İstiklâl marşının
bestecisi Zeki
Üngör’ ü dön
■ kaybettik
İstiklâl M arşının m eşhur bestecisi olarak 37 yıldanberl m illetçe ad ın ı bil diğim iz Zeki Üngör (V iyolonist Osman Zeki Bey) 78 y aşında dün K adıkö- yündeki evinde hayata gözlerini yum m u ştu r. Mehmed A kilin güftesi va onun bestesi ile m eydana gelen İstiklâl m arşı tam 37 yıldanberl yurdum uzun üstü n d e tıp k ı şanlı T ü rk bayrağı gibi u fu k lard an u fu k lara dalgalanm akta ve lju sair ile bu bestecinin a d la rın ı T ü rk m illetine sevgi He. saygı İle h a tırla t m ak tad ır.
Zeki Üngör. bu m em leketin y etiş tird iğ i kıym etli evlâdlar arasına İstik , lâl m arşı ile girmemiş, belki bu m arş ile hizm etinin ve şöhretinin şahikasına u laşm ıştır.
H ak ik atte o. bu m em lekete garb m ü ziğini tan ıtm ak ve sevdirm ek İçin u - zun bir m ücadele h a y a tı geçirmiş bir sa n at k ah ram an ı olarak tebcil e d il m eye lâ y ık tır.
A şağıdaki yazıda kendisini daha iyi ta n ıta n m alûm at bulacaksınız.
BEŞ
j mM A
İstiklâl marşının bestecisi
Zeki Üngörü diin kaybettik
—
Başlar ah 1 inci sahifede
—Zeki ü n göt ailesi e fra d ın a tız iy e le ri. m izi sunarız.
iffi :js
M ütarekede Beyoğlu sanki bizim de ğildi. o tarafta bir T ürk sosyetesinin topluluğuna rastlanamaz«! ı. Tek to p luluk, Ü n lo n -F ran sez'd e bir T ürk
ar.
k estrasın ın veliliği h a fta lık konserlere inhisar ediyordu. T ü rk ler ve yabancı, laf, btt MtMmfl sandalyelerinde b irb iri ne üstünlük iddiasında bulunam azlar ve onu dinlerken, kendi’erini müsavi h a k ta ve şerefte hissederlerdi.
Bu orkestra. Saray! H üm ayun orkes. trasi idi-, şefi, daha gene yaşlarında saçı ve ş a k a k ta n ağ afm tş boylu boslu güzel bir insandı. Viyolonist Zeki Bey.. O rkestranın m ensublafi ve şefi y ak a ları kapalı koyu lâciverd bir saray Ü niform asının içinde# ciddî b ir disiplin a ltın d a yerlerini a lırla r, gözlerini şef lerinin kum anda değneğinin hareketine d ikerlerdi; salonu garb tistadlarınıiî T ü rk y ay ların d an yükselen sesleri ve du y u şları do ld u ru rd u ; ben Zeki Beyi İfk defa orada tan ıd ım .
Zeki Bey. 1880 de Üsktidafda doğ m uştu, büyük babası Hilmi Bey Saray m ızık asın d a m iralaydı, to rununu ken. di yaşadığı h a v an ın İçinde büyütm ek istem iş ve Saray m ız ık a sın a y a z d ır m ıştı; Saraya m uallim olarak getiril m iş olan büyük bir sa n a tk â r V undra Bey, Zekide İsti d ad sezerek onunla y a k ın d an meşgul oldu. Zeki de kem anını k o lların d a ağ rı hissedinciye kadar, yâ. rım asra y a k ın b îr Zaman elinden b ı rakm adı.
Akif «İstiklâli» şiirini A nkarada ibda’ ettiği zam an. Saray m ızık ası şefi, onu b ir kim .rtasiyonal h alin d e besteledi.
İstiklâl H arbinin m ahrum iyet A nado lu lu n d a, bir o rk estran ın yeri tabiatil« y o k tu ; fak at Zeki, İstiklâl Savaşının gü r sesini, a ğ ır tem polu ve v ek arlı b ir beste içinde notaya ve sese dökerken, m illetinin asil sesine îstanbuldafı da İştirak etmiş oluyordu.
Gazi M ustafa K em al, İstiklâl m arşın ı orkestradan dinlem ek arzu ederek on. la n A nkaraya ç a ğ ırttı; İstiklâl Marşı hiç bir zam an bir yürü y ü ş havası d e ğil. m illî kim di, beğendi.
Maddî İm kânları d ar A nkarada, ftl. yaseticum hur orkestrası İçin k ışla a - randı, k ısa bir m üddet sonra Sengül ham am ın ın sokağındaki T ü rk O cağının basık salonlarında, garb müziği terb i, yesl a şılıy a n büyük o rk estran ın h a fta lık konserlerine başlam ası devlet m erkezi A nkarada büyük b ir h arek et uyandır-^
rn ıştı. Y abancı elçiler, aileleri, T ürk aydınları# ork estran ın giriş k a rtla rın ı elde etm ek için tavassutlar a ra r oldu lar; A nkaradaki bu başlangıcın ü z e rin den bugün 34 y ıl geçmiş bulunuyor.
Cebecide b ir a ra lık A zerbaycan Cum h u riy eti Elçiliği olan bina ve c iv a rın daki bahçeler 1927 de istim lâk edilerek, iik Musiki M uallim m ektebi k u ru lu yordu. Zeki Bey hem m ektebin m ü d ü rü , hem o rk estran ın şefi olarak, garb m u sikisi terbiyesini m em lekete yayacak hareketin tatbikçisi olarak önde idi. O rkestrada gene kabiliyetler yü k seli, yor, A vrupada yetişen gene elem anlar, m ektebde vazife a lıy o rla rd ı, ilk günler, belki de fam bir rrıaarlfçi olm ıyan Z e ki Beyle, e tra fın d a k ile r ve m aarifçiler arasında m ücadeleler, ih tilâflar çık ıy o r, fırtın a la r kopuyor, fa k a t harek et d u r m uyor, «Kiyaseticum hur filarm oni o r kestrası» re p e rtu v a rla rın ı genişletiyor, o rk e stra n ın ve m ektebin b ütün elem an la r ın ı b irb irin e bağlayan sanat dav a, e tliğ i çözülm üyor ve garb m üziğine pek o k ad ar zevki m eyli olm ıyan M us tafa K em al de kendisi gibi, bir garbli davası güden Zekiyi koruyordu.
Zeki, a r tık m esuddu. Ö ncülük ettiği ç ığ ır açılm ış, h ız lan m ıştı. B ir öm ür verdiği dava tutm uştu; a ltm ışın a y ak . laşm ış, k u la k la rı pek güç duyuyor, o h e r şeye sinirleniyordu. M evkiini yeni h am leler yapacak şeflere, m üdürlere b ıra k a ra k evine çekildi.
Z ekinin kısa bir zam andanberl am an sız bir h astalık tan y a ttığ ın ı ve son günlerde ıs tıra b la rın ın a rttığ ın ı y a k ın la rın d a n duyuyor, gönülden ona az acı çekm esini tem enni ediyordum . Bu sabah, hayata gözlerini k ap ad ığ ın ı öğ. rendiğlm anda, önüm deki «hayat» m bif sahifesinde, ona İstiklâl M arşı şairi Mehmed A kif İle b irlik te gösterilen kad irb ilirliğ e bir kaç damla gözyaşı da ben ilâve ettim .
Zeki Üngör gözlerini yum arken, açıl m asına ç a lıştığ ı ç ığ ır hızlanm ış, m ey- v a la rın ı verm iş, zam an ölçüsünü aşan bir gelişim le gene nesil tam am ile sa r m ış, pek çok istidad ve k ıy m etler bu h ay ata k a rışm ıştı; Zeki bundan dolayı itm inan içinde İdi.