M’ zar, Mehlip, Bahçe
•r devir 100 de 100 ne kaside ne hiciv mevzuu olamaz. Fa kat her devrin kaside ve hi- deki 100 de nisbetinin payı, az ya çok olarak, o devir, iyi ve ya- ut fenadır. Mazinin bu nisbet pa
yını, tarihe, ilim diye bakanlara
bırakıyorum.
Mazinin, bence, 3 hiciv mevzuu var:
¿w * MEZAR. y
^ b P B ^ ^ sm a n lı İmparatorlvJuinda
cem iarhı. ^ kjx#^tf0faşık ya
şadı. En azinılı“^ i^ ^ ^ ^ o n ü u e bir mezar taşı dikilir, dünyanm de
vamsız olduğunu mermerin kesin
dilile ve tâlik yazının kılıç çizgile- rile haykırırdı. Osmanlı tarihinde, tüccarın yanında ölü, dükkânın ya nında mezar var: Buharalı «Eşşeyh Mehmet Efendi» yi Naimâ şu yolda yazar:
«Kümelide Silistrede tarh-ı esas-i «ikamet edip bin senesi hududun- «da - halteyledi. Çarşı içinde tür- «be-i mahsusada metfundur.»
2
MERDİVEN"" Cedlerimiz toprağa tevazu- un remzi olarak baktılar. Ve btt mahviyet unsurundan yükselmeyi fena hırsın mefhumu mânasına al
Midha
al KUNTAY
dılar. Gökyüzüne ancak dualar yük seliyor, anA k altında ibadetlerin ve duaların durduğu kubbeler yükse liyordu. Üç kıtayı fetheden taçlıla
rın saraylarında bile merdiven
yoktu. Tahtları bile topraktan bir karış yükseliyordu. Merdiven tanzl- mattan sonra başladı sanıyorum.
O m BAHÇE
" " "" Muhakkak ki, Osmanlı İm paratorluğunun, uzakça mazisinde, çok renkli bir bahçe medeniyeti vardı. Meselâ birinci Ahmedin ya şadığı bahçeler bu medeniyetin de lilleridir: Üsküdar bahçesi, İstavroz bahçesi, Tersane bahçesi, Davııtpa- şa bahçesi, nalkalı bahçesi, bu taç
lının avlandığı yerlerdi; divanda
devlet işlerile yorulduğu zaman te rini Kâğıthane ve Beşiktaş bahçe lerinde kurutuyordu.
Fakat yakın mazide bu bahçe medeniyeti de yerli mânasını kay betti. Avrupayı fena alan Tanzimat Vezirleri, Batı’nm şimal mahçelcri- ni Doğu’nun cenup kıyılarında kop* ye ediyorlardı.
Binbir renkle göze çarpan fena bir kopya.
Midhat Cemal KUNTAY
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi