• Sonuç bulunamadı

Kitap İncelemesi, Sayı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kitap İncelemesi, Sayı"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİTAP İNCELEMESİ-1

Lev Nikolayeviç Gumilëv, Etnogenez:

Halkların Şekillenişi Yükseliş ve Düşüşleri,

İstanbul, Selenge Yayınları, 2019, 4. Baskı1

Yönetim bilimlerinde devlete ilişkin sınıflandırmaları sorgular-ken doğa bilimlerinin evrenselliğini kullanarak biyofiziksel açıdan geçerli zemine sahip bir arayış içine girmek sizce de dikkate değer değil mi?

Lev Nikolayeviç Gumilëv tarihçi, etnolog ve akademisyen kim-liğinin yanında alan yazında ilgisini Orta Asya Türk Tarihi’ne yo-ğunlaştırmış bir yazar olarak halkların tarihi hakkında dikkate değer ve farklı bir faktör arayışına girişmiştir. Gumilëv bu arayışı Rus ve Sovyet antropolojisine ait bir olan “etnogenez” kavramı içinde sür-dürür. Etnogenez her yerde meydana gelen, etnosferde ancak madde hareketinin sosyal şekli ile gözlemlenebilen uzun ve doğal bir süreç-tir. Bir etnosun tarih sahnesine çıkışını gösteren başlangıç anını, ba-kiye(kalıntı) haline gelişini ve yok oluşunu açıklamak için uygun bir zemin sunar. Üstelik etnosun dış müdahaleler olmaksızın tamamen sönmesi 1200-1500 yılı bulmaktadır. Belirtilen yıllar içinde Gu-milëv’a göre etnogenez süreçlerini teşvik eden bir X faktörü vardır. Bu faktörü bulabilmek için sürecin mekanizmasının açıklanması ge-rekir.

Kitabın temel tezi, etnogenez sürecinin bir aşaması olan etnosun biyofiziksel bir olay; adama duygusu olarak ifade edebilecek homo sapiense ait enerjinin ürünü passionerliğin ise halkların şekillenişle-rinde, yükselişlerinde ve düşüşlerinde ana faktör olduğudur. Bu te-mel tezi ile kitap tarih, etnoloji, antropoloji, biyofizik alanlarındaki hedef kitlesinin ilgisini kazanmanın yanında, yönetim bilimi ala-nında devlet sınıflandırmaları üzerine çalışan araştırmacılar için ilgi

1 Hatice Duygu Bankoğlu, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yönetim Bilimleri

Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi, h.duygubankoglu@gmail.com. Makale gönderim tarihi: 07.04.2020

(2)

memleket Siyaset Yönetim (MSY), Cilt 15, Sayı 33, Haziran 2020, 181-184.

182

uyandırmaktadır. Etnogenez meselesi, tarih bilimi ile doğa bilimle-rinin birbirlerine yaklaştıkları kesişme noktasında yer almaktadır. Bu nedenle çok disiplinli bir alana aittir. Gumilëv’un Hunlar, Hazar Çevresinde Bin Yıl isimli eserlerinin temel kaynağını oluşturması bakımından öneme sahiptir.

İncelenen kitabın basımı 1978-1979 yılında Rusya’da “Etnoge-nezi Biosfera Zemli” adıyla yayımlanmıştır. Türkiye’de ilk basımı 2002 yılında gerçekleşmiştir. Bu kitap incelemesi Gumilëv’un bir-çok eserini Türkçe’ye aktarmış olan D. Ahsen Batur tarafından ya-pılan çevirisi ve Türk tarihinin birincil kaynak eserleri, modern dö-nem akademik eserler, dünya tarihi, dinler tarihi, antik tarih gibi ko-nularda çalışmalar yapan Selenge yayınlarından çıkan baskısı üze-rinden yapılmıştır.

Gumilëv Etnogenez’de araştırma evreni olarak M.Ö. 12’nci yüzyıldan M.S. 19’uncu yüzyıla yani Truva’nın düşüşünden Napol-yon’un gelişine kadarki döneme işaret etmektedir. Endogami, adap-tasyon, doğal coğrafi bütün (landşaft), kültür (maddi kültür benzer-liği), sosyal kategoriler, global tarihi süreç gibi parametreleri seçtiği dönemin tarihinden verdiği çeşitli örneklerle sorgulaması ve passio-nerliği fonksiyonel bir faktör olarak açıklama yöntemini seçmesi ba-kımından yaklaşımı betimleyici olmaktan ziyade çözümlemecidir.

Gumilëv’un yaklaşımı etnosun doğal bir olgu olarak kabul et-mesinden hareketle sosyal gelişim kanunlarını halkların tarihi ile bir-leştirmesi bakımından diyalektik materyalizme yönelmiştir. Yazarın yönelişi toplumun temelinin aydınlatılmasında sosyo-ekonomik for-masyonlarla gelişen üretim şeklinin de ele alınmasını içermektedir. Gumilëv’a göre içsel faktörler doğal gelişmenin yaratıcısıdır. Bu ya-ratılış içinde etnos gibi karmaşık bir sistemi incelerken Genel Dünya Tarihi ve Kültürel Tarih yaklaşımlarını analiz etmektedir. Metot ola-rak ise “nedir?” değil, “neye yarar?” sorusunu soran sibernetiğe vurgu yapmaktadır. İnsan organizmasının biyolojik kütlesinin(antro-posfer), etnolandşaftı(sosyosferin katılımı) ve etnosfer kombinasyo-nunu bu yaklaşım içinde açıklamaktadır.

Gumilëv etnogenez sürecinin içerik olarak okuyucu tarafından bir karmaşıklık barındırdığının farkındadır. Gumilëv’un farkındalığı

(3)

Kitap İncelemesi-1

183

kendini kitabın giriş bölümünde konuya ilgi çekebilmek adına kur-duğu uzaylı gözlemcinin hikayesinde göstermektedir. Tarihte seçi-len bir dönemde etnosların yükselişlerini, düşüşlerini, kabile veya imparatorluk olarak görünümleri bu yol ile okuyucuya anlatılmakta-dır. Girişteki anlatım kitabın kuramsal seyreden ilk üç sayfasından sonra okuyucuya devam etme hevesi vermektedir.

Kitap altı bölümden oluşmaktadır. Ancak, inceleme yöntemi olarak bölümler iki grupta ele alınabilir. Buna göre, “1. Görünenler ve Görünmeyenler Üzerine”, “2. Etnos’un Özellikleri”, “3. Tarihte Etnos”, “4. İçimizdeki Doğa” olarak isimlendirilen bölümler te-melde etnogenez sürecine ve etnos, sub-etnos, süperetnos, konsorsi-yum, konviksiyum kavramlarının açıklanmasına odaklanmışken; “5. Etnogenez’de Passionerlik”, “6. Bilimler Arasındaki Köprü” olarak adlandırılan bölümler etnogenez sürecinin ana kavramı olan ve kita-bın tezini oluşturan passionerliğe, passionerlik tiplerine (sub-passi-nerler, uyumlular, aktif passionerler) ve passionerlik süreçlerine (başlangıç, yükseliş, akmatik, kırılma ve obskürasyon) odaklanmış-tır. Dolayısıyla ilk dört bölüm kavramların ve parametrelerin açık-lanmasını, son iki bölüm faktörün analizini içermektedir. Ayrıca “Son Söz” kısmında bir yağmur damlasının raslantısal hareketinin resmedilmesi (s.479) etnogenezin yerinin tespit edilmesinde akılda kalan bir örnektir. Aynı kısımda etnogenez safhalarını açıkladığı Tablo 4 (s. 482) ise süreci özetlemesi bakımından dikkate değerdir. Kitabın sonunda yer alan sözlük; “İsimler” ve “Etnonimler” olarak gruplandırılmış dizin okuyucuyu kavram karmaşasından kurtarmak-tadır.

Kitabın içeriği temel kavramları ve süreçlerinin genelliği bakı-mından olgusaldır ancak doğa bilimlerinden aldığı zemin itibari ile çok disiplinli bir düzlemde teori üretme çabasına da yönelmiş görün-mektedir. Bunu “etnos, sub-etnos(etnosun alt birimleri)”, “süper-etnos (“süper-etnoslar topluluğu)”, “konsorsiyum (tarihi kader birliğine ait insanlar)” ve “konviksiyum (aile bağları ve hayat şekillerinin bir araya getirdiği insanlar)” kavramlarının yer aldığı “benzeyiş” kri-terine dayandırılan taksonomide görmek mümkündür.

Kitapta göndermede bulunulan psikofizyoloji, etnoloji, biyoloji genel tarih, ekonomik ve sosyal coğrafya alanında Rusça kaynakla-rın; diyalektik materyalizm, Orta Asya tarihi, bilim tarihi ve etnoloji

(4)

memleket Siyaset Yönetim (MSY), Cilt 15, Sayı 33, Haziran 2020, 181-184.

184

konusunda İngilizce ve Fransızca kaynakların niteliği kaynakça üze-rinde yapılan inceleme ile uyumlu olduğu söylenebilir.

Gumilëv’a göre tüm halkların mevcut bir etnogenez hikayesi vardır. Onun özgünlüğü bu hikayeyi farklı bir dayanak noktasından açıklama arayışında yatar. Etnosu ortak soy ile belirlenen bir olgu, ortak dil bazında çıkan bir kültür ürünü, birbirine benzeyen insan topluluğu, aynı bilince sahip insanlar kümesi, sınıf, coğrafi çevrenin ürünü, sosyal kategori gibi gören yaklaşımlardan farklı olarak, Gu-milëv’un etnosu homo sapiens türünün ortaklaşa hayat oluşturma şekli olarak tanımlaması önemlidir. Ortaklaşa hayat oluşturma şekli etnogenez sürecinde ortada sürekli olarak sarf edilen bir enerjinin varlığına işaret etmektedir. Etnogenezin ne olduğunu açıklamak için en uygun zemin evrimle ilgili sosyal gelişme kategorisine ilişkin de-ğildir; etnosun şekillenişine etki eden enerji değişimlerine(itkiye) ilişkindir. Şekillenişe etki edecek olan itkiyi sağlayacak olan neslin devamlılığı için ortaya çıkan, hayvanlarda bulunmayan bir bilmece-nin cevabında yani Napolyon’da, İskender’de kendini gösteren ve dizginlenemeyen enerji fazlalığına karşılık gelen passionerlikte giz-lidir. Passionerlik nedeni kavranamayan tarihsel olayları aydınlatan ve bilinçaltının özelliğine dayanan bir kavram olarak geliştirilmiştir. Etnogenez sürecinin analizi ile Kansu’dan Hangai eteklerine doğru gelen Açina hanedanı prensinin nasıl Türk etnosunu oluştur-duğunu, Türk tarihinde 6’ncı yüzyılda kabile federasyonları ve as-keri orduların birleşimi olarak el birliğini, Türkler, Hunlar ve Mo-ğollar’da ordaların kurulmasının cesarete ve emre itaatkarlığına da-yandığını, Orta Çağ’da Türkler’in de içinde bulunduğu Müslüman süper etnos boyutunu, Türk ve Moğol halkları ile onların kendileri özgü göçebe kültürlerinin içsel bakış açısı ile sisteme farklı bir yak-laşım ekseninde eklenebilmesini açıklamak mümkün hale gelmekte-dir. Gumilëv’un sunduğu bu açıklama düzlemi Türk etnosunun tari-hini ve gelişim evrelerini aydınlatmayı amaçlayan yönetim bilimleri alanındaki araştırmacılar için çok disiplinli alanlardan yararlanarak devlet sınıflandırmalarında göçebe toplumların yerini ortaya koya-cak ileri çalışmaların yapılmasına teşvik etmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı gibi kuruluşlar da yayımladıkları kitap ve dergilerle Orta Asya Türk Tarihi

Faaliyetleri açısın­ dan Türk tarihinin en büyük fatihlerinden biri olan Kapgan Kağan, tahtta kaldığı yirmi dört yıl içinde politikasını, sürekli Çin’i

Oktay Akbal: Yabancı ülkelerde soruyorlardı: “ Ne yazarsınız?” Ben “köşe yazarıyım” deyince, "evet ama ne yazarsınız” diye yine soruyorlardı.. O zaman

Basokcu opened another salon in Paris, and she stayed there until the German occupa­ tion began.. She then returned

Goldenhar sendromu, ilk olarak 1952’de Fransız oftalmolog Maurice Goldenhar tarafından dermal epibulbar tümör, kulak malformasyonları ve preaurikuler ekler gibi

İkinci olarak, şiir içerik açısından incelendi- ğinde “çöl ve ay”, “iki menzil”, “bir menzilden ötekine geçmek”, “ikiye ayrılmak”, “blue mo on”,

Çeşitli ülkelerde değişik yaştaki Akbaş fenotipindeki köpe- klerde bazı beden ölçüleri ve baş ölçülerine coğrafik bölgenin etkisi önemsiz (P>0.05), yaşın

• Ankara'ya. bir sayfayı İki buçuk daki­ kada geçiyoruz... Biz, kendi işimizi yaptığımız gibi, başka gazeteler de, ücretini öde­ yerek bizim faksımızı