T T - A ş a b il
87 yaşında yitirdiğimiz bOyflk sanatçı
T
ürk Tiyatrosu ve Sineması nın büyük sanatçısı Muh sin Ertuğrul, ardında kos koca bir anıt bırakarak «Fahri Doktorluk» ödülünü almak i- çin gittiği İzmir’de geçirdiği bir kalp krizi sonucu 87 yaşında yaşama gözlerini yumdu. Sonra cenazesi u- çakla İstanbul’a getirilerek vasiyeti üzerine tören yapılmadan Zincirliku- yu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Türk Tiyatrosu’na sayılamayacak öl çüde büyük hizmetlerde bulunan, Türk Sineması’nın yaratıcılarından biri ve başlıcası olan Muhsin Er tuğrul, yeri kolay kolay doldurula mayacak bir sanat öncüsüydü. Tür kiye'de tiyatronun gelişmesi, sine manın tutunabilmesi için onurlu bir savaş veren Muhsin Ertuğrul’un adı ve anısı, yüzyıllar boyu yaşayacak ve yaşatılacak boyutlara erişmiştir. Bundan böyle ülkemizde tiyatroya ve sinemaya emek vereceklere Muh sin Ertuğrul’un yapıtları ve uğraşı, her zaman ışık tutacak niteliktedir.YAŞAM ÖYKÜSÜ
Muhsin Ertuğrul 15.2,1892’de İstan bul'da Üsküdar Şemsipaşa’da doğ du. Tefeyyüz Mektebi, Darül-edop'te Soğukçeşme ve Toptaşı Rüştiyele rinde, Mercan İdadisinde okudu. Meşrutiyet'in ilanı üzerine ilk kez 2.8.1909'da Burhanettin (Tepsi) Kum- panyası’nda Canon Doyle’un «Şar- lok Holmes» oyununda sahneye çık tı. Odeon Tiyatrosu’nda Reşat Rıd van ve Burhanettin Tepsi oyunların da Gülnihal, Othello’da oynadı. 1911- de Vahram Papazyan’ın önerisiyle Paris’e gidip, tiyatro üzerinde ince lemelerde bulundu. Paris’ten «Şeh- bat» dergisine tiyatro yazıları yol ladı 1912’de İstanbul'a dönüp, Ke mal Emin Bara, i. Galip Arcan,
Beh-zat Butak’la (Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları) adlı topluluğu kurdu. «Hamlet» i sahneye koyup, başrolün de oynadı. Bu toplulukla Bursa’da temsiller verdi. 1913'te yeniden Pa ris’e gitti.
1914'te Darül-Bedayi’nin Dram bölü müne öğretmen yardımcısı oldu. Bu topluluğun ilk oyunu olan «Çürük Temei» de başrol oynadı. 1916’da ti yatro incelemeleri için Berlin’e git ti-, Gündüz film stüdyolarında, gece tiyatroda çalıştı. Geçimini sağlamak için Bioscope Yapımevi’nin Maria C.armi ile Hans Albers’in çevirdik leri filmlerde oynadı. Böylece sine ma yaşamı başlamış oldu. Berlin’de ünlü tiyatro adamı Max Reinhardt ile tanıştı 1917’de izinli olarak İstan bul'a geldi. «Baykuş» u sahneye koydu, ibsen'in ünlü yapıtı «Hort laklar» ı sahneledikten sonra, kendi kurduğu tiyatroda çalışıyor diye Şe hir Tiyarosu'ndan çıkarıldı. 1918’de yeniden Berlin'e döndü, 1919'da Stuart-VVebb Yapımevinde yönetmen olarak birkaç film çevirdi. Bu film ler arasında «Siyah Lale Bayramı», «Şeytana Tapanlar» ilgi uyandırdı. 1920'de Berlin'de kendi yapımevi o- lan «Stampoul Film» I K urd u ve «Samson - Istırap» ı çevirdi. 1921’de yurda döndü ve bir şehza de ile «Bozkurt Film» i kurmak is tediyse de başaramadı. 1922'de Sır keci'de sinemacılık yapan Seden Kardeşler’i (Kemal ve Şakir Seden) kandırarak film yapımcılığına geçir di. Böylece Kemal Film’de yönet menliğe başlamış oldu. Sinema ça lışmalarının yanı sıra (Sabık Darül- bedayi Sanatkârları - Ertuğrul Mün şin ve Arkadaşları) topluluğunu ku rarak tiyatro yaşamını da sürdürdü. Şehzadebaşı’ndaki Ferah
Tiyatrosu-ndaki bu çalışmalarla Türk Tiyatrosu en canlı ve devrimci dönemini yaşa maya başladı. 1924’te Stockholm'e gitti. Yönetmen Stiller'le tanıştı. İs veç’ten yurda dönerken Stiller ve ünlü sinema oyuncusu Greta Gar- bo’yu da yanında getirdi.
1925’te Sovyetler Birliği'ne gitti. Çı rada tiyatro incelemelerinde bulun du. Stanislavski ve Meyerhold'un çalışmalarını yakından izledi. Mos kova’da yönetmen olarak «Tamilla- Beş Dakika» ve «Spartaküs» film leri ni çevirdi. 1927’de yurda dönünce Darül-Bedayi’nin başına getirildi. 1947’ye dek bu tiyatroyu yönetti. Dünya klasiklerini sahneye koydu, yerli yazalara o’anak sağladı. Oyun çevirdi ve oyun yazdı. Hem yönet menlik yaptı, hem oynadı. Tiyatroyu yurt düzeyine yaygınlaştırmak ve bölgetiyatrolarını gerçekleştirmek i- çin her çabayı harcadı.
1928’de İpekçi Kardeşler’i film yapı mına geçirdi. 1928-1943 arası bu ya- pımevine sürekli film çevirdi. 1930’da Tiyatro Meslek Okulu’nu kurdu. 1935’te ilk Çocuk Tiyatrosu'nu kur du. Ankara Devlet Konservatuarı öğretim üyesi oldu. 1947'ye dek şe hir tiyatrosunda 140 oyun sahneletti ve çoğunun başrolünde oynadı. 1947'de Devlet Konservatuarı Tatbi kat Sahnesi’nin başına getirildi. A y ni yıl Küçük Tiyatro’yu kurdu. 1949’- da Devlet Tiyatro ve Operası Ge nel Müdürlüğü'ne getirildi. Ankara- da açtığı semt tiyatrolarından başka Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu, Adana Şehir Tiyatrosu ve İzmir Dev let Tiyatrosu’nu kurdu. Devlet T i yatrosu ve İstanbul Şehir Tiyatrosu nu Anadolu turnelerine götürdü. 1951’de Devlet Tiyatrosu ndan ayrı lıp İstanbul’da Türkiye’nin ilk özel tiyatrosu olan «Küçük Sahne» yi kurdu. 1953’te ilk yerli renkli film o- lan «Halıcı Kız» ı çevirdi ve sine madan ayrıldı. 1955'te yeniden Dev let Tlyatro’su Genel Müdürlüğü’ne atandı. Üc yıl sonra bu görevine son verildi. 1959’da İstanbul Şehir Ti yatroları başrejisörü oldu. 1966’ya dek bu görevde kaldı. 1973'te yeni den Şehir Tiyatroları sanat danış manlığı görevine getirildi. Kadıköy, Fatih, Üsküdar, Rumelihisarı açık hava, Yedikule Tiyatroları ile Tepe- başı Deneme Sahnesi'ni bu dönem de açtı. Ankara'da Üçüncü Tiyatro Oda Tiyatrosu, İstanbul’da Gültepe, Zeytinbumu, Sağmalcılar Tiyatroları onun yapıt’arıydı. Muhsin Ertuğrul gecekondu bölgelerine tiyatroyu gö türen ilk sanat adamı oldu.
TİYATRO YAŞAMI
Muhsin Ertuğrul 70 yıl boyunca ge rek yurt dışında, gerekse ülkemizde birçok tiyatro topluluğunda yönet men, oyuncu, senaryocu, eleştirmen danışman, öğretmen, müdür, genel müdür gibi çeşitli görevlerde bulun muş, tüm yaşamını tiyatro ve sine ma uğruna tüketmiştir. Atatürk Kül tür Merkezi düşüncesini ilk kez Muhsin Ertuğrul ortaya atmıştır. Cumhuriyet Tiyatrosunun temelleri ni atan Muhsin Ertuğrul, bu yapının yücelmesi için 70 değerli yılını har camaktan çekinmemiş, deneyimleri, tiyatro üstüne çalışmaları, bu sanat uğraşını meslek seçmiş olanların bilgilerinin kaynağı olmuştur. Şe hir Tiyatroları ve Devlet Tiyatro ve Operası'nın başında bulunduğu sü reler, çağdaş tiyatro ürünlerinin, dünya klasiklerinin sahnelenmesini sağlamış, yapıt, yönetim ve oyuncu
luk alanında köklü değişiklikler o- nun döneminde yapılmıştır. Muhsin Ertuğrul’un yönetmen ve oyuncu o- larak imzasını attığı başlıca tiyatro yapıtları ş u n la rd ır:
1909 : Şerlok Holmes. 1912 : Simon. Müçtehit. 1917: Baykuş, Bir çiçek iki böcek, Uçurum. 1920; Cehennem. 1922 : Bir Gece Faciası. 1923: Ka sırga. 1925: Renkli Fener, İhtilal. 1927 : Şatoda Bir Oyun, Yasin Ho ca, Fener Bekçileri. 1928 : Bekârlar, Hortlaklar, Hamlet. 1930: Kör, Bir Baba-Bir Kitap, Katil, Hamlet. 1931 : Müddeiumumi, Maskaralar: 1932: Müşkül itiraf, Akın, Kafatası. 1933 : Güneş Batarken. 1934 : Köksüzler, Unutulan Adam. 1935 : Tohum, Ba ba. 1937: Kral Lear. 1938: Bir A- dam Yaratmak. 1942 : Para, Yalancı. 1947: Büyük Baba. 1955: Sen Öl Ben Yaşıyayım, Godo’yu Beklerken.
SİNEMA YAŞAMI
Türk Sineması’nın ilk konulu film örnekleri olan basit melodram ve güldürüleri çevirirken, Muhsin Er tuğrul, bir yandan da savaş sahne lerini belgelemekten geri kalmıyor du. Batı'ya yönelik İlk yönetmenlik çalışmalarından sonra kısa sürede sinema alanında tiyatroda olduğu gibi yeteneğini gösterdi. Avrupa'da bulduğu çalışma olanağı sayesinde
görgü ve bilgisini arttırdı. Eyüp'te askeri dikimevini stüdyo haline ge tirip, ilk film stüdyosunu kurmuş oldu. 1922 yılında Şişli'li Mediha Ha nımın öldürülmesi olayından esin lendiği «İstanbul’da Bir Facia-ı Aşk» filmi, daha sonra çevrilen birçok Türk filmine de konu oldu. Fuat Uzkınay’la birlikte Yakup Kadri Kara- osmanoğlu’nun yapıtı «Nur Baba» yı çevirdiği sırada, tutucu çevreler tarafından stüdyo basıldı, dekorlar yakıldı. İşgal Hükümeti filmi yasak landığı için çok sonraları «Boğaz içi Esrarı» adıyla vizyona girdi. Azın lıkların oynadığı kadın rollerini ilk kez Türk kadınına oynatmayı Muhsin Ertuğrul başardı. Bedia Muvahhit’le birlikte ilk Türk filmlerinde oynayan Neyyire Neyir, sonradan Muhsin Er- tuğrul'un eşi olmuş, fakat genç yaş ta ölüme yenildiği için Türk Tiyat rosu da büyük bir sanatçıdan yok sun katmıştı. Muhsin Ertuğrul, 1932 Türkiye Güzellik Kraliçesi Feriha Tevfik’i «Kaçakçılar» filminde oynat mış ve büyük ilgi uyandırmıştı. Er- tuğrul’un en iyi filmi kabul edilen Kurtuluş Savaşını konu alan «Bir Millet Uyanıyor» Paris’te seslendi rilmiş ve Türk Sinema Klasikleri ara. sında yerini almıştır. «Cici Berber» ve «Karım Beni Aldatırsa» filmleriyle
operet ve müzikol yapıtlarını beyaz perdeye getiren ilk sanatçı olmuştur. «Aysel-Bataklı Damın Kızı»»nı kendi hesabına çevirmiştir. Basit bir köy öyküsünü yansıtan bu filmde Cahide Sonku'nun bağladığı eşarp, Türk ka dın modasını etkilemiş ve «Aysel Modası» uzun süre toplumumuzda etkinliğini duyurmuştur. Muhsin Er- tuğrul’un başlıca filmleri şunlardır : 1922: İstanbul’da Bir Facia-I Aşk, Boğaziçi Esrarı (Nur Baba). 1923: Ateşten Gömlek, Leblebici Horhor, Kız Kulesinde Bir Facia. 1924: Sözde Kızlar.1928-29: Ankara Postası. 1929-32: Kaçakçılar. 1931: İstanbul Sokaklarında. 1932: Bir Millet Uyanıyor. 1933: Karım Beni Aldatırsa, Söz Bir Allah Bir, Cici Berber, Fena Yol (Türk-Yunan ortak yapım ı: Kakos Dromos), Naşit Do landırıcı. 1934: Miiyon Avcıları, Leb lebici Horhor Ağa (ikinci çevirim). 1934-35: Aysel-Bataklı Damın Kızı. 1938: Aynaroz Kadısı. 1939: Bir Ka vuk Devrildi, Allahın Cenneti, Tosun Paşa. 1939-42: Kıskanç. 1940: Şeh vet Kurbanı. 1940-43 Nasrettin Hoca Düğünde, Akasya Palas. 1941: Kah veci Güzeli. 1945: Yayla Kartalı. 1946 Harman Sonu. 1947: Kızılırmak (Ka- rakoyun). 1953: Halıcı Kız (İlk renk li Türk filmi).
Behzat Butak Ertuğrul Muhsin, Hakkı Necip ve Neyyire Neyir Ateşten Gömlek’te...
29
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi