• Sonuç bulunamadı

Behzat deresi (Tokat) alg florası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Behzat deresi (Tokat) alg florası"

Copied!
105
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1. GİRİŞ

Tohumsuz bitkilerin çok geniş bir grubunu oluşturan algler, gerçek kök, gövde ve yaprak gibi organlar halinde farklılaşmamış “Thallus” adı verilen vücut yapılarına sahip, klorofil ihtiva eden çiçeksiz, sporlu bitkiler olarak bilinmektedir. Bazı alg gruplarında thallus oldukça gelişmiş olduğu halde, hiçbir zaman gerçek doku görülmez. Bu bakımdan çoğu araştırıcı tarafından bitki olarak gruplandırılmayan algler, akuatik ortamlarda önemli yer tutan bir grup olup, fotosentez ile kendi besinlerini oluştururken bulundukları habitatın organik madde ve oksijen dengesini korurlar. Aynı ortamı paylaşan diğer canlılara da yaşama imkanı verirler (Altuner vd., 2002).

Tatlı su ve denizlerde yaşayan alglerin thalluslu yapılarının bilinmesi 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk önceleri Acotyledonae (kotiledonsuz), Thallophyta ya da Cryptogamae (gizli döllenmeli) olarak adlandırılan bu bitki grubunu mantarlar, karayosunları ve eğreltiler oluşturuyordu. Fakat bu sınıflandırma da Thallophyta’nın ağırlığını, kendilerine özgü üreme organlarının yapıları nedeniyle algler taşımaktaydı (Güner ve Aysel, 1991). Bugün ise artık bitki olarak kabul edilmeyen algler sınıflandırılmada değişik alem (kingdom) lere konulmaktadır.

Algler, şimdiye kadar çok çeşitli şekillerde sınıflandırılmışlardır. Harvey (1896), önce algleri üç ana grupta toplamıştır, daha sonra dördüncü grubu eklemiştir. Fischer (1910), beş gruba ayırmıştır (Güner ve Aysel, 1991). Round ise Alglerin tasnifinde Engler, Fott, Cristensen, Parke ve Dixon’ ın çalışmalarını da göz önünde bulundurarak yaptığı düzenleme ile en son sistemi vermeye çalışmıştır. Bu sisteme göre algleri 15 divisioda incelemiştir (Altuner vd., 2002). Araştırmamızda Round’ un sistemi kullanılmıştır.

Canlılığın devamı için hayati önemi olan su, bütün canlıların yapısına girmesi; metabolik olaylar için en başta gelen bir hayat maddesi olma özelliğini taşıması ve ayrıca bir hayat ortamı olması nedeniyle yüzyıllardır insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Canlılar için bu kadar önemi olan suyun özellikleri ve su ortamına uyum sağlamış; bütün fizyolojik

(2)

olaylarını su içerisinde gerçekleştiren canlıların bilinmesi de son derece önemlidir (Prescott, 1979).

Çağımızın en büyük problemlerinden biri olan çevre ve su kirliliği, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gün geçtikçe artmaktadır. Su kaynakları, yoğun ve çarpık endüstrileşme ile hızlı nüfus artışı sonucu gittikçe kirlenmekte ve böylece yararlanılabilir temiz kaynaklar azalmaktadır.

Su ekosistemlerindeki alglerin sayı ve zenginlikleri, bulundukları su ortamının verimliliği hakkında bilgi verirken kirlilik indikatörü olan bazı alg türleri de, yine bu ortamlardaki kirlilik derecesinin belirlenmesinde önemli kriter olmaktadır (Round, 1984). Su kimyasındaki değişimlere duyarlı olan diyatomelerin de, tatlı su ekosistemi için indikatör özelliği bulunmaktadır (Hynes, 1974). Su kirliliği sonucunda insan sağlığında, balıkçılıkta, su kalitesinde ve suyun diğer amaçlarla kullanılmasında önemli sorunlar yaşanmaktadır.

Ülkemizde algaeolojik çalışmalar ilk olarak deniz florasının incelenmesi ile başlamıştır. İç sularla ilgili olan çalışmalar 1970’li yıllarda göl, gölet ve barajlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Akarsularda yapılan algaeolojik çalışmalar ise daha sonraki (1980’li) yıllarda başlamıştır.

Obalı (1982), Ortadoğu Teknik Üniversitesi Oksidasyon havuzlarının alg florasını incelediği çalışmasında Cyanophyta ve Euglenophyta üyelerinin havuzlarda yaygın organizmalar olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca havuzlarda bu iki takson ile birlikte

Bacillariophyta ve Chlorophyta’ ya ait türleri de kaydetmiştir. Çalışma süresince dört divisioya ait 44 türün varlığını ortaya çıkarmıştır.

Yıldız (1985), 16 ay süreyle Meram Çayı sedimanları üzerinde gelişen algleri kalitatif ve kantitatif olarak incelemiştir.

(3)

Yıldız (1987), Porsuk Çayı’nda yaptığı çalışmada Bacillariophyta dışında

Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta’ya ait toplam 27 tür tespit etmiştir.

Altuner (1988), Aras Nehri’nin diyatomelerini incelemiş ve diyatomelerin planktonik, epipelik, epilitik ve epifitik topluluklarına ait toplam 113 tür tespit etmiştir.

Altuner ve Gürbüz (1989, 1990, 1991), Karasu Nehri üzerinde belirledikleri sabit istasyonlardan Mart 1988- Ocak 1989 tarihleri arasında yapılan örneklemelerde sözü edilen nehrin planktonik, epipelik, epilitik ve epifitik alg topluluklarını ayrı ayrı incelemiştir.

Yıldız ve Özkıran (1991), Kızılırmak Nehrinde yaptıkları çalışmada toplam 122 diyatome taksonunun varlığını tespit ederlerken; aynı araştırıcılar (1991), Çubuk Çayı diyatomelerini farklı habitatlardan (planktonik, epipelik, epilitik ve epifitik) alınan örneklerde araştırmışlardır.

Gönülol ve Arslan (1992), Samsun İncesu Deresi’nin alg florasını incelemişler ve çalışmada çeşitli gruplara ait 150 takson belirlemişlerdir. Taksonlar arasında en baskın populasyonların Bacillariophyta’ya ait türler tarafından oluşturulduğunu kaydetmişlerdir.

Şahin (1992), Trabzon Yöresi tatlı su diyatome florasını bir göl ve altı dereden aldığı örneklerle incelemiştir. Aynı araştırmacı (1993), Trabzon Yöresi’nin Bacillariophyta dışındaki bentik alglerini ayrı bir çalışma olarak yayınlamıştır.

Sıvacı (1995), Melendiz Çayı Bentik Diyatomelerinin mevsimsel değişimini incelemiştir.

Ün (1995), Sakarya Nehri Bacillariophyta dışındaki algleri incelemiştir. Nehirde

Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta divisiolarına ait toplam 75 takson tespit

edilmiştir. Chlorophyta üyelerinin toplam takson sayısının % 58.6’sını oluşturduğu kaydedilmiştir.

(4)

Atıcı (1997), Sakarya Nehri Diyatomeleri, Nisan 1993-Ağustos 1994 tarihleri arasında seçilen, 6 araştırma istasyonunda farklı habitatlardan (planktonik, epipelik, epilitik ve epifitik) alınan örneklerde incelenmiştir. Nehirde toplam 103 tür tespit edilmiştir.

Ertan ve Morkoyunlu (1998), Aksu Deresi’nin alg florasını seçilen 4 istasyonda Eylül 1993-Ağustos 1994 tarihleri arasında incelemiştir. Florada Bacillariophyta

Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta bölümlerine ait toplam 73 tür tespit edilmiştir.

Bacillariophyta grubu içerisinde Navicula, Nitzschia, Surirella, Amphora, Cymbella, Cocconeis ve Fragilaria cinslerine ait türler ile Synedra ulna bol miktarda bulunan

diyatomeler olmuşlardır.

Şenel (1998), Samsun’un önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Mert Irmağı’nın evsel ve endüstriyel atıklarla kirletildiği bölümünde yaptıkları çalışmada, yaklaşık olarak ırmağın 4,5 km.lik bir alanında oluşan kirliliğin giderilebilmesi için gerekli

olan önlemler hakkında bazı öneriler getirmişlerdir.

Pabuçcu ve Altuner (1996 ve 1999), Yeşilırmak Tokat alg florası ile ilgili yapılan çalışmalarda planktonik ve bentik floranın listesini çıkarmışlardır. Ayrıca kirlilik indikatörü türlerden bahsetmişlerdir.

Dere vd. (2002), Nilüfer Çayı’nı besleyen membadan başlayarak Marmara Denizi’ne döküldüğü bölge üzerinden seçilen 6 istasyondan Ağustos 1997-Haziran 1998 tarihleri arasında incelemişlerdir. Çayın fiziksel ve kimyasal parametreleri incelenerek Epifitik alglerin florası, populasyon yoğunlukları ve türlerin bolluk dereceleri saptanmıştır.

Bacillariophyta grubuna ait türler baskın olmuştur.

Atıcı vd. (2003), Delice Irmağı Alg Florasını farklı habitatlardan aldığı örneklerde araştırmıştır. Irmakta toplam 68 takson tespit edilmiştir. Bunlardan 38 tanesinin baskın olan Bacillariophyta grubuna ait olduğu gözlenmiştir.

(5)

Bu çalışmada Behzat Deresi’nin Alg Florasının kompozisyonu, yoğunluğu ile suyun fiziksel, kimyasal ve istatistiksel analizlerinin gerçekleştirilmesi, Behzat Deresi’nin kaynağı ile kirli kısmının karşılaştırılması, kirlilik kriterlerine göre değerlendirmeler yapılarak çevre bilimine ve Türkiye Tatlı Su Alg Florasının tespitine katkı sağlanması amaçlanmıştır.

(6)

2. ARAŞTIRMA ALANININ TANIMI 2.1. Coğrafik Özellikler

Orta Karadeniz Bölümünün iç kesiminde ve Yeşilırmak- Kelkit Havzası içinde yer alan Tokat ili, kuzeybatıda Amasya, kuzeyde Samsun, kuzeydoğuda Ordu, güneydoğuda Sivas ve güneybatıda Yozgat ve batıda Çorum illeriyle sınır teşkil etmektedir.

Tokat ili toprakları Kuzey Anadolu dağ sıralarıyla çevrilmiştir. İlin kuzey toprak şeridi, kıyı dağlarının (Canik Dağları) Kelkit Vadisi’ne inen yamaçlarıyla kaplanır. Yer yer sık ormanlarla kaplı, vadilerle yarılmış bu kesim genellikle 1500 metreyi aşarsa da 2000 metreyi geçmez.

Behzat Deresi, güney- kuzey doğrultusunu izleyerek Tokat- Merkez bahçeleri ve şehir merkezi içinden geçmekte ve şehrin 1 kilometre kadar kuzeyinde Yeşilırmak’a dökülmektedir. Derenin toplam uzunluğu 5 kilometre, minimum debisi 200 l/sec. kadardır. Behzat Deresi’ni teşkil eden çukurluğun iki tarafındaki yamaç ve tepeler gayet dik eğimlidir. Bu sahalardan birçok küçük dereler bu ana dereye karışmaktadır. Bunlar başlıca sağda 10 ve solda 7 adettir. Tümü seylabi (taşkın su, sel) karakterlidir. Bu derelerin Tokat şehrine göre yağış alanı 300 km²’yi bulmaktadır (DSİ, Tokat, 1965; Şekil 1.1.).

(7)
(8)

2.2. İklim Özellikleri

Tokat ili, iklim bakımından Karadeniz iklimi ile İç Anadolu Bölgesi karasal iklimi arasında geçiş özelliğine sahiptir. Genel olarak yazlar ılık, kışlar serin ve her mevsim nemlidir. Yağışlar en çok ilkbahar, sonbahar ve kış dönemlerinde görülmektedir. Yazlar ise genelde çok az yağışlı geçmektedir.

Tokat’ta uzun yıllar iklim değerleri incelendiğinde yıllık ortalama sıcaklığın 12.3 °C olduğu, yıl içerisinde sıcaklığın 0 °C nin altına düştüğü gün sayısı 125 gün, -5 °C nin altına düştüğü gün sayısı 23 gündür. Yaz ayları ortalama sıcaklığı 21.2 °C olup yıl içerisinde 177 gün sıcaklık 20 °C nin, 44 gün ise 30 °C nin üstüne çıkmıştır. Uzun yıllar maksimum sıcaklık uç değeri 45 °C ile 30 Temmuz 2000 yılı en düşük sıcaklık uç değeri ise 23 Şubat 1985 tarihinde -22.1 °C değeridir.

Uzun yıllar ortalama yıllık yağış toplamı 456.4 mm.’ dir. Uzun yıllar ortalamasına göre en çok yağışın olduğu aylar ortalama 63.8 mm. ile Nisan ayı ve 67.6 mm. ile Mayıs aylarıdır. 10 mm.ve daha fazla yağış yılda ortalama 13 günde olmaktadır. Yılda ortalama 53 gün kar yağışı gerçekleşmekte, yer 29 gün karla örtülü olmaktadır. Ölçülmüş en yüksek kar ölçüsü 2 m.’dir.

Günlük ortalama güneşlenme süresi 5 saat 58 dakikadır. Yıllık ortalama nisbi nem ise % 65’ tir (Tokat Meteoroloji İstasyonu, 2001).

(9)

2.3. Örnek Alma İstasyonları

Behzat Deresi üzerinde epipelik, epifitik, epilitik ve planktonik algleri incelemek için 4 istasyon belirlenmiştir.

1. İstasyon: Geyraz 4- Köprüsü Altı (Fotoğraf I).

2. İstasyon: Geyraz İlköğretim Okulu Karşısı- Köprü Altı (Fotoğraf II). 3. İstasyon: Geyraz 1- Köprüsünden 150 m.yukarısı (Fotoğraf III).

4. İstasyon: Behzat Köprüsü Altı. Yeşilırmak’ a döküldüğü nokta (Fotoğraf IV).

Fotoğraf I: I. İstasyon

(10)

Fotoğraf III: III. İstasyon

(11)

3. MATERYAL VE METOD

Behzat Deresi (Tokat) Alg Florası ile dere suyunun bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenen dört farklı istasyondan 17 Nisan 2003-20 Mart 2004 tarihleri arasında, ayda bir alınan örneklerle incelenmiştir.

3.1. Fiziksel ve Kimyasal Analizler

Araştırma süresince suyun sıcaklığı, çözünmüş oksijen, pH örnek alma sırasında, elektriksel iletkenlik (kondüktivite) ise örnek alma sonrasında G.O.P. Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü laboratuarında her istasyon için ayrı ayrı ölçülmüştür.

Suyun kimyasal analizi, Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Laboratuarı’nda mevsimsel olarak dördüncü istasyondan alınan örnekte yapılmıştır.

3.2. Algleri İnceleme Metodları ve Teşhisleri 3.2.1. Planktonik Algleri İnceleme Metodu

Behzat Deresi’ndeki planktonik algleri incelemek için dereden seçilen 4 istasyondan 1 litre hacmindeki plastik kaplarla her ay su örnekleri alınarak laboratuara getirilmiştir. İyice çalkalanan su örnekleri, Whatman GF/A süzgeç kağıtlarından süzülerek kağıdın üzerinde kalan organizmaların çok sayıda geçici preparatları yapılmıştır.

Bacillariophyta dışındaki algler Nikon marka araştırma mikroskobunda incelenip teşhis edilmiştir. Bacillariophyta’nın (Diyatomelerin) teşhisi için, hücrelerin sadece silisli çeperleri kalacak şekilde, içlerindeki organik maddeden kurtarılması gerekir. Bu sebeple diyatomeler (Silisli Algler) hücre muhtevasından kurtarılarak (Hasle, 1978), daimi preparat haline getirildikten sonra teşhis edilmiştir. Teşhisi yapılan taksonların fotoğrafları araştırma mikroskobunda ve SPI Supplies marka Sputter kaplama cihazında altın plaka ile

(12)

kaplandıktan sonra (Batarbee, 1986), Jeol 5400 marka Scanning Elektron Mikroskop (SEM)’ ta mikrografları alınmıştır.

3.2.2. Epipelik Algleri İnceleme Metodu

Behzat Deresi sedimanları üzerinde yaşayan epipelik algleri incelemek için seçilen dört istasyondan örnekler 8 mm. çapında 1 m. boyunda cam boru kullanılarak alınmıştır. Cam borunun bir ucu başparmakla kapatılıp, diğer ucu suya daldırılmış ve kapatılan parmak açılarak sedimanlar üzerinde ışınsal yönde hafifçe gezdirilmiştir. Bu suretle cam boruya çamurlu suyun dolması sağlanmıştır. Boru sudan çıkarılırken tekrar dışarıdaki ucu parmakla kapatılarak, içindeki çamurlu su, her örnek alımında 250 ml.’lik plastik kavanozlara boşaltılmıştır. Her zaman aynı miktarda su alınmasına özen gösterilmiştir. Alınan çamurlu su örnekleri laboratuara getirilerek karanlık bir yerde çökmeye bırakılmıştır. Plastik kaplardaki çökelmiş olan çamurların üzerindeki su, çamuru bulandırmadan dikkatle alınarak kalan çamur iyice çalkalandıktan sonra 10 cm. çapındaki petri kaplarına, kabın her tarafında 1 cm. kalınlığında olacak şekilde yayılmıştır. Çöken çamurların üzerindeki durulmuş su, bir damlalık yardımıyla çekilmiştir. Su tamamen çekildikten sonra nemli çamurun üzerine 7-8 tane 24x24 mm.’lik lamel yerleştirilerek petri kaplarının kapakları etiketlenip yarım kapatılmıştır. Petri kapları ışığı dikey olarak iyi alabilen bir yere konularak, çamurun üst yüzeyine fototaksik hareketlerle çıkan alglerin lamellere yapışması sağlanmıştır. Ertesi gün lameller kaldırılarak, beher içerisindeki suya atılıp yapılan geçici preparatlarda diyatomeler dışındaki algler teşhis edilmiştir. Diyatomelerin teşhisleri için, hücrelerin organik maddelerden kurtarılması gerekir. Bunun için H2O2 metodu kullanılmıştır (Van der WERFF, 1980).

H2O2 metodunda santrifüj ile çöktürülen su atıldıktan sonra kalan örnek, bir kaba

aktarılır. Çökeltinin üzerine 1 cm³ H2O2 ilave edilerek çeker ocakta 20 dakika kaynatılır ve

asitten arındırma işlemine geçilir (Hasle, 1978). Bu işlemde tüplere aktarılan materyaller her defasında saf su ile doldurularak beş defa 2300 devirde ikişer dakika santrifüj edilmek suretiyle organizmalar asitten arındırılır (Round, 1953; Hasle, 1978). Böylece organik

(13)

maddeden kurtarılan ve yalnızca silisli çeperi kalan diyatome türleri kanada balsam ortam maddesiyle sabit preparat haline getirildikten sonra ışık mikroskobunda ve Jeol 5400 marka Scanning Elektron Mikroskop (SEM) da fotoğrafları çekilmiş ve teşhisleri yapılmıştır.

Her örnek alma esnasında aynı miktar çamur alındığından, belli miktardaki sıvı içinde elde edilen diyatomelerin sabit preparatları yapıldıktan sonra, her sabit preparatta 100 diyatome kabuğu sayılmak suretiyle, türlerin nisbi bolluk dereceleri hesaplanmıştır (Sladeckova, 1962). Ancak bazı dönemlerde floranın çok fakir olmasından dolayı, her zaman 100 diyatom frustulu sayılamamıştır.

3.2.3. Epifitik Algleri İnceleme Metodu

Dere kenarında bulunan Graminea spp. bitkileri ile su içerisindeki makroskobik bir alg olan Cladophora fracta toplanarak, üzerlerinde bağımlı olarak yaşayan algler incelenmiştir. Alınan örnekler laboratuara getirilerek musluk altında yıkanıp bir fırça ile kazımak suretiyle bağımlı organizmalar ayrılmıştır. Bu şekilde elde edilen organizmaların bulunduğu sudan geçici preparatlar yapılarak diyatome haricindeki alglerin bolluk durumları kaydedilerek teşhis edilmiştir.

Diyatomeler ise daha önce belirtildiği şekilde sabit preparatlar haline getirilmiştir. Hazırlanan her sabit preparatta genellikle en az 100 diyatome kabuğu sayılmak suretiyle, türlerin nisbi bolluk derecesi hesaplanmıştır (Sladeckova, 1962). Ancak bazı dönemlerde floranın çok fakir olmasından dolayı, her zaman 100 diyatom frustulu sayılamamıştır.

(14)

3.2.4. Epilitik Algleri İnceleme Metodu

Seçilen istasyon bölgelerinden alınan farklı büyüklükteki taşlar etiketli plastik torbalar içerisinde laboratuara getirilmiştir. Taşların nemli kalmalarına dikkat edilip su altında kazınarak üzerlerindeki bağımlı algler izole edilmişlerdir. Bu organizmaların bulunduğu örneklerden geçici preparatlar hazırlanmıştır. Diyatome haricindeki alg türleri geçici preparatlarda tanımlanarak; nisbi bolluk durumları kaydedilmiştir.

Diyatomeler ise sabit preparatlar haline getirildikten sonra, her sabit preparatta en az 100 diyatome kabuğu sayılmak suretiyle, türlerin nisbi bolluk derecesi yüzde olarak hesaplanmıştır (Sladeckova, 1962). Ancak bazı dönemlerde floranın çok fakir olmasından dolayı, her zaman 100 diyatom frustulu sayılamamıştır.

Algler, Round (1984)’un sistemi esas alınarak sıralanmıştır. Alglerin teşhisinde konu ile ilgili kaynaklardan yararlanılmıştır (BOURELLY, P., 1968;1970;1972; CAMPERE. P.,1974; CLAIR-RUSHFORTH, 1978; FINDLAY-KLING, 1979; HEGEWALD, E.,1976; LANGE-BERTALOT, 1980; HUSTED, F.,1930; LICHTI, S.F., 1980; NATOUR-NEINHUIS, 1980; NIELS, F., 1980; PARRA, 1980; PATRICK-REIMER, 1975; PRESCOTT, G. W., 1979; SILVIA-BRUNO, 1980; SIMONSEN-BERTALOT, 1978; TIFFANY-BRITTON, 1971).

(15)

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI

4.1. Suyun Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri 4.1.1. Su Sıcaklığı

Araştırma süresince Behzat Deresi’nde en yüksek sıcaklık Temmuz 2003’de 2. istasyonda 22.9°C olarak tespit edilmiştir. En düşük değer ise Aralık 2003’de 1. istasyonda 3.9°C olarak belirlenmiştir ( Tablo 1.1., Şekil 1.2.).

Tablo 1.1. Dere Suyunun Sıcaklığının Aylara Göre Değişimi

Aylar Sıcaklık (°C) 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist. Nisan.03 9,5 11 11 12 Mayıs.03 16,5 18 18 20 Haziran.03 13,5 16 16 16 Temmuz.03 21,8 22,9 21,1 22,6 Ağustos.03 17 21 18 17 Eylül.03 14 19 17,7 19 Ekim.03 15,1 19,2 17,5 16,7 Kasım.03 7,3 11 11,2 11,3 Aralık.03 3,9 7,7 7,6 7 Ocak.04 5,3 9,4 9 8,4 Şubat.04 7,9 9,2 9,9 9 Mart.04 11,3 11,7 12,2 13

(16)

İstasyonlarda Aylara Göre Sıcaklık Değişimi 0 5 10 15 20 25 Nis.0 3 May .03 Haz.0 3 Tem .03 Ağu. 03 Eyl.0 3 Eki.0 3 Kas.0 3 Ara.0 3 Oca.0 4 Şub. 04 Mar .04 Aylar S ıc ak lık ( C ) 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist.

Şekil 1.2. Dere Suyunun Sıcaklığının Aylara Göre Değişimi

4.1.2. Çözünmüş Oksijen

Ölçümlerde en yüksek çözünmüş oksijen değeri; Eylül 2003 tarihinde 4. istasyonda 10.0 mg/l, en düşük değer ise Ekim 2003 tarihinde 3. istasyonda 7.01 mg/l olarak kaydedilmiştir (Tablo 1.2., Şekil 1.3.).

Tablo 1.2. Dere suyunun oksijen çözünürlüğünün aylara göre değişimi

Aylar

Oksijen

Çözünürlüğü (mg/l) 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist. Eylül.03 8,88 7,42 7,3 10 Ekim.03 7,81 7,3 7,01 7,73 Kasım.03 7,78 7,93 8,09 8,6 Aralık.03 8,65 8,34 9,18 8,58 Ocak.04 8,81 8,47 8,83 7,98 Şubat.04 8,11 8,49 8,17 8,13 Mart.04 8,06 7,69 7,26 7,52

(17)

İstasyonlarda Aylara Göre Oksijen Çözünürlüğü 0 2 4 6 8 10 12 Nis .03 May .03 Haz .03 Tem .03 Ağ u.03 Eyl .03 Eki .03 Kas .03 Ara .03 Oca .04 Şub .04 Mar .04 Aylar O k si je n Ç öz ü n ü rl ü ğ ü ( m g/ l) 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist. *Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında teknik yetersizlikten dolayı ölçüm yapılamamıştır.

Şekil 1.3. Dere suyunun oksijen çözünürlüğünün aylara göre değişimi

4.1.3. pH

Araştırma süresince yapılan pH ölçümlerinde en düşük değer Kasım 2003 tarihinde 2. istasyonda 7.37 , en yüksek değer Aralık 2003 tarihinde 4. istasyonda 8.56 olarak tespit edilmiştir.

Yapılan ölçümlerde suyun pH değeri 7.37 ile 8.56 arasında değişmekte ve hafif alkali özellik göstermektedir (Tablo 1.3., Şekil 1.4.).

(18)

Tablo 1.3. Dere suyunun pH değerinin aylara göre değişimi

İstasyonlarda Aylara Göre pH Değişimi

6,5 7 7,5 8 8,5 9 Nis .03 May .03 Haz .03 Tem .03 Ağ u.03 Eyl .03 Eki .03 Kas .03 Ara .03 Oca .04 Şub .04 Mar .04 Aylar p H 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist.

Şekil 1.4. Dere suyunun pH değerinin aylara göre değişimi Aylar pH

1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist. Nisan.03 8,24 7,99 8,1 8,2 Mayıs.03 8,4 8 8 8,4 Haziran.03 8,3 7,85 7,78 8,3 Temmuz.03 7,85 7,75 7,68 8,2 Ağustos.03 7,78 7,5 7,82 8,16 Eylül.03 8,11 7,71 7,95 8,37 Ekim.03 8,21 7,99 8 8,35 Kasım.03 7,5 7,37 7,45 7,82 Aralık.03 8,46 8,1 8,36 8,56 Ocak.04 8,5 8,1 8,2 8,4 Şubat.04 8,16 8,05 8,22 8,32 Mart.04 8,3 8,2 8,2 8,34

(19)

4.1.4. Elektriksel İletkenlik

Bir suyun elektriksel iletkenliği suda bulunan tuzların veya çözünebilir maddelerin toplamıdır. Suyun elektrik iletkenliği hem jeolojik etkenlere hem de dışardan gelen etkenlere bağlıdır (Barlas, vd., 1995). Yapılan elektriksel iletkenlik ölçümünde en yüksek değer Ağustos 2003 tarihinde 3. istasyonda 784 µmho/cm, en düşük değer ise Temmuz 2003 tarihinde 3. istasyonda 400 µmho/cm olarak ölçülmüştür.

Ölçümlerde suyun elektriksel iletkenlik değerleri 400 µmho/cm ile 784 µmho/cm arasında değişmektedir (Tablo 1.4., Şekil 1.5.).

Tablo 1.4. Dere suyunun Elektriksel İletkenlik değerinin aylara göre değişimi

Aylar Elektriksel İletkenlik (µmho/cm) 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist.

Nisan.03 477 544 555 529 Mayıs.03 562 631 674 631 Haziran.03 646 685 737 623 Temmuz.03 509 434 400 729 Ağustos.03 658 700 784 566 Eylül.03 602 708 735 657 Ekim.03 586 689 708 685 Kasım.03 507 546 558 560 Aralık.03 515 535 530 518 Ocak.04 518 538 552 542 Şubat.04 455 470 480 478 Mart.04 500 518 528 478

(20)

İstasyonlarda Aylara Göre Elektriksel İletkenlik 0 100 200 300 400 500 600 700 800 900 Nis .03 May .03 Haz .03 Tem .03 Ağ u.03 Eyl .03 Eki .03 Kas .03 Ara .03 Oca .04 Şub .04 Mar .04 Aylar E le k tr ik se l İ le tk en li k ( m h o/ cm ) 1.ist. 2.ist. 3.ist. 4.ist.

Şekil 1.5. Dere suyunun Elektriksel İletkenlik değerinin aylara göre değişimi

4.1.5. Suyun Anyon ve Katyonları

Suyun kimyasal analizi Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Laboratuarında yapılmıştır (Tablo 1.5.; 1.6.).

Tablo 1.5. Suyun Kimyasal Analiz Sonuçları I

Değişken Yaz Sonbahar Kış İlkbahar Na++ meq/l 0,39 0,4 0,05 0,27

K+ meq/l 0,05 0,04 0,48 0,06

Ca++Mg++meq/l 8,14 6,65 5,55 4,9

Katyonlar Toplam meq/l 8,58 7,09 6,08 5,24

CO32 meq/l 3,66 0,09 1,97 2,29

HCO3- meq/l 4,67 4,04 3,61 2,29

Cl meq/l 0,1 0,03 0,05 0,06 SO4 -2 meq/l 3,8 2,93 2,42 2,38

(21)

Tablo 1.6. Suyun Kimyasal Analiz Sonuçları II

Değişken Yaz Sonbahar Kış İlkbahar Kondüktivite µmho/ cm 729 541 570 464 Na % meq/l 4,52 5,67 0,83 5,24 pH 7,89 8,36 6,81 7,66 CO3-2 meq/l 3,66 0,09 1,97 2,29 HCO3- meq/l 4,67 4,04 3,61 2,29 Cl- meq/l 0,1 0,03 0,05 0,06 SO4-2 meq/l 3,8 2,93 2,42 2,38 Toplam 4,78 7,09 6,08 5,24 4.2. Algaeolojik Özellikler

Behzat Deresi Alg Florası’nın Bacillariophyta, Chlorophyta, Cyanophyta,

Euglenophyta bölümlerinden oluştuğu belirlenmiştir. Florada Bacillariophyta’ya ait 112, Chlorophyta’ya ait 31, Cyanophyta’ya ait 33, Euglenophyta’ya ait 10 takson olmak üzere

toplam 186 takson tespit edilmiştir. Florada bulunan taksonlar habitatlarına göre listelenmiştir. Flora kompozisyonu yüzde değerleriyle gösterilmiştir (Tablo 2.1.). Ayrıca habitatlarda tespit edilen diyatomelerin yüzde bolluk oranlarına bakılarak diyatomelerin nisbi yoğunlukları tablolar halinde gösterilmiştir (Tablo 2.2.; 2.3.; 2.4.; 2.5.).

(22)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl BACILLARIOPHYTA

Centrales

Coscinodiscaceae

Cyclotella comensis Grun. x

Cyclotella comta (Ehr.)Kütz. x

Cyclotella meneghiniana Kütz. x x x x x x x x x x x x x

Melosira distans (Ehr.)Kütz. x

Melosira varians C.A.Agardh x x x x

Pennales Achnanthaceae

Achnanthes lanceolata Breb. x x x x x

Achnanthes minitussima Kütz. x x x

Cocconeis pediculus Ehr. x x x x x x x x x x x x x x x x

Cocconeis placentula (Ehr.)Cl. x x x x x x x x x x x x x x x x

Rhoicosphenia curvata (Kütz.)Grun. x x x x x

Cymbellaceae

Amphipleura pellucida Kütz. x x x x x

Amphora delicatissima Krasske x

Amphora ovalis Kütz. x x x x x x x x x x x x x

Amphora ovalis var.lybca (Ehr.)Cl. x

Amphora veneta Kütz. x x x x x x

Cymbella affinis Kütz. x x x x x x x x x x x x x x x x

Cymbella cistula (Ehr.) Kirchn. x x x x x x x x x x x x Cymbella cuspidata Kütz. x x x x x x x x x x x x x x

Cymbella cymbiformis Ag. x x x x x x x x x x

Cymbella helvetica Kütz. x x x x x x x x x x x x x x x x

Cymbella helvetica var.compacta (Øst.) Hust. x x x x x

Cymbella hustedtii Krasske x x x x x

Cymbella naviculiformis Auersw. x x x x x x x x x

Cymbella obtusiuscula (Kütz.) Grun. x x

Cymbella sinuta Greg. x x x x x x

Cymbella turgida Greg. x

Cymbella ventricosa (Kütz.) x x x x x x x x x x x x x x x x Eunotiaceae

Eunotia pectinalis (Müll.) Rabh. x x

Eunotia pectinalis var. minor (Kütz.)

(23)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl Epithemiaceae

Rhopalodia gibba(Ehr.) Müller x

Fragilariaceae

Ceratoneis arcus (Kütz.) x

Diatoma hiemale(Lyng.)Heiberg x

Diatoma vulgare Bory. x x x x x x x x x x x x

Diatoma vulgare var.linearis Grun. x x

Diatoma vulgare var.producta Grun. x

Fragilaria vulgaris (Thwaites) De T. x x x x x

Meridion circulare (Grev.) Ag. x x x x x x x x

Meridion sp. x

Synedra ulna (Nitz.) Ehr. x x x x x x x x x x x x x x x x Gomphonemaceae

Gomphonema angustatum (Kütz.)Rabh. x x x x x x x x

Gomphonema angustatum var. producta Grun. x

Gomphonema apicatum Ehr. x

Gomphonema augur Ehr. x

Gomphonema clevei Fricke x x x x x x x x x x x x

Gomphonema constrictum var.capitata

(Ehr.)Cl. x x x x x x x x x x x

Gomphonema intricatum Kütz. x

Gomphonema lanceolatum Ehr. x

Gomphonema olivaceum

(Lyng.)Kütz. x x x x x x x x x x x x

Gomphonema parvulum Kütz. x x x x x x x x x x x x x x x x Naviculaceae

Caloneis amphisbaena (Bory.)Cl. x

Caloneis silicula (Ehr.) Cl. x x x x

Diploneis elliptica (Kütz.) Cl. x x

Diploneis ovalis (Hilse) Cl. x x x x

Frustulia vulgaris (Thwaites) De T. x x x x x x x x x x x

Gyrosigma acuminatum Kütz. x x x x x x x x x x x x

Navicula anglica Ralfs. x

Navicula avenacea Breb. x

Navicula bacillum Ehr. x x x x x x

Navicula binodis Ehr. x x x x x x

Navicula cincta (Ehr.) Ralfs. x

(24)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl

Navicula cryptocephala Kütz. x x x x x x x x x x

Navicula cuspidata Kütz. x x x x x

Navicula dicephala (Ehr.) W.Smith x x x x x x x x x

Navicula gracilis Ehr. x x x x x x x x x x x x x x x x

Navicula hungarica Grun. x

Navicula menisculus Schum. x x x x x x x x x x x x x x x

Navicula minima Grun. x

Navicula pupula Kütz. x x x x x x x x x x x x

Navicula radiosa Kütz. x x x x x x x x

Navicula rhyncocephala Kütz. x x x x x x x x x x x x x x x x

Navicula rostellata Kütz. x

Navicula viridula var.slesvicensis (Grun.) Cl. x

Pinnularia borealis Ehr. x

Pinnularia fasciata Lagerstedt x

Pinnularia intermedia (Lag.) Cl. x

Pinnularia maior (Kütz.) x

Pinnularia mesolepta (Ehr.)W.Smith x

Pinnularia microstauron (Ehr.)Cl. x x x

Pinnularia microstauron var.brebissoinii

(Kütz.)Hust. x

Pinnularia microstauron var.hybrida

(Grun.)Cl. x

Pinnularia valdetolerans Mayama et Kobayasi x

Pinnularia viridis (Nitz.) Ehr. x x

Stauroneis smithii Grun. x x x x x x

Nitzschiaceae

Hantzschia amphioxys (Ehr.) Grun. x x x x x x x x x x x x

Nitzschia amphibia Grun. x x x

Nitzschia angustata (W.Smith) Grun. x

Nitzschia apiculata (Greg.) Grun. x x x x x x x x x x x

Nitzschia capitellata Hust. x

Nitzschia commutata Grun. x

Nitzschia dissipata (Kütz.) Grun. x x x x x x x x x x x x x x x x

Nitzschia epithemioides Grun. x x

Nitzschia hantzschiana Rabh. x

Nitzschia hungarica Grun. x

(25)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl

Nitzschia linearis W.Smith x x x x x x

Nitzschia palea (Kütz.) W.Smith x x x x x x x x x x x x x x x Nitzschia recta Hantzsc. x x x x x x x x x x x x x x x

Nitzschia romana Grun. x

Nitzschia sigmoidea (Ehr.) W.Smith x x x x x x x x x x

Nitzschia sociabilis Hust. x x

Nitzschia sp. x x x x x x

Nitzschia subtilis (Kütz.) Grun. x x x x x x x

Nitzschia thermalis Kütz. x x

Surirellaceae

Cymatopleura elliptica (Breb.)W.Smith x x x x

Cymatopleura solea (Breb.)W.Smith x x x x x x x

Surirella angustata Kütz. x x x x x x x x x x x x x x x x

Surirella linearis var.constricta(Ehr.) Grun. x

Surirella ovalis Breb. x x x x x x

Surirella ovata Kütz. x x x x x x x x x x x x x x

Surirella ovata var. pinnataW.Smith x x x

Surirella pinnata W.Smith x x x

CHLOROPHYTA

Chaetophorales Chaetophoraceae

Stigeoclonium tenue (Ag.) Kütz. x x x x x x x x x

Cladophorales Cladophoraceae

Cladophora insignis (Ag.) Kütz. x

Cladophora fracta (Dillw.) Kütz. x x x x x x x

Scenedesmaceae

Scenedesmus acuminatus (Lag.) Chodat x x x x x x

Scenedesmus dimorphus (Turp.) Kütz. x x

Scenedesmus sp x

Chlorococcales Chlorococcaceae

(26)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl Hydrodictyaceae

Pediastrum boryanum (Turp.) Men. x

Pediastrum duplex var.clathratum (Braun)

Lag. x x

Pediastrum integrum Naegeli x

Oedogoniales

Oedogonium sp. x x

Ulotrichales

Ulotrichaceae

Ulothrix cylindricum Prescott x

Ulothrix sp x

Ulothrix subconstricta G.S.West x x

Ulothrix subtilissima Rabenhorst x

Ulothrix tenuissima Kütz. x x x

Volvocales

Chlamydomonadaceae

Chlamydomonas pseudopertyi Pascher x x

Zygnematales

Desmidiaceae

Closterium lunula Schm. x x x x

Closterium leibleinii Kütz. x x x x x x x x x x x x x x x Closterium lunula var.biconvexum Schm. x x x x x x

Closterium parvulum var. majus West x x x x

Cosmarium formosulum var.distans x x

Cosmarium formosulum var.nathorstii

(Boldt) W.&W. x x x

Cosmarium margaritatum

(Lund)Roy&Biss. x x x x x x x x x x x

Cosmarium panamens Prescott x x x x x x x x x x

Cosmarium sp. x x x x x x x x x

Cosmarium subspesiosum x x x x x x x x x x

Zygnemataceae

Spirogyra collinsii (Lewis) Printz. x

Spirogyra condensata (Vauch.)Kütz. x x x

Spirogyra crassa Kütz. x x

(27)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl

CYANOPHYTA

Chroococcales

Chroococcaceae

Chroococcus dispersus var.minor Smith x x x

Chroococcus limneticus var.corneus(Chod.) Lemm. x x

Chroococcus minimus(Keiss.)Lemm. x

Chroococcus minor (Kütz.)Naegeli x x x x

Chroococcus palliodus Naegeli x

Chroococcus varius Braun x

Merismopedia elegans Braun x x x

Merismopedia tenuissima Lemm. x x

Merismopedia glauca (Ehr.) Naegeli x

Microcystis aeroginosa Kütz. x x x x x x x x

Microcystis flos-aquae (Wittr.)

Kirch. x Hormogonales Nostocaceae Anabaena sp x x x x x x x Pseudoanabaena sp. x x x x x x Oscillatoriaceae

Lyngbya diguetti Gomont x x x

Lyngbya limnetica Lemm. x x x x

Oscillatoria agardhii Gomont x x x x x x x x x

Oscillatoria amoena (Kütz.) Gom. x x

Oscillatoria amphibia Agardh. x x x

Oscillatoria annae x

Oscillatoria curviceps Agardh. x x x

Oscillatoria formosa Bory. x

Oscillatoria granulata Gardner x x

Oscillatoria limnetica Lemm. x x x x x x x x x x

Oscillatoria limosa (Roth.) Agardh. x x x x x

Oscillatoria nigra Vaucher. x x x

Oscillatoria princeps var. pseudolimosa x

(28)

1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst. P L F Pl P L F Pl P L F Pl P L F Pl

Oscillatoria tenuis Agardh. x x x x x x x x x x x

Oscillatoria terebriformis Agardh. x x x x x

Spirulina major Kütz. x x

Spirulina nordstedtii Gomont x x x x x x x x x x

Spirulina princeps West& West x

Spirulina subsalsa Oersted x

EUGLENOPHYTA

Euglenales

Euglenophyceae

Euglena elastica Prescott x

Euglena elongata Schew. x

Euglena gracilis Klebs. x x x x

Euglena minuta Prescott x

Euglena proxima Dangeard. x x x x

Lepocinclis glabra Drez. x x

Phacus acuminatus Stokes. x x

Phacus caudata Huebner x

Phacus caudata var.ovalis Drez. x x

Phacus sp. x

İst. : İstasyon, P : Epipelik algler, L : Epilitik algler, F : Epifitik algler, Pl: Planktonik algler.

Tablo 2.1. Behzat Deresi Flora Kompozisyonu

Flora Kompozisyonu Bacillariophyta; 60% Euglenophyta; 5% Cyanophyta; 18% Chlorophyta 17%

(29)

(30)
(31)
(32)
(33)
(34)
(35)
(36)
(37)

4.3. İstatistiksel Analizler

12 ay boyunca dört istasyondan toplanan veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Analizler MINITAB 12.1 (Minitab, Inc. 1998) programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Fiziksel ve kimyasal analizlerin sonuçları kullanılarak aralarındaki ilişki incelenmiştir. Fiziksel analiz sonuçları üzerinde ANOVA (Analysis of variance) kullanılarak elektrik iletkenliği, pH, sıcaklık, oksijen çözünürlüğü ve diyatome sayıları üzerinde ayların ve istasyonların etkisinin önemli olup olmadığına bakılmıştır. Ortalamalar arasında farklılık tespit edilmişse, hangi ortalamanın farklılığı gerçekleştirdiğini Tukey’in Çoklu Karşılaştırma testi ile belirlenmiştir. Kimyasal analiz sonuçları üzerinde ise her birinin diğerleriyle olan korelasyon analizi tespit edilmiş ve tablo halinde verilmiştir (Ek-1.).

4.4. Zenginlik İndeksi (Richness Index)

İnceleme alanında seçilen istasyonlardaki toplam diyatome organizma grubunun meydana getirmiş olduğu sayısal değerler göz önünde bulundurularak her bir habitatın, ayrı ayrı istasyonlardaki birey sayılarını içeren zenginlik indeksi, D Margalef İndeksi kullanılarak belirlenmiştir (Tablo 3.1.; 3.2, Şekil 2.1.; 2.2.).

D = S-1 / log N (Margalef 1958)

D Margalef İndeksi (Zenginlik, Richness İndeksi); S habitatta bulunan tür sayısı, N habitatta bulunan bireylerin toplam miktarı.

(38)

Tablo 3.1. Habitatlara ve mevsimlere göre zenginlik indeksi değerleri. Zenginlik İndeksi Epipelik Epifitik

YAZ SON KIŞ İLK YAZ SON KIŞ İLK 1.İst. 16,8 18,1 21,4 14,04 20,8 15,7 11,1 14,8 2.İst. 20,7 18,1 21,8 16,7 18,1 14,4 10,8 18,4 3.İst. 15,2 17,05 23,3 15,9 13,3 17,2 12,9 16,6 4.İst. 19,9 17,8 14,7 11,8 12,5 14,9 12,5 16,2

Epilitik Planktonik

YAZ SON KIŞ İLK YAZ SON KIŞ İLK 1.İst. 15,7 15,7 14,9 8,7 15,6 12,1 10,6 6,3 2.İst. 15 16,1 11,4 13,5 14,6 5,7 9,5 11,5 3.İst. 12,9 14,6 12,9 15,1 11,3 11,7 7,9 13,2 4.İst. 12,5 14,4 13,6 17,5 10,9 8,1 7,7 12

Behzat Deresi’nde epipelik florada en büyük değer kış mevsiminde 3. istasyonda tespit edilmiştir. En yüksek diyatome tür zenginliğine bu mevsimde rastlanılmıştır. Yaz aylarında en yüksek değer 2. istasyonda tespit edilmiştir. Sırasıyla kış, sonbahar, yaz ve ilkbahar mevsimleri olmak üzere diyatome tür zenginliğinde düşüş tespit edilmiştir (Şekil 2.1.).

Şekil 2.1. Mevsime bağlı epipelik diyatome tür zenginliği indeksi değerleri.

Mevsime Bağlı Epipelik Diatome Tür Zenginliği İndeksi 0 5 10 15 20 25

YAZ SON KIŞ İLK

İn d ek s D er i 1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst.

(39)

Epifitik florada ise en büyük değer yaz mevsiminde 1. istasyonda tespit edilmiştir. İlkbahar, Sonbahar ve Kış mevsimleri boyunca ise diyatome tür zenginliğinde bir düşüş söz konusudur (Şekil 2.2.).

Şekil 2.2. Mevsime bağlı epifitik diyatome tür zenginliği indeksi değerleri.

Mevsime Bağlı Epifitik Diatome Tür Zenginliği İndeksi 0 5 10 15 20 25

YAZ SON KIŞ İLK

İn de ks D er i 1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst.

Epilitik florada ise en büyük değer ilkbahar mevsiminde 4. istasyonda tespit edilmiştir. Diğer mevsimlerde de benzer oranlarda bir zenginlik görülmüştür (Şekil 2.3.).

Şekil 2.3. Mevsime bağlı epilitik diyatome tür zenginliği indeksi değerleri.

Mevsime Bağlı Epilitik Diatome Tür Zenginliği İndeksi 0 5 10 15 20

YAZ SON KIŞ İLK

İn de ks D er i 1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst.

(40)

Planktonik diyatomelerin zenginliğine bakıldığında yaz mevsiminde 1. istasyonda en yüksek değere ulaşılmıştır. Sonbahar ve kış mevsimlerinde bir düşüş ve arkasından ilkbahar mevsiminde tekrar bir yükseliş gözlenmiştir (Şekil 2.4.).

Şekil 2.4. Mevsime bağlı planktonik diyatome tür zenginliği indeksi değerleri.

Mevsime Bağlı Planktonik Diatome Tür Zenginliği İndeksi 0 2 4 6 8 10 12 14 16 18

YAZ SON KIŞ İLK

İn d ek s D er i 1.İst. 2.İst. 3.İst. 4.İst.

4.5. Çeşitlilik İndeksi (Diversity Index)

İstasyonlar göz önüne alınmaksızın her bir florada mevsime bağlı olarak bulunan toplam diyatome organizma sayısının kareleri alınmış, bu sayı, bulunan her bir türün kareleri toplamına bölünerek elde edilen ve habitatlar arasındaki mevsime bağlı tür çeşitliliğini inceleyen bir indeks kullanılmıştır (Spellerberg, 1991). Uygulanan bu indeks, habitatlarda bulunan toplam diyatome organizma miktarının değişimini göz önüne alan bir indekstir. Zenginlik indeksinde ise istasyonlarda mevsimsel olarak bulunan diyatome sayıları veri olarak alınmıştır. Her bir habitatta bulunan toplam diyatome miktarı içindeki tür çeşitliliği, zenginlik indeksinde değerlendirilmiştir. Çeşitlilik indeksinde ise her bir floradaki mevsimsel diyatome türü çeşitliliği sayısal verisi incelenmiştir. İndekste Hill formülü kullanılmıştır.

(41)

D = ( ∑ X1)² / (∑ X²) (Hill, 1973)

D çeşitlilik indeksi, X1 mevsime bağlı olan toplam tür miktarı, X mevsim

içerisindeki türlerin karelerinin her birinin toplamı.

Mevsime bağlı diyatome tür çeşitliliği incelediğinde indeks değeri en yüksek görülen flora epilitik flora olup yaz mevsiminde en yüksek değerde seyretmiştir. Planktonik flora hariç diğer epilitik, epipelik ve epifitik floralarda en büyük diyatome çeşitliliği yaz mevsiminde tespit edilmiştir. Planktonik diyatome çeşitliğinde ise en yüksek değer kış mevsiminde gözlenmiştir (Tablo 3.2., Şekil 2.5.).

Tablo 3.2. Mevsimlere bağlı olarak habitatların çeşitlilik indeksi değerleri.

Çeşitlilik İndeksi Epilitik Epifitik Yaz 2,43 Yaz 0,29 Son 0,01 Son 0,18 Kış 0,02 Kış 0,09 İlk 0,04 İlk 0,06 Epipelik Planktonik Yaz 1,5 Yaz 0,67 Son 0,18 Son 0,08 Kış 0,3 Kış 1 İlk 0,09 İlk 0,62

(42)

Mevsimlere Bağlı Olarak Habitatların Çeşitlilik indeksi 0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 Y az S on Kış İlk Yaz Son Kış İlk Epilitik Epipelik İn d ek s d er i İndeks Değeri

(43)

5. TARTIŞMA

Behzat Deresi Alg Florası, 12 ay boyunca dört farklı istasyondan, farklı habitatlardan (epipelik, epilitik, epifitik, planktonik) alınan örneklerde incelenmiştir. Dere florasında Bacillariophyta, Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta olmak üzere dört divisioya ait toplam 186 takson belirlenmiştir. Bunlardan Bacillariophyta’ya ait 112,

Chlorophyta’ya ait 31, Cyanophyta’ya ait 33, Euglenophyta’ya ait 10 takson tespit edilmiştir.

Bacillariophyta bölümü takson sayısı itibariyle diğer bölümlere göre % 60

oranında dominant bulunmuş, bunu sırası ile Cyanophyta % 18, Chlorophyta % 17,

Euglenophyta ve % 5’ lik oranlarda takip etmiştir.

Bacillariophyta bölümü ülkemizde yapılan diğer birçok akarsudaki araştırmalarda

da dominant olarak gözlenmiştir (Altuner, 1988; Altuner ve Gürbüz, 1989; Gönülol ve Arslan, 1992; Altuner ve Pabuçcu, 1996; Dere vd., 2002; Atıcı vd., 2003). Ayrıca yurtdışında yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlar gözlenmiştir ( Abou-wally et al., 2000; Piirsoo, 2001; Ha et al., 2002). Pennat diyatomeler sentrik diyatomelere oranla daha bol bulunmuştur. Cymbella affinis, Navicula gracilis, Diatoma vulgare, Synedra ulna,

Gomphonema clevei, Nitzschia dissipata, Cymbella ventricosa, Navicula rhyncocephala, Cocconeis placentula, Gomphonema parvulum, Cocconeis pediculus baskın türlerdir.

Sentrik diyatomeler; Meram Çayı (Yıldız, 1985), Porsuk (Yıldız, 1987), Aras Nehri (Altuner, 1988), Karasu (Fırat) Nehri (Altuner ve Gürbüz, 1990; 1991), İncesu (Gönülol ve Arslan, 1992), Yeşilırmak (Altuner ve Pabuçcu, 1996); Çekerek Irmağı (Pabuçcu ve Altuner, 1999), Nilüfer Çayı (Dere vd., 2002), ve Delice Irmağı (Atıcı vd. 2003) gibi Türkiye’nin çeşitli akarsularında da, pennat diyatomelere göre az sayıda rastlanmıştır. Çalışma sırasında Bacillariophyta’dan Cocconeis placentula, Cymbella affinis, Cymbella

helvetica, Cymbella ventricosa, Gomphonema parvulum, Navicula gracilis, Navicula rhyncocephala, Nitzschia dissipata, Nitzschia recta, Surirella angustata, Synedra ulna

türlerine bütün habitatlarda rastlanmıştır. Akarsu planktonunda görülen taksonlar gerçek planktonik tür olmayıp su hareketleri ve diğer etkenlerle bağlı oldukları yerden koparak

(44)

planktona geçmiş türlerdir. Benzer durum diğer bazı çalışmalarda da görülmüştür (Pabuçcu ve Altuner, 1998; Atıcı vd. 2003).

Cyanophyta bölümü özellikle Oscillatoria cinsi olmak üzere, Anabaena,

Chroococcus, Lyngbya, Merismopedia, Microcystis ve Spirulina cinsleriyle temsil edilmektedir. Oscillatoria subbrevis türüne bütün habitatlarda rastlanmıştır. Diğer cinslere ait türler daha nadir olarak bulunmuştur.

Chlorophyta bölümü ise Cosmarium, Cladophora, Closterium, Scenedesmus, Spirogyra ve Ulothrix cinslerine ait taksonlardan oluşmuştur. Bunlardan Cosmarium ve Closterium cinslerine hemen hemen tüm istasyon ve habitatlarda rastlanılmıştır. Cladophora fracta türünün, özellikle bahar aylarında derenin Yeşilırmak’a döküleceği

istasyon olan 4. istasyondaki aşırı artışı dikkat çekicidir. Kirlilik indikatörü olma açısından önemli bir özellik gösteren Stigeoclonium tenue türüne her istasyonda özellikle epilitik ve epipelik habitatlarda sıkça rastlanılmıştır. Bu tür yüksek oranda organik olarak kirlenmiş suların iyi bir belirteci olarak tespit edilmiştir (Venkateswarlu and Reddy, 2000). Bu taksonun ikinci istasyondaki yoğunluğu, bu bölgede bulunan hayvan barınaklarından ve hayvan sürülerinin geçişi sırasında bıraktıkları organik maddelerden kaynaklanabilir. Bu durum kirliliği onaylayan bir durumdur.

Euglenophyta bölümünden Euglena cinsine ait 6 tür, Phacus cinsine ait 3 tür tespit

edilmiştir. Tüm istasyonlarda nadir olarak görülmüşlerse de 1. istasyona ait habitatlarda diğerlerine göre daha fazla rastlanmışlardır. Meram (Yıldız, 1985), Karasu Irmağı (Altuner ve Gürbüz, 1989) ve Yeşilırmak (Pabuçcu ve Altuner, 1998) akarsularında Euglenales ordosu yalnızca birkaç örnekle temsil edilmesine rağmen, Behzat Deresi’nde bu ordoya ait

Euglena elastica, E. elongata, E. gracilis, E. minuta, E. proxima ve E. tripteris olmak üzere 6 adet Euglena cinsine ait tür ve Phacus cinsine ait ise Phacus acuminatus ve P.

caudata olmak üzere iki ayrı tür kaydedilmiştir. Euglena gracilis’e 1. istasyonda, E.

(45)

Bir akarsuda yaşayan biyosönozlar daima hakim çevre şartlarının bir göstergesidir. Yani biyosönozların yaşaması, üzerlerinden akıp giden suya bağlıdır. Suyun kalitesi değişirse, orada yaşayan biyosönozlarda değişir (Barlas, 1995). Dolayısıyla florada tespit edilen algleri kirlilik belirteci olma açısından değerlendirecek olursak, Mc Cormick ve Cairns (1994)’a göre, algler arasında iyi bir biyoindikatör seçimi, kirlilik indikatörü olarak kullanılabilecek kriter olabilir. Belirlenen özelliklerin birçoğu diyatomeler tarafından taşınmaktadır. Diyatomeler genel olarak iyi indikatörler olarak belirlenmişlerdir. Su kalitesi değişiklerine karşı hassastırlar ve daha da önemlisi bu hassasiyet komünite yapısına uygun iyi gelişmiş indislerce ölçülebilir (Dixit et al., 1992). Diyatomelerin kozmopolit yayılışları, diyatomeleri geniş alanda rastlanılan birçok baskıya karşı indikatör olarak uygun ve uygulanabilir kılmıştır. Tezimizde yalnızca çeşitlilik ve mevsimsel değişim indeksleri kullanılmıştır. Diyatomeler ve diyatom denemelerindeki kirlilik etkenleri hakkında birçok çalışmalar vardır (Lange- Bertalot, 1979; Descy, 1979; Patrick, 1968); besin artışı (Whitmore, 1989; John, 1988), kanalizasyon artıkları (Anderson et al,1990; Yoshitake & Fukushima, 1990), fiziksel karışıklıklar (Pan et al, 1996; Kutka & Richards 1996; Robinson & Rushforth, 1987).

Suda bulunan kimyasal maddeler ototrof olan diyatomeler için beslenme kaynağıdır. Bu sebeple suyun kimyasal içeriğindeki değişimlere çabuk ve hızlı cevap verirler. Türler üzerinde etkili olan diğer yararlı ve zararlı çevresel baskılar olduğunda, kimyasal kirleticilerle, tür populasyonları arasındaki doğru korelasyonu açıklamak oldukça zordur. Bununla birlikte türler arasındaki değişim ve komünitenin oluşumu çalışılarak bozulan su kalitesi ortaya çıkarılabilir (Patrick, 1973). Diyatomelerin su kalitesinin biyolojik indikatörleri olarak kullanıldığı yıllarca nakledilmiştir (Shoeman, 1972; Lange- Bertalot, 1979).

Habitatlarda bulunan diyatomeler kirliliğe karşı hassas, toleranslı ve dirençli olmak üzere üç gruba ayrılmıştır (Round et al, 1990). Buna göre çalışma alanımızda tüm istasyonlarda hassas olan türlerden Cocconeis placentula, Diatoma vulgare, Gomphonema

olivaceum, Navicula gracilis, Nitzschia dissipata’ya, diğer toleranslı ve dirençli olan

(46)

yaşamasına olanak verecek kadar iyi kalitede olduğu söylenebilir. Bununla birlikte toleranslı ve dirençli olan gruptaki diyatomelere de rastlanılmıştır. Palmer, (1969)’a göre de kirlilik indikatörü olarak belirlenen Nitzschia palea, Gomphonema parvulum,

Oscillatoria tenuis türlerine de her habitatta ve istasyonda belirli aralıklarla rastlanılmakla birlikte özellikle 1. ve 4. istasyonlarda artışları görülmüştür. Bu türler Round et al., (1990)’a göre kirliliğe dirençli türler grubunda bulunurlar.

Irmaklardaki su kalitesinin belirlenmesinde akuatik bitkilerin kullanılabileceğini belirten Holmes (1987)’a göre genellikle Chlorophyceae ve Bacillariophyceae temiz sularda, Cyanophyceae ve Euglenophyceae organik olarak kirletilmiş habitatlarda yaşarlar. Çalışma alanımızda kirliliğe oldukça hassas olan Desmidlerden Closterium türleri genellikle bütün habitatlarda görülmüşlerdir. Desmidler temiz ve oligotrofik suların indikatörüdür (Holmes, 1987). Synedra ve Cymbella cinslerine ait türler temiz sularda yaşarlar (Holmes, 1987). Bu iki cinse ait bireylere de her habitatta oldukça sık rastlanılmıştır. Sonuçta; Behzat Deresi diğerlerine oranla, daha çok kirliliğe karşı hassas bireyleri fazla sayıda barındırabildiği için temiz su karakteri taşıyan bir akarsu görünümünde olmakla beraber, kirliliğe karşı toleranslı ve dirençli türlerle de karşılaşılması çelişki gibi görülmektedir. Ancak bu durumun, ırmakların biyolojik izlenmesinde belirli bir bölgede bulunan organizmaları etkileyen kaynakların devreye girmesi sonucu ortaya çıkmış olmasından kaynaklanabilir. Çalışma alanımızın örnek alma istasyonlarının daha yukarısında yerleşim alanlarının olması, organik kirliliğe sebep olabilecek kaynakların devreye girme ihtimalini güçlendirmektedir.

Çalışma alanında sıcaklık değerleri 4-23 °C arasında değişmektedir. Alglerin gelişmeleri için optimum sıcaklık 25 °C’ dir (Round, 1984). Genelde mevcut flora tipini belirleme de sıcaklığın etkisi, rakım ve enlemden daha fazladır (Patrick ve Reimer, 1975).

Tatlı sularda akuatik hayat için çözünmüş oksijen değeri en az 5 mg/l olmalıdır. Çözünmüş oksijen miktarı basınç, akıntı ve rüzgarın etkisi ile artar, sıcaklık ve tuzluluk arttıkça azalır (Egemen ve Sunlu, 1996). Çalışma alanımızda tespit edilen çözünmüş oksijen değerleri ve sıcaklık değerlerinin arasında ters bir orantı olduğu tespit edilmiştir.

(47)

Bu durum literatüre uygundur ve bölgemizde yapılan diğer birçok limnolojik araştırmalarda da rastlanılmıştır (Pabuçcu ve Altuner, 1999; Pabuçcu, 2000; Eren, 2000).

Behzat Deresi’nde alınan pH değerleri 7.37- 8.56 arasında tespit edilmiştir. Buna göre dere suyu hafif alkali özellik taşımaktadır (Şişli, 1999). Genellikle alglerin hafif alkali sularda daha iyi geliştiği bilinmektedir. Behzat Deresi’nde zengin bir alg florasının bulunması, bu durumu doğrulamaktadır.

Behzat Deresi suyunun, ilkbahar döneminde karların erimesi ve yağışların etkisi ile çoğalması sonucu, bu dönemde elektriksel iletkenlik düşük, yaz ve sonbahar döneminde suyun azalması ve sıcaklığın etkisi ile sudaki iyonların nisbeten artması sebebiyle, elektriksel iletkenliğin ilkbahara oranla yüksek olduğu tespit edilmiştir. Benzer durum diğer bazı çalışmalarda da görülmüştür (Kıvrak, 2003; Altuner ve Gürbüz, 1989). Elektriksel iletkenlik değerlerine bakıldığında, değerlerin 400-784 µmho/ cm olduğu tespit edilmiştir. Genellikle canlılar için, özellikle balıklar için 150-750 µmho/cm değerlerinin uygun elektriksel iletkenlik değerleri olduğu ifade edilmiştir (Gül, 1994). Behzat Deresi elektriksel iletkenlik değerleri açısından canlıların gelişimine uygunluk göstermektedir.

Yeterli kimyasal analizler yapamamakla beraber bir istasyondan dört mevsim su numunesi alınarak yapılan analizler sonucunda çeşitli anyon ve katyon değerleri saptanmıştır. Toplam Ca++, Mg++ katyonları içeriği ortalama 6.31 meq/l olarak tespit edilmiş ve bu veri Fransız sertlik derecesine göre değerlendirildiğinde, dere suyu çok yumuşak su sınıfı aralığında bulunmuştur. Dere suyunun az sodyumlu su olduğu, sodyum su sınıfının çok iyi olduğu, alkalilik oluşturmadığı için sulamada güvenle kullanılabileceği tespit edilmiştir. Ca++, Mg++ katyonları değerleri diğerlerine göre litrede miligram olarak daha fazla bulunmuştur (Tablo 1.5.). Birçok diyatome türü özellikle Cymbella, Navicula,

Synedra genusu üyeleri kalsiyum (Ca++) ve magnezyumca (Mg++) zengin sularda bol olarak kaydedilmiştir. Ca++ etkisi pH etkisi ile yakından ilgili görünmektedir. Pek çok iç sularda tampon sistemi Ca++ ve H2CO3’dan oluşmuştur (Patrick ve Reimer, 1966).

(48)

İstatistiksel analizler, 12 ay boyunca toplanan veriler üzerinde Minitab 12.1 istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. Fiziksel analiz sonuçlarına ANOVA uygulanarak, veriler arasındaki önemliliğe bakılmıştır. Ayların ve istasyonların pH üzerindeki etkisinin önemli olup olmadığına bakıldığında, ayların ve istasyonların önemlilik gösterdiği tespit edilmiştir (p≤ 0.05). Tukey’in Çoklu Karşılaştırma testi uygulandığında;

1., 2., 3. aylar ile 7., 8. ve 11. ayların; 4. ay ile 8. ve 11. ayların;

5. ay ile 7. ve 8. ayların; 6. ay ile 11. ve 12. ayların; 7. ay ile 10., 11.,ve 12. ayların; 8. ay ile 10. ve 11. ayların; 9. ay ile 11.ve 12. ayların; 10. ay ile 11. ayın;

11. ay ile 12. ayın p değerlerinin 0.05’ten küçük olduğu, dolayısıyla önemliliğin bu aylar arasında doğan farklılıktan kaynaklandığı (Ek-1), pH ile alg yoğunluğu arasında, belli bir aralıkta, zayıf negatif bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu durum diğer bazı çalışmalarda da görülmüştür (Kıvrak, 2003).

İstasyonlar arasında ise; 1. istasyon ile 2., 3., 4. istasyonlar; 2. istasyon ile 4.istasyon;

3. istasyon ile 4. istasyon arasında olan farklılıktan doğan bir önemlilik söz konusudur. Bu istasyonlar arasında önemli oranda bir pH değeri farklılığı gözlenmiştir (Ek-1).

Sıcaklık üzerinde ayların ve istasyonların etkisi incelendiğinde, her iki faktöründe sıcaklık üzerinde önemlilik gösterdiği tespit edildi. Aylar arasında;

1. ay ile 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10. aylar 2. ay ile 3., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 12. aylar 3. ay ile 5., 6., 7., 8., 9., 10., 12. aylar 4. ay ile 5., 6., 7., 8., 9., 10., 12. aylar

(49)

5. ay ile 6., 7., 11., 12. aylar 6. ay ile 7., 8., 11., 12. aylar 7. ay ile 8., 9., 10., 11. aylar 8. ay ile 11., 12. aylar 9. ay ile 11., 12. aylar 10. ay ile 11., 12. aylar

11.ay ile 12. ay arasında mevsimsel faktörlerden kaynaklanan bir su sıcaklığı değişimi söz konusudur (Ek-1). Genellikle sıcaklığın arttığı aylara paralel olarak su sıcaklığı da artmıştır. Bu durum alg gelişimini olumlu etkilemiştir.

İstasyonlar arasında ise 1 ile 2., 3., 4. istasyonlar arasında farklılık vardır. Bu durum ise 1. istasyonun olduğu noktanın diğer istasyonlara göre nispeten yüksekte olması, rüzgara açık ve soğuk olması sebebiyle bir sıcaklık farkı tespit edilmiştir.

Elektrik iletkenliği üzerinde ayların ve istasyonların etkisi incelendiğinde yalnızca ayların önemlilik gösterdiği, istasyonlar arasında ise farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Aylar arasında elektriksel iletkenlik açısından farklılık;

2. ay ile 5., 6., 8., 9., 10. aylar 3. ay ile 6., 8., 9. aylar 4. ay ile 6., 8., 9. aylar 6. ay ile 7., 11., 12. aylar 7. ay ile 8., 9., 10. aylar 8. ay ile 12. ay

9. ay ile 12. ay arasındaki farklılığın önemli olduğu tespit edilmiştir. Bu farklılıklar elektriksel iletkenliğin, tuzluluk ve sıcaklık artışına paralel olarak artması kuralına uygun olarak tespit edilmiştir (Barlas vd., 1995).

Oksijen üzerinde, aylar ve istasyonların önemlilik gösterip göstermediğine bakıldığında her ikisinin de önemli bir fark göstermediği tespit edilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanaka daha da ile- ri giderek California’daki Hispanikler arasında çok yüksek oranda görülen şe- ker hastalığının da çok farklı popülas- yonların karışması

İBS tanısı için Roma IV kriterle- rine göre; en az 3 aydır, haftada en az 1 gün tekrarlayan karın ağrısı ve dışkılama alışkanlığında değişiklik (kabız, ishal veya

K ısaca, “firma faaliyetlerinin kusursuz yönetilebilmesi için gerekli olan iş kontrol ve değerlendirme sistemi” şeklinde tanımlanan “İş Sağlığı, Emniyeti ve Çevre

Çoğu denizlerde nispeten az sayıda türü tatlı sularda epifitik, epilitik veya epipelik olarak bulunur..

Poyrazlar Gölü'nde Cocconeis placentula, Gomphonema gracile, Cymbella affinis, Fragilaria capucina, Pinnularia microstauron, Epithemia adnata, Epithemia turgida, Epithemia

Bu natüralistik izlem çal›flmas›nda, Gaziosmanpa- fla Üniversitesi T›p Fakültesi Psikiyatri Poliklini¤i'nde ayaktan takip edilen, düzenli atipik antipsikotik teda- vi

Kiflilerin internet ortam›nda yüz yüze iletiflimde söylemeyecekleri söylemeleri, daha rahat davran- malar›, kendilerine daha az s›n›r koymalar› olumlu ve olumsuz

gebelik haftas›nda yap›lan ultrasonografi s›ras›nda Ebstein anomalisi saptanan fetüse ait kardiyak incelemelerin hacimsel dört oda- c›k görüntüsü sunulacakt›r.. Bu