• Sonuç bulunamadı

Sza Sza Gabor'un hatıraları:Atatürk'ü ümitsizce sevmiştim!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sza Sza Gabor'un hatıraları:Atatürk'ü ümitsizce sevmiştim!"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sza Sza Gabor'un hâtıraları:

Atatürkü

ümitsizce

sevmiştim!

K

endisine «Dünyanın en maceraperest kadını» gözi- le bakabileceğimiz Sza Sza Ga borun hâtıralarından bir kısmı nı geçenlerde yine bu sütunlar da nakletmiştik (1)

Bugün de bu hâtıraların bil­ hassa memleketimiz ve Atatürk le ilgili parçalarım hülâsaten

takdim ediyoruz.

HOCAMA BEN TALİP OLDUM!

İlk kocam olacak erkeğe bir kabul resminde rastlamıştım. Daha o zaman 14 yaşında idim. Kısacık balo elbisem, renkli kor delâ ve fiyonglanmla herhalde çok «cici» bir şeydim.

Nitekim bizi birbirimize tak­ dim etmelerinin akabinde, ya­ nıma daha fazla sokularak:

— Bir gün sizi zevcem yapa­ cağım, bunu aklınızdan çıkar­ mayınız, dedi.

Göz kamaştırıcı sarı saçları, çelik rengindeki gözleri, nihayet boyu

po$u ve eşsiz şahsiyeti ile o, her kadın özerinde tesir uyandırabiliri

Yazan: Sza Sza Gabor'Çeviren: A. F* A.

¥ *

(1) 4 Eylül tarihli nüshamıza balkınız.

Müstakbel kocam Burhan Bel ge, memleketinin diplomasî h a ­ yatında yüksek bir şahsiyetti. Onun bu sözlerini çocukça kırıt inak ve bir kolayını bulup sıvış makla cevaplandırdım.

Aradan iki yıl geçti. Anne­ min suç ortaklığı ile gizlice «Macaristan güzellik müsaba­ kaları» na katıldım. Müsabaka- kaya girerken ablamın dekolte suare elbisesini giymiş, bir ar­ kadaşımdan da yüksek topuklu ayakkabılarını ödünç almıştım. O perişan kılıkta «Güzellik kraliçesi» ilân edildim. Bunun üzerine her taraftan parlak i teklifler gelmiye başladı. Bu a- rada meşhur rejisör Sir Alexan der Korda da filim çevirmemi istedi. Amma foyam meydana

çıkmıştı. Babam küplere bindi. Annemin ricalarına rağmen be ni reddetmiye kalkıştı. Hülâsa evdeki vaziyetim ıslâh bulmıya cak şekilde bozulmuştu. Bu du­ rumdan ancak bir şartla kur­ tulabilirdim: Evlenmek, kocam­ la uzaklaşmakla!

Aklıma ilk gelen erkek Bur­ han Belge oldu. Onu gizlice eve çağırdım:

— Hatırlıyor musunuz, iki yıl önce bir resmi kabulde tanıştı­ ğımız zaman bir gün sizi zevce yapacağım demiştiniz?

Burhan Belge centilmen bir erkekti:

— Doğru, dedi. O teklifimden vaz geçmiş değilim!

Üç gün sonra resmen karı - koca olmuştuk. Babam bu h a­ reketime büsbütün sinirlendi. Uzun zaman benimle yüzyüze gelmedi.

BALAYI SEYAHATİNDE ARNAVUTLUĞA GİTTİK Balayımızı Arnavutlukta ge­ çirdik. Kocamın eniştesi orada memleketinin elçisi idi. Tiran­ da hakikî bir prensesten farksız olarak karşılandım. Ve haya - tımda ilk defa saadetin ne ol­ duğunu öğrendim. Şerefimize ve rilen bir suareye Kral Zogo da gelmişti. Bir kere dansettik. Zo go bu dans esnasmda:

— Ata çok iyi bindiğinizi gör düm. Müsaade ederseniz size süt beyazlığında lekesiz atla - rımdan ikisini hediye edeyim, dedi.

Zogoya cevap vermedim. Zi­ ra kocamın haberi ve muvafa­ kati olmadan hediye alamıyaca ğımı biliyordum. Zogo buna rağ men ertesi gün bir çift beyaz atını bize gönderdi.

Akabinde gazeteler yaygara­ yı bastılar:

«Kral yeniden âşık oldu. Be­ yaz atlarım hediye ediyor!»

Kopardıkları gürültü tabiî ko camın gözünden kaçmadı. Bal ayı seyahatimizi yarıda bıraka­

rak

önce Macarlstana

döndük

Oradan da Türkiyeye hareke*

ettik. J

KOCAMDAN ÇOK ŞEYLER !

ÖĞRENDİM

Ankaraya varışımızda büyük dedikoduların kopmasına mey­ dan verdi. Bir yabancı kadın - dım! Meğer Türk diplomatları­ nın yabancı kadınlarla evlen - mesi yasakmış... Burhan Belga benimle evlenerek kaideler ve, nizamlar haricine çıkmış. Her ne ise, bu dedikodu da zaman la unutuldu.

Yavaş yavaş Ankaradaki mu­ hitime alıştım. Bir yandan da benden en aşağı 20 yaş büyük olan kocama ısınmağa çalışıyor dum.

16 yaşında bir genç kızın ey kadınlığından ne beklenebilir? Evimizde tertiplediğimiz veya gittiğimiz her kabul resminde ufak tefek hata yapıyordum. Başkası olsa, belki kızardı. Fa­ kat kocam Burhan Belge her Şarklı erkek gibi sabırlı ve ta­ hammüllü idi.

Üstelik beni yetiştirmekten, sosyete hayatına hazırlamak - tan zevk duyuyordu. Onu, bilgi sinin çokluğundan «Canlı kü­ tüphane» diye çağırıyordum.

«Canlı kütüphane» m akşam lan yalnız kaldığımız zaman Balzacdan, Voltaireden parçalar okuyor, uyuklamağa başladığı mı görünce, uyandırıyor, tekrar derslerine devam ediyordu, ko­ cam 4 ay içinde bana Türkçeyi de öğretti.

ATATÜRK İLE KARŞI KARŞIYA

Ankaraya yerleştiğimizin ikin ci veya üçüncü ayı idi ki; bir baloda Atatürke takdim edil - dim. Hakkında o kadar efsane­ vî vakalar dinlemiştim ki, mah cubiyet ve şaşkınlıktan, ağzımı bile açamadım. Beni bir valse kaldırdı ve müziğin tatlı a- hengine uyarak dönerken:

— Şimdi, Macarlar ve Türk- ler kardeştirler! dedi.

Dans etmiyor, sanki pembe bulutların arasında, çok yüksek lerde uçuyordum.

Ne saklıyayım, o anda Ata - türkle kardeşten başka bir şey olmak isterdim. Bu benim çıl­ gınca, tahakkuku imkânsız bil arzum idi.

Göz kamaştırıcı san saçlar^ çelik rengindeki gözleri, nihaye* boyu, bosu ve eşsiz şahsiyeti ile o her kadın üzerinde ayni tesi­ ri uyandırabilirdi.

O devirleri düşündükçe şimdi daha iyi farkına varıyorum. Meğer Atatürkü delicesine, ümi* sizce sevmiştim. Bu sevgimi kim şeye açamadım. Derken o b ü ­ yük Devlet Adamı bir gün fani dünyadan göçtü. Onun ölümü ile ben de vurulmuşa döndüm. Dünya bana zindan oldu. Bere­ ket, kocam yeni bir vazife ile İngiltereye gidecekti. Londrada da Tiranadaki kadar iyi karşı­ landık. Balolar, suareler, resmi kabuller birbirini takip ediyor­ du. Orada Anthony Eden, Ledi Astor, Bernard Shaw ve meşhur Wells ile tanıştım. İkinci Dün­ ya harbi patlak vermişti. Ko - camla tekrar Ankaraya döndük,

(2)

Sza Sza Gabor’un hâtıraları

Atatiirkü ümitsizce

sevmiştim

(Baştarafı 5 inci sayfada) Türk hükümet merkezinin ha vasına artık tahammül edemez­ dim. Londrada gördüklerime bir an önce kavuşmak hırsile ko - camdan ayrılmağa teşebbüs et­ tim. Fakat durup dururken izze ti nefsini kırmak doğru olamaz dı. Bir fırsatını bekledim. Ko­ cam esmer bir Türk kızı ile flört yapmıya kalkışınca, haki­ kati açıkladım. Ayrılmamız için hiç müşkülât göstermedi. Bilâ­ kis bana ilerideki hayatım için muvaffakiyetler diledi. Size de­ dim ya Burhan Belge hakikaten centilmen bir erkekti.

Referanslar

Benzer Belgeler

Zeki Kocamemi 1900'de İstanbulda doğmuş, orta öğreniminden sonra "Sa- nayii Nefise Mektebi Alisi"ne çjirmiş,- ye- teneği ile akranları arasında sivrijmiş, sonra

 Beyaz Sayfalara Bakma: Gözleri dinlendirmek ve okumayı iyileştirmek için yapılır..  Uzun süreli okuma sonrası ve özellikle zor konuları okurken yapılırsa daha

Öğlen yemeğini dağevinin bahçesinde yedikten sonra Çukurbağ köyünden Durmuş Ali’nin traktörü ile saat 13:30’de Emli Vadisine gitmek için dağevinden

Sonra duvarda gömülü bir dolabı açar ve sakladığı yerden onun için çok değerli olan iki şey çıkarırdı: Altın kapaklı küçük bir kitap (o kitabın “Kur’an-ı

ebedî sefaletin ebedî saltanattan, solucanlara yem olmanın zengin sofralara kurulmaktan daha muhteşem, daha görkemli, daha dokunulmaz, daha sahi- ci olduğunu duyumsadım..

Açç››kkllaam maa:: Görsel sistemimiz dünyadaki tüm nesnelerin renklerini belirleme ihtiyac› içinde. Bi- zim durumumuzda ise belirlemeye çal›flt›¤› renkler yüzeydeki A

Şehirler : Halong Bay, Hanoi, Ho Chi Minh City, Luang Prabang, Phnom Penh, Siem Reap Otel : 4*, 5*.. Ulaşım : Qatar Havayolları ile Ücret :

Giresun İl Genel Meclisi'nin son birleşiminde CHP Grup Başkan vekili Mehmet YILMAZ gündem dışı söz alarak, Giresun'un özellikle kurtuluşu için stratejik olan, bir