karın duvarında elektrik teması izi

Edip Cansever çok yıllar önce şöyle yazmıştı: “Bu yorgun, bu üzünçlü yüreği / Benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi / Kimse görmeden şöyle bir yol

Bu çalışmada, bir bilim insanı ve düşünür olarak, kendisine özgün, kapsamlı ve geniş açılı görüş ve tahlilleriyle Türk düşünce hayatına önemli katkılarda

Anahtar kelimeler: Babesia bovis, Babesia bigemina, Kayseri, kene, moleküler karakterizasyon, real time PCR Investigation of Babesia bovis and Babesia bigemina by Real Time PCR in

Chung C, Stuart D, Keyes M: Radiation recall reaction induced by adjuvant trastuzumab (herceptin). Jacob J, Belin L, Gobillion A, et al: Prospective monocentric study of