I H '5
Cumhuriyet 5
T
T
j
t Æ
Y alcın
L
î
İ
l
lL
»
9
m A*ik.
1
D İ L
1LLkf
P E K S E N
Attila İlhan, «Blade bir sanatçı tipi var. Kötü öğrenci ti pi.., Mecnun, derbeder... Ben bu türden değilim».. (Fotoğ raf: Yavuz DRAMAN )
Attila Ilhan :
Cinsel acıdan
normal
k işi
yok
Ozan ve yazar Attila Ilhan'la «yazıhanem» he diği Taksim’deki «Café Boulevard» m masaların dan birinde buluştun. Bu luştuğumuzda saat tam 10.00’du. Zaman konusun da bu kadar kesin konuş mamın nedeni var. Gar sonlar İlhanın içeri girişi ile saatlerini ayarladılar çünkü. Söylediklerine gö re yazar her gün hiç ak satmadan tam saat 10 00 da kapıdan içeri giriyor du.
Bulunduğumuz yerin adı insana ister istemez Fransa’yı ve özellikle Pa ris’i anımsatıyordu. Attila Ilhan'ın da Paris sevgisi biliniyordu. O yüzden ko nuşmamız bu konu ile a- çıldı .
— Galiba Kafe Bulvar ı »İze Paris’i hatırlattığı için, sizin deyişinizle «ya zıhane» olarak seçtiniz sayın Attila İlhan...
— Hayır ilgisi yok Bu rama adı ve niyeti öyle fakat parizyen bir havası yok. Akşamlan belki flörtler falan oluyor ama sabah hayatı başka... Ben sabahlan geliyorum. Benim buraya gelişim li se, üniversite tahsili sıra sında kahvede ders çalış mak alışkanlığımdan .. Evde çalışamazdık. Önen Osmanbey’de Suna Pasta nesi, sonra Beyoğlu’nda Baylan Pastanesi... O alış kanlık sürüyor. Paris kah veleri çok sonra... Bura- ye gelmemin nedeni fazla kibar yerlerde rahat eda meyişim. Öğrenciliğimde ki hava var burada Bu raya yazar çizer takımı da pek gelmez. Biraz da balki bundan...
— Yazar çizer takımı He aranız iyi değil mİ yoksa?
İYİ ÖĞRENCİ TİPİ — Edebiyat çevrelerin» girmeyi sevmiyorum Pa ris'te de girmedim İliç. E- debiyat çevrelerinin yaşa ma biçimi, benim yaşa ma biçimime uymaz. Me selâ içki... Onlar durmar dan içerler. Ben içmem. İçmedin mi uyamazsın. Sonra edebiyat çevrelerin d© edebiyat konuşulur. Ben edebiyat konuşmam, yazanm. Benim yapıtla rım ortada... Neyini ko nuşayım?.. Sonra bizde bir sanatçı tipi var. Kötü öğrenci tipi... Mecnun, derbeder... Ben bu tür den de değilim. İyi öğren ci tipiyim ben. Çok çalış kan öğrenci...
—i Gerçekten çok fazla eser veriyorsunuz Nasıl çalıştığınızı soracaktım.
— Çok iyi çalışırım. Öft renciliğlmde de çok
ça-hşkan bir öğrenciydim. Bütün iftihar listelerinde varımdır. Allah tarafın dan diyelim çok hızlı ça lışabilen biriyim. Hafıza ve dikkatim çok iyidir. Çok hızlı çalışabiliyorum o yüzden. Ama ben ro manlanmı günde bir say fa, bir sayfa yazanm. Koskoca romanlar böyle çıkıyor Hepsi günde bir sayfa ile. Ama her gün yazanm.
«SANATIN
DEKATLONCUSUYUM»
— Attila Bey, siz daha çok roman yazıyorsunuz fakat şair olarak sanmı yorsunuz. Bunun nedeni ne?
— Şair olarak tanındı ğım doğru.. Bunun nede ni bir yanşmada şair ola rak ödül aldıktan sonra edebiyat dünyasına gir miş olmasın. Aslmda ro man yazmaya daha önce başladım ama bunlan ya Tınlamadım. Ortaokulda.
lisede yazdığım yazılar dı. Sonra ben şair, ro mancı ayırımlarım kabul etmiyorum. Sanatçı bir bütündür. Her dalda oy nayabilir. Film çeker, ma kale yazar. Senaryo, şiir, roman yazar, Bir sanatçı kendini hangi sanat biçi minde daha iyi ifade eder se onu kullanır. Ben da böyleyim. Ben bir dekat- loncuyum yani... Sanv tm dekatloncusuyum. Za ten bir tek alanda kalem oynatmak bana eksik bir iş gibi geliyor. Mesela şa irler vardır... İki kelime yi bir araya getirip konu şamaz veya düz yazı ya zamaz. O zaman o adamın şairliği d© bana tesadüf müş gibi gelir. Bütün bü yük yazarlar benim gi bi... Mesela Aragon şair
dir ama herşey yazmış tır. Bizde Nazım (Hik met).s Piyes, şiir, roman her şey yazmış. Yirmin ci asnn sanatçısı böyle bir yapıda olmalı...
— Saym İlhan, şairler romantik bilinir. Oysa ben sizi tanıyorum. Pek romantik sayılmazsınız ö zel komışmalanmızoan anladığım kadarıyla...
— Bu romantiklik konu su bizde Edeblyat-l Cedide
ve Fecr-i Ati döneminden kalma bir ön yargı. O za man şairler hakikaten böyle hayatla irtibatları çok sabit olmayan kişi ler... Bu onları belli bir romantizm içine sokmuş. Yirminci asırda böyle ola maz. Hele toplumcu bir şairin romantiklik iddia sı komik olur. Ben onai- tı yaşımdan itibaren top lumculuk anlayışı ile bü yüdüm. Böyle bir odam romantik olmaz. Yine de toplumcu şairler içinde duygusal şiirleri en Jazla olan Nazım’dan sonra be nim.. Bundan dolayı da bana saldıranlar olmuş tur. Ama ben şöyle düşü nüyorum; Toplumculu ğun içinde insanın sade ce kafası değil, kalbi de var, hatta belden aşağısı da var.
BELDEN AŞAĞI — Belden aşağı deyin ce size sorayım. Siz ro m anlarınızda belden aşa ğısı ile fazla ilgilenirsi niz. Hem belden aşağı, hem de biraz sapık ilişki ler var roman kahraman larmızda. Bunun nedeni ne acaba?
— Bir insanın duygu lan vardır, düşüncesi var dır. Bir de cinselliği var dır Bir insanı tanıtırken bu üç unsuru da belirt mek lazım. Yoksa eksik tanıtmış oluruz. Bu yüz den cinselliğe giriyorum romanlarda.
— Ama bunların çoğu sapık ilişkiler içinde olu yor..
— Çünkü klasik mana da normal dediğimiz in san cinsel açıdan mevcut değildir. Yani yoktur. Hormonal olarak her İn sanda kadın ve erkek hor monlan vardır. Bu kimi nin dışına vurur, kimi
nin içinde kalır, başka bir sahaya yönelir. Ama herkesin içinde böyle çar pıklıklar vardır. Çok kişi biraz sapık, eşcinsel, nar sist yani kendine iıayran vesairedir.
— Bu biraz abartılmış bir iddia değil mi?
— Hayır değil... Ama insan kendini bilmez Bir insana sanatçı gözüyle bakmazsan göremezsin de İnsan kendi sesini bt- le teypte dinldiSe tanıya maz. Her insan kendini başka biri sanır. Bu tip
belki burada oturur, sen onu sanatçı gözüyle göm mezsen hiç bir sapık ta rafı yok dersin ama sa natçı onu görebilir.
ÇOK SATMANIN
SIRRI
*— Attila Bey, romanla rınız en çok satanlar ara smda. Çok satmanın sır rını da buldunuz galiba..
t- B8n bunu iki şeye bağlıyorum Türkiye sa nayileşti ve kentleşti. Ben kent romanı yazıyorum Diğerleri hep köy roma m yazmışlar. Kentte ya şayan. yani edebiyat o- kuru olan genç bende kendini buluyor, ikinci unsur şu; Herkes beni Fransız edebiyatı hayra nı sanır. Oysa gerçek Türk edebiyatını ben kul lanıyorum. Mesela şiirimi divan edebiyatından, halk edebiyatından üretiyo rum. Okuyucu alışık oldu ğu bu kokuyu, sesi tanı yor. Bu yüzden fazla sa tıyorum.
— Yazarlıktan İyi kaza nıyor musunuz? Yahut sadece yazarak geçinebi liyor musunuz?
— Bindokuzyüzyetmiş dokuz’dan beri yani dört senedir kitap kazançla rımla rahat