• Sonuç bulunamadı

Profesyonel futbolcularda bireysel değerler üzerine bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Profesyonel futbolcularda bireysel değerler üzerine bir araştırma"

Copied!
111
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

PROFESYONEL FUTBOLCULARDA BİREYSEL DEĞERLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Barbaros Serdar ERDOĞAN

DOKTORA TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

(3)

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOBİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakkı saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ….(…) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı: Barbaros Serdar Soyadı: ERDOĞAN Bölümü:

İmza:

Teslim tarihi:

TEZİN

Türkçe Adı: Profesyonel Futbolcularda Bireysel Değerler Üzerine Bir Araştırma İngilizce Adı:

(4)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışında tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim

Yazar adı soyadı: Barbaros Serdar ERDOĞAN

(5)
(6)

TEŞEKKÜR

Bilim Dünyasının son zamanlarda önemle üzerinde durduğu konulardan biri olan ‘Değerler’, aslında insanoğlunun davranışlarını, yaşam biçimini, toplumsal konumunu, bir guruba ya da topluluğa ait olma nedenini belirleyen en önemli kavramlardan biri olarak önümüze çıkmaktadır.

Farklı disiplinlerdeki bilim adamlarının merakının ve bu merakın doğurduğu anlama ve anlamlandırma mücadelesinin belki de en fazla hız kazandığı dönemin, içinde bulunduğumuz zaman olduğunu söyleyebiliriz.

‘Bireysel Değerlerin’, insanın içinde bulunduğu toplumun değerleriyle uyumunu yargılaması bakımından ve amaçladığı hayatın araçlar kümesinin en önemli üyesi olması nedeniyle, insanı tüm yönleri ve mensubiyetleriyle anlamada yaşamsal bir öneme sahip olduğu söylenebilir.

Spor dünyasında etik, fair-play ve spor ahlakı gibi kavramların, şike, doping, şiddet ve benzeri kavramlarla giriştiği, sancılı olarak tasvir edilebilecek mücadele, şairin, “Galiptir Bu Yolda Mağlup” şiirine nispet edercesine, bilim insanlarının ve aklı-selimlerin çalışmaları ve duruşları sayesinde olanca hızıyla devam etmektedir.

Bu mücadelenin taraflarının sergilediği davranışların temelini, psikolojik ve sosyolojik sonuçlarını incelerken, göz önünde bulundurulması gereken en önemli yapı taşını “bireysel değerler” oluşturmaktadır.

Futbol dünyasının günümüzde etik, fair-play, spor ahlakı, şike, doping, şiddet ve benzeri kavramlarla adeta iç içe geçmiş bir görüntü verdiğini söyleyebiliriz. İşte bu nedenlerden dolayı profesyonel futbolcular üzerine gerçekleştirdiğimiz bu çalışmanın, ileride de bu alanda gerçekleştirecek çalışmalara destek olacağını ümit ediyorum.

Öncelikle bana tüm bahşettiklerinden ve verdiği nimetlerden dolayı Yüceler Yücesi

ALLAH’a (C.C.) sonsuz hamd olsun. ‘Profesyonel Futbolcularda Bireysel Değerler

(7)

yönlendiren ve farklı bir bakış açısı kazanmamı sağlayan kıymetli abim ve hocam Doç.Dr.

Kadir PEPE’ye, en zorda kaldığımı hissettiğim anda yardımıma koşan Doç.Dr. Hasan ŞAHAN’a, tez izleme komitesinde bulunarak ve desteğini benden esirgemeyerek bana onur

veren Prof.Dr. Mehmet GÜNAY’a, elimden tutarak yol gösteren, akademik hayatın içinde bulunmama vesile olan kardeşliğini ve dostluğunu benden esirgemeyen Yrd.Doç.Dr.

Gökhan ACAR’a, değerli büyüklerim, desteklerini benden esirgemeyen abilerim,

hocalarım Doç.Dr. Metin YAMAN, Doç.Dr. Mehmet GÜÇLÜ, Prof.Dr. Erdal ZORBA,

Doç.Dr.İbrahim BOZKURT’a, hayata bakış açımı değiştiren, abiliğiyle ve dualarıyla hep

yanımda olduğunu bildiğim, onu tanımanın ve her zaman beraber olmanın bana şeref verdiği kıymetli büyüğüm, abim Alim EROĞLU’na, dostum, abim, kardeşim beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan, can yoldaşım Hüseyin ÇİÇEK’e, sadece tez çalışmamda değil, hayatımın her anında beni yalnız bırakmayan, bana destek olan canım abim kıymetli büyüğüm Yrd.Doç.Dr. Mustafa KILINÇ’a, beraber yola çıktığım ve beraber yola devam etmekten onur duyduğum, bana her zaman her alanda kardeşlik eden Yrd.Doç.Dr. Ahmet

ŞAHİN’e, çalışmamın her aşamasında tıpkı usta bir sanatçının en sevdiği eseri yorumlarken

duyduğu hazla, noktasından virgülüne kadar emeği olan kıymetli kardeşim Nazmi

BAYKÖSE’ye, yoldaşım, dostum, can kardeşim Ahmet Ali KARACA’ya, gurbet

yoldaşlarım, can kardeşlerim, sadece çalışmamda değil, her zaman bana destek olan

Yrd.Doç.Dr.Oğuzhan DALKIRAN, Öğrt.Gör.Sezgin KORKMAZ ve Arş.Gör.Mehmet Haşim AKGÜL’e, bir anne ve babanın üzerine düşen her türlü görevi fazlasıyla yerine

getiren, tarifsiz evlat sevgileriyle hayatlarını bizlere adayan, evlatları olmaktan gurur duyduğum, dualarını üzerimden esirgemeyen canım annem Cemanur ERDOĞAN’a ve canım babam Hayrettin ERDOĞAN’a, kardeş olmanın bütün hazzını bana yaşatan, her zaman destek olan, canlarım, kıymetli ablalarım Nurdan GEDAR’a ve Tuba Şebnem

Gamze ERDEM’e, hayatımı anlamlandıran kıymetli ve cefakar eşim Yeşim ERDOĞAN’a

ve Rabbimin bana bahşettiği en büyük nimet oğlum, hayat kaynağım Hayrettin Doruk

ERDOĞAN’a sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.

(8)

PROFESYONEL FUTBOLCULARDA BİREYSEL DEĞERLER ÜZERİNE

BİR ARAŞTIRMA

(Doktora Tezi)

Barbaros Serdar

ERDOĞAN

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Nisan–2014

ÖZ

Bu çalışmanın amacı profesyonel olarak futbol oynayan sporcuların bireysel değerlerinin bazı demografik özellikler açısından incelenmesidir.

Araştırma grubunu; Türkiye Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen profesyonel futbol liglerinden, 3.Lig, 2.Lig, PTT 1.Lig ve Spor Toto Süper Lig’de yer alan profesyonel futbol kulüplerinde aktif profesyonel futbol hayatına devam eden A Takım oyuncularından; 3.Lig’de 12 spor kulübünden toplam 192 futbolcu, 2.Lig’de 7 spor kulübünden toplam 91 futbolcu, PTT 1. Lig’de 7 spor kulübünden toplam 97 futbolcu, Spor Toto Süper Lig’de 9 spor kulübünden toplam 172 futbolcu, olmak üzere genel toplamda ( 552 profesyonel A Takım futbolcusu oluşturmaktadır. Araştırma grubunu oluşturan profesyonel futbolcular, kulüplerinde rasgele (random) yöntemle seçilmişlerdir.

Araştırmanın amacına ulaşmak için Roy (2003) tarafından geliştirilen Asan ve Diğerleri (2008) tarafından ülkemiz kültürüne uyarlanan ‘’Bireysel Değerler Envanteri’’ ve Sosyo-demografik bilgilerin elde edilmesi amacıyla ‘’Kişisel Bilgi Formu’’ kullanılmıştır.

Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, futbolcularda bireysel değer düzeylerini çeşitli değişkenlere göre test etmeden önce araştırma verilerinin normal dağılım özelliği taşıyıp taşımadıkları tek örneklem Kolmogorov-Smirnov Testi ile tespit edilmiştir. Tabloda sunulduğu üzere, dağılımların normal dağılıma uygun olmadığı saptanmış ve daha sonra Mann-Whitney U Testi, Kruskal-Wallis Testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical

(9)

Bu çalışmanın sonucunda; Medeni Durum, Eğitim Durumu, Hangi Ligde Oynadığı, Profesyonellikte Kaçıncı Yılı Olduğu, Milli Takımda Oynama Durumu, Yurt Dışında Futbol Oynama Durumu, Oynadığı Mevki, Gelir Durumu, Kulüp Değiştirme Durumu, Bir Kulüpteki En Uzun Görev Süresi durumu değişkenleri açısından 0<0,05 anlamlılık düzeyinde istatistiksel açıdan anlamlı bulgular elde edilmiştir. Bireysel değerler konusunda bireylerin demografik bilgilerine bağlı bu anlamlı farklılığın bireysel değerler açısından önemli olduğu ve spor ortamlarında yer alan her bireyin futbolcuların bireysel değerlerinin bu bilgiler ışığında farklılaşabileceği gerçeğinin göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler : Spor, Futbol, Bireysel Değerler Sayfa Adedi : 95

(10)

A STUDY ON PERSONAL VALUES OF PROFFESIONAL FOOTBOL

PLAYERS

(P.h. D. Thesis)

Barbaros Serdar

ERDOĞAN

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

April 2014

ABSTRACT

The aim of this study is to examine personal values of professional football players in terms of certain demographic points.

Sample of the study consists of football player who play professional football in Third League, Second League, PTT First League and Spor Toto Super League which are professional football leagues organized by Turkish Football Federation. 192 players from 12 football clubs of Third League, 91 players from 7 football clubs of Second League, 97 players from 7 football clubs of PTT First League, 172 players from 9 football clubs of Spor Toto Super League (522 players in total) took part in the study. Football players who took part in this study were selected randomly.

In order to achieve the aim of the study, “The Personal Values Inventory” which was developed by Roy (2003) and adopted to our culture by Asan et al (2008) was used, and in order to acquire Socio-demographic data, ‘Personal Data Form’ was used.

In analysis and interpretation of data before testing personal value levels of football players according to certain variables, Kolmogorov,Smirnov Test was used to determine whether study data distributed normally. As presented in the Table, it was detected that the data didn’t distribute normally, and later significance level was accepted to be P<0,05 by using Kruskal-Wallis Test. SPSS was used for data analysis

At the end of this study, statistically significant findings at the level of 0<0,05 were acquired based on variables such as Marital Status, Education Status, League Played in, Years in Professional Football, Appearance in National Team, Playing in a Foreign Land, Position, Income, Transfer Status, Longest Time in a Football Club. It was concluded that these demographic-data-based significances were important in terms of personal values and that

(11)

Key Words Page Number Supervisor

: Sport, Football, Personal Values : 95

(12)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... vii

ABSTRACT ... ix

İÇİNDEKİLER ... xi

TABLOLAR LİSTESİ... xiii

BÖLÜM I. GİRİŞ... 1 1.1. Problem ... 2 1.2. Amaç ... 3 1.3. Önem ... 4 1.4. Varsayımlar ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 5 1.6. Tanımlar ... 5

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 7

2.1. Değer... 7

2.1.1. Değer kavramı ... 7

2.1.2. Değer sınıflaması ... 9

2.1.2.1. Spranger değer sınıflaması ... 9

2.1.2.2. Milton rokeach değer sınıflaması ... 10

2.1.2.3. Shalom schwartz değer sınıflaması ... 11

2.1.2.4. Erol Güngör Değer Sınıflaması ... 12 2.1.3. Bireysel değerler ... 13 2.1.3.1. Disiplin ... 13 2.1.3.2.Sorumluluk ... 13 2.1.3.3.Güven ... 14 2.1.3.4. Bağışlama ... 14 2.1.3.5. Saygı ... 14 2.1.3.6. Doğruluk ... 14

(13)

2.1.4.1.1.Ahlak ... 17

2.1.4.1.1.1. Spor ahlakı ... 18

2.1.4.1.2. Fair play ... 19

2.1.5. Değer eğitimi ... 20

2.1.5.1. Değerler ve eğitim ilişkisi ... 21

2.1.6. İlgili araştırmalar ... 21

BÖLÜM III. YÖNTEM ... 31

3.1. Araştırmanın Modeli ... 31

3.2. Araştırma Grubu ... 31

3.3. Verilerin Toplanması ... 32

3.3.1. Kişisel bilgi formu ... 32

3.3.2. Bireysel değerler envanteri ... 32

3.4. Verilerin Analizi ... 33

BÖLÜM IV. BULGULAR ve YORUM ... 35

4.1. Çalışmaya Katılanların Özelliklerine Ait Bulgular ... 35

4.2. Verilerin İstatistiksel Analizleri ... 39

BÖLÜM V.

TARTIŞMA ve SONUÇ ... 61

5.1. Tartışma ... 61 5.2. Sonuç ... 78 5.3. Öneriler ... 80 KAYNAKÇA ... 83 EKLER... 92

EK – 1. Kişisel Bilgi Formu ... 93

(14)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Milton Rokeach Değer Sınıflaması ... 11 Tablo 2. Shalom Schwartz Değer Sınıflaması ... 12 Tablo 3. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Yaş Durumunu Gösteren Frekans Dağılımı .. 35 Tablo 4. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Medeni Durumunu Gösteren Frekans

Dağılımı ... 35 Tablo 5. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Eğitim Durumunu Gösteren Frekans

Dağılımı ... 35 Tablo 6. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Oynadığı Lig Durumunu Gösteren Frekans

Dağılımı ... 36 Tablo 7. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Profesyonel Futbol Oynama Durumunu

Gösteren Frekans Dağılımı ... 36 Tablo 8. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Milli Takımda Oynama Durumunu Gösteren

Frekans Dağılımı ... 36 Tablo 9. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Yurt Dışında Futbol Oynama Durumunu

Gösteren Frekans Dağılımı ... 37 Tablo 10. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Mevki Durumunu Gösteren Frekans

Dağılımı ... 37 Tablo 11. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Gelir Durumunu Gösteren Frekans

Dağılımı ... 37 Tablo 12. Araştırmaya Katılan Futbolcuların İkamet Durumunu Gösteren Frekans

Dağılımı ... 37 Tablo 13. Araştırmaya Katılan Futbolcuların En Uzun Görev Yılı Durumunu Gösteren

Frekans Dağılımı ... 38 Tablo 14. Araştırmaya Katılan Futbolcuların Kulüp Değiştirme Durumunu Gösteren

Frekans Dağılımı ... 38 Tablo 15. Yaş Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin Kruskal

(15)

Tablo 16. Medeni Durum Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 40 Tablo 17. Eğitim Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin

Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 42 Tablo 18. Oynadıkları Lig Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin

Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 45 Tablo 19. Profesyonel Spor Yaşı Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel

Değerlerine İlişkin Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 47 Tablo 20. Milli Takımda Oynama Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel

Değerlerine İlişkin Mann-Whitney U Testi Sonuçları ... 48 Tablo 21. Yurt Dışında Futbol Deneyimi Olma Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların

Bireysel Değerlerine İlişkin Mann-Whitney U Testi Sonuçları ... 50 Tablo 22. Oynanılan Mevki Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel

Değerlerine İlişkin Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 51 Tablo 23. Gelir Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin

Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 53 Tablo 24. İkamet Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin

Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 55 Tablo 25. Kulüpte En Uzun Geçirdiği Yıl Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların

Bireysel Değerlerine İlişkin Kruskal Wallis Testi Sonuçları ... 56 Tablo 26. Kulüp Değiştirme Durumu Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel

(16)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bilgi çağı olarak adlandırılan günümüzde, insan, ilk çağlardan bu yana süre gelmiş, değerler toplamının tam merkezinde konumlanmıştır. Dünyanın varoluşundan buyana insan ve toplum farklı değer ve olgularla karşılaşmıştır. Her insanın olduğu gibi her toplumunda olaylara, olgulara ve nesnelere yüklediği farklı anlamlar, değer kavramının çerçevesini oluşturmaktadır(Hökelekli, 2013a: 35). Değer kavramına bu çerçevede bakıldığında bireysel ya da toplumsal farklılıkların farklı değerlere sahip olduğu söylenebilir. Temel olarak bu farklılıkların dayandırıldığı sebeplerden bir tanesi algı kavramıdır.(Aytaç, 2006; Baloğlu ve Yalçınkayalar, 2006). Algı kavramının yanı sıra birçok bilim insanının belirtmiş olduğu farklı kavramlarla da ilişkili olan değerler, bireylerin davranışlarıyla da ilişkilendirilebilir.(Akbaş, 2008; Çelikten, 1980) bireysel anlamda davranışların temelini oluşturan değerler, aynı zamanda bireylerin oluşturmuş olduğu, toplumunda temel dinamiklerini oluşturmaktadır.(Özden, 2002; Altunay ve Yalçınkaya, 2011).

Son yılların ilgi çeken ve geçmişten bu yana uzun sürelerdir çeşitli araştırmacılar tarafından araştırılan değer kavramı, insanın içinde bulunduğu tüm ortamlarda var olduğu bilinen bir kavramdır. Literatür incelendiğinde değer kavramına ilişkin farklı disiplinlerden birçok çalışmaya erişmek mümkündür. Fakat spor bilimleri literatürü incelendiğinde, yurt içi ve yurt dışında konuya ilişkin çok az çalışmanın bulunduğu göze çarpmaktadır. Psikoloji disiplininde konu üzerine yapılan araştırmalar sonucu değerlerin kişilikle ilişkili olduğu bulgusuna rastlanmaktadır. Kişilik açısından ele aldığımızda birçok bilim insanının(Burger, 2006; Buss,&Plomin, 1984; Caspi, 2000; Digman, 1990; Endler, 1976; Goldberg, 1990; Soldz, 1999) da belirtmiş olduğu üzere her insanın farklı kişilik tiplerine sahip olması mümkündür.

(17)

yerine araştırmacılar, dolaylı yollardan bu konuyu araştırma amaçlı, farklı araçlar geliştirmekte ve kullanmaktadır ( Burger, 2006: 386).

Bireylerin değer önceliklerini belirlemede etkin olan kavramları inceleyen bilim insanları, bireylerin mizaçları, kişilik özellikleri, toplumsal deneyimleri, yasam deneyimleri, çevre ve benzeri özelliklerinin, bireylerin değerlerini belirlemede etkin olan kavramlardan bazıları olduğunu vurgulamışlardır (Kohn ve Schooler, 1983; Roccas ve diğerleri, 2002; Gümüş, 2009).

Birçok araştırmacının da vurguladığı üzere bireysel değerler, gerek mizaç, gerek karakter, gerekse de kişilik özelliklerine göre farklılık gösterebilir niteliktedir. Bu bilgiler ışığında spor bilimleri açısından mercek altına ülkemizde ilk kez alınan bireysel değerler, sporcuların bireysel özelliklerine göre farklılık göstermekte mi? Yoksa ortak değerler paydasında benzerlik mi göstermektedir? Bizi bu araştırmaya yönlendiren bu soruların geniş çaplı olarak ele alındığı araştırmamızda elde edeceğimiz sonuçların, ilerleyen yıllarda bu konu üzerinde araştırma yapacak bilim insanlarının yolunu aydınlatacağı düşünülmektedir. Başlı başına farklı bir araştırma konusu olan bu ve benzeri konulardaki yapılacak olan araştırmalarla, araştırmamızın amaçlanan şekle kavuşacağı düşünülmektedir.

1.1. Problem

Bireylerin farklı öncelik sıralarına göre farklı değerlere sahip olduğu gerçeği (Feather,1979; Schwartz, 2000; Kuşdil ve Kağıtçıbaşı, 2000) bireylerin farklı özelliklerinden kaynaklı meydana geldiği gerçeğinin yanı sıra bireyler için davranış aşamasında neyin önemli, neyin önemsiz olduğunun da (Schwartz, 1992; Erdem, 2003) belirleyicisi olduğu düşünülmektedir. Toplumsal yaşam sürecinde son derece önemli bir kavram olduğu kadar, Spor ortamlarında yer alan her birey açısından önemli bir olgu olması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu denli önemli bir konu olan ve toplumsal yaşantının temel yapısını oluşturan milli, manevi, sosyal, ahlaki ve kültürel değerlerden olan yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü,

misafirperverlik, vatanseverlik, doğruluk, iyilik, temizlik, çalışkanlık, dürüstlük, sevgi, saygı, duyarlı olma, adil olma, paylaşımcı olma gibi değerlerin her bireyde olduğu gibi

sporcularda daha da fazla önemli bir konudur. Spora yeni başlayan sporculardan başlamak üzere sporcuların bu yeterliliklerinin arttırılması ve bunların davranışlarına yansımasının sağlaması amaçlı Kuter ve Kuter (2012)’ nin beden eğitimi ve spor yoluyla değerler eğitimi kavramını geniş çaplı olarak ele aldıkları çalışmada da vurguladıkları üzere spor yoluyla

(18)

değerler eğitiminin; güçlü, kolay, eğlenceli ve sürdürülebilir bir yol olduğunu ama bunu bilen, benimseyen ve yapacak cesareti gösteren insanlar ile onları destekleyerek olanak sağlayan yönetimlere ihtiyaç duyduğu söylene bilir.

Profesyonel spor yaşamı süresince spor ortamlarında yetişen sporcuların farklı değer sistemlerine sahip olmalarına yönelik olarak Özen (1996) sosyal bir grubu oluşturan bireyler, bir yandan ortaklaşa oluşturdukları kültürün izlerini taşırken, diğer yandan da kendi aralarında kültür karşısındaki göreceli özerkliklerinden ötürü farklılaşmaktadırlar. Bireyin çevreden gelen etkiler karşısındaki bu göreceli özerkliği, aynı toplumda yaşayan ve hatta benzer toplumsallaşma deneyimlerine sahip olsalar bile bireyler arasındaki kişilik farklılıklarının kaynağını oluşturmaktadır. Kişilerin değerleri benimsemelerinde etkili olan etmenler, toplumsal, eğitimsel, örgütsel ve biyolojik etmenler olabileceğini belirtmiştir. (akt. Turan, Durceylan ve Şişman, 2005:184).

Araştırma tasarısına ilişkin ilk olarak profesyonel yaşamları sürecinde futbolcuların bireysel değerlerinin sahip oldukları sosyo-demografik özelliklerine göre farklılık gösterip göstermedikleri sorusu ele alınmıştır. Konuya ilişkin yapılan incelemeler sonrasında bireysel değerleri belirlemeye yönelik literatürde iki farklı bireysel değerler envanterine ulaşılmıştır. Ulaşılan iki ölçeğinde değerler konusunda elde etmek istediğimiz verileri toplamada yardımcı olabileceği düşünülmüştür. Bu ölçeklerden ilki “Schwartz Değerler Ölçeği” ikincisi ise ‘’Bireysel Değerler Envanteridir’’. Problemimizin futbolcuların bireysel değerlerine ilişkin olmasından dolayı ‘’Bireysel Değerler Envanteri’’ nin kullanılmasına karar verilmiştir.

Çalışmamamızın problemini ‘’Profesyonel olarak futbol oynayan sporcuların bireysel değerleri konusunda sosyo-demografik özellikleri çerçevesinde bir farklılık var mıdır?’’ oluşturmuştur.

1.2. Amaç

Araştırma kapsamına giren profesyonel futbolcuların bireysel değerlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

(19)

1.3. Önem

1. Yaş değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

2. Medeni durum değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

3. Eğitim durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

4. Oynadıkları lig değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

5. Profesyonel spor yaşı durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

6. Milli takımda oynama durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

7. Yurt dışında futbol deneyimi olma durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

8. Oynanan mevki durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

9. Gelir durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

10. İkamet durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

11. Kulüpte en uzun geçirdiği yıl durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

12. Kulüp değiştirme durumu değişkenine göre futbolcuların bireysel değerleri arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

1.4. Varsayımlar

1. Ölçekler yoluyla edinilen bilgiler, örnekleme dâhil edilen profesyonel futbolcuların görüşlerini tam olarak yansıtmaktadır.

(20)

2. Kullanılan veri toplama aracı, araştırma amacına yönelik elde edilecek bilgiler için yeterlidir.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırma, 2013–2014 futbol sezonu verileriyle sınırlıdır.

2. Araştırma, sadece profesyonel futbol kulüplerinden toplanan verilerle sınırlıdır.

3. Araştırma, profesyonel olarak futbol oynayan sporcuların bireysel değerlerini belirlemeye yönelik ölçekle sınırlıdır.

4. Araştırma Türkiye Futbol Federasyonun düzenlediği profesyonel liglerdeki profesyonel futbolcularıyla sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Değer: 1.”Nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi

belirleyen niteliği” (TDK Toplum Bilim Sözlüğü, 21.04.2014).

1. “Kişinin, isteyen, gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağlantısında

beliren şey. /_/ İnsanların gereksinme, duyma biçimi ve istemelerinin türlü türlü oluşu, değerlemeleri de çoğalttığından sayısız değer türleriyle karşılaşılır. Ayrıca, birine yüksek bir değer olarak görünen bir şey, bir başkasına değeri az ya da değersiz görünebilir. 2. Her türlü deneysel yaşantının dışında, insanın isteme, duyma ve eğilimlerinden bağımsız olan, kendi başına var olan "kendinde değer"i kabul eden felsefe görüşüne göre, aralarında bir aşama düzeni olan bu değerler bir "değerler alanı" kurarlar. Max Scheler ve Nicolai Hartmann bu görüşü savunurlar. //Değerler, biçimsel olarak: olumlu ve olumsuz, göreli ve salt, öznel ve nesnel değerler olarak ayrılırlar; içerik bakımından: nesne değerleri (hoş, yararlı, kullanışlı), mantıksal değerler (doğru), ahlaksal değerler (iyi), sanat değerleri (güzel) olarak ayrılırlar”

(TDK Felsefe Terimleri Sözlüğü, 21.04.2014).

Spor: “Bedeni veya zihni geliştirmek amacıyla kişisel veya toplu olarak ..gerçekleştirilen,

bazı kurallara göre uygulanan hareketlerin tümü” (TDK Güncel Terimler Sözlüğü,

(21)
(22)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Değer

2.1.1. Değer kavramı

Özellikle son yıllarda bilim çevrelerinde üzerinde sıkça durulan, tartışılan ve birçok bilimsel çalışmaya konu olan değer kavramı, aslında binlerce yıllık bozulmayan bir sihrin, günümüzde de halen çözülemeyen gizeminin uyandırdığı merak ve deşifre isteğiyle, birbirinden farklı ama birbiriyle iç içe geçmiş birçok tanıma yol açmış. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, antropoloji ve daha birçok bilim dalı kendi tanımını gerçekleştirmiştir ve kavramı sahiplenmişlerdir. Baloğlu ve Balgalmış (2005) yaptıkları çalışmalarında bu konuya değinmiş ve örnekleriyle değer kavramının bilimin evrenselliği ve çeşitliliği ilkesine ne kadar da bağlı olduğunu bize izah etmiştir “Değer kavramı, hemen hemen bütün bilim

dallarında konu edilen geniş bir alana işaret etmektedir. Başlangıçta felsefe bilimi içinde incelenen ve ahlak kuralları ile bağlantısı kurulan değerler, günümüzde daha çok psikoloji

(Gömleksiz, 2007; Dönmez ve ark., 2007) bilimlerinin ilgi alanına girmiştir.”

Sosyal bilimcilerin birçoğu değerlerin insan davranışlarını açıklamada temel bir öneme sahip olduğunu ifade etmektedir (Kuşdil & Kagıtçıbası,2000). Bu gün Türk Dil Kurumu’nun “ Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü’ nde ” anahtar kelime olarak “değer” kelimesini araştırdığımızda karşımıza Eğitim Terimleri Sözlüğü, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Fizik

Terimleri Sözlüğü, Halkbilim Terimleri Sözlüğü, İktisat Terimleri Sözlüğü, Mantık Terimleri Sözlüğü, Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü, Toplumbilim Terimleri, Yöntembilim Terimleri Sözlüğü vb. sözlüklerin tanımlamalarıyla karşı karşıya kalmamız, kavramın aslında ne kadar

da yaşayan bir kavram olduğunu ortaya koymaktadır.

Değer Kavramının bütün yönleriyle anlaşılabilmesi adına aşağıda farklı disiplinlerde gerçekleştirilmiş değer tanımlarının bazılarına yer verilmiştir.

(23)

Algılamanın en rahat olduğu tanımlardan birini gerçekleştirirken Öncül (2000: 281) değer kavramını “Genel olarak, bir nesneye, varlığa ya da faaliyete, ruhsal, ahlâksal, toplumsal

açıdan ya da estetik yönden, tanınan önem ya da üstünlük derecesi” olarak izah etmiştir.

“Sosyolojik anlamda değerler, grubun veya toplumun, kişilerin, davranış modellerinin, amaçların ve diğer sosyokültürel şeylerin önemlerini ölçmeye yarayan ölçütlerdir” (Fitcher, 1990: 131).

Erol Güngör tanımını yaparken “Değerler bir inanç olması bakımından, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili, algı, duygu ve bilgilerimizin bir bileşimidir” sözleriyle ifade etmiştir.(Güngör, 1998: 77).(5)

Williams (1979)’a göre değer kavramı “Çoğu zaman, ilgiler, zevkler, tercih edilen ya da edilmeyen düşünceler, tercihler, görevler, ahlaki yükümlülükler, arzular, istekler, amaçlar, gereksinimler, hoşlanılmayanlar, cazibeler ve tercih edilen birçok yönelim ile ilgili kullanılmaktadır.”

Kluckhohn’a göre değer tanımı, “bir grubun niteliğini ya da bir bireyin özelliğini örtülü ya da açık olarak belirten, eylemin tarzları, araçları ve amaçları arasından tercih yapmayı etkileyen, arzu edilebilen bir kavram” (Kluckhohn, 1951:395)

Uysal (2003) “…değer; ‘insanın yapıp-etmelerini determine eden ilke ya da ilkeler’ olarak

tanımlanabilir. ‘Yapıp-etmelerimizi belirleyen, yöneten, yönlendiren, onların temelinde yatan ilkeler.’ Tanımlamalarını gerçekleştirmiştir.

Rokeach (1973) ise değeri tanımlarken, “belli bir davranış tarzı veya varoluşun temel amacı hakkında uzun süreli kişisel bir inanıştır.” İfadelerini kullanmayı tercih etmiştir

Kızılçelik ve Erjen değeri “bir sosyal grubun veya toplumun kendi varlık, birlik, işleyiş ve devamını sağlamak ve sürdürmek için üyelerin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli oldukları kabul edilen; onların ortak duygu, düşünce, amaç ve menfaatini yansıtan genelleştirilmiş temel ahlaki ilke veya inançlar” olarak tanımlanmaktadır (Kızılçelik & Erjen, 1992: s. 99).

Hökelekli (2013b) değer kavramını “ Değerler; davranışlarımıza yol gösteren, rehberlik eden inançlar ve kurallardır. Eylem ve davranışlarımızın yerindeliğini, etkinliğini, güzelliğini, ahlakiliğini, belirlemeye hizmet eden ilke ve standartlardır.”

Avcı(2007)’ de değerleri izah ederken “Sosyolojik bağlamda değerler, daha çok gurup veya toplumun, kişilerin, örüntülerin, hedeflerin ve diğer sosyo-kültürel nesnelerin önemliliği

(24)

üzerindeki değerlendirmelere dayanan; kültür ve topluma anlam önem veren ölçütler olarak tanımlanmıştır” ifadelerini kullanmıştır(Avcı, 2007: s, 20).

Bu bilgiler doğrultusunda değer bireyin, bir topluluğun ya da toplumun düşünce, davranış, nesne veya birbirinden farklı inançları, olguları benimseme ya da benimsememe derecesini gösteren kavram olarak ifade edilebilir.

2.1.2. Değer sınıflaması

Değer Kavramının tanımının yapılmasında süre gelen bilimsel tartışmalar, doğal olarak değerlerin sınıflandırılmasını da içine alarak devam etmektedir. Olgulardan, inançlardan, davranışlardan, nesnelerden, düşüncelerden ve daha birçok alandan hissesi olan değer kavramının, sınıflandırılırken de karmaşık denilebilecek zenginliğinin devam ettiğini gözlemlemekteyiz.

Likaj (2008) değerlerin kaynağıyla ilgilideğerlendirme yaparken “Değerlerin kaynağı sosyal aktörlerin dışında olduğu için, yani kaynak toplumdan geldiği için çok çeşitli olarak belli bir kültürde kendilerini göstermektedir. Bir toplumda değerlerin ifade edildiği ya da gösterildiği temel yer, sosyal aktörelerin üstlendiği sosyal rollerdir. Sosyal roller çok çeşitli olduğu için, değerler de çeşitlidir.”(s.9) sözleri, değerlerin sınıflandırmasında da karşımıza çıkacak zenginliğe işaret olarak algılanabilir.

Bu düşüncelerden hareketle, farklı disiplinlerde gerçekleştirilen bazı değer sınıflamalarına yer verilmiştir.

2.1.2.1. Spranger değer sınıflaması

Spranger (1928) yaptığı çalışmada değerleri 6 farklı boyutta ele almıştır

Sosyal Değer:İlişkileri toplumsal ve bireysel olarak ele alır ve bu ilişkilerin yönelimlerini kapsar. İnsan sevgisinin en önemli değer olarak kabul edildiği bu boyutta yardım bencil olmama ve sevme esas kabul edilmiştir.

Bilimsel Değer: Gerçeğe ulaşmanın en önemli değer olarak kabul edildiği bu boyutta

yargılama, eleştirel yaklaşım tarzı ve bilgi, bilim insanlarında olması gereken değerler olarak belirtilmiştir. Bu değerlere sahip olan bilim insanları hakkında akılcı ve entelektüel

(25)

Politik Değer:Liderlik ve doğal olarak ardından güç sahibi olma gibi değerleri kapsar. Güç sahibi olma ve şöhretlenme arzularının üst düzeyde olduğu değerlerdir. Kuvvet bu değer sınıfının esasını oluşturur.

Estetik Değer:Tecrübeleri, tercihleri ve kabulleri temel alan eden bir sınıftır. Simetri, uyum vb. önem verir.

Dini Değer:İnsanın kâinat hakkındaki genel inançlarına dair değerleri içine alır. Evrenin bir parçasıymış gibi algılar kendisini. Din uğruna bütün zevklerden uzaklaşabilir.

Ekonomik Değer: Güngör (2000) Parasal açıdan ulaşılmak istenen hedef ve bu amaca

hizmet eden araçları değer olarak kabul eden bir sınıflamadır. Bu değerlerin önemsenmesi gerektiği inancını taşır. (akt. Tokdemir, 2007).

2.1.2.2. Milton rokeach değer sınıflaması

Rokeach’ın (1973) değer sınıflaması üzerine gerçekleştirilen çalışmalar incelendiğinde ve daha sonra Rokeach’ın yolundan giderek farklı çalışmalara imza atan bilim insanlarının değerler üzerine gerçekleştirdikleri çalışmalar dikkate alındığında Milton Rokeach’ın önemi daha rahat algılanabileceği düşünülmektedir.

İnsanın değere sahip olduğundaki hali arzu edilebilir/istenebilir davranış tarzları ve arzu

edilebilir yaşam amaçları ile alakalı olduğunu söyleyen Rokeach, kendine ait olan

sınıflamasının da bu davranış tarzları ve yaşam amaçlarından yola çıkarak, araçsal (instrumental) ve amaçsal (terminal) değerler olarak 2 kategoride ele alınabileceğini dile getirmektedir (Özkul, 2007: 16).

(26)

Tablo 1. Milton Rokeach Değer Sınıflaması (Akbaş,2004; s:57)

AMAÇ DEĞERLER ARAÇ DEĞERLER

Aile güvenliği Bağımsız olma

Barış içinde bir dünya Bağışlayıcı

Başarılı olma Cesaretli

Bilgelik Dürüst

Dini olgunluk Entelektüel

Eşitlik Geniş görüşlü

Gerçek dostluk Hırslı

Güzellikler dünyası İtaatkâr

Heyecan verici bir yaşam Kendini kontrol eden

İç huzur Kibar

Kendine saygı Kendine hakim

Mutluluk Mantıklı

Gerçek dostluk Neşeli

Özgürlük Sevecen

Rahat bir yaşam Sorumluluk sahibi

Sosyal kabul Temiz

Zevk Yaratıcı olma

Bilgin (1995)’in de belirttiği üzere amaç değerler kendine saygı, zevk ve başarılı olma gibi kişisel değerler olabileceği gibi barış içinde bir dünya, ulusal güvenlik ve özgürlük gibi toplum merkezlide olabilir. Araç değerler dürüst, sevecen gibi kişiler arası ilişkileri düzenleyen ahlaki değerler olabileceği gibi bireyin kendini gerçekleştirmesine yardımcı olan yaratıcı, mantıklı entelektüel gibi yeterlilik değerleri de olabilir (akt., Akbaş, 2004:58).

2.1.2.3.Shalomschwartz değer sınıflaması

Değerlerin, yaşarken, nelerin önemli olduğunu bildirdiğini ifade eden Schwartz (2000); insandan insana, farklı önem derecelerine göre, farklı değerlerin baskın olabileceğini ifade eder. Bazı insanlar için bazı değerlerin önemli olması, bu değerlerin diğer insanlar için de önemli olmayabileceğini ifade etmiştir (Özkul, 2007:23).

(27)

Tablo 2. Shalom Schwartz Değer Sınıflaması (Kuşdil ve Kağıtçıbaşı,2000; akt.Akbaş,O.2004; s:59)

Değer Grupları Değerler Güç (Powers): Toplumsal konum, insanlar

ve kaynaklar üzerinde denetim gücü

Sosyal güç sahibi olmak, Otorite sahibi olmak, Zengin olmak, Toplumdaki görüntümü koruyabilmek, İnsanlar tarafından benimsenmek

Başarı(Achievement): Toplumsal

standartları temel alan kişisel başarı yönelimi Hırslı olmak, Sözü geçen biri olmak, Zeki olmak. Başarılı olmak, Yetkin (muktedir) olmak,

Hazcılık(Hedonism):Bireysel zevke ve

hazza yönelim Zevk, Hayattan tat almak

Uyarılım(Stimulation): Heyecan ve

yenilik arayışı Heyecanlı bir yaşantı sahibi olmak Cesur olmak, Değişken bir hayat yaşamak,

Özyönelim(Self-Direction): Düşünce ve

eylemde bağımsızlık

Yaratıcı olmak, Merak duyabilmek, Özgür olmak, Kendi amaçlarını seçebilmek, Bağımsız olmak, Kendine saygısı olmak,

Evrenselcilik(Universalism): Anlayışlılık,

hoşgörü ve tüm insanların ve doğanın iyiliğini gözetmek

Açık fikirli olmak, Erdemli olmak, Toplumsal adalet, Eşitlik, Dünyaya barış istemek, Güzelliklerle dolu bir dünya, Doğayla bütünlük içinde olma, Çevreyi koruma, İç uyum

İyilikseverlik(Benevolence): Kişinin

yakın olduğu kişilerin iyiliğini gözetme ve geliştirme

Yardımsever olmak, Dürüst olmak, Bağışlayıcı olmak, Sadık olmak, Sorumluluk sahibi olmak, Gerçek arkadaşlık, olgun sevgi, Manevi bir hayat, Anlamlı bir hayat, Alçak gönüllü olmak

Geleneksellik (Tradition): Kültür ya da

dinsel töre ve fikirlere saygı ve bağlılık

Alçakgönüllü olmak, Dindar olmak, Hayatın bana verdiklerini kabullenmek, Geleneklere saygılı olmak, Ilımlı bir hayat (Dünyevi işlerden el-ayak çekmek), Mahremiyet

Uyma (Confirm) : Başkalarına zarar

verebilecek ve toplumsal beklentilere aykırı olabilecek dürtü ve eylemlerin sınırlanması

Kibarlık, İtaatkâr olmak, Anne-Babaya ve yaşlılara değer vermek, Kendini denetleyebilmek

Güvenlik (Security): Toplumun var olan

ilişkilerin ve kişinin kendisinin huzuru ve sürekliliği

Ulusal güvenlik, toplumsal düzenin sürmesini istemek, Temiz olmak, Aile güvenliği, İyiliğe karşılık vermek, Bağlılık duygusu, Sağlıklı olmak

Diğer modeller incelendiğinde Schwartz’ın modeli hem kamsam olarak hem de sosyoloji çalışmalarına temel oluşturacak kadar güçlü bir kapsama sahip olduğu görülecektir (Erkenekli, 2009:39)

2.1.2.4.Erol Güngör Değer Sınıflaması

Güngör(2000) değer sınıflamasını, Spranger’ın (1928) 6 boyutta ele aldığı sınıflamaya, Ahlaki Değerler boyutunu kazandırarak, 7 temel değer gurubu olarak oluşturmuştur. Hoşgörü, yardımseverlik, dürüstlük ve doğru olmak gibi değerleri Ahlaki Değerler Sınıfının içine alır(Tokdemir,2007).

Güngör Bu 7 alanda 29 değer maddesi geliştirmiştir (Bolat,2011). “Genellikle her davranış,

belli bir değer sahası ile ilişkili görülür; mesela iktisadi davranışın arkasında iktisadi değerin bulunduğu kabul edilir. Bu doğru olmakla birlikte, herhangi bir davranış sahasının

(28)

tek bir değer sahasına göre belirlendiği söylenemez. Çeşitli değer sahaları arasında bir ahengin bulunması, böylece değerler arasında bağlantı bulunduğuna göre, belli bir davranışın da birden fazla değer sahası ile uyumlu bir münasebet içinde olması beklenir. Bu maddeler birbiriyle ilişkili sonuçlar vermiştir” (Güngör, 1998: 121-122 ).

Ahlâkî değerler, insanın değerler sisteminde apayrı bir bölüm teşkil etmez. Başka cinsten

-meselâ ilmî, siyasî- değerler, ahlâk değerleriyle sıkı bir ilişki halindedir ve bunlar pekâlâ birer ahlâkî değer görünümü alabilirler.” (Güngör, 1995)

2.1.3. Bireysel değerler

2.1.3.1. Disiplin

Disiplin insanların kazandığı ya da elinde bulundurduğu hakların başkaları tarafından saldırganca ve işbirliğinden uzak bir tepki ile engellenmesine neden vermemek adına vardır. Disiplin mekanizmasına, sosyal çevrede çocuklar kadar, yetişkinlerin de istenmedik aşırı davranışlarına tepki olarak gereksinim duyulur (Güner, 2009).

“Daha çok “çoğunluk ve onun yasaları”yla ilgilenen disiplin uygulamalarının gözden kaçırdığı “birey” ve insani değerler, tüm insani etkileşimlerde olduğu gibi, disiplin uygulamalarında da temel ilgi merkezi haline getirilmelidir”(Şimşek, 2004).

2.1.3.2.Sorumluluk

“Sorumluluk; kişinin kendisine verilen ya da üzerine aldığı işin sonuçlarını üstlenme, kendi davranışlarının sonuçlarını kabullenme, bir işi istenen nitelik ve nicelikte yapma olarak tanımlanabilir” (Hökelekli, 2013a: 57)

En basit düşünceyle sahip olunan değerlere sahip çıkma-çıkmama halinin yapıcı ya da yıkıcı etkileri düşünüldüğünde, sorumluluğun birey ve toplum adına ne derece önemli olduğu gerçeğini dile getirebiliriz. Bu hususta Girgin (2012), “ Bireyin ve toplumun değerlerine sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle sorumluluğun yerine getirilememesi değerleri çok hızlı bir tabloda zayıflatır” düşüncelerini yansıtmıştır.

(29)

2.1.3.3.Güven

Güven Kavramına farklı disiplinlerin yaklaşımını değerlendiren Worchel (1979), güvenin inanç ve beklenti olarak kavramsallaştırılmasından, kurumsal bir olgu olarak ele alınmasından ve bireylerin ya da toplulukların etkileşimi sonucunda güven veya güvensizliğin bir sonuç olarak ortaya çıkmasından söz etmiştir (Tüzün, 2007:99).

2.1.3.4. Bağışlama

“McCullough (2001), bağışlamanın, bir incinme sonucunda bireylerde yaşanan, bir takım güdüsel değişiklikler olduğunu belirterek, bağışlamanın ilk olarak, küslüğe son verilerek ya da cezalandırma isteğinin bitirilerek, kızgınlığın sona erdirilmesi olarak tanımlandığını belirtmiştir” (akt. Alpay, 2009).

Bağışlamanın gerçekleşmesi için kişinin kendi hakkından vazgeçmesi ayrıca barış ve uzlaşma tarafında olması gerektiğinden söz ederken, bu davranışın adalet kavramının çok üzerinde bir erdem olduğuna vurgu (Hökelekli,2013a: 54)

2.1.3.5. Saygı

Loomans ve Loomans (2005)’e göre “saygı, sadece temel değerlerden biri değil, aynı

zamanda birçok değerin de temelidir. Örneğin, eşitlik değerinin temelinde eşit saygı vardır. Bunun yanı sıra saygı, insanlara daha fazla sevgi ve daha az korku; daha fazla mutluluk ve daha az acı; daha fazla başarı ve daha az başarısızlık yolunda bilgi yüklü sezgileri ve pratik fikirleri bir araya toplayan bir kuşatıcı bir değer olma niteliğindedir” (akt. Türk, 2009;30).

Perese (2005)’e göre ise “Saygı karşımızdakine onu düşündüğümüzü hissettirmektir.

İnsanların dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun, ayırmadan farklılıklarını kabul etmektedir. Saygı, insanların arasındaki olumsuzlukları olumluya çeviren bir bağ, insanlar arasında en güzel iletişim kapısıdır. Kendine ve başkalarına değer vermek, çevresinden değer görmektir” (akt. Türk, 2009;30).

2.1.3.6. Doğruluk

Doğruluk üzerine farklı felsefi yaklaşım savunucuları tarafından farklı tanımlar ortaya konulmuştur. Temelde epistemolojik ya da ontolojik felsefi aklaşımlar çerçevesinde gelişen

(30)

bu tanımlara paralel olarak Goodman, “dünyanın nasıl olduğu dünyayı nasıl

oluşturduğumuza bağlıdır.” (Passmore 1985, s.88) görüşünü savunurken, Putnam ise doğru, “idealize edilmiş, rasyonel bir kabuledilebilirliktir.” (Putnam 1981, s.51) görüşünü

savunur. Literatürde doğruluk kavramı üzerine farklı yaklaşımllara rastlamak mümkündür. Değer sistemi çerçevesinde olaya ya da olguya göre doğrunun farklılık gösterdiği kabul edilebilir (Honer ve Hunt, 1996; Putnam, 1981)

2.1.4. Sportif değerler

2.1.4.1. Etik

Etik kelimesi, İngilizcede "ethics", Fransızcada "ethique", Latince "ethike", Yunancada, karakter, töre, ahlak, alışkanlık ve adet anlamında kullanılan "ethos" kökünden gelmektedir. Ahlak ise, Yunanca “karakter” anlamına gelen “ethos” sözcüğünden, Türkçede ise Arapça “kişilik”, “mizaç”, “karakter” manasına gelen “hulk” kelimesinden meydana gelmiştir. Etik, insanın diğer varlıklarla belirli kurallara göre gerçekleşen ilişkiler bütünüdür, insanın söz konusu ilişkileriyle bu varlıklara yönelen davranışlarını toplayıp, düzenleyip, anlamlandıran kural, ilke, yasa ve değerler toplamıdır. Etik, toplumda genel olarak kullanılan ahlak yasalarından daha özel ve felsefidir. Bundan dolayı etiğin konu alanı insanın tüm eylemlerinin temelinin ve amacının araştırılması olarak tanımlanmaktadır. (Cevizci, 2002: 3; Aydın, 2010: 4-5).

Etik, her şeyden önce istenilecek bir yasamın araştırılması ve anlaşılmasıdır. Daha geniş bir bakış açısı ile, bütün etkinlik ve amaların yerine konulması; neyin yapılacağı ya da yapılamayacağının; neyin isteneceği ya da istenemeyeceğinin; neye sahip olunacağı ya da sahip olunamayacağının bilinmesidir (Pehlivan Aydın, 2002).

Etiğin başka bir tanımına bakacak olursak; çeşitli ahlaklardan bağımsız olarak, kişilerin yapıp-etmelerine, davranış ve hareketlerine ilişkin, eylemin felsefi bilgisi olduğunu görürüz. Tanımdan da anlaşılacağı gibi etiğin ana konusu eylemdir. Kişiyi eyleme götüren etkenler kadar eylemin içinde yapıldığı koşullar, eylemin yöneldiği şey, eylemin sonuçları, eylemin doğruluğu-yanlışlığı ve gerektiğinde eylemin doğruluğunun temellendirilmesi, eylemin anlamını oluşturur. (Tepe, 1992, Akt. Öngel, 1997). Eylem, yakın veya karmaşık değerlendirme ve ilgili yakın veya çatışmalı yaşantıyı isleyen amaçlı yapma ya da

(31)

yapmamadır. Bu yapmanın görüntüsü bir “davranış”, yapmamanın görüntüsü ise bir “tutum olarak karsımıza çıkmaktadır (Öngel, 1997).

Çalışlar (1983) tarafından aktarıldığı üzere “etik ahlak felsefesi demektir”. Etik kuramları, ahlakın temeli, özü, kökeni ve sosyal hayattaki rolünün yanı sıra, bireylerin birlikte yasayabilmelerinin gerekleri, toplumsal hayatın kural ve değerlerini, bireyler ile toplum arasındaki ilişkileri ve bireysel hayatın amacı üzerine düşünceleri dile getirir (Akt. Pehlivan Aydın, 2002).

Pieper'e (1999: 16-17) göre etik, insan davranışlarını konu alanı olarak almaktadır ve etiğin içeriği her türlü insan faaliyeti ya da davranışından öte, ilk olarak ahlakiliği ifade eden, ahlaki davranışlardır. Etik, bir eylemi ahlaki bakımdan iyi bir eyleme dönüştüren niteliksel durumu sorgulamaktadır ve bu doğrultuda ahlak: iyi, ödev, gereklilik vb. gibi kavramları incelemektedir.

Fennell'e (2005: 54) göre etik ve ahlak, felsefinin bir disiplinidir ve etiğin 2500 yıldan itibaren yapılan tartışmalar üzerine temellenen bir uzmanlık alanını kapsadığını dile getirmektedir. Etik kelimesi Yunanca, "alışılmış davranış biçimi" anlamına gelen "ethos"dan gelmektedir ve "İnsan iyi olmak için nasıl davranmalıdır?" sorusuna cevap aramaktadır. Etik, insanın ahlaki düşünce ve eylemleri üzerine çalışmalarını sürdüren temel yapı olarak bilinmektedir. Aynı zamanda etik, bir insan olarak insanın hayat düzenini görmemizi, anlamamızı ve deneyim kazanmamıza yardımcı olur. Etik, insanca nasıl yaşamamız gerektiği konusuyla da ilgilenir. İnsan davranışlarının bir bütün olarak tüm alanlarda insanın kendine doyum sağlaması üzerine ilişki kuran bir bilimdir. İnsan davranışlarının etkisi ve sonuçlarını tartışır (Garcia De Alba, 2010: 19).

Kuçuradi'ye (2009: 27-29) göre "felsefenin bir disiplini olan etiğin soru ve sorunları, verdiğimiz kararlarla ve yaptığımız davranışlarla ilişkili olmasına karşın, hayatta karşı karşıya geldiğimiz farklı soru ve sorunlardır: farklı ontolojik ve epistemolojik niteliktedirler; dolayısıyla, genel olarak yapıldığı gibi bu iki tür soru ve sorunlar birbiriyle karıştırılmamalıdır. Mesela "doğru davranış nedir?" sorusu ile "böyle bir durumdan ne yapmak doğru olur?" sorusu aynı şeyi sormazlar. İlkinde kişi doğru eylemin ne anlama geldiğini söyler, ikincisinde ise, bireyin içinde olduğu o anki durumda ne yapması gerektiği ve ne yapabileceği ile bağlantılıdır. Hayatın her alanında etik sorunlarla karşı karşıya gelinmesine karşın, felsefe tarihinde etik ile ilgilenme farklılıklar göstermektedir. Etiğin sorularını; "iyi nedir?", "iyi hayat nedir?", "nasıl yaşamalı?", "etik değerler nelerdir?" vb.

(32)

gibi "iyi olan" ile ilişkili sorular ve "insan özgür müdür?", "özgürlük nedir?", "insanın sorumlu oldukları şeyler nelerdir?" gibi özgürlükle ilgili sorular oluşturmaktadır.

2.1.4.1.1.Ahlak

Ahlak kelimesi, Arapça’da huy, mizaç gibi anlamlara gelen, hulk kelimesinin çoğul anlamıdır. Kelimenin kökenine inildiğinde Ahlakın, insanın sahip olduğu karakter, tutum, davranış ve alışkanlıkları yani insanın kişiliğini kapsadığı görülmektedir. Ahlak; bireylerin tutum ve davranışlarını düzenleyen normlar, kısıtlama ve değerlendirmeler olarak nitelendirilebilir (Yapan, 2007).

Toplumsal hayatta ahlâk, genelde töre manasında tutum ve davranışları dile getirmek amacıyla kullanılmaktadır. Etik, ise bir sürecin ve nasıl sorusunun anlatımıdır. Etik usul veya biçim, ahlâk ise kural ya da içerik ile ilgilenmektedir. Etik ahlaka göre daha genel bir kavramdır. Ahlâk yerel olmakla birlikte evrensel nitelikte olan ilke ve kuralların ilk denendiği ve uygulandığı alandır. Evrensel olan etik çerçevenin temelini yerel ahlâkî kurallar oluşturmaktadır. (Mahmutoğlu, 2009: 227).

Ahlak, tek kişinin veya bir topluluğun bir dönemde, belirli bir eğilim, düşünce, inanç, töre, alışkanlık, görenek gibi kavramları içeren kural, buyruk ve yasaklara göre belirlenmiş ve bu tabloda kalıplaşmış yaşama biçimidir. (Özlem, 2010: 21). Frankena'ya (2007: 23-26) göre ise ahlak toplumsal bir kurumdur ve bireyin kendini yönlendireceği basit bir keşif olamaz. Ahlak aynı kişinin dili, dini, devleti gibi kişiden önce vardır ve var olmaya devam eder, birey bunun içine doğar ve bir tabloda onun parçası olur. Ayrıca ahlak, yalnızca bireyin diğer bireylerle ilişkilerini yöneten bir sistem olarak toplumsal değildir aynı zamanda ahlak bireyin kendisine ve ilk defa karşı karşıya geldiği toplumun bütününe ve küçük gruplara da rehberlik eder. Ahlak bireylerden isteklerde bulunur, bu istekler başta dışsal niteliktedir ve zamanla bireyler bunu değişik ölçülerde içselleştirmektedirler. Toplumsal olarak bakıldığında ahlak kurallara, gelenek ve göreneklere benzetilmektedir. Fakat bunlar ahlak gibi toplumsal konularla ilgilenmez ve bu bakımdan ahlak farklılaşır. Ahlak, anayasal biçimde oluşturulmaz ve o tabloda yaptırımları yoktur. Bundan ziyade, övme, kınama ve dışlama gibi beğenmeyi veya yermeyi içeren bir takım yaptırımlara sahiptir.

(33)

2.1.4.1.1.1. Spor ahlakı

Spor harekete dayanan bir oyundur. Aynı bir oyun gibi sporun da oyun olma ile kazandığı, yapısına bağlı olarak doğal kuralları ve ilkeleri vardır. Bu durum spor dallarına göre farklılık gösterse de spor olgusunun genelinde kabul görülen bir takım kurallar ve ilkeler de bulunmaktadır. İste bu yüzden spor ahlaki bir boyut kazanmaktadır. (Erdemli, 2006). Sportif etkinliklerin insanı eğlendirdiği gibi, aynı zamanda insanı kendi istenciyle sportif kurallar doğrultusunda da yönlendirmektedir. Spor ahlaki iste burada başlamaktadır. Spor ahlakı sporun kendi içinden temellenir yani dışardan katılmış kurallar söz konusu değildir. Yani spor ahlakı ve bununla birlikte gelen kavramlar, erdemler, vb. şeyler spor olgusundan meydana gelmektedir. (Öngel, 1997).

İnsan yaşamın her alanında kazanma ve başarılı olmak ve bunun sonucunda maddi kazançlar da elde etmek için sürekli çabalar. Çünkü başarılı ve üstün olmak; insanı her zaman kendine doğru çekmekte ve onu heyecanlandırmaktadır. Birey sosyal bir varlık olduğu için yaşadığı toplumun değerler sistemine bağlı olarak yaşamına devam etmektedir. Kişi içinde yaşadığı bu çevrede; başarıyı tatmak için vereceği çabayı gösterirken ve denetlerken de değerlere karşı sakıncalı olanları elemekte ve düzene koymaktadır (Yoncalık, Gündoğdu, 2007). Spor yapan birey kendisini zamanla geliştirirken, bu uğurda katlanmaya çalıştığı bütün engellerle ve zorluklarla mücadele etme gayretine azim denir. Ancak böyle bir çabada her zaman başarıya ulaşmak olanaklı değildir bu yüzden sporcu bu başarısızlığının sebebini araştırarak başarılı olabilmenin yollarını araştırır. Bu süreçte kişi kendini geliştirip, yoğurup biçimlendirmektedir. Fakat böyle bir uğraşta her zaman başarıya ulaşmak mümkün değildir. Sporcu başarısızlığın ve yenilmenin nedenlerini araştırarak başarıya ulaşmanın yollarını arar. Bu çabalar içişte burada bir amatörlük söz konusu olmaktadır. Spor yapan insan kendisiyle ve kendisi için verdiği uğraşta, kendisini yoğurup biçimlendirmektedir. Burada bir amatörlük söz konusudur. Yani spor yapan birey dünya şampiyonu da olsa profesyonel bir sporcu da olsa kendini sürekli geliştirebilmesi için kendi özüne uzak ve kötü düşünmemeli amatör ruhunu hiçbir zaman kaybetmemelidir. Çünkü onun kaybettiği yerde kişide hırs hakim olmaktadır. Genel olarak azimle hırsı birbirine karıştırdığımızdan dolayı spora yönelik ahlaki boyutumuz parçalanır, azalır ve yalnızca görünüşte kalır. (Erdemli, 2006).

(34)

2.1.4.1.2. Fair play

Barış, sevgi, kardeşlik, yazarken ya da dillendirirken bir çırpıda seslenen bu kavramların, günümüz dünyasının birilerinin diğerlerine uyguladığı ötekileştirme, hakir görme, yok sayma, sömürme ve zulüm kültürünün karşısında olanca asaletiyle durması, bilim dünyasında gerçekleşen değer araştırmalarının da temelini oluşturduğu söylenebilir.

Tarihsel bir yaklaşımla bakıldığında fair play kavramı yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Centilmenlik dışı davranışları adlandırmak amaçlı ‘’faul play’’ kavramını kullanan İngilizler ilerleyen süreçte İngiliz edebiyatçı William Shakespeare tarafından ‘’fair play’’ olarak kullanılmış daha sonraki yüz yıllar içerisinde spor bilimleri literatürüne girmiştir (Yıldıran, 2002).

Uluslar arası fair play komitesine göre, “fair play bir takımın veya sporcunun galibiyetini ya da mağlubiyetini göz ardı ederek yaptığı jesttir” ( Ateşoğlu, 1974). Fair play, oyunu düzenleyen ilkelerin üstünde bulunan ancak oyuna ilişkin ve onun güzellik ışığından doğan bir kuraldır. Fair, ‘’Oyun kuralları içinde kavranamayan fakat bireyin oyun yapanları göz önünde bulundurup onları bir gereksinme, bunu onur olarak duyup kabul ettiği, sözcüklerle dile getirilemeyen fakat orada bir bütün oldukları ve her koşulda eşit görme isteğidir.’’ (Erdemli, 1996).

Fair-Play çerçevesinde hem yaşamsal süreçte hemde sportif anlamda spor ortamlarında davranışlar söz konusudur (Erdemli, 1992). Sportif anlamda fair play, net çizgilerle kuralsal çerçevesi belirlenmiş oyun kurallarını benimseme ve onlara içsel yada dışsal nedenlere bağlı olarak zorunlu bu kuralları benimseme, yaşamsal süreçte ise fair-play, belirli bir kural çerçevesi olmayan herhangi bir yaptırımdan uzak tamamen bireyin değer ve yargıları çerçevesinde gelişen bir durumdur. (Yıldıran, 2002)

Değerlerin yok sayılması, sahiplenilmemesi nedeniyle, kardeşlik, dostluk, sevme, sevilme hallerinin en doruk noktada yaşandığı spor dünyasının da dış dünyadan farklı bir hal alması beklenemez. Sporcuların içinde bulunduğu müsabaka ortamının, taraftar olma kültürüyle genelleştiği ve topluma mal olduğu söylenebilir. İşte bu spor ortamlarında fanatizm, şike, kara para aklama, sporun ve sportmenliğin ruhuna aykırı her türlü eylemin gerçekleşmesi, sadece spor dünyasında değil toplumun geneline hitap etmesi nedeniyle, değersizleşme yönünde yıkıcı etkilere neden olduğu söylenebilir(Çağlayan ve Fişekçioğlu, 2004;Kuru ve

(35)

Fair play kavramına ilişkin Yıldıran (2002)’ ın da bahsettiği üzere müsabaka esnasında sporcunun şartlar ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın haksız fırsatları kabullenmeyerek, rakibiyle normal şartlar altında mücadele ederek, rakibinin bir düşman olmadığı, müsabakanın bir savaş olmadığı farkındalığında olma durumu olarak görmesidir. Bu anlamda fair-play bireysel bir değerdir ve kendi içsel süreçler yoluyla bireyde şekillendiği söylenebilir. Sporcuların kendi tercihler ya da dışarıdan karşılaştıkları illegal yönlendirmelerin sonucu olarak, sporcu tarafından ortaya konan sportmenlik dışı eylemlerin kaynağının değersizleşme olduğunu söyleyebiliriz. Bir spor müsabakasında şiddet eylemleri (Ayan, 2006; Çağlayan ve Fişekçioğlu, 2004), haksız rekabet ortaya çıkaracak uygulamalar ve bunların teşvik edilmesi karşısında bugün spor dünyasının elinde bulunan, sporun bütün yapı taşlarıyla olanca güçle sahiplenilmesi ve de eylemde tereddüt edilmemesi gerek en büyük değer olarak Fair-Play anlayışı karşımıza çıkmaktadır (Yıldıran, 2002; Erdemli, 1992).

2.1.5. Değer eğitimi

Felsefe, bireyin kendisiyle yaşamı arasında bağlantı kurarak, nesneleri, evreni ve değerli (önemli) gördüklerini çözümleme, anlamlandırma ve değerlendirme çabasıdır.

Bilimsel, ekonomik, sosyal, ahlaki, estetik, siyasi ve dini alanda, diğer bir deyişle insanla ilişkili her alanda değer kavramından söz edilmektedir. Değerlerin bu çok yönlü yapısı “değer” kavramının tanımlanmasında farklı bakış açılarının oluşmasına sebep olmuş ve birçok değer tanımı yapıldığından söz edilmektedir(Çakırığlu,2013:11).

Kişinin eylem, yaşantı ve diğerleriyle olan ilişkileri onun değerini belirlemede rol oynar. İnsanın diğer canlılar arasında farklı ve özel olan yerini, onu değerli kılan sahip olduğu tüm özellikleriyle temele alacak bir değerler eğitimi ile etik değerlerin korunduğu kişi yaşantı ve eylemleri, değerli insan yaşantı ve eylemleri haline gelir. Bu nedenle değerlerin bilgisinin irdelenip tasarım, planlama ve uygulama aşamalarında çalışmalara yön vereceği unutulmamalıdır. Bu konuda

sahip olunan tüm verileri içine alan kapsamlı uygulamaların yapılması çalışmaların istenen

sonucu vermesi açısından önemli bulunmaktadır (Çakırığlu,2013:62).

Bireye kazandırılacak yeterlik ve becerilerin gerçekleştirilmesinde öğretim araç ve teknolojilerinin, öğretimde hangi amaç için nasıl kullanılacağı öğretim strateji, yöntem ve tekniklerini gerekli kılmaktadır. Etkili yöntem ve tekniğin seçimi ile uygulanmasına ise; eğitim psikolojisi, eğitim felsefesi ve konu alanının katkıları yön vermektedir (Çakırığlu,2013:62).

(36)

2.1.5.1. Değerler ve eğitim ilişkisi

İnsanın çevresinde yer alan varlıklarla olan ilişkisi değerlerini belirleyen temel bir etkendir. Epistemolojik açıdan ele alındığında varlığa ilişkin bireyin algısal yaklaşımı bireyin değer yargıların oluşmasında temel bir nitelik taşımaktadır. Pratik açıdan ise, mutlak hayra ulaşmada doğru eylemlerin yapılması gerekli olduğundan, değerlerle pratik uygulamalar arasında çok sıkı bir ilişki vardır. (Yavuz, 2007:107)

Son yıllarda karakter eğitimi çalışmaları ile birlikte yürütülen değerler eğitimi çalışmalarında okul düzeyinde yapılan faaliyetler; Öğretmenlere ve Velilere Yönelik Seminer, Panel ve Sempozyum Çalışmaları, Değerler Eğitimi Çalıştayı, Kaybolan Değerler Araştırması, Müfredat Programlarının Analizi gibi çeşitli faaliyetlerle desteklenmektedir. Yapılan bu çalışmalar eğitimin bir sistem olarak tüm kademelerde aynı anlayışta ve birbirini destekleyecek nitelikte geliştirilmesi ve düzenlenmesi hedeflere ulaşılması bakımında önemli bulunmaktadır. Bununla birlikte kültürel- toplumsal ve bireysel uyumun sağlanması açısından sosyal değişmelerin eğitimciler tarafından anlamlandırılması, eğitimin çağdaş bir yorumunun yapılması gerekmektedir (Çakırığlu,2013:66).

2.1.6. İlgili araştırmalar

Pehlivan (2004) tarafından yapılan çalışmada fair play kavramının geliştirilmesinde okul sporunun yeri ve önemi üzerinde durulmuş sonuç olarak ise yaşadığımız toplumda insanlar arası ilişkiler karşılıklı saygı temeline dayanmaktadır. Bu ilişkiyi kurabilmek, gerekli eğitimi almakla mümkündür. Okul sporlarındaki amaçsal değerler, genel olarak insanın evrensel değerleriyle yakından ilgilidir. Bu bağlamda, fair-play kavramı bir nezaket kuralı değil, yaşamın her alanında uyulması gereken bir kavram olarak karşımızda durmaktadır.

Kaya (2011) tarafından aktarıldığı üzere Akkoyunlu ve arkadaslarının (2008), 2006–2007 sezonunda Amatör ligde mücadele eden genç takım futbolcularının sporda erdemlilik ile ilgili düsüncelerini belirlemek amacıyla yapmıs oldugu arastırmada, genç futbolcuların çok büyük bir kısmının oyunu kazanmak için sanstan ziyade iyi oynamanın önemli oldugu düsüncesinde olduklarını göstermistir. Bu sonuçta çocukların basarıya ulasmada kendi çabalarının önemini kavradıklarını göstermektedir. Sporcuların çok büyük bir kısmının oyunun kurallarına uymak kazanmaktan daha önemlidir görüsünü benimsemesi önemli bir göstergedir. Genç sporcular kurallara uymayı kazanmaktan önemli görmeleri onların sporda

(37)

saygı duymak gerekir düsüncesinde olmaları da gençlerin sporda erdem anlayıslarını ne ölçüde benimsediklerini göstermektedir. Ayrıca hakemlerin genelde bilinçli olarak hata yaptıkları ve yarısma sonucunu hakemin hatalarının belirledigi görüsü, medyanın da etkisiyle hakemlerin dürüst olmadıklarına inandıklarını göstermektedir. Genç futbolcuların önemli kısmının birinci olmak için hakem görmese de kural ihlali yapmam düsüncesi sporda erdemi benimsediklerini göstermistir. Genç futbolcuların kazanmak için kuralları ihlal etmeyecegini ifade etmeleri bunlarda sporda erdem algısının önemli ölçüde benimsendigini göstermektedir. Rakiplerin kural dısı hareketlerine aynı sekilde cevap veririm fikrini önemli ölçüde benimsememeleri, kurallara uyma ve sahip oldukları erdem duygusuyla açıklanabilir. Katılımcı sporcuların yarıya yakınının rakibimin sakatlanmasını önlemek için gerekirse birinci olmam düsüncesi de benimsendigi görülmüstür. Bu da çocukların kazanma dürtüsüyle sporda erdem duygusu arasında bocaladıklarını göstermektedir. Sporcuların büyük çogunlugunun, rakibe karsı arkadasları hatalı davranıs sergilediginde uyarıda bulunduklarını ifade etmeleri, kuralları benimsemeleri kadar rakibi tahrik etmemek düsüncesinde olduklarını göstermektedir. Sporcular çok büyük oranda müsabakada haz alma ve arkadaslıgın sonuçtan daha önemli oldugu görüsüne katılmaları, onların sporu kazanmaktan ziyade katılmak ve oyundan keyif almak için yaptıklarını göstermektedir. Genç sporcuların galibiyette rakibi tahrik etmemek için sevincin dengelenmeye çalısıldıgı düsüncesinde oldukları görülmektedir. Buda onların sahip oldukları erdem duygusuyla oyunu sadece keyif aldıkları için oynadıklarını, rakiplerinin üzülmelerini istemediklerini göstermektedir. Genç sporcuların maglup olundugunda rakibin tebrik edilmesi gerektigi düsüncesinde olmaları sahip oldukları erdem duygusuyla rakiplerinin basarısını kabullendiklerini, galibiyet kadar yenilgiyi de dogal karsıladıklarını göstermektedir.

Sezen (2003) tarafından yapılan çalışmada yüksek performans ve mücadele gerektiren, başarı ve başarısızlığın büyük önem arz ettiği, kısa zaman dilimleri içerisinde değişik pozisyonların yaşandığı, bireyselliğin vev takım ruhunun birlikte olduğu, büyük kitleler tarafında takip edilen, medyada geniş bir yere sahip olan futbol oyununda profesyonellik ve amatörlüğün fair play’i ne derecede etkilediği araştırılmış sonuç olarak fair playe uygun olmayan davranışlar başarıya uygun olmayan davranışlar başarıya odaklanmış takımların taktiklerinin bir parçasıdır. Ve sporcular kural ihlallerini ve ahlaki olmayan davranışları taktik olarak akıllı bulmakta ve kendilerinin de büyük ölçüde aynı tabloda davranacaklarını ifade etmektedirler.

(38)

Kaya (2011) tarafından yapılan çalışmada ilköğretim okullarında bulunan yöneticileri, beden eğitimi öğretmenleri ve öğrencilerin okul sporları programında “fair-play” kavramına yönelik anlayışlarının belirlenmesi üzerinde durulmuş olup sonuç olarak ise sportif rekreasyon programlarında öğrencilerin, “centilmenlik, erdemlilik, dostça oynama ve yarışma, kaybetmeyi kabul etme” gibi temalarda olumlu davranışlar ifade ettikleri görülmüştür. Diğer taraftan fair-play’e aykırı davranış olarak, “kazanma öncelikli anlayış” ile hareket ettikleri, takım arkadaşlarına ve rakibe karşı “şiddet boyutunda” olumsuz düşünceleri olduğu ve fiar-play!in özünü oluşturan ortak temalar konusunda, daha çok çalışmalar yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır.

Kotan (2004) tarafından yapılan çalışmada futbol taraftarlarının kötü tezahürata ve kavgaya, medyaya, sahaya yabancı madde atmaya ve olaylara karışmaya, kendi takımına ve rakip takıma yönelik tutumları fair play anlayışlarına dayalı olarak belirlemeye yönelik Trabzon ilinde bulunan Trabzonspor taraftarlarının oluşturduğu 899 kişi üzerinde yapılan araştırmada sonuç olarak futbol seyircisinin büyük bir kısmının erkek, 18-22 yaş grubu, öğrenci, il doğumlu, üniversite ve üstü ve orta gelir düzeyine sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca bayanların seyircilerin medyaya ilişkin fair play anlayışlarının daha yüksek, erkeklerin rakip takıma ilişkin fair play tutumlarının daha yüksek, üniversite ve üstü mezunu olanların medyaya ilişkin fair play anlayışlarının daha yüksek, alt gelir düzeyine sahip olanların kötü tezahürat ve kavga olaylarına ilişkin tutumları ve kendi takımına ilişkin fair play anlayışlarının daha yüksek olduğu görülmüştür.

Topan (2011) tarafından yapılan çalışmada okullar arası futbol müsabakalarına katılan öğrencilerin cinsiyet ve kulüp deneyimleri ile fair play anlayışları arasındaki ilişkiyi incelemek amacı ile araştırma tarama metodu kullanılarak Ankara İl merkezindeki ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören yaklaşık 500 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Sonuç olarak Öğrencilerin okullar arası futbol müsabakalarında sosyal normlara uyum alt boyutunda yer alan davranışların genel ortalaması itibariyle öğrencileri “oldukça” tanımladığı görülmektedir. Kurallar ve yönetime saygı alt boyutunda yer alan davranışların genel ortalaması itibariyle öğrencileri “oldukça” tanımladığı görülmektedir. Sporda sorumluluklara bağlılık alt boyutuna ait davranışların genel ortalamasının öğrencileri “tam olarak” tanımladığı yönündedir. Rakibe saygı alt boyutunun davranışları genel olarak incelendiğinde, öğrencileri “oldukça” tanımladığı görülmektedir. Araştırmada, Çok Boyutlu Sportmenlik Yönelimi Ölçeği alt boyutlarına ait davranışlar incelenmiş bayan öğrencilerin

Şekil

Tablo 1. Milton Rok each Değer Sınıflaması (Akbaş,2004; s:57)
Tablo  3  de görüldüğü gibi; araştırmaya katılan sporcuların %15,8’i 16-20 yaş aralığında,  %42,6’sı 21-25 yaş aralığında, %30,4’ü 26-30 yaş aralığında, %11,2’si 31 yaş ve üzerinde  bir yaşa sahip olduğu tespit edilmiştir
Tablo 12 ’de  görüldüğü  gibi;  araştırmaya  katılan  sporcuların  ikamet  durumlarına  ilişkin  dağılımlarına bakıldığında %2’si köy, %2,5’i kasaba, %17,9’u ilçe, %77,5’i ise ilde ikamet  ettiği tespit edilmiştir
Tablo 15.  Yaş Değişkenine Göre Futbolcuların Bireysel Değerlerine İlişkin Kruskal Wallis  Testi Sonuçları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

(28/06/2008 tarihli ve 26920 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik) 2) İlçe Teşkilatı Bulunmayan Müdür Başyardımcısı Merkez Müdürü

Rektörler ve dekanların aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezası Yüksek Disiplin

(2) Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:.. a) Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek. b) Tünel kazmaya teşebbüs etmek.

 Model Olma: Çocukta hangi davranışı görmek istiyorsak, o davranışın bir modelini çocuğa sunmalıyız....  Çocuk iyi

• Çocuk anne baba için evliliği meşru kılma yöntemi olarak görülüyorsa, çocuğun sevgisini kaybetme korkusu.. • Bu korku ile de evin tüm yönetiminin çocuğa

Edebiyat Tablosu(3. Tablo) sadece 800 edebiyatlarda kullanılır ve tablonun içeri temel edebiyat konularında

Bu bağlamda kütüphanecilik eğitimi veren okullar ders programlarında bil- ginin düzenlenmesi, bilgi sistemleri tasarımı, bilgi erişim, kullanıcıların bilgi

Meslek ruhsatnamesinin bir başkasına kiraya verilmesi veya herhangi bir şekilde bir başkasına kullandırılması veya meslek mensubunun mesleki konularda yet- kilerini genel