• Sonuç bulunamadı

Bakteri ve IBA uygulamalarının bazı turunçgil anaçlarında çelik köklenmesi üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bakteri ve IBA uygulamalarının bazı turunçgil anaçlarında çelik köklenmesi üzerine etkileri"

Copied!
43
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

BAKTERĠ VE IBA UYGULAMALARININ BAZI TURUNÇGĠL ANAÇLARINDA ÇELĠK

KÖKLENMESĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ Mustafa ÇINAR

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Mayıs-2019 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)

TEZ KABUL VE ONAYI

Mustafa ÇINAR tarafından hazırlanan “Bakteri ve IBA Uygulamalarının Bazı Turunçgil Anaçlarında Çelik Köklenmesi Üzerine Etkileri” adlı tez çalıĢması …/…/… Tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı‟nda YÜKSEK LĠSANS TEZĠ olarak kabul edilmiĢtir.

Jüri Üyeleri Ġmza

BaĢkan

Unvanı Adı SOYADI ………..

DanıĢman

Unvanı Adı SOYADI ………..

Üye

Unvanı Adı SOYADI ………..

Üye

Unvanı Adı SOYADI ………..

Üye

Unvanı Adı SOYADI ………..

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Mustafa YILMAZ FBE Müdürü

(3)

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Mustafa ÇINAR Tarih:19.06.2019

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS

BAKTERĠ VE IBA UYGULAMALARININ BAZI TURUNÇGĠL ANAÇLARINDA ÇELĠK KÖKLENMESĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ

Mustafa ÇINAR

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Prof. Dr. Lütfi PIRLAK 2019, 36 Sayfa

Jüri

DanıĢman: Prof. Dr. Lütfi PIRLAK BaĢkan: Prof. Dr. Ahmet EġĠTKEN Üye: Prof. Dr. Halil Ġbrahim OĞUZ

Bu araĢtırmada tek baĢına ve kombinasyon halinde 1000, 2000, 4000 ppm IBA ile Agrobacterium rubi A-18 ve Bacillus OSU-142 bakteri ırklarının turunç, üç yapraklı, Carrizo sitranjı ve Troyer sitranjı turunçgil anaçları yeĢil, yarı odunsu ve odun çeliklerinde köklenme üzerine etkileri incelenmiĢtir.

IBA solusyon halinde hızlı daldırma yöntemiyle, Agrobacterium rubi A-18 ve Bacillus OSU-142 ise yine solusyon halinde 1x109 bakteri/ml konsantrasyonunda hazırlanarak çeliklere uygulanmıĢtır. Uygulama yapılan çelikler serada sisleme sisteminde, içinde perlit bulunan ortama dikilmiĢlerdir. 3 ay süre ile sisleme ortamında tutulan çelikler bu sürenin sonunda sökülmüĢ ve köklenme oranları (%), kallus oluĢturma oranları (%) ve canlı kalma oranları (%) belirlenmiĢtir.

AraĢtırma sonuçlarına göre genel olarak çeliklerin köklendirme süresi sonunda canlılık ve kallus oluĢturma oranları yüksek olmasına rağmen, köklenme bakımından beklenen sonuçlar elde edilememiĢtir. Turunç çeliklerinde en yüksek köklenme oranları yeĢil çeliklerde 2000 ppm IBA + OSU-142 (% 6.67), yarı odun çeliğinde OSU-142 (% 20.00), odun çeliklerinde 4000 ppm IBA + OSU-142 (% 20.00) uygulamalarında meydana gelmiĢtir. Üç yapraklı yeĢil çeliklerinde köklenme olmamıĢ, en yüksek köklenmeler yarı odun çeliklerinde 4000 ppm IBA + OSU-142 (% 26.67), odun çeliklerinde 1000 ppm IBA + OSU-142, 2000 ppm IBA + OSU-142, 4000 ppm IBA + OSU-142, 1000 ppm IBA + A-18, 2000 ppm IBA + A-18 ve 4000 ppm IBA + A-18 (% 20.00) uygulamalarında belirlenmiĢtir. Carrizo sitranjı çeliklerinde en yüksek köklenme oranları yeĢil çeliklerde 4000 ppm IBA ve OSU-142 + A-18 (% 13.33), yarı odun ve odun çeliklerde 4000 ppm IBA + OSU-142 (% 20.00) uygulamalarında bulunmuĢtur. Troyer sitranjında ise yeĢil çeliklerinde OSU-142 + A-18 (% 6.67), yarı odun çeliklerinde 1000 ppm IBA ve 4000 ppm IBA (% 13.33) ve odun çeliklerinde ise 1000 ppm IBA, 2000 ppm IBA ve OSU-142 (% 13.33) en yüksek köklenme meydana gelen uygulamalar olmuĢtur.

Çelik alma dönemlerine göre ise köklenme oranlarında turunç ve Carrizo sitranjında dönemler arasında fark bulunmazken, üç yapraklı anacında odun çelikleri, Troyer sitranjında ise yarı odunsu ve odun çeliklerinde köklenme daha yüksek tespit edilmiĢtir.

Sonuç olarak bitki büyümesini artırıcı rizobakteri ve IBA uygulamalarının turunç, üç yapraklı, Carrizo sitranjı ve Troyer sitranjı anaçlarının yeĢil, yarı odunsu ve odun çeliklerinde köklenme üzerinde ticari anlamda kullanılacak bir etkilerinin olmadığı, bu anaçlarda köklenme üzerine farklı bakteri ırkları ile çalıĢmaların yapılmasının faydalı olabileceği söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Turunç, Üç yapraklı, Carrizo sitranjı, Troyer sitranjı, Bitki büyümesini

(5)

v

ABSTRACT MS

EFFECTS OF BACTERIA AND IBA ON THE ROOTING OF SOME CITRUS ROOTSTOCKS CUTTINGS

Mustafa ÇINAR

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN AGRICULTURAL ENGINEERING

Advisor: Prof. Dr. Lütfi PIRLAK 2019, 36 Pages

Jury

Advisor: Prof. Dr. Lütfi PIRLAK President: Prof. Dr. Ahmet EġĠTKEN Member: Prof. Dr. Halil Ġbrahim OĞUZ

In this study, the effects of Agrobacterium rubi A-18 and Bacillus OSU-142 bacterial strains alone and in combination with 1000, 2000, 4000 ppm IBA on rooting of bitter orange, trifoliate orange, Carrizo citrange and Troyer citrange citrus rootstock in softwood, semi-hardwood and hardwood cuttings were investigated.

In the case of IBA solution, Agrobacterium rubi A-18 and Bacillus OSU-142 were prepared in solution at a concentration of 1x109 bacteria / ml and applied to steel. Application is made in the mist propagation system, in the perlite are planted in the environment. Steels kept in the fogging environment for 3 months were removed at the end of this period and rooting rates (%), callus formation rates (%) and survival rates (%) were determined.

According to the results of the study, the survival rates and callus formation rates of the cuttings were generally high at the end of the rooting period but the expected results were not obtained. The highest rooting rates of bitter orange softwood cuttings were 2000 ppm IBA + OSU-142 (6.67%), semi-hardwood cuttings OSU-142 (20.00%), and 4000 ppm IBA + OSU-142 (20.00%) in semi-hardwood cuttings. It has been not rooting in trifoliate orange green cuttings, the highest rooting was in the case of semi-hardwood cuttings with 4000 ppm IBA + OSU-142 (26.67%), in semi-hardwood cuttings 1000 ppm IBA + OSU-142, 2000 ppm IBA + OSU-142, 4000 ppm IBA + OSU-142 , 1000 ppm IBA + A-18, 2000 ppm IBA + A-18 and 4000 ppm IBA + A-18 (20.00%). The highest rooting rates in Carrizo citrange cuttings were 4000 ppm IBA and OSU-142 + A-18 (13.33%) in softwood cuttings, 4000 ppm IBA + OSU-142 (20.00%) in semi-hardwood and hardwood cuttings. In the Troyer citrange, OSU-142 + A-18 (6.67%) in softwood cuttings, 1000 ppm IBA in semi-hardwood and 4000 ppm IBA (13.33%) and 1000 ppm IBA in hardwood cuttings, 2000 ppm IBA and OSU-142 (13.33%) the highest rooting has been applications.

According to the cuttings pick-up period, the rooting rates of bitter orange and Carrizo citrange are not different between the periods, in the trifoliate orange the hardwood cuttings were found to be higher, and the Troyer citrange in the semi-hardwood and hardwood cuttings was higher.

As a result, it can be said that plant growth promoting bacteria and IBA applications have no effect on rooting in the softwood, semi-hardwood and hardwood cuttings of the bitter orange, trifoliate orange, Carrizo citrange and Troyer citrange citrus rootstocks, it can be said that studies on rooting in these rootstocks can be useful in different bacterial breeds.

Key Words: Bitter orange, Trifoliate orange, Carrizo sitrange, Troyer citrange, Plant growth

(6)

vi

ÖNSÖZ

TEġEKKÜR

Bu araĢtırma için beni yönlendiren, çalıĢma imkânı sağlayan ve çalıĢmanın her aĢamasında bilgi ve tecrübeleri ile bana destek olan danıĢmanım Sayın Prof. Dr. Lütfi PIRLAK‟a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım. Bakteri ırklarını izole eden ve tez çalıĢmam için hazırlayan Prof. Dr. Metin TURAN‟a teĢekkür ederim. Uygulamalar sırasında ve tezin laboratuvar aĢamasında yardımcı olan Dr. Muzaffer ĠPEK‟e ve Dr. ġeyma ARIKAN'a teĢekkürlerimi sunarım. Özellikle tez çalıĢmamdaki laboratuvar ve köklendirme uygulamalarında bana yardımını esirgemeyen Adana Zirai Üretim ĠĢletmesi Tarımsal Yayım ve Hizmetiçi Eğitim Merkezi Müdürlüğünde görevli Ziraat Yüksek Mühendisi Sema GAFFAROĞLU‟na ve çalıĢmada kullandığım çelikleri sağlayan Alata Bahçe Kültürleri AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü Islah ve Genetik Bölüm BaĢkanı Dr. Güçer KAFA‟a teĢekkür ederim. Tez yazım aĢamasında sürekli yanımda olan yardımlarını esirgemeyen aileme de teĢekkürlerimi sunarım.

Mustafa ÇINAR KONYA-2019

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii

SĠMGELER VE KISALTMALAR ... viii

1. GĠRĠġ ... 1

2. KAYNAK ARAġTIRMASI ... 7

3. MATERYAL VE YÖNTEM ... 11

3.1. Materyal ... 11

3.1.1. Denemede kullanılan anaçlar... 11

3.1.1.1. Turunç (Citrus aurantium L.) ... 11

3.1.1.2. Üç Yapraklı (Poncirus trifoliata Raf.) ... 11

3.1.1.3. Carrizo Sitranjı (Citrus sinensis X Poncirus trifoliata) ... 12

3.1.1.4. Troyer Sitranjı (Citrus sinensis X Poncirus trifoliata) ... 12

3.1.2. Denemede Kullanılan Bitki Büyümesini Artırıcı Rizobakteri Irkları ... 12

3.2. Yöntem ... 12

3.2.1. Ġstatistiki Analiz ... 13

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA ... 15

4.1. AraĢtırma Sonuçları ... 15

4.1.1. Uygulamaların Turunç Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri... 15

4.1.2. Uygulamaların Üç Yapraklı Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri ... 19

4.1.3. Uygulamaların Carrizo Sitranjı Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri ... 21

4.1.4. Uygulamaların Troyer Sitranjı Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri ... 24

4.2. TartıĢma ... 27

5. SONUÇLAR ve ÖNERĠLER ... 29

KAYNAKLAR ... 30

(8)

viii SĠMGELER VE KISALTMALAR Simgeler °C santigrat derece % yüzde Kısaltmalar mg miligram (1/1000 gr) g gram (1/1000 kilogram) kg kilogram (1000 gr) ppm milyonda kısım l litre

SÇKM Suda Çözünen Kuru Madde

BBAR Bitki Büyümesini Artırıcı Rizobakteriler

FAO Food and Agriculture Organisation of United Nations

IBA Ġndol 3 Bütirik Asit

(9)

1. GĠRĠġ

Türkiye çok sayıda meyvenin birlikte yetiĢebildiği nadir ülkelerdendir. Halen Türkiye bazı meyve türlerinin en fazla üretimi yapılan bir merkez olması yanında, çok sayıda meyve türünün de önemli üreticileri arasındadır.

Turunçgiller genç bir bitki topluluğudur. Bu topluluk portakal, turunç, mandarin, bergamot, altıntop ve limon gibi ekonomik önemi yüksek olan Citrus cinsine mensup meyve türlerini kapsamaktadır. Turunçgiller ekonomik olarak geniĢ ölçüde üretimi yapılan ve sağlık açısından çok önemli meyvelerdir. KıĢ aylarının vitamin deposu olarak nitelendirilen turunçgiller, taze tüketimlerinin yanında meyve suyu olarak da geniĢ ölçüde değerlendirilmektedir. Bu bitkilerin meyvelerinden yararlanıldığı gibi meyve kabukları, yaprakları veya çiçeklerinden parfümeride koku verici olarak kullanılan uçucu yağlar elde edilmektedir. Dünyada 40 derece kuzey ile 40 derece güney enlemleri arasında yetiĢtirilen turunçgillerin üretimi sürekli artıĢ göstermektedir.

Anavatanları Çin, Güneydoğu Asya ve Hindistan olan turunçgiller genellikle tropik ve subtropik bölgelerde yetiĢebilmekte, sıcaklığın -4ºC‟nin altına düĢmediği yerlerde ise ticari olarak yetiĢtiriciliği yapılabilmektedir (Mendilcioğlu, 1999).

Ülkemizde, yaklaĢık 5 milyon ton olan turunçgiller üretimi Akdeniz ve Ege Bölgesinin sahil kesimlerinde yoğunlaĢmıĢtır. Türkiye‟de elma ile üzümden sonra en fazla üretilen ve en çok ihraç edilen meyveler turunçgillerdir. Ticari üretim dikkate alındığında gerek Türkiye, gerekse dünyada en fazla üretilen turunçgil türleri sırasıyla portakal, mandarin, limon ve altıntoptur (Anonim, 2019a)

Üretim ve ihracatıyla yüksek döviz girdisi sağlayan turunçgillerin sağlık bakımından da birçok faydaları bulunmaktadır. Turunçgillerin içerdiği vitamin ve lifler ile insan sağlığı üzerindeki müspet etkileri dünya çapında kabul görmektedir. Ancak, yararları C vitamini deposu olmakla sınırlı olmayıp, B vitamini, potasyum, kalsiyum ve magnezyum da içerirler. Lifler, organik asitler ve Ģekerler açısından zengindirler. Turunçgillerin bu zengin içeriğinin kanseri önleme, kanı temizleme, karaciğeri güçlendirme ve cildi güzelleĢtirme gibi pek çok faydası bilimsel araĢtırmalarla ispatlanmıĢtır. C vitamini üretimi yapamayan insan vücudunun günlük C vitamini ihtiyacı 50-70 mg olup, bir kg portakalda yaklaĢık 50-50 mg C vitamini bulunmaktadır (Mendilcioğlu, 1999).

Anavatanları Güneydoğu Asya olan turunçgillerin tarımı modern manada 19‟ncu yüzyılda ABD‟de baĢlamıĢ ve hızlı bir Ģekilde yayılmıĢtır. Kuzey Yarımküre‟de, Kuzey ve Orta Amerika ile Akdeniz ülkeleri, Güney Yarımküre‟de ise Güney Amerika, Güney

(10)

Afrika ve Okyanusya‟da ekonomik olarak üretilmektedir. Dünyadaki en önemli turunçgil üreticisi ülkeler; Brezilya, ABD ve Çin‟dir. BirleĢmiĢ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada 8.3 milyon hektar alanda 120 milyon ton turunçgil üretimi yapılmakta ve üretimin büyük kısmı bu 3 ülke tarafından karĢılanmaktadır. Brezilya, 20 milyon ton üretim ile dünya turunçgil üretiminde ilk sırada yer alırken, Türkiye‟nin de içinde bulunduğu Akdeniz ülkelerinin üretimi 18 milyon ton kadardır. Akdeniz ülkeleri içinde en büyük üretici Ġspanya‟dır. Türkiye ise turunçgil üretiminde dünyada ilk 10 ülke arasındadır (Anonim, 2019b).

Ülkemiz dünya turunçgiller üretim alanının en kuzey sınırında bulunmaktadır. Türkiye‟de çok eski bir geçmiĢe sahip olan narenciye yetiĢtiriciliği, Cumhuriyetten sonra hızla geliĢmiĢ ve 1930 yılından itibaren üretimde önemli artıĢlar olmuĢtur. Ülkemiz ekolojik Ģartlar açısından turunçgil yetiĢtiriciliğine son derece uygun alanlara sahiptir. Türkiye Ġstatistik Kurumu (TÜĠK) verilerine 2017 yılı turunçgil üretim miktarı ise 4 milyon 769 bin 772 tondur (Anonim, 2019a).

Türkiye‟de narenciye üretim sezonu Eylül‟de baĢlayıp Mayıs ayı ortalarına kadar devam ederken, yetiĢtiriciliği büyük ölçüde Ege ve Akdeniz kıyı Ģeridinde yapılmaktadır. Turunçgil üretiminin yüzde 95‟inin yapıldığı bu bölge 3 ana bölüme ayrılmaktadır. Çukurova Bölgesi‟nde Türkiye‟deki toplam turunçgilin yaklaĢık yüzde 70‟i üretilmektedir. Altıntopun yüzde 95‟i, limonun yüzde 85‟i, portakalın yüzde 65‟i ve mandarinin ise yüzde 75‟i yine bu bölgede yetiĢtirilmektedir. Antalya 2. büyük turunçgil üretim alanıdır. Turunçgil üretiminin yüzde 20‟si bu yöreden sağlanmaktadır. Turunçgil üretimi yapılan 3. yöremiz Ġzmir‟dir. Burada en fazla üretilen turunçgil türü mandarindir. Toplam mandarin üretiminin yüzde 20‟sini Ġzmir karĢılamaktadır.

Çizelge 1.1. Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton) (Anonim a, 2019).

Yıllar Toplam Portakal Mandarin Limon Altıntop Turunç

1990 1.474 735 345 357 33 4 1995 1.782 842 453 418 65 4 2000 2.222 1.070 560 460 130 2 2005 2.913 1.445 715 600 150 3 2010 3.572 1.711 859 787 213 2 2015 3.975 1.816 1.156 750 250 2 2016 4.293 1.850 1.337 850 253 2 2017 4.769 1.950 1.550 1007 260 2

(11)

Turunçgiller arasında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla portakal üretilmektedir. Dünya turunçgil üretiminin yaklaĢık yüzde 3‟ünü sağlayan Türkiye‟de turunçgil üretiminin yarısını portakal oluĢturmaktadır. 2017 yılında 4.769.726 ton olan toplam turunçgil üretiminin 1.950.000 tonu portakaldır. Üretimi en az yapılan meyveler ise altıntop ve turunçtur. 260.000 ton altıntop üretilen Türkiye‟de 2.124 ton da turunç üretimi yapılmıĢtır. Mandarin üretim miktarımız 1.550.469, limon üretim miktarımız 1.007.133 ton olarak kayıtlara geçmiĢtir (Anonim a, 2019).

Türkiye‟de üretilen turunçgillerin yaklaĢık yüzde 65‟i kısmı yurt içinde tüketilmektedir. KiĢi baĢına yıllık tüketimimiz 37 kg olup, geliĢmiĢ ülkelerde bu rakam 40 kg civarındadır (Anonim, 2019c).

2018 yılında ülkemizde üretilen toplam turunçgillerin yüzde 35‟i ihraç edilmiĢtir. Türkiye‟nin yıllık 4 milyon ton olan yaĢ meyve sebze ihracatının da yaklaĢık yarısını turunçgiller oluĢturmaktadır. Ġhracatta en yüksek pay yüzde 48 ile mandarine aittir. Toplam turunçgil ihracatında limon yüzde 30, portakal yüzde 17, altıntop ise yüzde 6‟lık paya sahiptir. Türkiye Ġhracatçı Birlikleri verilerine göre ülkemize 2018 yılı turunçgil ihracatından 893.614.965 Amerikan doları döviz girmiĢtir. Türkiye‟nin narenciye ihracatı yaptığı ülkeler; Rusya, Irak, Ukrayna, Romanya ve Suudi Arabistan‟dır. Bu ülkeleri Avrupa Birliği ülkeleri izlemektedir. Narenciye ithalatımız ise yok denecek kadar azdır. Toplam turunçgil ithalatımız 15.137.145 Amerikan doları olup, en fazla portakal ithal edilmektedir. Ġthalatın büyük bir kısmı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‟nden yapılmaktadır (Anonim, 2019c).

Çizelge 1.2. Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Ġhracatı (Anonim a, 2019).

Yıllar Üretim (Ton) Ġhracat Miktar (Ton) Ġhracat/ Üretim (%) Ġhracat Değer (Bin Dolar) 2000 2.222.200 491.596 22,1 173.064 2005 2.913.000 894.502 30,7 404.844 2010 3.572.376 1.241.365 34,7 859.984 2015 3.975.873 1.516.497 38,1 829.844 2016 4.293.007 1.708.345 39,7 894.107 2017 4.769.726 1.672.800 35.0 849.600

Yabancı döllenmenin yaygın oluĢu, meyve tür ve çeĢitlerinin birçoğunda vegetatif çoğaltma yöntemlerini ön plana çıkarmıĢtır. Böylece tohumla çoğaltma sonucunda ortaya çıkan açılımlar önlenebilmekte, çeĢidin tüm özelliklerinin korunabilmesi mümkün olmaktadır. Vegetatif çoğaltmada; çelik, daldırma, kök ve dip sürgünleri veya yumru ile

(12)

çoğaltma yöntemlerinden birisi veya birkaçı kullanılsa da günümüz meyveciliğinde özellikle aĢı ile çoğaltma yöntemi daha yaygın olarak kullanılmaktadır (Rom, 1987; Hartmann ve ark., 1990; Güleryüz, 1991; Ağaoğlu ve ark., 1995).

Bahçe bitkileri yetiĢtiriciliğinde en yaygın olarak kullanılan çoğaltma tekniklerinden biri çelikle çoğaltmadır. Bu yöntemle bitkilerin genetik yapıları değiĢmeden üretilmeleri mümkündür. Çelikler alındıkları zamana göre odun, yarı odun ve yeĢil çelikler olarak gruplandırılır. Odun çelikleri ile çoğaltma eĢeysiz çoğaltmanın kolay Ģeklidir. Çünkü bu çelikler hem kolay hazırlanır, hem de elveriĢsiz çevre Ģartlarına karĢı daha dayanıklıdırlar. (Güleryüz, 1991).

Turunçgiller, elma, armut, ceviz, Antep fıstığı, kiraz, Ģeftali gibi meyve türlerinin odun çelikleri ile çoğaltılmaları oldukça zordur.

Yarı odun çelikleri, kısmen odunlaĢmıĢ sürgünlerden alınan, genellikle yapraklı çeliklerdir. Turunçgiller, zeytin ve çay bu çeliklerle çoğaltılabilir. Yarı odun çelikleri, 7.5-15 cm uzunlukta hazırlanırlar.

YeĢil çelikler, yaprağını döken türlerde, ilkbahar sürgünlerinden hazırlanan odunlaĢmamıĢ çeliklerdir. Bunlar odun çeliklerine göre yapraklı olmaları nedeniyle daha hızlı köklenirler. Bu çelikler 7.5-12.5 cm uzunlukta çok yumuĢak ve gevrek olmayan sürgünlerden hazırlanır. Çok yumuĢak sürgünler köklenme olmadan çürüme eğilimindedir.

Çok yıllık bahçe bitkilerinde Ģu nedenlerle generatif yolla çoğaltma kullanılmaz: 1. Üretimi yapılan çeĢitler heterozigot kalıtsal yapıları nedeniyle tohumla çoğaltıldığında genetik açılım gösterirler. Yani genellikle ana bitkilere benzer bitkiler meydana getirmezler.

2. Bazı meyve tür ve çeĢitlerinde çekirdeksizlik söz konusudur. Bunlara muz, bazı portakal, mandarin ve altıntop çeĢitleri ile çekirdeksiz üzüm çeĢitleri örnek olarak gösterilebilir.

3. Bazı meyve türlerinde tohum oluĢur, ancak tohumların çimlenme gücü ya çok düĢük ya da yoktur. Bu nedenle tohumla ticari üretim yapılamaz.

Diğer meyve türleri gibi turunçgil türlerinin üretiminde de doğrudan doğruya tohumla çoğaltma yöntemi kullanılmaz. Bu türlerde çelikle çoğaltma da fazla baĢarılı olmadığından üretimin esası aĢıyla çoğaltmaya dayanır. AĢı ile çoğaltma anaç ve kalem olmak üzere farklı bitkilerin aynı gövde üzerinde yetiĢtirilmesi esasına dayanır. AĢı ile çoğaltmada anaç ve kalem olmak üzere iki unsur vardır. Kalem ağacın taç kısmını oluĢtururken, anaç ağacın toprak altı kısmını oluĢturmakta ve toprakta tutunmayı sağlayarak su ve besin maddelerinin alımı ve taĢınımı gibi görevleri üstlenmektedir. Meyve

(13)

yetiĢtiriciliğinde anaçlar, üzerine aĢılanan çeĢitler kadar önemlidir. Nitekim bir meyve anacının standart bir çeĢidin özelliklerini taĢıması beklenmediği halde anaçların toprak altı ve kalemin oluĢturduğu özel iliĢkilerde iyi bir performansa sahip olmaları gerekir. Ağaçların yaĢamlarında birinci derecede sorumluluğu üstlenen canlı kısım köklerdir. Bunların toprakta yayılma gösterdiği çevre ile olan iliĢkileri, ağaçların sağlıklı ve verimli olabilmelerine etkisi açısından önemlidir. Son yıllarda meyve yetiĢtirme yöntemlerinde uygulanan değiĢiklikler de amaca uygun anaçların kullanılmasıyla mümkün olmaktadır. Genetik bodur çeĢitler için kuvvetli, normal geliĢen çeĢitlerden küçük ağaçlar elde etmek için ise bodur anaçların kullanılması bu açıdan önemlidir. Ancak bu sayede entansif meyve yetiĢtiriciliği gündeme gelebilmiĢtir. Meyvecilikte kullanılan anaçlar çöğür ve klon anaçları olarak ikiye ayrılır. Meyve türlerinin büyük bir kısmında çöğür anaçlar kullanılmaktadır. Bunların hemen hepsinin ortak sakıncası çok fazla miktarda varyasyon göstermeleridir. Bu durum ağacın geliĢimindeki homojeniteyi olumsuz yönde etkiler. Ayrıca heterojen geliĢen çöğürlerin anaç kalem uyuĢmazlığı ve çevreye adaptasyon açısından da farklı davranıĢlarda olduğu bilinmektedir. Tohumlardaki açılım nedeniyle çöğür anaçları üzerine aĢılanan çeĢitlerle uyuĢma durumları, büyüme kuvvetleri, verimlilikleri, meyve özellikleri, kurağa, soğuğa, hastalık ve zararlılara karĢı dayanım düzeyleri heterojenlik göstermekte ve bu anaçların en önemli sakıncalarını oluĢturmaktadır (Gülcan, 1991).

Turunçgillerde çok farklı anaçlar mevcuttur. Meyvecilikte kullanılan anaçlar üretim Ģekillerine göre generatif ve vejetatif anaçlar Ģeklinde sınıflandırılır. Generatif yolla yani tohumla anaç üretiminde açılma meydana geldiği için meyve fidanı üretiminde son yıllarda klon anaçlarının kullanımında hızlı artıĢlar meydana gelmiĢtir. Turunçgil meyve türlerinin üretiminde de verim ve kaliteyi artırmak ve birçok abiyotik ve biyotik strese karĢı tolerans sağlanması bakımından klon anaçları kullanımı giderek yaygınlaĢmaktadır. Subtropik iklim meyve ağaçları içerisinde dünyada en yaygın klonal anaç kullanımı turunçgillerdedir.

Turunçgil fidanı üretiminde farklı anaçlar kullanılmaktadır. Bunlardan önemlileri turunç ve melezleri, üçyapraklı ve melezleri, mandarin ve mandarin benzerleri, limon ve akrabaları, laymlar ve akrabaları, portakal, sitremon (üçyapraklı X limon), sitrumelo (üçyapraklı X altıntop), tatlı laym, altıntop, yuzu, volkameriana, makrophylla, sitranjlardır (üç yapraklı X portakal). Bu anaçlardan ülkemizde en çok kullanılanları ise turunç ve üçyapraklıdır. Son yıllarda sitranjlar da kullanılmaya baĢlanmıĢtır (Mendilcioğlu, 1999).

Turunçgillerde anaç olarak kullanılan Turunç, üçyapraklı ve sitranjlarda çelik köklenmesinde sıkıntılar yaĢanmaktadır. Köklenme sorununu çözmek için aminoasit

(14)

(Pedrotti ve ark., 1994), indol asetik asit (De Klerk ve ark., 1997; Ahmad ve ark., 2003), bazı vitaminler (Antonopoulou ve ark., 2005) gibi uygulamalar yapılmaktadır. Bunlardan baĢka son zamanlarda kullanımı yaygınlaĢmaya baĢlamıĢ olan bitki büyümesini artıran rizobakteriler ile köklenme sorununa bir çözüm olarak sunulduğu birçok çalıĢmada bildirilmiĢtir (Larraburu ve ark., 2007; Teixeira ve ark., 2007; Erturk ve ark., 2010).

Bu çalıĢmada, ülkemizde ve dünyada turunçgillerde anaç olarak yaygın bir Ģekilde kullanılan turunç, üçyapraklı, Carrizo sitranjı ve Troyer sitranjı ve anaçları çeliklerinin köklenmesi üzerine Bacillus OSU-142 ve Bacillus A-18 bakteri ırkları ve indol bütirik asit (IBA) uygulamalarının etkileri incelenmiĢtir.

(15)

2. KAYNAK ARAġTIRMASI

Meyve türlerinin çoğunda çeliklerin köklenmesi kolay değildir. Dolayısıyla bu türlerde köklenme ile ilgili problemleri gidermek için çeliklere çeĢitli uygulamalar (büyümeyi düzenleyici maddeler, çeĢitli kimyasal maddeler, bakteri, fungus, laser, karbonhidratlar vb.) yapılmaktadır (Doud ve Carlson, 1972; EriĢ ve Soylu, 1984; Burak ve Öz, 1987; Özcan ve ark., 1990; Gus‟kov ve ark., 1991; Dubeikovsky ve ark., 1993; Budagovskii ve ark., 1994; Wiesman ve Lavee, 1995; Grange ve ark., 1997; Dumanoğlu ve ark., 1999). Bu konuda en fazla yapılan uygulama büyümeyi düzenleyici madde kullanımıdır. 1935‟de Zimmerman ve arkadaĢlarının sentetik oksinleri bulmalarından sonra çeliklerde köklenme oranını artırmak amacıyla en fazla baĢvurulan uygulama oksinlerin ve özellikle indol bütirik asit (IBA) kullanımıdır. Oksinlerin lokal olarak uygulanmasıyla sürgün koltuğunda adventif kökler oluĢur ve sürgün çeliklerinde kallus ve kök oluĢumu kamçılanır (Güleryüz, 1982; Howard, 1985; Hartmann ve ark., 1990).

Çelikle çoğaltma birçok bitkinin çoğaltılmasında kullanıldığı gibi, ayrıca standart anaç yetiĢtirilmesinde de büyük bir öneme sahiptir (Özbek, 1978). Genelde aĢı ile çoğaltılan turunçgillerde çelikle çoğaltmada bugüne kadar limon dıĢında çok iyi sonuçlar alınamamıĢtır.

Büyümeyi düzenleyici maddelerin çelik köklenmesinde önemli etkileri vardır. Turunçgillerde bu maddelerin köklenme amaçlı ilk kullanımı limonlarda rapor edilmiĢ ve olumlu sonuçlar alındığı bildirilmiĢtir (Cooper, 1935).

Swingle turuncunda çelik köklenmesi üzerine IBA uygulamalarının etkilerinin incelendiği bir çalıĢmada 500, 1000 ve 1500 ppm dozlar kullanılmıĢ ve en iyi sonuçlar 500 ppm uygulamasında % 68.5 olarak elde edilmiĢtir (Bhatt ve Tomar, 2010).

Valencia portakal çeĢidinde çelik köklenmesi üzerine IBA ve Paclobutrazol uygulamalarının etkilerinin incelendiği bir çalıĢmada en yüksek çelik köklenmesi (%19.6) 500 ppm IBA + Paclobutrazol uygulamasından elde edilmiĢtir (Habermann ve ark., 2006).

Rangpur laymı ve Oroblanco‟da (Citrus grandis X Citrus paradisi) çelik köklenmesi üzerine yapılan bir çalıĢmada çeliklere IAA uygulanmıĢ ve 100 gün sonunda köklenme oranları sırasıyla %100 ve % 12.2; kallus oranları ise % 0 ve % 79.3 olarak bulunmuĢtur (Sagee ve ark., 1990).

Dokuz turunçgil anacında farklı IBA dozlarının çelik köklenmesi üzerine etkilerinin incelendiği çalıĢmada üç yapraklı, Carrizo sitranj, Kleopatra mandarini, Citrumelo 1452 anaçlarında kontrol ve farklı IBA uygulamalarında hiç köklenme tespit edilememiĢtir. En

(16)

yüksek köklenme oranı 4000 ppm IBA uygulamasında Volkameriana‟da (%73.9), en düĢük ise Yuzu‟da kontrol uygulamasında (% 9.5) tespit edilmiĢtir. Öte yandan Volkameriana en fazla kök sayısına sahipken, Kaba limon en fazla kök uzunluğuna sahip olarak bulunmuĢtur. Anaçların köklenme oranı, kök sayısı ve uzunluğunu artırmak amacıyla 4000 ppm IBA dozunun genel olarak uygun olduğu saptanmıĢtır (Uzun ve Seday, 2011).

Kaba limon (Citrus jambhiri) çeliklerinin köklenmesi üzerine IBA ve cycloposphamide uygulamalarının etkilerinin incelendiği çalıĢmada en yüksek köklenme oranı (%8.2) IBA ve cycloposphamide‟in birlikte kullanımı ile elde edilmiĢtir (Singh ve ark., 1987).

Farklı turunçgil anaçlarında yeĢil çeliklerin köklenme kabiliyetlerinin incelendiği bir çalıĢmada limon ve kaba limon çeliklerinde köklenme oranı % 100, Tengu ve Kuno satsuma mandarinlerinde % 0, üç yapraklıda ise % 100 olarak tespit edilmiĢtir (Bhusal ve ark., 2003).

Bitki büyümesini teĢvik eden bakterilerin bitki sağlığı ve verimi üzerine etkileri son yıllarda yapılan araĢtırmalarla gösterilmiĢtir. Sentetik kimyasal içeren maddeler yerine tabiata uyumlu faydalı mikroorganizmalardan oluĢan biyogübrelerin kullanımı ile bitki büyümesi artmakta, toprak verimliliği korunmakta ve çevreye verilen zararlar büyük ölçüde azalmaktadır (O'connell, 1992).

Agrobacterium, Bacillus, Streptomyces, Pseudomonas, Alcaligenes gibi patojenik olmayan bakterilerin çeliklere uygulanması sonucunda bakterilerin oksin sentezlemesiyle kök oluĢumunu teĢvik ettiği birçok çalıĢmada belirlenmiĢtir (Patena ve ark., 1987; Srinivasan ve ark., 1996; Tripp ve Stomp, 1997; Goto, 2012). Kök oluĢumunun mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte oksin gibi bazı fitohormonların sentezlenmesi, etilen sentezinin engellenmesi ve besin elementlerinin mineralizasyonun sağlanmasıyla gerçekleĢtiği kabul edilmektedir (Steenhoudt ve Vanderleyden, 2000; Goto, 2012).

Bassil ve ark. (1991) ABD'de Enis ve Casina fındık çeĢitlerine ait yarı odun çeliklerinin köklenmesi üzerine yaptıkları bir çalıĢmada IBA ve Agrobacterium rhizogenes uygulamalarının etkilerini incelemiĢlerdir. AraĢtırma sonucunda bakteri uygulamalarının çeliklerde kök oluĢumunu kontrole göre önemli ölçüde artırdığı belirlenmiĢtir.

Kütahya viĢne çeĢidine yapılan bir çalıĢmada odunsu çeliklerin köklenmesi üzerine 2000, 4000, 6000 ppm IBA ile Agrobacterium rubi‟nin 3 farklı ırkının (A1, A16, A18) etkileri incelenmiĢtir. AraĢtırma sonunda kontrol uygulamasında köklenme elde

(17)

edilmezken, diğer uygulamalarda farklı oranlarda köklenme elde edilmiĢtir. En yüksek köklenme oranı 2000 ppm IBA+A16 uygulamasından (%70.0) elde edilmiĢtir (ErciĢli ve ark., 2000a).

Rosa dumalis türüne ait bir dikensiz kuĢburnu tipinde yalnız ve kombinasyon Ģeklinde 2000, 4000, 6000 ppm IBA ile Agrobacterium rubi‟nin 3 farklı ırkının (A1, A16, A18) çelik köklenmesine etkilerinin incelendiği çalıĢmada uygulamalar köklenme oranlarını artırmıĢtır. En yüksek köklenme oranı 2000 ppm IBA+A18 uygulamasından (%95.0) elde edilmiĢtir (ErciĢli ve ark., 2000b).

Photinia bitkisinde in vitro Ģartlarda köklendirmeyi artırmak için bazı bakterilerin etkilerini incelemek için yapılan çalıĢmada Azospirillum brosilense ve Azotobacter

chroococcum kullanılmıĢtır. Bakteri ile birlikte IBA, BA, GA3 bitki büyüme

düzenleyicileri de kullanılmıĢtır. Hem oksin hem de bakteri aĢılaması köklenmede etkili olmuĢtur. Bakteri aĢılaması sürgünlerinin erken köklenmesini teĢvik etmiĢtir. Azospirillum brasilence ile birlikte IBA uygulamaları kök taze ağırlığında (%105), kuru ağırlığında (%137) ve kök yüzey alanında (%65) önemli derecede artıĢlara sebep olmuĢtur (Larraburu ve ark., 2007).

Bitki büyümesini artıran rizobakterilerin M9 elma anacında köklenme üzerine etkisini belirlemek üzere yapılan bir çalıĢmada, Agrobacterium rubi ve Bacillus OSU 142 bakterileri uygulanmıĢtır. ÇalıĢma sonucunda uygulamaların kontrol grubuna göre daha yüksek kallus oranına sahip olduğu ve köklenme yüzdesinin arttığı belirlenmiĢtir (Pirlak ve Baykal, 2009).

Bitki büyümesini artıran rizobakterilerin bitki köklenmesi üzerine yapılan bir çalıĢmada Bacillus RC23, Paenibacillus polymyxa RC05, Bacillus subtilis OSU142, Bacillus RC03, Comamonas acidovorans RC41, Bacillus megaterium RC01 ve Bacillus simplex RC19 bakterileri kivinin yarı odun ve odun çeliklerine uygulanmıĢtır. Bu bakterilerin köklenme oranını kontrole göre %42.5-47.5 arasında artırdığı belirlenmiĢtir. ÇalıĢma sonucunda bu bakterilerin oksine alternatif olarak organik fidan yetiĢtiriciliğinde kullanılabileceği tavsiye edilmiĢtir (Erturk ve ark., 2010).

Arokarya (Aroucaiıa excelsa R. BR. var. Glauca) bitkisi ile Agrobacterium rhizogenes‟in birlikte kültürüyle in vitro Ģartlarda köklenme üzerine etkisini incelemek amacıyla K599 ırkı kullanılmıĢ, çalıĢma sonunda %40‟a kadar köklenme artıĢı gerçekleĢmiĢtir (Sarmast ve ark., 2012).

Yaban mersini (Myrtus communis L.) çeliklerinin köklenmesi üzerine IBA (500 ve 1000 ppm) ve bakteri (Bacillus T33,T7, MicrobacteriumR23) uygulamalarının etkilerinin

(18)

incelendiği bir çalıĢmada uygulamaların köklenmeyi kontrole göre artırdığı, en yüksek köklenmelerin ise Bacillus T33 (% 50) ve 500 ppm + T7 (%68.89) uygulamalarında meydana geldiği belirlenmiĢtir (Arıkan ve ark., 2015).

Ġn vitro Ģartlarda farklı bakteri ırkları (Bacillus subtilis 13, Bacillus lentus 13, Bacillus megaterium 14 ve Rhodotorula spp. 15) ve IBA‟nın GF-677 ve MaxMa-14 anaçlarının köklenmesine etkilerinin tespiti amacıyla yapılan çalıĢmada mikroçeliklerin dip kısımlarına bakteri inokulasyonu yapılarak IBA içermeyen ortama dikilmiĢtir. AraĢtırmada uygulamaların sürgün uzunluğu, sürgün çapı, mikrosürgün baĢına kök sayısı, kök uzunluğu, kök çapı, kök oranı, kök ve sürgün yaĢ ve kuru ağırlığı üzerine etkileri incelenmiĢtir. Uygulamalardan 1 ay sonra yapılan ölçümlerde bitki büyümeyi artırıcı rizobakterilerin hem MaxMa-14 hem de GF-677 anaçlarında köklenmeye etkisi olmazken, IBA uygulaması (sırasıyla % 100; % 88,8) ve kontrol grubunda (sırasıyla % 100; % 0) köklenme belirlenmiĢtir (Güler, 2017).

Kınık ve Çelikel (2017), kuĢburnu çeliklerinin köklenmesi üzerine 10 rizobakteri ırkı ve 1000 ppm oksin uygulamasının etkilerini incelediği araĢtırmada en yüksek köklenme oranını Bacillus megaterium ve Pseudomonas flourescens uygulamalarında tespit etmiĢlerdir.

(19)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

Bu çalıĢma 2017- 2018 yılları arasında Adana Zirai Üretim ĠĢletmesi Tarımsal Yayım ve Hizmet Ġçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü‟ne ait ısıtmalı cam serada yürütülmüĢtür.

3.1. Materyal

ÇalıĢmada materyal olarak Turunç (Citrus aurantium L.), Üç Yapraklı (Poncirus trifoliata Raf.), Carrizo Sitranj (Citrus sinensis X Poncirus trifoliata) ve Troyer Sitranj (Citrus sinensis X Poncirus trifoliata) anaçları kullanılmıĢtır. ÇalıĢmada kullanılan turunçgil çelikleri Alata Bahçe Kültürleri AraĢtırma Enstitüsü‟nden temin edilmiĢtir.

3.1.1. Denemede kullanılan anaçlar 3.1.1.1. Turunç (Citrus aurantium L.)

Turunç Ģimdiye kadar gerek Akdeniz Havzası, gerekse diğer turunçgil üreten ülkelerde portakal, mandarin, limon ve altıntoplar için en çok kullanılan anaçtır. Üzerine aĢılı ağaçlar orta kuvvetli ve irilikte ağaçlar oluĢturur. Üzerine aĢılı çeĢitlerin kurağa dayanımı orta seviyededir. Yüksek toprak pH‟sına orta derecede dayandığı için ağır, drenajı zayıf topraklarda yaygın olarak kullanılır. Ağır topraklarda iyi geliĢir, kirece dayanıklıdır ve kazık kök oluĢturmaya eğilimlidir. Bazı limon çeĢitleri ve satsuma mandarini haricinde tür ve çeĢitlerle iyi uyuĢma gösterir. Turunç üzerine aĢılı ağaçlar standart büyüklükte taç yapar. Akdeniz bölgesinde yaygın bir Ģekilde kullanılır. Tristeza ve uçkurutana hassastır. CüceleĢme, gözenek virüs hastalığı ve kök boğazı çürüklüğüne dayanıklıdır. Dona dayanımı yüksektir. % 85-90 oranında poliembriyoni göstermektedir (Mendilcioğlu, 1999).

3.1.1.2. Üç Yapraklı (Poncirus trifoliata Raf.)

Subtropik Ģartlarda yaprağını döken bir anaçtır. En önemli özelliği soğuğa dayanıklı olmasıdır. Üç yapraklı, üzerine aĢılı ağacı erken meyveye yatırır ve meyve kalitesini olumlu yönde etkiler. Türkiye‟de Ege ve Doğu Karadeniz bölgelerinde mandarine anaç olarak kullanılır. KıĢ soğuklarına en dayanıklı anaçtır. Kök boğazı çürüklüğüne dayanıklıdır. Erken verim alınmasını sağlar. CüceleĢme dıĢında virüs hastalıklarına dayanıklıdır. Portakal ve satsuma için uygun bir anaçtır. BodurlaĢtırma özelliği vardır.

(20)

Nematoda da hassastır. Limonlarla, özellikle Kütdiken çeĢidiyle uyuĢması iyi değildir. Kireçli ve tuzlu topraklardan hoĢlanmaz (Mendilcioğlu, 1999).

3.1.1.3. Carrizo Sitranjı (Citrus sinensis X Poncirus trifoliata)

Erkenci ve verimlidir. Kurağa ve nematoda dayanıklıdır. pH 7.6‟ya kadar dayanabilir. Üzerine aĢılı mandarinlerde kaliteyi olumlu etkiler. Büyüme kuvveti Troyer‟den fazladır. Göçüren ve kavlama hastalıklarına dayanıklı, cüceleĢmeye ise hassastır. Tristeza‟ya dayanıklılığı turunçtan iyi olduğundan turunca alternatif olarak kullanılır (Mendilcioğlu, 1999).

3.1.1.4. Troyer Sitranjı (Citrus sinensis X Poncirus trifoliata)

Üç yapraklıya çok benzer. Ege Bölgesinde anaç olarak kullanılır. % 80-100 nucellar bitki oluĢturur. En iyi özellikleri pH 8-8.5‟da geliĢebilmesi, kuru toprağa, kirece, soğuğa dayanıklı olmasıdır. GeliĢmesi iyi olup, özellikle satsuma mandarininde meyve kalitesine etkisi çok olumludur (Mendilcioğlu, 1999).

3.1.2. Denemede Kullanılan Bitki Büyümesini Artırıcı Rizobakteri Irkları

Bu araĢtırmada in vitro Ģartlarda yapılan çalıĢmalar ile oksin ürettiği tespit edilen Agrobacterium rubi A-18 ve Bacillus OSU-142 bakteri ırkları kullanılmıĢtır. Bakteriler Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Genetik ve Biyomühendisliği Bölümü‟nden temin edilmiĢtir.

3.2. Yöntem

Turunçgil anaçlarından çelikler yeĢil çelik olarak Temmuz (2017), yarı odunsu çelik olarak Ekim (2017) ve odun çeliği olarak ise Ocak (2018) ayında hazırlanmıĢtır. AraĢtırmada kullanılan çelikler Alata Bahçe Kültürleri AraĢtırma Enstitüsünden ismine doğru ağaçlardan temin edilmiĢtir. Çelikler 4 boğumlu olarak hazırlanmıĢ, 2 boğumlu yapraksız, üst 2 boğumlu yapraklı olarak dikilmiĢtir. Çelikler sürgünlerin orta yerinden alınarak buz kutusunda getirilmiĢtir. Bu çeliklere tek baĢına ve kombinasyon halinde 1000, 2000 ve 4000 ppm IBA ile Agrobacterium rubi A-18 ve Bacillus OSU-142 bakteri ırkları uygulanmıĢtır. Çeliklere yapılan uygulamalar aĢağıda verilmiĢtir.

(21)

1. Kontrol

2. 1000 ppm IBA 3. 2000 ppm IBA 4. 4000 ppm IBA

5. OSU-142 bakterisi uygulaması 6. A-18 bakterisi uygulaması 7. OSU-142 + A-18 kombinasyonu

8. 1000 ppm IBA + OSU-142 kombinasyonu 9. 2000 ppm IBA + OSU-142 kombinasyonu 10. 4000 ppm IBA + OSU-142 kombinasyonu 11. 1000 ppm IBA + A-18 kombinasyonu 12. 2000 ppm IBA + A-18 kombinasyonu 13. 4000 ppm IBA + A-18 kombinasyonu

Hazırlanan çeliklere IBA solüsyon halinde hızlı daldırma yöntemiyle, bakteri ırkları ise süspansiyon halinde 1x109

bakteri/ml konsantrasyonunda hazırlanarak uygulanmıĢtır (Pırlak ve Baykal, 2009). Uygulama yapılan çelikler sıcaklığı 25oC‟ye ayarlı, %90-95 nisbi neme sahip ve içinde perlit bulunan sisleme ünitesine yerleĢtirilmiĢtir (ġekil 3.1, 3.2). 3 ay süreyle sisleme ortamında tutulan çelikler bu sürenin sonunda sökülerek köklenme oranları (%), kallus meydana gelme oranları (%) ve canlı kalma oranları (%) belirlenmiĢtir (Bhusal ve ark., 2003). Sökülen çeliklerde canlı kalma oranları tespit edilirken çelik kabuklarının altındaki dokunun canlı olup olmadığı incelenmiĢ, ayrıca çelik üzerindeki gözlerden kesit alınarak bu gözlerin yeĢil rengini koruması halinde canlı olarak kabul edilmiĢtir.

3.2.1. Ġstatistiki Analiz

Deneme; iki faktörlü (uygulamalar, çelik alma dönemi) “Tam ġansa Bağlı Deneme Desenine” göre, üç tekerrürlü ve her tekerrürde 5 çelik bulunacak Ģekilde kurulmuĢtur. Elde edilen veriler arc sinüs (açı) transformasyonuna tabi tutulduktan sonra SPSS istatistik programı ile değerlendirilerek Duncan Çoklu KarĢılaĢtırma Testi uygulanmıĢtır.

(22)

ġekil 3.1. Sisleme ünitesi

(23)

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA 4.1. AraĢtırma Sonuçları

4.1.1. Uygulamaların Turunç Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri

Bitki büyümesini artırıcı bakteri ve IBA uygulamalarının turunçta yeĢil, yarı odunsu ve odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuĢtur (Çizelge 4.1). Köklendirme süresince yeĢil çeliklerin büyük bir bölümü canlılığını koruyamamıĢtır. Kontrol uygulamasında % 33.33 olan canlılık oranı uygulamaların çoğunda kontrole göre azalmıĢ, sadece 1000 ppm IBA + OSU-142 (% 40) ve 2000 ppm IBA + OSU-142 (% 53.33) uygulamalarında canlılık oranları kontrolden yüksek bulunmuĢtur. En düĢük canlılık oranları ise % 13.33 ile 4000 ppm IBA ve OSU-142 uygulamalarında tespit edilmiĢtir. Canlılık oranlarına paralel olarak yeĢil çeliklerde kallus oranı da düĢüktür. Kontrolde % 13.33 olan kallus oluĢturma oranı 4000 ppm IBA uygulamasında % 6.67‟ye düĢmüĢ, diğer uygulamalarda ise kontrol ile aynı veya daha yüksek bulunmuĢtur. En yüksek kallus oluĢumları ise 1000 ppm IBA + OSU-142 ve 4000 ppm IBA + A-18 (% 33.33) ve 2000 ppm IBA + OSU-142 (% 53.33) uygulamasında meydana gelmiĢtir. Uygulamaların yeĢil çeliklerde köklenme üzerine olumlu etkileri olmamıĢ, sadece 2000 ppm IBA + OSU-142 uygulamasında % 6.67 köklenme meydana gelmiĢtir (ġekil 4.1).

Yarı odun çeliklerinin büyük bir bölümü köklendirme ortamında canlı kalmıĢtır. Uygulamaların çoğunda canlılık oranı % 100 olarak bulunmuĢ, sadece OSU-142 uygulamasında % 80 olan oran istatistiki olarak diğer uygulamalardan farklı grupta yer almıĢtır (Çizelge 4.1). Benzer Ģekilde yarı odun çeliklerde kallus oluĢumu da yüksektir. En yüksek kallus oluĢumu 1000 ppm IBA ve OSU-142 + A-18 uygulamasında (% 100), en düĢük ise 2000 ppm ve 4000 ppm IBA uygulamalarında meydana gelmiĢtir (% 73.33). Yarı odun çeliklerinde canlılık ve kallus oranları yüksek olmasına rağmen OSU-142 (% 20) dıĢındaki uygulamalarda köklenme meydana gelmemiĢtir.

Odun çeliklerinde canlılık oranları genel olarak düĢük bulunmuĢtur. Kontrolde çeliklerin tamamı ölürken, 1000 ppm IBA ve 4000 ppm IBA + A-18 haricinde bakteri ve IBA uygulamaları sonucu canlılık oranları bir miktar yükselmiĢtir. Uygulamalar arasındaki farklar istatistiki olarak önemlidir. En yüksek canlılık oranları 4000 ppm IBA + OSU-142 ve 1000 ppm IBA + A-18 uygulamalarında bulunmuĢtur (% 53.33). Odun çeliklerinde kallus oluĢumu da düĢük bulunmuĢtur. Canlılık oranlarına benzer Ģekilde kontrolde kallus meydana gelmemiĢ, 1000 ppm IBA ve 4000 ppm IBA + A-18 haricinde uygulamalar

(24)

sonucu kallus oranları bir miktar artmıĢtır. Kallus oluĢumu üzerine en etkili uygulamalar ise 4000 ppm IBA + OSU-142 ve 1000 ppm IBA + A-18 (% 40.00) olarak tespit edilmiĢtir.

(25)

Çizelge 4.1. Bakteri ve IBA uygulamalarının turunç anacında köklenme üzerine etkileri

TURUNÇ

YEġĠL ÇELĠK YARI ODUN ÇELĠĞĠ ODUN ÇELĠĞĠ

Canlılık oranı (%)* Kallus oluĢturan çelik (%) Köklenme

oranı (%) oranı (%) Canlılık

Kallus oluĢturan

çelik (%)

Köklenme

oranı (%) oranı (%) Canlılık

Kallus oluĢturan çelik (%)

Köklenme oranı (%) Kontrol 33.33 ab** 13.33 bc 0.00 b 100.00 a 86.67 abc 0.00 b 0.00 c 0.00 c 0.00 b

1000 ppm IBA 26.67 bc 26.67 ab 0.00 b 100.00 a 100.00 a 0.00 b 0.00 c 0.00 c 0.00 b 2000 ppm IBA 26.67 bc 26.67 ab 0.00 b 100.00 a 73.33 c 0.00 b 20.00 b 20.00 ab 0.00 b 4000 ppm IBA 13.33 c 6.67 c 0.00 b 100.00 a 73.33 c 0.00 b 26.67 b 26.67 a 6.67 b OSU-142 13.33 c 13.33 bc 0.00 b 80.00 b 80.00 bc 20.00 a 20.00 b 20.00 ab 0.00 b A-18 20.00 bc 20.00 bc 0.00 b 93.33 a 86.67 abc 0.00 b 20.00 b 20.00 ab 0.00 b OSU+A-18 26.67 bc 13.33 bc 0.00 b 100.00 a 100.00 a 0.00 b 13.33 b 6.67 cd 0.00 b 1000 ppm IBA+OSU-142 40.00 ab 33.33 ab 0.00 b 100.00 a 93.33 ab 0.00 b 13.33 b 13.33 bc 6.67 b 2000 ppm IBA+OSU-142 53.33 a 53.33 a 6.67 a 93.33 a 93.33 ab 0.00 b 13.33 b 13.33 bc 0.00 b 4000 ppm IBA+OSU-142 26.67 bc 13.33 bc 0.00 b 100.00 a 93.33 ab 0.00 b 53.33 a 40.00 a 20.00 a 1000 ppm IBA +A-18 20.00 bc 13.33 bc 0.00 b 93.33 a 93.33 ab 0.00 b 53.33 a 40.00 a 6.67 b 2000 ppm IBA +A-18 26.67 bc 13.33 bc 0.00 b 100.00 a 93.33 ab 0.00 b 20.00 b 20.00 ab 6.67 b 4000 ppm IBA +A-18 33.33 ab 33.33 ab 0.00 b 93.33 a 93.33 ab 0.00 b 0.00 c 0.00 c 0.00 b LSD 19.63 28.72 10.09 20.18 26.35 20.18 19.6 18.13 21.25 Canlılık oranı (%) Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%)

YEġĠL ÇELĠK 27.69 b 21.54 b 0.51

YARI ODUN ÇELĠĞĠ 96.41 a 89.23 a 1.54

ODUN ÇELĠĞĠ 19.49 c 16.92 b 3.59

LSD 11.26 13.17 Ö.D.

*Ġstatistiki analizler arc sin (açı) değerleri üzerinden yapılmıĢtır.

(26)

Odun çeliklerinde de köklenme oranları tatminkar seviyelere ulaĢmamıĢtır. Kontrol uygulamasında köklenme meydana gelmezken, bakteri ve IBA uygulamalarının da kölenmeyi artırıcı etkileri sınırlı kalmıĢ, sadece 5 uygulamada düĢük oranlarda köklenme meydana gelmiĢtir. En fazla köklenme meydana gelen uygulama ise % 20.00 ile 4000 ppm IBA + OSU-142 olmuĢtur (Çizelge 4.1).

ġekil 4.1. Sökülen turunç çelikleri

Turunç anacında bakteri ve IBA uygulamalarının çelik alım dönemlerine göre etkileri incelendiğinde ise uygulamalarının canlılık ve kallus oluĢumuna etkileri arasındaki farkların istatistiki olarak önemli, köklenme üzerine etkilerinin ise önemsiz olduğu görülmektedir (Çizelge 4.1). Çeliklerin canlılık oranlarında dönemlere göre büyük farklar bulunmaktadır. En yüksek canlılık oranı yarı odun çeliklerde elde edilmiĢ (% 96.41), bunu yeĢil (% 27.69) ve odun çelikleri (% 19.49) takip etmiĢtir. Benzer Ģekilde kallus oranlarında da yarı odun çelikleri diğerlerinden yüksektir (% 89.23). Kallus oranı yeĢil çeliklerde % 21.54, odun çeliklerinde ise % 16.92 olarak bulunmuĢtur. Üç çelik alım zamanında da köklenme oranları çok düĢük meydana gelmiĢ ve dönemler arasında istatistiki fark bulunmamıĢtır.

(27)

4.1.2. Uygulamaların Üç Yapraklı Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri

Bitki büyümesini artırıcı bakteri ve IBA uygulamalarının üç yapraklı anacı yeĢil, yarı odunsu ve odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkileri Çizelge 4.2‟de verilmiĢtir. Uygulamaların çeliklerde canlılık, kallus oluĢturma ve köklenme üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuĢtur.

Üç yapraklı yeĢil çeliklerinde köklendirme süresi sonunda canlılık oranları düĢük bulunmuĢtur. Uygulamaların yeĢil çeliklerde canlılık oranları üzerine etkileri arasındaki farklar istatistiki olarak önemsiz bulunmuĢtur. Benzer Ģekilde yeĢil çeliklerde kallus oluĢturma oranları da düĢüktür. Kontrol grubu çeliklerde kallus oluĢmazken, bazı uygulamalarda düĢük de olsa kallus meydana gelmiĢtir. En fazla kallus oluĢumu ise % 20.00 ile 2000 ppm IBA + OSU-142 ve % 13.33 ile 4000 ppm IBA + OSU-142 uygulamalarında belirlenmiĢtir. Üç yapraklı yeĢil çeliklerinde kontrol dahil hiçbir uygulamada köklenme meydana gelmemiĢtir (ġekil 4.2).

(28)

Çizelge 4.2. Bakteri ve IBA uygulamalarının üç yapraklı anacında köklenme üzerine etkileri

ÜÇ YAPRAKLI

YEġĠL ÇELĠK YARI ODUN ÇELĠĞĠ ODUN ÇELĠĞĠ

Canlılık oranı (%)*

Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%) oranı (%) Canlılık

Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%) oranı (%) Canlılık

Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%)

Kontrol 6.67** 0.00 c 0.00 93.33 ab 93.33 ab 0.00 b 53.33 abc 26.67 c 0.00 b 1000 ppm IBA 6.67 0.00 c 0.00 100.00 a 100.00 a 13.33 ab 60.00 ab 33.33 bc 6.67 ab 2000 ppm IBA 13.33 6.67 bc 0.00 86.67 bc 86.67 bc 13.33 ab 46.67 bc 33.33 bc 13.33 ab 4000 ppm IBA 6.67 6.67 bc 0.00 66.67 d 66.67 d 0.00 b 46.67 bc 46.67 ab 13.33 ab OSU-142 6.67 6.67 bc 0.00 66.67 d 60.00 d 0.00 b 53.33 abc 33.33 bc 0.00 b A-18 6.67 6.67 bc 0.00 86.67 bc 86.67 bc 13.33 ab 53.33 abc 53.33 a 13.33 ab OSU+A-18 6.67 0.00 c 0.00 80.00 cd 80.00 cd 6.67 ab 60.00 ab 46.67 ab 0.00 b 1000 ppm IBA +OSU-142 6.67 0.00 c 0.00 66.67 d 66.67 d 0.00 b 46.67 bc 33.33 bc 20.00 a

2000 ppm IBA +OSU-142 20.00 20.00 a 0.00 73.33 cd 73.33 cd 13.33 ab 53.33 abc 53.33 a 20.00 a

4000 ppm IBA +OSU-142 13.33 13.33 ab 0.00 66.67 d 66.67 d 26.67 a 40.00 c 33.33 bc 20.00 a 1000 ppm IBA +A-18 6.67 0.00 c 0.00 66.67 d 66.67 d 0.00 b 60.00 ab 53.33 a 20.00 a 2000 ppm IBA +A-18 6.67 6.67 bc 0.00 66.67 d 60.00 d 0.00 b 46.67 bc 46.67 ab 20.00 a 4000 ppm IBA +A-18 6.67 0.00 c 0.00 73.33 cd 73.33 cd 0.00 b 66.67 a 60.00 a 20.00 a LSD Ö.D. 24.72 Ö.D. 22.16 21.09 25.99 15.57 15.95 27.47 Canlılık oranı (%) Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%)

YEġĠL ÇELĠK 8.72 c 5.13 c 0.00 c

YARI ODUN ÇELĠĞĠ 76.41 a 75.38 a 6.67 b

ODUN ÇELĠĞĠ 52.82 b 42.56 b 12.82 a

LSD 18.92 12.83 1.91

*Aynı sütunda farklı harflerle gösterilen değerler 0.05 düzeyinde farklıdır (Duncan testi) **Ġstatistiki analizler arc sin (açı) değerleri üzerinden yapılmıĢtır.

(29)

Üç yapraklı anacı yarı odun çeliklerinin büyük bir bölümü köklendirme ortamında canlılığını muhafaza etmiĢtir. En fazla canlılık oranları ise 1000 ppm IBA (% 100) ve kontrol uygulamasında (% 93.33) bulunmuĢtur. Benzer Ģekilde yarı odun çeliklerde kallus oluĢturma oranları da yüksektir. Canlılık oranlarındaki gibi en yüksek kallus oluĢumu da 1000 ppm IBA (% 100.00) ve kontrol uygulamasında (% 93.33) tespit edilmiĢtir. Yarı odun çeliklerinde

canlılık ve kallus oranları yüksek olmasına rağmen köklenme oranları bunların oldukça gerisinde kalmıĢtır. Kontrolde köklenme meydana gelmezken, 6 uygulamada (1000 ppm IBA, 2000 ppm IBA, A-18, OSU-142 + A-18, 2000 ppm IBA + OSU-142 ve 4000 ppm IBA + OSU-142) değiĢik oranlarda köklenme meydana gelmiĢtir. En fazla köklenme belirlenen uygulama ise % 20.00 ile 4000 ppm IBA + OSU-142‟dir (Çizelge 4.2).

Bakteri ve IBA uygulamalarının üç yapraklı odun çeliklerinde canlılık oranlarına etkileri genel olarak birbirine yakın bulunmuĢtur. Uygulamaların tamamının etkileri istatistiki olarak kontrol ile aynı grupta yer alırken, en düĢük canlılık oranı % 40.00 ile 4000 ppm IBA + OSU-142, en yüksek ise % 66.67 ile 4000 ppm IBA + A-18 uygulamasında tespit edilmiĢtir. Uygulamaların çeliklerde kallus oluĢturma oranı üzerine etkileri ise canlılık oranlarına göre daha belirgindir. Kontrol grubunda % 26.67 olan kallus oluĢumu 4000 ppm IBA, A-18, OSU-142 + A-18, 2000 ppm IBA + OSU-142, 1000 ppm IBA + A-18, 200 ppm IBA + A-18 ve 4000 ppm IBA + A-18 uygulamalarında kontrole göre istatistiki olarak önemli seviyede artıĢ göstermiĢtir. En yüksek kallus oranı ise 4000 ppm IBA + A-18 uygulamasında meydana gelmiĢtir (% 60.00). Uygulamalar odun çeliklerinde köklenme oranını OSU-142 ve OSU-142 + A-18 haricinde kontrole göre artırmıĢtır. % 20.00 oranı en fazla köklenme meydana gelen uygulamalar ise 1000 ppm IBA + OSU-142, 2000 ppm IBA + OSU, 4000 ppm IBA + OSU-142, 1000 ppm IBA + A-18, 2000 ppm IBA + A-18 ve 4000 ppm IBA + A-18 olarak tespit edilmiĢtir (Çizelge 4.2).

Üç yapraklı anacında uygulamaların çelik alım dönemlerine göre canlılık, kallus oluĢumu ve köklenme üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuĢtur. Çeliklerin canlılık oranlarında dönemlere göre büyük farklılıklar olup, en fazla canlılık oranı yarı odun çeliklerinde (% 76.41), en az ise yeĢil çeliklerde (% 8.72) belirlenmiĢtir. Odun çeliklerinin ortalama canlılık oranı ise % 52.82 olarak bulunmuĢtur. En fazla kallus oluĢumu da yarı odun çeliklerinde belirlenmiĢ (% 75.38), bunu odun çelikleri (% 42.56) ve yeĢil çelikler (% 5.13) takip etmiĢtir. Köklenme oranlarında ise odun çelikleri % 12.81 ile ilk sırada olup, bunu % 6.67 ile yarı odun ve % 0.00 ile yeĢil çelikler izlemiĢtir.

(30)

4.1.3. Uygulamaların Carrizo Sitranjı Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri

Bakteri ve IBA uygulamalarının Carrizo sitranjında yeĢil, yarı odunsu ve odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuĢtur (Çizelge 4.3). YeĢil çeliklerde kontrol uygulamasında canlılık oranı % 73.33 olarak bulunmuĢ, 1000 ppm IBA dıĢındaki uygulamalarda canlılık oranı kontrolden düĢük çıkmıĢtır (ġekil 4.3). En düĢük canlılık oranları OSU-142 + A-18 ve 1000 ppm IBA + A18‟de (% 40.00), en yüksek ise 1000 ppm IBA uygulamasında (% 86.67) belirlenmiĢtir. Kontrol uygulamasında % 66.67 olan kallus oranı sadece 1000 ppm IBA uygulamasında artmıĢ (% 86.67), A-18 uygulamasında kontrol ile aynı, diğer uygulamalarda ise kontrolden düĢük bulunmuĢtur. En düĢük kallus oluĢturma oranları ise 4000 ppm IBA + OSU-142 ve 1000 ppm IBA + A-18‟de tespit edilmiĢtir (% 26.67). Uygulamaların yeĢil çeliklerde köklenme üzerine etkileri arasındaki farklar istatistiki olarak önemsiz bulunmuĢtur. Köklenme oranları genel olarak düĢük olup, en yüksek köklenme meydana gelen uygulamalar % 13.33 oranı ile 4000 ppm IBA ve OSU-142 + A-18‟dir (Çizelge 4.3).

(31)

Çizelge 4.3. Bakteri ve IBA uygulamalarının Carrizo sitranjı anacında köklenme üzerine etkileri

CARRĠZO SĠTRANJI

YEġĠL ÇELĠK YARI ODUN ÇELĠĞĠ ODUN ÇELĠĞĠ

Canlılık oranı (%)*

Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%) oranı (%) Canlılık

Kallus oluĢturan çelik

(%)

Köklenme

oranı (%) oranı (%) Canlılık

Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%) Kontrol 73.33 b** 66.67 b 0.00 100.00 a 100.00 a 6.67 b 100.00 a 100.00 a 0.00 b 1000 ppm IBA 86.67 a 86.67 a 0.00 100.00 a 66.67 c 6.67 b 100.00 a 80.00 b 0.00 b 2000 ppm IBA 60.00 bcd 53.33 bc 6.67 93.33 b 93.33 a 6.67 b 93.33 ab 93.33 ab 6.67 ab 4000 ppm IBA 66.67 bc 53.33 bc 13.33 100.00 a 100.00 a 6.67 b 100.00 a 100.00 a 6.67 ab OSU-142 66.67 bc 53.33 bc 6.67 100.00 a 80.00 b 6.67 b 86.67 b 80.00 b 6.67 ab A-18 66.67 bc 66.67 b 6.67 86.67 b 80.00 b 6.67 b 86.67 b 80.00 b 6.67 ab OSU+A-18 40.00 e 33.33 cd 13.33 100.00 a 100.00 a 13.33 ab 100.00 a 100.00 a 13.33 ab 1000 ppm IBA+OSU-142 53.33 cde 53.33 bc 6.67 100.00 a 100.00 a 13.33 ab 100.00 a 100.00 a 13.33 ab 2000 ppm IBA+OSU-142 66.67 bc 33.33 cd 6.67 100.00 a 100.00 a 20.00 a 100.00 a 100.00 a 20.00 a 4000 ppm IBA +OSU-142 60.00 bcd 26.67 d 0.00 100.00 a 100.00 a 6.67 b 100.00 a 80.00 b 6.67 ab 1000 ppm IBA +A-18 40.00 e 26.67 d 6.67 100.00 a 80.00 b 0.00 b 86.67 b 80.00 b 0.00 b 2000 ppm IBA +A-18 60.00 bcd 60.00 b 6.67 100.00 a 80.00 b 0.00 b 100.00 a 80.00 b 0.00 b 4000 ppm IBA +A-18 46.67 de 33.33 cd 0.00 100.00 a 66.67 c 0.00 b 100.00 a 66.67 b 0.00 b LSD 16.00 18.47 Ö.D. 14.27 17.94 20.28 17.48 22.26 17.21 Canlılık oranı (%) Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%)

YEġĠL ÇELĠK 60.59 b 49.47 b 5.64

YARI ODUN

ÇELĠĞĠ 98.46 a 88.21 a 7.18

ODUN ÇELĠĞĠ 96.41 a 87.69 a 6.15

LSD 12.72 13.65 Ö.D.

*Aynı sütunda farklı harflerle gösterilen değerler 0.05 düzeyinde farklıdır (Duncan testi) **Ġstatistiki analizler arc sin (açı) değerleri üzerinden yapılmıĢtır.

(32)

Uygulamalarda Carrizo sitranjı yarı odun çeliklerinin büyük bir bölümü canlı kalmıĢtır. Kontrolde % 100.00 olan canlılık oranı sadece 2000 ppm IBA (% 93.33) ve A-18 (% 86.67) uygulamalarında kontrolden düĢük bulunmuĢ, diğer uygulamalarda da çeliklerin tamamı canlılığını korumuĢtur. Kallus oluĢumunda ise uygulamalardan bir kısmı istatistiki olarak kontrolle aynı grupta yer alırken, bazılarında kontrole göre önemli azalmalar meydana gelmiĢtir. En düĢük kallus oranları 1000 ppm IBA ve 4000 ppm IBA + A-18 (% 66.67) uygulamalarında belirlenmiĢtir. Carrizo sitranjı yarı odun çeliklerinde canlılık ve kallus oluĢturma oranlarının yüksekliğine rağmen köklenme oranları beklenen seviyenin altında kalmıĢtır. Kontrolde % 6.67 olan köklenme oranı 6 uygulamada da kontrol ile aynı bulunmuĢ, sadece OSU-142 + A-18 (% 13.33), 1000 ppm IBA + OSU-142 (% 13.33) ve 2000 ppm IBA + OSU-142 (% 20.00) uygulamalarında kontrole göre artıĢ göstermiĢtir. 3 uygulamada ise (1000 ppm IBA + A-18, 2000 ppm IBA + A-18, 4000 ppm IBA + A-18) köklenme meydana gelmemiĢtir (Çizelge 4.3).

Odun çeliklerinde canlılık ve kallus oluĢturma oranları genel olarak yüksek bulunmuĢtur. Kontrol uygulaması ile birlikte 9 uygulamada canlılık oranı % 100.00 olarak gerçekleĢirken, 4 uygulamada (2000 ppm IBA, OSU-142, A-18, 1000 ppm IBA + A-18) canlılık oranı kontrolden düĢük bulunmuĢtur. Kallus oluĢturma oranı da kontrol ile birlikte 5 uygulamada (4000 ppm IBA, OSU-142 + A-18, 1000 ppm IBA + OSU-142, 2000 ppm IBA + OSU-142) % 100.00 olarak bulunmuĢ, diğer uygulamalarda ise kontrole göre düĢmüĢtür. Carrizo sitranjı çeliklerinde köklenme oranı yeĢil ve yarı odunsu çeliklerdeki gibi odun çeliklerinde de düĢük bulunmuĢtur. Kontrol uygulamasında köklenme meydana gelmezken, 8 uygulamada değiĢik oranlarda köklenme meydana gelmiĢ, en fazla köklenme ise 2000 ppm IBA + OSU-142 uygulamasında (% 20.00) tespit edilmiĢtir (Çizelge 4.3).

Carrizo sitranjı anacında bakteri ve IBA uygulamalarının çelik alım dönemlerine göre etkileri incelendiğinde ise uygulamalarının canlılık ve kallus oluĢumuna etkileri arasındaki farkların istatistiki olarak önemli, köklenme üzerine etkilerinin ise önemsiz olduğu görülmektedir (Çizelge 4.3). YeĢil çeliklerde ortalama canlılık oranı yarı odunsu ve odun çeliklerinden istatistiki olarak düĢük bulunmuĢtur. YeĢil çeliklerde canlılık oranı % 60.59‟ken, yarı odun çeliklerinde % 98.46 ve odun çeliklerinde % 96.41 olarak gerçekleĢmiĢtir. Benzer Ģekilde kallus oranlarında da yeĢil çelikler yarı odun ve odun çeliklerinin gerisinde kalmıĢtır. Kallus oranı yeĢil çeliklerde % 49.47, yarı odun çeliklerde % 88.21 ve odun çeliklerinde % 87.69 olarak belirlenmiĢtir. Üç farklı dönemde alınan

(33)

çeliklerde de köklenme oranları çok düĢük bulunmuĢ ve dönemler arasında istatistiki fark olmadığı tespit edilmiĢtir.

4.1.4. Uygulamaların Troyer Sitranjı Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine Etkileri

Bitki büyümesini artırıcı bakteri ve IBA uygulamalarının Troyer sitranjı anacı yeĢil, yarı odunsu ve odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkileri Çizelge 4.4‟de verilmiĢtir. Uygulamaların çeliklerde canlılık, kallus oluĢturma ve köklenme üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuĢtur.

Troyer sitranjı yeĢil çeliklerinin büyük bir bölümü köklendirme süresi sonunda canlılığını korumuĢtur. Kontrolde % 66.67 olan canlılık oranı uygulamalar sonucu artıĢ göstermiĢ, ancak sadece en fazla canlılık oranlarının belirlendiği (% 93.33) OSU-142 + A-18 ve 4000 ppm IBA + OSU-142 uygulamalarının etkileri istatistiki olarak kontrolden farklı grupta yer almıĢtır (Çizelge 4.4). Kallus oluĢturan çelik oranları canlılık oranlarından düĢük olup, uygulamalar OSU-142 + A-18 haricinde kontrole kıyasla kallus oluĢumu üzerine etkili olmamıĢtır. En yüksek kallus oluĢumu % 93.33 ile OSU-142 + A-18 uygulamasında, en düĢük ise % 40.00 ile A-18 uygulamasında meydana gelmiĢtir (Çizelge 4.4). Troyer sitranjı yeĢil çeliklerinin önemli bir bölümü canlılığını korumasına ve kallus oluĢturmasına rağmen OSU-142 + A-18 uygulaması dıĢında köklenme meydana gelmemiĢ, bu uygulamada da köklenme oranı % 6.67 gibi düĢük bir düzeyde gerçekleĢmiĢtir.

Yarı odun çeliklerinde canlılık oranları yüksek bulunmuĢ, sadece % 80.00 oranında canlılık belirlenen 1000 ppm IBA + A-18 uygulaması istatistiki olarak diğer uygulamalardan farklı grupta yer almıĢtır. Benzer Ģekilde yarı odun çeliklerinde kallus olumunu da yüksek bulunmuĢtur. Kontrolde % 80.00 olan kallus oranı IBA ve bakteri uygulamalarında genel olarak kontrole yakın bulunmuĢ, sadece % 100.00 oranı ile en yüksek kallus oluĢumu belirlenen 1000 ppm IBA uygulaması istatistiki olarak diğer uygulamalardan farklı grupta yer almıĢtır. YeĢil çeliklerdekine benzer Ģekilde yarı odun çeliklerinde de canlılık ve kallus oluĢturma oranları yüksek olmasına karĢılık köklenme oranları tatminkar seviyenin çok altında kalmıĢtır. Kontrol ile birlikte sadece 4 uygulamada köklenme meydana gelmiĢtir. Bunlar % 6.67 oranı ile kontrol ve 2000 ppm IBA ve % 13.33 oranı ile 1000 ppm ve 4000 ppm IBA uygulamalarıdır (Çizelge 4.4).

(34)

Çizelge 4.4. Bakteri ve IBA uygulamalarının Troyer sitranjı anacında köklenme üzerine etkileri

TROYER SĠTRANJI

YEġĠL ÇELĠK YARI ODUN ÇELĠĞĠ ODUN ÇELĠĞĠ

Canlılık oranı (%)* Kallus oluĢturan çelik (%) Köklenme oranı (%) Canlılık oranı (%) Kallus oluĢturan çelik (%) Köklenme oranı (%) Canlılık oranı (%) Kallus oluĢturan çelik (%) Köklenme oranı (%) Kontrol 66.67 b** 66.67 bc 0.00 b 100.00 a 80.00 bc 6.67 ab 80.00 c 80.00 c 6.67 ab 1000 ppm IBA 73.33 b 66.67 bc 0.00 b 100.00 a 100.00 a 13.33 a 100.00 a 100.00 a 13.33 a 2000 ppm IBA 73.33 b 73.33 bc 0.00 b 100.00 a 80.00 bc 6.67 ab 100.00 a 80.00 c 13.33 a 4000 ppm IBA 73.33 b 73.33 bc 0.00 b 100.00 a 93.33 ab 13.33 a 100.00 a 93.33 ab 6.67 ab OSU-142 80.00 b 53.33 cd 0.00 b 100.00 a 66.67 c 0.00 c 80.00 c 66.67 c 13.33 a A-18 66.67 b 40.00 c 0.00 b 93.33 a 73.33 bc 0.00 c 93.33 b 73.33 c 0.00 b OSU+A-18 93.33 a 93.33 a 6.67 a 100.00 a 80.00 bc 0.00 c 100.00 a 80.00 c 0.00 b 1000 ppm IBA +OSU-142 80.00 b 66.67 bc 0.00 b 100.00 a 80.00 bc 0.00 c 100.00 a 80.00 c 0.00 b 2000 ppm IBA +OSU-142 73.33 b 66.67 bc 0.00 b 100.00 a 80.00 bc 0.00 c 100.00 a 80.00 c 0.00 b 4000 ppm IBA +OSU-142 93.33 a 73.33 bc 0.00 b 100.00 a 80.00 bc 0.00 c 100.00 a 73.33 c 0.00 b 1000 ppm IBA +A-18 73.33 b 66.67 bc 0.00 b 80.00 b 66.67 c 0.00 c 80.00 c 66.67 c 0.00 b 2000 ppm IBA +A-18 66.67 b 53.33 cd 0.00 b 100.00 a 93.33 ab 0.00 c 100.00 a 86.67 bc 0.00 b 4000 ppm IBA +A-18 86.67 ab 80.00 b 0.00 b 100.00 a 80.00 bc 0.00 c 100.00 a 80.00 c 0.00 b LSD 22.16 18.25 10.09 18.00 29.03 20.18 10.09 21.68 22.57 Canlılık oranı (%) Kallus oluĢturan

çelik (%) Köklenme oranı (%)

YEġĠL ÇELĠK 76.92 b 67.18 b 0.51 b

YARI ODUN ÇELĠĞĠ 97.95 a 81.03 a 3.08 a

ODUN ÇELĠĞĠ 93.33 a 80.00 a 4.10 a

LSD 11.93 5.07 2.51

*Aynı sütunda farklı harflerle gösterilen değerler 0.05 düzeyinde farklıdır (Duncan testi) **Ġstatistiki analizler arc sin (açı) değerleri üzerinden yapılmıĢtır.

(35)

ġekil 4.4. Sökülen Traoyer sitranj çelikleri

Canlılık oranları odun çeliklerinde de yüksek bulunmuĢtur. Uygulamalar genel olarak canlılık oranları üzerine olumlu etki yapmıĢtır. Kontrolde % 80.00 olan canlılık oranı sadece OSU-142 ve 1000 ppm IBA + A-18 uygulamalarında kontrol ile aynı, diğer uygulamalarda ise kontrolden yüksek bulunmuĢtur. Odun çeliklerinde kallus oluĢumu da genel olarak yüksektir. Kallus oluĢumu üzerine genel olarak uygulamaların etkileri olmamıĢ, sadece 1000 ppm IBA (% 100) ve 4000 ppm IBA uygulamalarında (% 93.33) kallus oranları kontrole göre artıĢ göstermiĢtir. Troyer sitranjı yeĢil ve yarı odun çeliklerinde olduğu gibi odun çeliklerinde de uygulamaların köklenme üzerine olumlu etkileri tespit edilmemiĢtir. Kontrol ile birlikte 5 uygulamada düĢük oranlarda köklenme meydana gelirken, diğer uygulamalarda köklenme oranları % 0.00 olarak belirlenmiĢtir. Köklenme meydana gelen uygulamalar ise % 6.67 oranı ile kontrol ve 4000 ppm IBA ve % 13.33 oranı ile 1000 ppm IBA, 2000 ppm IBA ve OSU-142‟dir (Çizelge 4.4).

Troyer sitranjı anacında uygulamaların çelik alım dönemlerine göre canlılık, kallus oluĢumu ve köklenme üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuĢtur. Yarı odun ve

Şekil

Çizelge 1.1. Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton) (Anonim a, 2019).
Çizelge 1.2. Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Ġhracatı (Anonim a, 2019).
ġekil 3.1. Sisleme ünitesi
Çizelge 4.1. Bakteri ve IBA uygulamalarının turunç anacında köklenme üzerine etkileri  TURUNÇ
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Omuzunda akut subakromial sıkışma sendromu veya rotator manşet tendiniti bulunan hastalarda, kinezyolojik bantlama uygulamasının ağrı, özürlülük ve ağrısız

Post-travmatik epilepsi (PTE) kafa travması sonrası gerçekleşen, spontan ve tekrarlayan nöbetler olarak tanımlanmaktadır.. Travma sonrası geçirilen nöbetler erken ve geç

After Juliana came to the river, how long did it take her to arrive at the village

Ülkemizdeki sorun rehberlik uzmanlarının mesleğin en temel işlevlerini yerine getirebilmeleri yani rehberlik hizmetlerini verip verememeleriyle il­ giliyken, okul

Isparta şartlarında yarı bodur anaçlara aşılı elma fidanlarında pinçleme ve Perlan uygulamalarının etkilerinin incelendiği bir çalışmada Galaxy Gala ve Scarlet Spur

İnsanın yapısı, toplum, tarih ve bilgi (bilinç) düzeyi davranışa etki etmektedir... Sosyal kişilik sosyalizasyon süreci ile sürekli gelişir. Davranışlar bu kişiliğin

ca ve Hintçenin ilgisi de böylece meydana gelmiştir; ancak bu Farsça da- ha ziyade Türklerin kullandığı Orta Asya Farsçasıdır .' Bu sebeple Osman- lıcada

Hiyerarşik yükselme ve yönetim görevlerine gelme ise, belirli bir hizmet süresi esasına göre, objektif ölçütler çerçevesinde olmalıdır (Yılmaz, 2003: 276). Ancak bu