• Sonuç bulunamadı

Ebeveyn Yoksunluğu Yaşayan Bireylerde Aşkınlık, Kendini Toparlama Gücü ve İyi Oluş Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ebeveyn Yoksunluğu Yaşayan Bireylerde Aşkınlık, Kendini Toparlama Gücü ve İyi Oluş Arasındaki İlişkinin İncelenmesi"

Copied!
212
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

EBEVEYN YOKSUNLUĞU YAŞAYAN BİREYLERDE AŞKINLIK,

KENDİNİ TOPARLAMA GÜCÜ VE İYİ OLUŞ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Mehmet Berkay Özünlü

DOKTORA TEZİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİMDALI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(3)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 6 (altı) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Mehmet Berkay Soyadı : ÖZÜNLÜ

Bölümü : Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Ebeveyn Yoksunluğu Yaşayan Bireylerde Aşkınlık, Kendini Toparlama Gücü ve İyi Oluş Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

İngilizce Adı : Investigation of Relationships Among Transcendence, Resilience and Well Being in People with Parental Absence

(4)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Mehmet Berkay ÖZÜNLÜ İmza:

(5)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Mehmet Berkay ÖZÜNLÜ tarafından hazırlanan “Ebeveyn Yoksunluğu Yaşayan Bireylerde Aşkınlık, Kendini Toparlama Gücü Ve İyi Oluş Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı’nda Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Galip YÜKSEL

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık A.B.D., Gazi Üniversitesi ………

Başkan: Prof. Dr. Feride BACANLI

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık A.B.D., Gazi Üniversitesi ………

Üye: Prof. Dr. Selahiddin ÖĞÜLMÜŞ

Eğitim Psikolojisi A.B.D., Ankara Üniversitesi ………..

Üye: Doç. Dr. Şerife IŞIK

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık A.B.D., Gazi Üniversitesi ………..

Üye: Doç. Dr. Aysel ÇOBAN

Okul Öncesi Eğitimi A.B.D., Hacettepe Üniversitesi ………..

Tez Savunma Tarihi: 28.08.2018

Bu tezin Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı’nda Doktora tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Selma YEL

(6)

iv

TEŞEKKÜR

Tez yazım sürecim boyunca birçok insanın başına gelebilecek fakat hiç kimsenin başına gelmesini istemeyeceği özel durumlar yaşadım. Bunların her biri zaman zaman beni bu süreçten kopma aşamasına getirdi. Neredeyse bir buçuk sene tezime tek bir kelime dahi yazamayacak zamanlarım oldu. Zannediyorum, tez danışmanının önemini en çok anladığım zamanlar da bunlar oldu. Üzerimde yalnızca akademik bir sorumluluktan çok daha fazlasını alarak, zor zamanlarımda hep destekleyici ve motive edici bir rol üstlenen değerli tez danışmanım Prof. Dr. Galip YÜKSEL’e, Gazi Üniversitesi’ne adım attığım günden itibaren akademik gelişimim üzerinde en çok katkı sahibi olan isimlerden biri olan yüksek lisans tez danışmanım ve doktora tez izleme komitemde yer alan değerli hocam Prof. Dr. Feride BACANLI’ya

Tez izleme komitemde yer alan ve tez izleme toplantılarındaki yaklaşım ve katkılarıyla, bilgisi ve bakış açısına hayranlık duymama sebep olan değerli hocam Prof. Dr. Selahiddin ÖĞÜLMÜŞ’e, Lisans eğitiminin 1. sınıfından yani 2005’ten bu yana hayatımın her alanında ve her zaman bir elini omzumda hissettiğim, güler yüzünü ve desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen, yeri geldiğinde arkadaşım, yeri geldiğinde ablam, yeri geldiğinde sırdaşım değerli hocam Doç. Dr. Şerife IŞIK’a, Tez savunma sürecinde tanıdığım ve izin döneminde dahi tezimi inceleyip değerli katkılarını sunmaktan imtina etmeyen değerli hocam Doç. Dr. Aysel ÇOBAN’a,

Tez sürecimin en başından bu yana bir ekip halinde beni hızlandırmaya ve motive etmeye çalışan değerli hocam Prof. Dr. Temel ÇALIK’a ve güzel aileleriyle birlikte iyi ve kötü her anımı paylaştığım ağabeyim Doç. Dr. Serkan KOŞAR, kardeşim Dr. Öğretim Üyesi Emre ER ve değerli eşleri Doç. Dr. Didem KOŞAR ve Nazen ER’e,

Tezimin yöntem ve analiz kısımlarıyla ilgili sorduğum sorulara, daha sonra sorabileceğim soruların da cevaplarını içinde barındıran cevaplar veren Doç. Dr. Bülent ALTUNKAYNAK ve Dr. Öğretim Üyesi Emine ÖNEN’e,

Bu zorlu sürecin neredeyse her aşamasında kendi işlerinden, uykusundan feragat ederek katkılar sunan, kimi zaman benimle birlikte öğrenen, kimi zaman bilmediklerimi öğreten, paniklediğimde

(7)

v

sakinleştiren, gevşediğimde motive eden, tezimin örneklemine dahil olabilecek bireyler bulabilmek için kampüsün her bir metrekaresini üşenmeden tekrar tekrar adımlayan, tezime yaptığı katkılar hayatıma yaptığı katkıların yanında ufacık kalan güzel yürekli insan Arş. Gör. Sabire KILIÇ’a, Bir arkadaşlıktan çok daha fazlasını veren, her sorumda, her sorunumda ve zor zamanlarımda desteklerini esirgemeyen, tezimin yazım sürecinde birçok aşamada direkt katkılar sunan, ofiste sabahlamam gereken bir gece odaya girdiklerinde, bana getirdikleri kurabiyeleri tutan ellerinin hiç ayrılmamasını dilediğim dostlarım Arş. Gör. Ümre KAYNAK ve Arş. Gör. Semih KAYNAK’a, Tez sürecim boyunca, her duyguma, her davranışıma şahit olan (kimi zaman katlanan belki de), ihtiyacım olduğunda varlıklarından emin olduğum, her gün güler yüzleriyle ofisimizi güzelleştiren mesai arkadaşlarım Arş. Gör. Nazife ÜZBE ATALAY ve Arş. Gör. Elvan YILDIZ AKYOL’a Tez sürecinde en nefret ettiğim kısım olan biçimsel düzeltmelerimi bıkmadan usanmadan kelimesi kelimesine inceleyen tezimin makyözü Arş. Gör. Aysun ÖZTÜRK’e

Bir süre mesai arkadaşlığı yaptığımız ve tez sürecinde kilometrelerce uzakta da olsa desteklerini esirgemeyen Arş. Gör. Sare TERZİ İLHAN’a,

Gazi Üniversitesini benim için bir üniversiteden çok daha fazlası haline getiren, isimlerini alt alta sıralasam sayfalar tutacak bütün akademik ve idari personele,

Tez sürecinde rahatlamaya ve odaklanmaya ihtiyacım olan her an kulaklarımda çınlayan “Moonlight Sonata”, “Silence” ve “Melody of Tears” eserleri için Ludwig van Beethoven’a,

Lisans mezuniyetinden sonra akademik çalışmaya karar vermemde, farkında olmasa da en çok etki sahiplerinden biri olan, gerek kişiliği gerekse çalışma prensibi bağlamında her zaman örnek aldığım dayım Prof. Dr. Ali Ahmet DOĞAN’a ve sonsuz destekleri için tüm akrabalarıma,

Doğumumdan bu yana bir an olsun desteğini esirgemeyen, her zaman en büyük şükür sebeplerimden olan, son iki yıldır da bana verdiği emeğin aynısını, zamanını, uykusunu hatta sağlığını hiçe sayarak oğluma adayan Canım Annem Ayşe ÖZÜNLÜ’ye,

Bu satırları yazarken ellerimi titreten, yazdığım her kelimeyi onun güzelliğini ve insanlığını ifade edemeyecekleri için sildiğim, bu mutlu anımı bir yerlerden görebileceğini ve aynı mutluluğu paylaşabileceğini umduğum Canım Babam rahmetli Dr. Bilal ÖZÜNLÜ’ye,

Aramızdaki ilişkiye şahit olanlarda, “keşke böyle bir ağabeyim olsa” hissi uyandıran, ilk oyun arkadaşım, ilk kavgam, ilk dostum, ilk sırdaşım Canım Ağabeyim Kutay ÖZÜNLÜ’ye ve bu satırları en kısa zamanda onun da yazmasını umduğum, içtenliği ve güler yüzüyle her zaman desteğini yürekten hissettiğim Canım ‘Yengem’ Burcu ÖZÜNLÜ’ye,

(8)

vi

Son olarak da bu sayfaya geçişim gibi, hayatımda beni yepyeni bir sayfaya geçiren, en zor en yoğun zamanlarımda eve döndüğümde “Babacığım” diye kucağıma atılması dünyalara bedel, gözlerine, kirpiklerine, güldüğünde ön dişlerinin arasında görünen boşluğa kısacası her bir zerresine bakmaya, öpmeye, sarmaya, koklamaya doyamadığım, hayatımın en büyük mucizesi Canım Oğlum Gökalp ÖZÜNLÜ’ye sonsuz teşekkürler…

(9)

vii

Bu tezin yazılma sebebi olan Kuzenlerim İlkim, Ege

ve

(10)

viii

EBEVEYN YOKSUNLUĞU YAŞAYAN BİREYLERDE AŞKINLIK,

KENDİNİ TOPARLAMA GÜCÜ VE İYİ OLUŞ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

(Doktora Tezi)

Mehmet Berkay Özünlü

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ağustos, 2018

ÖZ

Bu araştırmada 0-15 yaş arasında ebeveynleri boşanmış veya anne ya da babasından birini kaybetmiş 18-40 yaş arasındaki bireylerde aşkınlığın iyi oluşu yordamasında kendini toparlama gücünün aracı etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında iki farklı çalışma yürütülmüş ve toplamda 1636 kişiden veri toplanmıştır. İlk çalışmada bireylerin aşkınlık düzeylerini belirleyebilmek amacıyla şükran, mizah, umut, estetik ve mükemmelliğin takdiri ve maneviyat alt boyutlarından oluşan bir Aşkınlık Ölçeği geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında 1032 kişiden veri toplanmıştır. Bu çalışmada verilerin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu ve Beck Depresyon Envanteri kullanılmıştır. Yapılan geçerlik ve güvenirlik çalışmaları beş alt boyut ve 20 maddeden oluşan Aşkınlık Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu ortaya koymuştur. İkinci çalışmada ise ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerde aşkınlığın iyi oluşu yordamasında kendini toparlama gücünün aracılık rolü incelenmiştir. Bu çalışma kapsamında 604 kişiden veri toplanmıştır. Bu çalışmada veri toplama araçları olarak Kişisel Bilgi Formu, Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği-Kısa Formu ve PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma bulguları aşkınlığın iyi oluşu yordamasında kendini toparlama gücünün kısmi aracılık rolü üstlendiğini ortaya koymuştur. Ayrıca aşkınlığın alt boyutları olan şükran, mizah, umut, estetik ve mükemmelliğin takdiri ve maneviyatın da iyi oluş toplam ve alt boyut

(11)

ix

puanlarını yordama gücü incelenmiştir. Bulgular iyi oluş toplam ve alt boyut puanlarının yordanmasında anlamlı bulunan aşkınlık alt boyutlarının farklılık gösterdiği görülmüştür. İkinci çalışma kapsamında bireylerin aşkınlık, kendini toparlama gücü ve iyi oluş düzeylerinin, cinsiyete, yaşa, risk faktörüne, risk faktörüne maruz kalınan yaşa göre farklılaşıp farklılaşmadığı da incelenmiştir. Sonuçlar genç yetişkinlik dönemindeki bireylerin aşkınlık, kendini toparlama gücü ve iyi oluş puanlarının yetişkinliğe geçiş dönemindeki bireylerden daha yüksek olduğu, ebeveynleri boşanmış bireylerin aşkınlık ve iyi oluş puanlarının ebeveyn kaybı yaşayan bireylerden daha düşük olduğu bulunmuştur. Aşkınlık, kendini toparlama gücü ve iyi oluş puanlarının cinsiyete ve risk faktörüne maruz kalınan yaşa göre farklılaşmadığı da araştırmanın diğer bir bulgusudur. Araştırma sonuçları ilgili alanyazın dikkate alınarak tartışılmış ve araştırma kapsamında elde edilen bulgular doğrultusunda geleceğe yönelik öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler : Aşkınlık, Kendini Toparlama Gücü, İyi Oluş, Ebeveynlerin Boşanması, Ebeveyn Kaybı

Sayfa Adedi : 212

(12)

x

THE INVESTIGATION OF RELATIONSHIPS AMONG

TRANSCENDENCE, RESILIENCE AND WELL BEING IN PEOPLE

WITH PARENTAL ABSENCE

(Ph.D Thesis)

Mehmet Berkay Özünlü

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

August, 2018

ABSTRACT

The current research aimed at investigating the mediator effect of resilience between transcendence and well being in adults (aged from 18 to 40) that has experienced parental loss either due to parental death or divorce until reaching the age of 15. Investigating the research problem, two separate but related studies were conducted and totally 1636 participants were reached. The first study was aimed at developing a scale to measure transcendence level of individuals with the participation of 1032. For this purpose, a culture based Transcendence Scale consisting of five different subscales as gratitude, humor, hope, appreciation of aesthetic and beauty and spirituality was developed. Conducting the validity and reliability studies of the scale, Personal Information Form and Beck Depression Inventory were used and in the results of the exploratory and confirmatory analysis, Transcendence Scale including 5 sub scales and 20 items in total was proved to be valid and reliable in measuring people’s transcendence levels. The second study aimed at investigating the mediator effect of resilience between transcendence and well being of adults experienced parental absence in their childhood. For this study, Personal Information Form, Transcendence Scale, Resilience Scale-Short Form and PERMA Well Being Scale were used as the data collection tools and 604 people were reached to participate in the study. According to the results of the analysis, resilience was found to be a partial mediator between transcendence and well being.

(13)

xi

Furthermore in the study, the role of transcendence and its subscales in prediction of well being and its subscales were investigated. Findings showed that different sub scales of transcendence were found significant in the prediction of well being and its sub scales. The second study also included the investigation of whether transcendence, resilience and well being levels of adults differed significantly according to gender, age, risk factor and the age of disruption. The findings of this investigation showed that the transcendence, resilience and well being levels of young adults are higher than those who are still in the transitional stage to adulthood and also adults who experienced parental divorce in their childhood were found to have lower levels of transcendence and well being than those who experienced parental death in their childhood. Additionally, the results showed no significant difference in the levels of transcendence, resilience and well being according to gender and the age of disruption. Overall, the results of the study were discussed considering the relevant literature and some important suggestions for further research and implications and practices were put forward based on the current study results.

Key Words : Transcendence, Resilience, Well Being, Parental Divorce, Parental Loss Page Number : 212

(14)

xii

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZ ... viii

ABSTRACT ... x

İÇİNDEKİLER ... xii

TABLOLAR LİSTESİ ... xix

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xxi

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ... xxii

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

Problem Durumu ... 1 Araştırmanın Amacı ... 4 Araştırmanın Önemi ... 6 Varsayımlar ... 9 Sınırlılıklar ... 9 Tanımlar ... 10

BÖLÜM II ... 11

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 11

(15)

xiii

İyi Oluş ... 14

PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş Modeli ... 18

Olumlu Duygular ... 19 Bağlanma ... 20 Olumlu İlişkiler ... 22 Anlam ... 23 Başarı ... 24 Kendini Toparlama Gücü ... 24 Risk Faktörleri ... 25 Koruyucu Faktörler ... 27

İçsel Koruyucu Faktörler ... 28

Dışsal Koruyucu Faktörler ... 28

Olumlu Sonuçlar ... 29

Karakter Güçleri ... 29

Bilgelik (Wisdom and Knowledge) Erdemi ... 31

Cesaret (Courage) Erdemi ... 32

İnsanlık (Humanity) Erdemi ... 32

Adalet (Justice) ... 33

Ölçülülük (Temperance) Erdemi ... 34

Aşkınlık (Transcendence) Erdemi ... 35

Aşkınlık ... 36

Şükran ... 38

Mizah ... 39

Umut ... 41

Estetik ve Mükemmelliğin Takdiri ... 42

Maneviyat ... 44

İlgili Araştırmalar ... 45

BÖLÜM III ... 49

(16)

xiv

YÖNTEM ... 49

Çalışmanın Modeli ... 49

Çalışma Grubu ... 49

Veri Toplama Araçları ... 50

Kişisel Bilgi Formu ... 51

Beck Depresyon Envanteri ... 51

İşlem Basamakları ... 52

Ölçek Geliştirmeye Karar Verilmesi ... 52

Konuyla İlgili Alanyazının İncelenmesi... 52

Davranışsal Göstergelerin Yazılması ... 53

Geliştirilecek Ölçeğin Türüne Karar Verilmesi ... 55

Madde Türüne Karar Verilmesi ... 55

Tepki Kategorilerinin Belirlenmesi ... 55

Maddelerin Yazımı ve Madde Havuzunun Oluşturulması ... 56

Uzman Görüşü Alınması ... 58

Pilot Uygulama ... 59

Deneme Uygulaması ... 59

Verilerin Ölçek ve Madde Analizi İçin Hazırlanması ... 59

Ölçeğin Geçerlik Çalışmalarının Yapılması ... 60

Ölçeğin Güvenirlik Çalışmalarının Yapılması ... 65

BÖLÜM IV ... 66

ÇALIŞMA-I ... 66

BULGULAR ... 66

Aşkınlık Ölçeği’ne İlişkin Geçerlik Çalışmaları ... 66

Açımlayıcı Faktör Analizi Çalışması ... 66

Madde Geçerliğine İlişkin Bulgular ... 70

Ölçüt Geçerliğine İlişkin Bulgular ... 73

Doğrulayıcı Faktör Analizi Çalışması ... 73

Aşkınlık Ölçeği’ne İlişkin Güvenirlik Çalışmaları ... 79

(17)

xv

BÖLÜM V ... 81

ÇALIŞMA-II ... 81

YÖNTEM ... 81

Araştırmanın Modeli ... 81 Çalışma Grubu ... 82

Veri Toplama Araçları ... 83

Kişisel Bilgi Formu ... 83

PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş Ölçeği ... 84

Kendini Toparlama Gücü Ölçeği–Kısa Formu ... 85

Aşkınlık Ölçeği ... 87

Verilerin Analizi ... 88

BÖLÜM VI ... 91

ÇALIŞMA-II ... 91

BULGULAR ... 91

Risk Grubundaki Bireylere İlişkin Bulgular ... 91

Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi... 91

Aşkınlığın İyi Oluşu Yordamasında Kendini Toparlama Gücünün Aracılık Rolünün İncelenmesi ... 95

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği Toplam Puanını Yordama Gücünün İncelenmesi ... 97

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Olumlu Duygular Alt Boyut Puanını Yordama Gücünün İncelenmesi ... 98

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Bağlanma Alt Boyut Puanını Yordama Gücünün İncelenmesi ... 99

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Olumlu ilişkiler Alt Boyut Puanını Yordama Gücünün İncelenmesi ... 100

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Anlam Alt Boyut Puanını Yordama Gücünün İncelenmesi ... 101

(18)

xvi

Aşkınlık Ölçeği’nin Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Başarı Alt Boyut Puanını Yordama Gücünün İncelenmesi ... 102 Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre İncelenmesi ... 103 Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Toplam Puanlarının Yaş Değişkenine Göre İncelenmesi ... 104 Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörlerine Göre İncelenmesi ... 106 Anne Kaybı Yaşayan Bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre İncelenmesi107 Baba Kaybı Yaşayan Bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre İncelenmesi108 Ebeveynleri Boşanmış Bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre İncelenmesi109 Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörüne Maruz Kalınan Yaşa Göre İncelenmesi ... 110 Anne Kaybı Yaşamış Bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörüne Maruz Kalınan Yaşa Göre İncelenmesi ... 111 Baba Kaybı Yaşamış Bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörüne Maruz Kalınan Yaşa Göre İncelenmesi ... 112 Ebeveynleri Boşanmış Bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörüne Maruz Kalınan Yaşa Göre İncelenmesi ... 113 Risk Grubunda Olan ve Olmayan Bireylerin Karşılaştırılmasına İlişkin Bulgular . 114

Risk Grubunda Olan ve Olmayan Bireylerin Aşkınlık Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Karşılaştırılması ... 114

BÖLÜM VII ... 117

TARTIŞMA ... 117

(19)

xvii

Aşkınlık Puanlarının Kendini Toparlama Gücü Aracılığıyla İyi Oluş Puanlarını

Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 117

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği Toplam Puanını Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 118

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Olumlu Duygular Alt Boyut Puanını Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 119

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Bağlanma Alt Boyut Puanını Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 121

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Olumlu İlişkiler Alt Boyut Puanını Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 122

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Anlam Alt Boyut Puanını Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 123

Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Başarı Alt Boyut Puanını Yordamasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 124

Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Toplam Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre İncelenmesi ... 125

Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Yaş Değişkenine Göre İncelenmesine Yönelik Bulguların Tartışılması ... 126

Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörlerine Göre İncelenmesine Yönelik Bulguların Tartışılması ... 126

Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarının Risk Faktörlerine Maruz Kalınan Yaşa Göre İncelenmesine Yönelik Bulguların Tartışılması ... 128

Risk Grubunda Olan ve Olmayan Bireylerin Aşkınlık Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Toplam Puanlarının Karşılaştırılmasına Yönelik Bulguların Tartışılması ... 128

BÖLÜM VIII ... 131

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 131

Sonuçlar ... 131 Öneriler ... 134

KAYNAKLAR ... 137

EKLER ... 180

(20)

xviii

Ek 1. Kişisel Bilgi Formu ... 181

Ek 2. Beck Depresyon Envanteri Kullanım İzni ve Örnek Maddeleri .. 182

Ek 3. Kişisel Bilgi Formu ... 183

Ek 4. PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş Ölçeği Kullanım İzni ve Örnek

Maddeleri ... 184

Ek 5. Kendini Toparlama Gücü Ölçeği–Kısa Formu Örnek Maddeleri186

Ek 6. Aşkınlık Ölçeği ... 187

(21)

xix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 Çalışma Grubuna Yönelik Demografik Bilgiler ... 50

Tablo 2 Tablo Şükran, Mizah, Umut, Estetik ve Mükemmelliğin Takdiri, Maneviyat Alt Boyutlarına İlişkin Davranış Göstergeleri ... 54

Tablo 3 Aşkınlık Ölçeği Madde Havuzu ... 57

Tablo 4 Aşkınlık Ölçeği Faktör Yük Değerleri ... 68

Tablo 5 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyutları Arasındaki Korelasyon Katsayıları ... 69

Tablo 6 Tablo Maddelere İlişkin Madde-Toplam Korelasyonları ... 70

Tablo 7 Madde Ayırıcı Geçerliği t-Testi Sonuçları ... 72

Tablo 8 Ölçüt Geçerliğine İlişkin Bulgular ... 73

Tablo 9 Birinci Düzey Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonrası 20 Maddelik Aşkınlık Ölçeği’nin Uyum İndeksleri ... 76

Tablo 10 İkinci Düzey Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonrası 20 Maddelik Aşkınlık Ölçeği’nin Uyum İndeksleri ... 79

Tablo 11 Çalışma Grubuna Yönelik Demografik Bilgiler ... 82

Tablo 12 Risk Faktörüne Sahip Bireylere Yönelik Demografik Bilgiler ... 83

Tablo 13 Aşkınlık Ölçeği Toplam Ve Alt Boyut Puanları, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ToplamPuanı ve İyi Oluş Ölçeği Toplam Ve Alt Boyut Puanları Arasındaki İlişkiler ... 92

Tablo 14 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği Toplam Puanını Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi ... 97

Tablo 15 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Olumlu Duygular Alt Boyut Puanını Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi ... 98

Tablo 16 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Bağlanma Alt Boyut Puanını Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi ... 99

Tablo 17 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Olumlu İlişkiler Alt Boyut Puanını Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi ... 100

Tablo 18 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Anlam Alt Boyut Puanını Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi ... 101

(22)

xx

Tablo 19 Aşkınlık Ölçeği Alt Boyut Puanlarının İyi Oluş Ölçeği’nin Başarı Alt Boyut Puanını

Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi ... 102

Tablo 20 İyi Oluş Ölçeği Toplam ve Alt Boyut Puanlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon

Analizi Sonuçları ... 103

Tablo 21 Risk Grubunda Yer Alan Bireylerin Cinsiyetlerine Göre Aşkınlık ÖLçeği, KTG

ÖLçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin t-testi Sonuçları ... 104

Tablo 22 Risk Grubunda Yer Alan Bireylerin Yaşlarına Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve

İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin t-testi Sonuçları ... 105

Tablo 23 Risk Grubunda Yer Alan Bireylerin Risk Faktörlerine Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG

Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları

... 106 Tablo 24 Anne Kaybı Yaşayan Bireylerin Cinsiyetlerine Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve

İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin t-testi Sonuçları ... 107

Tablo 25 Baba Kaybı Yaşayan Bireylerin Cinsiyetlerine Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve

İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin t-testi Sonuçları ... 108

Tablo 26 Ebeveynleri Boşanmış Bireylerin Cinsiyetlerine Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği

ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin t-testi Sonuçları ... 109

Tablo 27 Risk Grubunda Yer Alan Bireylerin Risk Faktörüne Maruz Kalınan Yaşa Göre

Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 111

Tablo 28 Bireylerin, Annelerini Kaybettikleri Yaşa Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve İyi

Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları ... 112

Tablo 29 Bireylerin, Babalarını Kaybettikleri Yaşa Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve İyi

Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları ... 113

Tablo 30 Bireylerin, Ebeveynlerinin Boşandıkları Yaşa Göre Aşkınlık Ölçeği, KTG Ölçeği ve

İyi Oluş Ölçeği Puanlarına İlişkin Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları ... 114

Tablo 31 Bireylerin Risk Grubunda Yer Alıp Almama Durumlarına Göre Aşkınlık Ölçeği ve

(23)

xxi

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Birinci Düzey Doğrulayıcı Faktör Analizi sonrası 20 maddelik Aşkınlık Ölçeği Path

Diagramı (Şekilde verilen kısaltmalar; GRT: Şükran, HUM: Mizah, HOPE: Umut, ABE: Takdir, SPR: Maneviyat kavramlarını ifade etmektedir.) ... 75

Şekil 2. İkinci Düzey Doğrulayıcı Faktör Analizi sonrası 20 maddelik Aşkınlık Ölçeği Path

Diagramı (Şekilde verilen kısaltmalar; TRNSC: Aşkınlık, GRT: Şükran, HUM: Mizah, HOPE: Umut, ABE: Takdir, SPR: Maneviyat kavramlarını ifade etmektedir.) ... 78

Şekil 3. Aşkınlığın iyi oluşu yordamasında kendini toparlama gücünün aracılık rolüne ilişkin

(24)

xxii

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

AFA Açımlayıcı Faktör Analizi

AGFI Düzenlenmiş İyilik Uyum İndeksi ANOVA Tek Yönlü Varyans Analizi CFI Karşılaştırmalı Uyum İndeksi

CI Durum İndeks Değeri

DFA Doğrulayıcı Faktör Analizi GFI İyilik Uyum İndeksi

KTG Kendini Toparlama Gücü NFI Normlaştırılmış Uyum İndeksi NNFI Normlaştırılmamış Uyum İndeksi PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş Modeli RMR Artık Ortalamaların Karekökü

RMSEA Yaklaşık Hataların Ortalama Karekökü SRMR Standardize Edilmiş Artık Ortalamaların TLI Normlaştırılmamış Uyum İndeksi VIF Varyans Büyütme Faktörü

WHO Dünya Sağlık Örgütü χ2/sd Ki-Kare İyilik Uyumu

(25)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problem durumu, amaç ve alt amaçları, araştırmanın önemi, varsayımları, sınırlılıkları ve araştırmada ele alınacak kavramların tanımları yer almaktadır.

Problem Durumu

Psikoloji alanyazınında yapılan araştırmaların genelinde psikolojik sorunlar ve olumsuz yaşantılar üzerine odaklanıldığı görülmektedir (Seligman & Csikszentmihalyi, 2000). 19. yüzyılın sonlarında, psikoloji alanında yapılan araştırmalarda özellikle hümanist/insancıl yaklaşıma dayalı çalışmalar yürüten psikologların çabaları ile olumlu özelliklerin ön plana alınarak odağın psikopatolojiden, pozitif odaklı görüşe doğru yönelmesi sağlanmıştır (Gillham & Seligman, 1999). Bu yönelimle birlikte gelişim gösteren en önemli yaklaşımlardan biri, iyi oluşa ve ideal insan işleyişine odaklanan pozitif psikolojidir (Bannink, 2017; Seligman & Csikszentmihalyi, 2000). Seligman (2011) pozitif psikolojinin, kendi iyiliğimiz için neyi seçtiğimizle alakalı olduğunu belirtmiştir.

Pozitif psikolojinin bakış açısına ilişkin, Keyes (2005) ruh sağlığına sahip olmanın, ruh hastalığına sahip olmamaktan daha fazlası olduğunu ve iyi oluşun varlığını içerdiğini ifade etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (2005) de benzer şekilde ruh sağlığını, “bireylerin

(26)

2

kapasitelerini gerçekleştirmeye olanak sağlayan iyi oluş haline sahip olmak” şeklinde tanımlamıştır. Aristotales’e göre de bireyin en temel amaçlarından biri yaşamı en üst düzeyde iyi bir şekilde yaşamaktır (Ryff & Singer, 2006). Bu görüşler incelendiğinde, ortak noktalarının iyi oluş vurgusu olduğu görülmektedir.

İyi oluş en genel tanımıyla, psikolojik işlevsellik ve deneyimlerin iyi ve tatmin edici düzeyde olması şeklinde açıklanmaktadır (Ryan & Deci, 2001). İyi oluş tanımında yer alan iki önemli kavram bulunmaktadır. Bunlardan biri ‘deneyim’ diğeri ise ‘psikolojik işlevsellik’tir. Yaşam boyu gelişimde, bütün gelişim dönemlerinin birbiriyle bağlantılı olmasından (Santrock, 2016) dolayı çocukluk dönemindeki olumlu ve olumsuz deneyimlerin, bireyin tüm hayatındaki psikolojik işlevselliğini etkileyeceği açıktır.

Masten (1999) çocukluk döneminde bireylerin maruz kalabileceği, anne ya da baba kaybı, anne-babanın boşanması, aile içi şiddet, anne ya da babanın uyuşturucu madde kullanımı gibi birçok ailevi risk faktörü olduğunu belirtmektedir. Bunların her biri bireyin daha sonraki hayatını olumsuz etkileyebilecek olsa da aile yapısının nicel olarak bozulmasına sebep olan ebeveyn kaybı ya da boşanmasının etkileri çok daha büyüktür (Amato & Keith, 1991).

Çocuğun ebeveynini ebediyen kaybetmesi ile yalnızca evlerinin ayrılmış olması birbirinden farklı durumlar gibi görülse de, etkileri bağlamında değerlendirildiğinde benzerlik göstermektedirler (Dawson, 1991; Kartika, 2017; Mandelli, Petrelli & Serretti, 2015). Orhan Veli, Kitabe-i Seng-i Mezar şiirinin son dizesinde; “ölüm Allah’ın emri, ayrılık olmasaydı.” derken, ölümün ‘ayrılık’ boyutuna vurgu yapmaktadır. Bu perspektiften bakıldığında ebeveynlerden birinin ölümü ile ebeveynlerin boşanmasının ortak sonucu, çocuğun tek ebeveynli bir aileyle yaşamak durumunda kalmasıdır.

Ebeveynlerden birinin vefatı ya da ebeveynlerin boşanması gibi olumsuz deneyimler yaşayan tüm bireylerin psikolojik işlevsellikleri olumsuz etkilense de bu bireylerden bazıları psikolojik işlevsellik düzeylerini tekrar arttırabilmekte (Kartika, 2017) ve bu tip

(27)

3

bireyler psikoloji alanyazınında kendini toparlama gücü yüksek (resilient) bireyler olarak isimlendirilmektedir. Kendini toparlama gücü, Garmezy (1993) tarafından, yaşadığı stresli olaydan önce zaten kendisinde var olan yetenekler ve davranış şekillerine dönebilme yetisi; Joseph (1994) tarafından, insanların sıkıntılarla mücadele ederken ve yaşam koşullarının gerektirdiği değişikliklere başarılı bir şekilde uyum sağlarken, görülebilen ve gözlenebilen tutum, baş etme davranışı ve kişisel bir güç; Masten (2001) tarafından ise bireyin gelişimine ve uyumuna yönelik ciddi tehditlere rağmen iyi sonuçların görülmesi olarak tanımlanmıştır. Windle (2002) kendini toparlama gücüne ilişkin tanımlamaların, risk faktörleri, koruyucu faktörler ve olumlu sonuçlar olmak üzere üç temel noktada birleştiğini vurgulamıştır. Bu üç temel noktayı somutlaştırmak gerekirse, ebeveyn yoksunluğu bir risk faktörü, iyi oluş ise olumlu sonuçlara örnek gösterilebilir. Fakat ebeveyn yoksunluğuna yani bir risk faktörüne rağmen, bireyin kendini toparlama gücünü ve dolayısıyla olumlu sonuç olan iyi oluşunu arttırabilmek için koruyucun faktörlerin varlığı bir gerekliliktir. Kendini toparlama gücünü etkileyen birçok koruyucu faktör bulunmaktadır (Masten, 1994). Bunlardan bazıları aile ve çevreye ilişkin daha çok demografik özellikler taşıyan değişkenler iken bazıları ise bireyle ilgili psikolojik özelliklerdir. Alanyazın incelendiğinde kendini toparlama gücüne etki eden bireysel özellikler içinde Peterson ve Seligman’ın (2004) karakter güçleri sınıflaması altında yer alan değişkenler göze çarpmaktadır. Son yıllarda yapılan kendini toparlama gücü araştırmalarında koruyucu faktörler olarak bu sınıflamanın altında yer alan karakter erdemi ve karakter güçleri sıklıkla kullanılmıştır (Martinez-Marti & Ruch, 2017; Shoshani & Slone, 2016; Yeo, 2011). Karakter güçleri sınıflaması bilgelik (wisdom and knowledge), cesaret (courage), insanlık (humanity), adillik (justice), ölçülülük (temperance), aşkınlık (transcendence) olmak üzere altı karakter erdeminin altında yer alan 24 karakter gücü bulunmaktadır (Peterson ve Seligman, 2004). Karakter güçlerinin her biri farklı problemlerin önlenmesinde daha etkili olabilmektedir (Park, 2004). Kendini toparlama gücü araştırmaları incelendiğinde aşkınlık karakter erdemi

(28)

4

altında yer alan şükran, umut, mizah, estetik ve mükemmelliğin takdiri ve maneviyat karakter güçlerinin koruyucu faktörler olarak sıkça ele alındığı görülmektedir (Connor, Davidson & Lee, 2003; Connor & Zhang, 2006; Gupta & Kumar, 2015; Martinez-Marti & Ruch, 2017; Youssef & Luthans, 2011).

Aşkınlık, en genel tanımıyla daha büyük varlıklarla bağlantı kurmaya ve bu sayede hayatın anlam kazanmasına fayda sağlayan bir karakter erdemidir (Peterson & Seligman, 2004). Piedmont (1999) bireyin yaşama uyum sağlaması, kapsamlı bir hayat görüşüyle, doğada var olan esas dürtülerini doyurması için aşkınlığın gerekli olduğunu ifade etmiştir. Kendini toparlama gücünün de bireyin olumsuz yaşam koşullarına rağmen, yaşama tekrar uyum sağlayabilme düzeyi olduğu (Masten, 1994) göz önüne alındığında aşkınlık karakter erdeminin kendini toparlama gücü üzerinde etkisi olabileceği öngörülmektedir.

Bu bağlamda düşünüldüğünde bu araştırmanın, ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin olumsuz deneyimlere rağmen psikolojik işlevselliklerini sürdürebilmelerinde etkili olabilecek yapıların belirlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın temel amacı, 0-15 yaş arasında ebeveynlerinden biri vefat eden ya da ebeveynleri boşanan 18-40 yaş arasındaki bireylerin, aşkınlık düzeylerinin iyi oluşlarını yordamasında, kendini toparlama gücünün aracılık rolünün incelenmesidir. Araştırmada bu temel amaç doğrultusunda iki farklı çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar ve çalışmalar kapsamında yanıt aranacak alt amaçlar aşağıda verilmiştir;

1. Çalışma: Türk Kültürüne Özgü Aşkınlık Ölçeği’nin Geliştirilmesi

1.1. Bu çalışma kapsamında geliştirilen Aşkınlık Ölçeği geçerli bir ölçek midir? 1.2. Bu çalışma kapsamında geliştirilen Aşkınlık Ölçeği güvenilir bir ölçek midir?

(29)

5

2. Çalışma: Ebeveyn Yoksunluğu Yaşayan Bireylerde Aşkınlık, Kendini Toparlama Gücü ve İyi Oluş Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi

2.1. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği toplam ve alt boyut puanları, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği toplam puanları ve İyi Oluş Ölçeği toplam ve alt boyut puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler var mıdır?

2.2. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği toplam puanlarının, İyi Oluş Ölçeği toplam puanlarını yordamasında, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği puanlarının aracılık rolü var mıdır?

2.3. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği alt boyut puanları, İyi Oluş Ölçeği toplam ve alt boyut puanlarını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yordamakta mıdır?

2.4. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

2.5. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin yaşlarına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

2.6. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin maruz kaldığı risk faktörlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir? 2.7. Ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama

Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin risk faktörüne maruz kaldığı yaşa göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

(30)

6

2.8. Anne kaybı yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

2.9. Baba kaybı yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

2.10. Ebeveynleri boşanan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

2.11. Anne kaybı yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin risk faktörüne maruz kaldığı yaşa göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir? 2.12. Baba kaybı yaşayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü

Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin risk faktörüne maruz kaldığı yaşa göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir? 2.13. Ebeveynleri boşanan bireylerin Aşkınlık Ölçeği, Kendini Toparlama Gücü

Ölçeği ve İyi Oluş Ölçeği toplam puanları bireylerin risk faktörüne maruz kaldığı yaşa göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir? 2.14. Risk faktörüne maruz kalan ve kalmayan bireylerin Aşkınlık Ölçeği ve İyi

Oluş Ölçeği toplam puanları istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermekte midir?

Araştırmanın Önemi

Psikoloji alanındaki alanyazınla (Diener, Suh, Lucas & Smith, 1999) paralel olarak ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylere ilişkin yapılan geçmiş araştırmaların da daha çok

(31)

7

olumsuz sonuçlar ve psikopatolojiler üzerine odaklandığı görülmektedir (Breier vd., 1988; Crook & Raskin, 1975; McLeod, 1991; Ross & Mirowsky, 1999). 90’lı yılların sonlarından itibaren psikoloji alanyazınında pozitif psikoloji eksenli araştırmalar daha sık görülmeye başlanmıştır (Seligman & Csikszentmihalyi, 2000). Fakat ebeveyn yoksunluğuna ilişkin yurtdışında yapılan araştırmaların günümüzde dahi sıklıkla yetişkin depresyonu (Berg, Rostila & Hjern, 2016; Stack & Scourfield, 2015), intihar düşünceleri (Niciu vd., 2015; Stansfeld vd., 2017), alkol ve madde kullanımı (Thompson Jr., Alonzo, Hu & Hasin, 2017; Windle & Windle, 2018) gibi olumsuz sonuçlara odaklandığı görülmektedir. Yurtiçinde ebeveyn yoksunluğuna ilişkin yapılan az sayıdaki araştırma da benzer şekilde olumsuz sonuçlara odaklanmıştır (Attepe, 2010; Öngider, 2013; Özdal & Aral, 2005; Türkarslan, 2007). Yurtiçi alanyazında ebeveynleri boşanmış bireylerin öznel iyi oluşlarını geliştirmeyi amaçlayan Dursun (2015) dışında, ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylere pozitif bir bakış açısıyla yaklaşan herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır.

Ailevi risk faktörleri dikkate alındığında, yapılmış araştırmaların çoğunlukla ebeveynleri boşanan ve boşanmayan bireylerin kendi içlerinde, ebeveyn kaybı yaşayan ve yaşamayan bireylerinse kendi içlerinde karşılaştırılmasına dayalı olduğu görülmektedir (Maier & Lachman, 2000). Yapılan az sayıda araştırmanın sonuçları ebeveynlerin boşanmasının, ebeveyn kaybından daha olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymuştur (Amato&Anthony, 2014; Amato&Keith, 1991a, 1991b; Dawson, 1991). Bu nedenle bu araştırma kapsamında ebeveyn kaybı yaşayan ve ebeveynleri boşanmış bireylerin aşkınlık, kendini toparlama gücü ve iyi oluşlarının karşılaştırılmasının ebeveyn yoksunluğu ile ilgili literatüre katkı yapacağı düşünülmektedir.

Ebeveyn yoksunluğuna ilişkin araştırmalarda sıklıkla incelenen değişkenlerin başında cinsiyet ve risk faktörüe maruz kalınan yaş gelmektedir. Geçmiş araştırma bulguları incelendiğinde genellenebilir sonuçlara ulaşılmadığı gözlenmiştir. Örneğin bazı araştırmalar ebeveynleri boşanan erkeklerin, kızlardan daha olumsuz özellikler gösterdiğini

(32)

8

rapor ederken (Amato&Keith, 1991b), bazılarında cinsiyete göre farklılıklar bulunmamıştır (Çivitçi, Çivitçi ve Fiyakalı, 2009). Benzer şekilde risk faktörüne maruz kalınan yaşa göre farklılıklar bulan araştırmalar (Amato&Keith, 1991a) olduğu gibi, herhangi bir farka rastlanmayan araştırmalar da vardır (Çivitçi, Çivitçi&Fiyakalı, 2009). Bu araştırma kapsamında da ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylerin aşkınlık, kendini toparlama gücü ve iyi oluşlarının cinsiyete ve risk faktörüne maruz kalınan yaşa göre incelenmesinin, ebeveyn yoksunluğuna ilişkin dinamiklerin daha iyi anlaşılması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.

Gerek bahsi geçen risk faktörlerine sahip bireylere ilişkin yapılan araştırmaların azlığı ve var olan araştırmaların da olumsuzluklara odaklanması gerekse genel psikoloji alanyazınında olumlu psikolojik yapıların daha sık çalışılmasına ilişkin öneriler (Lee Duckworth, Steen & Seligman, 2005; Seligman & Csikszentmihalyi, 2000; Wood & Tarrier, 2010) göz önüne alındığında ebeveyn yoksunluğunu pozitif psikoloji bağlamında ele alan bu çalışmanın genelde psikoloji alanyazınına, özelde ise ebeveyn yoksunluğu yaşayan bireylere ilişkin katkılar sağlaması beklenmektedir.

Çalışmanın bağımlı değişkenini oluşturan iyi oluş konusunda yapılan araştırmalar incelendiğinde iyi oluşun tek boyut olarak ele alındığı psikolojik iyi oluş, öznel iyi oluş ve sosyal iyi oluş kavramları üzerine odaklanıldığı görülmektedir (Ryan & Deci, 2001). Seligman (2011) iyi oluşun mutluluk gibi yalnızca bir “şey (thing)” değil bir “yapı (construct)” olduğunu ve farklı bileşenlerin toplamı olduğunu ifade etmektedir. Bu görüşün yakın zamanlarda ortaya atılmış olmasından dolayı Türkiye’de iyi oluşun çok boyutlu olarak ele alındığı sınırlı sayıda araştırma bulunmaktadır (Demirci, Ekşi, Dinçer & Kardaş, 2017; Kılıç, 2018). Bu bağlamda düşünüldüğünde bu çalışmanın iyi oluşu çok boyutlu bir yapı olarak ele alan bütünleyici çalışmalardan biri olacağı söylenebilir.

Peterson ve Seligman (2004) tarafından geliştirilen karakter güçleri sınıflamasına ilişkin çok sayıda güncel araştırma bulunmaktadır (Harzer & Ruch, 2015; McGrath, 2015;

(33)

9

Niemiec, 2017; Schueller vd., 2015). Türkiye’de ise karakter güçleri sınıflamasının yalnızca Kabakçı (2013; 2016) tarafından ergenler üzerinde çalışıldığı görülmektedir. Bu sınıflamaya ilişkin yurtiçinde yapılan çalışmaların azlığı ve Kabakçı’nın (2013) önerileri dikkate alındığında bu sınıflamanın ve iyi oluş, kendini toparlama gücü gibi diğer psikolojik yapılarla bağlantılarının incelenmesi önem taşımaktadır.

Alanyazın incelendiğinde aşkınlık (transcendence) kavramının sıklıkla felsefe ve ilahiyat alanlarında çalışıldığı göze çarpmaktadır. Bu çalışmanın bağımsız değişkenini oluşturan aşkınlık (transcendence) kavramı ise yalnızca Peterson ve Seligman’ın (2004) tanımladığı bir karakter erdemi olarak sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda düşünüldüğünde; aşkınlık kavramının şükran, umut, mizah, estetik ve mükemmelliğin takdiri ve maneviyat altboyutlarından oluşan bir karakter erdemi olarak ele alınarak diğer psikolojik yapılarla bağlantılarının incelendiği herhangi bir araştırma bulunmamaktadır.

Çalışma kapsamında bireylerin aşkınlık düzeylerini belirlemek amacıyla Türk kültürüne özgü bir Aşkınlık Ölçeği geliştirilmiştir. Bu nedenle bu çalışmanın gerek aşkınlık kavramının (Peterson & Seligman, 2004) ayrı bir yapı olarak ölçülmesi gerekse diğer psikolojik yapılarla ilişkilerinin incelenmesi açısından önemli bir eksikliği gidereceği ve gelecek araştırmalara katkılar sunacağı söylenebilir.

Varsayımlar

1. Araştırmaya katılan tüm katılımcıların, ölçme araçlarındaki maddelere içten yanıt verdikleri varsayılmıştır.

Sınırlılıklar

(34)

10

Tanımlar

Aşkınlık: Aşkınlık, en genel tanımıyla daha büyük varlıklarla bağlantı kurmaya ve bu

sayede hayatın anlam kazanmasına fayda sağlayan bir karakter erdemidir (Peterson & Seligman, 2004). Aşkınlık kavramı felsefe, ilahiyat ve tasavvuf gibi alanlarda sıklıkla çalışılan bir kavramdır. Bu araştırma kapsamında Aşkınlık kavramı, Peterson ve Seligman’ın (2004) karakter güçleri sınıflamasında belirledikleri ve altında şükran, umut, mizah, estetik ve mükemmelliğin takdiri ve maneviyat karakter güçleri yer alan bir yapı, bir karakter erdemi olarak kullanılmıştır.

İyi Oluş: İyi oluş, psikolojik işlevsellik ve deneyimlerin en iyi ve tatmin edici düzeyde

olması durumudur (Ryan & Deci, 2001). Bu çalışma kapsamında iyi oluş, Martin Seligman’ın (2011) PERMA (Positive emotions, Engagement, Relationships, Meaning, Accomplishment) çok boyutlu iyi oluş modeli bağlamında ele alınmıştır. Bu modelde iyi oluş, olumlu duygular, bağlanma, olumlu ilişkiler, anlam ve başarı olmak üzere beş boyutun bileşiminden oluşmaktadır.

Kendini Toparlama Gücü: Bireyin yaşadığı stresli olaydan önce zaten kendisinde var olan

(35)

11

BÖLÜM II

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde, araştırmanın temel kavramlarını oluşturan iyi oluş, kendini toparlama gücü ve aşkınlık ile ilgili kuramsal çerçeve ve ilgili kavramların birbiriyle ilişkilerini açıklamaya yönelik alanyazında yapılmış araştırmalar ele alınmıştır. Bu bölümde yer alan kavramların tümü pozitif psikoloji kuramsal çerçevesinde ele alınarak açıklanmıştır.

Pozitif Psikoloji

Pozitif psikoloji yaklaşımı 1998 yılında Martin E. P. Seligman’ın Amerikan Psikoloji Derneği Başkanı olduğu dönemde psikoloji alanyazınında farklı bir bakış ve yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belirtmesi üzerine temellenmiştir. Bu noktada Seligman (1998) “İnsanın Güçlü Yönlerinin İnşası (Building Human Strength)” adlı yazısında hem geleneksel psikoloji yaklaşımlarında yer alan patoloji odağına eleştiri getirmiş hem de ihmal edildiğini belirttiği pozitif psikolojik yapıların çalışılmasını teşvik ederek alana farklı bir bakış açısı önermiştir.

Seligman (1998) “Psikoloji sadece sorun ve zayıflıkların değil aksine güçlü yanların ve erdemlerin çalışılmasını da kapsar. Tedavi etmek ise sadece kırılanı, bozulanı onarmak, düzeltmek değil, içimizde var olanın en iyisini ortaya çıkarıp beslemektir.” diyerek pozitif

(36)

12

psikoloji yaklaşımının temelini atmış ve bu yaklaşım ile alanyazındaki geleneksel patoloji odaklı yaklaşımlar arasındaki farkı ortaya koymuştur.

Seligman (1998, 2011) İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında gelişen olayların psikolojinin yönünü ve misyonlarını etkilediğini ve psikolojinin psikolojik rahatsızlıkların tedavisi noktasına odaklandığını ve bu alanda ilerlediğini ancak insanların yaşamlarını daha iyi yapma ve iyi ve güzel olanı destekleme yönünün ise ihmal edildiğini belirtmiştir. Sonuç olarak psikolojinin “mağdur bilimi (victimology)” olduğunu ve insanları pasif alıcılar olarak konumlandırdığını vurgulamıştır. Bu noktada patoloji odaklı yaklaşımlarda psikolojik rahatsızlıkların tedavi edilmesinde önemli eksiklikler olduğu belirtilmiş ve bu rahatsızlıkların önlenmesi noktasında bu yaklaşımların yetersiz kaldığı savunulmuştur. Bu sebeple psikoloji alanyazınında bireyleri, karar verebilen, seçimler yapabilen, kendi hayatına yön verebilen kişiler olarak ele alan ve onlardaki güçlü yanları ortaya çıkaran ve bu şekilde psikolojik rahatsızlıkların önlenmesine yardımcı olan farklı bir yaklaşıma gerek duyulduğu belirtilmiştir (Snyder & Lopez, 2007).

Bu kapsamda Seligman’ın temellerini attığı pozitif psikoloji, 2000 yılında Seligman ve Csikszentmihalyi tarafından Amerikan Psikologlar Dergisi’nde yayınlanan özel sayı ile farklı teorik ve uygulamaya dönük açıklamalarla geleneksel yaklaşımlardan ayrılarak yeni bir yaklaşım olarak psikoloji alanyazınına sunulmuştur. Bu noktada pozitif psikoloji en genel kapsamda insan davranışlarının olumlu, uyum sağlayıcı, yaratıcı ve duygusal anlamda tatmin edici özelliklerinin anlaşılması amacıyla psikolojik teori, araştırma ve müdahale tekniklerinin kullanılmasını içermektedir (Compton & Hoffman, 2012). Bu tanımlamaya benzer olarak, Kennon Sheldon ve Laura King (2001) yeni bir alan olarak pozitif psikolojiyi “psikolojinin sıradan insanları incelemeye geri dönmesi ve bu insanlarda neyin işe yaradığının, doğru ve geliştirici olduğunun araştırılması” olarak açıkladıkları görülmektedir.

(37)

13

Pozitif psikoloji yaklaşımı kapsamında ele alınan konular incelendiğinde bunların çok geniş alanlarda yer aldığı ve sayıca fazla olduğu görülmektedir. Ancak Seligman ve Csikszentmihalyi (2000) bu konuların üç temel boyutta ele alınabileceğini belirtmişlerdir. Bu boyutların ilki pozitif psikoloji yaklaşımının öznel düzeyde temellenmesini içermektedir. Bu boyut mutluluk, eğlence, yaşam doyumu, aşk, rahatlama, yakınlık ve memnuniyet gibi olumlu duyguların veya olumlu öznel durumların çalışılmasını kapsamaktadır. Bu boyutta duyguların yanında iyimserlik, umut gibi yapıcı, olumlu düşünce yapılarının da incelenmesi teşvik edilmiştir. İkinci düzeyde ise pozitif psikoloji bireysel özellikleri temel alarak, dürüstlük, cesaret gibi insanlarda zamanla değişmeyen ve gözlenebilen olumlu davranış örüntülerinin araştırılmasını içermektedir. Bu düzeyin ayrıca bireylerin estetik duyarlık geliştirmesi ve mükemmelliğe yönelmesi gibi konuları da kapsadığı belirtilmiştir. Son olarak, pozitif psikoloji grup veya toplumsal boyutta çalışmaları teşvik etmiş ve olumlu kurum, kuruluş veya organizasyonların inşası ve geliştirilmesi konularına değinmiştir. Bu boyutlar ele alınarak düşünüldüğünde pozitif psikoloji yaklaşımı olumlu insan işlevselliğinin ve gelişiminin biyolojik, kişisel, ilişkisel, kurumsal, kültürel ve evrensel boyutlarını kapsayarak çoklu düzeylerde bilimsel yöntemlerle araştırılmasını amaçlamaktadır.

Pozitif psikoloji, öznel, bireysel ve toplumsal boyutları ile insan deneyimini ele alarak daha tatmin edici bir yaşam yaratmayı ve iyi olanı besleyip geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda pozitif psikolojinin en temel konusunun “iyi bir yaşam”, en temel sorusunun ise “iyi bir yaşamın bileşen ve yordayıcıları nelerdir?” olduğu görülmektedir (Compton & Hoffman, 2012). Kısacası, pozitif psikoloji bireyler ve toplumlar için iyi bir yaşamı hedefleyerek onu oluşturan en önemli yapılardan biri olan iyi oluş kavramının ele alınmasını teşvik etmektedir (Seligman, 2011). Bu sebeple pozitif psikoloji yaklaşımı ile iyi oluşu inceleyen çalışmaların arttığı ve iyi oluşa yönelik farklı kuramsal açıklamaların yapıldığı görülmektedir.

(38)

14

İyi Oluş

İyi bir var oluş ve yaşamın nasıl olduğuna yönelik sorulara Socrates, Aristotle ve Plato gibi psikolojinin felsefe kapsamında yer aldığı zamanlarda bile önem verildiği ve cevap arandığı görülmektedir. Nitekim adı geçen filozofların bireyin erdemli bir yaşam sürmesinin onu mutlu edeceğine inandıkları da bilinmektedir. Ancak bunun yanında Epicurus ve sonrasında faydacı (utilitarian) yaklaşım etrafında toplanan filozofların ise yine bu soruna odaklandıkları ancak farklı bir bakış açısı getirerek mutluluğu olumlu duygu ve zevklerin fazla, bol deneyimlenmesi ile tanımladıkları görülmektedir (Hefferon & Boniwell, 2011). Pozitif psikoloji ise iyi oluş kavramını bu felsefi görüşlerden yararlanarak iki temel yaklaşım etrafında ele almıştır. Bunlardan ilki iyi oluşu mutluluk olarak ele alan ve olumlu duyguların fazlalığı ve olumsuz duyguların azlığı ile özetleyen hazcı (hedonic) bakış açısını, diğeri ise iyi oluşun yaşamda anlam ve amaç edinimi ile ulaşılabileceğine odaklanan ödonomik (eudaimonic) bakış açısını oluşturmaktadır (Kashdan vd., 2008; Keyes & Annas, 2009).

İyi oluşu hazcı bakış açısı ile ele alan hedonik yaklaşımın çok eski bir tarihi olduğu ve Aristippus, Hobbes, DeSade gibi birçok Yunan filozofunun iyi bir yaşamı mutlu ve zevkli anlar ile özdeşleştirdiği ve iyi bir yaşamı bu mutlu ve zevk dolu anların toplamı olarak ele aldığı görülmektedir (Ryan & Deci, 2001). Ancak, hedonik yaklaşımda iyi oluşun sadece bedensel zevklerle ilgili olmadığı ve iyi oluşun fiziksel bir hazza indirgenemeyeceği aksine zihnin de önemli olduğu ve amaçlar edinip onlara ulaşmak gibi psikolojik açıdan tatmin sağlayan durumları da kapsadığı vurgulanmıştır (Diener vd., 1998; Kubovy, 1999). Bununla birlikte, bu yaklaşımda iyi oluşun tanımı tamamiyle özneldir ve kişinin kendi perspektifiyle şekillenmektedir (Hofer, Busch & Kiessling, 2008). Bu açıdan bakıldığında hedonik yaklaşımın iyi oluşu öznel iyi oluş olarak kavramsallaştırdığı ve kişinin genel veya özel yaşam alanlarında kendi yaşamını ne derece iyi olarak değerlendirdiğini tanımlamaktadır. Bu noktada bireyin yaptığı değerlendirmeler duygusal veya bilişsel

(39)

15

olabilmektedir (Schimmack vd., 2004). Öznel iyi oluşun duygusal içeriğini; bireyin yaşamında zevk veren ve vermeyen duygusal deneyimlerinin oranı, bilişsel içeriğini ise bireyin kendi standart ve kriterlerine göre kendi yaşamından ne derece memnun olduğunun değerlendiren yaşam doyumu oluşturmaktadır. Sonuç olarak öznel iyi oluş yaklaşımı ile bakıldığında birey olumsuzlara oranla daha sık olumlu duyguları deneyimliyor ve öznel beklenti ve kriterlerine göre kendi yaşamından memnun olduğunu düşünüyorsa iyi oluşu yüksek olarak değerlendirilmektedir (Diener vd., 1985).

Ödonomik yaklaşımda ise tatmin edilen veya gerçekleşen her istek ve arzunun iyi oluşu beslemeyeceği aksine bazı durumlar sonucunda haz duyulabildiği halde bunun iyi oluş ve iyi bir yaşam için zararlı olabileceği savunulmuştur (Hofer, Busch & Kiessling, 2008). Bu açıdan ödonomik yaklaşım temellerini Aristotle’ın mutluluk felsefesinden alarak hazcı mutluluğun insanları kendi arzularının köleleri haline dönüştüreceğini, asıl mutluluğun ise ancak değerli olanı yapmak ve erdemli yaşamak olduğunu belirtmişlerdir (Ryan & Deci, 2001). Bu kapsamda iyi oluş insanın ahlaki mükemmelliğini yansıtan iyi bir yaşam yaşaması ile özdeşleştirilmiştir. Yaklaşımı temsil eden ödonomi (eudaimonia) kavramına ise bu sebeple büyük bir önem verilmekte ve insan iyiliğinin en temelini yansıttığı belirtilmektedir. İnsanın iyiliğe ise ancak mantık ve ölçülülük ile hareket ederek ve ahlaki mükemmeliğe yönelerek ulaşabileceği savunulmaktadır (Ryan & Deci, 2001).

Bununla birlikte, ödonomik yaklaşım temelinde gelişen birçok farklı kuramsal perspektifin oluştuğu görülmektedir (Hofer, Busch & Kiessling, 2008). Örneğin, Waterman (1993) iyi oluşun en önemli belirleyicisinin otantiklik (authenticity) olduğunu belirtmiş ve insanın iyi oluşunun kendi “gerçek” kimliği ile uyum içerisinde yaşamasına bağlı olduğunu savunmuştur. Ryan ve Deci (2000) ise öz belirleme kuramı (self-determination theory) olarak geliştirdikleri yaklaşımda iyi oluşun belirli ihtiyaçların giderilmesiyle sağlanacağını belirtmiş ve bu kapsamda otonomi, yetkinlik ve ilişkisellik olmak üzere üç temel ihtiyaç olduğunu savunmuşlardır. Öz belirleme kuramından farklı olarak pozitif psikolojik

(40)

16

işlevselliği oluşturan ihtiyaçlar noktasında Ryff (1989) yaşam gelişimi perspektifi (life span development) edinmiş ve altı temel ve evrensel ihtiyaç belirlemiştir.

Ryff (1995) tarafından geliştirilen ve psikolojik iyi oluş olarak tanımlanan bu yaklaşımda evrensel altı ihtiyaç iyi oluşun boyutları olarak ele alınmış ve kendini kabul, diğerleriyle olumlu ilişkiler, otonomi, çevresel hakimiyet, yaşam amacı ve kişisel gelişim olarak sınıflandırılmıştır. Bu kategorilerde, kendini kabul bireyin kendisi ve yaşamına yönelik olumlu tutumunu, diğerleriyle olumlu ilişkiler sıcaklık ve güven dolu yakın ilişkileri, otonomi başkaları tarafından empoze edilen kısıtlamalardan sıyrılmayı, çevresel hakimiyet çevredeki durum ve olayları kontrol edebilmeyi, yaşam amacı yaşamda anlam ve yön sahibi olmayı ve kişisel gelişim ise kendi potansiyellerini gerçekleştirmeye sürekli yönelimi ifade etmektedir. Ancak Ryff (1989) bu ihtiyaçların karşılanmasının iyi oluşa götüren aracılar olmadığını aksine bu boyutların iyi oluşun kendisi olduğunu belirterek onları psikolojik iyi oluşun en merkezi kriterleri olarak tanımlamıştır.

Hedonik ve ödonomik kuramların yanında etkinlik perspektifi (engagement perspectives/ activity theory) üçüncü bir yaklaşım olarak ortaya çıkmış ve iyi oluşu, duyguya daha az vurgu yaparak bireyin dikkat ve katılımının belirli aktivitelere yönelmesi ile açıklamıştır. Bu kapsamda iyi oluş, bireylerin yaşam atkiviteleri içinde nasıl yer aldığının bir fonksiyonu olarak ele alınmış ve yaşam etkinlikleri ve amaç edinimi gibi konular vurgulanmıştır. Bu görüşe göre, bireyin iyi oluşu içsel motivasyon ve kendi hür iradesi ile bilerek ve isteyerek seçtiği etkinliklere katılımı ile sağlanacaktır. Ancak bu noktada etkinlik türüne daha az önem verilmiş ve asıl kritik olanın bireyin seçtiği etkinlikler değil bireyin aktif bir yaşam içinde tamamıyla kendini vererek katılım göstermesi olduğu belirtilmiştir (Cantor & Sanderson, 1999; Compton & Hoffman, 2012).

Sonuç olarak, hedonik, ödonomik ve etkinlik kuramlarının iyi oluşu belirli bir boyutta ele aldığı görülmektedir. Ancak kavrama ilişkin yapılan sayısız çalışmaların sonuçları ise iyi oluşun en iyi çok boyutlu ele alınarak anlaşılabileceğini ve bunun hedonik, ödonomik ve

(41)

17

etkinlik kavramsallaştırmaların birlikteliği ile elde edilebileceğini göstermektedir. Nitekim bu çalışmalar iyi oluşa ilişkin çok boyutlu yaklaşımların gelişmesini teşvik etmiş ve farklı felsefi yaklaşımların birleştirilerek oluşturulduğu çoklu iyi oluş modellerine işaret etmiştir (Ryan & Deci, 2001).

Alanyazında birçok farklı çok boyutlu iyi oluş modeli geliştirildiği görülmektedir. Bunlardan biri Keyes (1998, 2002) tarafından ortaya koyulmuş sosyal iyi oluş kavramını içermektedir. Bu yaklaşımda tek boyutlu iyi oluş modelleri iyi oluş kavramını tam yansıtamadıkları, diğer çok boyutlu iyi oluş kuramları ise bireyi toplumsal etkilerden arındırarak sosyal rollerinden bağımsız olarak ele aldıkları için eleştirilmiştir. Bu kapsamda sosyal iyi oluş modelinde, sosyal gerçekleşme, sosyal kabul, sosyal integrasyon, sosyal katkı ve sosyal uyum boyutları ele alınmış ve bireyin sosyal iyi oluşunun toplumdaki işleyişini etkileyeceği vurgulanmıştır.

İyi oluşu açıklamaya yönelik olarak geliştirilen bir diğer çok boyutlu model Hupper ve So (2013) tarafından oluşturulmuş ve hedonik ve ödonomik özellikleri birarada ele alarak iyi oluşu hem duygu hem de işlevsellik açılarından değerlendirmiştir. Bu kapsamda iyi oluş yetkinlik, duygusal kararlılık, bağlanma, anlam, iyimserlik, olumlu duygu, olumlu ilişkiler, kendini toparlama gücü, öz saygı ve zindelik olarak on temel özellik ile kavramsallaştırılmıştır.

Rusk ve Waters (2015) ise pozitif psikoloji kapsamında birçok çalışmada ele alınan iyi oluş davranış göstergelerini incelemiş ve iyi oluşu pozitif işlevsellik (positive functioning) olarak psiko-sosyal sistem yaklaşımı temelinde beş boyutta ele almışlardır. Bu perspektifte bireylerin iyi oluşunun dikkat ve farkındalık, kavrama ve başa çıkma, duygular, hedef ve alışkanlıklar ve erdem ve ilişkiler boyutlarına bağlı olarak değerlendirilmektedir.

Alanyazında yer alan güncel çok boyutlu iyi oluş modellerinden biri de Martin Seligman (2002a) tarafından geliştirilmiştir. Seligman’ın (2002a) ilk olarak otantik mutluluk olarak tanımladığı iyi oluş yaklaşımının özellikle hedonik yaklaşımlar başta olmak üzere diğer

(42)

18

birçok iyi oluş modeli ile ortak noktaları olduğu görülmektedir. Otantik mutluluk yaklaşımı zevkli bir yaşam, iyi bir yaşama katılım ve anlamlı bir yaşam olmak üzere üç temel alanı kapsayarak iyi oluşu olumlu duygular, bağlanma ve anlam olmak üzere üç boyutta ele almıştır. Ancak zamanla otantik mutluluk yaklaşımının iyi oluşu tam olarak yansıtmadığını fark eden ve diğer çok boyutlu iyi oluş modellerindeki gelişmeleri takip ederek kuramı geliştiren Seligman (2011) PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş modelini ortaya koymuştur.

PERMA Çok Boyutlu İyi Oluş Modeli

Seligman (2011) iyi oluş üzerine geliştirdiği “Otantik Mutluluk” kuramı çalışmalarını takip etmiş ve bu kuramda iyi oluşun karmaşıklığını yansıtmakta yetersiz kalan yönler olduğunu fark etmiştir. Otantik mutluluk modelinin bireyin olumlu duygularını, anlamlı bir hayat sürmesini ve akış yaşadığı deneyimlerini içermesi açılarından önemli bir yapı oluşturduğu ancak modelde yer alan mutluluğun merkezi bir temele konduğu ve neşe ve haz odağı ile eş anlamlı olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Bunun ise modeli haz odağına indirgediği ve insanın temel motivasyonunun mutluluk olarak algılanmasına, anlam ve bağlanma boyutlarının ise modeldeki önemlerinin ihmal edilmesine sebep olduğu savunulmuştur. Bu kapsamda otantik mutluluk çalışmalarında iyi oluşun sadece yaşam doyumunun ölçülüp artttırılması ile yürütüldüğü ve bunun bireylerin yaşamlarında yaptıkları seçimleri ve belirledikleri bir amaca yönelmelerini anlama noktasında eksik kaldığı belirtilmiştir. Martin Seligman 2011 yılında otantik mutluluk modelinde yer alan eksikliklerin giderilmesini ancak modelin temelinde yer alan bileşenlerin korunmasını sağlayarak yeni bir iyi oluş modeli geliştirmiştir. Bu yeni modelde önceki modelde yer alan olumlu duygular, anlam ve bağlanma boyutları yerlerini korumuş ancak bunların yanında başarı ve olumlu ilişkiler boyutları da iyi oluşun önemli bileşenleri olarak modele eklenmiştir. Sonuç olarak elde edilen bu yeni çok boyutlu iyi oluş modeli PERMA, Seligman’ın (2011) ifade ettiği gibi bir “şeyi” değil bir yapı”yı temsil etmekte ve iyi oluşun karmaşık yapısını

Şekil

Tablo  Şükran,  Mizah,  Umut,  Estetik  ve  Mükemmelliğin  Takdiri,  Maneviyat  Alt  Boyutlarına İlişkin Davranış Göstergeleri
Şekil    1.  Birinci  Düzey  Doğrulayıcı  Faktör  Analizi  sonrası  20  maddelik  Aşkınlık  Ölçeği
Şekil    2.  İkinci  Düzey  Doğrulayıcı  Faktör  Analizi  sonrası  20  maddelik  Aşkınlık  Ölçeği
Şekil    3.  Aşkınlığın  iyi  oluşu  yordamasında  kendini  toparlama  gücünün  aracılık  rolüne
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

KTGÖ’nin geçerlik ve güvenirlik çalışmala- rından elde edilen bulgular, KTGÖ’nin üniversite öğ- rencilerinin kendini toparlama gücü düzeylerini geçerli

In Northern Ireland there is also a government state pathologist based within the department of forensic medicine of Belfast University.. In Australia forensic

Araştırma sonucunda, yaşam doyumunun duyguları ifade etme, kendini toparlama gücü ve algılanan sosyal destek ve yaş ile pozitif yönlü, günlük sosyal medya kullanım

 Program, sosyal ve duygusal becerileri öğretme, güçlü yanları fark etme ve değerlendirme, başa çıkma becerilerini geliştirme ile risk altındaki çocuk ve ergenlerde

Nitekim söz konusu bu beyitte geçen uluya kiçiye ikilemesi aşağıdaki beyitte de aynı tema çevresinde kullanılmış ve Dilçin söz konusu beyitte ikilemeyi

Performansı yüksek algılanan ça- lışanlar için uygulandığı kabul edildiğinde performans, motivasyon ve problem çözme kavramlarının genel ortalamaları 4 derecenin

Diğer taraftan verilerin aritmetik ortalamalarına güre kadın öğretmenlerin, 5 yıl ve altı kıdeme sahip genç öğretmenlerin, tist sosyo­ ekonomik düzeyde

Sonuç olarak; elde edilen bulgular Genel İyi Oluş Ölçeği Kısa Formu’nun Türkiye’de iyi oluş düzeyini belirle- mek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir