• Sonuç bulunamadı

Başlık: Atatürk Dönemi sağlık politikasıYazar(lar):AĞIRBAŞ, İsmail; AKBULUT, Yasemin; ÖNDER, Ömer RıfkıSayı: 48 Sayfa: 733-748 DOI: 10.1501/Tite_0000000343 Yayın Tarihi: 2011 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Atatürk Dönemi sağlık politikasıYazar(lar):AĞIRBAŞ, İsmail; AKBULUT, Yasemin; ÖNDER, Ömer RıfkıSayı: 48 Sayfa: 733-748 DOI: 10.1501/Tite_0000000343 Yayın Tarihi: 2011 PDF"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Atatürk Dönemi Saßlık Politikası

Doç. Dr. ðsmail AÞIRBAĞ

*

Yrd. Doç. Dr. Yasemin AKBULUT*

Doç. Ömer Rıfkı ÖNDER*

Özet

Cumhuriyetin ilk yıllarında dißer alanlarda oldußu gibi saßlık alanında da evrensel bir politikanın var oldußu görülmektedir. Bugün saßlık uygulamalarının temelini oluğturan yasalar 1928,1930 ve 1933 tarihinde yürürlüße girmiğtir. Tüm dünyada üzerinde önemle durulan; koruyucu saßlık hizmeti anlayığının, saßlık eßitimi, toplum katılımı ve öncelik belirleme gibi yaklağımların bu dönemin saßlık politikasına yön verdißi görülmektedir. Bu politikaların yürütülmesinde belirleyici olan ise, Atatürk’ün saßlık ve saßlık hizmetlerine bakığ açısıdır. Sınırlı sayıdaki çalığmalar dığında bu bakığ açısı yeterince deßerlendirilmemiğtir. Saßlık sektöründe çok önemli deßiğimlerin yağandıßı bir dönemde bu deßerlendirmenin yapılması yararlı olacaktır. Deßerlendirme yapılırken dönemin, 1. Dünya Savağı sonrası oldußu, ulusal kurtuluğ savağını kapsadıßı, 1929 dünya ekonomik bunalımının yağandıßı ve 2. Dünya Savağının öncesi oldußu unutulmamalıdır.

Anahtar Kelimler: Mustafa Kemal Atatürk, saßlık politikası, saßlık yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti.

Absract

Health Policy in The Period of Atatürk

In the early years of Republic, in the field of health as in other areas it is seen that there is a universal policy. Today, the laws that form the basis of medical

*

Ankara Üniversitesi Saßlık Bilimleri Fakültesi Saßlık Kurumları Yöneticilißi Bölümü, ANKARA

(2)

practices went into effect in 1928, 1930 and 1933. The approaches including understanding of preventive health services, health education, community participation and priority setting that are crucial to the whole world are seen directing the health policy of this period. The perspective of Ataturk to health and health services is the decisive factor in determining the conduct of these policies. Except for a limited number of studies this perspective is not assessed. This assessment will be useful in a period of very significant changes in the health sector. During evaluation, it should be noted that the period covered the National Liberation War and the time after First World War, the world economic crisis occur and pre-World War II.

Key words: Mustafa Kemal Atatürk, health policy, health management, Republic of Turkey.

Giriğ

Toplumu oluğturan bireylerin ve dolayısıyla toplumun en büyük zenginlißi saßlıßıdır. Saßlık sektörü stratejik bir sektördür. Çünkü saßlıksız toplumların geliğmesi, kalkınması ve çaßdağ uygarlık düzeyine ulağması mümkün görülmemektedir. Bu nedenle, saßlık sorunlarını belirli düzeyde çözmüğ olan ülkelerde genel olarak ekonomik, siyasal ve sosyal konularda önemli geliğmeler saßlanmığtır.

Birey ve toplum yağamında önemli bir yeri olan saßlık ve saßlık hizmetleri kamu ve özel sektör tarafından yürütülen politikalardan etkilenmektedir. Yürütülen politikalar ise kaynaßını benimsenen felsefeden almaktadır. Felsefe; bir bilim ya da bilgi alanının temelini oluğturan kavramlar, deßerler ve ilkeler bütünüdür. Saßlık alanının kavramları, deßerleri ve ilkelerinden oluğan bütün saßlık felsefesini oluğturur. Politika ise; toplum yağamının her bir alanını, benimsenen felsefe doßrultusunda düzenlemek ve yapılandırmaktır. Saßlık politikalarına bakıldıßında genelde iki felsefeden hareket edilerek, iki ayrı seçeneßin belirginleğtißi görülmektedir. Bu seçeneklerden birisi saßlıßı toplumsal olgu, saßlıklı yağam ve tıbbi bakımı doßuğtan kazanılmığ temel bir insan hakkı, saßlık hizmetlerini ise toplumsal bir görev ve sorumluluk olarak gören politikadır. Bu politika, saßlık hakkının gereklerinin yerine getirilmesi görevini toplumun örgütlü gücü olan devlete verir. Saßlık hizmetlerini toplumsal dayanığmanın ve ulusal geliri yeniden daßıtmanın bir aracı olarak ele alır ve hizmetlerden yararlanma eğitlißi öngörür. Dißer seçenek ise; saßlıßı bireysel olgu olarak gören, saßlık hakkının gereklerinin yerine getirilmesini toplumsal bir görev olarak deßil, bireysel sorumluluk olarak tanımlayan ve bu hakkın yerine getirilmesini piyasanın arz ve talep kurallarına bırakarak

(3)

insanların bu haktan fırsatları ölçüsünde yararlanmasını öngören, saßlık hizmetlerini kâr aracı olarak kabul eden politikadır. Saßlık sektörünü benimsenen felsefe doßrultusunda düzenlemek ve yapılandırmak iğlevi saßlık politikasına aittir. Saßlık sektörünü yapılandırmanın araçları ise; örgütlenme, finansman ve insan gücüdür. Bu araçları biçimlendirme yöntemleri ikincil (alt) saßlık politikalarını oluğturur. Bu politikalar, ülkeler arasında ve ülke içinde farklı yapılanmalara neden olabilir.1 Politikanın yazılı ve açık olması ön koğul olmadıßı gibi, bazen yalnızca uygulananlar deßil de yapılmayanlar da politikanın bir parçasını oluğturmaktadır. Örneßin hekimlerin yarı zamanlı olarak muayenehanelerinde çalığmalarına izin vermek, geri ödeme kurumlarının saßlık hizmetlerini özel saßlık kurumlarından almasını teğvik etmek gibi politikalar bir araya geldißinde, saßlık hizmetlerinde özel sektörün payını artırma yönünde gizli bir politikanın temelini oluğturabilir. Benzer biçimde, Amerika Birleğik Devletleri’nde herkesi kapsayan sosyal bir sigorta sistemine geçilmemesi saßlık ihtiyaçlarını karğılamada özel sektöre dayalı politikanın yansıması olarak yorumlanmaktadır.2

Saßlıßın birçok faktörden etkileniyor olması, bu konuda yapılacak hizmetlerin ve alınacak politik kararların çok yönlü olmasını da zorunlu kılmaktadır. Yalnızca hastaların tedavisi ve kiğiye yönelik saßlıßı geliğtirmeyi öngören programların beklenen sonucu vermeyeceßi ifade edilmektedir. Saßlıßa zarar vermeyen bir çevrenin oluğturulması ve korunması, dengeli beslenmenin, saßlıßı destekleyen konut, çalığma ve dinlenme koğullarının saßlanması, bir saßlık planı hazırlanırken göz önüne alınması gereken konular olarak ele alınmaktadır.3

Bu çalığmada 1920 – 1945 yılları “Atatürk Dönemi” olarak ele alınmığtır. Dr. Refik Saydam çok kısa aralıklar dığında, Atatürk döneminde Saßlık Bakanı olarak görev yapmığtır. Atatürk’ün ölümünden sonra, kısa bir süreðç ðğleri Bakanlıßı, 25 Ocak 1939 ve 7 Temmuz 1942 tarihleri arasında da bağbakan olarak görev yapmığtır. Dolayısı ile izlenen saßlık politikaları Atatürk’ün ölümünden sonra da devam etmiğtir. Ancak ðkinci Dünya Savağı’nın bitimi ile 1945 yılından sonra saßlık politikasında deßiğimler gözlenmeye bağlanmığtır.

1

Recep Akdur; Saßlık Sektörü Temel Kavramlar, Türkiye ve Avrupa Birlißi’nde Durum ve Türkiye’nin Birliße Uyumu, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Arağtırma ve Uygulama Merkezi Arağtırma Dizisi No:17, Ankara, 2003, s. 17-18.

2

Mehtap Tatar; “Saßlık Politikası Nedir?”, Makro Bakığ, 2, 2006, s 22. 3

Nusret Fiğek; “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinde Saßlık Politikaları”, Toplum ve Hekim, Sayı: 48, 1991, s. 2.

(4)

Bu çalığmanın amacı, Atatürk dönemi (1920-1945) saßlık politikasını, bu günün koğulları ığıßında deßerlendirmektir. Bu amaçla, dönemin yasal düzenlemeleri ve hayata geçirilen saßlık uygulamaları Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tutanakları, Atatürk’ün konuğmaları ve literatür bilgileri kapsamında incelenmiğtir. Çalığmada konu bütünlüßünü saßlamak amacıyla öncelikle Osmanlı ðmparatorlußu döneminde var olan saßlık politikası ve uygulamalarına özet olarak yer verilecektir.

1. Osmanlıðmparatorlußu Dönemi

ðmparatorluk döneminde monarğinin özellikleri saßlık politikası ve uygulamalarına da yansımığtır. Saßlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüğtür. Devletin tek resmi saßlık örgütü, sarayda yer alan Hekimbağılık kurumudur. Padiğahın ve ailesinin saßlıßından sorumlu

olan hekimbağı aynı zamanda devletin saßlık iğlerini düzenlemekle görevlidir.ðdari geliğmeler sonucunda hekimbağılık 1850 yılında kaldırılmığ ve bu görevde bulunanlar Sertabip adıyla saray çevresinin saßlık iğleriyle ilgilenmiğlerdir. Bunun yanında, kimsesiz ve yoksul kiğiler için, padiğah ve yakınlarının, bazı vakıfların kurdußu hastane ve ğifa evleri saßlık hizmeti sunmuğtur. Bu hizmetler büyük kentlerle sınırlı kalmığtır.4,5

19. yüzyıl bağlarında batı ile kurulan yeni iliğkiler sonucunda, devletin saßlık hizmetlerine olan ilgisi artmığtır. Bu doßrultuda, 1827 yılında askeri tıp okulu açılmığ, 1838 yılında Karantina Örgütü ve ilk saßlık mevzuatı olan “Karantina Talimatnamesi” yürürlüße girmiğtir. Bu talimatname doßrultusunda salgın hastalıkların batı ülkelerine tağınmasını önlemek amacı ile yabancı ülke temsilcilerinin ve hekimbağının içinde bulundußu kurumsal bir yapı oluğturulmuğtur. Bu uygulama Osmanlı Devleti’nin kıyı ve limanlarındaki ticaret ve denizcilik faaliyetlerinin denetlenmesine dönüğerek bir kapitülasyon unsuru haline gelmiğtir. ðki Türk üye ve on dört yabancı üyenin yer aldıßı Karantina Örgütü, Lozan Barığ Anlağmasının 114. maddesi ile kaldırılmığtır. Bugünkü saßlık teğkilatının ilk çekirdeßi, 1871 yılında tağraya (ðl ve ðlçelere) “Memleket Tabibi” adıyla hekim atanmasıyla ekilmiğtir. Memleket tabiplerinin görevleri, koruyucu ve tedavi edici saßlık hizmetleri ve adli tabiplik olarak belirtilmiğtir. Memleket tabipleri yerel mülki amirden çok merkezden emir almığ ve mülki amir danığmanı nitelißinde görev yapmığlardır. Ancak memleket tabiplerinin maağı ve gerekli dißer harcama bedellerini ödemekle belediyeler yükümlü kılınmığtır. Yağanan sorunlar nedeniyle, 1888 yılından itibaren tabiplerin maağları

4

Akdur, a.g.e., s.22-24. 5

Erdem Aydın; Türkiye’de Saßlık Teğkilatlanması Tarihi, Naturel Yayınları, Ankara, 2002, s. 7-8.

(5)

doßrudan devlet tarafından ödenmeye bağlanmığtır. Bu uygulamalar devam ederken 1906 yılında Meclis-i Maarifi Sıhhiye kurulmuğ, bu meclis 1908 yılında Meclis-i Umuru Tıbbiye-i Umumiye (Saßlık ðğleri Genel Müdürlüßü) adını alarak genel müdürlüße eğdeßer bir statüye kavuğturulmuğtur. 1913 yılında önemli bazı yeni düzenlemeler yapılmığtır. Bu kapsamda; öncelikli görevleri bayındırlık ve saßlık hizmetleri olan il özel idareleri kurulması, illerde saßlık müdürlükleri, il ve ilçelerde sıhhiye meclisleri kurulması ve memleket tabiplißi unvanından vazgeçilerek yerine hükümet tabiplißi unvanı kullanılmasına karar verilmiğtir. Saßlık müdürlüßü ilin saßlık hizmetlerinden sorumlu kurum olarak görev yapmaktadır. Bu kurum, günümüzde de aynı iğlevi sürdürmeye devam etmektedir. Bu dönemde oluğturulan sıhhiye meclislerinin görevi, ilçelerinin saßlık sorunlarını görüğerek gerekli giriğimleri yapmaktır. Bu meclislerin haftada bir, gerekirse daha sık toplanması zorunlu tutulmuğtur. Yerine göre vali, kaymakam, belediye bağkanı, hükümet tabibi, mühendis, lise müdürü, eczacı, veteriner, eßitim müfettiği gibi görevlilerin yer aldıßı bu meclisler toplum katılımı ve sektörler arası iğbirlißinin örneßini oluğturmaktadır. Daha önce kurulmuğ olan Meclis-i Umuru Tıbbiye-i Umumiye (Saßlık ðğleri Genel Müdürlüßü) 1914 yılında Dâhiliye Nezaretine (ðç ðğleri Bakanlıßı) baßlanarak Dâhiliye Nezareti’nin adı “Dâhiliye ve Sıhhiye Nezareti” olarak deßiğtirilmiğtir.6,7,8

2. Cumhuriyet Dönemi

Türkiye Cumhuriyeti saßlık politikalarının geliğimi, politikaların özellikleri dikkate alınarak, genellikle dört dönem halinde incelenmektedir. Bu dönemler;

1) 1920 – 1945, 2) 1945 – 1960, 3) 1960 – 1980,

4) 1980 ve sonrası yılları kapsamaktadır. Bu çalığmada 1920 – 1945 yılları “Atatürk Dönemi” olarak ele alınmığtır.

2.1 Mustafa Kemal Atatürk Dönemi

Cumhuriyetin ilk yıllarında, dißer alanlarda oldußu gibi saßlık alanında da çok olumlu bir politikanın var oldußu görülmektedir. Bugün saßlık uygulamalarının temelini oluğturan yasalar 1928, 1930 ve 1933 tarihinde

6

Akdur, a.g.e., s. 23-24. 7

Aydın, 2002, a.g.e., s. 7-11. 8

Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti; Sıhhiye Mecmuası Fevkalade Nüshası, Vekâletin 10 yıllık Mesaisi, Hilal Matbaası,ðstanbul, 1933, s.14-15.

(6)

yürürlüße girmiğtir. O dönemin politikası içinde iki önemli konu olan milli eßitim ve saßlıßın birlikte ele alındıßı görülmektedir. Saßlıklı olmada halk eßitiminin ne denli önemli oldußundan yola çıkılarak, okuma yazma eßitimi ile halk saßlıßı eßitimi birlikte yürütülmüğtür. Alfabede içilen suyun nasıl olması gerektißi, temizlißin ve ağının ne oldußu anlatılmığtır. Cumhuriyetin ilk alfabesinde okuma yazma ile birlikte saßlıßın temel kuralları da ößretilmiğtir.9

Saßlık hizmetlerinin devletin temel görevlerinden biri olarak ele alınması 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM’nin kurulması ile bağlamaktadır. TBMM’nin kuruluğundan yalnızca dokuz gün sonra, 2 Mayıs 1920 tarih ve 3 sayılı kanun ile Saßlık ve Sosyal Yardım Bakanlıßı (SSYB) kurulmuğtur. Bu yıllarda, ülkenin büyük bölümünün iğgal altında oldußu, iğgali sonlandırmak için ulusal bir kurtuluğ savağı bağlatılacaßı, ancak bunun için düzenli bir ordunun olmadıßı bilinmektedir. Böyle bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadağları orduyu kurmadan SSYB’nı kurmuğlardır. Bu durum, saßlıksız bir toplum ve ordu ile ulusal kurtuluğ savağında bağarılı olunamayacaßına olan inancın bir göstergesidir. Bu yaklağım, saßlık sektörünün stratejik önemine vurgu yapmaktadır. SSYB’nın kuruluğ kanunu ile ilgi görüğmelere 1 Mayıs 1920 tarihinde bağlanmığtır. Görüğmeler sırasında önemli tartığmalar yağanmığ ve bazı milletvekilleri ayrı bir bakanlıßa ihtiyaç olmadıßını, ðçiğleri Bakanlıßı bünyesinde devam etmesi gerektißini, bazı milletvekilleri sosyal yardımın bu bakanlık ile iliğkilendirilmemesi gerektißini savunmuğlardır. Oysa Atatürk, bakanlıßın adının SSYB olması gerektißini vurgulamığ, böylece saßlıßın iyileğtirilmesinde sosyal yardımın önemine dikkat çekmiğtir. Dünya Saßlık Örgütü’nce (DSÖ) 1940’lı yıllarda saßlık, “yalnızca hastalık ve sakatlıßın olmayığı deßil, insanların bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali” olarak tanımlanmığtır. Bu durum, Atatürk’ün sosyal geliğme ile saßlıßın iliğkisini DSÖ’den yıllar önce ortaya koydußunu göstermektedir. Bakanlıßın kurulmasını savunan milletvekilleri ise, saßlık olmadan iç iğlerinin, milli mücadelenin, ziraatın, ticaretin yürütülemeyeceßini, ibadetin bile yapılamayacaßını ve hastalıklar nedeniyle milletin varlıßını devam ettirmenin tehlikeye gireceßini, bu nedenle ayrı bir bakanlıßın gerekli oldußunu savunmuğlardır. Görüğmelerde tartığmalar sonrası Mustafa Kemal Atatürk söz alarak tarafları yatığtırıcı bir konuğma yapmığtır. Görüğmeler, 2 Mayıs 1920 de kanunun kabulü ile sonuçlanmığtır.10 Mecliste yağanan tartığmalara karğın, SSYB’nın kurulmuğ

9

Suat Çaßlayan; “Saßlık Yönetimi ve Saßlıkta Yeniden Yapılanma”, Yeni Türkiye, Saßlık Özel Sayısı, Sayı: 40, Temmuz – Aßustos, Ankara, 2001, s.1197.

10

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1.5.1336 1 Mayıs 1920, s. 163-167 (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011)

(7)

olması Mustafa Kemal Atatürk’ün saßlıßa verdißi önemin bir göstergesidir. Bu tartığmalar; bireyin ve toplumun saßlık sorunları ile ekonomik, toplumsal sorunlar arasında karğılıklı iliğkilerin bulundußu gerçeßinin, Atatürk’ün öncülüßündeki Cumhuriyetin kurucu kadroları tarafından farkına varıldıßı ve gereklerinin bir devlet politikası olarak yağama geçirilmeye çalığıldıßını göstermektedir.11

Türkiye Cumhuriyeti’nin saßlık hizmetleri konusunda benimseyeceßi temel politika Mustafa Kemal Atatürk tarafından TBMM’nin üçüncü yılı (1 Mart 1922) açılığ konuğmasında ğöyle ifade edilmektedir;

“Efendiler,

Milletimizi asayiği tam halinde yağatmak nuhbei amalimiz oldußu gibi onun sıhhatine itina etmek ve vasaiti mevcudemiz nispetinde âlâmı içtimaiyesine çaresaz olmak da Hükümetimizin cümlei vazaifindendir. Bu cümleden olmak üzere memleketimizin etibba ihtiyacı imkânın müsaadesi nispetinde telâfiye ußrağıldı. 1336(1920) senesinde iki yüz altmığ tabip müstahdemdi. Bu miktar, bu geçen sene zarfında üç yüz on ikiye iblâß edildi. Elli tabibin daha tedarikiyle hekimsiz kazalara izamları tasavvur edilmektedir. Bu sene emrazı sâriye istilâsına meydan verilmedi, bağgösterenler derhal tedabiri sıhhiye ittihaziyle oldußu yerde itfa olundu. Emrazı sâriyeye karğı en katî tedbir olan ağılar artık tamamiyle memleketimizde istihsal olunmaktadır. Üç milyon küsur kiğilik çiçek ağısının Sivas'ta istihsal edilmiğ oldußunu zikretmek bu bapta kâfi bir fikir verebilir. Memleketin malaryalı muhitlerinde miktarı kâfi kinin tevzi edildi. Frengi âfetinin itfası için de mümkün olan meblâß sarf edildi. Ve emrazı içtimaiye ile mücadelemizin daha müsmir ve daha ğâmil bir ğekilde ifası esbabı da ihzar edilmiğtir. Sıhhiye ve muaveneti içtimaiye hususatında takibettißimiz gaye ğudur: Milletimizin sıhhatinin muhafaza ve takviyesi, vefiyatın tenkisi, nüfusun tezyidi, emrazı içtimaiye ve sâriyenin gayrimüessir bir hale ifraßı, bu suretle efradı milletin dinç ve saye kabiliyettar bir halde sahihülbeden olarak yetiğtirilmesi..”.

Konuğmanın bağka bir bölümünde de Mustafa Kemal Atatürk, ormanların toplum saßlıßı açısından önemine vurgu yapmığtır12. O dönemde saßlıßın

korunması ve geliğtirilmesine vurgu yapılmığ olması çok önemlidir. Çünkü günümüzde de saßlıßın korunması ve geliğtirilmesi önemini ve öncelißini koruyan bir konudur.

11

Erdem Aydın; Atatürk’ün “Saßlık Kavramı ve Anlayığı”, Ankara Tıp Mecmuası, 48,

1995, s. 45. 12

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 3. 1338 – 1 Mart 1922, s., 3 (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

(8)

Benimsenen politika, saßlık hizmetlerini devletin asli görevi olarak görmekte ve koruyucu saßlık hizmetlerine öncelik vermektedir. Bu politika Cumhuriyetin ilanından sonra Bakan olan Dr. Refik Saydam’ın desteßi ile uygulanmaya bağlamığtır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında saßlık alanında karğı karğıya olunan en büyük sorun bulağıcı hastalık salgınlarıdır. Savağların sebep oldußu sosyo-ekonomik yıpranma, saßlık insan gücü ve kaynaklarının yetersizlißi saßlık sorunlarının çözümünde en önemli engeller olarak sıralanmaktadır. Bu yıllarda Türkiye’de 554 hekim, 69 eczacı, 4 hemğire, 560 saßlık memuru ve 136 ebe bulunmaktadır. Ayrıca, 4.100 kiğiye bir hastane yataßı düğmektedir.13,14

Bu koğullar altında belirlenen politikada iki genel ilke benimsenmiğtir. Bu ilkeler;

“……Yalnız memleketimizin umumi ve içtimai hıfzıssıhha iğlerinde yapılacakğeyler pek çok ve hatta nihayetsiz oldußu için Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekaleti asri telakkilere uygun bir programla, ve en mühim iğleri daha az mühimlerine takdim ederek mesai sahasına dahil olmak lüzumunu hissetmiğ ve bu mesaisini zamanla ve maddi vesait arttıkça o nispette arttırmak sureti ile hedefine doßru büyük mesafeler kateylemiğtir”15 Bu yaklağımın günümüz literatüründeki karğılıßı popüler kavramlar olan saßlık hizmetlerinde öncelik belirleme ve kaynak tahsisidir. Dißer ilke, “….büyük sıhhat mücadelesi mesaisinde halka yaklağmak ve

halka sıhhat ve saadeti için lazımgelen bilgiyi vererek bu mücadelede onun yardımından istifade etmeße büyük ehemmiyet verilmiğtir”16

Bu ilkede günümüzde önemle vurgulanan saßlık eßitimi ve saßlık hizmetlerinde toplum katılımı anlayığının bir karğılıßıdır.

Bu doßrultuda, 1924 yılından itibaren hastanesi bulunmayan yerlerin saßlık hizmeti ihtiyacını bir ölçüde karğılayabilmek için ilçe merkezlerinden bağlayarak, muayene ve tedavi evi (Dispanser) adı ile yeni saßlık üniteleri kurulmaya bağlanmığtır. Muayene ve tedavi evleri esas olarak ayakta tedavi edici saßlık hizmeti sunan, 5 – 10 yataklı saßlık kurumlarıdır. Bu kurumlarda hasta muayenesi ücretsizdir. Yoksul hastaların ilaçları da parasız olarak verilir. Bu kurumlarda yatırılan hastalar, yalnız bir gecelißine olmak üzere, muayene olduktan sonra aynı gün köyüne dönemeyecek olanlar, kalacak yeri olmayan fakir hastalar ve hastaneye sevk edilecek olanların sevk gününe

13

Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti, a.g.e., s. 3. 14

Türkiye Cumhuriyeti Saßlık Bakanlıßı; Saßlık Hizmetlerinde 50. Yıl, Saßlık ve Sosyal Yardım Bakanlıßı Yayınları, No: 422, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1973, s., 317.

15

Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti, a.g.e., s. 5. 16

(9)

kadar geçen süre için yatırılması gerekenlerdir. Muayene ve tedavi evlerinin hizmet verebilmesi için hekim bulunması zorunludur. Hizmet binalarının da yerleğim yerinin kolay ulağılabilecek merkezi ve iğlek bir yerinde bulunması esas kılınmığtır.17

Belirlenen politika ve ilkeler 1925 yılında hazırlanan Saßlık Çalığma Programı’nda yedi temel hedef altında toplanmığtır.18

1 – Devlet saßlık örgütünü geniğletmek, 2 – Hekim, saßlık memuru ve ebe yetiğtirmek,

3 – Numune hastaneleri ile Doßum ve Çocuk Bakımevleri açmak, 4 – Sıtma, Verem, Trahom, Frengi gibi önemli hastalıklarla mücadele etmek,

5 – Saßlık ile ilgili kanunları yapmak,

6 –Saßlık ve sosyal yardım örgütünü köye kadar götürmek, 7 – Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Hıfzıssıhha Okulu kurmak.

SSYB’nın merkez ve tağra teğkilatının yukarıda sayılan hedeflere ulağmasını saßlayacak biçimde örgütlendißi, Ğema 1 ve Ğema 2’de verilen teğkilat yapılarında görülmektedir.19

17

Aydın, 2002, a.g.e., s. 37-39. 18

Türkiye Cumhuriyeti Saßlık Bakanlıßı, a.g.e., s. 38. 19

(10)

Teğkilat ğemaları ve çalığma programında, koruyucu saßlık hizmetlerine öncelik verilmiğ, saßlık hizmetleri genel olarak hastanelerin dığında planlanmığtır. Dr. Refik Saydam koruyucu ve tedavi edici saßlık hizmetlerini tüm ülkeye yaymak için büyük çaba sarf etmiğtir. Bu amaçla yatay ve dikey örgütlemeyi bir arada uygulamığtır. Bir yandan verem, sıtma, trahom gibi hastalıklara karğı dikey örgütler oluğturulurken, dißer yandan koruyucu ve tedavi edici saßlık hizmetlerinin birlikte sunuldußu yatay örgütlenme devam etmiğtir. Bu anlamda Osmanlı dönemindeki hükümet tabiplißi birlikte

seyyar tabiplik uygulaması bağlatılmığtır. Amacı saßlık hizmetlerini köylere kadar vatandağın ayaßına götürmek olan seyyar tabiplik, finansmanı il özel idareleri tarafından saßlanmak üzere, Devlet tarafından tayin edilen hekimlerle uygulanan bir hizmet modelidir. Seyyar tabipler her ayın 20 günü köy ziyaretlerinde bulunmakta, ayakta tedavi, halk saßlıßı ve çevre saßlıßı konularında hizmet yapmakta, ayrıca köylüye saßlık eßitimi vermektedir. Bu kapsamda yapılan muayene ve ilaçlar ücretsiz olarak verilmektedir.20

Ülkede saßlık alanında gerçekleğtirilen kapsamlı çalığmalar, Atatürk’ün konuğmalarında da vurgulanmığ ve yapılması gerekenler özellikle TBBM açılığ konuğmalarında ifade edilmiğtir. Örneßin, 1 Kasım 1928 tarihli TBMM açığ konuğmasında; “Sıhhî mücadeleye gösterdißiniz alâka ve memlekette

bu yolda elde edilen neticeler bu mesaînin geniğletilmesini lüzumlu göstermektedir. Bu sene umumî Hıfzıssıhha Kanunu Lâyihasının büyük

20

(11)

Meclise takdimi mukarrerdir”,21 1 Kasım 1929 tarihli konuğmasında;

“Geçen sene memleketin sıhhati, mühim bir arızadan müteessir olmaksızın geçmiğtir. Her nevi sıhhî mücadeleyi, mümkün olan derecede, seri ve geniğ bir surette takip etmek, bağlıca hedeflerden olmaya lâyıktır”,22

1 Kasım 1932 tarihli konuğmasında; “ðçtimaî hastalıklar ile mücadele

faaliyetini arttıracaßız”,23 1 Kasım 1934 tarihli konuğmasında; “Ulusun,

ulus gençlerinin, çocuklarının saßlıkları, saßlamlıkları, gürbüzlükleri; üzerine; düğtüßümüz çok gerekli bir diriklik iğtir. (Saßlık Soysal Yardım Bakanlıßının) bu yönden bize kıvanç verecek yolda çalığmakta oldußunu görmekteyiz”,241 Kasım 1935 tarihli konuğmasında; “Saßlık savağı da yeni

icablara göre geniğletilmek zaruretindedir. Türke ev ve bark olan her yer saßlıßın, temizlißin, güzellißin, modern kültürün örneßi olacaktır”,25 1 Kasım 1937 tarihli konuğmasında; “Kendine, inkilabın ve inkilapçılıßın

çesitli ve hayati vazifeler verdißi Türk vatandağının saßlıßı ve saßlamlıßı, her zaman, üzerinde dikkatle durulacak milli meselemizdir. Saßlık ve Sosyal Yardım Vekâletinin bu mesele üzerindeki sistemli çalığmaları, yüksek Kamutayı memnun edecek mahiyette inkiğaf etmektedir. Vekâletin, "Saßlam ve gürbüz nesil, Türkiye’nin mayasıdır” prensibini, pekiyi kavrıyarak çalığmakta oldußunu takdire deßer bulurum”. 26

Konuğmalarından da anlağılacaßı üzere, Atatürk saßlıßı milli bir mesele olarak tanımlamakta ve ülkenin mayası olarak görmektedir. Bu nedenle saßlık hizmetlerinin devletin asli görevi oldußunu ve saßlık mücadelesinin çaßdağ geliğmelere uygun olarak seri olarak yürütülmesi gerektißini ifade etmektedir. Bu dönemde hazırlanan 1921 ve 1924 anayasalarında saßlık ile ilgili açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Yalnızca 1924 anayasasının 78. maddesinde, hastalık ve benzeri durumlarda halk saßlıßını korumak üzere, bireyin yolculuk özgürlüßünün kayıt altına alınabileceßi belirtilmiğtir27.

Saßlık ile ilgili düzenlemelerin tamamına Atatürk’ün bakığ açısının hâkim

21

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1 Teğrinisan (Kasım), 1928, s., 4 (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

22

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1929, s., 3 (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

23

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1932, s., 3 (tbmm.gov.tr /tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

24

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1934, s., 4 (tbmm.gov.tr /tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

25

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1935, s., 3 (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

26

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1937, s., 3 (tbmm.gov.tr /tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

27

Suna Kili, A. Ğeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri (Sened-i ðttifaktan Günümüze), II. baskı, Türkiye ðğ Bankası Kültür Yayınları., ðstanbul, 2000, s.136.

(12)

oldußu görülmektedir. Bu anlamda, 1930 yılında yürürlüße girip halen yürürlükte olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu saßlıßın anayasası olarak kabul edilmektedir. Bu kanunun 1. maddesi benimsenen felsefeye vurgu yapmaktadır. Buna göre, “Memleketin sıhhi ğartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetiğmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi devlet hizmetlerindendir.”28

Bu dönemde yapılan yasal düzenlemeleri konularına göre üç grupta toplamak mümkündür.29 (Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti; 1933). Bunlar,

1. Doßrudan doßruya umumi hıfzıssıhha iğlerine sari ve içtimai hastalıklarla mücadeleye mahsus kanunlar ve tüzükler. Bu kapsamda, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Sıtma Mücadele Kanunu, Su Kanunu, Uyuğturucu Maddeler Kanunu ve bu kanunların uygulamalarına yönelik tüzük ve yönetmelikler yer almaktadır.

2. Tababet ve ğubeleri sanatlarının icrasına ait kanunlar ve tüzükler. Bu kapsamda, Tababet ve Ğuabatıi Sanatlarının Tarzı ðcrasına Dair Kanun, Eczacılar ve Eczaneler Kanunu, Ecza Ticarethaneleri Kanunu, Laboratuarlar Kanunu, Hususi Hastaneler Kanunu ve bu kanunların uygulamalarına yönelik tüzük ve yönetmelikler yer almaktadır.

3. Yardımcı kanunlar ve nizamnameler. Bu kapsamda, Rusumu Sıhhiye Kanunu, Devlet Kinin Kanunu, Türk Kodeksi Kanunu, Tabiplerin Sıtma Stajı Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Hıfzıssıhha Müessesi Kanunu, Tıbbi ve ðspençiyarı Müstahzarlar Kanunu, Umuru Sıhhiye Bütçeleri ve Memuruni Sıhhiye Hakkında Kanun, Tabiplerin Mecburi Hizmet Kanunu, Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti Teğkilat ve Memurin Kanunu ve bu kanunların uygulamalarına yönelik tüzük ve yönetmelikler yer almaktadır.

Yasal düzenlemelerin saßlıßın tüm alanlarına yönelik oldußu görülmektedir. Yapılan düzenlemeler ciddiyetle uygulanmığtır. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Tababet ve Ğubeleri Sanatlarının Tarzı ðcrasına Dair Kanun, Hususi Hastaneler Kanunu gibi temel yasalar halen yürürlüktedir. Döneme ait saßlık politikaları ana hatları ile ğöyle özetlenebilir30 (Fiğek,

1991).

28

Nedim Demirel, ðlhan Yißit, Faik Gözenman., Lütfi Tuncay; Saßlık Mevzuatımız, Filiz Kitabevi, ðstanbul, 1969, s. 5.

29

Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti, a.g.e., s. 16-27. 30

(13)

Hükümet koruyucu hekimlik hizmetlerini, özellikle salgın hastalıklar ile savağ için kurdußu örgütleri genel bütçeden finanse etmiğtir. Bu amaçla yurt çapında sıtma savağ teğkilatı, trahom ve frenginin yaygın oldußu bölgelerde trahom savağ ve frengi savağ örgütleri kurulmuğtur. Ankara’da Hıfzıssıhha Enstitüsü kurularak bulağıcı hastalıklar ile mücadele için laboratuvar hizmetleri, ağı ve serum üretilmesi saßlanmığtır. Hastane hizmetlerinin yürütülmesi belediye ve özel idarelere bırakılmığtır. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve PTT gibi Kamu ðktisadi Kuruluğlarının hastane kurmasına izin verilmiğtir. SSYB öncülük etmek amacı ile Ankara, ðstanbul, Sivas, Erzurum ve Diyarbakır’da olmak üzere beğ Numune Hastanesi kurmuğtur. Hekim gereksinimlerini karğılamak için hükümet tıp ößrencilerinin yeme, içme, giyinme ve barınma gereksinimlerini saßlamak amacı ile tıp ößrenci yurtları açmığtır. Ößrenciler bu yurtlarda ücretsiz kalmakta, mezun olduktan sonra dört yıl SSYB’nda zorunlu hizmet yapmakla yükümlü tutulmuğtur. Hemğire, ebe gibi saßlık personeli yetiğtirilmesi konusunda da çaba harcanmığtır. Bakanlık, koruyucu saßlık hizmetlerini hekimler için çekici hale getirmek amacıyla, devletin memurlara verdißi maağtan çok yüksek bir ücret sistemini kabul etmiğtir. Bir sıtma savağı hekiminin maağı validen fazla, trahom savağ teğkilatı bağkanının maağı ise, milletvekili maağının 3 katı olarak uygulanmığtır. Hükümetin hekimlere verdißi bu ayrıcalıklı statü, saßlık hizmetlerine verilen önemin kanıtı olarak ifade edilmektedir.

Saßlık hizmetleri devletin asli görevleri arasında sayılmığ, ancak özel saßlık sektörü de ihmal edilmemiğtir. Nitekim halen yürürlükte olan Özel Hastaneler Kanunu 1933 yılında çıkarılmığtır. Dißer bir ifade ile Türkiye Cumhuriyeti Soyadı Kanunu’ndan önce Özel Hastaneler Kanunu’nu çıkarmığtır. Saßlık yönetiminin çaßdağ bir düzeye ulağtırmak için 1935 yılında Hıfzıssıhha Okulu kurulmuğtur. Okul, hekimlere ve dißer saßlık personeline kısa süreli kurslar veren bir kurum olarak hizmet vermiğtir. Bütün çabalara karğın birinci basamak saßlık hizmetleri arzu edilen düzeyde iyi örgütlenememiğtir. Bu hizmet hekim muayenehanelerinde, hastane polikliniklerinde ve dispanserlerde sürdürülmüğtür.

Tüm bu geliğmeler yağanırken, Kızılay’ın rolünü ve Kızılay’a verilen önemi de unutmamak gerekir. “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti”, Cumhuriyetin kuruluğundan sonra, 1923 yılında “Türkiye Hilal-i Ahmer

(14)

Cemiyeti”ne, 1935 yılında ise Atatürk’ün teklifi ile “Türkiye Kızılay Cemiyeti”ne dönüğtürülmüğ ve faaliyetleri hızla artmığtır.31

Sonuç

Cumhuriyet tarihinde saßlık politikalarında önemli deßiğimler yağanmığtır. Tarihsel süreç dönemler halinde incelendißinde; Atatürk dönemi saßlık politikalarının etkili oldußu 1920-1945 yılları oldukça dikkat çekicidir. Ulusal Kurtuluğ Savağı devam ederken, Atatürk saßlık yapılanmasına ayrı bir önem vermiğtir. TBMM’nin açılmasından hemen sonra SSYB’nın kurulması saßlanmığtır. Bakanlık koruyucu saßlık hizmetlerine önem vermiğ, en çok görülen, en çok öldüren, sakatlık ve komplikasyonlara yol açan, sıtma, verem, trohom ve frengi gibi hastalıklarla mücadele için, hastalıklara özgün saßlık örgütlenmesi gerçekleğtirmiğtir. Hastane, dispanser, hekim ve hekim dığı saßlık personelinin sayısının artırılması saßlanmığtır. Saßlık sektörünün her alanında ihtiyaç duyulan, bazılarının hala yürürlükte oldußu, temel yasalar hazırlanmığ ve kararlılıkla uygulanmığtır. Atatürk dönemi saßlık politikasının, günümüz saßlık politikası ve planlamasına ığık tutacak, örnek oluğturacak ve ders alınacak nitelikte oldußu görülmektedir.

31

Umut Karabulut; “Cumhuriyetin ðlk Yıllarında Saßlık Hizmetlerine Toplu Bir Bakığ: Dr. Refik Saydam’ın Saßlık Bakanlıßı ve Hizmetleri (1975-1937)” ÇTTAD, VI/15, 2007, s. 158.

(15)

KAYNAKÇA

Akdur, Recep; Saßlık Sektörü Temel Kavramlar, Türkiye ve Avrupa Birlißi’ nde Durum ve Türkiye’nin Birliße Uyumu, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Arağtırma ve Uygulama Merkezi Arağtırma Dizisi No:17, Ankara, 2003.

Aydın, Erdem; Türkiye’de Saßlık Teğkilatlanması Tarihi, Naturel Yayınları, Ankara, 2002.

Aydın, Erdem; “Atatürk’ün Saßlık Kavramı ve Anlayığı”, Ankara Tıp Mecmuası,

48: 43–54, 1995.

Çaßlayan, Suat; “Saßlık Yönetimi ve Saßlıkta Yeniden Yapılanma”, Yeni Türkiye, Saßlık Özel Sayısı, Sayı: 40, Temmuz – Aßustos, Ankara, 2001 ss.1196-1208. Demirel, Nedim-Yißit, ðlhan- Gözenman, Faik-Tuncay, Lütfi; Saßlık Mevzuatımız,

Filiz Kitabevi, ðstanbul, 1969.

Fiğek, Nusret; “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinde Saßlık Politikaları”, Toplum ve Hekim, Sayı:48, 1991, ss.2-4.

Karabulut, Umut; “Cumhuriyetin ðlk Yıllarında Saßlık Hizmetlerine Toplu Bir Bakığ: Dr. Refik Saydam’ın Saßlık Bakanlıßı ve Hizmetleri (1975-1937)” ÇTTAD,

VI/15, 2007, ss. 151-160.

Kili, Suna-Gözübüyük, A. Ğeref; Türk Anayasa Metinleri (Sened-i ðttifaktan Günümüze), II. Baskı, Türkiye ðğ Bankası Kültür Yayınları., ðstanbul, 2000. Tatar, Mehtap; “Saßlık Politikası Nedir?”, Makro Bakığ, 2, 2006, 22 – 23.

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1.5.1336 1 Mayıs 1920, (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011)

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 3. 1338 – 1 Mart 1922, (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1 Teğrinisan (Kasım), 1928 (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011)

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1929, (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1932, (tbmm.gov.tr /tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1934, (tbmm.gov.tr /tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1935, (tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

(16)

TBMM; “Zabıt Ceridesi”, 1. 11. 1937, (tbmm.gov.tr /tutanaklar/TUTANAK, eriğim tarihi:11.07.2011).

Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve ðçtimai Muavenet Vekâleti; Sıhhiye Mecmuası Fevkalade Nüshası, Vekâletin 10 Yıllık Mesaisi, Hilal Matbaası, ðstanbul, 1933.

Türkiye Cumhuriyeti Saßlık Bakanlıßı; Saßlık Hizmetlerinde 50. Yıl, Saßlık ve Sosyal Yardım Bakanlıßı Yayınları, No: 422, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1973.

Referanslar

Benzer Belgeler

Devlet Şûrasının mütalâası, Belediye Kanununun diğer bir komün kanunu olup 1924 senesinde tedvin olunmuş bulunan Köy Kanununa uygun düşmesi ve bu suretle Türkiyede mahallî

Aktarılan analiz çerçevesinden yola çıkılarak burada belirlenen temel tartışma alanı, toplumsal hafızanın sürekliliği ve dönüşümü bağlamında

Bu değişim/dönüşüm sürecini etkileyen temel duy- gu bağlamında Daryush Shayegan, “Müslümanları etkileyen şey, geç kalışın 4 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Türk

Examining the com- pressive strengths obtained after 28-day curing time, pore diameter forming at maximum level results in obtaining the minimum compressive strengths in the S1

This study investigates the ways in which Hegel‘s concept of inherent change (the dialectical) can be utilized to explain the contingent web of discourses on history, memory,

Geleneksel Mutfak Kültürünün hakim olduğu dönemlerde bitki ve hayvansal besinlerin yetiştirilmesinden, toplanmasına, depolanmasına ve bunlardan yemeklerin hazırlanmasına

Araştırma sonucunda voleybol antrenörlerinin mesleki öz yeterliklerine ilişkin maddelerin bulunduğu Voleybol Antrenörü Mesleki Yeterlik Ölçeği, beş alt

Buna göre beden eğitimi öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri sınıf değişkeni açısından kopya çekmeye yönelik tutumları arasında anlamlı bir