• Sonuç bulunamadı

iSLAM DÜŞÜNCESiNDE HADiSiN YERi VE ÖNEMi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "iSLAM DÜŞÜNCESiNDE HADiSiN YERi VE ÖNEMi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

iSLAM

DÜŞÜNCESiNDE

HADiSiN

YERi VE

ÖNEMi

ÖZET: “Hadislerle amel etmekten maksat, Allah Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerim ayetlerindeki isteğini yerine getirmektir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) Kur’ân’ı en iyi anlayan ve en mükemmel şekilde aktif hayata uygulayandır. Bu sebeple, hadislere uymakla Kur’ân’a uymak, hadislerde belirtilen hususları yaşamakla Kur’ân’ı yaşamak kavramları arasında fark yoktur. Hz. Peygamber’in (s.a) her hadis ve sünnetine önem verip sarılmak ve bunların gerektirdiği tarzda yaşamak bir Müslüman için yegâne gaye ve hedef olmalıdır. Sünnet üzere yaşamak, insana hayatını mutlu ve Allah’ın rızasına uygun yaşama imkânı sağlayacaktır. Zaten İslam, fikrî bir fantezi değil hayata uygulanacak bir sistemdir. İslam hayata uygulanan bir sistem olunca, bunun başka türlü bir izah tarzı da yoktur.”

ANAHTAR KELİMELER: Allah, Hadis, İslam, Peygamber.

ABSTRACT : “In order to act in the Hadith, it is to fulfill the orders of Allah Almighty in the Holy Quran verses. Because the Prophet who applied Qur’an understands best and the most excellent way to active life. Therefore, to comply with the hadith to comply with the Qur’an, to live the issues mentioned in the hadith is no difference between the concepts of living the Qur’an. Prophet’s Hadith and Sunnah and cling to give attention to all of them should be required to live in style sole purpose and goal for a Muslim. Live as Sunnah, it will make the lives of people happy and able to live according to God’s approval. Already Islam, the intellectual is not a fantasy, it is a system to be applied to life. When applied to a system of Islamic life, otherwise it is not in the way of explanation. “

KEYWORDS: God, Hadith, Islam, the Prophet of Islam.

(2)

Hz. Peygamber’e (s.a) nispet edilen söz, fiil ve takrîrler (onaylar) olan hadisler, İslam inanç, kültür ve mede-niyetinin özgün bilgi alanları içerisin-de yer almaktadır. Özgün kaynak ve bilgi alanı olan hadisler, varlığını İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’den (s.a) almaktadırlar. Çünkü Hz. Muhammed (s.a) kendisine Allah’tan gelen vahyi

insanlara tebliğ etmiş, açıklamış ve bi-reysel ve toplumsal olarak nasıl hayata geçirileceğini de bizzat yaşayarak ken-di örnekliği ile göstermiştir. Bu mana-da ifade edilen bir kavram mana-daha vardır ki, o da sünnettir. Sünneti, Hz. Muham-med’in (s.a) sözleri yanında, “hayatın-da takip etmeyi itiyat buyurdukları yol, diğer tabirle tarzları ile yaşayış halleri” olarak tarif etmek mümkündür. Bura-da hadis ve sünnetin İslâm’Bura-daki yeri ve konumu akla gelmektedir.

Hadisin/Sünnetin İslâm’daki konumu ile İslâm’ın temel kaynağı olan Kur’ân’a göre, Hz. Peygamber’in (s.a) hadislerinin yerinin ve değerinin bilinmesi anlaşılmaktadır. Hadis/Sün-net; Kur’ân’ın daha iyi anlaşılması için yaşanmış bir tefsiri, İslamın nasıl yaşa-nacağına dair bir nümûnedir. Öyle ki, Hz. Peygamberin (s.a) tefsir olunmuş bir Kur’ân ve yaşayan bir İslam oldu-ğunu biliyoruz. Hz. Peygamber’in (s.a) bu durumunu mü’minlerin annesi Hz. Aişe (r.a) anlamış, Rasûlullah’ın (s.a) ah-lakından sorulduğunda “O’nun ahlakı Kur’ân’dı” 1 diye net bir ifade ile cevap

vermiştir. Bu noktada İslâm’ın kutsal 1 Müslim, el-Musâfirîn, 18

kitabı Kur’ân derinlemesine incelen-diğinde onun nazarında Hz. Peygam-ber’in (s.a) konumu, dolayısıyla hadis-leri yeri ve değeri ile ilgili olarak pek çok ayeti kerimeyi bulmak mümkün-dür. Onların bir kısmı şunlardır:

“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah’tan korkun. Çünkü Al-lah’ın azabı şiddetlidir.”2

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağış-layandır, esirgeyendir. De ki: Allah’a ve Peygambere itaat edin! Eğer döner-lerse muhakkak ki Allah, kafirleri sev-mez.”3

“Kim Rasûle itaat ederse, Al-lah’a itaat etmiş olur.”4

“Biz hiçbir peygamberi, Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir maksadla göndermedik.”5

“Allah’a ve Peygambere itaat edin ki size de merhamet edilsin.”6

2 el-Haşr/59, 7. 3 Âl-u İmrân/3, 31-2.

4 en-Nisâ/4, 80. 5 Nisâ/4, 64.

6 Âl-u İmrân/3, 132.

(3)

“Ey İman edenler! Allah’a taat edin, Rasûle ve sizden olan emir (yetki) sahiplerine itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz -Al-lah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsa-nız- meseleyi Allah’a ve Rasûlüne gö-türün. Böyle yapmak en iyisi ve sonuç bakımından da en güzeldir.”7

“Allah ve Rasûlü bir konuda hü-küm verdiği zaman artık mümin bir er-keğin veya kadının bir seçme yapmaya hakkı yoktur. Zira kim Allah’a ve Rasû-lüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”8

“Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Rasûlüne çağrıldıkları za-man müminlerin cevabı “işittik ve itaat ettik” sözünden başka birşey olmaz. Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, Al-lah’tan korkar ve O’nun azabından ko-runursa, işte sonunda kazanacak olan-lar onolan-lardır.”9

“De ki: Allah’a itaat edin, Pey-gambere itaat edin. Eğer (kabul et-meyip) dönerseniz, ona gereken, ken-disine yükletilen (duyurma görevini yapmak)dır. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz. Peygambere düşen, sadece açık şekilde duyurmak-tır.”10

“Asla, Rabbinin hakkı için, on-lar araon-larındaki ihtilaflı konuon-larda seni hakem yapıp, sonra da içlerinde hiçbir hoşnutsuzluk duymadan senin verdi-ğin hükme boyun eğip, tam anlamıyla teslim olmadıkça iman etmiş olmaz-lar.”11

“Kim de kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere kar-şı gelir ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa onu gittiği yolda bırakı-rız ve cehenneme sokabırakı-rız.”12

“Sana da bu zikri (Kur’ân’ı) dirdik ki, kendilerine indirilenleri in-sanlara açıklayasın, ta ki düşünüp öğüt alsınlar.”13 7 Nisâ/4, 59. 8 Ahzâb/33, 36. 9 Nûr/24, 59. 10 Nûr/24, 51-2. 11 Nisâ/4, 65. 12 Nisâ/4, 115. 13 Nahl/16, 44.

“Biz her peygamberi mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (emredildikleri şeyleri) açıkla-sın.”14

“Biz sana kitabı indirdik ki, hak-kında ihtilafa düştükleri şeyi açıklaya-sın ve inanan bir kavim için (o kitap) yol gösterici ve rahmet olsun.”15

“Onlar ki, ellerindeki Tevrat ve İncil’de yazılı bulunan o elçiye, ümmi peygambere uyarlar. O (Peygamber) ki kendilerine iyiliği emreder, onları kötülükten nehyeder, onlara güzel ve temiz şeyleri helal, pis ve çirkin şeyle-ri haram kılar, üzerleşeyle-rindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar.”16

“Andolsun ki, Allah’ın Peygam-berinde sizin için, Allah’ı ve ahireti arzu eden ve Allah’ı çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel bir örnek vardır.”17

Yukarıda zikredilen ayetlere göre Hz. Peygamber’in (s.a.) konumu ve dolayısıyla hadis/sünnetin yeri ve değeri ile ilgili ayetlerin muhatabı sa-dece sahabe değildir. Kur’ân’a inanan bir kimse bu ayetlerin muhatabının sa-dece sahabe, gelmiş ve gelecek bütün Müslümanların muhatap olduğunu bilmelidir. Bu emirlere uyma, sünnetin 14 İbrahim/14, 4.

15 Nahl/16, 64.

16 A’râf/7, 157.

17 el-Ahzâb/33, 21.

hükümlerine boyun eğme ile olur. O halde Allah’a ve Peygambere (s.a) ita-atı emreden, Peygamberin verdiği hü-kümlere boyun eğmeyi gerektiren bu ayetlerin günümüzdeki manası şudur: Bir mesele ile karşılaşıldığında, mese-leyi Allah’a ve Rasûlüne (s.a) havale etmek, Allah’ın kitabı Kur’ân’a, Rasû-lülah’ın (s.a) sünnetine başvurmak demektir. Böylece hadislerin dindeki konumu öğrendikten sonra sıra hadis-leri hayatımıza uygulama ve sünneti yaşamakla ilgili yapmamız gerekenler gelmektedir. Rasûlullah (s.a) üsve-i ha-sene (bizler için en güzel örnek) oldu-ğu için onun hadislerini öğrenmek ve yaşamak biz Müslümanlar için bir zo-runluluktur. Çünkü şu bir gerçektir ki, hadisler, insanların din, dünya ve âhi-retle ilgili çalışmalarından; alışveriş ve bu konuyla ilgili hükümlerden; hibe, vakf, nikah ve talak gibi ihtiyaç duy-dukları bütün şeylerden bahseden ve tüm bu hususları içeren ilimdir.

Hadislerle amel etmekten mak-sat, Allah Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerim ayet-lerindeki isteğini yerine getirmektir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) Kur’ân’ı en iyi anlayan ve en mükemmel şekilde aktif hayata uygulayandır. Bu sebep-le, hadislere uymakla Kur’ân’a uymak, hadislerde belirtilen hususları yaşa-makla Kur’ân’ı yaşamak kavramları

(4)

arasında fark yoktur. Çünkü Allah Teâlâ Kur’ân’da Hz. Peygamber’e (s.a) itaat, emrine uyma, onun verdiğini alma, nehyettiğinden sakınma gibi hususla-ra dikkat çekmekte, bu yönde emir ve tavsiyelerde bulunmaktadır. Böyle bir kimsenin yaşama biçimi günahlardan, yalan ve yanlıştan, lüzumsuz fazlalık-lardan uzak, Allah Teâlâ’nın gözetim ve denetiminde olacaktır. Böyle birinin hayat biçimi olan hadislere uymak ve ona göre yaşamak elbette ki dinin ta kendisidir. Zaten İslam, fikrî bir fantezi değil hayata uygulanacak bir sistem-dir. İslam hayata uygulanan bir sistem olunca, bunun başka türlü bir izah tarzı da yoktur. Böyle olmazsa, herkes kendi anlayışına göre bir sünnet ihdas eder, buna göre amel etmeye çalışır. Bu durum ise, vahdet dini olan İslâm’ın hedeflediği temel espriye aykırıdır. Bu sebeple Peygamberimiz (s.a) birçok hadisi şeriflerinde ısrarla hadislere/ sünnete sarılmamızı emretmişlerdir.

“Sünnetimden yüz çeviren be-nim ümmetimden değildir”18

buyur-ması, üzerinde durulması gereken bir husus olup, ciddi bir tehdit oluştur-maktadır. Yine, Peygamberimiz (s.a) bir hadis-i şerifte:

“Altı sınıf insan vardır ki, onlara Allah ta lanet etti, duaları makbul olan nebîler de lanet etti” buyurur ki, bun-lardan biri de hadislere uymayı ve sün-neti terk eden kimsedir.19

Bu durumda hadisleri insanları karanlık yoldan kurtaran, aydınlık yol-ları gösteren, tehlikeli geçitleri bildiren işaret taşları olarak görmek gerekir. Diğer bir deyişle hadisler, insanın bu var olma yok olma savaşında başarıya, zafere götüren yegâne kurtarıcı konu-mundadır. Sünnet üzere yaşamak, in-sana hayatını mutlu ve Allah’ın rızasına uygun yaşama imkânı sağlayacaktır.

Hz. Peygamber’in (s.a) her ha-dis ve sünnetine önem verip sarılmak 18 el-Buhârî, en-Nikâh, 1.

19 el-Munâvî, Feyzu’l-Kadîr, IV/96.

ve bunların gerektirdiği tarzda yaşa-mak bir Müslüman için yegâne gaye ve hedef olmalıdır. Tabii ki bu öncelikle hadisleri bilmekle, öğrenmekle müm-kün olacaktır. Ferd ve toplum olarak hadis eğitim ve öğretimini yaygınlaş-tırmamız ilk yapılması gereken iş ola-rak görülmektedir. Bunun da belli bir mekânı yoktur. Okul, cami ve ev bu iş için büyük önem arz eder.

Hz. Peygamber’in (s.a) örneğini pratiğe aktarabilmek için her şeyden önce insanlara peygamber sevgisini kazandırmak gerekir. Bu, işin îmânî yö-nüdür. Ayrıca sevmek, örnek almanın da en önemli şartıdır. Tabii ki sadece sevgi yetmez. Sevgi bilgiyle takviye edilirse kalıcı ve verimli olur. Hz. Pey-gamber’in (s.a) hayatı -ki İslamdır- bir bütündür. Bunun bir kısmına sahip çı-kıp öbür kısmını ihmal etmek taassu-buna düşülmeyecek bir hadis kültürü, ancak sevgi ile bilginin birbiriyle har-manlanmasıyla mümkündür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sinemamlzda belgelsellerle ya da tiyato oyunlaflnrn filme gekilmesiyle gegirilen ilk ydlar dlslnda, film piyasasrnda bir hareketlenme gdrtildiiEii yllda gekilen film

A. MUSIBET ve RAHMET KAVRAMLARININ TANIMI Müslüman düşüncesindeki musibet-rahmet ilişkisine ve musibete maruz kalan insan için musibetin bir rahmet olup olmadığı

- Algılanan örgütsel adalet ölçeğinin alt ölçeği prosedür adalet algısı boyutu ile örgütsel sinizm arasındaki iliĢki incelenmiĢ, çalıĢanların prosedür

Kongre'nin Bütçe İdaresi tarafından yapılan öngörülere göre ekimde başlayan mali yılda ABD'de yaşayan 28 milyon kişi hükümet tarafından verilecek olan gıda karneleri

Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, Erul Bünyamin, Sahabenin Sünnet Anlayışı, Özafşar M.. Emin, Hadisi Yeniden Düşünmek, Görmez Mehmet, Metodoloji Sorunu, Carullah

Sü ıınetın anla~ılması ve yon ımlıuıına s ıııda da lıir ınc:ıodoloji ıılarnk Usul-i Fıkh 'a ha~\'ltnılmu~ıur Öylc:ysc: sü nnet ve hadısııı anla~ılması

Bekir Kuzudişli, Hadis Tarihi (İstanbul: Kayıhan Yayınları, 2017)4. Özafşar, Mehmet

Web Macerası öğretim yöntemiyle ders gören öğrenciler ve geleneksel öğrenme yöntemi ile ders gören öğrencilerin son test akademik başarı puanları