Yine 'Fiireya'
hakkında
Prof. TATYANA MORANA
yşe Ku-lin’in son kitabı 2.5 ayda 5000’den faz la satmış. Bu şaşır tıcı ticari başarı edebiyat çevrele rince acaba nasıl karşılanmıştır? Yu- kardaki rakamlarla orantılı övgüler ba
sında pek yeralmadı; birkaç sert eleştiri çıktı. Bu durumdan rahatsız olan Ayşe Kulin kitabını savunmaya kalkıştı. Sene başında (tarihini iyi hatırlamıyorum, ocak-şubat olmalı) Radikal in sanat say fasında “Ayşe Kulin Kendini Savunu yor” başlıklı, oldukça sinirli ve tutarsız bir yazı çıktı. Buna
bı kuru bir biyogra
Buna göre “Füreya” kita bı değil, bir romans, bir hayat hikâyesidir. (*)
Hayat hikâyesini romans biçiminde yazmak çok ince bir psikolojik inceleme yi gerektirir. Merhumenin hayatındaki olayları yalnızca sıralamakla yetinmeyip onları kendi yorumuna göre bir bütüne sokmak ve merhumenin yaşammı değer lendirmek demektir bu. Oysa Ayşe Ku lin tanımadığı Füreya’yı kendine göre canlandırmaya çalışmış. Vefatından üç yıl geçmeden ve Füreya’yı yalandan ta nıyan çok sayıda insan varken Kulin’in yaptığı çok cesur bir teşebbüs doğrusu...
Aşk ve hastalık
Her şeyden önce Füreya Türkiye’nin en başarılı sanatçılarından biri olup her kesin hayranlığını ve takdirini kazanmış tı. Füreya hayatını sanata adamış, ciddi, dengeli, aydın, araştırmacı, ilerici, saygı değer bir kişiliğe sahipti. O, “Füreya” ki tabındaki aşk ve hastalık arasında debe lenen zavallı yaratık değildi. Kitaba hâ kim olan iki tane ana tema var: Aşk ve hastalık (hem de incesinden bir hasta lık). Sıradan bir okura göre yapıt popü ler bir aşk romanından başka bir şey ol mamalı. Bu tür romanların satış şansı her zaman yüksektir.
Ayşe Kulin Füreya’yı tanımadığı hal de, onu bizlere, kendine göre tanıtmaya çalışıyor. îç monolog yöntemine başvu ruyor. Edebiyatçıların çok iyi bildiği gi bi iç monologda başarılı olmuş pek az yazar vardır. Bu kitaptaki monologlar ise son derece anlamsız ve sönük kalıyor. Füreya’nın dedesinin ölümü bile onu pek sarsmıyor. Ayrıca bir akşam babası nın yanında gördüğü Mustafa Kemal Pa- şa’ya sonsuz hayranlığı, hiçbir zaman, Ayşe Kulin’in dediği gibi, bir aşk ve öz leme dönüşmemiştir. Bu, tümüyle yan lıştır.
Ayşe Kulin Radikal’deki yazısında, hiçbir neden göstermeden “yaşlı” hem de “çok yaşlı” bir kadına yükleniyor. “Füreya’nın çocukluk arkadaşı bu ka dın, gelip kendisi ile bir saat konuşma sına rağmen bir ‘anekdot’ bile
anlatma-i)
mış.
Tahmin ediyorum ki bu kadın benim. Sara Hanım’ın (Füreya’nın yeğeni) rica sıyla Ayşe Kulin’le görüşmeyi kabul et tim. Şunu da eklemek istiyorum: Ayşe Kulin kitabında Füreya’nın yalan arka daşlarından birkaç kişiyi kullandı; bunu da onlardan izin almadan, üstelik hak kında yanlış bilgiler vererek yaptı.
Yazık oldu Füreya’ya... ■
(*) Ayşe K ulin’e başarılı bir biyografi tavsiye ediyorum. Ella Leffland, “The Knight, Death and Devil”, Penguin Books.
S A Y F A 1 7