İSTANBUL : 7 EYLÜL 1991
ÂÇIKHAVA TİYATROSU HARBİYE Saat : 20.00 A N K A R A : 13 - 14 EYLÜL 1991 ALTINPARK AYDINLIKEVLER Saat : 20.00
•ADANA : 21 EYLÜL 1991
. ESKİ İSTASYON
SÜMERBANK SATIŞ MAĞAZASI YANI Saat : 20.00 İZM İR : 27- 28 EYLÜL 1991
İ.E.FUARI AMERİKAN PAVYONU Saat : 20.00
KULTUR-SANAT
G ¿ 4 1
SİNEMA/
atîllâ
dorsây
Yılmaz
Güney yarın akşam Açıkhava Tiyatrosunda anılıyor
Yılm azla geciken buluşma
Yarın akşam
20.00’de başlayacak
anma toplantısında
Yılmaz Güney’in
“Arkadaş” filmi
gösterilecek. Nur
Sürer, Halil Ergün
ve Yavuzer
Çetinkaya gibi
sanatçılar Güney’in
şiir, öykü ve
mektuplarını
okuyacaklar.
Yarın gece Açıkhava Tiyatro- su’nda önemli bir olay var. Yıl maz Giiney anılacak. Nur Sürer, Halil Ergün, Yavuzer Çetinka ya gibi sanatçılar, onun şiir, öy kü ve mektuplarım okuyacaklar. Fatoş Güney ve olasılıkla Meh di Zana konuşacaklar. Ve Yıl maz Güney’in en güzel filmle rinden biri olan ve yıllardır gö rülememiş olan “Arkadaş” gös terilecek.
Bu program, daha sonra 13-14 I eylülde Ankara’da, 21 eylülde Adana’da, 27-28 eylülde İzmir1 de ve Olağanüstü Bölge Valili- ği’nden beklenen izin gelirse Di yarbakır’da yinelenecek. Sonra da Hamburg, Döblingen, Köln ve Frankfurt gibi Alman kent lerinde, daha sonra da Fransa1 mn önemli kentlerinde benzer biçimde yapılacak. Almanya ve Fransa’daki gösterilere bu ülke lerin ilerici, aydın sanatçıların dan önemli katılmalar olacağı belirtiliyor.
Fatoş Güney, bu işler için uzunca bir zamandır Türkiye1
1974 YILINDA ÇEKMİŞTİ— Yılmaz Güney’in 1974 yılında çevirdiği “Arkadaş” adlı film bu ak şam Açıkhava Tiyatrosu’nda gösterilecek. “Arkadaş”ta Semra Özdamar da oynamıştı.
de. Bu gecelerin ardında, onun yorulmak bilmeyen inatçı çaba sının, direnişinin damgası var. Nedir temel amaç? Elbette ön celikle Yılmaz’ı genç Türk seyir cilerine tanıtmak, adı kitaplar da, bölük pörçük anılarda kal mış bir büyük sinemacı ve sa natçı olmaktan çıkarıp filmleri görülen, üzerinde düşünülen, tartışılan güncel biri haline ge tirmek. Tüm büyük sinemacıla rın filmleri uygar ülkelerde öy le olmuyor mu? Türk sineması nın yetiştirdiği en büyük yetenek olan Yılmaz’m filmlerinin de ar tık Türk halkının malı olması zamanı gelmedi mi?
Bu “gece”lerin bu açıdan da önem kazanan bir diğer amacı ise elde edilecek gelirle Yılmaz’ın filmlerinin kurtarılması. Fatoş Güney’in elinde Türkiye’den “kaçırılan” (iyi ki kaçırılmış olan, çünkü diğerlerinin başına geleni biliyorsunuz) 9 film bu lunuyor, negatif olarak. Ancak bunlar özellikle başta “Aç Kurtlar” ve “Sürü” (dört tane si) çok kötü durumda. “Sürü” nün negatifinden artık kopya basılması mümkün değil. Düşü nebiliyor musunuz? Türk sine masının yarattığı belki de en gü zel film olan “Sürü”, onarım görmezse yok olup gidecek.
İşte bu gecelerin önemi bura da. Katılacak olan herkes, her sinemasever, sanatsever ve yurt sever kişi, katılımıyla bu filmle rin kurtarılmasına katkıda bu lunacağını bilmeli. Ve herkes, hepimiz, yarın gece Açıkhava1 dan başlayarak, söz konusu kentlerde hep geniş açıkhava mekânlarında yapılacak olan bu gösterilere gitmeye ve “Yılmaz arkadaşı” anmaya ve tanımaya çalışmalıyız.
Kuşkusuz bu iş yalnızca Fatoş Güney’in ve çevresindeki bir avuç insanın çabalarına kalma malıydı. Devlet de işin içine gir meliydi. O devletimiz ki Gü
ney’in yurtiçinde kalan filmleri ni yakıp yok etmekte hiçbir sa kınca görmemiş, bugün bile 10 yıl sonra ele geçen kopyaların akıbeti hakkında kamuoyuna doyurucu bir araştırma ve açık lama yapmaktan ırak kalmıştı. Hiç olmazsa büyük Türk sine- masıcısı, Yılmaz Güney’in elde son kalan filmlerini kurtarma operasyonuna katılmalı, hatta bu işi yüklenmeliydi. Ama ne rede?
Aslında Yılmaz Güney filmle ri ve olayı, yaklaşan seçimler çerçevesinde, bizce partilerin kültür politikalarının da ayrıl maz bir parçası olmalı. Sosyal demokrat partilerimiz SHP ve DSP, iktidara doğru yürüdüğü rivayet olunan DYP, Yılmaz Gü ney filmlerinin kurtarılması ve bir Güney Vakfı kurulması ko nularında ne yapacaklarını söy lemeliler, yarın akşamki geceye ciddi biçimde katılmalıdırlar.
Ya ANAP? Kürt sorunu ko nusunda kendisinden beklenme dik çıkışlar yapan bu iktidarın kültür işlerinin şu andaki patro nu gözüken Gökhan Maraş, bu konuda acaba örneğin Fatoş \ Güney’i kabul edip filmler hak kında konuştu mu? Maraş korkmasın, bu filmlerde “Dil değildir o, lehçedir” dediği Kürt çe konuşulmuyor, özbeöz Türk çe konuşuluyor!.. Bu özbeöz Türk olan filmleri kurtarmak, Türk film arşivlerine ve kamu oyuna mal etmek, acaba Orta Asya’daki Orhun Yazıtları’nın kopyalarım Türkiye’ye getirmek kadar önem taşımıyor mu? Ne dersiniz Sayın Kültür Bakanımız Gökhan Maraş? Yanıtınızı bek liyoruz.