ErmenHer, işledikleri cinayetlerle Türkieri
kışkırtarak yeni
propaganda
olanakları
yaratmak
gayreti içindeler
oyuncağı
ER
pAET'W-E”
HERSEY
OY İÇİN
TÜRKİYE'DEN, ASLI
OLMAYAN
ERMENİ
KATLİAMINI
KABULLENMESİ
İSTENİYOR
GISCARD d'ESTAING■ “Ermenilerin tarihî haklarını arama ve
hesap sorma yaklaşımına Fransa karşı çık mayacak..."
MITTERRAND
"Ermeni meselesini BM platformuna geti receğim..."
# Devletlerarası politikada azınlık meselesi sürekli istismar
’konusu yapılmaktadır. Ermeni meselesi de birçok
politikacı için oy avcılığının en kolay şeklidir. Fransa'da
başkanlık seçimi öncesinde gerek Giscard d 'Estaing,
gerekse Mitterrand'm Ermenilere vaadleri
bunun tipik örneklerinden biridir
D
ÜNYANIN talihsiz, insanlara ızdırap vermekten başka hiçbir işe yarama yan, beklenen sonucu hiçbir za man elde edilemeyecek olan ve yüzyıldan beri devam eden ko nularından biri, “Ermeni meşe- leai”dir.
Her yıl 24 nisan yaklaşırken ve ondan sonra kısa ömürlü Ermeni devletinin kuruluş tarihi olan 28 mayıs gelirken bu mesele alev lendirilir ve en yüksek tansiyon noktasına çıkardır.
Dünya kamuoyunun Ermeni dav asma ilgisini artırmak için dış görevlerde bulunan memur larımıza karşı tecavüzler düzen lenir, cinayetler işlenir. Bu yüz yıllık inadın amacı, Batı dünya sının Türkiye’ye karşı tepki ve müdahalesini harekete getirmek tir.
Bu propaganda, daima tek ta raflı bir görüş açısıyla yürütülür ve Türklerin jenosit suçluluğu beyinlere nakşedilmeye çalışdır. Bu suretle dünyanın dikkati Türkiye üzerine çekilerek Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulması için milletlerarası te şekküller zorlanır. Hükümetler, parlamento üyeleri, kendi siyasî çıkarları bakımından meseleyi a- labildiğine istismar eder.
Bu olaylarda Ermeni milliyet- çüiğinin fanatizminden yaşa dıkları ülkelerin etkili oldukları seçim propaganda oyunlarına kadar her türlü tahrik vardır. Normal Ermeni vatandaşı ise bu tahriklerden meydana gelecek tehlikelerden yüzyıllık bir tecrü be ile tedirgin, bunlara bulaşmak istemeyen büyük bir kesimi o- luşturur.
Ben eminim ki, hiçbir Türk ve Ermeni, ne Türkiye’de ne de ya şadıkları diğer ülkelerde düş mandırlar ve cinayetleri, teröriz mi tasvip etmektedir. Hiçbir aklı başında, sağduyu sahibi insan bu cinayetleri alkışlayamaz, ol mayacak hayallerin peşinde gi demez.
, Hiçbir Türk aydım, vatanını seven hiçbir Türk ferdi, Türki ye’de huzur içinde karşılıklı dostluk ve anlayış içinde yaşa yan Ermeni vatandaşlarımızla, Türklerin bir gaflete düşüp veya düşürülüp ne Türkiye’de ne de dünyanın başka bir yerinde bir birlerinin boğazına sarılmasını isteyemez.
Bu yazı dizisinin amacı da, Türk ve Ermeni vatandaşların ve toplumlaruun birbiriyle olan u- ' yumlu tarih bağlarım bir kere daha ortaya koymak, bu iki top lumu içeride ve dışarıda birbirine düşüren siyasî menfaat tahrikle- •rini, şekillerini, örneklerini, se beplerini ortaya dökerek mesele nin suniliğini vurgulamak ve is tikrarın, sükûnetin temelini ko rumaktır.
Ermeni teröristlerin hareketle ri, dikkati çeken bir şekilde Tür kiye’nin iç huzursuzluklarıyla beraber yürüyen, dışarıya yansı yan bir görüntü de verir. Diğer bir ifade üe Türkiye’yi çökertme ye yönelmiş hareketler dışta da bunu takviye eden ürkütücü o- laylarla pekiştirilir.
Bunların hiçbiri tesadüfi de ğildir.
1973’de 2, 1975’de 4, 1976/77’de 2’şer, 1978’de 5, 1979’da 14, 1980’de 2 ve 1981’de 3 cinayet ve diğer bombalama o- laylan içtekilerle bir paralellik gösterir. Bunlara 24.9.1981’de Paris'te bir yenisi eklenmiştir.
KENDİ KİLİSELERİNE
BOMBA
A TIYO R LA R
ABD de yayımlanan “Arme nian Report" adlı dergi, Paris'te Ermeni Kültür Merkezi ve kilise lere atılan bombaların faillerinin
bizzat Ermeniler olduğunu açık lamıştır.
Cumhuriyet tarihimizde 13 e- kim 1921 Kars Anlaşması’yla Ermenilerle aramızda kapattığı mız toprak meselesi ve azınlık sorunlarının, yeniden bir tahrike kurban gitmemesi için a- zamî derecede gayret ve ihtimam gösterildiği muhakkaktır.
Ne yazıktır ki, politika ve ö- zellikle devletlerarası politika her zaman ve her yerde azınlık mese lelerini daima istismar etmiştir ve de etmektedir.
Bu itibarla, çağımızda azınlık sorunları uluslararası terörizmin çok iyi kullandığı ve takviye al dığı bir konudur. Bu tahrikler, genellikle, iki yönlüdür.
Biri siyasî, diğeri dinîdir. Kili se, azınlık şuurlarında milliyetçi lik duygusunu körükleyen en es ki müessesedir ve bu yönü ile po litikaya girer. Siyasî etkinin ise bir ucu Moskova'da, maalesef diğer bir ucu da kervanına katıl dığımız Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerindedir.
SSCB NİN TUTUMU
SSCB’nin tavrını anlamak ko laydır. SSCB sınırlarının ve çok milletli yapısının güvenliği me selesinde, yakın çevresinde bulu nan ve kendi rejimine zıt idarele ri olan veya hasım ittifaklara üye olan devletleri daimî bir tehlike, tedhit olarak mütalâa eder ve bu gibi sınır komşularım içten zaafa uğratmak, parçalamak, çökert mek, oralarda her ne pahasına o- lursa olsun, kontrol altında tu ta bileceği ve kullanabileceği ida reler, rejimler ister. Burada, Çarlık Rusyası’mn dış politika sından farklı bir görüşe sahip de ğildir. Yüzyıllar boyunca değiş meden devam eden ve coğrafya dan gelen bir politikadır bu. Bu günkü durumda da Sovyet Er- menistanı’nuı sınırlarım Türkiye içine doğru genişletmek, Ermeni meselesine arka çıkmak, bunun fiilî yollarım aramak onun tabia tında vardır. Bu yönü ile bu dev letin açık veya gizli faaliyetlerini coğrafî siyasetin mantığına bağ lamak, teşhis koymak kolaydır.
SSCB, 1980 yılında 6.030 Sov yet Ermenisi’ne ABD’ye muha ceret izni vermiştir. Bunların ek serisinin Los Angeles bölgesine yerleştiğine dair bilgilerimiz var dır. Tabiatıyla bu muhacerette rol oynayan unsur, ABD’ye daha evvel yerleşmiş aile unsurlarının daveti olmak lâzım gelir. Bunla rın çoğu ise Türkiye’de 1915 mu haceretinden şikâyetçi olanlar dır. SSCB’nin bu muhaceret gruplarının içine Ermeni davası na hizmet edebilecek, ajitasyon yaratabilecek çapta yetiştirilmiş unsur kattığı da düşünülebilir. 1979 yılında da 3578 Sovyet Er- menisi Amerika’ya giriş müsa- desi almıştır.
Bu suretle SSCB, ABD’de A- merikalılar vasıtasınla Türkiye aleyhine propaganda imkânları na sahip oluyor demektir.
Belki bu bir varsayım olarak, aşın kuşku olarak değerlendirile bilir. Ancak, kuşku, SSCB’nin rejiminin hayatî bir parçasıdır. Bizim kuşkularımız da, bu siste min tabiatmdan ve tecrübeden kaynaklanır ve asla hatalı olmaz.
BATI NIN TAVRI
Batılı ülkelerde bu konuda Hı ristiyanlığın fanatik budalalığın dan menfaat ve oy avcılığına kadar Ermeni azınlıklanmn millî duygulanna uzanan tahrikatın bütün adilikleri müşahade edilir. Bu adilik ve yalanı bol propa gandanın siyasî ahlâk ile, insan haklarıyla bağdaştırılması da mümkün değildir.
Fransa’da başkanlık seçimi öncesinde, bu ülkede yaşayan Ermenilerin oylarını kazanmak için başkan adaylarının ifadeleri, davramşlan en nazik karşılığı üe siyasî bir fırsatçüık ve uluslara rası terörizmi bu yoldan teşvik etmektir. Fransa eski devlet başkanı Giscard d'Estaing’in Ermenüerin tarihî haklarını ara ma ve hesap sorma yaklaşımına karşı Fransa’nın karşı çıkmaya cağını belirtmesi, bilâhare F.Mitterrand'm seçilirse bu ko nuyu Birleşmiş Milletler platfor muna getirme vaadinde bulun ması ya tarih bilgilerinin
nok-sanlığından, ya da Fransa’daki Ermenüerin oylarında hissî çeki mi yaratmak istemelerindendir.
Son olayda Fransa'nın Sayın Devlet Başkanı, Fransız TV'sine verdiği demeçte, “Şimdilik işin ayrıntısını bümiyorum” diyor ve üâve ediyor: “Konuşmam veya bir değerlendirme yapmam za mansızdır.” Nei kadar yavan, ne kadar politika kokan sorumsuz bir ifade... Yıllardır devam eden bu uluslararası terörün aynntüan artık belli olmadı mı? 1975 yüın- dan bu yana Türk diplomatlarına Paris'te yöneltüen ve bürolara
5'inciolay değü midir?. Sayın F. Mitterrand bu altı yüdır Paris’te olanlardan haberdar değü midir? Ermeni teröristlere cesaret ve renlerden biri kendisi olmamış mıdır?
Bu liderlerin, Fransa'nın Ana dolu’da Türklere karşı Ermenile- ri süahlandırarak kendi çıkarları için kullanan devletlerden biri ol duğunu bilmeyecek kadar cahü olmaları beklenemez. Geriye ka lan, bir azınlığın mülî duyguları nı gıcıklayarak oy avcüığı yap maktır ki, bu da adî bir politi ka oyunudur ve terörizme cesa ret verir. Bu bakımdan Fransa’ da son seçim arifesinde Ermeni oylarının ağırlığını etküeyecek bomba ve baskın olayları da te sadüfi değüdir.
A B D D E
Bu hareketler ABD’de de gö rülür. Bütün başkanlar döne minde, bu ülkede oturan ve ço ğunluğu ]Massachussetts, Mic higan, Illinois ve California'da bulunan takriben 500.000 civa rındaki Ermeni oylarının cazibe sine kapüınmıştır. Beyaz Sa ray’ın başkanlık demecini yazan bir görevli tarafından, Yahudüer için hazırlanan bir merasim ko nuşmasının metnine Ermeni soykırımına ait pasajlar konul muş, sonra da bu hatanın düzel tildiği bildirilmiştir.
Bir devlet başkanının, her ne suretle olursa olsun, yapacağı bir konuşmanın metnini daha evvel gözden geçirmemiş olmasını dü şünmek, buna inanmak elbette ki zordur.
Oysa, 22 nisan 1981 tarihli de mecinin bir yerinde Başkan Reagan, “Bundan evvel yapılmış olan Ermeni jenositi gibi —ve ondan sonra vukua gelen Kam boçya katliamı ve diğer birçok buna benzer uygulamalar gibi— jenositin öğrettikleri asla unu tulmamalıdır." demiştir. Şimdi bu demeç, Kongre zabıtlarında Ermeni davası lehinde kullanılan bir cümledir.
Yunanistan sokaklarında birkaç ay evvel yapümasma mü saade edüen nümayişlerde so rumluların, “Bizim ülkemizde söz ve davranış hürriyeti vardır” gibi harcıâlem sözlerle masuma ne tavır takınmaları da siyasî fır- satçüığın, ince diplomasinin (!) diğer bir örneğidir.
Dış basmda, muhtelif dülerde- ki gazete ve dergüerde, zaman zaman, herhangi bir sebep ve ya- ratdmış imkânla yine tek taraflı olarak Ermeni soykırımı yer al maktadır.
Tarih sanki 1894’de başlamış gibi hep bundan sonraki 25 yıllık devre yalanla dolu olarak tek ta raflı belgelenmeye çalışdır.
Bu propaganda kaynaklarına göre gerek Sultan Abdülhamit i- daresi, gerek ittihat ve Terakki hükümeti sadık bir teb’a olmak tan başka hiçbir kabahatleri ol mayan iki milyon civarındaki Ermeni’yi, birdenbire, hiç sebep yokken imha karan almış ve planlı bir şeküde öldürtmüştür.
Bir kısmı da göç esnasında ve ya vardıklan yerde ölmüşlerdir. 1895’te 300.000, 1906 ve 1907’de 30-40.000, 1915’de ise 1.5 müyon Ermeni sebepsiz imha edümiştir. Bu itibarla, özeüikle 1915’de, yirminci yüzyılın Uk büyük ve planlı jenosidi olan bu olaydan dolayı Türkiye kınanmalı, Türk hükümetleri Willy Brandt ’ın Ya- hudder için yaptığı gibi, Ermeni jenositini kabul ederek tazmin cihetine gitmelidir.
Bu değerlendirme, tarihin tah rifi ve Batı egoizminin tek yanlı bir değerlendirme şaheseridir.
Bu iddialan ileri süren unvan sahibi bilim adamlarının içinden bir insaflısı çıkıp da, tarihî ger çekler karşısında hiç değilse gaf letini itiraf edememekte, bilimi kişisel çıkarlarının gerisine a t maktadır. Buna ileride temas edilecektir.
Bu gibi konularda siyasî istis marın en koyu örnekleri parla mentolardaki sorumsuz politika cıların davranışlarında görülür. Bunun için elimizde yeterli ha cimde bulunan ABD Kongresi zabıtlarından örnekler vermek istedik.
Bu zabıtlarda ileri sürülen gö rüşler yabancı parlamentolarda
yapılan ve son uygulamasını ma yıs 1981’de Türkiye aleyhinde, Avrupa Konseyi'nde gördüğü müz yalan ve tek taraflı ithamla rın bir türüdür.
Sokakta adam öldürmelerin tahrik kaynağım sadece
SSCB’-de, yeraltı örgütlerinde arama malıdır. Bunların diğer büyük sorumluları, aşağıda göreceğiniz gibi parlamentoların da içinde dir.
Çok gerilere gitmeden 1975 ilâ 1981 yıllan arasında ABD Kong
re zabıtlanndan özetler sunarak meseleyi ortaya koymak istiyo ruz.
YARIN:---*:
KONGRE ZABITLARI
j
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi