• Sonuç bulunamadı

Osmanbey Osmanpaşa oldu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanbey Osmanpaşa oldu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAMANYOLU SOKAĞI SATICILARI İLGİ ÇEKTİĞİ

GEREKÇESİYLE ÜNLÜ YABANCI MODACILARIN

İSİMLERİNİ KULLANIYORLAR

Osmanbey Osmanpaşa oldu!

Toptan imalâtçılar,

kapılarını çalan alıcılara

da perakende satış

yapıyorlar...

PINAR TÜRENÇ

Y

ILLA RIN Samanyolu Sokağı, giyim-kuşamcıla- nn istilasına uğrayınca, olan kapıcı Niyazi Efendiye oldu. Sakin yaşamını, kapıcılık yap­ tığı apartmanım bir başka hemşehrisine devredip o da gi- yim-kuşamcıların arasına karıştı birden.

Tatlı tatlı para kazanılıyor olmalı, kapıcı Niyazi Efendinin tuttuğu yolu, şarkıcı'ar, dansöz­ ler, emekli futbolcular da tuttu­ lar bu arada. Ünlü Samanyolu Sokağı kısa sürede giyim-ku- şamcıların, yani tabelalardan o- kunduğu gibi, konfeksiyoncula­ rın “ toptan-imalât” mekânı oldu çıktı, istila sürdükçe birer-birer boşalan evlerin yerinde atölyeler çalışmaya başladı. Fason dikimi meslek edinen yüzlerce kişi bü ­ yük sermaye istemeyen kon­ feksiyon yapımına sarıldı. Kapıcı Niyazi Efendi de, “ konfeksiyon­ cu Niyazi Bey” oldu böylece.

Sultanhamam, Mahmutpaşa piyasası da taşındı Samanyolu’ - na. Doldu taştı her yer. Esnaf a- rasında, Osmanbey’in ismi de “ Osmanpaşa” diye değişiverdi. Şimdi hızla çalışıyor bu piyasa. Kimi çekle, kimi bulabildiği “ pa­ halı para” ile sürdürüyor yaşa­ mını Samanyolu Sokak’ta.

FİYATLAR

NASIL ARTAR

T

OPTAN-perakende” ya­ zısı bulunan bir vitrinde dikkatimizi çeken erkek ceketine takıldı gözümüz dola­ şırken. Fiyatını sorduk, titizlikle hazırlanmış dükkânın sahibine. Toptancıların yanı sıra, peraken­ de alıcılara da satış yapan ve is­ mini yabancı dilden bir kelime ile süslemeye çalışan dükkândaki malın, 4 bin 500 lira olduğunu öğrendik.

Bordo renkli, kenarlarına sunî deriden biyeler geçirilmiş yün cer

keti, daha sonra, bir üst sokak­ taki, ana cadde üzerindeki, " p a ­ şa ” lı bir pasajın alt katında gör­ dük. 100 metre ilerideki bu dükkânda, aym mal 8 bin 500 li­ raya satılıyordu.

(2)

/

t S a y f a

S

GİYİM KUŞAM DÜNYASINDA

«

*

SOKAKLAR

Pahalı para ile

daha çok

pahalılaşan

giyim -kuşam

imâl edildikten

sonra

100 metrelik

uzaklıkta

yüzde yüz

fiyat artışına

uğruyor

OSMANBEY

B P B B a f im « « w —

OSMANPAŞAOLDU

iotihíiu

"

■ ■m u » . “— — -

— —

Çok ünlü bir Fransız modacının

ismi altında çalışan dükkanlar

"O sm anbey'de ucuz mal

gitm ez" diyorlar

> Üreten ve satanlar, fiyat

farklarının kiralardan

kaynaklandığını söylüyorlar

Baştarafı 1. Sayfada

ön ce bir yutkunduk. Yeniden inceledik ceketi bir fark mı var göremediğimiz diye. Samanyo- lu’ndaki ceketin aynısıydı.

Pahalı bir vitrini yoktu dükkânın. Fakat vitrin camının üzerinde yazılı olan, çok ünlü bir Fransız modacının ismi, başka “ hava” veriyordu buraya. O çok ünlü Fransız modacı ile ortak ça­ lıştığını sandık önce. Şık giyimli hanım satıcı, “ Efendim, yal­ nızca, ismini kullanıyoruz. Çün­ kü Osmanbey piyasası bunlar­ dan anlıyor. İlgi çekiyor. İdare ediyoruz işte” dedi bize tüm a- çıkhğıyla.

Ya, ceketin fiyatının Fransız modacı ile ilgisi ne idi ki?...

“ Size pahalı gelmiş olabilir. Oysa Vakko’da böyle bir ceket 15 bin liradan az değil. Biz o ka­ darını istemiyoruz.” diye pahalı satma gerekçelerini anlatıverdi.

Bir başka vitrinde 46 bin lira­ ya satılan ve yine yabancı moda­ cıların isimlerini taşıyan, oysa Samanyolu’ndaki kazanlarda pi­ şen erkek takımları, yılların Sa- manyolu’nda yarıya varan düşük fiyatlarla satılıyordu. Şık vitrin­ lerde sergilenen giysilerin fiyatları, Osmanbey’e yakışır büyüklükteydi doğrusu.

DEĞİŞEN ÇEHRE

S

IŞ L Î’den Nişantaşma dek uzanan, Halaskârgazi • caddesinin bir arka sokağı olan Samanyolu, hızlı bir tempo içinde yaşamım sürdürüyor. Eskiden olduğu gibi, İstanbulluların oturduğu iki-üç katlı evlere sahip değil artık, özgün evlerin saltanatı da, a- tölyelerle son buldu şimdi. Salon takımları yerine dikiş makinala- n , yerleşti. Kesim atölyeleri, fa­ son çalışan dikim yerleri hızlı bir telâş içindeler, öylesine imalât, toptancı sokağı oldu ki burası, i- çindeki özel tiyatroları bile dışına attı. Kumaşın, modanın, para­ nın, hele hele çeklerin konuşul­ duğu bir pazar oldu.

KOŞAN MAL

K

OŞAN malı üretmek için çırpmıyor üreticiler. Za­ ten kadının seçim özgür­ lüğünün de kısıtlandığım vurgulamadan edemiyorlar. Saptadıkları birkaç model ara­ sından en “ koşan” ı sürüyorlar piyasaya. Çünkü.

“ Eskidendi giyim zevki” diyor bir modacı. Yıllar önce, en ünlü terzüer arasında ismi anılan, an­ cak şimdi Samanyolu’nda yaşa­ mım sürdüren kreatör-konfeksi- yoncu şöyle konuşuyor:

“ Bu iş, artık seçileni, koşanı üretiyor. Sonra kadın seçimini yapıyor. Eskiden kadınlarımız terzilere giderler, gönüllerince givinirdi. Pabucunun fiyonguna göre elbisesini süslerdi. Şimdi kazanacağı malı üreten piyasa i- çinde kadın giyinmeye çalışıyor, bana kalırsa örtünüyor."

Toptan-imalâtçılar, kapılarını çalan alıcılara da perakende satış yapıyorlar.

“ Vitrinimizdeki mallan almak için gelen alıcılan o gün nakit paraya ihtiyacımız varsa, geri çevirmiyoruz. Ya da güleryüzlü bir hanımın soruş şekli, isteyişi sonucu, seçtiği malı kendisine satıyoruz. Eskiden kapımızı çal­ mazlardı. Bir üst sokakta

fi-yatlann pahalılığından olacak, artık bize de gelenler çoğaldı” di­ yor Samanyolu üreticileri.

Bu arada Samanyolu’nu b i­ len, güleryüzlü, sempatik ha­ nımlara ucuz giyinmenin yolunu buradan geçtiğini öğreniyoruz.

FİYAT FARKI

w ** RETEN ve satanlar, fiyat ■ I farkları arasındaki büyük farkın kiralardan kaynak landığım söylüyorlar. "Bizim so­ kakta, kiralar daha ucuz.” diyor bir imalâtçı. “ Kiraların giderek yü k selm esi, p iy a sa y ı farklı kılıyor. A yn ca, geçen yıllar mal değerliydi. Bugün para. Para çok pah ah. Bulmak güç. Aslında piyasada para olsa, 400 lira­ ya aldığımız kumaşı, yerinde peşin para vererek 200 liradan kapatabiliyoruz. Fason yine de ucuz. Bir Çin ipeği elbisenin fason dikişi 400-500 lira. Bir mo­ delden çok üretiyor, perakende­ ciye Batıyoruz. Bize yüzde 30 o- ranmda bir kâr kalıyor. İmalâtçı bununla yetiniyor. Ana caddede­ ki vitrinler bizi ilgilendirmez. Kaça satarlarsa, daha doğrusu satabilirlerse, vitrinlerler. Arz talebe bağlı. Bize göre, onlar malını satamazlarsa kârdan za­ rar ederler.”

Bu arada gözümüze takılan bir Çin ipeği şık bayan bluzunun 1900 liraya Samanyolu’nda, 2900 liraya da ana cadde üzerinde vitrine konduğunu görüyoruz.

Büyük cadde üzerindeki mağaza yöneticileri ise, tek kat dükkân kirasının bu yıl 100 bine yükseldiğini, iki katlı binalara i- se, 200 bin lira ödendiğini söylü­ yorlar:

“ İçerideki personelin ve yan masrafların gideriyle inanın bize bir şey kalmıyor, zorlukla geçini­ yoruz.”

İstanbul’un en sakin sokaklarından biri şimdi

böylesine "toptan-imalât-perakende” tabelaları ile

dolu. Sokakdaki dünya kadar imalât yerinde çok ucuz

şekilde elde edilen giysiler, toptan ya da perakende

satış yapılan salonlarda toplanıyor. Daha sonra ise,

yüz metre uzaklıktaki ana caddeye tanışıyor. Kimi

Samanyolu’ndan ucuza alırken, kimi de yüzde yüz

farkla giyimini tamamlıyor.

(Fotoğraflar: SELAHATTİN GÖKHAN)

.«f

i,

, . , i.,

s»*-- ■ *.,•*-«*

‘■‘-■ar-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak boyutları Samanyolu Gökadası ile kıyaslanabilir olan gökadalar arasında Samanyolu’na en yakın gökada olan Andromeda, gökadamızdan yaklaşık 2,5 milyon ışık

Zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip annelerin evlilik uyumları, sosyal destek algıları ve çocuğunu kabul-ret düzeyleri, ailelerin çeşitli sosyo-demografik özelliklerine

Edebiyattan söz açan kültür-sanat dergilerinde Halikarnas Balıkçısı’na iliş­ kin bir yazı okumayalı çok oldu oysa.. Halikarnas Balıkçısı, Türk edebiyatının

Gazeteciliğinin yanında, zaman zaman başarılı romanlar, öyküler ve tiyatro eserleri de yazan Buğra'nın kitap haline getirilmiş yapıtlarından bazıları şunlar:

Kuzey yar›küreden gözlem yapt›¤›m›z için, ku- zey gökkutbuna yak›n olan tak›my›ld›zlar y›l›n daha uzun bir dönemi boyunca, da- ha düflük enlemlerde ve güney gökküre- de

milyar yıl- lar arasında Güneşimizden biraz daha kütleli beyaz cüce yıldızların meydana getirdiği süpernova patlamaları, büyük miktarlarda demir oluşturdu..

Bu durumda deminki uzaylılar için ortalık biraz kararacak ama, bu karanlık mad- de, bizim tanıdığımız, sıradan madde- den oluşmuş, ancak ya yeterince küt- lesi olmadığı

Frank hakkında ben­ den bir yazı rica eden genç arkadaşlarımın isteğini büyük mem­ nuniyetle kabul etmiştim, fakat günler geçtiği halde bir türlü kalemi