\
i u g ü n S â ^ T ^ ı ^ ç g Ihb ğ û
Tercüman gazetesinin başında.«dilde, fikirde, işte birlik» düsturu ovdunmakta idi. Binaenaleyh o ne ka dar* İslâmlıktan bahsetse ve ne kadar Tatar tabirini kullansa yine Türkçülük yapmış ve hareketine sadece isim ko yamamıştı.
Gaspırah İsmail Rusya Türkleri arasında Türkçülüğü kuranların birin cisi ve sonuncusu olmuştur. Ondan sonra gelenler ikinci adımı dahi ata mamışlar ve bu ideali şuurlu bir surette işleyememişlerdir.
Rusya Türkleri arasında Türkçü lüğü bahis mevzuu edenlerden birisi de Hüseyinzâde Ali beğdir. Fakat bu zat Gaspırah İsmail gibi türkçü değil daha fazla Turancıdır.
Sîzlersiniz, ey kam Macar bizlere ihvan Ecdadımızın müştereken ¡menşei Turan
Diyen Hüseyinzâde Ali beğ 1 684 de Bakû vilâyetine tâbi Salyan’da doğ muş, Tiflisde okumuş, Rus üniversite sini bitirmiştir. Bundan sonra Türki- yeye gelmiş, burada Tıbbıyeye girmiş 1895 de doktor olmuştur. Sonra Tıb- biyede emrazı cildiye ve efrenciye mu allim muavini olmuş, nihayet Azer- baycana dönmüştür. Azerbaycanda Zeynelabidin, Ahm ed Ağaoğlu ve Ali Merdan ile birlikte Hayat gazetesini kurmuşlar ve burada Hüseyinzâde Ali bey Türklük ve Türkçülük fikirlerine temas etmeğe başlamış, sonra Füyuzat mecmuasında yazı yazarak bütün Türk- lerin kabul eylemesi icabeden umumî dilin Türkiye lehçesi olduğu fikrini ile ri sürmüştü. Kendisi de bu üslûb ile yazı yazmıştır. Rusyada eski serbest hareketi yerine daha önceki ezici kâ bus çökmeğe başlayınca Hüseyinzâde Ali beğ de Türkiyeye gelmiştir.
Yine Türkiye haricinde Türkçü lük hareketlerine karışanlardan birisi de Ağaoğlu Ahmed beğdir. 1869 da Azerbaycanda Şuşa’ da doğan Ağaoğlu Mirza Haşanın oğludur. Ağaoğlu ilk mektebi bitirdikten sonra liseye gir miş, ondan sonra o zamanki ismile Petersburga gitmş, orada da pek ka- lamıyarak Parise gitmiştir. Pariste Hu kuku bitiren Ağaoğlu yurduna dönün ce bir taraftan hocalık yapmağa diğer taraftan da yazılarile matbuat âlemin de tanınmağa başlamıştı. Ağaoğlunun hareketleri Türkçülükten ziyade kültür kalkınmasına aiddir. Bu faaliyette bü tün gayretile devam etmiş, nihayet Ruslar tarafından takibe uğrayınca Türkiyeye gelmiş, buradaki kültür ha
reketlerine karışmıştır.
Y a z a n :
Hüseyin Namık Orkun
Türkçülük hareketinin arkasın dan koşarak yetişmeğe çalışan bir zat daha vardır: Akçuraoğlu Yusuf.
Biraz da Türkiyedeki Türkçülük hareketinden bahsedelim: 1908 sene lerinde yalnız ilmî faaliyette bulun mak ve Türkçülükten ziyade türkolojı ile uğraşmak gayesile bir Türk derne ği kurulmuştu. Bu cemiyet Türkçülük yapmaktan çok uzaktı: içine A gob efendiyi ve Rıza Tevfiği aldıktan son ra Türkçülük değil türkoloji dahi yapa mamıştı. Bursalı Tahir beyin Türkle- rin ulûm ve fünuna hizmetleri, Necib Asımın pek eski Türk yazısı adlı risa lelerini tab ve Türk derneği adlı yedi sayı kadar devam eden bir mecmua çıkarabilmiştir.
Ziya Gökalp
Mevzua girmeden evvel Türkiyede ne için Türkçülük hareketinin doğdu ğunu araştırmak gerektir. Bizdeki Türk çülük hareketi asla dışardan gelen bir
tesir ile viicude gelmemiştir. Onun se beplerini içeride aramak gerektir.
Zaptettiği yerde kökleşmek ve bir kültür hâkimiyeti kurmak siyaseti ni güdemeyip sadece fazla yer almak isteyen Osmanlılar bu aldığı yerleri idare edememeğe başlamış, gittikçe buraları baş belâsı olmuştu. Devlet mekanizması zayıflayınca gayrı Türk unsurlar kuvvet buluyorlardı. Osman
Tür f e g e n c i ! A t a t fi r
C ti m h u r i y e 11
10
lılar vergi almak için bu gayrı Türk unsuru memnun ederek olduğu gibi muhafaza ediyorlar, onların temtessül etmesine dahi müsaade etmij'orlardı. Anadolu evlâdı Yemen çöllerinde can verirken Yemen Arabını devlet mem nun etmek için her çareye başvuruyor du. Bu iç. siyasetine haricin de tesiri başlayınca bütün bu gayri Türk ana sırda- milliyet fikirleri kök salıyordu. Evvelâ Sırplar, Rumlar, Bulgarlar ara sında başlayan bu milliyet cereyanı daha sonra Ermenilere ve Arnavutla- ra kadar sirayet etmişti. Bütün bu ha reketlere karşı Türk hâlâ bu unsurları Meclisine alıyor, işbasına geçiriyor ve onun milliyet hareketine karşı kendi benliğini duyarak siyasetini dahi de ğiştirmeği bilemiyordu, işte Türkiyede
Türkçülük hareketinin sebebini bizce bu noktada aramak gerektir. Türk un surunun hâkim olduğu bir devlette Arnavudların padişahın etrafını alması ve bütün gayrı Türk anasırın birbir lerini tutarak mekteplerde, kışlalarda ve resmî dairelerde bir grub viicude getirmesi neticesindedir ki Türk de kendine gelmeğe başlamış ve gayet ta biî olarak onların arasında da milliyet hisleri uyanmıştı. Diğer taraftan îkdan: gazetesinde Necib Asım, Veled Cele bi, Fuad Raif ve A.hroed Cevdet bey lerin Türklüğe aid yazılar yazması da bu hisleri körüklüyordu.
Izmirde Necib Türkcii dilin te mizlenmesi huşunda yazılar yazıvoı ve bu fikrini tatbik de ediyordu. On dan sonra Selânikte Genç Kalemler bı davayı ele almış bulunuyordu. Faka bu işi bir teşekkül haline sokmak v« daha sistemli çalışmak lâzımdı. Tarr bu sırada Celâl Nuri Jön Türk gazete sinde bir makale yazmış ve Donanm: Cemiyeti gibi bir cemiyet kurulmasını bu cemiyetin mektepler açmasını, ma arifin tamimini üzerine almasını tekli etmişti. Bu makale Tıbbiye talebeler arasında tesir yapmış ve hemen teşeb büse dahi geçilmişti.
Fikir hareketimizin tarihinde Har biye ve Tıbbiye gibi iki eski kültü ocağı çok mühim rol oynamışlardır.
O zamanları Tıbbiyenin bes sim fında 370 kadar talebe vardı. Bunla arasında gayrı Türk unsuru çıkaracal olursak geriye 228 talebe kalıyordu Bu talebeler kendi arasından sınıfları mevcuduna göre yirmide bir nisbetin de mürahhas seçmiş, bu suretle beşin ci sınıftan 2, dördüncü sınıftan 2 üçüncü sınıftan 4 ve birinci sınıftan
s a n a e m a n e t e t t i «
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi