• Sonuç bulunamadı

Ben bir İstanbul yazarıyım!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ben bir İstanbul yazarıyım!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

bir

faj !

l<2r

A - 12 0

“Ben

İstanbul yazarıyım! ”

1.37

Oktay Akbal’ın “İstinye Suları”, “Tarzan Öldü”, “Karşı Kıyılar” ve “Yalnızlık Bana Yasak” adlı öykü

kitaplarının baskı tazelemesini fırsat bilip kendisiyle 60 küsur yıllık birikimini konuştuk.

Edebiyatçı gazeteci olarak temel ilkeleriniz neler oldu?

Yazar olarak ilkelerim, gazete yazarı olarak da aynı. İçtenlik, dürüstlük, insan sevgisi. Toplumda bir uyanışın, bilinçlenmenin yaşanmasına katkı... Öyküde fotoğrafta kine benzer bir

belirleniş anı m eselesi var.

Öykü bir anın fotoğrafını çekmektir derler a- ma değildir. Fotoğraf yüzeysel bir görüntü verir. Öyküde bir anı anlatırsınız ama derinine inerek, bir tek anı çoğaltarak, ileriye geriye doğru... Sa­ it Faik ölümsüz anları yakalamayı başarmıştır. Geçmiş bir an değildir! Altık o, yaşamın içinde yakalanmış, ama zamana meydan okumuş bir zaman parçasıdır.

Can Yayınlan’nın yeniden bastığı öykü kitaplarınızı birbirinden ayırabilir miyiz?

Ben ayırmam. Bu incelemecilerin işi. Onlar bakar, bulur. Zaman farkları var aralannda tabii, ama bunu teşhis etmek uzmanların işi.

Şimdi ne yazıyorsunuz?

Yeni öyküler yazdım. Bazıları Öykü Deıgi- si’nde yayımlandı. Yanm kalmışlar var. Onlan bi­ tiriyorum. Bunlar “Son Öyküler” olacak. Zama­ nımız olursa “Fn Son Öykiiler’’i de yazanz! Ben bir kez yazmıştım. Benden sonra öykü, roman ve denemelerimi, güncelliğini korumuş tüm ya­ zılanını biraraya toplamak isterlerse, ona “Yazı­ lar” başlığını koysunlar. Roman, öykü, anı, dene­ me birdir yazar için. Birbirini bütünleştirir. Kişi­ lik sorunudur bir yazann çağını aşması, dün de bugün de okunması, sevilmesi... Sait Faik oku­ nur, Menıduh Şevket, Orhan Kemal, Yaşar Ke­ mal, Sabahattin Ali, Yakup Kadri vb. okunuyor. Sanırım yazmasını, anlatmasını bildiklerinden...

■ I l g i n S ö n m e z edebiyatı için önem i neydi?

1943 - 44 arasında Servet-i Fünun - Uyanış Dergisi’nde yöneticilik yaptım. Yirmi yaşınday­ dım. Elli lira aylıkla. Türkiye Yayınevi’nin dergi­ lerine öykü, çeviri yaparak bir o kadar daha pa­ ra kazanıyordum. Altın, yedi sekiz liraydı. Yani şimdi kazandığım kadarını daha o yaşlarda alı- yorımışum: Yazarlıkla... O dergi, genç yazar ve şairlerin yuvasıydı. Orhan Arıburnu, Cahit Irgat, Sabahattin Kudret, Salah Birsel, Sait Faik ve Öz­ demir Asaf 1 orada tanıdım. İlk öykülerim orada çıktı.

Kısa öykü sizce nasıl bir biçim ve edebiyatınız nasıl bir birikimin ürünü?

Ben bir İstanbul yazarıyım. Kentin en yoksul hem de oldukça zengin semtlerinde yaşadım. Suadiye, Erenköy, Fatih, Şehzadebaşı... Bildim bileli öykü düşünür, yazarım. Öykü yazarı ol­ mak bir rastlantı değil! İçten kopan bir istek. Ne­ redeyse seni zorlayan bir şey; hem kendini, hem çevreni, insanlan anlamaya iten! İlk kitabım “Önce Ekmekler Bozuldu” 1946’da çıktı. Bir çok baskı yaptı. Altmış yıldan sonra da öykü anlayı­ şım değişmedi: Kısa yazmak, sözü uzatmadan, okum aldatmadan, içimden geldiği gibi. Kısa öykü, zor bir daldır. Hem şiir, hem roman yükü­ nü taşır. Çok öykü yazan var! Ama kırk - elli yıl sonraya kaçı kalacak?

Siz de kendi dönem inizde yüdızı erken parlayan bir yddız oldunuz. Günümüz ‘edebiyat yddızlan yanşı’nı nasıl yorumluyorsunuz?

Edebiyat yarış yeri değildir! Herkesin kendi alanı var. Kimse kimseyle yanşamaz. Yazar an­ cak kendisiyle yanşır. Kendini geçmekle, kendi­ ni yenilemeye çalışmakla... Günümüzde öyküye çok heveslenen var. Gençlerden çok iyi öykücü­ ler yetişti. Hanımı, erkeğiyle! ‘Hanım yazar’ der­ ken, korkuyomm. Yazarın hanımı beyi olur mu, diyorlar! Yine de kadın - erkek öykücülerimizi okurken sevinç duyuyorum.

Edebiyat karın doyurur mu?

Edebiyat karın doyurmaz. Kaç kişi var ro­ man, öykü, şiir, deneme yazarak geçinen? Hep­ sinin başka bir mesleği var. Babadan zengin o- lan var mı, bilmem! Orhan Pamuk bir tüccar ai­ lesinden. Geçim derdi yok. Ama kitaplan çok kazandırdı. Ne zaman? Ün kazandıktan sonra!.. Yaşar Kemal yıllarca gazetede çalıştı. Ben, sayısı yetmişe varan kitaplarımdan pek bir şey kazan­ mıyorum. On yıl önce en az beş bin basarlardı, şimdi bine indi. Genç yaşımdan bu yana gazete­ cilik yaptım. Sekreter, müdür olarak. 1956’dan beri köşe yazarlığı... Vatan, Banş, Cumhuriyet, Milliyet gibi gazetelerde. Okurlarım istedikçe yazmak zorundayım. Ekmek parası...

Okla» Akbal K A R Ş I KIYILAR Olitirt ALİMİ YA1.M/J I k RANA YASAK Servet-i Fünun Dergisi’nde çalıştığınız dönemi nasıl hatırlarsınız? Derginin dönem O k la ) A U a l Oktay Akbal’ırı dört öykü kitabının yeniden basımı Can

Yayınlan ndan yapıldı.

İSİİNYİ SULARI

Okta? ALİMİ TARZAK Û U M

S

on OsmanlIlardan olduğunuz doğru mu? Son Osmanlı değilim. ‘Hele, hiç Osmanlı değilim.’ Üstelik Os­

manlılık anlayışına öteden beri karşı bir yazar o- larak bilinirim. Konaklarda yetişmedim. İstan­ bul’da Şehzadebaşı’nda doğup büyüdüm. İlko­

kulu ve takip ecien iki yılı Fransız okullannda o- kudum. Babam avukattı. Öldüğünde an­ nemle beş parasız kaldık. Fransız Lise-

si’ni parasızlık yüzünden yarıda bırak­ tım. İstiklâl Lisesinde okudum. Özel

bir okuldu ama babam okul sahi­ binin avukatıydı, benden para almadılar. Büyükbabam emek­

li bir valiydi. Çocukluğum yoksulluk içinde geçti. Da­ ha lise sıralannda yazıla­ rımla para kazandım. Yani zorluk içinde...

Referanslar

Benzer Belgeler

(Romanya icap ederse bitaraflığını muhafaza için Ruslarla harbe ka­ dar gitmek niyetindedir; altmış bin kadar askeri varsa da Rus or­ dusuna bununla mukavemet ede-

Maka­ leleri yazan Reşat Feyzi bey, m ec­ muanın son nüshasında ve çok nezih bir lisanla mukabele ederek, tafsilatın fazla olmadığında İsrar ve aynı tarz

Maxillary and mandibular length, lower face height and adenoid nasopharynx ratio were measured using standard lateral skull radiograms in 70 children with nasopharyngeal

MH tan›s› konulan has- talar›n ameliyat öncesi dönemde ayr›nt›l› olarak de¤erlendirilmesi ve intratorasik haya- ti organlara olabilecek yap›fl›kl›klar, doku-

Tek başına ve KM ile birlikte KAL-1 uygulaması, KM grubuna göre arginaz aktivitesinde daha fazla azalmaya sebep olduğu ve bu azalmanın ise KM+KAL-1 grubunda

 çatı kaplama malzemelerinin yeni ve yaşlanmış durumlarının güneş ışınımı yansıtma oranlarını birbirleriyle karşılaştırarak, çatı kaplama malzemelerinin

Rüzgâr güç- lendikçe alçak tepelerin üstündeki kar yığınları kalın bir tabaka halinde yerinden, ansızın biri bir hançer saplamış gibi irkilerek kalkıyor, sonra

Siss, kendi küme arkadaşlarını kazanmak için bütün gücünü kullandı ve başardı; bununla bir- likte, hiçbir şey yapmasa ve dayanağı olmasa da Unn’un orada en