• Sonuç bulunamadı

Rinolitiyazis

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Rinolitiyazis"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi 91

Rinolitiyazis *

(Olgu Sunumu)

Rhinolithiasis

Mehmet H. ATALAR**, Fikret TAŞ***, Bülent PETİK**** , Naci DUMLU****, A. Oktay IŞIK*****

* TURK RAD 2001; 26-31 Ekim 2001 tarihinde Kemer-Antalya da yapılan 22. Türk Radyoloji kongresinde poster olarak

sunuldu.

** Öğr.Gör.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı, Sivas *** Yrd. Doç.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı, Sivas **** Arş.Gör.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı, Sivas ***** Prof.Dr , Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı, Sivas

ÖZET

Rinolitler, burun boşluğunda yerleşim gösteren nadir nazal kitlelerdir. Bu sunumda rinolitli bir olguda bilgisayarlı tomografi (BT) bulguları ve ayırıcı tanı ortaya konulmuştur.

Anahtar kelimeler : Rinolitiyazis - bilgisayarlı

tomografi - nazal kavite

SUMMARY

Rhinolithiasis is an uncommon cause of masses in nasal cavity. The CT findings and differential diagnosis in a case of rhinolith are presented in this report.

Key words : Rhinolithiasis - computed tomography -

nasal cavity

C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 24 (2): 91 – 93, 2002 GİRİŞ

Rinolitler burun boşluğunda görülen ve bir nidus etrafına minerallerin çökmesi ile oluşan düzensiz yüzeyli, kalsifiye taşlardır. Nazal ve postnazal akıntı, nazal tıkanıklık, epistaksis, halitozis, nadirende regürjitasyon, maksiller sinüs medial duvarında erozyon ve üst sert damakta perforasyonla ortaya çıkarlar (1).

Kulak burun boğaz hastalıklarında 1/10.000 oranında , daha çok düşük gelir grublarında ve her yaşta görülürler (2). Tanı konulduktan sonra genelde basitçe anterior nazal yaklaşımla yada endoskopik yolla çıkarılırlar. Bu sunumda rinolitin nazal kavitenin diğer tümörlerinden ayrımı açısından direkt radyografi ve bilgisayarlı tomografi (BT) bulguları literatür bilgileri eşliğinde tartışılmıştır.

OLGU

Burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı şikayetleri ile başvuran 29 yaşındaki erkek hastanın çekilen water’s

(2)

Rinolitiyazis

92

grafisinde sol nazal kavite alt bölümünde yerleşmiş opasite görünümü saptandı (Resim 1) . Koronal planda yapılan Bilgisayarlı Tomografik incelemede sol alt konka ve septum arasında sol nazal kavitenin inferiorunda kortikal kemiğe benzer dansitede santralinde hipodens nidusu, çevresinde düzensiz konturlu kalsifiye komponenti bulunan lezyon görüldü (Resim 2) . Ayrıca BT incelemede sağ maksiller sinüste kronik sinüzit ile uyumlu mukozal kalınlaşma ve nazal septumda perforasyon ve sol nazal kavite inferiorunda hafif derecede genişleme izlendi. Olguda palatal ve maksiller sinüste erozyon gözlenmedi. Lezyonun nazal kavite tabanında yerleşmesi, ve santral nidus içermesi nedeniyle ayırıcı tanıda öncelikle rinolit düşünüldü ve anterior nazal yaklaşım ile forsepsle tutularak çıkarıldı.

Resim 1: Water’s grafisi; Sol nazal kavite inferiorunda

yerleşmiş radyopasite görünümü

Resim 2: Koronal BT; Sol nazal kavitede nazal septum ve alt

konka arasında lokalize düşük dansiteli santral nidus içeren rinolite ait görünüm

TARTIŞMA

İlk kez rapor edildiği 1654 yılından 1988 yılına kadar 600 vaka bildirilmiştir (3). Rinolitin ilk radyografik tanımı 1900 yılında Maclntyre tarafından yapılmıştır (4). Rinolitler (burun taşları), nazal kavite içinde yerleşen mineralize kitlelerdir. Oldukça nadir görülürler. Sıklıkla asemptomatik olmakla birlikte çoğu olguda uzun süreden beri devam eden burun akıntısı, burunda kötü koku, tek taraflı burun tıkanıklığı, epistaksis görülebilir. Nadiren halitozis, epifora, nazal regürjitasyon, başağrısı gibi semptomlarda izlenebilir (5). Olgumuzda uzun süreli burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı şikayetleri mevcuttu. Rinolitler yaş ile birlikte yavaş olarak büyürler ve sıklıkla kadınlarda, üçüncü dekadda görülür. Nazal septum-inferior konka veya septum-inferior konka-maksiller sinüs duvarı arasında nazal kavite tabanında yerleşirler. Olgumuzda lezyon tipik olarak alt nazal kavite yerleşimliydi. Çevresinde genellikle ödematöz granülasyon dokusu ve pürülan sekresyon bulunur. Mineralizasyon ile zamanla boyutta artma ve çevre kemik yapılarda destrüksiyon oluşabilir. Destrüksiyon sıklıkla nazal septum ve maksiller sinüs medial duvarındadır ancak nadiren sert damakta perforasyon ile nazo-oral fistül gelişebilir (6). Olgumuzda nazal septum orta bölümünde perforasyon mevcuttu ancak eşlik eden kemik destrüksiyonu saptanmadı.

Burun boşluğunda uzun süre kalan, düzensiz yüzeyli veya delikli, organik veya inorganik bir nidus etrafında gelişirler. Pürüzsüz yüzeyli, delikli olmayan metal, seramik gibi inert maddelerden pek kaynaklanmazlar. Bu nidus, çoğu olguda meyve çekirdekleri, sebze-baklagillerin taneleri, kağıt parçaları, düğme, boncuk, oyuncak parçaları ve taş-kum parçalarıdır. Çok seyrek olarak endojen kaynaklı niduslarda izlenebilmektedir. Bunlar yanlış yerleşimli diş, kemik parçaları, kan pıhtısı, kurumuş püy ve deskuame epitel gibi endojen niduslar olarak bildirilmiştir (1,7). Rinolitler burun boşluğu dışında antrumda da görülebilir. Bu durumda antrolit olarak adlandırılır. Boyutları küçük olabileceği gibi tüm nazal kaviteyi doldurabilir. Küçük boyutlu asemptomatik rinolitler direkt grafilerde özellikle başka amaçlarla çekilen grafilerde tesadüfen saptanırlar. Bu grafilerde nazal kaviteyi dolduran opasite şeklinde izlenirler. Direkt grafiler rinolitin boyutu ve yaygınlığı hakkında bilgi vermez. Normalden büyük boyutlu taşların saptanmasında BT önemli rol oynar. Özellikle koronal plandaki BT incelemede kortikal kemik ile aynı özellikleri gösteren yüksek dansiteli kalsifiye lezyon görülür. Nidus bölgesinde düşük dansite izlenir. BT incelemede ayrıca rinolite eşlik eden olası kemik erozyonlarıda kolaylıkla tespit edilir (1,2).

Rinolitlerin ayırıcı tanısında kalsifiye polipler, granülomlar, opak yabancı cisimler, osteom, nazal

(3)

Atalar ve ark.

93 gliom, lokal osteomyelit sekestreleri, enkondrom,

hemanjiyom, dermoid tümör gözönüne alınmalıdır. Ayrıca malign tümör kategorisinde kondrosarkom ve osteosarkomda ayırıcı tanıda dikkate alınmalıdır. Perforasyona yol açan rinolitlerde tüberküloz ve sifiliz gibi enfeksiyöz patolojilerde ayırıcı tanıda düşünülmelidir (1,8).

Sonuç olarak uzun süreli nazal akıntı ve obstrüksiyon şikayeti bulunan olgularda ön tanıda rinolit de ayırıcı tanıda gözönünde bulundurulmalı ve radyolojik tanıda BT yapılmalıdır. Radyolojik tanıda BT inceleme lezyonun büyüklük ve lokalizasyonunun tam olarak belirlenmesi, nidusun ortaya konulması ve eşlik eden olası diğer patolojilerin saptanmasında ayrıntılı bilgi vermektedir.

KAYNAKLAR

1. Aktaş D, Özturan O, Çokkeser Y, Kızılay A. Kulak Burun Boğaz Klinikleri 1999; 1 (2): 94-7.

2. Wickham MH, Barton RP. Nasal regurgitation as the presenting symptom of rhinolithiasis. J Laryngol Otol 1988; 102: 59-61.

3. Appleton SS, Kimbrough RE, Engstrom HHM. Rhinolithiasis. Oral Surg-Oral Med-Oral Pathol 1988; 65:693-8.

4. Eliachar I, Schalit M. Rhinolithiasis. Arch Otolaryngol 1970; 91:88-90.

5. Stoney P, Bingham B, Okuda I, Hawike M. Diagnosis of rhinoliths with rigid endoscopy. J Otolaryngol 1991; 20: 408-11.

6. Price HI, Batnitzky S, Karlin CA, Norris CW. Giant nasal rhinolith. AJNR 1981; 2:371-3.

7. Jones HS. Rhinolithiasis. Ear Nose Throat J 1988; 67:248 8. Royal SA, Gardner RE. Rhinolithiasis: an unusual pediatric

nasal mass. Pediatr Radiol 1998; 28:54-5

YAZIŞMA ADRESİ :

Mehmet H. ATALAR

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı 58140 SİVAS

Referanslar

Benzer Belgeler

pH'daki çözü ürlüğü, ATLS'de idrarı pH'ı ı 7- 7.5 hedefle esi gerektiği i gösterir.. • Genel olarak, ksantin en az çözünen purin metabolitiyken, ürik asit alkalik

• Bu tarihten sonra sağlığın korunması sosyal tıp, halk sağlığı, kamu sağlık hizmeti gibi kavramlar gündeme gelmiştir... BCG aşısını bulan hekimlerden

2000 -2005 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı (Araştırma Görevlisi)?. 2005- 2008 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi

Teknesyum (Tc99m) perteknetat tiroid sintigrafisi (TS) ve radyoaktif iyot tutulum testi (RIU), bu amaçla yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir.. Bu derlemenin amacı, bilimsel

Hastalar ve yöntem: Kliniğimizde takip edilen 30 inme hastasına inmenin akut döneminde; duygudurumu, kognitif fonksiyonu ve inmenin şiddetini tespit etmek amacıyla

Baş-boyun bölgesi tümörü tedavisi için radyoterapi uygulanan hastalarda, uzun dönem vasküler komplikasyonların, ışınlanan damarlardaki hızlanan ateroskleroza

MRSA izolatlarının mupirosin duyarlılıkları, 5 µg’lık mupirosin diski kullanılarak, Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile araştırıldı ve inhibisyon zon

Odaka ve arkadaşlarının lakrimal bezleri diseke ederek kuru göz modeli oluşturdukları ve 4 hafta sonra alkali yaralanma meydana getirdikleri tavşan gözlerinde, retinol