• Sonuç bulunamadı

Hasan Ali Yücel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hasan Ali Yücel"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET

A i

2________________________________OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

Haşan Âli Yücel

Vücel, şimdiki siyaset ve devlet adamlarımızla

kıyaslanmayacak ölçüde iyi niyetli, özverili, ulusçu idi.

Yönettiği bakanlık ise onun eliyle eksiksiz yöneltildiği gibi,

‘ulusal’ (milli) deyimini de ilk kez bakanlığın adına ve

çalışmalarına o getirmişti.

CAHİT KÜLEBİ

T

ürkiye, yüz elli yılı aşan bir süreden beri, Batı ül­ kelerinin etkisi ve özen­ tisi altında da olsa, çağ­ daşlaşma yolunda giri­ şimlerde bulunmuş, ça­

balar göstermiştir. Başlangıçta Batılı­ laşma görünümünde olan bu devinim,

Ziya Gökalp ile daha bilinçle betimlen­

miş, çağdaşlaşma (muasırlaşma) adını almıştır. Atatürk ise, başlangıçtan be­ ri, Batı özentisinden değil, “muasır me­

deniyet seviyesinin üstüne çıkmak”tan

söz etmiştir.

Kimi ters düşüncelilerin ileri sürdü­ ğü gibi bu girişim Batı taklitçiliği de­ ğildir. Üst katmanlarının düşünsel ya­ pısı gittikçe yozlaşan, halkı ise aşiret toplumu olmaktan kurtulamayan bir ulusun reform, aydınlanma geçirmiş olan Batı toplundan düzeyine ulaştı­ rılmasıdır. Türkiye halkı, Atatürk’ün önderliği ile sömürgecilere karşı birin­ ci kurtuluş savaşını kısa sürede kazan­ dığı halde, ikinci kurtuluş savaşı olan çağdaşlaşma savaşını geçen yetmiş yıl­ dan beri henüz şonuçlandıramamıştır. Tersine, Atatürk’ün ölümünden sonra, yoğunluğu gittikçe artan, hatta Osman­ lI döneminden de geriye yönelmekte olan bir çağdışılık akımı bugün dikka­ ti çekmektedir.

Günümüzde şiddeti gittikçe artan

Atatürk’e saldırılar, aslında Atatürk için olmayan, gerçekte halkımızın çağ­ daşlaşmasına, laikleşmesine, demok­ ratikleşmesine karşı girişilen saldırılar­ dır. Açıkçası Türkiye Cumhuriyeti’nde çağdaşlaşmaya, uygarlaşmaya karşı gizli bir savaş sürdürülüyor. Siyaset adamlan da koşullara göre ne türlü dav­ ranış gösterirlerse göstersinler, bu ter­ sine akıma kapılıyorlar.

Çağdaşlaşma yolunda büyük savaş­ lar vermiş olan değerli devjet ve ekin (kültür) adamımız Haşan Âli Yücel’i ölümünün 34. yılında anarken, onu yu­ karıda anlattığım durumlardan soyut­ lanmaya olanak yoktur.

Haşan Âli Yücel’in kişiliği: Hiçbir

devlet adamımız H.Â. Yücel kadar çağdaşlaşma girişimleri nedeniyle, haksız yere, kişisel suçlamalara hedef edilmemiştir. Şimdilerde Atatürk, na­ sıl gericilerce bilerek-bilmeyerek, sal­ dırıya uğruyorsa, Yücel de sağlığında, özellikle demokratikleşme sürecine girdiğimiz dönemde iftira ve suçlama­ larla çok haksız yere saldırılara uğra­ mış, üstelik o dönemde dava arkadaş­ ları tarafından da acımasızca yalnız bı­ rakılmıştır.

Oysa Yücel, şimdiki siyaset ve dev­ let adamlarımızla kıyaslanmayacak öl­ çüde iyi niyetli, özverili, ulusçu idi. Yö­ nettiği bakanlık ise onun eliyle eksik­

siz yöneltildiği gibi, “ulusal” (milli) deyimini de ilk kez bakanlığın adına ve çalışmalarına o getirmişti. Yücel, suç­ layanların kendilerinin olmadığı kadar yerli, ulusçu, hatta Doğu ekin ve zev­ kine de bağlı bir kişilikte idi. Onun bir şarkısı var ki, o güzel Türk Sanat Mü­ ziği bestesi nedense yıllardan beri ina­ nılmaz bir suskunluk içinde yadsını­ yor.

Yücel, Atatürk devrimlerini en üst düzeyde ve bilinçli olarak başanva ulaş­ tırmıştır. Çevresini seçmekte, yeni alan­ lara el atmakta ve bu girişimleri uygu­ lamakta büyük başarı göstermiştir. Toplumumuzun çağdaşlaşmasına üst düzeyde bir çizgi getirmiştir. Bir bakı­ ma Türkiye’nin aydınlanma çağını aç­ mıştır.

Haşan Âli Yücel’in hizmetleri: Aşa­

ğıdaki işleri başarıya ulaştıran H.Â. Yücel, Türkiye tarihinde yüzyıllar bo­ yunca yaşayacaktır:

• Eğitim ve kültür alanlarında yeni bir çizgi: Yücel, çok iyi işleyen bir ba­

kanlık örgütü kurmuş, cumhuriyet dö­ neminin en değerli bilim ve sanat adamlarını elinin altında toplamıştı. Her alanda Batı dünyasının değerlerin­ den yararlanmıştı. Böylelikle eğitim­ de, sanat alanlarında büyük bir varlık sağlamıştı.

• Tercüme Bürosu (Klasikler): Baş­

lıca Batı ve Doğu yazın yapıtlarını top- lumumuza kazandırma amacıyla kur­ duğu bu büroda o dilleri en iyi bilenle­ ri topladı. O dönemin en yetenekli ya­ zın adamlarını da bunlara eş koştu. Böylelikle çok değerli bir yazın hâzi­ nesine kavuştuk. Kendisi bakanlıktan ayrıldıktan sonra, bu çalışmaların çü­ rüyüp yozlaşması bile, Yücel’in hiz­

metlerinin büyüklüğünü gösterir.

• Eğitim seferberliği: Bu girişim il­

köğretimin geliştirilmesinde olduğu gi­ bi, ders izlencelerinin niteliğinde, öğ­ retim yöntemlerinin geliştirilmesinde, yeni bir öğretim anlayışının uygulan­ masında da büyük başarı sağlamıştır. O dönemin koşulları ölçüsünde pek çok köy, okula kavuşturulmuştur.

• Müzikte, sahne sanatlarında geliş­ tirmeler: Devlet tiyatroları, devlet ope­

raları, devlet bale okulu, Yücel’in ba­ kanlığı döneminde kurulmuş, geliştiril­ miş, folklor derlemeleri de yine o dö­ nemde başarı ile yürütülmüştür.

• Ansiklopediler, ulusal kitap- lık:İnönü Ansiklopedisi’ni H.Â. Yücel

kurdu. Daha sonra siyasal baskı ile adı Türk Ansiklopedisi olarak değiştirilen bu ansiklopedide yerli yersiz birçok ad bulunduğu halde, ansiklopedinin ku­ rucusu olan Yücel maddesi -ne ilgiçtir ki- bulunmuyor.

İslam Ansiklopedisi’nin Türkçeye çevrilip geliştirilmesi işi deyine Yücel döneminde İstanbul Üniversitesi Ede­ biyat Fakültesi'ne verilmişti. Ulusal ki­ taplık kurulması çalışmaları da yine Yücel döneminde ele alınmış, ön hazır­ lıklar o dönemde yapılmıştır.

• Köy Enstitüleri: Köy Enstitüleri H.Â. Yücel’in yaptığı işler içinde kuş­

kusuz en önemli, en etkili, en başarılı olanı idi. Bu kurumlar -ne acıdır ki- Yücel’in eleştirilmesi, iftiralara uğra­ masında da yine büyük ölçüde konu edilmişti.

Türkiye’nin toplumsal, ekonomik koşulları göz önüne alınarak kurulan Köy Enstitüleri, okuma olanağından yoksun köy ve kasaba çocuklarına ön­ celikle bu olanağı sağlayan çok ussal

okullardı. Bir yandan öğretmen gerek­ sinimini karşılarken öbür yandan da köylerimize kılavuzlar yetiştiriyordu. Üretimde gelişmeyi sağlıyordu. Kısa sürede büyük oranda başarı sağlanmış­ tı. O dönemde bu okullardan Mahmut

Makal, Talip Apaydın, Mehmet Başa­ ran, Fakir Baykurt gibi değerli sanat­

çıların yetişmiş olması bile bu kurum- larm ne denli yararlı olduğuna büyük bir kanıttır. Kaldı ki, enstitülerden baş­ ka alanlarda da başarılar sağlayan pek çok kişi yetişmiştir. Ne yazık ki bu ens­ titüler kısa sürede yok edildi. Bugün yoksul köy ve kasaba çocukları imam- hatip okullarından başka okul bulamı­ yorsa, bunun sorumluluğu elbette o de­ ğerli okulları kapattıranlardadır.

Sonuç: Yazımın başında da belirtti­

ğim gibi, toplumumuzda çağdaşlaşma­ ya, uygarlaşmaya karşı bir düşmanlık hâlâ sürdürülüyor. Türkiye’nin geliş­ mesine tahammül edemeyenler var. Günümüzde Atatürkçü olma savı ile ortaya çıkıp Atatürk ilkelerini ve ku- rumlarını yok edenler nasıl zararlı ol­ duysa; demokratikleşme döneminin başladığı yıllarda da ulusçuluk ve de­ mokratlık savı ile ortaya çıkıp ülkeye zarar verenler olmuştu. Ne garip rast­ lantıdır ki, her ikisinin başında da Ke­

nan adlı iki kişi vardı.

Haşan Âli Yücel 1938-1946 yılları arasında yaklaşık sekiz yıl Milli Eğitim Bakanlığı yapmış ve çok değerli işler başarmıştı. Yolu kesiimeseydi, kimbi- lir, daha nice hizmetleri olacaktı. “Kem

söz sahibine aittir” diye bir atasözümüz

var. Bu söz uyarı kötülükler de elbette yine kendi sahiplerine ilişkin oluyor. Ne var ki, bu kötülüklerden yurdumuz, insanlarımız da zarar görüyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

(Lac Léman) m etrafını geceleri nura gark eden yine bu beyaz kömür dür. Honoré diyor ki « bir kaç manetle mü­ zeyyen bir mermer levhanın arkasına 10,000 ve

Araflt›rmac›lar, daha önce bir morötesi (dalgaboylar›nda parlayan) halka ve optik (görünür) ›fl›kta parlayan s›cak noktalarla ayn› yerde bir X-›fl›n›

Neyzen çok içki içerdi, ben ağzıma koymam; Neyzen sigarayı yutardı, ben tadını bilmiyorum, ama ikimizin bir müştereği var: İkimiz de dilimizi tutamıyoruz. O

[r]

Fakat o tarihlerde de kayık bütün bu vasıtalar İçinde halk tara­ fından kâh ucuzluğu, kâh her an j emre hazır oluşu bakımından ve yük­ s e k sınıf

—Sayın Altar, bir zamanlar An­ kara Radyosu’da İzahlı Batı Müziği Programları’nı hazırlar ve sunardınız.. Yumuşacık sesi­ niz ve sakin anlatımınız sanırım

lej’de ve Almanya’nuı Magdeburg şehrinde yüksek tahsilini ise An­ kara Hukuk Fakültesinde yap­ mıştır. 17 Nisan 1927 de Dışişleri Bakanlığına intisap

Çiçekleri neredeyse tamamen kapalı sikonyum’lar içerisinde hap- sedilen dişi incir ağaçlarının tozlaşmasına ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve