Ölümünün
26
.
yıldönümünde
" ÇMIKüŞV " nun yaz arı
Reşat Nuri GüntckİD Cumhurivel'm ilk yıllarında hele harf devrimin den iorıra yazdığı roman, hikaye ve tiyatro oyunlarıyla bir dönemin en verimli yazarlarmdandı.
Ç
AĞIMIZIN acımasız ve sinsi hastalığı bir büyük roman ustasını da aramızdan kopardığından tam 26 yıl geçmişti. Okul sıralarından bu yana ro man deyince çoğumuzun aklına Reşat Nuri Güntekin gelir. Biriktirilen ilk harçlıklardan alınan, kitaplığa konulan ilk kitap Reşat Nuri Güntekin’in Çalıku- şu ’su olmuştur.
1889 yılında İstanbul’da doğan Re şat Nuri Güntekin, konuşulan, sade Türkçe’yle roman yazınca, roman okuru çoğalmıştır. Romanın, edebiyatın ille de süslü cümleler ve süslü hayatlarla yazılmayacağını ispatlamıştır.
Duygusal romanlarla okurlarının il gisini derlemiş, daha sonra yazdığı top lumsal romanlarla, toplumumuzun, si
yasal ve sosyal yaşamımızın da çeşitli sorunlarını İşlemiştir. Reşat Nuri Gün- tekln'in kahramanları tek başına yaşa yan toplumdan soyutlanmış yaratıklar değildir. Hepsi de bir sorunla birlikte
“acımayı ve sevmeyi” bize aşılamak is
terler. Sevgiyle, insanları sevmekle ol mazın bile olur kılınacağını göstermiş lerdir.
Güntekin’ln romanları batı tekniği nin, batı kültürünün ürünüdür. Bu tek niğe yerleştirilen konular ve tipler yüz- deyüz bizdendir. Çalıkuşu’nun Feridesi’ nden Akşam Güneşi’nin Jülidesi’ne ka dar bütün kahramanlar sıcak bir duy gusallığı taşırlar.
Yaşadıklarını, gördüklerini, incele diklerini ve gözlemlediklerini yazmıştır. Reşat Nuri Güntekin bir konuşmasın da, “detaylann ve tiplerin gerçek” oldu ğunu, kahramanlarının “pekçoğunu ya
kından görmüş olduğu kimseler” ara
sından seçtiğini söylemiştir.
Reşat Nuri Güntekin’in oyunlarını seyredenler, gene o oyunlarda ülkesini seven bir yüreğin çarptığını farketmiş- lerdir. Eski evlenme düzeninden, bü rokrasiye kadar nice konuyu işlemiş, nice aksaklığımızı kalemine dolamış, ama bütün bunları yaparken hep sevgi ile kuşanmıştır.
Altmış yıl sonra “Çalıkuşu”nu seve rek okumak ve Reşat Nuri Güntekln’i üstelik aynı heyecanla okumak, hem edebiyatın hem de ustalığın kolkola za feri olsa gerek.