• Sonuç bulunamadı

Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nu anıyoruz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nu anıyoruz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y,

24 ŞUBAT 1998 SALI_____________________________________________________________________________ CU M H U RİY ET _______

HABERLER

Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, 16 yaşındayken Meclis görevine başlamıştı

‘ilk Meclis ’ Iıı tanığı

9

Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğ­

lu, 24 Ağustos 1904’te İstanbul’da doğdu.

Eski yargıç ve öğretmenlerden Çorumlu

Velidedeoğlu Hüseyin Hüsnü Bey’in oğlu­

dur.

tik ve ortaöğrenimini Çorum ve Yoz­ gat’ta, liseyi Ankara, Konya ve Trabzon’da okumuş, 1922 yılında Trabzon Lisesi’nden mezun olmuştur. 1925’te Ankara’da açı­ lan Hukuk Mektebi’ne (Daha sonra fakül­ te olmuştur) yazılıp, 1928 ’de burayı bitir­ miş ve Adalet Bakanlığı ’nca açılan bir sı­ navı kazanarak 1929 başında, hukuk dok­ torası yapmak üzere devlet hesabına Av­ rupa’ya gönderilmiştir. Velidedeoğlu, Av­ rupa’ya gidişi ile TBM M’deki çalışmasın­ dan da ayrılmıştır. M eclis’in ilk açıldığı gün 23 Nisan 1920’de, henüz daha 16 ya­ şındayken başladığı bu görevi, böylece 1928 yılı sonuna dek sürdürmüştür, tik Meclis’ten sonra ikinci, üçüncü Meclis dönemlerinde de görevde bulunan Velide­ deoğlu, bu süreçte, “yepyeni bağımsız bir

devletin doğuşuna tanık olduğunu,

Tür-kiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu yalnız görerek değil, adeta somut bir biçimde el­ leriyle dokunarak izlediğini” belirtir.

İsviçre’de Neuchâtel Hukuk Fakülte­ sin d e lisans sınavını verip bu fakülteden mezun olmuş, ardından doktorasını ver­ miştir. Ayrıca Berlin Hukuk Fakültesinde iki yıl öğrenim görmüş, daha sonra İtal­ ya’ya geçip Roma Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Yüksek İhtisas Okulu’na devam etmiş, sertifika almıştır. Fransızca, Al­ manca, İtalyanca bilen Velidedeoğlu, 1934 yılında Türkiye’ye dönmüştür. 31 Mayıs 1934’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fa­ kültesi Medeni Hukuk Doçentliği’ne ata­ nan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, 1942’de pro­ fesörlüğe, 1948’de de ordinaryüslüğe yük­ selmiştir. ilki 1946-1948, İkincisi 1952- 1953 ’te olmak üzere, İstanbul Hukuk Fa­ kültesi ’nde iki kez dekanlık yapmıştır. Ve­ lidedeoğlu, hükümetin görevlendirmesi üzerine 1959 yılında Kat Mülkiyeti Ka­ nunu Öntasansı’nı hazırlamış, daha son­ ra bu tasan 1965’te hemen hemen oldu­

ğu gibi kanunlaşmıştı. 27 Mayıs 1960 hareketinden sonra aynı yıl kurulan Ku­ rucu Meclis’e üye seçilen Velidedeoğlu, bu meclisin genel kurulunca da Anayasa Komisyonu’na seçilmiş, 1961 Anayasa­ s ın ın kaleme alınması işine doğrudan doğruya katılmıştır.

1961 yılında Kurucu Meclis üyeliği so­ na erince üniversitedeki görevine dönmüş ve 1974’te emekli olana dek orda çalışmış­ tır. 1970 yılında Adalet Bakanlığı’nca gö­ revlendirilmesi üzerine, 1951-1960 yılla­ rı arasında görev yapan Medeni Kanun Ko- misyonu’nun çalışmalarını toparlayıp, son çıkan yasaları, uygulama ve doktrinde meydana gelen yeni gelişmeleri göz önün­ de bulundurarak 900 büyük sayfalık bir

“Medeni Kanun Öntasansı” hazırlamış­

tır. Yine 1970 yılında Türk Medeni Ka- nunu’nu ve Borçlar Kanunu’nu Türkçe- leştirmiştir. 1942 yılından başlayarak Cum­

huriyet Gazetesi nde, Atatürk ve 1923

D evrim i’nin oluşumu, ilkeleri üzerine, hukuk hakkında, dilimiz ve kadın hakla­

rı konusunda, çağdaşlaşma yürüyüşünün sürdürülmesi doğrultusunda, yurttaşlık bilincinin yerleşmesi gibi konularda halk­ la bütünleşen binlerce makale yazmıştır.

Hukuk kitapları, inceleme ve araştır­ maları: Türk Medeni Hukuku - Umumi

Esaslar (1. bası 1943,7. bası 1968), Şah­ sın Hukuku (1. bası 1943, 6. bası 1963), Aile Hukuku 1. bası 1948, 5. bası 1965, Umumi Esaslar, Şahsın Hukuku, Aile Hu­ kuku, Miras Hukuku, Eşya Hukuku (1. ba­ sı 1954,3. bası 1963), iktisat Fakültesi İçin Medeni Hukuk (1969), Türkçeleştirilmiş metinleriyle birlikte Türk Medeni Kanu­ nu ve Borçlar Kanunu (1. bası 1973,3. ba­ sı 1988), Gayrimenkul Tasarrufları ve Ta­ pu Sicil Tatbikatı, (Galip Esmer ile birlik­ te hazırlanmıştır) (1. bası 1950, 2. bası 1956), Medeni Hukuk El Kitabı (1961), Borçlar Hukuku El Kitabı (1. bası 1955, 3. bası 1960).

Velidedeoğlu’nun ayrıca 1937 yılından 1978 yılma kadar 70 inceleme ve araştır­ ması, Almanca, Fransızca ve İtalyanca

dillerinde Avrupa’nın türlü ülkelerinde basılmış, 11 inceleme ve konferansı, ya­ bancı dillerden Türkçeye çevrilmiş, 15 ki­ tap ve etüdü yayımlanmıştır.

3-Anı, deneme ve deriemeleri: Toplum­ sal Yaşam ve Hukuk Düzeni (1. bası 1944,

2. bası 1983), Türkiye’de Üç Devir (iki Cilt, 3. bası, 1972-1974), Sağsız Solsuz

Demokrasi (1. ve 2. bası 1974, 3. bası

1976), Devirden Devire (3 cilt, 1974-1976),

Ailenin ÇUesi Boşanma (1976), İnsancı Yolcular (1976), Milli Mücadele Anılan

(l.b a s ı 1971,2. bası 1983, Anıların İzin­

de (2 cilt, 1976), Yol Kesen Irmak (1. ba­

sı 1984,2. bası 1986), Atatürk’ün Söyle­

rinin Osmanlıca’dan Öz Türkçeye Çevi­ risi (iki Cilt) (1. bası 1979,18. bası 1988), Söylev, Üçüncü cilt, belgeler ( 1. bası 1981,

3. bası 1988), Osmanlı Imparatorluğu’nun

Batış Evreleri (Ahmet Rasim ’den öz Türk-

çeye çeviri) (2. bası 1988, 3. bası 1989),

12 Eylül: Karşı Devrim ( 1989), 12 Mart: Faşizmin Felsefesi (1990), İlk Mecüs ve Milli Mücadele’de Anadolu.

n p yalnızca İslam kuralları ile yönetilen tek dinli bir İslam dünyası mı yaratm ak is­ tiyorlar? Hiç sanmam, çünkü bunun hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir düş (eski de­ yimle bir hayali muhâl) olduğunu elbette bi­ lirler. Yoksa sadece M üslüm anları tek bir devlet olarak birleştirm e amacını mı güdü­ yorlar?

Böyle bir düşünce, Osmanlı İm parator­ luğu döneminde “İttihad-ı İslam” (İslam Bir­ liği) parolası altmda epeyce tartışıldı ve bu­ na olanak bulunm adığı anlaşıldı. Bu amaç im paratorluğun, yükseliş döneminde bile gerçekleştirilem edi. Gerçekleştirilm iş ol­ saydı bile bunun adına ‘İslam Devrimi’ de­ nemezdi. Çünkü Islamsal kuralların özya- pısında bir değişiklik olmayacaktı.

Islam lık’ta gerçekleştirilecek yenilikle­ rin “devrim” olarak nitelenm esi için onun kurallarında çağa dönük yapısal değişim ­ lerin oluşturulm ası gerekir(...)

HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU

(22 OCAK 1984)

O rd. P rof,

D r, H ıfzı Veldet

Velidedeoğlu ’nu

an ıyoru z ^

İstanbul H aber Servisi - ilk

M e c lis ’in ta n ığ ı, 1961 A n a y a s a s ı’n ın m im a rla rın d a n , A ta tü rk ç ü D ü şü n c e D e m e ğ i (A D D ) O n u rsa l B a şk a n ı ve C u m h u riy e t g a z e te sin in 49 y ıllık y a z a rı O rd in a ry ü s P ro f. Dr. H ıfzı Veldet Velidedeoğlu ö lü m ü n ü n 6. y ılın d a b u g ü n sa a t 1 1 .0 0 ’d e K a ra c a a h m e t’te k i m e z a rı b a ş ın d a an ılacak . İÜ H u k u k F a k ü lte s i’n d e 2 k e z d e k a n lık y a p a n ve 1961 A n a y a s a s ı’n m h a z ırla n m a s ın d a ö n e m li g ö re v le r ü stle n e n V e lid e d e o ğ lu ’n u n , h u k u k a la n ın d a 5 c iltlik M e d e n i H u k u k k ita b ı, 7 0 ’e y a k ın b ilim s e l in c e le m e ve a ra ş tırm a s ı, A lm a n c a ile F ra n s ız c a d a n 15 k ita p ve in c e le m e çev irisi b u lu n u y o r.

Tüze Devrimi'nin

Can Noktası

Atatürk’ün gerçekleştir­

diği Büyük Devrimden söz edilirken, Cum huriyet’in kurulması, Halifeliğin kal­ dırılması, şapka giyilmesi, Arap harf ve rakamlarının yerine Latin kökenli yeni Türk Abece’sinin ve yeni rakam lara kabulü, Türk di­ linin bağımsızlığına kavuş­ turulması gibi, o zamanki toplumsal durumumuza gö­ re her biri ayn önem taşıyan, devrimlerin arasında tüze (hukuk) devrimi de anılır ve bu, laiklik devrimi ola­ rak betimlenir. Oysa ülke­ de laiklik devrimi. Halife­ liğin kaldırılması ve hemen ardından Şer’iye Bakanlı­ ğının ve -dinsel yargı yeri olan- Şer’iye Mahkemele­ rinin, dinsel öğrenim ku­ rumlan olan medreselerin kaldınlması ve böylece ül­ kede yargı ve öğrenim bir­ liğinin kurulması olguları ile daha 1924’te gerçekleş­ tirilmiş bulunuyordu. Du­ rum bu olduğu halde, “Türk

Tüze Devrimi” niçin hep

1926’da yürürlüğe giren Türk Yurttaşlar Yasası’na bağlanır.

★★★

Şurasını hiç unutmamak gerekir ki, Türk Tüze Dev­ rimi’nin can noktası, Türk Yurttaşlar Yasası’ndaki ku­ ra lla ra Türkiye’de yalnız

“tüze alanında” bir devrim

çağmı değil, aynı zamanda

“din alanında” bir refor-

masyon çağım açmış olma­ sında yatar. Türkiye bugün bütün dünyada egemen olan dört büyük hukuk sistemi içindeki eski yerini değiştir­ miş, bir sistemden tümüy­ le başka bir sisteme geç­ miştir. Bu dört sistem: 1) Roma - Cermen Hukuk sis­ temi, 2) Anglosakson Hu­ kuk Sistemi, 3) İslam Hu­ kuk Sistemi. 4) Kilise (ya­

ni Hıristiyan) Hukuk siste­ midir. Birde -ekonomik açı­ dan- “Sosyalist Hukuk Sis­

temi” vardır ki, onun da kay­

nağı; ussal (akılcı) yönden, Roma - Cermen Hukuk sis­ temidir. Türkiye Cumhuri­ yeti 1926’da gerçekleştirilen

“Tüze Devrimi” ile yukarı­

da gösterdiğim dört siste­ min üçüncüsünden, yani İs­ lam Hukuk Sistem i’nden ayrılıp, birincisine, yani Ro­ ma - Cermen Hukuk Siste- m i’ne geçmiştir. Dikkat et­ mişsinizdir ki, bu dört sis­ temden ilk ikisi ussal (akıl­ cı), son ikisi ise dinsel nite­ liktedir. Dinsel nitelikteki hukuk sisteminden büsbü­ tün ayrılıp ussal hukuk sis­ temine geçmek, Türkiye’de

“dinsel reform asyon çağını açmak” olgusundan başka

nasıl açıklanabilir?

HIFZI

V ELDET V ELİD EDEO Ğ LU

(12 ARALIK 1982)

Biliyorsunuz, komşumuz, İran’da geniş halk ayaklanması sonucunda şahlığın yıkıl­ ması ve yerine mollalar yönetiminin geç­ m esinden sonra orada, “İslam Devrimi” sözü sık sık kullanılır olmuştur. Gerçi İran’da tabandan gelen bir siyasal devrim gerçek­ leşmiş, İslam hukuku temellerine dayalı ye­ ni bir yönetim geçmiştir. Bu bir devrimdir, ama İslamsal bir devrim değil, siyasal bir dev­ rimdir.

“İslam Devrimi”nin gerçekten oluşup

oluşmadığını, dahası, oluşabilirliğini anla­ m ak için önce “devrim” kavramının soyut ve genel olarak neyi, hangi olguyu deyim- lendirdiğini incelemek gerekir. Türkçe Söz- lük’ün genişletişmiş yedinci basısında “dev­

rim” sözcüğü karşısında şunlar yazılıdır: “Yerleşik toplumsal düzeni köklü, hızlı ve ge­ niş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden biçimlendirme eylemL”

İran’da şahlık devrilmiş, mollalar yöne­ timi kurulmuş, ama yerleşik toplum düze­ ni, ekonomik, dinsel, kültürel bakımlardan -Türkiye’de olduğu gibi- yeniden

biçimlen-İslam Devrimi mi?

dirilmiş m idir? (...)

İran’da toplum u ve onun dünya görüşü­ nü kökünden değiştirmeye yönelik bir dev­ rimden belki söz edilebilir, am a bir “İslam Devrimi”nden söz edilirse bunun anlamı ne olabilir? (...)

Alman filozof ve hukukçusu, diyalekti- kin babası Hegel, “Dünya Tarihinin Felse­

fesi” adlı ünlü yapıtında, devrimi: “Özgür­ lük bilinci ve düşünsel oluşum doğrultusun­ da insanlığın yeni bir aşamaya ulaşması” di­

ye tanımlar. Onun bu tanımı, Fransa’nın özgürlükçü buıjuva devrimine göredir. A l­ man hukukçusu Richter, 1965’te ikinci ba­ sısı çıkan “Hegel ve Fransız Devrimi” adlı kitabında H egel’in devrim anlayışını böy­ le yorumlar. Bilindiği gibi H egel’in diya­ lektiği bir yandan faşist diktasına, öte yan­ dan Marksist felsefeye ve komünist dikta­ ya dayanak olarak kullanılmıştır. Diyalek­

tik yöntem konusunda H egel’den esinlen­ miş olan Marksizm, onun gibi bir devrime

“düşünsel oluşum”u değil, “ekonomik ge­ lişim”! tem el olarak gösterip bu noktada

H egel’cilikten ayrılır. Oysa buıjuva devri­ mi denilen Fransız Devrim i’nin J. J. Rous-

seau gibi düşünsel öncüleri, devrimi “top­ luma yansıyan ve eski düzenin köhnemiş kurumlannı değiştirmeye yönelik, özgür­ lükçü bir zihniyet değişimi” tem eline otur­

turlar. Marks ve Engels’in devrim am açla­ rı ise “sınıfsız bir insanlık dünyası kurma

niteliği taşıyan uluslararası ve evrensel bir doğrultudadır.”

★★★

“İslam Devrimi” düşüncesini güdenler,

acaba böyle uluslararası bir amacın arka­ sında mıdırlar? Yani -M arksistlerin bütün sınıfları kaldırıp sınıfsız bir dünya devleti kurm a am açlan gibi- bütün dinleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Cevdet Paşa (Tanınmış tarihçi) ithaf ve imzalı fotoğrafı, Hüseyin Avni Paşa'nm fotoğrafı (*bdiilazlz'in seraskeri), Zaptiye N a z ı n Nazım Paşa'nm fotoğrafı (Şair

Adnan Saygun qui lui a donné une renommée internationale, est l’ora­ torio de Yunus Emre qu’il a com­ posé en 1946, alors qu’il était inspecteur des Foyers

GÜNGÖR DİLMEN —Yerli oyun yazarlığının küçümsenmesi beni çok üzüyor.. PO RTRE

Törende yapılan k o ­ nuşmada, Adnan Saygun ’un M acar besteci Bela B artok’un Türkiye’de bulunduğu 1936 y ı­ lında ve daha sonraki yıllarda M acar müziği

Bankalar, Borsalar, Sigortalar gibi ekonomik teşekküllerin İşle - yişine ku’ ak vermelidir. Hukuk ve manevi İlimler sahasındaki mes - lek teşekkülleri He

Artık Laleli’de ticaret için çok sayıda ya­ bancı dili bilmek, esnafın kazancını arttıran etkenlerden biri. PolonyalIların

“Aveuglant Aveugle” adlı şiir kitabı için renkli gravür ve kabartma baskılar, Jean-Claude Renard’ın “D itsd’un Livre de L’Amour” adlı kitabı için renkli

İşte bu farklardan dolayı yakıt tasarrufunun daha önemli olduğu derin uzay görevlerinde ızgaralı iyon motorları tercih edilir- ken çevik yörünge manevralarının