Suphi Z ıya Ö zbek k a n
GÜNÜMÜZÜN BÜYÜK BESTEKÂRIg U P H Î Z ÎY A ÖZBEKKAN,
Vaşington sefiri diye anılan Ziya Paşanın oğludur. Ziya Pa şa, Meşrutiyetin ilk senelerinde teşekkül etmiş olan ve Maarif Ne
zaretine bağlı bulunan musiki
encümeninin reisi idi. Daha son
raları Dürülbedayinin Darül-
elhan kıyınında ve müstakil Da-
rüelhanda müdürlük yapmış ve
bu suretle memleketimizde ilk konservatuvarın nüvesini kurmuş tur. Ziya Paşa, zamanının musiki ile meşgul olan Mahmut Celâled- din Paşa, Yanyalı Mustafa pasa gibi musiki meraklıst veya biz zat musikişinası vükelâ ve vüze-
rası arasında temayüz etmişti-
Nedimin gazellerinden alarak
güfte yaptığı eserleriyle ve bil- .ıassa nişaburek makamındaki şu ■-arkısı ile büyük şöhret yapmış tı:
Bin gehan söylersin ol çeşm-i sühan perdaz ile Dasitanlar şerh edersin bir ni-
nigâh-ı naz ile Sen itâb-ı naz kasd etsen dahi ey çeşm-i şuh Âşıkı mecnun edersin şive-i müm taz ile..
Ziya Paşanın konağı zamanının bir nevi konservatuvarı gibi idi. Böylece irsi bir istidattan başka
kabiliyetlerini inkişaf ettirecek
bir muhit içinde yetişmiş olan Suphi Ziya Özbekkan ve biraderi udi İbrahim Ziya özbekkan çok kısa zamanda temayüz etmişler
dir. Suphi Ziya Özbekkan çok
yakından tanıdığı ve evlerine sık
sık ziyaret yapan Tamburi Ce
mil beyden feyzalmış, meşhur
kemençeçi Vaailâki’den kemençe
dersleri meşketmiştir. Fakat
genç musikişinas sazla meşgul olmaktan ziyade bestekârlığı sev
miş, delikanlılık yaşında »arkı-
lariyle dikkati çekmiş, fakat te-
vazuundan bunları uzun zaman
ortaya atmamıştır. Suphi Ziya ö z bekkan’m bestekâr olarak şöhreti 1925 den sonra başlar ki, Artin, Hacı A rif bey, Şevki bey, Rahmi
bey neslini takibeden başka bir neslin çok kısırlaştığı ve Lem’i beyden başka temsilcisi kalmadığı bir devirde Suphi Ziya Özbekkan Türk musikisinin geniş şarkı an’- anesini devam ettirmeğe mukte dir, Lemi beyden sonra ikinci bir yıldız olmuştur.
Yetişme tarzı itibariyle klâsik Türk musikisinin üs.ûp tesirini taşımakla beraber, uşak ve hicaz makamındaki şarkılarına bakıldı ğı zaman Şevki beyi çok sevdiği anlaşılıyor.
Değerli bestekârın üslûbunda bir taraftan da şahsî yenilik ham leleri daima görülmüştür. Kür- dilî hicazkâr makamından «Bah
çenizde sümbül olsam» şarkısı
bu nevin en muvaffak örneğidir,
(D a v am ı 31. S ayfada)
Fotoğraflar: Yukarıda Sup hi Ziya özbekkan İstanbul Radyocu a a n ' a t kârlarından Akıla Artun ila birlikte Aşağıda yine S. Ziya
özbekkan