• Sonuç bulunamadı

Fecr-i Âti Şairlerinden Mehmet Behçet: Hayatı ve Edebi Faaliyetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fecr-i Âti Şairlerinden Mehmet Behçet: Hayatı ve Edebi Faaliyetleri"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Taner Tunç

**

MEHMET BEHÇET FROM FECR-İ ÂTİ POETS: HIS LIFE AND LITERARY ACTIVITIES

ÖZ: Fecr-i Âti topluluğunun en genç üyelerinden biri olan Mehmet Behçet, 1890’da Halep’te doğmuştur. İlk ve ortaöğrenimini Halep ve Selanik’te tamamla-mış ve İstanbul’da hukuk okumuştur. Beyrut, Kastamonu, Ankara ve İstanbul’da öğretmenlik, müdürlük gibi memuriyetlerde bulunmuş, 1980 yılında İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Şiir ve mensur şiir türlerinde eserler kaleme alan Mehmet Behçet, bu bağlamda Erganun, Buhurdan, Yumak isimli kitaplarını yayımlamıştır. Bu eserlerin dışında Mehmet Behçet’in yayımlanmamış Mahûf Uçurumlar isimli manzum-mensur karışık bir eseri, Çile ve Kutu Kapakları isimli şiir kitapları vardır. Bunun yanı sıra Mehmet Behçet, edebiyat araştırmalarına ilişkin eserler ve çocuk kitapları da yayımlamıştır. Bu çalışmayla amacımız, hayatı hakkında bazı kaynaklarda bilgi verilen ancak eserlerinin içeriğine dair kapsamlı bir de-ğerlendirme bulunmayan Mehmet Behçet’i tanıtmak, hayatı ve edebi faaliyetleri hakkında bilgi vermektir.

Anahtar Kelimeler: Mehmet Behçet, Fecr-i Âti, Şiir, Mensur şiir, Yayımlanmış ve Yayımlanmamış Eserler.

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 21, Nisan 2020, s. 107-128.

* Bu makale, “Mehmet Behçet Yazar’ın Hayatı ve Eserleri Üzerine Bir İnceleme” başlıklı yüksek lisans

tezinden üretilmiştir.

** Arş. Gör., Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, (tanertunc87@gmail.com). Yazı Geliş Tarihi: 30.04.2020. Kabul Tarihi: 17.05.2020.

(2)

ABSTRACT: Mehmet Behçet, one of the youngest members of Fecr-i Âti, was born in 1890 in Aleppo. He received his primary and secondary education in Aleppo and Salonica and studied law in Istanbul. He served as a teacher and later as a principal in Beirut, Kastamonu, Ankara, and İstanbul, died in 1980 in Istanbul. Mehmet Behçet wrote works on poetry and prose poem; in this context he has published books named Erganun, Buhurdan, Yumak. Apart from these works, there are also other works of him, which never published: Mahûf Uçurumlar (a prose poetry and poetry book), Çile and Kutu Kapakları (poetry books). Additionaly, Mehmet Behçet has also published works related to literary research and children’s books. Our aim with this study is to introduce Mehmet Behçet, on whom there are many biographical works but less comprehensive studies or reviews on the content of his works, and to provide information about his life and literary activities.

Keywords: Mehmet Behçet, Fecr-i Âti, Poetry, Prose Poem, Published and Un-published Works.

...

1. Mehmet Behçet’in Hayatı

1

Mehmet Behçet, 1890 yılında Halep’te dünyaya gelmiştir.2 Babası Halep Bidâyet

Mahkemesi’nin başkâtibi Mehmet Beşir Efendi’dir. Annesi ise Üsküdarlı Dayıoğlu namıyla bilinen rüsûmat muhasebecisi Rıza Efendi’nin kızı Emine Maide Hanım’dır. Baba tarafından şeceresine baktığımızda resmî memurluklarda da vazife almış

eği-1 Makalenin bu kısmında Mehmet Behçet’in Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’ndeki 89173003 numaralı

emeklilik sicil dosyasının dışında yazarın hayatı hakkında şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı üç çalış-madan faydalanılmıştır: Ergun, “Behçet Yazar”, Türk Şairleri, C. II, 1936–1939, s. 776-782.; Evrimer,

Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1961 s. 5-11.; Birinci,

“Mehmet Behçet Yazar”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları (Haz. Mustafa Everdi), 21. Yüzyıl Yayınları, Ankara, 1999, s. 7-12.

2 Mehmet Behçet’in 89 173003 numaralı emeklilik sicil dosyasındaki belgelerde doğum tarihine ilişkin

bir tutarsızlık görülmektedir. Doğum tarihi bazı belgelerde “1303”; bazılarında “1305-1889”; bazılarında ise “Hicrî 1307-Malî 1305” olarak verilmiştir. Bunların dışında Mehmet Behçet, hayatta iken basılan

Beyrut Vilâyeti isimli kitabında yazarın kendisi tarafından yazılan veya bilgisi dâhilinde verilen

biyog-rafi de doğum tarihi hakkında şu açıklama yer almıştır: “Mehmet Behçet Bey (1308) sene-i hicriyesine müsadif (1306) sene-i maliyesinde Halep’te tevellüt eylemiştir”. Bk. Mehmet Behçet, Refi k Temimi, “Mehmet Behçet Bey”, Beyrut Vilâyeti -1- Cenup Kısmı, Vilâyet Matbaası, Beyrut, M. 1333-H. 1335. Ayrıca yukarıda verilen üç çalışma da yazarın d oğum tarihini 1890 olarak göstermiştir. Bu bilgiler neticesinde makalede Mehmet Behçet Yazar’ın doğum tarihi Miladî 1890 olarak kabul edilmiştir.

(3)

timli fertlerden oluşan aile, önceleri “Mollaoğulları”, daha sonra “Kâtipzade” olarak tanınmış, Cumhuriyet’ten sonra 1934’de “Yazar” soyadını almıştır.3

Eğitim hayatına Halep’te başlayan Mehmet Behçet, ilkokulu Halep’teki Fevziye Mekteb-i İptidaisi’nde okumuş, daha sonra Halep Mekteb-i İdadisi’ne devam etmiştir. Burada dört sene okuduktan sonra babasının istinaf mahkemesi başkâtibi göreviyle Selanik’e tayini çıkmıştır. Bu sebeple üç sene de Selanik Mekteb-i İdadisi’nde öğrenim gören Mehmet Behçet, 14 Temmuz 1906 tarihinde idadiden mezun olmuştur. Daha sonra Darülfünun Hukuk Fakültesi imtihanlarını kazanarak İstanbul’a gelmiş, buradaki eğitimini de 28 Temmuz 1910’da tamamlamıştır.

Yazar, meslek hayatına ilk adımlarını ise 1907’de Hukuk Fakültesi’ne devam ederken atmış, Orman ve Maâdin ve Ziraat Nezâreti Hukuk Müşavirliği Kalemi’nde staj yapmıştır. Burada hiçbir ücret almadan çalışan Mehmet Behçet, daha sonra hu-kuk tahsiline devam ederken bu kez Tanin ve Tasvir-i Efkâr gazetelerinin “heyet-i tahririye”sinde görev almıştır. 1908-1910 yılları a rasında bu gazeteler adına muhabir-lik yapmış ve seyahatlerde bulunmuştur. Bu tecrübelerinden sonra maaşlı olarak ilk defa Adliye Nezareti’nin yayın organı Ceride-i Adliye’de muharrir (30 Mart-4 Mayıs 1910) ve yine bu nezaretin İstatistik Kalemi’nde ikinci sınıf kâtip olarak çalışmıştır (17 Ağustos-25 Kasım 1910).

Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra Emrullah Efendi’nin Maarif Nazırlığı zamanında kurulan “Sultanî Mektepleri”ne hoca tayini için yapılan sınavı kazanarak Beyrut Sultanisi’ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edilmiştir. Mehmet Behçet’in Beyrut Sultanisi’ndeki görevi, 16 Kasım 1910’da başlar. Burada sırasıyla öğretmen-lik, müdür-i sanilik ve müdürlük görevlerinde bulunan Mehmet Behçet, şehrin İtilaf Devletleri tarafından işgaline kadar Beyrut’ta kalır, bu süre zarfında Askerî İdadi ve Cizvit mekteplerinde de dersler verir. Ayrıca yine Beyrut’ta Vilayet Matbaası Müdür-lüğü ve vilâyetin resmi gazetesi olan Beyrut’ta yazarlık yapar. Şehir, 1918 yılında işgal edildiğinde Türk öğrencilerle birlikte İzmir üzerinden deniz yoluyla İstanbul’a gelir.

İstanbul’a döndükten sonra Maarif Nezareti Orta Tedrisat’ın ikinci şubesinde çalışan ve “Menatık-ı Harbiye” maaşı alan Mehmet Behçet, bir süre sonra Ortaköy Darü’l-eytam Müdürlüğü’ne atanmıştır (24 Şubat 1919-10 Mayıs 1919). Daha sonra bir eğitimci olarak bu kez Kastamonu Sultanîsi Müdürlü ğü’ne tayin edilmiş (16 Mayıs 1919-1 Ocak 1921), oraya gittikten sonra 25 Kasım 1919’da Kastamonu’da kurulan Muallimler Cemiyeti’nin idare heyetinde bulunmuş, cemiyet faaliyetlerinde aktif rol almıştır.4 Kastamonu Sultanisi’nde edebiyat ve felsefe dersleri veren Mehmet Behçet

3 “Yazar” soyadı için bk. İnal, Son Asır Türk Şairleri (Kemâlü’ş-Şuarâ), (Haz. Müjgan Cunbur), C. I,

Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999, s. 269-271.

4 Çiçek, “Milli Mücadele’de Batı Karadeniz”, Türkler Ansiklopedisi, C. 15, Yeni Türkiye Yayınları,

(4)

(9 Ağustos 1920-1 Ocak 1921), Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü görevi için istifa edip Ankara’ya gitmiştir. Burada önce Dâhilî İrşad ve Propaganda Memurluğu (5 Ocak-30 Haziran 1921) daha sonra İstihbarat Müdürlüğü (1 Temmuz 1921-30 Eylül 1922) görevlerini yürütmüştür. Bu dönemde Ankara Darü’l-muallimatında Türkçe ve edebiyat dersleri de veren şairin, okulun kapatılması üzerine görevi de sona ermiştir (13 Ocak-31 Ağustos 1921). Mehmet Behçet, Ankara’daki bu memuriyetlerinin ar-dından iki nci kez Kastamonu’ya Maarif Müdürlüğü görevi için dönmüştür (30 Eylül 1922-6 Ekim 1923). Bu görevinin ardı ndan Maarif Vekâleti Müfettişliği göreviyle tekrar Ankara’ya gitmiş, burada önce Orta Tedrisat Müdür-i Umumiliği daha sonra Devlet Matbaası Müdürlüğü görevlerini üstlenmiştir (6 Eki m 1923-30 Ekim 1927).5

Görüldüğü üzere Kastamonu ve Ankara’da çeşitli devlet dairelerinde memuri-yetlerde bulunan Mehmet Behçet, 1927 yılında İstanbul’a dönerek 1951 yılına kadar çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği yapmış ve hayatının sonuna kadar burada kal-mıştır. İlk olarak Üsküdar Erkek Lise si’nde (6 Kasım 1927-31 Ağustos 1929), daha sonra Kaba taş Erkek Lisesi’nde (1 Eylül 1929-1 Ekim 1934) çalışmış ve Haydarpaşa Lisesi’nde (1 Ekim 1934-8 Kasım 1951) meslek hayatını tamamlamıştır. Bu arada Saint Joseph Fransız Lisesi’nde de 1948-1949 yılları arasında bir sene ders vermiştir. Mehmet Behçet Yazar, Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni iken 2 Kasım 1951’de lise müdürlüğüne gözlerindeki rahatsızlığı bildiren bir dilekçe yazmış, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan emekliliği için izin istemiştir. 8 Kasım 1951’de Haydarpaşa Lisesi’ndeki görevinden kendi isteği ile emekli olmuştur. Gözlerinde meydana gelen rahatsızlığın ilerlemesiyle bir süre sonra görme yetisini tamamen kaybeden Mehmet Behçet, öm-rünün yaklaşık son otuz yılını bu şekilde geçirmiş,6 2 Temmuz 1980’de İstanbul’da

yaşamını yitirerek Zincirlikuyu Kabristanı’na defnedilmiştir.7

5 Sadettin Nüzhet Ergun ve Rıfat Necdet Evrimer ilgili çalışmalarında Mehmet Behçet’in Kastamonu ve

Ankara memuriyetlerinin dışında Kayseri’de bir ara İstihbarat Müdürlüğü yaptığını belirtirler.

6 Giz, Bir Zamanlar Kadıköy, İletişim Yayınları, İstanbul, 1994, s. 280.

7 Mehmet Behçet’in vefat tarihi bilgisi için 89173003 numaralı emeklilik sicil dosyasından faydalandık.

Yazarın vefat tarihi bazı kaynaklarda 3 Temmuz 1980 olarak geçmiştir. Bk. Birinci, “Mehmet Behçet Yazar”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları, s. 8.; Hürriyet 1981 Ansiklopedik

Yıllığı, Hür-Ofset Matbaası, İstanbul, s. 160.; Varlık Yıllığı-1981, Varlık Yayınları, İstanbul, s. 296.; Nesin Vakfı Yıllığı 1981, Kardeşler Bası mevi, İstanbul, s. 1172.

(5)

2. Edebi Faaliyetleri

Mehmet Behçet’in edebiyata ilgisi, Halep İdadisi’nde okuduğu sıralarda başl amıştır. Okulun müsamere faaliyetlerinde aktif rol oynayan Mehmet Behçet, bir ödül töreninde Muallim Naci’nin “Kuzu” başlıklı manzumesini okuyarak takdir kazanmıştır.8 Daha

sonra babasının görevi nedeniyle eğitimini Selanik’te sürdürmeye başlaması onun bu ilgisini artırmıştır. Bu artışta Selanik’teki Muallim Cudi, Kâzım Nami ve Muslihiddin Âdil Bey gibi öğretmelerinin etkisi büyüktür. 20. yüzyılın başlarında fi kir ve edebiyat muhiti olarak hareketli bir ortama sahip olan Se lanik’te Çocuk Bahçesi isimli dergiyi yakından takip eden Mehmet Behçet, kendisi gibi idadide okuyan ve edebiyata ilgi duyan bir arkadaş ortamına sahip olur. Bunların arasında Ali Canip, İbrahim Necmi, Süleyman Şevket ve İbrahim Fazıl vardır. Selanik’te kendini bir edebiyat muhiti içerisinde bulan şair, bu yıllarda şiir yazmaya da başlar. Bu durumu Reşat Feyzi’nin “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?” başlıklı yazı dizisinde ismi verilmeyen bir Fecr-i Âti şairi şöyle anlatır:9

Selanik’te olanlardan İbrahim Necmi, Mehmet Behçet, Ali Canip, Süleyman Şevket ve diğer bazı arkadaşlar vardı. Hepimiz 15 kadar gençtik. Daha mektep sıralarında, küçük birer talebe idik. Fakat edebiyata merak ve iştiyak o kadar genç yaşta başlamıştı ki 14 yaşında şiire başlamış olanlarımız vardı. Mehmet Behçet, Tahsin Nahit 14 yaşında iken çok güzel şiirler yazıyorlardı.

Mehmet Behçet, okul dışında da yine edebiyatla ilgilenen Âkil Koyuncu ve Rasim Haşmet ile arkadaş olmuştur. 1906 yılında Selanik İdadisi’nden mezun olan Mehmet Behçet, hukuk tahsili için İstanbul’a gelmiştir.10 Burada kendini zengin bir şiir ve

edebiyat ortamında bulmuş ve Fuat Köprülü, İbrahim Alaattin (Gövsa), Tahsin Nahit, Ziya Şakir, Ali Süha ve Cemil Süleyman ile bu zamanlarda tanışmıştır:11

8 Ergun, “Behçet Yazar”, Türk Şairleri, s. 776-782.

9 Reşat Feyzi, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1779-94,

18 Eylül 1930, s. 234.

10 Rıza Filizok, ilgili çalışmasında 1906 yılında Selanik İdadisinde öğrenci olan Ali Canip’in aralarında Mehmet

Behçet’in de olduğu arkadaşlarıyla İstanbul’a gittiklerini belirtir: “Ali Canip, 1906’da Selanik’te İdadinin son sınıfında öğrenci iken Behçet (Yazar) ve diğer arkadaşlarıyla birlikte bir vapurla İstanbul’a gider”. Bk.

Ali Canip’in Hayatı ve Eserleri Üzerinde Bir Araştırma, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 2001, s. 21. 11 Evrimer, Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, s. 6. Mehmet Behçet, Orman ve Maâdin

ve Ziraat Nezâreti Hukuk Müşavirliği Kalemi’nde staj yaptığı dönemde edebiyata merakı sebebiyle Mehmet Âkif ile de tanışma fırsatı bulmuştur: “1323/1907. O esnada Hukuk Fakültesine devam ediyor-dum. Öğleden sonra bir nevi’ staj yapmak için Orman ve Ma’adin ve Ziraat Nezâreti Hukuk Müşavirliği Kalemi’ne mülâzemeten gidiyordum. Bulunduğumuz odaya yakın bir dairede merhûm Mehmet Âkif de Baytar Müdür muavini olarak ifâ-yı vazife ediyordu. Aynı zamanda Halkalı Mektebi kitabet hocası idi. Edebiyata olan merakım merhûmla tanışmama vesile oldu”. Bk. Eşref Edip, Mehmet Akif Hayatı, Eserleri

(6)

Selanik’ten aynı maksatla gelen eski arkadaşları ile münasebeti devam ettiren şair, Hukuk’ta Köprülüzade Fuat, İbrahim Alâettin, Tahsin Nahid ve Ziya Şakir Beyler gibi edebiyat müntesipleri ile de tanışmıştır. İstanbul’da anneannesinin yanında oturan Mehmet Behçet, evin Kadıköy’e nakli üzerine orada tıbbiyeli gençlerden Ali Süha ve Cemil Süleyman Beylerle ayrıca dost olmuştur.

Edebiyata hevesli bu gençler, daha mektep sıralarında her fırsatta bir araya gelerek edebiyat ve şiir üzerine konuşmuşlardır. Bu toplantılar ilk olarak Hukuk Fakültesi’nin bahçesinde bulunan “Çamdibi”nde gerçekleşir:12

1322-1324 senelerinde toplantı yerimiz meşhur Çamdibi idi. O zamanlar birçok arkadaş Mekteb-i Hukuka devam ediyorduk. Hukuk mektebi o tarihlerde Cağaloğlu’nda bulunuyordu. Demir parmaklıklı muntazam bir bahçe ile çevrilmiş yeni bir bina idi. (Burası şimdi İstanbul kız orta mektebidir.) Büyük demir kapıdan girince güzel ve muhteşem bir çam ağacı görülür. O zaman bu bahçe çok muntazam, zarif ve yeşil bir yuva halinde idi. Şimdi o çam da artık ihtiyarlamış, rengi solmuş... Koyu gölgelerle çam dibi o zamanın sanatkârlarının toplandığı yerdir. Burada konuşulur, şiirler okunurdu. O vakit Mekteb-i Hukuka devam eden gençler meyanında İbrahim Necmi, İbrahim Alâettin, Mehmet Behçet, Tahsin Nahit, Köprülüzade Fuat, Mustafa Namık, Rasim Haşmet (öldü), Sadrettin Celâl, Ziya Şakir, Rıfat vardır.

Uzun süre birbirlerine dostluk eden, benzer his dünyasına sahip bu gençler, Çamdibi’nin dışında Tahsin Nahit’in evinde13 ve Gayret Kütüphanesi’nde14 bir araya gelerek edebiyat

ve şiir üzerine görüş alışverişinde bulunmaya devam etmişlerdir. Selanik’ten İstanbul’a hukuk tahsili için gelen Mehmet Behçet, kendisini edebiyat ve sanat bakımından zengin bir ortamda bulmuştur. Özellikle II. Meşrutiyet’in ilanından sonra fi kir ve edebiyat ha-yatındaki canlanma sayesinde bu gençler, 20 Mart 1909’da Hilâl gazetesi matbaasında kendi edebiyat ve sanat anlayışları çerçevesinde bir edebî topluluk kurma kararı almış ve topluluğa “Fecr-i Âti” adını vermişlerdir.15 Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir

ilan16 ile kendilerini kamuoyuna ilk kez duyurmuş ve yaklaşık bir sene sonra “Fecr-i Âti

Encümen-i Edebîsi Beyannamesi”17 başlıklı yazıyla programlarını açıklamışlardır.

12 Reşat Feyzi, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1775-90,

21 Ağustos 1930, s. 184.

13 Reşat Feyzi, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1781-96,

2 Teşrinievvel 1930, s. 286.

14 Reşat Feyzi, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1783-98,

16 Teşrinievvel 1930, s. 314.

15 Fecr-i Âti encümeninin bir araya gelmesi, dağılması ve hususiyetleri hakkında ayrıntılı bilgi için bk.

Şen, Fecr-i Âti Edebiyatı, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006, s. 3-84.

16 “Fecr-i Âti”, Servet-i Fünûn, C. 36, Nr. 930, 2 Rebiülevvel 1327/25 Mart 1909, s. 147.

17 Servet-i Fünûn, c. 38, Nr. 977, 11 Şubat 1325/24 Şubat 1910, s. 227. Servet-i Fünûn’da yayınlanan bu

beyannamenin ilanı, aynı tarihte Tanîn gazetesinde de verilmiştir. Bk. “Musavver Servet-i Fünûn”,

(7)

Edebiyat ve sanat sevgisinin bir araya getirdiği bu gençler arasındaki birliktelik dönemin siyasi olaylarının da etkisi ile uzun sürmemiştir. Topluluğun Servet-i Fünûn’da yayımladığı ikinci bildiride18 ilkinde imzası olan Ahmet Samim, Emin Lâmi, Hamdullah

Suphi, Abdülhak Hayri, Ali Canip, Ali Süha, Mehmet Behçet ve Mehmet Rüştü’nün topluluktan ayrıldıkları görülür. Bu isimler arasında Ahmet Samim, 1910 yılında bir siyasi cinayete kurban gitmiş, Ali Canip Genç Kalemler’e katılmış, Emin Lâmi, Ham-dullah Suphi, Abdülhak Hayri, Ali Süha, Mehmet Rüştü kendi istekleriyle encümenden ayrılmışlardır. Mehmet Behçet ise Beyrut’a Mekteb-i Sultani muallimi olarak gitmiştir. Bu edebi atmosfer içerisinde Mehmet Behçet’in tespit edebildiğimiz ilk yazısı, “Ka-dın Sesleri: Bir Kızım Olaydı”19 başlığıyla Ziya Şakir yönetimindeki Hanımlara Mahsus

Gazete’de yayımlanmış, daha sonra aynı gazetede yazarın “Muallimeyim”20 başlıklı bir

mensur yazısı daha neşredilmiştir. Bu gazetenin dışında kaynaklarda21 Mehmet Behçet’in

Çocuk Bahçesi,22 Hâle,23 Servet-i Fünûn, Resimli İstanbul, Resimli Kitap, Şehbal, Tasvir-i

Efkâr, Beyrut,24 Nedim, Açıksöz, Gençlik, Anadolu Duygusu, Sebilürreşad, Anavatan

Mecmuası, İctihad, Türk Tarih Encümeni Mecmuası, Yedigün gibi gazete ve dergilerde eserlerinin yayımlandığı bilgisi verilmiştir. Bunların dışında araştırmamızda Musavver Muhit, Âşiyân, Mehâsin, Şiir ve Tefekkür, Tanin, Şair, Kanad, Çocuk Dünyası ve Yücel gibi süreli yayınlarda da şiir ve yazılarının neşredildiğini tespit ettik. Mehmet Behçet, bu yazı faaliyetlerinde “Mehmet Behçet”, “M. Behçet”, “Nidâ”, “M. B.”, “Tosya M. B.”, “Muallim Mehmet Behçet”, “Mehmet Behçet Yazar” imzalarını kullanmıştır.25 Uzun

18 “‘Fecr-i Âti’ Encümen-i Edebîsinden”, Servet-i Fünûn, c. 39, Nr. 1010, 30 Eylül 1326/13 Ekim 1910, s. 367. 19 Mehmet Behçet, “Kadın Sesleri: Bir Kızım Olaydı 1-2”, (2 Tefrika), Hanımlara Mahsus Gazete, Sayı

15-17, 17-31 Kânunusani 1323/30 Ocak-13 Şubat 1908.

20 Mehmet Behçet, “Muallimeyim!”, Hanımlara Mahsus Gazete, Sayı 21, 28 Şubat 1323/12 Mart 1908.

Rıfat Necdet Evrimer ilgili çalışmasında bu mensureyi Mehmet Behçet’in ilk yazısı olarak belirtmiştir. Bk. Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, s. 8.

21 Ergun, “Behçet Yazar”, Türk Şairleri, C. II, 1936–1939, s. 776-782.; Evrimer, Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, s. 12.; Birinci, “Mehmet Behçet Yazar”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebi-yatımızın Unutulan, s.10.

22 Araştırmamızda yazarın eserleri Çocuk Bahçesi’nde değil, bu mecmuanın devamını mahiyetinde olan

ve Necip Necati imtiyazında çıkarılan Bahçe risalesinde yayımlanmıştır.

23 İlgili kaynaklarda Mehmet Behçet’in 1908 yılında İstanbul’da yayımlanan Hâle mecmuasında yazılarının

yayımlandığını belirtmiştir. Ancak yaptığımız araştırmada belirtilen yıl içerisinde neşredilen Hâle isimli bir mecmuaya ulaşamadık.

24 Sadettin Nüzhet Ergun, ilgili çalışmasında Mehmet Behçet’in bu gazetede başmuharrirlik yaptığını ve

makaleler yazdığını belirtmiştir. Ancak bu gazeteye ulaşamadık.

25 Yıldırım, herhangi bir kaynak göstermeden Mehmet Behçet’in “Geda” imzasını kullandığını da

söyle-miştir. Bk. Edebiyatımızda Müstear İsimler, Selis Kitaplar, İstanbul, 2006, s. 427. Ancak biz yazarın bu bilgiyi teyit edecek herhangi bir yazısına rastlamadık.

(8)

sayılabilecek yazı hayatı boyunca (1908-1948) edebi tür olarak şiirler ve “fantezi” adı verilen mensur metinlerden26 oluşan eserler kaleme almıştır. Fecr-i Âti döneminde sıkça

karşımıza çıkan ve “fantezi” adı verilen bu mensureler, hikâye ile mensur şiir arasında bir özellik gösterir:27

“Fantezi” veya “fanteziye” adını alan yazılar, bir küçük vak’a etrafında geliştirildiğinden hikâyeye yaklaşırlar. Düşünce ve üslûpta şairânelik esasına dayandıkları için de hikâyeden ayrılırlar. Yani bu yazılarda hikâye, roman, masal gibi türlerdeki “ anlatma” ile duyguyu öne alan şiire has “duyurma, ihsas etme” iç içedir. Mensurelerde vak’a biraz daha arka plana atılmış, çoğunda ise tamamen kaldırılmıştır. Böylece bu metinler “anlatma esasına bağlı” olmaktan çıkarılmıştır.

Şairin yayımlanmış eserleri içerisinde şiir ve mensurelerden oluşan kitapları bulunmaktadır. Ayrıca edebiyata dair inceleme ve antoloji mahiyetinde eserler de kaleme alan Mehmet Behçet, resimli ve didaktik çocuk kitapları da yayımlamıştır. Bu tarz eserlerinin yanı sıra şairin şiir ve mensur parçalarından oluşan yayımlanmamış eserleri mevcuttur. Mehmet Behçet’in kitaplarına girmeyen dönemin gazete ve der-gilerde neşredilmiş şiir ve mensureleri de vardır. Çalışmamızın bu kısmında yazarın yayımlanmış ve yayımlanmamış eserleri28 hakkında bilgi vereceğiz.

2.1. Yayımlanmış Eserleri

2.1.1. Şiir ve Mensurelerden Oluşan Eserler

2.1.1.1. Erganun

Erganun,29 Mehmet Behçet’in 1907-1911 yılları arasında başta Servet-i Fünûn

olmak üzere büyük bir kısmını dönemin çeşitli gazete ve dergilerinde yayınladığı 56 şiirden meydana gelmiştir. Eserde Mehmet Behçet’in ilk şiirinin 5 Ağustos 1323

26 Şiirleri ve mensurelerinin dışında Mehmet Behçet’in bir hikâyesi de yayımlanmıştır. Bk. M. Behçet,

“Vatanın Hamiyetli Bir Genci Zindandan Çıktı”, Servet-i Fünûn, C. 35, Nr. 903, 25 Ağustos 1324/7 Eylül 1908, s. 294-298.

27 Polat, Şahabeddin Süleyman, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1987, s. 101. Kenan Akyüz

ilgili çalışmasında “fantezi”yi “Servet-i Fünun edebiyatının mensur şiirlerine karşılık Fecr-i Âti’de rağbet görmüş olan nesir tarzı” şeklinde tanımlamıştır. Bk. Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri

1860-1923, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 1990, s. 159.

28 Mehmet Behçet’in eserleri hakkında ayrıntılı inceleme için bk. Tunç, “Mehmet Behçet Yazar’ın Hayatı

ve Eserleri Üzerine Bir İnceleme”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa, 2014, s. 24-154.

(9)

(18 Ağustos 1907) tarihinde Selanik’te kaleme alınan “Izdırap” olduğu anlaşılmak-tadır. Süreli yayınlarda gördüğümüz ilk şiiri ise “Küçük Hanım”30 başlığıyla Servet-i

Fünûn’da yayımlanmıştır. 1910-1918 yılları arasında Beyrut’ta bulunan Mehmet Behçet, Erganun’u 1911 yazında tatil için geldiği İstanbul’da neşretmiştir.31 Fecr-i Âti

topluluğunun en genç üyelerinden ve topluluğun şiirdeki temsilcilerinden olan şairin bu eseri, Tahsin Nahit’in Ruh-ı Bîkayd (1910) isimli şiir kitabının ardından yayımlanan Fecr-i Âti’nin ikinci şiir kitabıdır.

Eser, “Erganun”, “Leyal-i Hicran”, “İlhamat”, “Şark” ve “Ruhumun Yıldızları” olarak beş bölüme ayrılmıştır. Şiirlerin temalarına baktığımızda aşk ve tabiat temasının sıklıkla işlendiği görülmektedir. Bu bağlamda kadın, çoğunlukla sevgili olarak karşımıza çıkarken; ulaşılmak istenen, kendisine muhtaç olunan bir varlık olarak da görülmüş, güzelliği vurgulanmıştır. Şiirlerde çoğunlukla hayal edilen, ideal özelliklerle donatılan bir varlık olarak kadın, “mülhime”, “ilahe”, “muhibbe”, “peri” gibi sıfatlarla nitelen-dirilmiştir. Bununla birlikte bazı şiirlerde ise nefret edilen, kin duyulan bir kişi olarak sunulmuştur. Kadın, çoğunlukla sevgili şeklinde karşımıza çıkarken bazı şiirlerde ise anneyi çağrıştırmıştır.32 Aşk konulu şiirlerde dikkati çeken bir diğer özellik şairdeki

hüzünlü ve karamsar ruh hâlidir. Şairin aşkı algılayış biçiminin yanında yalnızlık ve sevgiliden ayrı düşme de bu ruh hâlinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Şairin şiir-lerindeki santimantal ton, kimi zaman daha da marazî bir hâl alır. Tabiat, müstakil bir tema olmaktan ziyade, şairin ruh hallerini, izlenimlerini yansıtmada bir araç olmuştur. Bu haliyle görünenden daha çok hissedilen ve hayal edilen bir tabiat söz konusudur. Romantik bir tabiat anlayışının hâkim olduğu şiirlerde şair, ruh hâlini empresyonist bir bakışla manzaraya ait unsurlara yansıtmıştır. Şiirlerde akşam ve özellikle gece, hüzünlü ve karamsar ruh hâline eşlik eder. Eserde Mehmet Behçet’in bu tarz ferdî şiirlerinin yanında “Asker”, “Hürriyet”, “Minareler”, “İslam Mahallesi” gibi cemiyet hayatına ilişkin şiirleri de bulunmaktadır. Şiirlerde biçim olarak çoğunlukla mesnevi ve sone, vezin olarak aruz ölçüsü kullanılmıştır.

Erganun yayınlandıktan sonra Genç Kalemler dergisinin temsil ettiği edebiyat anlayışı çerçevesinde Edhem Hidayet tarafından kitabı tenkit eden bir yazı neşredilir.33

30 M. Behçet, “Küçük Hanım”, Servet-i Fünûn, C. 35, Nr. 90 14 Ağustos 1324/17 Ağustos 1908, s. 263. 31 Evrimer, Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, s. 9.

32 Evrimer, ilgili çalışmasında Mehmet Behçet’in İstanbul’a hukuk tahsili için geldiğinde anneannesinin yanında

kaldığını belirtmiştir. Bk. Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, s. 6. Yaptığımız incelemelerde Mehmet Behçet’in annesinin ne zaman vefat ettiğine dair bir bilgiye rastlamadık. Ancak tahsili için İstanbul’a gelen şairin annesinden uzak kaldığını veya onu küçük yaşta kaybettiğini düşünüyoruz. Bu sebeple şiirlerde geçen bu benzetmelerin, sevgilinin yanı sıra anneye de ait olabileceğine ihtimal veriyoruz.

33 Edhem Hidayet, “Tenkit: Erganun İçin”, Genç Kalemler Dergisi, C. 2, Nr. 10, 1 Teşrinievvel 1327/14

(10)

Edhem Hidayet, bu kitabın “Fecr-i Âti Kütüphanesi” dizisinin ilk eserlerinden olan Cemil Süleyman’ın Timsâl-i Aşk romanı ile Tahsin Nahit’in Ruh-ı Bî-kayd isimli şiir kitabı gibi “çocukça ve geçici bir hevesle” kaleme alındığını ifade eder. Erganun’u “bu kolaylık zümresinin üçüncü evladı” olarak gören Edhem Hidayet, eserin edebî bakımdan bir kıymetinin olmadığını, şiirlerin derinlikten uzak, hemen yazılmış izle-nimi verdiğini söyler. Ona göre bu şiirlerde “ruh tahlilleri” yoktur, “yalnız mevzun ve mukaffa sözler” vardır. Ayrıca şiirlerden örnekler vererek bunlarda bir takım “kavaid hataları”nın bulunduğunu ve şiirlerin “samimiyet ve tabiilik”ten mahrum olduğunu dile getirir. Edhem Hidayet’in eleştirdiği bir diğer husus da şairin üslûbudur. Ona göre “Behçet Bey’in 142 sahifelik mecmûa-i eş’ârını dolduran 56 manzûmesini ayrı ayrı tetkik edersek hepsinin muhtelif üslûpları olduğunu görürüz ki bu da sahibinin hiç olmazsa bir üslûp sahibi bile olmadığını gösterir”. Mehmet Behçet’in şiirlerinin bir kısmında “Tevfi k Fikret’i, Cenab’ı, hatta Kemal’i, Hamid’i, bazısında da Haşim’i, Emin Bülend’i, Ali Tevfi k’i taklit ettiği”ni ileri süren Edhem Hidayet, yirminci asırda olmamıza rağmen şiirlerin “uzun uzun terkipler, eski ve köhne hayallerle” doldurul-duğunu dile getirir.

Edhem Hidayet’in bu yazısına Ali Canip “Yekta Bahir” müstearıyla kaleme aldığı “Üslûp-Şahsiyet”34 başlıklı yazıyla cevap verir. Üslup sahibi olmanın zannedildiği

kadar kolay bir şey olmadığını belirten yazara göre “Üslûp, şekilden ibaret değildir. O sahibinin fi kri, hissi, hayali her şeyidi r. Üslûp bir adamın, bir kavmin ‘personnalite: şahsiyet’i demektir ve san’atta en mühim şey şahsiyetin tebyinidir”. Daha sonra Edhem Hidayet’in gönderdiği mektuba verdiği cevapta35 Erganun şairinin “kendine mahsus

bir üslubu”nun olmadığını belirten Ali Canip, eseri “şimdiye kadar çıkan bütün şiir mecmuaları gibi nihayet bir heveskârlık mahsulüdür” şeklinde değerlendirir. Bu eserin Mehmet Behçet’in içinde bulunduğu edebî muhitin özelliklerini yansıttığını belirtir. Erganun’daki bazı şiirlerde tema, üslup ve duyuş tarzı bakımından Tevfi k Fikret ve Cenap Şahabettin’in yanı sıra özellikle Ahmet Haşim’in etkisi açıkça hissedilmektedir.

2.1.1.2. Buhurdan

Mehmet Behçet, Buhurdan36 adıyla ve “Fanteziler” alt başlığında kaleme aldığı

bu eserini 1925 yılında yayımlamıştır. Şairin 1920-1924 yılları arasında kaleme aldığı mensurelerinden oluşan bu eser, “Buhurdan”, “Karanlık”, “Güneşin Kitabından”, “Evvel Zaman İçinde” şeklinde dört alt başlığa ayrılmış, toplam 21 mensureden

oluşmakta-34 Yekta Bahir, “Sanat ve Edebiyat: Üslûp-Şahsiyet”, Genç Kalemler Dergisi, C. 2, Nr. 11, 23 Teşrinievvel

1327/5 Kasım 1911, s. 183, 186-188.

35 Yekta Bahir, “Edhem Hidayet Bey’e”, Genç Kalemler Dergisi, C. 3, Nr. 13, 5 Kânunuevvel 1327/18

Aralık 1911, s. 28.

(11)

dır. Buhurdan’daki bazı mensur parçalar daha önce Anadolu Duygusu37 ve Anavatan

Mecmuası’nda38 yayımlanmıştır. Hayalî ve mistik bir atmosferin hâkim olduğu bu

mensur parçalarda aşk, tabiat ve ölüm temaları öne çıkmıştır. 2.1.1.3. Yumak

Mehmet Behçet’in Cumhuriyet’ten sonra yayımladığı bu eser39, “Yumak”,

“Sev-gi”, “Gönül”, “Keman” ve “Fanteziler” olarak beş bölüme ayrılmıştır. Bir şiir kitabı olarak bilinen Yumak, 19 şiir ve “Fanteziler” bölümünde yer alan “Yakamoz” ve “Yada” başlıklı iki mensureden oluşmaktadır. Eserde daha önce mensur parçalar için kullanılan “fantezi” başlığı altında “Peri Bacaları” isimli bir şiir de yayımlanmıştır. Bu kitaptaki iki mensure 1932’de, şiirler ise 1937 yılında kaleme alınmıştır. Şiir ve mensureler daha önce herhangi bir gazete ve dergide neşredilmemiştir. Eserdeki “Yu-mak” ve “Keman” başlıklı bölümler serbest nazım biçimiyle kaleme alınmış tek bir şiirden meydana gelmiştir.

Yumak’taki şiirlerde sevgi temasının işlendiği görülmektedir. Ayrıca Erganun’da romantik, hissi ve hayali bir tabiat karşımıza çıkarken Yumak’ta ise görünen ve daha somut bir tabiatla karşılaşırız. Bu eserde Erganun’a nazaran daha aydınlık bir atmos-ferin olduğunu söyleyebiliriz. Eserin “Gönül” kısmında tasavvufî düşünce etrafında şekillenen ve ilahi aşkı anlatan şiirler bulunmaktadır. Bu bağlamda şiirlerde rindâne bir tavır dikkat çekmektedir. Şiirler çoğunlukla yeni Türk şiiri nazım biçimleri ve aruz ölçüsü ile kaleme alınmış, Erganun’dakilerden farklı olarak Yumak’taki şiirlerde Arapça ve Farsça terkiplerden uzak ve sade bir dil kullanılmıştır.

2.1.2. Edebiyat Araştırmalarına İlişkin Eserler

Mehmet Behçet, uzun süren yazı hayatında şiir ve mensurelerin yanı sıra edebiyat araştırması mahiyetinde eserler de kaleme almıştır. Yazarın özellikle Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemlerde bu tarz çalışmalara yöneldiği görülmektedir. Edebiyat tarihi çalışmalarının bazıları şiir ve roman türü üzerine bir incelemeyi kapsarken, bazıları ise Türk edebiyatçıları üzerine kaleme alınmış bir anket-antoloji niteliği taşımaktadır.

37 “Evvel Zaman İçinde ”, Anadolu Duygusu, Yıl 1, S.1, 3 Şubat 1337/3 Şubat 1921, s. 6.; “Dünya Güzeli”, Anadolu Duygusu, Yıl 1, S.2, 17 Şubat 1337/17 Şubat 1921, s. 25.; “Gözler”, Anadolu Duygusu, Yıl

1, S.7, 28 Nisan 1337/28 Nisan 1921, s. 103.

38 “Karanlık”, Anavatan Mecmuası, Yıl 1, S.1, 2 Temmuz 1338/2 Temmuz 1922, s. 5-6.; “Güneşin

Kita-bından”, Anavatan Mecmuası, Yıl 1, S.2, 15 Ağustos 1338/15 Ağustos 1922, s. 23.

(12)

2.1.2.1. Genç Şairlerimiz ve Eserleri

Mehmet Behçet’in 6 Mart 1936’da Kadıköy Halkevi’nde verdiği konferans met-ninden oluşan Genç Şairlerimiz ve Eserleri,40 kitap olarak da basılmıştır. Eser, iki

bölümden meydana gelmiştir. “Eserlere Toplu Bir Bakış” bölümünde 1908-1936 yılları arasında eser veren genç şairler ve basılan şiir kitapları kronolojik şekilde sıralanmıştır. 1908’den itibaren “Tanzimat” ve “Edebiyat-ı Cedide” mensuplarının şiir kitapları hariç tutulmak kaydıyla yaklaşık 172 kitabın basıldığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte tek tek isimler üzerinde durulmadan genç şairlerin eserlerine yönelik genel değerlen-dirmelere gidilmiş, şiirlerindeki kusurlardan ziyade şiiri yakalayabildikleri kısımlara değinileceği belirtilmiştir. “Eserlerden Örnekler” bölümünde ise üzerinde durulan şairler ve şiirleri, “Melal”, “Fantastique Şiir”, “Humoristique Şiir”, “Satir”, “Exotique Şiir”, “Epik Şiir”, “Hayali Âlem Nostaljisi”, “Yurt Güzellikleri”, “Hayattan İntibalar”, “Lirysme”, “Fertten Cemiyete Doğru”, “Yurt ve Ulus Sevgisi”, “Felsefi Düşünüşler”, “Pure ve Musicale Şiire Doğru” başlıkları altında değerlendirilmiştir.

Bu değerlendirmelerde ağırlıklı olarak tematik bir tasnif yapılmış ve belirtildiği üzere şiir örnekleri üzerinde herhangi bir incelemeye gidilmemiştir. 1908’den 1936’a kadar Türk şiirinin görünümünü ortaya koymaya çalışan Mehmet Behçet, bu yıllar arasındaki şairlere ve bu şairlerin şiir kitaplarına değinmiştir. Yazar, bu dönem Türk şiirinde meydana gelen gelişmeleri “ümit verici zengin bir mayalanma devri”ne ben-zetmiş, bu durumu bir “uyanma” ve “renaissance devri” olarak nitelemiştir.

2.1.2.2. Genç Romancılarımız ve Eserleri

Genç şairlere yönelik çalışmada olduğu gibi Genç Romancılarımız ve Eserleri41 de

bir konferans metni olup 8 İkinci Kânun 1937’de Kadıköy Halkevi’nde sunulmuştur. Genç Romancılarımız ve Eserleri, iki bölümden meydana gelir: “Eserlere Toplu Bir Bakış” ve “Eserlerden Örnekler”. İlk bölümde 1908’den 1937’ye kadar Türk roman

40 Yazar, Genç Şairlerimiz ve Eserleri, Ahmet Sait Basımevi, İstanbul, 1936, 111 s. Bu eserin Halkevleri

kütüphanelerinde bulundurulmasına yönelik dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği ile yazışmalar yapılmıştır. Bu yazışmalarda eserin incelendiği ve Halkevleri için faydalı olacağı belirtilmiş ve 12 Ekim 1945 tarihli yazışmada 50 adet nüshasının alınmasına karar verilmiştir. Yazışmalar için bk. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivleri, Fon no: 490 1 0 0, Kutu no: 869, Dosya no: 360, Sıra no: 1; Fon No: 490 1 0 0, Kutu no: 869, Dosya no: 423, sıra no: 1.

41 Yazar, Genç Romancılarımız ve Eserleri, Ahmet Sait Basımevi, İstanbul, 1937, 254 s. Eserin Halkevleri

kütüphanelerinde bulundurulmasına yönelik Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği ile yazışmalarda eserin faydalı olacağı belirtilerek 8 Şubat 1946 tarihli yazışmada 100 adet nüshanın alınmasına karar verilmiştir. Bk. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivleri, Fon no: 490 1 0 0, Kutu no: 869, Dosya no: 423, Sıra no: 1.

(13)

ve hikâyesinin kısa bir tarihçesi verilmiştir. Bu yıllar arasındaki roman ve hikâyenin kronolojisi ise “1908’den Önce Tanınmış Olanların Bu Tarihten Sonraki Roman ve Hikâyeleri” ve “1908’den Sonra Tanınmış Olanların Başlıca Romanları ve Hikâyeleri” başlıkları altında verilmiştir. Mehmet Behçet, 1908’den önceki neslin 66 yıl içerisinde toplamda 200’e yakın eser verdiğini belirtirken; 1908’den sonraki neslin ise yalnızca 28 yılda 500’e yakın eser ortaya koyduğunu vurgulamıştır. Genç romancıların ve hikâyecilerin eserlerindeki kusurları ortaya koymaktan çok bu yazarların dikkate değer özellikleri üzerinde duracağından bahseden Mehmet Behçet, “yeni” roman ve hikâyenin karakteristik özelliklerini de belirtmiştir.

“Eserlerden Örnekler” bölümünde roman ve hikâyelerden parçalara yer verilmiş, ele alınan yazarlar ve eserleri “Istırap”, “Sanat Âlemi”, “Tahlil Romanı”, “Üslup Romanı”, “Örf Romanı”, “Exotique Roman”, “Avantür Romanı”, “(Humoriste)ler ve (Fantaisiste)ler”, “Tarihi Roman”, “(These)li Roman ve (Populiste) Roman”, “Dekorlar, Peyzajlar ve Portreler”, “(Theme)ler”, “Romanımızın ve Hikâyemizin Dili” başlıkları altında değerlendirilmiştir.

Yazarlar ve eserleri üzerine ayrıntılı bir incelemeye gidilmeden yapılan bu de-ğerlendirmelerden sonra “son söz”de Mehmet Behçet, Türk roman ve hikâyesinin son yıllarda genç yazar sayısının artmasıyla oldukça canlandığını ve “yaşayan bir sanat” haline dönüştüğünü ifade etmiştir. Ayrıca “türlü janrlar, tipler, dekorlar, peyzajlar, temler bakımından romanımızın ve hikâyemizin” yenileşme içerisine girdiğini, özellikle dil ve teknik bakımdan gelişme kaydettiğini belirtmiştir.

2.1.2.3. Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı

Cumhuriyetin 15. yıldönümü münasebetiyle neşredilen Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı,42 Mehmet Behçet’in hayattayken basılan son eseridir. Bu kitap üç bölümden

meydana gelmiştir. “Bu Esere Dair” başlıklı birinci bölümde, Nevsal-i Millî benzeri bir kitap olarak düşünülen kitabın “hayatta bulunan edebiyatçılarımızın hal tercüme-lerini, neşrettikleri eserlerin bibliografi sini ve en güzel parçalarını” kapsayacağı dile getirilmiştir. Mehmet Behçet, eseri salt bir antoloji çalışması olarak değil, Cumhuriyet inkılâbının ortaya koyduğu fi kirleri göstermek ve “yeni bir edebî hareket” oluşturmak iddiasıyla kaleme almıştır. Bu amaçla altı soruluk yazılı bir anket hazırlayan yazar, anketi tanınmış şair, romancı, dramatürj, eleştirmen, edip... gibi ulaşabildiği bütün edebiyatçılara gönderdiğini ifade etmiştir.

“Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı” başlıklı ikinci bölümde edebiyatçıların hayat hikâyelerine, basılmış ve varsa basılacak eserlerine yer verilmiştir. Ayrıca yazarların Türk edebiyatına ilişkin fi kir, tespit ve değerlendirmelerine değinilmiş ve eserlerinden

(14)

parçalar neşredilmiştir. Eserdeki bu bilgiler, edebiyatçılar tarafından yazara gönderilen mektuplardan oluştuğundan yazarın müdahalesi olmadan nakledilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümü ise “İçindekiler”e ayrılmıştır.

Büyük bir zahmetin sonucu olarak ortaya çıktığı belirtilen bu eserde 43 edebiyatçı-nın hayatı ve eserleri hakkında doğrudan onların vermiş olduğu bilgiler bulunmaktadır. Bu eser, yer verdiği edebiyatçılar üzerine çalışma yapacaklar için önemli ve başvurul-ması gereken bir kaynak; edebiyat tarihimiz açısından da kayda değer bir antolojidir.

2.1.2.4. Edebiyatçılar Âlemi

Bu kitap, Mehmet Behçet Yazar’ın neşredilen son eseridir. Yedigün dergisinde 1939-1941 yılları arasında “Edebiyatçılarımızı Tanıyalım” başlığı altında tefrika43 edilmiştir.

Çeşitli sebeplerden ötürü yazarın sağlığında kitap haline getirilemeyen bu çalışma, ölü-münden sonra kitaplaştırılmıştır.44 “Yedigün’ün Mühim Bir Teşebbüsü”45 başlığı altında

dergide bu eserin tefrika suretinde yayımlanacağı ilan edilmiş, ilanda bu güne kadar edebiyatçıların hayatlarına ve eserlerine yönelik çok az çalışmanın yapıldığı belirtilmiştir. Mevcut çalışmalarda da “pek meşhur imzalara” yer verildiğine dikkat çekilerek “severek okunan” pek çok şair ve yazarın bilinmediği ifade edilmiştir. Bu ihtiyacı karşılamak adına objektif ve bütün edebiyatçılarımızı kapsayacak şekilde hazırlanacağı belirtilen bu çalışmanın dergide yayımlanacağı söylenmiş, eserin planına da yer verilmiştir:

Bu monografi lerde sanatkârlarımızın bir biyografi si (tercüme-i hâli) ile beraber neşrettiği eserleri gösteren bir bibliyografi si bulunacak ve edebiyat âlemimizdeki hizmeti ve sanat mevkii hakkında malûmat verilecek, sanatkârane bir şekilde yapılmış bir resmi de derç edilecektir.

Bu ilanda çalışmanın 154 yazar ve şairi kapsayacağı belirtilmişse de bunlardan 97’sinin monografi si yayımlanmıştır. Ayrıca eserin sonunda “Yazar ve Şahıs İsimleri”, “Mecmua ve Gazete” ve “Eser İsimleri” olmak üzere üç indeks de bulunmaktadır. Eserin edebiyat tarihimiz açısından önemine dikkat çeken Ali Birinci’ye göre, bizzat şahıslardan alınan bilgilere dayanan bu yazı dizisinin “bilgi değeri bakımından bir benzerini bulmak mümkün değildir”.46

43 Yazar, bu tefrikaların kitap halinde basılmasına yönelik düşüncelerini 2 Nisan 1944’de dönemin

Cum-huriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Memduh Şevket Esendal’a gönderdiği mektubunda belirtmiştir. Genel Sekreterlikten gelen cevapta ise kitabın yazar tarafından bastırılması halinde bir miktarının Halkevleri için alınacağı bildirilmiştir. Bk. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivleri, Fon no: 490 1 0 0, Kutu no: 869, Dosya no: 423, Sıra no: 1.

44 Yazar, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları (Haz. Mustafa Everdi), 21. Yüzyıl

Yayınları, Ankara, 1999, 341 s.

45 “Yedigün’ün Mühim Bir Teşebbüsü”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları, s. 13-14. 46 “Mehmet Behçet Yazar”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları, s. 12.

(15)

2.1.3. Çocuk Kitapları

Mehmet Behçet, 1926 ile 1931 yılları arasında çocuk edebiyatı sahasında Fran-sızcadan dört hikâye kitabı nakletmiştir:47 Orhan’ın Deniz Eğlenceleri,48 Orhan ile

Gümüş,49 Orhan’ın Hayvanlar Bahçesi,50 Orhan’ın Tayyareciliği.51 Muhteva olarak

iyi aile ve arkadaşlık ilişkileri ile insan-hayvan ilişkileri üzerinden arkadaşlığın ve iyi insan olmanın önemi üzerinde duran ve farklı alanlarda bir takım öğretici bilgiler veren bu hikâyelerin ortak yanı resimli ve didaktik olmalarıdır.

2.2. Yayımlanmamış Eserleri

Mehmet Behçet’in yayımlanmış bu eserlerinin yanı sıra defterler hâlinde muhafaza edilen yayımlanmamış eserleri de bulunmaktadır. Ali Birinci, ilgili yazısında 1980 yı-lında vefat eden Mehmet Behçet’in kütüphanesi ve basılmamış eserlerinin kızı Mülhime İnce Hanım tarafından İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne hediye edildiğini belirtir. Mehmet Behçet’in “Türk Edebiyatında Hiciv ve Mizah (3 Cilt)”, “Genç Dramaturglarımız ve Eserleri”, “Orhan’ın Kuruntusu (nakil)”, “Çile (Şiir)” ve “Kutu Kapakları (hiciv)” başlıklı basılmayan eserlerinin olduğunu ifade eder. Ancak Enstitü’de yaptığımız araştırmada şairin yukarıda belirtilen eserlerinden sadece Çile ve Kutu Kapakları’na ayrıca Mahuf Uçurumlar isimli bir eserine daha ulaşılmıştır.52

Bu eserlerinin yanı sıra Sadettin Nüzhet Ergun, Mehmet Behçet’in “Orman ve Maadin Nezareti”nde ve sonra “Baytar Dairesi”nde çalışmakta iken “Serviler Arasında” isimli bir roman yazdığını fakat bastırmadığını söyler. Ayrıca yazarın Beyrut’ta iken “Mes-lek” ve “Yeni Akademi” adlı iki komedi kaleme aldığını ve Ankara’da “dâhilî irşad ve propaganda memurluğu” görevinde iken “Hemşireler” ve “Esir Almaca” başlığıyla iki ufak piyes daha neşrettiğini belirtse53 de yazarın bu eserlerine ulaşılamamıştır.

Maka-47 Sadettin Nüzhet Ergun ilgili çalışmasında bu eserlerin “Fransızcadan nakil” olduğunu belirtmiştir. 48 Mehmet Behçet, Orhan’ın Deniz Eğlenceleri (nakil), Milli Matbaa, İstanbul, 1926, 40 s. Bu eserin

Günümüz harfl erine aktarılıp, sadeleştirilmiş baskısına bir tane masal eklenmiştir. Bk. Orhan’ın

Ma-ceraları, Rafet Zaimler Yayınevi, İstanbul, 1953, 24 s.

49 Mehmet Behçet, Orhan ile Gümüş (nakil), Milli Matbaa, İstanbul, 1926, 40 s.

50 Bu eserin ilk baskısı 1927 yılında yapılmıştır. Bizdeki baskısı: Hayvanlar Bahçesi, Kazazgil Matbaası,

İstanbul, 1946, 31 s.

51 Mehmet Behçet, Orhan’ın Tayyareciliği (nakil), Türk Tayyare Cemiyeti Neşriyatı, İstanbul, 1931, 32 s. 52 Bunların dışında Enstitü’de “Türk Edebiyatında Hiciv ve Mizah” isimli esere ait olduğunu

düşündü-ğümüz Mehmet Behçet’in çalışmalarını içeren taslak hâlinde bazı defterler de bulunmaktadır. Yazarın bu çalışmalarından ilgili eserin bir incelemeden çok antoloji olarak düşünüldüğü anlaşılmaktadır.

53 “Behçet Yazar”, Türk Şairleri, s. 776-782. Reşat Feyzi imzalı yazıda ismi verilmeyen bir Fecr-i Âti

(16)

lenin bu bölümünde şairin kendi el yazısıyla Arap harfl erini kullanarak kaleme aldığı Mahuf Uçurumlar, Çile ve Kutu Kapakları isimli eserleri hakkında bilgi verilecektir.

2.2.1. Mahuf Uçurumlar

Mahuf Uçurumlar54 Mehmet Behçet’in manzum ve mensur edebî metin

örnek-lerini içeren bir eserdir. Eserdeki ilk metin “Mahuf Uçurumlar” başlıklı mensure, 9 Teşrinisani 1323 [22 Kasım 1907] tarihinde; “Temenniler” başlıklı son metin ise 25 Haziran 324’de [8 Temmuz 1908] kaleme alınmıştır. Bu tarihlerden Mehmet Behçet’in eserdeki parçaları hukuk talebesi iken kaleme aldığı anlaşılmaktadır. Eserde 21 mensur, 11 manzum toplamda 32 metin bulunmaktadır. Eserde “fantezi” olarak nitelendirilen mensurelerden “Bir Kızım Olaydı” ve “Muallimeyim” Hanımlara Mahsus Gazete’de yayımlanmıştır. Manzumelerden “Kurbanlar”55 Servet-i Fünûn’da neşredilmiş, “Küçük

Hanım” ise Servet-i Fünûn’da yayımlandıktan sonra şairin Er ganun isimli eserinde de yer almıştır.

Mehmet Behçet’in ilk dönem şiirlerinde ve mensurelerinde gördüğümüz hüzün-lü ve romantik aşk anlayışı bu eserinde de görühüzün-lür. Mahuf Uçurumlar’da karşımıza çıkan karamsar ve sıkıntılı ruh hâli ve ona eşlik eden akşam ve gece, yarattığı duygu ve atmosfer bakımından Erganun’daki şiirlerin atmosferini anımsatmaktadır. Eserde tabiat, daha çok şairdeki bu ruh halini yansıtan bir unsur olarak ele alınmış, aşk ve ölüm temaları ile iç içe kullanılmıştır. Bu bakımdan Mahuf Uçurumlar, –Erganun gibi– muhteva, biçim ve üslup itibariyle şairin yazı hayatının ilk dönemi olarak ta-nımlayabileceğimiz Fecr-i Âti döneminin özelliklerini taşımaktadır.

2.2.2. Çile

Mehmet Behçet’in Çile56 isimli eseri, 77 manzumeden oluşan bir şiir kitabıdır. Bu

manzumelerden üçü Arapçadır. Eserde ilk şiir “Namık Kemal Bey” başlığıyla Ağustos 1907’de, son şiir ise “Çöküntü” başlığıyla 18 Mart 1948 tarihinde kaleme alınmıştır. belirtmiştir. Ayrıca bu romanın Mehmet Behçet tarafından kendilerine okunduğunu da dile getirmiştir. Bk. “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1781-96, 2 Teşrini-evvel 1930, s. 286. Tarih olarak Mehmet Behçet’in Mekteb-i Hukuk talebesi olduğu zamanları işaret eden “Neftî Kanatlar” ile Sadettin Nüzhet Ergun’un bahsettiği “Serviler Arasında” isimli romanın aynı eser olabileceğini düşünüyoruz.

54 Mahuf Uçurumlar, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ayniyat Demirbaş No:

81-2534, Ayniyat Kayıt No: 5.13, Kayıt Tarihi: 25.1.1982, Yazma no: 171.

55 “Kurbanlar”, Servet-i Fünûn, C. 35, Nr. 906, 25 Eylül 1324/8 Ekim 1908, s. 338.

56 Çile, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ayniyat Demirbaş No: 81-2547, Ayniyat

(17)

1907-1948 yılları arasındaki bu şiirlerin büyük çoğunluğu 1935 yılı ve sonrasına aittir. Şiirlerin yine büyük çoğunluğunu İstanbul’da yazmakla birlikte şairin Şam, Beyrut ve Kastamonu’da kaleme aldığı şiirler de bulunmaktadır. Şairin bazı şiirlerini defte-rine kaydettikten sonra dergilerde yayımladığı anlaşılmıştır. Defterde iki farklı şiir olarak geçen “Mithat Paşa” ve “Namık Kemal Bey” isimli şiirleri, Resimli Kitap’ta “İki Fedakâr: Kemal-Mithat”57 başlığı ile yayınlanmıştır. Mehmet Behçet, “Dönüş”58

şiirini aynı başlıkla Şair dergisinde, “Nişanlı”59 ve “Gönül”60 şiirlerini ise Şair Nedim

mecmuasında neşretmiştir. Ayrıca Çile’deki “Vuslattan Evvel” şiirini Kastamonu’da çıkan Gençlik dergisinde “Ruhumun İhtiyacı”61 başlığıyla yayımlamıştır.

Yazılış tarihleri itibariyle geniş bir zaman aralığını kapsayan şiirlerde konu ba-kımından bir çeşitlilik göze çarpmaktadır. Aşk, tabiat, ölüm, tasavvuf gibi konularla birlikte Çile’de özellikle şairin kendi benine, topluma ve yaşanılan zamana yönelik düşüncelerini anlattığı şiirleri dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra şair, gerek ferdi gerek cemiyete dair düşüncelerini dile getirdiği şiirlerinde çoğunlukla karamsar bir ruh hâliyle karşımıza çıkmaktadır. Şairin bu ruh hâlinde hayata yönelik bakışının yanı sıra –şiirlerinin yazılış zamanlarına baktığımızda– II. Dünya Savaşı’nın da etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu eserinde Mehmet Behçet’in, İstiklal Marşı müsabakası için Kastamonu’da “16.11.1920” tarihinde “Türk Marşı” başlıklı bir şiir kaleme aldığı da görülmektedir. Şiirlerin biçim özelliklerine baktığımızda vezin olarak diğer şiirlerinde olduğu gibi aruzu tercih eden Mehmet Behçet, “Nişanlı” ve “Gönül” şiirlerinde “yeni aruz” denemelerinde de bulunmuştur. Bununla birlikte özellikle tasavvufî düşüncenin işlendiği bazı şiirlerinde hece veznini de kullanmıştır. Çile’deki şiirlerinde Erganun ve Yumak’takinden farklı olarak daha çok kıta, rubai ve gazel gibi Divan şiirinden alınan nazım biçimlerini tercih ettiği görülür.

2.2.3. Kutu Kapakları

İki defter halinde karşımıza çıkan Kutu Kapakları,62 26 Mayıs 1925 ile 24 Aralık

1947 tarihleri arasında kaleme alınan 193 şiirden meydana gelmektedir.63 Ancak şiirlerin

neredeyse tamamına yakınını 1935 yılından sonra yazılanlar oluşturmaktadır. Mehmet Behçet, toplumsal ve siyasal hayata ve bazı kişilere yönelik manzum hicivlerini içeren

57 İki Fedakâr: Kemal-Mithat”, Resimli Kitap, C. 4, Nr. 22, 10 Temmuz 1326/23 Temmuz 1910, s.845. 58 “Dönüş”, Şair, C. 1, S. 9, 6 Şubat 1919, s.137.

59 “Nişanlı”, Şair Nedim, C. 1, S. 7, 27 Şubat 1919, s. 102. 60 “Gönül”, Şair Nedim, C. 1, S. 12, 3 Nisan 1919, s.185.

61 “Ruhumun İhtiyacı”, Gençlik, S. 1, 17 Teşrinievvel 1336/17 Ekim 1920, s. 6.

62 Kutu Kapakları, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ayniyat Demirbaş No: 81-2541,

Ayniyat Kayıt No: 5.13, Kayıt Tarihi: 25.1.1982, Yazma no: 187-188.

(18)

bu eserinde –daha önce Çile’deki bir gazelinde mahlas olarak gördüğümüz– “Lâedri” imzasını kullanmıştır. Bu şiirlerinde devlet yönetimi ve devlet adamlarını, eğitim ku-rumları ve memurlarını, toplumu ve edebiyatçıları çeşitli yönlerden hicveden Mehmet Behçet’in bazı hicivlerinde alay ve ironi bulunmakla birlikte özellikle kişilere yönelik hicivlerinde küfür ve ağır hakaretler görülmektedir. Şair, eserinin “Mukaddime”sinde hicivleri ile kişilere ve kurumlara ilişkin bazı gerçekleri ortaya çıkarmayı amaçladığını ifade etmiştir:

Sordular, Lâedri’ye: “Kutu kapaklarını Birer birer açmaktan dileğin ne zorun ne” Acı acı dedi ki: “Her şey göçüp gidiyor Anlatmaktır gidenin iç yüzünü, gelene”.

Mehmet Behçet, siyasal konulu şiirlerinde dönemin tek parti yönetimini ve uygulamalarını eleştirmiştir. Devletin iş bilmeyen kişiler tarafından yönetildiğini, Cumhuriyet’in bir takım manevi değerlerin kaybına yol açtığını söylemiştir. Bunun yanı sıra devletin en üst kesiminde bulunan idarecileri de (cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili) ağır ifadelerle hicvetmiştir. Bu şiirlerinin bazılarında devlet adamlarının bulundukları mevkilere uygun olmadıklarını ifade ederken bazılarında ise hicivlerini tamamen bu kişilerin şahsına yöneltmiştir. Hicvedilen devlet adamları arasında Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Mehmet Şükrü Saraçoğlu, Fevzi Çakmak, Ali Kılıç, Safvet Arıkan, Saim Ali Dilemre, Mehmet Recep Peker, Sadi Maksudi, Faik Kurdoğlu, Refi k Saydam, Necip Ali Küçüka, Suat Hayri Ürgüplü, Hasan Ali Yücel, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Nikola Fakaçelli, Celal Bayar, Zeynel Abidin Özmen, Ziya Gevher, Besim Atalay, Nâfi Atuf, Seniha Nafi z, Mehmet Fuat Köprülü, Cevat Dursunoğlu, Mehmet Emin Erişirgil, Reşat Şemsettin Sirer gibi isimler vardır.

Meslek hayatının önemli bir kısmını eğitimci olarak geçiren Mehmet Behçet, Kutu Kapakları’nda dönemin eğitim sistemini, programlarını, işleyişini de eleştirmiş, bazı kişilerin bu kurumda çalışacak nitelikte olmadığını ifade etmiştir. Bu eserinde Mehmet Behçet, toplumda ve ona ait unsurlarda meydana gelen bozulmayı, çözülmeyi de ele almıştır. Toplumun kendilerini yönetenler ve idareciler karşısında ezildiğini, ihmal edildiğini söylemiştir. Ayrıca bazı şiirlerinde İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı olumsuz etkiye de değinmiş, insanlığa ilişkin düşüncelerini dile getirmiştir.

Mehmet Behçet, Kutu Kapakları’nda bazı edebiyatçılara yönelik kaleme aldığı şiirler de bulunmaktadır. Bu şiirlerinin bir kısmında alay söz konusu iken bir kısmında ise ağır hakaretler bulunmaktadır. Edebiyatçıların, özellikle de şairlerin şiir anlayışlarına yönelik eleştirilerde de bulunan şair, bazı şiirlere yazdığı nazirelerle onların parodi-sini yapmıştır. Mehmet Behçet’in hicvettiği isimler arasında başta Salih Zeki Aktay ve Yahya Kemal olmak üzere Faruk Nafi z, Florinalı Nâzım, Namık Kemal, Behçet Kemal Çağlar, Sadri Ethem Ertem, Refi k Halit Karay, Yusuf Ziya Ortaç ve Necip

(19)

Fazıl Kısakürek bulunmaktadır. Kutu Kapakları’nın biçim özelliklerine baktığımızda şiirlerin büyük bir çoğunluğunu kıta nazım biçimi ile kaleme alan Mehmet Behçet, şiirlerde aruz ölçüsünü tercih etmiştir.

Sonuç

Halep’te dünyaya gelen ve önce Selanik daha sonra İstanbul’da tahsil hayatı-nı tamamlayan Mehmet Behçet, edebiyatımızın öğretmen şair ve yazarlarındandır. Osmanlı’nın son zamanlarını ve en sancılı dönemlerini yaşayan Mehmet Behçet, İmparatorluğun yıkılmasından sonra Cumhuriyet’in kurulmasına şahitlik etmiş, tek partili dönemi yaşamıştır. Yazı hayatını bu bahsedilen dönemlerde gerçekleştiren şair, Fecr-i Âti edebi topluluğunun sanat ve edebiyat anlayışı içerisinde ilk eserlerini kaleme almıştır. Mehmet Behçet, özellikle 1907-1911 yılları arasındaki şiirlerinde ve “fantezi” adı verilen mensurelerinde topluluğun sanat bakımından ortak özelliklerini yansıtmaktadır. Bu dönemin mahsulü olan Erganun ve Mahuf Uçurumlar’da daha çok ferdi konulara yer verilirken his ve duyuş tarzı olarak Servet-i Fünun dönemi yazar ve şairlerinde gördüğümüz hayal, karamsarlık, hüzün kendisini hissettirmiş, bu durum bazı şiir ve mensurelerde marazî bir hâl almıştır. Şekil olarak daha çok yeni Türk şiiri nazım biçimlerinden sone ve serbest nazmı tercih eden şairin bu dönem şiirlerinde Arapça ve Farsça terkiplerle örülmüş kapalı anlatım göze çarpmaktadır.

Şairin yazı hayatının ikinci dönemi olarak niteleyebileceğimiz Cumhuriyet dö-nemi ve sonrası, gazete ve dergilerde yayınlanan şiir ve mensurelerinin azalmaya başladığı buna karşılık kitap boyutundaki eserlerinin arttığı bir dönemdir. İlk dö-neminden tamamen farklı olarak şiirlerinde ferdî konulardan cemiyet meselelerine ve toplumsal temalara yönelen şair, bu döneminde bir bilim olarak edebiyata dair araştırma faaliyetlerinde bulunmuştur. Cumhuriyet sonrası kaleme aldığı şiirlerinde Halk ve Divan edebiyatına ait imaj, mazmun ve benzetmelerden faydalandığı görülen Mehmet Behçet, biçim olarak geleneğe dönmüş ve hece ölçüsüyle de şiirler yazmıştır. Bu şiirlerinde ilk dönemine kıyasla daha açık bir anlatım tarzını tercih etmiştir. Bu döneminde kaleme aldığı ve şimdiye kadar içeriğine ilişkin bilgi sahibi olmadığımız Çile ve Kutu Kapakları’nda dikkatini topluma yönelten Mehmet Behçet’in özellikle Kutu Kapakları ile “heccav” bir tarafının da olduğu ortaya çıkmıştır. Bütün bu faali-yetlerine karşın Mehmet Behçet’e edebiyat tarihleri ve antolojilerde gerektiği kadar yer verilmemiştir. Bu duruma eserlerin edebî değerinin yanı sıra Mehmet Behçet’in Cumhuriyet yönetimine ve devlet adamlarına ideolojik bakımdan mesafeli tavrı da sebep gösterilebilir. Ancak pek çok alanda eser veren Mehmet Behçet’in eserlerinin yeni bir bakışla yorumlanması, edebiyat tarihimizdeki yeri üzerine düşünülmesi ge-rektiği inancındayız.

(20)

KAYNAKLAR

Mehmet Behçet’e Ait Eserler, Yazılar ve Resmi Belgeler

, Erganun, Tanin Matbaası, İstanbul, 1327.

-Refi k TEMİMİ, “Mehmet Behçet Bey”, Beyrut Vilâyeti -1- Cenup Kısmı, Vilâyet Mat-baası, Beyrut, 1333-1335.

, Buhurdan -Fanteziler-, Matbaa-i Ahmet İhsan ve Şürekâsı, İstanbul, 1925.

, Orhan ile Gümüş, Milli Matbaa, İstanbul, 1926.

, Orhan’ın Deniz Eğlenceleri, Milli Matbaa, İstanbul, 1926.

, Orhan’ın Tayyareciliği, Türk Tayyare Cemiyeti Neşriyatı, İstanbul, 1931.

, Genç Şairlerimiz ve Eserleri, Ahmet Sait Basımevi, İstanbul, 1936.

, Genç Romancılarımız ve Eserleri, Ahmet Sait Basımevi, İstanbul, 1937.

, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1938.

, Yumak, Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1938

, Hayvanlar Bahçesi, Kazazgil Matbaası, İstanbul, 1946.

, Orhan’ın Maceraları, Rafet Zaimler Yayınevi, İstanbul, 1953.

, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları (Haz. Mustafa Everdi), 21.

Yüzyıl Yayınları, Ankara, 1999.

Mahuf Uçurumlar, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ayniyat Demirbaş

No: 81-2534, Ayniyat Kayıt No: 5.13, Kayıt Tarihi: 25.1.1982, Yazma no: 171. (Yayım-lanmamış Eser)

Çile, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ayniyat Demirbaş No: 81-2547,

Ayniyat Kayıt No: 5.13, Kayıt Tarihi: 25.1.1982, Yazma no: 172. (Yayımlanmamış Eser)

Kutu Kapakları, İstanbul Üniversi tesi Türkiyat Araştırmaları Ensti tüsü, Ayniyat Demirbaş No:

81-2541, Ayniyat Kayıt No: 5.13, Kayıt Tarihi: 25.1.1982, Yazma no: 187-188. (Yayım-lanmamış Eser)

, “Kadın Sesleri: Bir Kızım Olaydı 1-2”, (2 Tefrika), Hanımlara Mahsus Gazete, Sayı 15-17, 17-31 Kânunusani 1323/30 Ocak-13 Şubat 1908.

, “Muallimeyim!”, Hanımlara Mahsus Gazete, Sayı 21, 28 Şubat 1323/12 Mart 1908.

, “Küçük Hanım”, Servet-i Fünûn, C. 35, Nr. 90 14 Ağustos 1324/17 Ağustos 1908. , “Vatanın Hamiyetli Bir Genci Zindandan Çıktı”, Servet-i Fünûn, C. 35, Nr. 903, 25

Ağustos 1324/7 Eylül 1908

, “Kurbanlar”, Servet-i Fünûn, C. 35, Nr. 906, 25 Eylül 1324/8 Ekim 1908.

, “Evvel Zaman İçinde ”, Anadolu Duygusu, Yıl 1, S.1, 3 Şubat 1337/3 Şubat 1921, s. 6. , “Dünya Güzeli”, Anadolu Duygusu, Yıl 1, S.2, 17 Şubat 1337/17 Şubat 1921, s. 25. , “Gözler”, Anadolu Duygusu, Yıl 1, S.7, 28 Nisan 1337/28 Nisan 1921, s. 103.

, “Karanlık”, Anavatan Mecmuası, Yıl 1, S.1, 2 Temmuz 1338/2 Temmuz 1922, s. 5 -6. , “Güneşin Kitabından”, Anavatan Mecmuası, Yıl 1, S.2, 15 Ağustos 1338/15 Ağustos 1922. , “Edebiyatçılarımızı Tanıyalım”, Yedigün, Nr. 345-441, 17 Ekim 1939-18 Ağustos 1941.

(21)

, “İki Fedakâr: Kemâl-Midhât”, Resimli Kitap, C. 4, Nr. 22, 10 Temmuz 1326/23 Temmuz 1910.

, “Dönüş”, Şair, C. 1, S. 9, 6 Şubat 1919. , “Gönül”, Şair Nedim, C. 1, S. 12, 3 Nisan 1919.

, “Nişanlı”, Şair Nedim, C. 1, S. 7, 27 Şubat 1919.

, “Ruhumun İhtiyacı”, Gençlik, S. 1, 17 Teşrînievvel 1336/17 Ekim 1920.

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivleri, Fon no: 490 1 0 0, Kutu no: 869, Dosya no: 360, Sıra no: 1;

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivleri, Fon No: 490 1 0 0, Kutu no: 869, Dosya no: 423, sıra no: 1.

Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü, Emeklilik Sicil Dosyası, Nr: 89173003.

Diğer Kaynaklar

Akyüz, Kenan, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860-1923, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 1990.

Birinci, Ali, “Mehmet Behçet Yazar”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları (Haz. Mustafa Everdi), 21. Yüzyıl Yayınları, Ankara, 1999.

Çiçek, Rahmi, “Milli Mücadele’de Batı Karadeniz”, Türkler Ansiklopedisi, C. 15, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002.

Edhem Hidayet, “Tenkit: Erganun İçin”, Genç Kalemler Dergisi, C. 2, Nr. 10, 1 Teşrinievvel 1327/14 Ekim 1911.

Ergun, Sadettin Nüzhet, “Behçet Yazar”, Türk Şairleri, C. II, 1936–1939.

Eşref Edip, Mehmet Akif Hayatı, Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, (Haz. Fahrettin Gün), Beyan Yayınları, İstanbul, 2011.

Evrimer, Rıfat Necdet, Fecr-i Âti Şairleri: Mehmet Behçet ve Tahsin Nahid, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1961.

Filizok, Rıza, Ali Canip’in Hayatı ve Eserleri Üzerinde Bir Araştırma, Ege Üniversitesi Ba-sımevi, İzmir, 2001.

“Fecr-i Âti”, Servet-i Fünûn, C. 36, Nr. 930, 2 Rebiülevvel 1327/25 Mart 1909.

“Fecr-i Âti Encümen-i Edebisi Beyannamesi”, Servet-i Fünûn, C. 38, Nr. 977, 11 Şubat 1325/24 Şubat 1910.

“‘Fecr-i Âti’ Encümen-i Edebîsinden”, Servet-i Fünûn, C. 39, Nr. 1010, 30 Eylül 1326/13 Ekim 1910.

Giz, Adnan, Bir Zamanlar Kadıköy, İletişim Yayınları, İstanbul, 1994.

Hürriyet 1981 Ansiklopedik Yıllığı, Hür-Ofset Matbaası, İstanbul.

İnal, İbnü’l-Emin Mahmut Kemal, Son Asır Türk Şairleri (Kemâlü’ş-Şuarâ), (Haz. Müjgan Cunbur), C. I, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999.

“Musavver Servet-i Fünûn”, Tanîn, Nr. 531, 24 Şubat 1910.

Nesin Vakfı Yıllığı 1981, Kardeşler Basımevi, İstanbul.

(22)

Reşat Feyzi, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1775-90, 21 Ağustos 1930.

, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1779-94, 18 Eylül 1930.

, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1781-96, 2 Teşrinievvel 1930.

, “Fecriâti Nasıl Bir Teşekküldü?”, Resimli Uyanış Servet-i Fünun, C. 68-4, Nr. 1783-98, 16 Teşrinievvel 1930.

Şen, Cafer, Fecr-i Âti Edebiyatı, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006.

Tunç, Taner, “Mehmet Behçet Yazar’ın Hayatı ve Eserleri Üzerine Bir İnceleme”, (Yayımlanma-mış Yüksek Lisans Tezi), Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa, 2014.

Varlık Yıllığı-1981, Varlık Yayınları, İstanbul.

Yekta Bahir, “Sanat ve Edebiyat: Üslûp-Şahsiyet”, Genç Kalemler Dergisi, C. 2, Nr. 11, 23 Teşrinievvel 1327/5 Kasım 1911.

, “Edhem Hidayet Bey’e”, Ge nç Kalemler Dergisi, C. 3, Nr. 13, 5 Kânunuevvel 1327/18 Aralık 1911.

Yıldırım, Tahsin, Edebiyatımızda Müstear İsimler, Selis Kitaplar, İstanbul, 2006.

“Yedigün’ün Mühim Bir Teşebbüsü”, Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Sîmaları, (Haz. Mustafa Everdi), 21. Yüzyıl Yayınları, Ankara, 1999.

Referanslar

Benzer Belgeler

British Thoracic Society’nin (BTS) 2010 yılında yayınladığı pnömotoraks kılavuzunda primer spontan pnömotoraksın ilk atağının tedavi- sinden sonra yapılacak

Günübirlik ziyaretçiler, ço­ cukları için Eyüp oyuncakçılarından boyalı kayıklar, beşikler, fırıldak, tahta kılıç, kamış tüfek, tef, dü­ dük,

Dışişlerinden aldığı bursla Madrid Güzel Sanatlar Akademisinde baskı, gravür kıs­ mını bitirdi.. Kendi dalında araştırmalar

Türk balesine eği­ timci olarak da katkıları bulunan Akın, “Kuğu Gö­ lü”, “Uyuyan Güzel”, “Romeo ve Jüliet”, “Ham­ let”, “Cindirella” gibi

Birçok şairlerin basma Nizameddin Nazif kesilen ilham perisi onun elin­ de bir şehir tiyatrosu aktörü gibi itaat­ li ve mütevekkildir!... Yeni şiir yazamadığı

With the M ihrim ah Sultan and Cedid Valide mosques and the Sultan Ahmed Fountain in the foreground, the m iniature Şemsi Paşa Mosque and complex beyond, and

Bulgular bölümünde elde edilen sonuçlara bakıldığında Fen Bilgisi öğretmen adaylarının düşen cisim kavramalarının genelinde bir tutarlılık olmaksızın hem kabul