F ot o ğ ra f: S e n ih G Ü R M E N
Meyhane eğlencelerini yüzyıllardır çok seviyoruz
BADEM, ROKA, RAKI
Yorgun ve aç bir şekilde oturduğumuz masada, daha ilk yudumlarla başlarız.gevşemeye. Salatadaki rokanın kokusundan mı, rakıdan mı çakırkeyif olmaya başladığımızı anlayamayız. Karşımızda oturan, son günlerde onu nelerin sıktığını anlatmaya başlamıştır. Muhabbet, daha
en başından koyudur. Taze bademle iyi gider.
"Görüşelim, bir meyhane muhabbeti yapalım" cümlesi hayatımıza gireli kaç yıl oldu acaba? Yaşı 40 civarında olanlar herhalde en az 20-25 yıldır söylüyorlar bunu.
Hele İstanbul'daysak, Boğaz'da rakıyla balığın, Beyoğlu’nda karidesle börülcenin tadına vardıysak; biraz daha ayrıntıya girelim, Nevizade Sokağı'nın akordiyon- darbuka-keman, taze bademci, viski çekilişçi ve çakırkeyif insan seslerinden oluşan uğultusunu bir hafta on gün uzak kalınca özlüyorsak, iş bitmiştir! Onsuz olamayız.
"Nerede o eski meyhaneler" yalanması da boşlukta kalır; biz haftaya yine bu rd ay izdir, bekleriz.
İNCE ZEVK, SAMIMI HAVA
Evliya Çelebi, 1600'lerdeki meyhane muhabbetinin dillerle tarifinin mümkün olma dığını anlatıyor. Meyhanecileri de yaptığı işi iyi büen insanlar olarak tanımlıyor. Se lim Nüzhet Gerçek, meyhanede aranan başlıca vasfm ince zevk ve samimi hava ol duğunu söylüyor. Ahmet Rasim ise meyhane arkadaşlığının büyük arkadaşlık sayıl dığını ifade ediyor. Ve bugün. İlber Ortayh'ya göre İstanbul hala usta meyhanecilere
sahip! Ve o meyhanelerde demlenmek bir başka zevk...
Emel ARMUTÇU'nun yazısı 4. sayfada
T E L E V İ Z Y O N P R O G R A M L A R I VE A Y R I N T I L I H A B E R L E R İ . . . IC S A Y F A L A R D A
★ ★
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi