Onu kaybettik artık
B
ilenler bilir, Hamiyet Y üceses yüzyıllık koca bir tarihin musikideki yan sımasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın he m en öncesinde doğduğu bu memleket, ad e ta on u n hayatıyla birlikte gelişmiş, onun yıldızının parlamasıyla yücelmiştir.
Ne zamanki Hamiyet Yü
c e s e s ülkenin yaşadığı medeniyet krizine dayana m ayıp ara d an çekilmiş, onun unutulmasıyla bütün bir toplum h as ve üstün zevklerinden m ahrum kal mış, güdükleşmiştir. Son yıllarını geçirdiği sakin kö şesinde, Türkiye’d e müzik adına yaşanan o korkunç erozyonu, m uhtem elen, kaygıyla izledi. D uyduğu büyük sıkıntı ve tarifsiz gö nül darlığı nihayet bir yaz
... | ^
günü onu aramızdan çekip aldı.
Şimdi yaşını başını almış, musikiden ve ince sazdan anlayan pek çok gönül a d a mı, buğulu gözlerle istikbale bakıp o hazin cümleyi ağıâanndan yuvarlayacaklar:
- Bizim kuşak bir bir gidiyor...
Sayılan az da olsa, bu ke derli insanlann hüznü aslında i bütün Türkiye’yi bağlam ah- ;
dır. Çünkü Hamiyet Yüce-
s e s ’ten ve o n u n sanatının yüksek zevkinden uzaklaştık ça biz biz olmaktan çıkıyoruz. Duyarlıltklanmızı yitiriyoruz.
U nutm ayalım ki, kültürü y ap a n insandır. Dolayısıyla kültür, biraz d a in san d e mektir.
“Onu kaybettik artık, biz çok bekleyeceğiz...”