• Sonuç bulunamadı

Topkapı Sarayında altın yol

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Topkapı Sarayında altın yol"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 Tü r k iy e Tu r in g ve o to m o b il k u r u m u

Topkapı Sarayında Altın Yol

Topkapı Sarayının harem dairesinde en eski

yapılardan biri de Altın yoldur. Altın yol, harem kapısından, veliahd dairesi koridoruna kadar 46 metre uzunluğundadır. Tepe camlarından ışık alan taş zeminli yol, muhtelif noktalarında da­ ralıp, genişlemekte ve en geniş yerinde 3,99 me­ treyi bulmaktadır.

Yolun dört kapısmdan biri veliahd korido­ runa, diğeri harem kapısı methaline ve yanda bulunanlar da haremin diğer dairelerine ve Val- de taşlığına açılmaktadır.

Yolun orta kısmında korkulukları som taş­ tan yirmi bir basamaklı taş bir merdiven vardır. Bu merdivenle kadın efendilerin hazine ve yatak odalarına ve bazı muteber hazinedarların daire­ lerine çıkılmaktadır.

Merdiven başındaki sahanlık tepeden ışık al­ maktadır. Sağda bir oda, karşıda aptesane ve solda diğer bir kapı vardır.

Sol kapıdan üç yere geçidi olan bir antreye girilmektedir. Tam karşıya gelen kapıdan hare­ min I. Mustafamn hapsedildiği yerle Sultan Ibrahimin hapsedildiği rivayet olunan odaya geçilmektedir. Birbirine eklenmiş karanlık kori­ dor ve odalarile haremin en korkulu ve esra­ rengiz yeri burasıdır.

Antrenin solundaki kapı içiçe odalardan mü­ teşekkil daha ferah ve aydınlık bir yerdir. Üçün­ cü ve son odanın da biri yana diğeri karşıya açı­ lan iki kapısı vardır. Soldaki kapıdan girilen odada dar bir taş merdiven dairenin çatısına çık­ maktadır.

Taht nöbeti gelen veliahdlann cülûsu için Babüssaadeye girerken bu yoldan geçtikleri ve bu esnada iki tarafa dizilen kadınlara altın serp­ tikleri ve bu sebeble burasının (Altın yol) ismini aldığı rivayet edilmektedir.

Altın yol, Osmanh sarayının eski devirlerini yaşamış, asırlar boyunca, dâhi, kahraman, mağ­ rur ve mecnun hükümdarlar, birbirinden güzel kadınlar bu yoldan geçip gitmişlerdir.

Saray nüfusunun pek arttığı devirlerde Al­ tın yolun üstüne bir asma kat inşa edilmiş, eski cülûslar şerefli yolu daha ziyade bir ikametgâh haline getirilmişti (1).

Saraylılar günün bazı saatlerinde bu yolda dolaşırlar ve asma kat altına takılan halkalara

kurdukları salıncaklarla Altın yolda kolan vu­ rup, kahkahalar atarlardı.

Haremin bu en uzun ve geniş koridoru gene kadınların kapah geçen ömürlerinin teselli ve ferahlık aranan bir yeri sayılır ve aralarında buraya (Altın sokak) ismini de verirlerdi.

Belki haremin bu loş koridorunda gene ka­ dınlar zaman zaman bir sokak hasretini gider­ mek arzusile dolaşıp dururlardı.

28 Temmuz 1808 günü Osmanlı hareminde girişilen büyük cinayet faciasımn sen kısmı Altın yolda ve üst kattaki dairede cereyan etmişti.

III. Selim dairesindeki gürültüyü duyan Çevri Usta, nöbetin Şehzade Mahmuda gelece­ ğini düşünerek şehzadeyi odasından kaldırıp sür­ atle Altın yolun üstündeki kendi dairesine ge­ çirmişti.

III. Selimi ve şehzade Mahmudu kurtarmak için silâhlananlar Sultan Selimi kurtarmağa ye- tişemeyince, şehzade Mahmudu aramağa koyul­ muşlar ve şehzadenin Çevri Usta dairesinde ol­ duğunu öğrenmişlerdi.

Bu suretle silâhlanmış bir halde Altın yola giren Hafız Isa, Anber ve Kasım Ağalar taş mer­ diveni tutmuşlardı.

Bunların hemen arkasından III. Selimin ka­ tilleri Altın yola girmişler, önde Ebe Selim, iki Baltacı ve diğerleri merdivene doğru seğirtmiş- lerdi. Fakat merdivenin ağalar tarafından tutul­ duğunu görünce, Ebe Selim:

— Ağalar yol açın, şehzade fermanlıdır, size zarar gelmesin diyerek merdivenin alt başına yaklaşmış, fakat Kasım Ağa:

— Geçemezsiniz diyerek müdafaa vaziyeti almıştı.

Bu sırada ilerliyen Nezir, arkadaşlarına dö­ nerek onları teşvik ve tehdid ile:

— Bre ne durursunuz, şehzade yukarıdadır, başladığınız işi yarım koyup da candan mı vaz­ geçersiniz, şunları söyletmeyin diye kılıcını çe­ kerek hücum etmişti, arkasındakiler de gözleri dönmüş bir halde hep birden kıhc, yatağan, han­ çer ve teber gibi silâhlarile merdivene saldırmış­ lardı.

Isa ve Anber Ağalar şehzadenin bulunduğu odamn kapısmda nöbete geçmişler, Kasım Ağa da merdiven başındaki taş korkuluğu siper ala­

(2)

HAZİRAN 1953 9

rak müdafaaya başlamıştı. Fakat fırlatılan bir hançerle mecruh olunca merdiven başı müdafa­ asız kalmıştı. Tam o sırada Çevri Usta külhan kapısından dişi bir kaplan vahşetinde olarak zu­ hur etmiş, merdivenin üst basamaklarına yak­ laşan katiller üstüne avuç avuç kül savurarak onları şaşkına çevirmişti (2).

Diğer taraftan da Isa ve Anber Ağalara (damdan kaçırın damdan) diye bağırıyordu. Kı­ vılcımlı külle gözleri yanan katiller silâhlarını bırakıp gözlerini temizlemeğe çalişirlarken ve tehdid âvazelerile ortalığı çmlatırlarken Anber ve Isa Ağalar da şehzadeyi çatıya çıkarmak için seğirtmişlerdi.

Kapalı olduğu odada Altın yol merdiveninde cereyan eden mücadelenin sonunu dehşetle bek- liyen Şehzade Mahmud, ağalarla beraber Cevn Usta dairesinin içiçe odalarından koşarak geç­ miş ve çatıya çıkan dar merdivene geldiği vakit, arkasından katillerin yetişmiş olduklarım gör­ müştü.

Bacaya can havlile tırmanırken Ebe Selim elindeki hançeri şehzadeye hızla fırlatmış ve keskin yüz Sultan Mahmudun koluna isabet ede­ rek yaralamıştı. Dama çıkarken de acele ile ba­ şını baca kenarına çarpmış ve sağ kaşı üzerin­

den zedelenmişti.

Şehzade dama çıktığı vakit saray içinde gü­ rültüler büyümüş, Altın yolu başka sesler dol­ durmuştu. Katiller Sultan Mahmudu ellerinden

kaçıran ağalan bırakarak kendi canlarının hay- gusuna düşmüşlerdi.

Sultan Mahmud, Kuşhane damından Kubbe- altı meydanındaki kalabalığı görmüş ve «Sultan Selimi isteriz» âvazelerini işitmişti. Kuşhane sa­ çanını, yakından Arz odası meydanını da bir müddet seyredip aşağı inmek çarelerini araştı­ rırken, Kuşhane avhsmda Tayyar Efendi ile la­ lası Mehmed Beyi görmüştü.

imam Hafız Ahmed Efendi, Lala Mehmed Bey, Tayyar Efendi ve Mehmed Arif Ağa o ci­ vardan getirdikleri merdivenleri derhal bellerin­ deki kuşaklarla birbirine bağlayıp saçağa daya­ mışlar ve şehzadeyi bu suretle aşağıya indirmiş­ lerdi.

Sultan Mahmud elbisesi ve yüzü kanlarla bu­ laşık olduğu halde adamlarile Babüssadeye doğ­ ru yürümüş ve III. Selimin nâşı önünden ağlıya- rak kalkan Alemdar Mustafa Paşayla karşılaş­ mış ve az evvel geçen vakaların dehşetinden sıyrılmış bir celâdetle: «Paşa sen askerini dağıt ve silâhlarını çıkart, Hırkai Saadet dairesine gi­ delim» emrini vermişti.

Halûk Y. ŞEHSÜVAROCLU

(1) Son defa yapılan tamirlerde bu asma kat kaldı­ rılmıştır.

(2) Bu mücadele sahnesi Muhterem Efdaleddin Beyin Tarihi Osmanî Encümeni mecmuasında neşredilmiş Alem­ dar Mustafa Paşa makalelerinden alınmıştır.

İstanbul — Topkapı Sarayında XII. Ahmed’iıı yemek odası

İstanbul — Salle à manger d’Ahmed III au Musée de Topkapou (Foto Vahram)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonra mademki resim m azinizin, eski ve zengin olmayışı bize meselâ Louvre müzesindeki usulü tatbik imkâ­ nını vermiyor, ve henüz hayaıta, hattâ hayatın

I n 1932, Mounier–Kuhn first presented the clinical, radiographic, and bronchoscopic findings of a syndrome which consisted of dilatation of the trachea and main- stem

öncelik tanınması, telif hakları­ nın ve özel tiyatrolara yapılan yardımların önemli ölçüde art­ tırılması, yeni tiyatro salonları­ nın açılması,

Kuzey Karolina Üniversitesi’nden biyolog Marcel van Tuinen’in görüşü ise fosilde bulunan tüy renklerinin bugünkü penguenlerin en yakın akrabaları olan albatros ve

gidertecek bir şey bulmadan di­ yorum, çünkü eser kanserin ma­ hiyetini anlatamıyor, irsi ve sari ol­ duğu hakkmdald iddiaları İncele­ miyor, tezahür ve seyir

Şemseddin Bey ile merhume Makbule Hanım'ın gelini, Ergin, Arsan, Köseoğlu, Gedik, Salihoğlu, ölçmen, Erdeniz,. Arık ve Azer - Çizen ailelerinin teyzesi, Danişmend ve

The high density lipoprotein-cholesterol (HDL-C) levels were significantly higher in the AD1, AD5 and AD10 groups than in the AD0 group.. However, the fecal cholesterol and bile acid

2 siz ve onlar “Romantik Bir Viyana Yazı” eseriyle Aydın Doğan Roman Ödülü’nü kazanan Adalet Ağaoğlu, koltuk değnekleriyle geldiği törende “Uğradığım